22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 6 Ekim 2018 4 haber TASARIM: SERPİL ÜNAY Şef sahneye döndüKHK ile ihraç edilen dünyaca ünlü orkestra şefi Yazıcı görevine iade edildi Moral yükselten gelişmeler Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi de olmasa, iktidar çevresinde yaşanan hoş gelişmeleri öğrenemeyeceğiz. Özgür basın böyle bir şey elbette. Salı günü grup toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerin olduğu bölüme giderek “Merhabalar, nasıl gidiyor arabalar” demiş. Espri sonrası güzel bir hava oluşmuş, Abdülkadir Bey de “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın moralini bir süredir bu kadar yüksek görmemiştim” saptamasını köşesine taşımış. Kuşkusuz ki ülkeyi yönetenlerin morallerinin yüksek olması iyidir. Fakat çarşıda pazarda, sokakta, işyerinde yüzler asık; halk geçim derdinde, kaygılar artmış. Antidepresan kullanımı tavan yapmış, uyuşturucu yayıldıkça yayılıyor. Moraller bozuk özetle. Halk katındaki moralle yöneticiler katındaki moral seviyesi farklıysa sorun vardır; zıtlık oluşmuş ve gündemler farklılaşmıştır. Ama sonra uzun uzun “acaba hangi gelişmeler Saray’ın moralini yükseltiyor” diye düşündüm. Madde madde yazınca da hak verdim. Moral yükseltecek gelişme çok. Bakalım. 16 Nisan’dan sonra sistem değişti; 24 Haziran’la birlikte de uygulamaya kondu. Artık Başbakan yok, Bakanlar Kurulu yok. Meclis etkisiz. Tek başına istediği kararla ya da kararnameyle ülkeyi yönetiyor Erdoğan. Bu olağanüstü gücü sınırlayacak gerçek anlamda bir yargı denetimi de kalmadı. Ekonomi desen emin ellere teslim. Dedim ki, bu mutlak güç hissi kesin moral yükseltiyordur. Harcamalar desen sınırsız. Sayıştay hesaplarına göre geçen yıl Saray günde 1.8 milyon lira harcamış. Yılda 658 milyon lira. İtibardan tasarruf olmaz tabii; ama tasarrufu pahalılıkta ekmeğinden, yemeğinden, dolmuştan kısan, vergileriyle bu ülkeyi ayakta tutan halk mı yapacak hep? Neyse ki bu sorular artık açıkça, herkesin duyacağı şekilde sorulamıyor. Moral yükseltiyordur bu sessizlik. Medya mı? Neredeyse tek merkeze bağlanmış. Manşetler bile aynı. Aykırı ses ara ki bulasın. Memur sessiz, işçi sessiz, üniversite sessiz, öğretmen sessiz, öğrenci sessiz, emekli sessiz, esnaf sessiz... Herkesin aklında şu cümle: “Konuşursam işimden olurum, konuşursam iş bulamam, konuşursam dükkânımı hedefe koyarlar. Bana kim sahip çıkacak?” Böyle dikensiz gül bahçesi her şeyi yolunda gösteriyordur yukarılara tabii. Moral yükseltmez mi Allah aşkına? Bir yandan da enflasyon verileri açıklandı. Kriz iyiden iyiye belimizi büküyor. Pahalılık her yerde. İşsizlik yaygın. Buğdayı dışarıdan alır haldeyiz, ekonominin denetimini de Amerikan şirketine vermişiz. Ama çıkıyor Sayın Cumhurbaşkanı, “dış güçler” diyor, “oyun büyük” diyor, devreye bir de “camileri yıktılar, dinimizi yaşatmadılar” cümlesi giriyor sonra. Tamamdır, biraz çözülen kitle desteği yeniden sıkılaşıyor. Gündemi kendi kuruyor; siz söyleyin, moral vermez mi? “Burası Türkiye, kiraları dolarla değil lirayla alın, bozuşuruz” diyor mesela. 16 yıldır dövizle kira uygulamasına muhalefet partileri izin veriyormuş da, AKP şimdi yeni iktidar olunca bu uygulamayı kaldırmış gibi konuşuyor ve kitlelerin bir bölümü alkış kıyamet destekliyor yine. Mutlaka moral yükseltiyordur. Bir de muhalefet partileri var ki her iktidara lazım. Bir yanında, iktidarın hedeflerinin önünü iktidardan önce açıp daha fazla savunan bir partiyi müttefik yapmış kendisine. İktidarın açıkça savunamadıklarını bile rahatça savunuyor. Mesela ekonominin denetiminin bir Amerikan şirketine verilmesini haklı gösterdi yeni. Millilik tartışması başladı mı “kriter benim” diyor, açığı kapatıyor. Saray’da moral yükseltmesi kaçınılmaz. Öbür yanda da çaresiz, umut veremeyen, halkın sandıktaki iradesine sahip çıkamamış, iktidara salı günü cevap yetiştirmek dışında vasfı kalmamış partiler... Dünyanın neresine giderseniz gidin, bir ülkenin parasına bu kadar değer kaybettiren, hayatı bu kadar pahalı hale getiren, bu kadar çok hata yapan iktidarlar güç kaybeder. Yerine de bir alternatif doğar. Bizde yok. Varsa yoksa slogan. Fiilen tek parti düzeni bu. Diğer partilerin ve Meclis’in açık olması, sadece bu gerçeğin örtüsü. Moraller nasıl yüksek olmasın? Çoğaltabiliriz örnekleri. Saray’da moraller yüksek olabilir de umutsuz, sahipsiz, buradan çıkış siyaseti arayan geniş kitlelerdeki moral bozukluğunu biz nasıl gidereceğiz? Saray ile halkın gündemi arasındaki makas açıldıkça bu soruya yanıt verme görevinden kaçmak zorlaşacak. İyisi mi, şimdiden buna yanıt arayalım. CHP’den ‘sağlıkta şiddeti önleme’ teklifi CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, sağlıkta şiddetin ölümle sonuçlanması durumunda failin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması için kanun teklifi verdi. Sağlıkta şiddetin önlenmesi yasasının bir an önce Meclis’e getirilmesini ve acilen yasalaştırılmasını isteyen Şeker, “Resmi Beyaz Kod verilerine göre, ortalama olarak, yılda 12 bin sağlık çalışanı çeşitli şiddet olaylarına maruz bırakılıyor. 83 yıllık Cumhuriyet döneminde sadece 1 hekim katledilmişken 16 yıllık AKP iktidarında 11 hekim arkadaşımız katledildi” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Şubat 2017’de yayımlanan OHAL KHK’si ile İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestra Şe fi İbrahim Yazıcı, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ka rarı ile görevine iade edildi. Bir buçuk yıl dır hiçbir devlet sah SİNAN TARTANOĞLU nesinde yer alamayan, pasaportu iptal edildiği için yurtdışı na da çıkamayan şef Yazıcı’nın pa saportu da iade edildi. ‘Soruşturma yok’ Yazıcı’nın avukatı, Yazıcı’nın herhangi bir örgütle irtibatının olmadığını belirtti ve kamu görevine iade edilmesini talep etti. Komisyon 11 Eylül’de, “UYAP’tan temin edilen bilgilere göre, başvurucu hakkında herhangi bir soruşturma ve kovuşturma olmadığını” tespit etti. Şef Yazıcı görevine iade edildi. Yazıcı, karar ile birlikte İzmir Dev 2 bin 300 kabul 33 bin 700 ret OHAL Komisyonu’ndan dün yapılan açıklamada, verilen kararlara ilişkin bilgiler güncellendi. Komisyona yapılan başvuru sayısının 125 bin olduğunun belirtildiği açıklımada, verilen karar sayısının 36 bin olduğu bildirildi. Açıklamada 36 bin karardan; 2 bin 300’ünün kabul, 33 bin 700’ünün ise ret yönünde olduğu ifade edildi. Açıklamada, haftada ortalama 1200 dosyanın karara bağlandığı da belirtildi. let Opera ve Balesi’ndeki görevine geri döndü. Önce Fransa Yazıcı, aradan geçen yaklaşık 1 buçuk yıllık süre içinde, “Yurtdışındaki konserlere gidemedim. Yurtiçindeki devlet orkestralarına da gidemedim. Bazı özel orkestralar bu süre içinde destek oldu. Ancak ba zıları da konser vermek istemedi” dedi. Yazıcı, planlanan ilk konserinin kasım ayında Japonya’da olduğu nu ifade ederken, “Ama benim pasaportumu aldığımı duyan ve Fransa’da festivali olan bir müzisyen, kendi konserlerinden bir tanesini iptal edip bana verdi. İlk önce Fransa’ya ondan sonra Japonya’ya gidiyorum” dedi. Pasaportu herhangi bir hukuku dayanak olmadan iptal edilen İbrahim Yacızı, Anayasa Mahke mesi’ne başvur muştu. l ANKARA İbrahim Yazıcı Kaşıkçı, aylarca tutulabilir Viyana Sözleşmesi diplomatik temsilciliklere müdahaleyi yasaklıyor MUSTAFA K. ERDEMOL Suudi Arabistanlı gazeteciyazar Cemal Kaşıkçı’nın, işlemlerini yapmak üzere girdiği ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu’nda kaybolması olayında Türkiye’nin yapabilecekleri bir hayli sınırlı. Devletlerin başka ülkelerin büyükelçilik ya da konsolosluklarıyla ilişkilerini düzenleyen Viyana Sözleşmesi’nin 31. maddesinin 2. bendinde “Kabul eden devlet makamları, konsolosluk şefinin, onun tarafından tayin edilmiş kimsenin veya gönderen Devlet’in diplomatik temsilcilik şefinin muvafakatı dışında, konsolosluk binalarının münhasıran konsolosluk işleri için kullanılan kısmına giremezler” deniyor. Buna göre bir yabancı ülke temsilciliğine bir davet olunmadığı sürece Türkiye güvenlik güçlerinin girebilmesi ya da soruşturma yapabilmesi mümkün değil. Konvansiyon kararlarına uymamanın bir yaptırımı yok ancak tüm devletlerin bu kararlara uyduğu biliniyor. Yapılan yasal mı? Bir ülke konsolosluğu, hakkında arama kararı varsa, vatan hainliği ya da casuslukla suçlanıyorsa kendi vatandaşını alıkoyabilir. Ancak bu işlemden sonra ev sahibi ülke makamlarına söz konusu kişiyi teslim etmesi gerekir. Zanlının iadesi için de Türkiye’ye başvurmak zorunda. Ancak Türkiye suçluların iadesi konusunda uluslararası anlaşmalara imza atmış bir ülke olduğundan bu iadenin gerçekleşmesi mümkün değilse de zor. Kaldı ki Suudi Arabistan konsolosluğu Türkiye’ye Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’a iadesi için başvuruda bulunmadı. Suudi Arabistan’ın Cemil Kaşıkçı’yı alakoyması Türkiye yasalarına aykırı. Ancak Türkiye’nin bu konuda Suudi Arabistan’la kriz yaşamak istemediği de düşünülürse geriye iki ülke arasında müzakereden başka yol Konsolosluk önünde eylem Türk Arap Medya Derneği öncülüğünde bir grup, Suudi Konsolosluğu önünde açıklama yaptı. Nişanlısı Hatice A, Kaşıkçı’nın serbest bırakılmasını istedi. ‘Başkonsolosluğumuzun aranmasına izin verebiliriz’ Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, “Türkiye’nin İstanbul Başkonsolosluğumuzu aramasına izin vermeye hazırız” açıklamasında bulundu. kalmamış oluyor. Kaşıkçı, binadan çıktığı anda Türkiye yasalarının koruması altında olacaktı. Dolayısıyla geriye Kaşıkçı’nın ülkesine gizli, yasadışı yollardan kaçırılması kalıyor ki bu da Suudi Arabistan için riskli bir durum. Göze alamazlar Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye’nin “kendi vatandaşını göz altına alan, sorgulayan, alıkoyan bir ülkenin konsolosluğuna” hiçbir müdahalede bulunamayacağını belirtti. Özülker, “Çünkü o konsolosluğun temsil ettiği ülkenin vatandaşı Cemil Kaşıkçı. Türkiye’nin bu durumda kendine, insani nedenle dışında, çıkaracağı bir vazife yok. Konsolosluk dilerse aylarca yedirip içirip Cemil Kaşıkçı’yı orada tutabilir. Dışarıya bir sandık içinde kaçırması da olacak şey değil. Böyle bir durum ortaya çıktığı an Cemil Kaşıkçı Türkiye yasalarının korumasında olur. Suudiler hem bunu hem de bir skandalı göze alamazlar” değerlendirmesinde bulundu. Cumartesi ANNELERİ ‘Biz de benzer yanıtlar aldık’ Cumartesi Anneleri, res mi işlemlerine yaptırmak amacıyla geçen salı günü Suudi Arabistan’ın Levent’teki İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra kendisinden haber alınamayan muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın akibetinin ortaya çıkarılmasını istedi. Washington Post’taki köşesi protesto amacıyla boş bırakılan Kaşıkçı’nın “kaybolmasına” Amerikalı gazeteciler de tepki gösterdi. Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’u ortak açıklama yaptı. Açıklamada, Suudi Konsolosloğu’ndaki yetkililerin, Kaşıkçı “binayı terk ettiği” yönündeki sözleri anımsatılarak, ”Bizler evlatları güvenlik güçlerinin elindeyken, devletin resmi binalarında gözaltında tutulurken yetkililerden benzer cevapları alan aileler ve hak savunucuları olarak, Cemal Kaşıkçı’nın akıbetinin açığa çıkartılması için Suudi ve Türk devletine gerekli tüm girişimlerde bulunmaları çağrısında bulunuyoruz” denildi. l Haber Merkezi l Avukatlar zorla dışarı çıkarıldı Usul itirazına tutuklama SEYHAN AVŞAR Silivri’de İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Grup Yorum üyelerinin yargılandığı duruşmada avukatlar Nadide Özdemir ve Ömer Kavili, “Kamu görevlilerine direnme”, “Ses ve görüntü alıcı aletlerin kullanma yasağı” gerekçesiyle gözaltına alındı. Mahkemeye sevk edilen Kavili tutuklandı. Duruşma sırasında mahkeme başkanı ile sanık avukatı Kavili arasında usule ilişkin tartışma yaşandı. Ardından mahkeme başkanı, Kavili’nin salondan çıkarılmasına karar verdi. Kavili karara tepki gösterince, zorla duruşma salonundan çıkarıldı. İddiaya göre Özdemir ise meslektaşının yaka paça duruşma salonundan çıkarılmasını telefon ile görüntülemeye çalıştı. Mahkeme başkanının talimatıyla Özdemir’in telefonuna el konulmak istendi. Mahkeme başkanı, Kavili ve Özdemir hakkında suç duyurusunda bulundu. ‘Yerlerde sürüklediler’ Savcılıkta ifadeleri alınan Kavili tutuklu yargılanma talebiyle, Özdemir ise adli kontrol tedbirlerinin uygulanması talebiyle Silivri Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Kavili savunmasında, “Savunma hakkım kısıtlanarak, yere yatırılarak avukat cüppem ile salondan çıkarıldım. Görevlilerden biri belimden sıkarak nefes almamı zorlaştırdı, sonra uzun süre yerlerde sürüklediler. Mahkeme başkanı sözlü bir talimatı ile beni salondan çıkarırken ‘Verdiğiniz karar hukuksuzdur. Talepte bulundu diye bir avukatı duruşma salonundan çıkaramazsınız, dedim’ diye konuştu. Suçlamaları reddeden Kavili, uğradığı işkencenin izlerini hâkime göstererek şikâyetçi oldu. Mahkeme hâkimi, tutuklama kararını Kavili’nin eyleminin amacının kutsal savunma hakkı olmadığını, aksine ters psikoloji ile müvekkilini ve kendisini mağdur göstererek dosyada haklı çıkmaya çalıştığını, eylemin davayı sulandırmak olduğunu belirterek, “Şüphelinin amacının halkın gözünde yargının ve mahkemelerinin itibarsızlaştırmak olduğu, adalete olan güveni sarsmayı amaçladığı, eylemin haber niteliği taşıyarak toplumda infiale sebep olduğu, kaçma ve delilleri karartma ihtimali göz önüne alınarak tutuklanmasına karar verildi” diye gerekçelendirdi. Gözaltılara tepki gösteren İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu “Duruşmadan avukatın çıkarılması hukukun çıkarılmasıdır” dedi. l İSTANBUL l Grup Yorum üyeleri gözaltında Tedaviye zaman bırakmadılar ZEHRA ÖZDİLEK İdil Kültür Merkezi’ne önceki gün yapılan polis baskınının ardından gözaltına alınan Grup Yorum üyesi Dilan Poyraz’ın annesi Esra Poyraz, hasta olan kızının tedavi edilmesine zaman bırakılmadığını söyledi. Anne Poyraz, “Kızımın ciddi sağlık sorunları var. Cezaevinden çıkar çıkmaz tedaviye başlamıştı. Şu an Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde tutuluyor. İlaçları baskın sırasında kaybolduğu için şu an kullanamıyor” diye konuştu. Gözaltına alınan Grup Yorum üyesi ve Avusturya vatandaşı Özgür Gültekin’in babası Gökmen Gültekin ise oğlunun gözaltına alırken ciddi şekilde darp edildiğini belirterek, Avusturya Konsolosluğu’nun durumun takipçisi olduğunu söyledi. Gültekin, “Kanlar içinde kalmış. Sonra yüzünü temizlemeye çalışmışlar. Halkın sanatını yapan Grup Yorum’a yapılanlar Türkiye’deki muhalif insanlara yapılan zulümden ayrı değil” dedi. Özyürek Handan Toprak Benli Yıldız Kuşoğlu Küçükkaya ‘Bu seçimde gelecek tayin edilecek’ CHP Ankara Milletvekili ve CHP Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli ve eski CHP milletvekili Mustafa Özyürek gazetemize gelerek yeni seçilen Cumhuriyet Vakfı üyelerine ve gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’ya başarı dileklerinde bulundular. Cumhuriyet’teki yeni döneme ilişkin başarı dileklerinde bulunan Kuşoğ lu, yaklaşan yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bu seçimlerin Türkiye için çok önemli olduğunu belirten Kuşoğlu, “Bu seçim Türkiye’nin yönünü tayin edecek” dedi. Toplumun kutuplaşma, gerilim ve özellikle hem sosyolojik anlamda hem de siyasi anlamda kimliklere ayrılmış olmasından dolayı büyük bir rahatsızlıklar bulunduğunu söyleyen Kuşoğlu, “Bunun yanında bir ekonomik kriz söz konusu. Bu seçimlerde olumsuzluklara ‘dur’ denil melidir” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet’in eski çizgisine dönmesinden mutlu olduğunu söyleyen Handan Toprak Benli, “Nasıl cumhuriyetimiz ve devrimleri ne kadar ilkeselse gazetemizde bizim için vazgeçilmezdir. Cumhuriyet gazetesindeki değişikliğin okurlar üzerinde memnuniyet oluşturduğunu da görüyoruz. Çalışanların da yönetim kadrolarında yer alması bundan sonraki yayın çizgisine de olumlu katkı yapacaktır” dedi. Mustafa Özyürek de 1958’den bu yana Cumhuriyet okuduğunu belirterek, “Cumhuriyet’in gelişmemizde ve bilgilenmemizde olumlu katkıları oldu. Başka gazetelerin manşetine bakılır ama Cumhuriyette okur harfteki hataya kadar dikkatli inceler. Önemli bir sorumluluk üstlendiniz. Burada görev alan genç arkadaşlar gazeteyi daha ileriye götürecektir. İyi ve güzel günlere hep birlikte gideceğiz” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle