19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇEVRE EPOSTA: [email protected] Cuma 23 Kasım 2018 8 EDİTÖR: HAZAL OCAK Yeşil Yol projesi için kullanılan dinamitlerin izin alınmadan patlatıldığı ortaya çıktı ÖNCE KATLİAM SONRA İZİN Z Ligi’ne düşüp, ‘terfi ettiğini’ sanmak Başlıktaki “Z Ligi”nin yazarın adına bir atıf olduğu sanılmasın. Zafer değil kastettiğim. Düşülebilecek en alt ligden söz ediyorum. Hangi alanda? İnsan hakları, hukuk, adalet, yani medeniyet alanında. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son kararı ile bu konudaki “Tersine şampiyonluğumuzu” (1959’dan bu yana toplam 3386 kararın 2988’inde, İnsan Hakları Sözleşmesinin en az bir maddesini ihlal nedeniyle suçlu bulunmuşuz) bir kez daha tescil ettirmemizden söz ediyorum. Eski HDP Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın haksız tutukluluğunun, nasıl “Siyasi haklarının ve aday olarak girdiği seçimde propaganda özgürlüğünün ihlali anlamına geldiği” yönündeki karardan söz ediyorum. Üzerinde pazarlık edilemeyecek, sadece ve sadece uygulanması gerektiği bir anayasa hükmü olan karardan. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1949’da attığı imza ile kurucuları arasında yer aldığı Avrupa Konseyi oluşumu çerçevesinde, aslında bal gibi kendi kurduğu bir organdan söz ediyoruz burada. Yani, “Siz sırça köşklerinizde istediğiniz kadar karar alın...” diyen Sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın her durumda yaptığı gibi “Bunlaaaar!..” diye düşmanlaştırdığı bir kurumdan. Kendisinin de, daha önce tam 3 kez “Yandım...” diyerek, kapısında adalet aradığı bir kurumdan. Hani hep der ya Sayın R. Tayyip Erdoğan, “Biz damdan düştük daha önce. Damdan düşenin halinden daha önce düşmüş olan anlar” diye... bu durumda Selahattin Demirtaş’ın halinden aslında en iyi kendisi anlaması gerekirken, anlamazdan gelmesinden söz ediyorum. Çarşamba günü Beştepe’de muhtarlara hitap ederken, AİHM yargıçlarından girdi, Türkiye’deki akademisyenlerden çıktı yine. Hakkında “Terörist” olarak damgalanmasına yol açacak bir yargı kararı olmayan bir tutuklu siyasetçiye adeta bu sıfatı yakıştırdı. “Tanımayız bu kararı” diyerek “Karşı hamle” yapacağını söyledi Sayın Cumhurbaşkanı. Siyasetçilerin mahkemelere “Karşı hamle yapmak” değil, mahkeme kararlarına (herkese örnek olacak şekilde) uymak gibi bir gündemleri olması gerektiğini unutarak. Siyasetçiler, ülkeyi adil ve demokratik biçimde yönetme iddiasında olabilmek için yargının işine karışmamak ve onlara “Karşı hamleler planlamak”la yükümlüdürler. Ne yapacaksınız yani? “Tutukluluğun devamını sağlayabilmek için” alelacele yeni bir dosya mı tanzim edeceksiniz hakkında? Öyle ya, AİHM’nin bu çok net kararına rağmen yerel ceza mahkemesinin tutukluluğu devam ettirebilmesinin tek yolu budur. Bunu mu yapacaksınız? Neyi sağlayacak bu? Zaten peş peşe tüm mahkumiyet kararları nedeniyle Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında “rekor üstüne rekor” kıran Türkiye’yi bir küme daha mı düşüreceksiniz? Zaten düşecek başka küme kalmadı ki. Nedir amacınız? Şunu anlamıyorsunuz beyler: Avrupa Konseyi ile Avrupa Birliği’nin farkı çok bariz aslında. AB’ye girmek için (diğer ülkelerin de yaptığı gibi) bir müzakere yaparsınız. Bazı koşul ve kuralları kendinize göre tasarlama pazarlığına girişebilirsiniz. Ama insan hakları, hak, hukuk, adalet filan söz konusu olduğunda, üstelik de bu ilkeler üzerine tesis edilmiş, üstelik de bizim de bu inşaatın mühendisler heyeti içinde (1949 yılındaki imzası ile) yer aldığımız bir oluşumun, Avrupa Konseyi’nin kuruluş ilkelerini ve İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerini pazarlık konusu yapamazsınız. Bunu yapamayacağınız gibi, elinizde sadece iki seçenek vardır: 1 Çıkıp gitmek 2 Çıkarılmayı göze almak. Oradan çıkarılmanın ya da üyeliğin askıya alınmasının, ne zaman gündeme geldiğini hatırlatalım mı? 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesi... O “Çete”nin ve o günlerin ruhu ile aynı seviyeye mi düşmek arzusundasınız? Aynı şekilde mi anılmak istiyorsunuz? Tercih sizin. Ama biz ulus olarak bunu hak etmiyoruz. Onu da bilin. ÇED’e tırpan yargıdan döndü Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, Ekoloji Kolektifi tarafından açılan davada ÇED Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerin iki maddesini durdurduğu bildirildi. Buna göre, resmi kurumların 30 gün içinde bir proje hakkında görüş vermemesi halinde ‘kurum görüşünün olumlu sayılmasını’ öngören değişiklikle tesislerdeki kapasite artışlarının, tesisin toplam kapasitesinden bağımsız olarak değerlendirilmesinin önünü açan değişikliğin yürütmesi durduruldu. Ekoloji Kolektifi’nden yapılan açıklamada, 26 Mayıs 2017’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğe karşı dava açıldığı anımsatıldı. l İZMİR / Cumhuriyet Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol Projesi çalışmaları sırasında izin alınmadan patlayıcı kullanıldığı ortaya çıktı. Bölge Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alıyor ve bu bölgede patlayıcı kullanmak yasak. Yeşil Yol proje güzergâhındaki Rize Çamlıhemşin, Samistal Yukarı Kavron Aşağı Kavron ve Ayder yaylaları, Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alıyor. Aynı zamanda da 1. derece doğal sit alanı ve mera vasfında. Bu bölgede patlatma yöntemiyle çalışma yapmak yasak, sadece yol yapımında doğaya en az zarar veren ekskavatör (kazı makinesi) kullanılmasına izin veriliyor. Ancak bölge sakinleri, projenin Yukarı Kavron ile Samistal yaylaları arasındaki kısmında yapılan çalışmalarda patlayıcı kullanıldığını belgelemişti. Bunun üzerine Avukat İbrahim Demirci bu işlemin sorumlula rı hakkında tüm yetkili kurumlara başvurarak suç duyurusunda bulunmuş ve yetkili kurumlara hangi iz ne dayanarak bu işlemin yapıldığını 27 Haziran’da sormuştu. Demirci’ye Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından verilen yanıtta Demirci’nin başvuruyu yaptığı gün Rize İl Özel İdaresi’nin de bölgede patlayıcı madde (dinamit) kullanımıyla ilgili izin talep ettiği ortaya çık tı. Yanıtta “Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan Çamlıhemşin Ayder, Kavron, Samistal Yaylaları arası mevcut yapımı devam eden 4 kilometreden sonrası için yeni yapılması planlanan yolların geçeceği sahalarda sert kayalıklar nedeniyle 2 Temmuz’da asgari miktarda patlayıcı madde kullanımına izin verildiği” belirtildi. Demirci “İzinsiz olarak çalıştıkları ortaya çıktı. Dağları, yaylaları, meraları katlettiler” dedi. Cumhuriyet, bölgede dinamit kullanıldığını 29 Haziran günü günde me getirmişti. GeleceğimiziKIRKLARELİ’NDE TARIM ALANINA TERMİK SANTRAL TEHDİDİ karartmayınKİSÖEYYTATLNÜİ Trakya’ya 3 termik santral projesinden biri, Avrupa’daki tarım hayatının temellerinin tüketilmeyen temiz enerji atıldığı arkeolojik kazılarla saptanan, Kırklareli’nde planlanıyor. TEMA Vakfı, kömürlü termik santralların ve kömür madenciliğinin tarım alanlarına verdiği zarara dikkat çekmek üzere “Kömür etme” sloganıyla yeni bir Uluslararası Enerji Ajansı kısa bir süre önce karbon salan herhangi bir santralin inşa edilebilmesi için artık yer olmadığını, tüm yeni enerji projelerinin düşük karbonlu olması ve mevcut altyapının emekli edilerek ener rimliliği ve tasarrufu potansiyeli bulunuyor ve neredeyse tüketilen enerjinin üçte biri israf ediliyor. TEMA Vakfı da en ucuz ve temiz enerjinin tüketilmeyen enerji olduğunu vurguluyor. Vakfın paylaştığı bilgilere göre konut farkındalık kampanyası başlattı. ji altyapısının temizlenmesi gerektiğini ve ofislerde yüzde 29 oranında elekt TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başka açıkladı. Buna karşın bugün Türkiye’nin rik tasarrufu potansiyeli var. Sanayide nı Deniz Ataç, vakıf gönüllüleri ve uzmanlar ile birlikte bölgeyi ziyaret ediyoruz. Ataç bize Bakanlar Kurulu kararları ile toplam 7 milyon hektarı (yaklaşık iki Konya ili büyüklüğünde bir alan) kaplayan 257 ovanın “Büyük ova koruma alanı” ilan edildiğine önemli tarım alanlarına termik santraller kurulması planlanıyor. Türkiye’nin yüzde 27 oranında toplam enerji ve tüketilen enerjinin yüzde 45’ini, elektriğin yüzde 29’unu çimento ve demirçelik sektörü tüketiyor ve bu sektörlerde yüksek oranda enerji verimliliği ve tasarrufu potansiyeli bulunuyor. Sadece bu iki sektörde bile yüzde 20’den fazla elektriği geri kazanma fırsatı var. Tekstil sektöründe ise bu oran yüzde 57 sevi değinerek “Türkiye’nin yesine erişiyor. gıdasının üretilmesin de önemli bir yer tu tan Trakya’nın 85 bin santral ve kül depolama dönümlük Kırklareli alanı yapılma planına tepki Ovası da bu ovalar ara gösteriyor. sında yer alıyor. Bu bölgedeki verimli toprakla KÜL DEPOLAMA BARAJI ra maalesef kömürlü termik santral kurulması planlanıyor. OLMASI PLANLANAN ARAZİ Büyük ova ilan edilen bölgelerde projelendirilen termik santral ve kö mür madenciliği projeleri Türkiye’nin kımdan Tarım ve Orman Bakanlığı’na gıda ve su güvencesini tehdit ediyor. tarım alanlarındaki kömür yatırımla Bu projeler başta toprak ve su varlık rına izin vermemesi için çağrı yapı ları olmak üzere tüm doğal varlıkla yoruz” diyor. ra geri dönülmez zararlar veriyor. Ayrıca termik santralların neden olaca ‘Ekmeğimiz burası’ ğı hava kirliliği ve su tüketimi tarımı, Termik santral yapılması planlanan çiftçiyi ve halk sağlığını olumsuz et alan tarımla geçinen Dokuzhöyük kö kiliyor. Öte yandan bir kömürlü ter yüne çok yakın. Bizi köyde muhtar mik santralın ortalama 35 yıllık öm Nazmi Kavcin karşılıyor. Köyün ka rü bulunuyor. Ancak bu bölgenin 8 dınları geleceğimizi duyar duymaz bin 200 yıl önce ilk tarımsal yaşamın termik santralı istemediklerini bir başladığı ve Avrupa’ya yayıldığı top kez daha söylemek için köy kahve raklar olduğu biliniyor. Bu topraklar sinde bizi bekliyor. Kadınlar “Bura tarımsal açıdan tarihi değerini günü da bir yaşam var. Tarım yapıyoruz. müzde de sürdürüyor. 35 yıllık ener Termik santral yapılırsa havamız, su ji üretimi için binlerce yıllık tarım yumuz, toprağımız temiz kalmaya sal değerden vazgeçilmemesi gereki cak. Ekmeğimizi burada, tarımdan çı yor. Bölge halkı bu verimli topraklara karıyoruz” diyor. Bölge sakini Meh termik santral yapılmasını istemiyor. met Emin Efe de hayvanlar için mesi Tarım ve hayvancılık yaparak hayat re alanı taleplerine olumsuz yanıt ve larını sürdürmek istiyorlar. Bu ba rildiğini ancak tarım alanına termik ‘Kül yağacak’ Sohbetlerin ardından termik santral ve kül depolama barajının yapılmasının planlandığı alanı görmeye gidiyoruz. Termik santral sahası, büyük ova sınırında bulunuyor. Kömürün temin edileceği maden sahası da tamamen büyük ova ilan edilmiş Kırklareli Ovası ile çakışıyor. Köylüler bizi bölgeye traktörlerle götürüyor. Yol boyu sıralı tarım arazilerinin renkleri yeşilden sarıya dönüyor. Hava mis gibi... Alana geldiğimizde muhtar Kavcin elini boylu boyunca uzanan tarım arazilerine uzatıyor ve “santral yapmak istedikleri alan burası” diyor. Kısa bir yürüyürüşün ardından “çatak” dedikleri bölgeye varıyoruz. Bir tarafında yemyeşil tarım alanları bir tarafında ise sıralı ağaçlar sonbaharı selamlıyor. Kavcin, “Buraya da kül depolama barajı planlıyorlar” diyor. Santralın toplam 2.5 milyon ton kömür (linyit) yakması planlanıyor. ÇED başvuru dosyasına göre yılda toplam 500 bin ton kül meydana gelecek. Toplam 13 bin 800 hektarlık bir kömür madeni ruhsatlı saha bulunuyor. TERMİK SANTRAL YAPILMASI PLANLANAN ARAZİ Trakya’nın önceliği korunma Trakya’da özellikle bitkisel üretimde ayçiçeği, çeltik, kanola, buğday ve bağ alanları önemli bir yer tutuyor. Trakya, Türkiye buğday üretiminin yüzde 12’sini, ayçiçeği üretiminin yüzde 61’ini, çeltik üretiminin de yüzde 54’ünü karşılıyor. Bölgenin Türkiye’de en fazla “Mutlak Korunacak Tarım Arazisi”ne sahip olduğu biliniyor. AYVALIK’TA OY BİRLİĞİ Denizde madeni reddettiler Ayvalık’ın Altınova denizinden demir madeni çıkarılmasıyla ilgili proje AKP’li Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin meclisinde oy birliğiyle reddedildi. Konuyla ilgili rapor hazırlayan belediye çevre komisyonu, olası zararlara dikkat çekti. Kararı sevinçle karşılayan Ayvalıklılar, şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan iptal haberi bekliyor. Ayvalık’ta yerel yönetim ve çevrecilerin tepki gösterdiği Altınova denizinde maden arama projesi, Balıkesir Büyükşehir Meclisi’nden de veto yedi. Çevre ve sağlık komisyonunun raporunu değerlendiren büyükşehir meclisi, oybirliğiyle projeye karşı duruş sergiledi. Komisyon raporunda, “Yöre halkının da onaylamadığı bu proje, bölgede geri dönüşü olmayan yıkımlar yaratacak, denizimizi talan edecektir” denildi. Örnek bir davranış Komisyon ve meclis üyelerine sağduyulu davranışları için teşekkür eden Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, “100 bin kişinin tatil yaptığı, Sarımsaklı plajlarımıza kadar uzanan bölgede demir madeni aralmak istiyorlar. Tüm çevre örgütleri, siyasi partiler ve Ayvalık’taki vatandaşlar olarak Altınova’da denizde maden aranmasına karşıyız. Büyükşehir belediye meclisimizde bu durumu ifade ettik. Gerek çevre ve sağlık komisyonu gerekse büyükşehir belediyesi meclis üyelerimiz, Balıkesir’e yakışan, çevreye, denize ve yaşama duyarlılığı gösteren bir karara oy birliği ile imza attı. Balıkesir adına örnek bir davranış gösterildi” dedi. l AYVALIK /Cumhuriyet ‘Tahribat durdurulsun’ Şavşat Dernekleri Federasyonu üyeleri dün Artvin Şavşat ilçesinde bir basın açıklaması yaparak bölgedeki doğa ve çevreye zarar veren projelere dikkat çekti. Başta İstanbul ve Bursa olmak üzere çeşitli bölgelerinden Şavşat’a giden üyeler, federasyon tarafından hazırlanan raporu yetkili kurumlara ve yöre halkına sundu. Raporda “Doğa ve çevre üzerindeki söz konusu faaliyetler nedeniyle yaşanan tahribatın durdurulabilmesi Şavşat halkının ve tüm canlıların doğal ve anayasal haklarının gereğidir. Federasyon bu doğrultuda üzerine düşen her türlü görevi yerine getirme istek ve kararlılığındadır” denildi. 32 MİLYON DÖNÜM Tarım alanları yok ediliyor CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, hükümetin tarım politikalarını eleştirdi. Sarıbal, “Toplam tarım alanımızın 32 milyon dönümü AKP iktidarı tarafından yok edildi. Şu anda 32 milyon dönüm ekilmiyor. 93 milyon dönüm buğday alanının ise 16 milyon dönümü şu anda buğday ekiminden çıktı” dedi. Son günlerde tartışma yaratan soğan fiyatlarını değerlendiren Sarıbal, “Bir tarım politikanız yok, bir üretim planlamanız yok, üretici arz ve talep dengesi üzerinden yürüyor. Ürün para etmiyor” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet BM İKLİM İÇİN UYARDI: Mücadele için zaman tükeniyor İklim değişikliğinin ana unsuru olan atmosferdeki sera gazları rekor seviyeye ulaşırken Birleşmiş Milletler (BM) harekete geçme vaktinin geldiğini açıkladı. Dünya Meteoroloji Örgütü Başkanı Petteri Taalas yaptığı açıklamada, “CO2 ve diğer sera gazlarında ani kesintiler olmadan, iklim değişikliğinin dünya üzerindeki yaşam üzerinde giderek daha yıkıcı ve geri döndürülemez etkileri olacaktır. Harekete geçme fırsatı neredeyse kalmadı” dedi. l CENEVRE / İHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle