16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 6 Ekim 2018 16 kültür EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Seneye Antalya...55. Ulusal Yarışma’da ödüller sahiplerini buldu! Uluslararası Antalya Film Festivali’nin “Ulusal Yarışma” bölümünü iptal etmesinin ardından, sektörün geleceğine dair endişe duyan bir grup sinemacının umutla yola çıkarak düzenlediği Ulusal Yarışma bu yıl ikinci kez gerçekleştirildi. Dayanışmayla, neşeyle, umutla, cesaretle düzenlenen etkinlikler ve gösterimlerle dolu üç günün ardından 55. Ulusal Yarışma, Harbiye’deki eski Kervansaray Gazinosu’nda açılan Cahide Müzikhol’de gerçekleştirilen ödül töreniyle sona erdi. Gecenin kazananları En İyi Film Yol Kenarı (Tayfun Pirselimoğlu, Vildan Erşen); En İyi Yönetmen Mehmet Ali Konar (Renksiz Rüya); En İyi Senaryo Çağla Zencirci, Ramata Sy, Guillaume Giovanetti (Sibel); En İyi Kadın Oyuncu Damla Sönmez (Sibel); En İyi Erkek Oyuncu Tansu Biçer (Yol Kenarı); Siyad En İyi Film Parçalar (Rojda Akbayır) oldu. Emek Ödülü Kocataş’a Korhan Abay’ın sunduğu gece, etkileyici Cahide Şov’un ardından duru ve etkileyici performansıyla Göksel’in mini konseriyle başladı. Gecede Ulusal Yarışma’ya destek mesajları öne çıktı. Abay geceye teşekkür konuşmasıyla başladı ve törenin gerçekleştirilmesini sağlayan Cahide Müzikhol ekibine ve İzzet Çapa’ya özel teşekkürleri iletti. Kapanış töreninde, Türkiye sinemasını var eden farklı nesillerden sanatçılar, ulusal yarışmanın Antalya’ya geri dönmesi için çağrı yaptılar. Gecenin ilk ödülü olan Sinema Emek Ödülü, Onur Saylak tarafından dublör Burhan Kocataş’a takdim edildi. Kocataş konuşmasında şun Sinemamızın farklı kuşaklarını bir araya getiren Ulusal Yarışma kapanış ve ödül töreni popüler gece kulübü Cahide’de yapıldı. Yönetmenlere destek müjdesi Kaan Müjdeci, törenin sonunda, önümüzdeki yıldan itibaren ikinci ya da üçüncü filmini çekecek yönetmenlere destek sağlanacağını açıkladı. Müjdeci, “Biz aslında ‘destek’ olmuyoruz. Bir filmin içinde var oluyoruz. Bu festivali bir sürü arkadaşımla yaptık, hiçbiri destek olmadı, hepsi içinde var oldular. Buradaki coşkuyu, yönetmenle rin ikinci veya üçüncü filmini destekleyen bir fona dönüştürelim dedik. Bergüzar Korel, Onur Saylak, Özge Özpirinçci, Onur Ünlü, Zerrin Tekindor, Şebnem Bozoklu, benim ve diğer sinemacıların da katkılarıyla toplam bir milyon liralık bir fon oluşturmayı ve beş filmin içinde var olmayı amaçlıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı. ları söyledi: “40 yıldır filmlerin görünmeyen kahramanıyız biz. Hâlâ da yapıyoruz bunu. Bu ödülü layık gördüğünüz için çok teşekkür ederiz.” 100’ler kulübü... Ödül töreninde Yeşilçam’da yüzler kulübüne giren “görünmez kahramanlar” teşekkür plaketiyle onurlandırıldı. Yüzden fazla film çekerek Yeşilçam’ın 100’ler kulübüne giren Aram Gülyüz; Atıf Yılmaz, Çetin İnanç, Nejat Saydam; Oğuz Gözen; Orhan Elmas, Osman Fahir Seden, Semih Evin, Sırrı Gültekin, Ülkü Erakalın, Yavuz Figenli ve Yücel Uçanoğlu’na ve yakınlarına plaketleri takdim edildi. Uçanoğlu, plaketini alırken “160 film çektim, giderayak bir ödül daha aldığım için çok mutluyum” sözlerini kullandı. Atıf Yılmaz adına plaketi alan Deniz Türkali duygularını, “Yüz filmin büyük kısmında birlikteydik. Her filmde, sanki hiç film çekmemiş gibi sıfırdan başlaması beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri oldu. Sinemayı seven tüm dostları kucaklıyorum” sözleriyle ifade etti. Osman Fahir Seden adına ödülü alan oğlu Kemal Seden, “Sadece benim değil, sektörün de babasıydı” dedi. Algan’a Onur Ödülü Nazan Kesal, usta sanatçı Ayla Algan’a Onur Ödülü’nü takdim etti. Algan, ödülü alırken “Antalya Festivali’ne kamyonlarca insan taşıdılar bizi engellemeleri için ve filmi (“Karanlıkta Uyananlar”) oynatmadılar. Siz bunu görmediniz, biz pisliğini yaşadık. Sinemalara bombalar koydular. Sinemalar filmi oynatmaya korktular. Bu sloganı (Neyimiz var kaybedecek?) aldığınız için çok teşekkür ediyorum, o Beklan’ın (Algan) koyduğu bir sahneydi. Bizim figüranlarımız sendikacılardı, DİSK sendikasıydı. İyi ki varlar” dedi. En İyi Kadın Oyuncu ödülünü sunmak üzere sahneye çıkan İştar Gökseven, “Seneye inşallah Antalya’dayız!” diyerek konuşmasına başladı. “Sibel” filmiyle ödülü kazanan Damla Sönmez teşekkür konuşmasında şunları söyledi: “Çok güzelsiniz, çok güzeliz. Umuyorum ben, ‘sen’ bittiğinde, tekrar ‘biz’ olduğumuzda, elbet o şehre döndüğümüzde, çocuklarımıza anlatacağımız çok güzel, pırıl pırıl bir pes etmeme hikâyemiz var artık. Bu hikâyenin parçası olduğum için çok mutluyum.” Türkiye sinemasının efsane ismi Kadir İnanır, En İyi Film ödülünü sunmak üzere sahneye çıktı. “Yol Kenarı” filmiyle ödülü kazanan Tayfun Pirselimoğlu şunları söyledi: “Çok gururlu, mutlu ve sevinçliyim. Özellikle böyle bir yarışmanın parçası olmak çok heyecan verici, jüriye teşekkür ediyorum. Hepimizin teşekkür etmesi gereken birisi var, en soluksuz kaldığı anda bize nefes alacak bir delik açan Kaan Müjdeci’ye teşekkür ediyorum.” Beykoz’da Cam Şenliği Acarkent Rotary Kulübü ve Beykoz Cam Sanatları Turizm Derneği işbirliğiyle, Coliseum Acarkent’te cam işleme sanatını yaşatmak, cam ustalarını tanımak amacıyla ‘Camdan Cana’ temalı “Beykoz Cam Şenliği” düzenleniyor. 67 Ekim tarihlerinde Coliseum Sports Club’da gerçekleşecek etkinlikte, cam sanatına gönül vermiş cam ustalarının eserleri satışa çıkarılacak. Satıştan elde edilecek gelirler Uluslararası Rotary Çocuk Felcine Son projesine bağışlanacak. Etkinliğe katılanlar cam ustalarından cam işleme ve üfleme tekniklerini öğrenecek, cam figürler yapacaklar. Bugün saat 17.00’de Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Acarkent Rotary Kulübü Başkanı Kerem Aras ve üyeleri ile cam ustalarının katılımıyla düzenlenecek törende, Beykoz’da cam sanatının ve cam ustalarının milli kültür değerlerimize katkısına değinilecek. Msaaycgroı dn’udraunşu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 94 yaşında hayata veda eden Charles Aznavour’un tabutu başında saygı nöbetinde Aznavour’a görkemli veda Pazartesi gecesi hayata veda eden Ermeni asıllı Fransız şarkıcı ve besteci Charles Aznavour, Paris’te düzenlenen görkemli bir devlet töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Son derece sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı tö rene aralarında eşiyle birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ermenistan Başbakanı Nikol Pashinyan, eşleriyle birlikte eski Fransa Cumhurbaşkanları Nicolas Sarkozy ve François Hollande gibi devlet adamlarının yanı sıra, oyuncu Jean Paul Belmondo, şarkıcılar Mireille Mathieu ve Enrico Macias gibi ünlü simaların da bulunduğu kalabalık bir topluluk katıldı. Emmanuel Macron ve Nikol Pashinyan’ın birer konuşma da yaptığı tören duygusal anlarla doluydu. [email protected] SEMİNERLER Yazma Felsefeye Giriş Felsefe Yazın İlişkisi Film Atölyesi Siyasal Düşünceler Tarihi Roman İnceleme Kurmacanın Yapısı Sanat Felsefesi Sinema ve Psikanaliz Edebiyat ve Felsefe Felsefe Okumaları Yaratıcı Drama – Metinden Doğaçlamaya HOBİ ATÖLYELERİ Resim Atölyesi Teraryum Atölyesi EĞİTMENLER Mehmet Eroğlu Çiğdem Ülker Gürsel Korat Ahmet Özer Ahmet İnam Ertuğrul R. Turan S.Halil Turan Erdem İliç Mehmet Okyayuz Celal Binzet Mutluhan İzmir Serap Antepli Tülin Sağlam Aynur Eğitmen Eray Eserol Gülnaz Tezcan Halil Uzel 8 Ekim tarihi itibariyle başlıyor. Esin Engin “Tangolar” (EMI / Universal) Müzik dünyasının temiz yüzlü, centilmen ruhlu beyefendisiydi Esin Engin. 4 Mayıs 1997 tarihinde henüz 52 yaşındayken yakalandığı kan kanserine yenildiğinde, çıkardığı plakların yanı sıra, sayısız beste, düzenleme, müzikal, tiyatro oyunu, film, dizi film ve reklam müziğine imza atmıştı. İyi bir multienstrümantalist ve orkestra şefiydi Engin; yanı sıra son derece çalışkan, üretken ve yetenekliydi. Bilhassa sahip olduğu düzenleme anlayışı devrinin ilerisinde ve usta caydı. Alaturkadan Batı müziği ne geçen; ikisini kaynaştırarak kendine has bir tarz yaratan Engin, önce orkestra solisti, sonra Yeşilçam filmlerinin sevilen seslerindendi. Yönetmenliğini Osman F. Seden’in çektiği televizyon dizisi “Çalıkuşu” için yaptığı müzikler pek meşhurdu. Gerçek ününü borçlu olduğu şey ise yorumladığı Türkçe tangolardı. Engin’in, açılışını Halit Kıvanç’ın üç dakikayı geçen sunuş konuşmasıyla yaptığı “Tan golar” albümü 1974 yılında plak, 1989 yılında da CD formatında Kent Elektronik firması tarafından basılmıştı. “Sana Nerden Gönül Verdim”den, “Sevdim Bir Genç Kadını”ya repertuvarında altı Fehmi Ege, üç Necip Celal, iki de Necdet Koyutürk yorumu barındıran “Tangolar” albümü, şimdi yeniden plak formatında huzurlarınızda. Tanju Okan ‘Yorgunum’ (EMI / Universal) 1980 yılında memleketteki tek yorgun insan Tanju Okan değildi, milletçe yorgunduk. Okan o tarihte “Yorgunum” albümünü çıkardığında arkasında iki kısa evlilik bırakmış, yapayalnız bir adamdı. İlk evliliğinde bir çocuğu, beraberinde de (alkole sığınarak unutmaya çalıştığı) ciddi yaşamsal sorunları vardı. Haliyle tükenmişlik sendromu albümün ruh haliydi. Söz ve müziklerin altısı Bora Ayanoğlu – Garo Mafyan, dördü Çiğdem Talu – Melih Kibar ikilisinden, düzenlemeler ise be şi Esin Engin, dördü Garo Mafyan, biri de Şerif Yüzbaşıoğlu’nun elinden çıkmıştı. İstanbul Gelişim Orkestrası’nın parlak performansı eşliğinde kaydedilen “Yorgunum” albümü (hak ettiği ilgiyi görmese de) döneminin en eli ayağı düzgün prodüksiyonlarındandı. Her şarkı şunu ispat eder ki, yaşadığı neyse onu şarkılara söyleyen ve söylediği neyse onu yaşayan biriydi Okan. Beyaz zemin üzerine “Yor gunum – Tanju Okan” yazan ilk baskıdan 38 yıl sonra yapılan ikinci baskıda lacivert zemin üzerinde “Tanju Okan – Yorgunum” yazıyor. Bir de içinde şarkı sözleri mevcut. Tanju Okan 23 Mayıs 1996 tarihinde, 58 yaşındayken siroza yenilerek hayata veda etmişti. Bizler ise onu dinlerken bir kez daha anlıyoruz ki, yıl 2018, halen yorgunuz. Film4in/1n0otu Kötünün iyisi olmaz Marvel’in yeni kahramanı Venom beyazperdede hayal kırıklığı yaratıyor Yılın son çeyreğinde gişe anlamında büyük beklentilerle vizyona sokulan filmlerden “Venom: Zehirli Öfke” bir ihtimal ABD’de kendini kuratacak kadar hasılat toplar ama aldığı eleştirilere bakılacak olursa beklentilerin bir hayli altında kalır. Başrolünde Tom Hardy’nin yer aldığı film, doğruya doğru, uzun zamandır izlediğimiz en olmamış Marvel maceralarından biri. Bu net saptamayı buraya bırakalım öncelikle ve konunun biraz daha derinliğine inmeye çalışalım. Hatırlayanlar olacaktır, Venom ile ilk kez 2007 tarihli “SpiderMan 3” filminde karşılaşmıştık. O zaman siyah Örümcek Adam kostümüyle kötü karakter olarak filmin ana çatışmasına özne olan Venom’un yıllar sonra nihayet beyazperdeye kendi filmiyle geldiğinde muhtemelen DC’nin “Deadpool”u gibi bir etki yaratması arzulanıyordu. Ama daha ilk sahnelerinden itibaren izleyende ekşi bir tat bırakan film zayıf içeriği, yarım yamalak karakterleri ve ortalamanın üzerindeki aksiyon sahneleriyle kısa sürede unutulmaya aday, bırakın “Deadpool” ile kapışmayı... İstenen sonuç elde edilemedi belli ki ama kabul edelim ki bir supervillain (süper kötü) üzerinden sağlam bir antikahraman yaratma çabası takdire şayan bir fikirdi. Gerçi, demin de söyledik, “Deadpool” bu fikri daha önce ve çok daha iyi kotarmıştı ama Venom gibi birçok farklı bedene sızabilen, girdiği bedende içses vasıtasıyla ‘ev sahibini’ delirtme kapasitesi olan ve bu anlamda sağlam bir vicdan muhasebesine de açılım verebilecek bir karakter izlenemye değer olurdu şüphesiz. Ne yazık ki dozu iyi ayarlanamamış bir mizah yüzünden karakter yer yer karikatürleşirken izleyiciyi içine çekemeyen bir filme dönüşmüş “Venom: Zehirli Öfke”. Tom Hardy daha önce de buna benzer rollerde (örneğin “Bronson”daki ruh hastası mahkum ya da Kray Kardeşler’in ikisini birden canlandırdığı “The Legend”daki performansı ilk akla gelenler) izlediğimiz ve çoğu zaman da alkışladığmız bir oyuncu. Ne var ki bu sefer onun çabaları da filmi kurtarmaya yetmemiş. Yine de filmdeki en iyi işi Hardy’nin çıkardığını söylemeliyiz. Gerçi diğer rollerde de önemli isimler boy gösteriyor ama ne Carlton Drake rolünde Riz Ahmed, ne de Eddie Brock’un nişanlısı rolünde Michelle Williams göz doldurabiliyor. Gerçi senaryonun onlara tanıdığı alan da çok matah değil ya, neyse. İnsan en azından iki sevgili arasında bir kimya, bir kıvılcım olsun bekliyor ama heyhat ondan da pek bir eser yok. Şu kadarını söyleyerek bitirelim biz yine de, eğer yaş aralığınız 1318 bandındaysa ve film boyunca arkadaşlarınızla mavra yaparak eğlenmek niyetindeyseniz dalga geçecek bir sürü şey bulacak ve güzel vakit geçireceksiniz. ATTİLÂ İLHAN İÇİN ANMA ETKİNLİĞİ ‘Kaptan’ ölümünün 13. yılında anılacak 10 Ekim 2005 tarihinde aramızdan ayrılan şair, romancı, deneme yazarı, senarist, düşünür Attilâ İlhan, Kadıköy Be lediyesi ve Attilâ İlhan Bi lim, Sanat ve Kültür Vak fı iş birliğiyle, 10 Ekim 2018 Çarşamba akşamı 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde dü zenlenecek etkinlikle anı lacak. Şair, romancı, deneme yazarı, senarist ve düşü nür Attilâ İlhan, 13’ün Atillâ İlhan cü ölüm yıldönümü vesi lesiyle 10 Ekim 2018 Çarşamba akşamı Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) saat 20.00’de başlayacak etkinlik Gecede Attilâ İlhan’ın şiir evreni şair Adnan Özer, roman dünyası Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğre le anılacak. Kadıköy Belediyesi ve Attilâ İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı işbirliğiyle düzenlenecek anma etkinliğinde tim Üyesi Dr. Emel Koşar, aydın yönü ise Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Attilâ İlhan okurlarını çok yön Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aça lü bir program bekliyor. tarafından anlatılacak. Filarmoni Derneği konserleri başlıyor İstanbul Filarmoni Derneği (İFD) konser sezonu, bugün saat 17.00’de Galatasaray’daki Aynalı Geçit Salonu’nda son yılların parlayan yıldızı çellist Poyraz Baltacıgil ve piyanist Barış Büyükyıldırım’ın konseriyle başlıyor. Sanatçılar Debussy, Beethoven, Büyükyıldırım ve Brahms’ın yapıtlarından oluşan bir programı seslendirecek. İFD, Aynalı Geçit konserlerine ek olarak bu yıldan başlayarak cumartesi günleri Moda’daki All Saints Kilisesi’nde de her ay bir konser gerçekleştirecek. Bu dizinin ilk konserini 20 Ekim saat 18.00’de piyanist Can Okan verecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle