19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Edebiyat dünyasından ünlü isimler Ünlü yazarlar D&R mağazalarında imza günü okurlarıyla düzenliyor. Yazar Latife Tekin yarın buluşacak saat 15.00’da Suadiye, Ayşe Kulin yarın saat 15.00’da Emaar Square Cuma 23 Kasım 2018 [email protected] EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Bir yaz günü... AVM, Yekta Kopan pazar günü saat 15.00’da Akasya AVM, Nermin Bezmen 28 Kasım Çarşamba günü İzmir Agora’da saat 19.00’da kitapseverlerle buluşacak. Yekta Kopan Ayşe Kulin 15 1981’de, (1990’dan sonra asıl adı St. Petersburg’a dönülecek olan) Leningrad’da bir yaz günü başlayan “LetoYaz”, 9 yıl sonra miadını doldurup dağılarak rejim değiştirecek olan eski Sovyetler Birliği’nin Brejnev liderliğindeki son döneminde, Perestroyka’nın (yeniden yapılan Rusya’da ev hapsinde tutulan yönetmen Kirill Serebrennikov’un Cannes’da gösterilen filmi ‘Yaz’ bugün vizyona girdi manın) artık ayak seslerinin duyul maya başlandığı ‘gri’ yıllarda geçi yor. İngiltere ve ABD’den kaynakla narak bütün Batı alemini ve gençliği 1950’li yıllardan itibaren etkisi altına almış Rock’n Roll müziğinden esinle nerek rock, punk grupları kuran Rus gençlerinin iki kült ismi olmuş, ülke nin popüler kültüründe yer etmiş, ta nınmış müzisyengüfte yazarı Mayk Naumenko (19551991) ile besteciso listlerine öykünülerek gelişen rock türseler de müzik yapma tutkusuy lo gitarist Viktor Tsoy ve Mayk’ın gü kültürünün de altını çiziyor gençlik la yaşayan bu ikiliden, hali tavrıgi zel eşi Nataşa’nın kahramanları oldu duygularının yanı sıra. Tek sesli, tek yinişi ve davranışlarıyla batılı rock ğu, müzikle romantizmin harmanlan düze, totaliter bir düzene talim eden starlardan farksız, olgun bilge ha dığı, gerçeklerle yoğrulmuş bir biyog Sovyet gençliğinin, enerjik, coşkulu, valı Mayk’la (Roman Bilyk) daha rafik hikâye anlatıyor “Yaz”. isyankâr kapitalist dünya gençleriyle 28’indeyken bir trafik kazasına kur SSCB’de rock duygusal bir ruh akrabalığı bağı kur ban giden, Punk’a New Wave müzimaya çalıştığını da hissettiren film, ğe eğilimli, ünlü Kino grubunun ve Senaryosu Nataşa Naumenko’nun beylik bir aşk üçgeni hikâyesi para Zoopark’ın da kurucularından, baht özelkişisel ayrıntılarla bezeyerek lelinde gelişen ve öncesinde başlar sız Viktor (Teo Yoo) arasında belli be anılarını yazdığı kitabından (Kirill daki tren sekansındaki gibi Brejnev’e lirsiz bir rekabetin gölgesinde dalla Serebrennikov, Mikhail Idov, Lili Ido biat etmiş vatandaşlarca, polisçe, nıp budaklanan dostluğu, Nataşa’nın va eliyle) uyarlanan filme yeterince parti bürokratlarınca takip edilip ka (Irina Starshenbaum) bir süreliğine dramatik bir etki sağlamak amacıyla pitalist Batı özentisi olarak suçlansa Viktor’la yakınlaşması da bozmuyor. vurgulanmış MaykNataşaViktor aşk da Sovyetler Birliği’nde rock müziği Batı’nın kaçak bulunsa da elden ele üçgenini dozunda bırakmayı seçmiş nin doğuşunun ve kapalı kapılar ar gezen rock plaklarına sahip Mayk, yönetmen Serebrennikov 1980’le dındaki odalardan, evlerden konser The Beatles, The Who, Stones, Led rin Sovyetler’inde, son demlerinde salonlarına uzanmasını, giderek yay Zeppelin, David Bowie, Lou Reed, vb. ki yozlaşmış komünist rejimin tüm gınlaşmasını 125 dakikaya yayarak gibi ünlülerin posterleriyle donatıyor engelleyici, yasakçı müdahaleleri alışılmış bir kronoloji içinde hikâye duvarlarını. ne karşın Batı’nın ünleri dünyaya ya ediyor melankolik tonlarda. Kamerasını günümüz Rusyası’nın yılarak yıldızlaşmış rock grup ve so Habire bira içseler de sigara tüt liselerine çevirip eğitim sisteminde ki tutuculuğu eleştirdiği ama maalesef benim göremediğim önceki filmi “Öğrenci”yle adından söz ettirmiş yönetmen Serebrennikov’un bu yılki Cannes festivalinin yarışma bölümüne seçilip Ekümenik jüri ödülünü kazanan, gerçek bir hikâyeden çektiği bu “Yaz”ı, oyuncularının performanslarının yanı sıra gerçekçiliğin öne çıktığı, yer yer belgeselimsi ama alabildiğine dingin ve yumuşak anlatımındaki yoğun içtenliğiyle iz bırakıyor sonuçta. Bu görülesi “Yaz”ın çekimleri tamamlanmadan despot Putin yönetimince akçalı bir gerekçe gösterilerek tutuklanıp Cannes’a katılmasına da izin verilmeyerek bir yılı aşkın bir süredir hâlâ ev hapsinde tutulan Kirill Serebrennikov’un “Yaz”ının, özetle sinemaseverlerce kesinlikle kaçırılmayacak bir film olduğu klişesiyle bitireyim yazımı. Fakir Baykurt Öykü Ödülü sahibini arıyor Sarıyer Belediyesi tarafından “Herkesin bir öyküsü vardır” sloganı ile düzenlenen Fakir Baykurt Öykü Yarışması başvuruları başladı. Ortaokul ve lise öğrencileri ile yetişkinlere yönelik iki ayrı kategoride düzenlenen yarışmaya son başvuru tarihi 19 Nisan 2019 olarak belirlendi. 8. Sarıyer Edebiyat Günleri kapsamında düzenlenen yarışmanın seçici kurulunda; İbrahim Balcı, Cafer Hergünsel, Tuncay Dağlı, Bilge Karaduman, Murat Gürbüz, Zeynep Oral, Ayşegül Tözeren, Halil Genç ve Özcan Karabulut bulunuyor. Öykü konusunun serbest olduğu yarışmada üç kategoride ilk üçe giren öykülere ödül ve mansiyon, dördüncü kategoride “Fakir Baykurt Öykü Kitabı Ödülü” verilecek. Yarışmanın sonuçları 9 Eylül 2019 tarihinde açıklanacak. Kazanan öykülerin sahipleri www.sariyer.bel.tr sitesinde yayımlanacak. Yetenekli gençlere destek Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu ve Bakırköy Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen Goldenfest Istanbul 2018, 24 ve 25 Kasım tarihlerinde Bakırköy Belediyesi Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Yetenekli çocuk ve gençlerin tespit edilip desteklenmesi, uluslararası kültürel ilişkilerin güçlenmesi ve geliştirilmesi amacıyla planlanan festival ve yarışmada; müzik, dans, tiyatro gibi sanat dallarında gösteriler yapılacak. Katılmak için www.goldenfest.info adresinden başvuru yapılabiliyor. Sunay Akın’ınÜnlüşairinkısaöykülerden oluşan yeni kitabı İş Bankası kalecileriKültür Yayınları’ndan çıktı Sunay Akın’ın “Kalede 1 Başına” adlı kitabı İş Ban şam İş Sanat Konser Salonu’nda tanıtım toplantısı düzenlendi. kası Kültür Yayınları etike Geceye Beşiktaş Teknik Direk tiyle yayımlandı. Akın’ın ye törü Şenol Güneş, İspanyol ku ni kitabında mesleği kaleci lübü Malaga’nın kalecisi Cenk lik olan ya da hayatlarının ORHUN bir döneminde kalecilik yap ATMIŞ Gönen, Milli Takım kaleci antrenörü Alper Boğuşlu’nun yanı mış ünlü isimlerin öyküle sıra futbol ve sanat dünyasın ri yer alıyor. Bu isimler arasında No dan ünlüler katıldı. bel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar, efsane kaleci Turgay Şeren ve onun Kalecilik ve satranç jübile maçına katılan ünlü Rus ka İş Bankası Kültür Yayınları Ge leci Lev Yaşin, Yaşar Kemal’e İs nel Müdürü Ahmet Salcan, bir ko tanbul’daki ilk evinin kapısını açan nuşma yaparak kitap fikrinin nasıl Abidin Dino’nun yeğeni Sabri Dino, hayata geçtiğini anlattı. Daha son Fransız filozof Albert Camus, İtalyan ra sahneye gelen Sunay Akın da ki tenor Luciano Pavarotti bulunuyor. taptaki öykülerden örnekler verdi. Sanatçının kitabı için önceki ak Akın, futbolda kaleciliğin önemin den bahsettiği konuşmasında, herkesi geriden izleyen kalecileri bir satranç oyuncusuna benzetti ve gittiği maçlarda sürekli kalecileri seyrettiğine değindi. Kitapta kendisi hakkında bir öykü bulunan Şenol Güneş de antrenmanlara kömür işçilerinin Zonguldak’tan gönderdiği madenci eldivenleriyle çıkışının hikâyesinden söz etti. Güneş, o dönemlerde antrenman sahalarının toprak ya da kum olduğunu dile getirirken, yurtdışından alınan pahalı kaleci eldivenlerinin o şartlarda yırtıldığını, bu nedenle de madenci eldivenlerini kullandığını açıkladı. Gecenin sonunda Sunay Akın toplantıya katılanlara kitabını imzaladı. Yaşamın Gizi Yıl 1968. Hacettepe Üniversitesi Rektörü İhsan Doğramacı, Türkiye’ye “çağdaş uygarlık düzeyi”ni aşacak bir adım attırıyor: Üniversiteye girenlere, yeterlik sınavından geçirilerek ilk sınıfta “Temel Türkçe” dersi verilecek. Kuruluşun sorumlusu Bozkurt Güvenç. Öğretmenleri Emin Özdemir seçecek. Beni ta Maraş’larda arayıp buluyor. Birbirimizi her yönden bütünleyerek 1968’nin yaz aylarında çalışma masasından bir saat, bir gün olsun ayrılmadan kitabı hazırlıyor, üniversitenin açılış gününde öğrencilerin önüne koyuyoruz. Yapım Üniversitenin her bölümünde gençliklerinin baharını yaşayan Prof., doç., dr. öğretim üyelerinin arasında Nusret Fişek, Doğan Karan, Emre Kongar, Altan Günalp, Nihat Bozcuk, Hüsnü Arıcı, “bilişim”i üniversitede uygulamaya sokan gepegenç Aydın Köksal var. Ellerimizde aydınlanma bayrağıyla geleceğe koşuyoruz. Erdem bilgideyse, özgürlük, hoşgörü onun birbirinden ayrılmazıdır. Öğle yemeği masasında rektör de, 28 yaşındaki Aydın Köksal da aynı masada lokma paylaşacak bir ortam yaratılıyor. Yıkım Bizde güzelliğin, doğrunun, ortak akıllılığın ömrü kısadır; uzun sürmedi, aynı Doğramacı, 12 Mart Muhtırası’nın, yaratıcılığı köreltici ortamına anında ayak uydurarak Türkçe dersini tarihin karanlık sayfalarına gömmekte gecikmedi. Türkiye’nin değişmez yazgısı bu; erki elinde tutan, en başta kültürel kurumsallaşmalar olmak üzere, her güzel gelişmenin hem yapanı hem yıkanı oluyor... Aydın Köksal Bu geniş girişi, zekâsı gözlerinde kor ateş parçası gibi ışılayan Aydın Köksal’ın, ilki Yaşamın Gizi adını taşıyan, ileride dört kitaptan oluşacak yaşamöyküsel anılarına değinmek amacıyla yapıyorum. Onun ne denli üretken, alanında yetkin, heveslendiği her alanı geceyi gündüze katarak çalışan bir kişi olduğu biliniyor. Genç yaşlarında nerelere gelip ne başarılara adını yazdırdığını, nasıl bir düzen içinde kılı kırk yararak ürünler verdiğini öğrenmek isteyen, Google’da hiç değilse birkaç dakikasını onun dünyasına adamalıdır. Kişilik yapısını çocuklukta yaşadıklarıyla kurmak kolay değildir. Düşünsel ya da sanatsal ürünler ortaya koyanlar bunun bilincindedir. Yazmayı seçen, ayrıntıları iyi görmeli, çekici bir üslup yaratmalıdır. Ben, bu yazımda Köksal’ın yalnızca ilki yayımlanan kitabından küçük alıntılar yaparak oluşturduğu üsluptan örnekler sunacağım. İncelikler senfonisi Sanat, incelikler senfonisidir; şiir ilk dizesinde, romanöykü ilk tümcesinde, resim ilk bakışta, müzik ilk notalarında sarsmalı okuyanı, göreni, dinleyeni. Köksal’ın değerbilirlik örneği şu inceliği bile, duyumsama algısı gelişkin herkesin, onun bir maraton koşucusu direnciyle yazdığı Yaşamın Gizi romanında kendini bulacağı kanısındayım: “İstanbul’da düşleriyle yaşayan oyuncu bir çocuk, bir yurttaş, insanlık onurunu korumaya kararlı bir 2021. yüzyıl insanı olarak bu yapıtı, beni dünyaya getirip yetiştiren AnnemBabam SemahatEnver Köksal ile oyunlarını paylaştığım kız kardeşim Aylâ’ya ve bütün çocukluk arkadaşlarıma adıyorum.” “Doğadaki güzellikleri, uyumu, anlayışı, sabrı, hoşgörüyü oyunlarla, masallarla öğreten bütün aile büyüklerime, öğretmenlerime, yeryüzündeki tüm insanlara ve yaşama sevincimle dar günlerimi bir oyun gibi paylaşıp yaşamın gizini öğrenmeye çalıştığım can yoldaşım Sevgili Eşim Gülden’e adıyorum.” Köksal, birbirini bütünleyen kitaplarının ilkinde, Rainer Maria Rilke’nin, “Yazmadan yaşamayı becerebileceğini sanıyorsan, yazma!” sözüyle alıyor kalemi eline, bununla “insanlık onurunu korumaya kalkışıyor...” İstanbul’un müzik mirası mercek altında İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, kuruluşunun 11. yılında, yeni bir araştırma programı başlattı. Mayıs 2013’ten bu yana, Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca danışmanlığında ve Sinan Sipahi koordinatörlüğünde Pera Müzesi’nde 40 Türk Müziği Konseri düzenleyen Suna ve İnan Kıraç Vakfı, müzik alanına bilimsel çalışmalarla yeni ışıklar tutmak amacıyla İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde, “İstanbul ve Müzik” Araştırma Programı’nı (İMAP) hayata geçirdi. Koordinatörlüğünü müzisyen ve araştırmacı Derya Türkan’ın üstlendi ği programın İstanbul’daki müzik üretimini mercek altına alan ilk etkinliği, 17 Kasım Cumartesi günü alanında uzman isimlerin katılımı ile gerçekleşti. Panel ve konser “İstanbul ve Müzik” başlıklı panel, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü M. Özalp Birol, Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Baha Tanman ve İMAP koordinatörü Derya Türkan’ın açılış konuşmaları ile başladı. Etkinlik, Walter Feldman, Panagiotis C. Poulos, Emre Aracı ve Cem Behar’ın İstanbul’daki müzik üretimine odaklı sunumları ile devam etti. Pane lin ardından gerçekleşen konserde ses sanatçıları Atakan Akdaş, Dilek Türkan, İlhan Yazıcı, Murat Irkılata, Panagiotis Neohoritis’e, udi Ara Dinkjian, kemani Cihat Aşkın, piyanist Mehru Ensari, ka nuni Serkan Mesut Halili, İstanbul ke mençecileri Sokratis Sinopoulos, Derya Türkan ve perküsyoncu Zohar Fresco eşlik etti. İMAP kapsamında yıl boyun ca çeşitli sergiler, yayınlar, konserler ve sözlü etkinlikler düzenlenecek. Bu etkinlikler ile İstanbul’un sahip olduğu zengin müzik mirasının gelecek kuşak İMAP’ın ilk konser etkinliğinde sahne alanlardan lara aktarılması hedefleniyor. biri de piyanist Mehru Ensari oldu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle