19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 14 Kasım 2018 16 ‘Ey yanlı basın!’ kültür EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ECE KURTULUŞ l Nedim Gürsel’in Türkiye’de olan bitenleri ele aldığı siyasi yazıları “Turquie libre, j’ecris ton nom” (Özgür Türkiye, Yazarım Adını) başlığıyla Fransa’da yayımlandı. l Gürsel, “Türkiye’de iyi bir siyasi muhalefet var fakat sesini duyuramıyor, çünkü medya büyük ölçüde hükümet yanlısı. Ey yanlı basın! Bir kere de bir şeyi eleştirin ya!” diyor. Paris’te yaşayan Türk yazar Nedim Gürsel’in, Sivas Katliamı’ndan bu ya na Türkiye’de olan bitenleri ele aldı ğı yazıları bir kitapta toplandı. Ne dim Gürsel’in siyasi yazıları “Turqu ie libre, j’écris ton nom” (Özgür Türkiye, Yaza rım Adını) başlığıyla Fransa’da Bleuautour yayınevi tarafından ya yımlandı. CEREN ÇIPLAK Gürsel, kitapta, tek DRILLAT adam rejimini, baskı or tamını, hukuk devleti nin ortadan kalkmış olmasını, özellik le basın özgürlüğünün yara almasını eleştirdiğini belirterek “çünkü bir ya zar olarak beni öncelikle ifade ve dü şüncü özgürlüğü ilgilendiriyor. O öz gürlüğün olmadığı yerde yaratıcılık da olmaz” diyor. Nedim Gürsel’in Paris’teki evine ko nuk olduk: n Kitabın adı neden “Özgür Türki ye, Yazarım Adını”? Bu aslında Fransız şair Paul Eluard’ın dizelerine bir gönderme. Ül kemizin daha özgür, daha demokratik olmasını özleyen bir bakış var kitapta, çünkü Türkiye giderek otoriter bir ül ke oldu. Ben de Türkiye’nin içinde bu lunduğu baskı ortamını oldukça sert eleştiren yazılar kaleme aldım, Sivas olaylarından bu yana Türkiye’nin dü şünce özgürlüğünden nasıl uzaklaştı ğını anlatmaya çalıştım örnekler vere rek. Kendi kitaplarımın başına gelen lerden de söz ettim. Sadece yazar oldu ğum için, her defasında aklanmış ol sam da, üç kez kendimi yargıç karşı sında buldum. Daha sonra görüldü ki bu bir şey değilmiş, ne yazık ki başka yazarlar daha pahalı ödediler. Devlet karışmamalı n Kitaptaki eleştirilerin temelinde ne var? Bir yazarın bakışı var. Bazen mizah unsurları da taşıyan bir bakış olabiliyor bu. Örneğin sürekli iç ya da dış düşman arayışı ve Erdoğan’ın çok fazla televizyonda görünmesi, çok fazla konuşması nedeniyle Nâzım Hikmet’e atıfla bir cümle kurdum, meraklısı kitapta okuyabilir. n Kitabın ilk bölümünün başlığı “Rakımı Boğaz’a karşı yudumlamak istiyorum Bay Erdoğan”... ‘Allah’ın Kızları’ “Allah’ın Kızları” adlı romanım 2009’da Türk Ceza Yasası’nın 216. maddesi gereğince, “Halkın dinsel değerlerini alenen aşağılama” suçlamasıyla yargılandı. Bu roman, birçok dile olduğu gibi Arapçaya da çevrildi ve bir sorun çıkmadı. Ne gariptir ki demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede “Allah’ın Kızları” yargılandı, ama teokratik İslam ülkelerinde pekâlâ okurlarla buluştu. Ayrıca, bu romanım nedeniyle yargılama sürecinin başladığı gün Kültür Bakanlığı ödülü Çetin Altan’a verilmişti. Ve hiç unutmam, dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan televizyonda “Türkiye artık yazarlarını yargılayan bir ülke değil” demişti. Benim yargılanmamın başladığı gün! Bir ara ben Türkiye’deyken dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan televizyonda “Şarap içeceğinize üzüm yiyin” demişti, oysa Türkiye’de her şey Anadolu’da İslamla başlamış değil; hükümetin yok saydığı İslam öncesi uygarlıklar da var. Anadolu bir anlamda Dionysus’un ülkesi de sayılır. Dolayısıyla Dionysus’un ülkesinde bu söz, eleştirilmesi gereken bir söz ve Erdoğan’ın iddia ettiği gibi ulusal içkimiz ayran değil rakıdır. Rakı içecekseniz kimseye göstermeyin, evinize kapanıp öyle için demeye getirmişti. Bu kabul edilebilir bir şey değildi benim için. Sonuçta böyle bir yazı yaz ma gereğini duydum. Amacım şu ilkeyi anımsatmaktı: devlet yurttaşlarının ne yediğine, ne içtiğine, nasıl giyindiğine karışmamalı. n Artık rakıyı farklı buzluyoruz! Benim hayalini kurduğum, gerçekleşmesini ümit ettiğim Türkiye bu Türkiye değil. Hayal kırıklığı içindeyim. Ülkemiz giderek muhafazakârlaşan, dinin politikaya alet edildiği, yöneticilerimizin sürekli Kuran’a ve İslama referans verdikleri bir ülke oldu. Bu beni çok rahatsız ediyor, çünkü Türkiye giderek Avrupa Birliği’ne hâlâ aday olmasına karşın demokratik değerlerden uzaklaşıyor. Bu değerler arasında elbette düşünce ve ifade özgürlüğü, laiklik de var. Laiklik olmazsa demokrasi de olmaz. Siyasi İslamla demokrasi asla bağdaşmaz. Bu yönde yazdığım yazılar da yer alıyor kitapta. n Türkiye’de kuvvetli bir muhalefet var diyebilir misiniz? Yeterince güçlü siyasi muhalefet yok görüşüne katılmıyorum. Türkiye’de iyi bir siyasi muhalefet var fakat sesini duyuramıyor, çünkü medya büyük ölçüde hükümet yanlısı. Ey yanlı basın! Bir kere de bir şeyi eleştirin ya! Dostlar alışverişte görsün diye, Sayın Cumhurbaşkanı şurada hata yaptı deyin. n Sizce, Erdoğan nasıl bir Türkiye istiyor? Giderek muhafazakârlaşan ve Cumhuriyet ilkelerinden, demokrasiden uzaklaştırılan bir Türkiye kuruluyor. Bu sürece, “karşıdevrim” süreci diyenler de var. Ben eski Marksist ekolden geldiğim için bunun “karşıdevrim” olduğunu düşünmüyorum, çünkü demokratik seçimler sonucu Erdoğan 2002’den beri ülkeyi yönetiyor. Ve hâlâ bir seçmen tabanı var, fakat Türkiye’de medya giderek hükümetin sözcüsü durumuna geldiği için seçmenlerin yeterince bilgilendirilmediğini düşünüyorum. Türkiye otoriter bir ülke oldu, bu süreç giderek totalitarizme de dönüşebilir, çünkü tek parti, tek devlet, tek lider durumundayız. Karamsarım n Aslında bu kitapla bir yazar olarak gelecek Türkiye’yle ilgili kaygılarınızı belirtip eleştiri yaptığınız pek çok şeyin bugün gerçekleştiğini vurguluyorsunuz. Peki, bugünkü öngörünüz nedir? Yakın gelecekte Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları bu bağlamda gerçekleşirse Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetten çok daha değişik yapıda bir cumhuriyetin olabileceğini öngörüyorum. Türkiye, İslam değerlerini benimsemiş, Avrupa’dan tamamen uzaklaşmış, Rusya, İran gibi demokratik olmayan devletlerle ittifak kurmuş bir Ortadoğu ülkesi olabilir. Bu nedenle karamsarım. Düşüncelerimi de her yerde söylüyorum, eğer hâlâ düşünce ve ifade özgürlüğü varsa bu kitap Türkiye’de de yayımlanabilmeli, ama şu süreçte belki de yayımlanma şansı yok. l PARİS T.C. ÇATALCA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2018/636 Esas Davacı, KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ ile Davalılar, BEKTAŞ BULUT, NACİ TORAMAN arasında mahkememizde görülmekte olan Kamulaştırma (Bedel Tespiti Ve Tescil) davası nedeniyle; Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2018/636 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. KARAYOLLARI GenelMüdürlüğü tarafından İstanbul ili Çatalca İlçesi, Kaleiçi Mahallesi 2 ada 45 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırmasına karar verilip, kamulaştırma kanunu uyarınca tüm işlemlerin tamamlandığı ancak taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı belirtilerek kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili talep edilmiş olup kamulaştırma ile ilgili diğer bilgiler aşağıda gösterilmiştir. 1 Kamulaştırılan taşınmaz malın tapuda kayıtlı olduğu yer mevki, pafta, ada, parsel numarası, yüzölçümü vasfı:İstanbul ili Çatalca İlçesi, Kaleiçi Mahallesi 2 ada 45 parsel sayılı taşınmaz 2 Taşınmaz maliki (davalı) BEKTAŞ BULUT 2 Taşınmaz maliki (davalı) NACİ TORAMAN 3 Kamulaştırmayı yapan idarenin adı: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 4Davalı 2942 sayılı kanunun 4650 sayılı yasayla değişik 14. Maddesi uyarınca tebligat tarihinden itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargı da iptal ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltimdavası açabilirler, 5 Açılacak davalarda husumetin kime yöneltileceği; KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6 2942 sayılı kanunun 4650 sayılı yasayla değişik 14. Maddesinde öngörülen 30 günlük yasal süre içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararını aldıklarını belgelendiremedikleri taktirde kamulaştırma işlemi kesinleşecek ve mahkememizce tespit edilecek kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz mal kamulaştırmayı yapan idare adına teslim edilecektir. 7 Mahkememizce tespit edecek kamulaştırma bedeli hak sahibi adına VAKIF BANK ÇATALCA ŞUBESİ ‘ne yatırılacaktır. 8 Davaya ve taşınmazların değerine ilişkin tüm savunma ve delillerin dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir, Keyfiet 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 5. Maddesi ile değişik 10/4 maddesi uyarınca duyurulur. 25/10/2018 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 895019) T.C. TİCARET BAKANLIĞI’NDAN GÜRBULAK GÜMRÜK VE TİCARET BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ GÜRBULAK GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ’nden (İLANEN TEBLİGAT) Firma Adı Efekan Güm. İth. İhr. İnş. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. Güntaş Nak. İnş. Tur. Oto. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Güntaş Nak. İnş. Tur. Oto. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Güntaş Nak. İnş. Tur. Oto. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Güntaş Nak. İnş. Tur. Oto. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Güntaş Nak. İnş. Tur. Oto. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Güntaş Nak. İnş. Tur. Oto. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Güntaş Nak. İnş. Tur. Oto. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Has Star Güm. İth. İhr. İnş. Gıda San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. Hat Gümrükleme Nak. İth. İhr. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. Yalçın Gıda İç ve Dış Tic. San. Ltd. Şti. Ceza Kararı No 15CK65010066 15CK6501001372 15CK6501001373 15CK6501001371 15CK6501001331 15CK04160013 15CK0416003 15CK0416004 14CK6501001567 14CK65010051 17041600CK001310 Beyanname No 14650100TR000066 15650100TR007996 15650100TR007996 15650100TR007998 15650100TR008003 15650100TR008602 15650100TR008603 15650100TR008604 14650100TR004565 14650100TR000134 14650100IM000809 Tutar 85,00 TL 765,00 TL 180,00 TL 595,00 TL 170,00 TL 595,00 TL 510,00 TL 1.275,00 TL 624,00 TL 156,00 TL 936,00 TL Adres Çiftepınar Mah. Büyük Ağrı Cad. Sok No:78 Doğubayazıt/AĞRI Yeşilköy İ.D.T.M A A2 Blok Daire No:K14 Bakırköy/İstanbul Yeşilköy İ.D.T.M A A2 Blok Daire No:K14 Bakırköy/İstanbul Yeşilköy İ.D.T.M A A2 Blok Daire No:K14 Bakırköy/İstanbul Yeşilköy İ.D.T.M A A2 Blok Daire No:K14 Bakırköy/İstanbul Yeşilköy İ.D.T.M A A2 Blok Daire No:K14 Bakırköy/İstanbul Yeşilköy İ.D.T.M A A2 Blok Daire No:K14 Bakırköy/İstanbul Yeşilköy İ.D.T.M A A2 Blok Daire No:K14 Bakırköy/İstanbul Çiftepınar Mah. Kale 1111 Sokak No:2/8 Doğubayazıt/AĞRI Çiftepınar Mah. Meryemana Cad. Köşk Apt. No:9/2 Doğubayazıt/AĞRI Vatan Cad. Yadullan Şen İş Merkezi Kat:2 Merkez/IĞDIR Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 895025) T.C. İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NDAN İLANEN TEBLİĞDİR ADI SOYADI / ÜNVANI VERGİ NUMARASI SİSTEMDE KAYITLI BİLİNENEN SON ADRESİ VERGİ DÖNEMİ VERGİ VE CEZA NEVİ VERGİ MİKTARI (TL) CEZA MİKTARI (TL) AYAZ PETROL NAKL. İNŞAAT SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ. 1080290741 CUMHURİYET M.GÜRPINAR YOLU KELEŞ PLAZA D.125126 11 7 B.ÇEKMECE/İST. 12/201312/2013 0015 516,422.16 774,633.24 MUSTAFA CEVİZ 2070453036 CAMİBEKİR MAH HASEKİ SK 13 TAŞKÖPRÜ KASTAMONU 01/201312/2013 0001 235,497.87 1,059,740.42 SEKTÖR GÜVEN.SİST.KİM. ÜRÜN. SAN.TİC.LTD.ŞTİ. 7590473552 A.KAHVECİ M.YAVUZ SULTAN SELİM BULV.PARADİSE AVM N.16 2 50 BEYLİKDÜZÜ/İST. 07/201307/2013 0015 363,208.32 363,208.32 Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğü Mükelleflerine ait olup yukarıda adı,soyadı ve ünvanı yazılı, mükellefler adına salınan vergi ve cezalar nedeniyle tanzim olunan vergi/ceza ihbarnameleri mükellefin bilinen ad reslerine tebliğ edilemediğinden, 213 Sayılı V.U.K. nun 103ve 106 . maddelerine istinaden ilgililerin ilan tarihinden başlayarak bir ay (30 gün) içerisinde vergi dairesine bizzat veya bilvekale müracaatta bulunmaları veya taahhütlü mektup yada telgrafla açık adreslerini bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı, 1 ayın sonunda müracaatta bulunmayanların veya açık adreslerini bildirmeyenlerin hakkında işbu ilanın neşri tarihinden itibaren bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılacağı ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 895183) Onuncu Yıl Marşı hep gündemde Geçen hafta BİFO, öncü Türk bestecilerinden oluşan bir program sundu. Yıllardır şöyle bir inanç vardır: “Türk bestecisi çaldın mı gişe geliri düşer.” Bir başka sorun da bestecilerin mirasçılarından çıkar: Hiçbir zaman düzene giremeyen telif hakları sorun yaratır. Dolayısıyla bizim ülke, hiçbir çağdaş ülkede olmadığı kadar kendi çağdaş bestecisini konser programlarına almaz. Oysa Balkanlar’dan gelen bir şef, Güney Amerika’dan veya Yakındoğu’dan gelen bir solist kendi ülkesinin yapıtlarını çaldırdığında onları merakla dinleriz. Gürer Aykal yönetimindeki BİFO, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferid Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun ve Necil Kazım Akses’in yapıtlarını seslendirdi. Yorumcular için hiç kolay bir program değildi. Lütfü Kırdar Salonu ise tıka basa doluydu, hatta tek tek sandalya bile satılmıştı. Öncelikle böyle tarihi bir programa imza attıkları için şef Aykal’ı, piyansit Gülsin Onay’ı ve tenor Hüseyin Likos’u kutlamalıyız. Başkemancı Pelin Halkacı ve BİFO üyelerinin dinleyiciye aktardığı elektrik olağanüstüydü. Eğer hâlâ Türk bestecileri için dudak bükenler varsa bu konserin kayıtlarını bulup dinlesinler. Aynı kültürden kaynaklanan sonraki kuşaklar ve nice genç bestecimiz bugün dünyanın her yerinde ödüller kazanıyor. Konser sonunda bis olarak Onuncu Yıl Marşı, izleyicinin dinmeyen alkışlarıyla ve katılımıyla, tam üç kez art arda tekrarlatıldı. Bu marşın Cemal Reşit Rey’e ait olduğunu bilir miydiniz? Acaba Cemal Bey 1933’te bestelediğinde, marş üstünden bir gün siyaset yapılacağını düşünmüş müydü? Marşın yazılış hikâyesini daha önce de bu sütunlarda anlatmıştım, bir kez daha yinelemekte fayda var: Cumhuriyetin onuncu yıl kutlamaları için 1933’de bir marş yarışması düzenlenir. Cemal Reşit de yarışmaya katılacaktır: “Recep Peker (zamanın başbakanı) beni Ankara’ya çağırdı. Marşın güftesi Faruk Nafiz Çamlıbel ile Behçet Kemal’e aitti. Cumhuriyet’in onuncu yıl kutlamalarına yetişecekti.” Cemal Bey, hem Cumhuriyet coşkusunu hem de marş görkemini yakalamak için epey uğraşır. Yazdığı eseri tam dokuz kere yırtar, baştan başlar. En sonunda mehter takımının ritmik yapısından yola çıkar. (Koro girmeden önce orkestranın başlangıcında bunu duyarsınız.) Marşı, sözlerin uygunluğunu da (prosodi) dikkate alarak besteleyip tamamlar. Sonra Ankara’ya, gerekli erkân önünde dinletmeye gider. Sunumda, piyanoyla kendine eşlik ederek söylemeye koyulur. Seçiciler kurulunda bulunan zamanın Milli Eğitim bakanı Saffet Arıkan’dan bir eleştiri gelir: “Cemal Bey, müzik majör başlayıp akarken Cumhuriyet kelimesinde minöre geçiyor. Malum, minör ‘küçük’ demektir. Yoksa siz, bir Osmanlı ailesinin çocuğu olarak, Cumhuriyeti hâlâ küçük mü görüyorsunuz?” der. Cemal Bey sonradan olayı dehşet içinde ailesine aktarır: “O an için bulunduğum salon beynime yıkıldı sandım. Efendim, minör küçük demektir ama müzikte o manada kullanılmaz. Beethoven Napolyon’un kahramanlıklarına hayrandı. Ona adadığı, Eroica (kahramanlık) senfonisinin ikinci bölümü de do minör tonundadır.” Jüriden bir başkası Fransız milli marşı Marseillaise’in de minör tonunda olduğunu hatırlatır. Marş kabul edilir.” Bugün marşın sözleri eskidi, artık onuncu yıl bitti, gibi eleştiriler çıkıyor. Oysa marşı hayatta tutan onun sözleri değil, temposu ve müzikal yapısı. Şimdi bu marş sözüyle, sesiyle dimdik ayakta durmakta. Necip Mahfuz’un öyküleri bulundu Mısırlı yazar Necip mahfuz’un hiçbir yerde yayımlanmış 18 öyküsü bulundu. Nobelli yazarın kızı Umm Khultum’un evindeki bir kutuda Mısırlı gazeteci Muhammed Shoair tarafından bulunan elle yazılmış 50 öykünün bir kısmı daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış olsa da 18 tanesinin ilk kez gün ışığına çıktığı keşfedildi. Kahire’de geçen öykülerin İngilizce tercümeleri önümüzdeki sonbaharda okurla buluşacak. Öykülerin Arapça orijinalleri ise aralık ayında basılacak. 34 roman, 350’den fazla öykü yazan Necip Mahfuz, 1988 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık bulunmuştu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle