19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 6 Kasım 2018 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Gerçeğe çağrı Korkusuz yaşam hakkı Osman Kavala hapse düşeli bir yılı geçiyor. Bu süre içinde hakkında bir şey yazamadım. Bir yılı aşkın süre, ne için tutuklandığını, ne ile suçlandığını bilmeyen, hâlâ iddianamesi hazırlanmamış adam hakkında, utanç duymadan ne yazabilirsiniz ki? Bu durumda Osman Kavala hakkında yazı yazılamaz, olsa olsa çığlık atılır!.. Cumhuriyet’teki söyleşisinde Hilal Köse soruyor: “Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum” demiştiniz, bu inancınız sürüyor mu? Osman Kavala inansa bile, artık bu mümkün değil. Çünkü o iki yıldan fazla bir cezanın infazını zaten yerine getirmiştir. Şimdi “Aaa vallahi pardon, siz masummuşunuz, buyrun çıkın!” deseler, o yatılan süre ne olacak? Bu kadar süre sorgusuz sualsiz yatırılmış olması, duruşmalarda mahkeme heyeti üzerinde bir baskı oluşturmayacak, “yahu şimdi beraat verirsek, bunca süre neden yatırdığımızı nasıl açıklayabileceğiz” yollu bir tereddüt yaratmayacak mı? Bu koşullar altında, söyler misiniz nasıl tecelli edecek adalet? HHH Bilmiyorum içeride bulunduğu süre zarfında kaç kez aklınıza geldi Osman Kavala. Ben, biraz da bizim için yattığından, sık sık düşünüyorum onu. “Ben Osman Kavala’yı hiç tanımam, bir kez bile görmedim, kim olduğunu bilmem, neden biraz da benim için yatıyor olsun!” demeyin! Onun da, Meclis kürsüsünden dile getirdiği görüşlerini bir de sosyal medyada paylaştığı için Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında resen soruşturma başlatılan SP milletvekili Cihangir İslam’ın da başına gelenlerin nedeni biziz. Çünkü onların başına bütün bunlar, biraz da biz korkalım diye geliyor. İşinden olanlar, vatandaş, başkaları da “ben de ağzımı açarsam kovulurum” korkusuna düşsün diye duçar oluyorlar bunlara. Hapse tıkılan gazeteci, diğer meslektaşları “iktidarın hoşuna gitmeyen haberler yaparsam, ben de hapse düşerim” korkusu altında yaşasın diye hücresinde çile dolduruyor. Barış isteyen yardımcı doçent, iktidarın hoşuna gitmeyen bildirileri imzalayanlara ibret olup, yüreklere korku salsın diye mapus damında gün sayıyor. Onların başına bütün bunlar bizim yüreğimizi korku cenderesine alsın diye geliyor. Ve korkuyoruz. Ben korkuyorum. Siz korkuyorsunuz. Hepimiz korkuyoruz. İçimizden kimileri yürekli çıkıyor ve hiç değilse korktuğunu, yüksek sesle açıkça söylüyor. Nitekim geçen gün Fatih Portakal haber programında, Cihangir İslam’ın Meclis kürsüsünde dile getirdiği için milletvekili dokunulmazlığı sınırları içinde kalan sözlerini tekrarlamaktan korktuğunu söyledi. Çoğunluğun korkudan “korkuyorum” demekten bile çekindiği toplumda şimdi artık korkusunu söylemek cesaret oldu. HHH Evet korkuyoruz. Polisten korkuyoruz... Yargıdan korkuyoruz... Sulh ceza hâkiminden korkuyoruz... Danıştay’dan korkuyoruz... Danıştay olsak bile yine korkuyoruz... Yürütmeden korkuyoruz... Yasamadan korkuyoruz, yasamada da korkuyoruz... Trafikten korkuyoruz... Andımızdan korkuyoruz... Türk’ten korkuyoruz... Birbirimizden korkuyoruz... Düşünürken, kimse anlamasın diye korkuyoruz, rüya görürken kimse görmesin diye korkuyoruz, konuşurken, yerken içerken, severken, sevişirken, belki yanlış anlaşılırız kaygısıyla gülerken, ağlarken, ant içerken korkuyoruz. Oysa çağdaş bir toplumun insanlarının sahip olduğu hakların en başında gelen, korkusuz yaşama hakkıdır. Her insan korkudan uzak yaşamak hakkına sahiptir. Devlet onu yurttaşına sağlamakla yükümlüdür. Çağımızın insanlık ailesinin eşit ve şerefli üyelerini oluşturan toplumlar, insanlarına korkmadan yaşayabilme hakkını sağlamış olanlardır. Dünya korkmuyor, sevişirken korkmuyor, öpüşürken korkmuyor, düşünürken, iktidarı eleştirirken, egemene karşı çıkarken, susarken, konuşurken, yazarken, bağırırken korkmuyor. Ama biz korkuyor, hem de çok korkuyoruz. Oysa varlığımızın belgesi İstiklal Marşı şöyle başlar: Korkma! Evet şimdi artık, hep birlikte esas duruş ve başla: Korkma!.. IŞİD’in finans ayağına operasyon: 24 gözaltı Diyarbakır merkezli 11 ilde, IŞİD’in Suriye, Lübnan, Irak, Endonezya ve Libya gibi ülkelere para transferi gerçekleştiren örgüt üyelerine yönelik operasyon düzenlendi. 24 şüphelinin gözaltına alındığı operasyonda 579 bin 608 dolar, 5 bin 300 Avro ve 1 milyon 304 bin lira ele geçirildi. l DHA Anayasal denetim mekanizması Ombudsmanlık’ın ‘Suriyeliler özel raporu’nda, 10 yıl sonra Türkiye’de yaklaşık 5 milyonluk bir Suriyeli nüfus oluşacağı belirtildi Kamplar boşaltılmalı Uzun vadede kamplar doğal olarak tecrit hayatına dönüşmekte olup bu durumun gelecekteki uyum çalışmaları için de sorun teşkil edebileceği düşünülmektedir. Sadece çalışamayacak durumda olan hassas grupların; engellilerin, yaşlıların, çocuklu tek annelerin, ağır travma mağduru kişilerin bu merkezlerde kalışı na izin verilmelidir. Bunların da rehabilitasyon süreci sonrasında merkezden ayrılmalarının ve toplumla entegre olmalarının sağlanması gerekir. Barınma merkezlerinin; bazı dezavantajlı hassas gruplara talepleri halinde kalmalarına müsaade etmenin dışında süreç içinde kademeli olarak boşaltılmasının gerektiği değerlendirilmektedir. Kayyımın kıyağı Sayıştay’dan döndü Tunceli Belediyesi’ne atanan kayyımın belediyeye ait taşınmazı İlim Yayma Cemiyeti’ne süresiz tahsisine Sayıştay ‘dur’ dedi ALİCAN ULUDAĞ Sayıştay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı’nın belediye başkanını görevden alarak yerine kayyım atadığı Tunceli Belediyesi’nin bir taşınmazını süresiz olarak İlim Yayma Cemiyeti’ne tahsis etmesini kanuna aykırı buldu. İlim Yayma Cemiyeti’nin “kamu kurum ve kuruluşu olmadığı” için taşınmazın verilemeyeceğini belirten Sayıştay, tahsis işleminin iptalini istedi. Belediye de buna uyacağını kaydetti. Belediyelerle ilgili denetim raporunu açıklayan ve birçok usulsüzlük tespit eden Sayıştay Başkanlığı, 2017’de kayyım atanan Tunceli Belediyesi’ni de denetledi. Kentte belediyeye ait iki taşınmazın Türk Kızılay Derneği ve İlim Yayma Cemiyeti’ne tahsis edildiğine dikkati çeken Sayıştay, hazırladığı raporda şunları kaydetti: “Mülkiyeti belediyeye ait iki adet taşınmazın, Belediye Meclisi kararıyla derneklere süresiz olarak tahsis edildiği görülmüştür. Belediyeler kendilerine ait taşınmazları, asli görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak sadece mahalli idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya süresi yirmi beş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Kızılay Derneği ve İlim Yayma Cemiyeti kamu kurum ve kuruluşu olmadığı için belediye tarafından tahsis yapılamaz. Kanuna aykırı olarak gerçekleştirilen taşınmaz tahsisinin iptali gerekmektedir.” Sayıştay’a yanıt veren Tunceli Belediyesi, “Mülkiyeti Belediyemize ait iki taşınmazın tahsisinin iptal edilmesi sağlanacaktır” dedi. Sayıştay, sonraki denetimlerde bu hususların dikkate alınıp izleneceği notunu düştü. l ANKARA Muhtara protokol engeli! ONUR ŞAHİN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile dün İstanbul Küçükçekmece ilçesine bağlı Atakent mahallesinde Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve Uygulama Okulu’nun açılışı gerçekleştirildi. Açılış töreninde, Erdoğan’ın “Demokrasimizin temel taşı” olarak nitelediği 5 muhtar protokole alınmadı. Okulun girişinde durdurulan muhtarlar, listede isimleri olmadıkları gerekçesiyle içeri giremedi. Muhtarlar içeri alınmayınca Erdoğan’ı dinlemeden alandan ayrıldı. “Çapulcu Muhtar” lakaplı Atakent Mahalle Muhtarı Halime Totkanlı, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Cumhurbaşkanı en büyük engelli okulunu açmak için mahallemize geliyor. Ben de cumartesi günü kaymakamımızı aradım. Dedim ki ‘Sayın Kaymakamım, mahallemize Cumhurbaşkanı geliyor. Ben de devletin en küçük birimini temsil ediyorum. Muhtarlar aranmadı. ‘Ben de mahalle muhtarı olarak protokolde yer almak istiyorum’ dedim. Daha sonra Milli Eğitim Şube Müdürü arayıp bizi davet etti. Biz de muhtarlar olarak toplanıp gittik. Set çekmişler. Okulun içine dahi giremedik. Sonra başka muhtarlar da içeri giremedi ve tepki gösterdi. Yaşananlar üzerine İstasyon Mahallesi Muhtarı Mustafa Dikel, Fevzi Çakmak Mahallesi Muhtarı Mehmet Mutlu, Sultan Murat Mahallesi Muhtarı Faruk Demir, Gültepe Mahallesi Muhtarı Ümmügül Alış ile birlikte Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını dinlemeden alandan ayrıldık. Erdoğan’ın okul açtığı mahallenin muhtarı dahil 5 muhtar törene alınmadı. Atakent Mahallesi Muhtarı Halime Totkanlı, Saray’a gitmeyen muhtarlar arasında yer alıyor İsoEtkraudnlobğualçat’dnıa Muhtar Totkanlı Cumhurbaşkanı Erdoğan, engelli çocuklar için Limak Vakfı tarafından yaptırılan ve Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilen Türkiye’nin en büyük özel eğitim ve uygulama okulu Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve Uygulama Okulu’nun resmi açılışını yaptı. Sonuçta bizler devletin en küçük birimini temsil ediyoruz.” Totkanlı, “Cumhurbaşkanı’nın Ankara’daki toplantısına, içeriği değişmediği müddetçe katılmayacağını” söylediği için kendisine ağıza alınmayacak ifadelerle hakaret eden bir kişinin tören alanına rahatça girmesine de “Hakaret davası açıp kazandığım bir şahıs okula rahatça girip çıkıyordu” diye isyan etti. l İSTANBUL ‘YARDIMCI’DAN ERDOĞAN GÜZELLEMESİ: En büyük varlıklarımızdan biri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay AA’nın sorularını yanıtladı. Oktay, ABD’nin İran yaptırımlarını genişletmesi, Türkiye’nin bundan muaf tutulup tutulmaması tartışmasında “Türkiye; petrol, enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke. Kış geldiğinde ülkemi enerji alanında besliyor olmam lazım. Soğukta bırakamam. Enerji arzını sağlayan bir ülke ile bir günde bizim her şeyi kesme şansımız yok” değerlendirmesini yaptı. Oktay, ABD ile ilişkilerdeki sorunun “bir rahip Brunson sorunu” olmadığını dile getirerek “Böyle bir sorun yoktu. Yapay bir gündemdi. Bakanlara uygulanan yaptırım da yapay bir gündemdi” dedi. Seçimlerden sonra Türkiye’nin bir manipülasyonun içerisine girdiğini belirten Oktay, “En büyük varlıklarımızdan birisi Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Uluslararası alandaki saygınlığı, liderlerle olan çok yakın, dinamik işbirliği ile ne olduğunun anlatılması, bunu hızlı bir şekilde geri bırakmamızı sağlayan sebeplerden birisi” dedi. Oktay Münbiç’le ilgili olarak da “Gelir sizi kaynağında kuruturuz, yok ederiz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Figen Yüksekdağ’a tahliye çıkmadı İki yıldır tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın yargılandığı davada mahkeme, tutukluluk halinin devamına karar verdi. Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı ana dosya davasının 8. duruşması Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sincan Cezaevi Kampusu Salonu’ndaki duruşmaya Yüksekdağ katılmadı. Mahkeme heyeti, Yüksekdağ’ın “kuvvetli suç şüphesi” gerekçesiyle tutukluluk halinin devamı yönünde karar vererek duruşmayı 16 Ocak 2019’a erteledi. l ANKARA/Cumhuriyet 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile Meclis’e bağlı denetim mekanizması olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu; “Türkiye’de Suriyeli ler” başlıklı özel bir rapor hazırladı. Cum hurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da sunuş yazısı kaleme aldığı raporda; savaş bitse bile Suriyelilerin ülkeleri ne dönmelerinin zor olaca ğı, 10 yıl sonra Türkiye’de 45 milyonu aşan bir Suri yeli nüfusu olması ihtimali nin yüksek göründüğü be SİNAN TARTANOĞLU lirtilerek, “Gerçeklerle yüzleşmek kalıcılık konusunda politikalar üretmek gerek mektedir. Bunun adı da uyum politikaları dır” ifadeleri kullanıldı. Savaş bitse bile dönüş zor: Suriyeliler Türkiye’nin bütün illerinde yaşıyor, kamp larda kalanların oranı ise yüzde 6.69’la ra düşmüşken; keza Suriyelilerin bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geç miş, bir kısmı ise ülkemizde çalışma ve ya tırım yapmaya başlamışken, ülkemizdeki Suriyeliler için sadece yarın gideceklermiş gibi politika üretmenin gerçekçi olmadı ğı açıktır. Mültecilerin çok önemli bir bölü münün Suriye’ye dönüşünü zorlaştıran pek çok faktör bulunmaktadır. Suriye’de barı şın ve huzurun tesis edilmesi hâlâ yakın ve orta gelecekte mümkün görünmemek tedir. Kendilerini güvende hissediyorlarsa, kazançları az da olsa bir işleri, yaşayacak ortalama mekânları ve çocuklarını gönde rebildikleri okulları varsa, savaş bitse bile dönmeleri oldukça zor olacaktır. 1.4 milyon 18 yaşın altında: 2011 yılın dan bu yana doğan toplam Suriyeli bebek sayısının resmi sayılara göre 276 bin 158 olduğu dikkate alındığında bu husus bile başlı başına kalıcılığın işareti olarak oku nabilecektir. Suriyelilerin yüzde 46’sı, ya ni 1.4 milyondan fazlası 18 yaş altındaki çocuk ve gençlerden oluşmaktadır. Bu gru bun ülkelerine dönmesi hem tek başlarına mümkün değildir, hem de aileler çocukla rının güvenli ortamda kalmalarını daha da önemsediklerinden Suriye’de mutlak barış, huzur ve güvenlik sağlanmadıkça dönmeyi düşünmeyeceklerdir. 10 yıl sonra 5 milyon: Hatta 3.4 mil yon Suriyelinin artmasına da hazırlıklı ol mak gerektiği düşünülmektedir. 10 yıl son ra Türkiye’de 45 milyonu aşan bir Suriye li nüfus olması ihtimali yüksek görünmek tedir. Hem sınır bölgelerinden devam ede bilecek muhtemel geçişler, hem de doğum lar sonucu doğal nüfus artışı bu konuda et kili olacaktır. Bunun adı uyum: Gerçeklerle yüzleşmek, kalıcılık konusunda politikalar üretmek ge rekmektedir. Bunun adı da uyum politika larıdır. Geçicilik duygusu/algısı sürdürüle bilir bir politika değildir. Kalıcılığın düşü nüldüğü, ama geri dönüş için çabanın gös terildiği bir süreç modelinin özellikle kayıp kuşaklar bakımından daha az risk taşıdığı değerlendirilmektedir. Göç için Cumhurbaşkanlığı’na bağ lı Başkanlık: 3.5 milyonu bulan mülte ci dikkate alındığında etkin bir yapılan manın bakanlık şeklinde olmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir. Bakan lık yapılanmasının kısa zamanda hantal laşması riski de dikkate alınarak doğru dan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı koordina tör bir başkanlık da tercih edilebilir. Ye ni kurumun Göç İdaresi Genel Müdürlü ğü, AFAD, Kızılay ile yakın işbirliği içinde çalışması hatta bazı kurumları doğrudan bünyesine alması gerekecektir. Yeni ba kanlık ya da başkanlığın yerel yönetimler konusunda da etkin görevler üstlenmesi nin zemini hazırlanmalıdır. Her yaşa Türkçe: Özellikle okul çağın dakiler olmak üzere her yaştaki Suriyeli ye Türkçe öğretilmesi için başta Milli Eği tim Bakanlığı ve üniversiteler olmak üze re kamu kurum ve kuruluşları ile bu konu da faaliyet gösteren STK’ler arasında işbir liği yapılması, hazırlanan program ve proje lerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Devletin internet sitelerinde Arapça: Suriyeli mültecilerin her geçen gün kalıcılı ğa doğru gittiği gerçeğinden hareketle, dev letin internet sitelerinde Arapça dil seçene ği de bulunmalıdır. Bu hem bürokratik me selelerin takibi hem de Suriyeli mültecile rin entegrasyonu için önemli adım olacaktır. Çok ucuz sosyal konut: Mümkünse TO Kİbelediyeler işbirliğinde, çok düşük kira larla mültecilerin barınması için yeni sos yal konutlar yapılabileceği; ancak bunlar yapılırken Türk toplumunun gösterebilece ği olası tepkilerin de alınmasının ve onla rın da desteğinin sağlanmasına çaba göste rilmesinin iç huzur ve birlikte yaşama kül türü geliştirilmesi bakımından son derece kıymetli olduğu; söz konusu yerleştirmenin etnik bir özellik taşıdığına dair algıları orta dan kaldıracak şekilde seçimlerin yapılma sı gerektiği, aksi halde yakın gelecekte çok ciddi gerilim ve çatışma riskinin olabileceği değerlendirilmektedir. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle