23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Ekim 2018 12 Taşınma “K entsel Dönüşüm Planı”, yıllardır oturduğumuz, karış karış bildiğimiz bir semtten, yerleşim bölgesinden, neredeyse kırk yıllık dostlarımızdan, bizi de ayırdı. İşte buna insan çok üzülüyor; çünkü günlük yaşamda, doğal olarak yapılması gerekenleri yine yapıyor nerede olursa olsun, ister Göztepe’de, ister Erenköy’de... İstanbul’un Kadıköy ilçesinin yan yana olan bu iki semtinin birinden birine geçtik; üstelik bu yerleşim bölgelerinin özelliklerini oluşturan yapılar yerlerini, artık birbirine benzeyenlere bıraktığından, pek de yadırganacak bir durum yok. Böyle de olsa, on birinci katta oturup, şimdi binaya girişin hemen üstündeki kata inince, yaşam birdenbire değişiverdi sanki... Yazılı, görüntülü basından izlediğimiz türlü olayların kimilerini canlı olarak görüp izleyebiliyorsunuz; bunlardan en dokunanı da ilkokula yeni başlamış minilerin, daha ortalık tam aydınlanmadan, sokakta okul servisini beklerken uygulanan saat ayarına sesli karşı koyuşları... Onlar gidince sokak martılara kalıyor; Marmara kıyılarındaki yerleşim bölgelerinde oturanların iyi tanıdığı martılar, çöplük haline gelen deniz kıyısından karaya yöneldiler; neredeyse deniz kuşu olma özelliklerini kaybedecekler. Her sabah, bu aylarda da, yağmur yağmadığında, tam yedi buçukta onlarca yüze yakın martı, karşı kaldırımdaki “Et Market”in yanındaki binanın damına konup bekliyorlar, kıpırdamadan. Ve saat sekiz olmadan, genelde sekize çeyrek kala market kasabının, koca bir tepsi dolusu et, deri artıklarını yan kapının önüne dökmesiyle birlikte martılar şimşek hızıyla hücuma geçiyorlar; en çok beş dakikada o koca tepsi dolusu artık bitiyor ve de hiçbir martı, alabildiği parça pek küçük olsa da ki bu durum martının duruşundan anlaşılıyor uçarken gagasından düşürse de geriye dönüp yeniden almaya kalkışmıyor... Martıların, “toplumsal yaşam kuramı” mı bu? Ne dersiniz? Ve artık gazetemin gelme zamanıdır; buralarda gazete satan kulübe yok, yiyecek satışı yapılan “market”lerde satılıyor, en çabuk tükenen de “Cumhuriyet” oluyormuş... Daha önce dile getirdiğim gibi, benim de içlerinde olduğum, “19501960”ların gençliği, “1923 Devrimi”ni, Devrim’in temel taşlarını oluşturan “Devrim Yasaları”nı, okuldan daha çok Cumhuriyet’in okuyucusu olarak öğrendik... Bu konuyu ele alıp türlü bağlamlarda ortaya koyan, çok değerli bilim insanlarımızın, bu dönem gençlerine “Atatürkçülüğü” belgelerle anlatan yazıları, anımsanacağı gibi, “Olaylar ve Görüşler” sayfasında da yayımlandığı gibi, 21 yy. dünyasında olup bitenler de, bu sayfadan da Cumhuriyet okurlarına ulaştı durdu. Önceki yönetimce yok edilen bu sayfanın, yeniden diriltilmesinin Cumhuriyet okuyucusu dostları pek sevindirdiğini duyuyorum. Ne var ki değerli dostlar, çağımızın İslam ülkeleri içinde, tek “laik çağdaş” bir yönetimi olan TC Devleti’nin başında, bugün, bu yapıyı yok etmek isteyen ve bu isteğini adım adım sürdüren bir kişinin, gazetemiz Cumhuriyet’in de sesini kısmak, dahası susturmak istemesi kuşkusuz beklenen bir durum. Oysa “Cumhuriyet Gazetesi”nin, yönetimiyle, yazarlarıyla ve de okuyucularıyla bu saldırıları, bu istekleri sonuçsuz bırakacağı ortada... Üstelik “94 yıldır” böyle saldırıları hep sonuçsuz bırakmıştır... Ve değerli dostlar, 29 Ekim’de, “Cumhuriyet Yürüyüşü”nde buluşalım! 26 Ekim 2018 SAYI: 33987 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım cengiz.yildirim@cumhuriyet.com.tr l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:55 05:40 06:02 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:20 12:54 15:47 07:03 12:39 15:33 07:24 13:02 15:59 Akşam 18:16 18:02 18:27 Yatsı 19:36 19:20 19:44 yorum/haber TASARIM: SERPİL ÜNAY AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin Yozgat milletvekili Bekir Bozdağ ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki tartışmayı değerlendirirken Bozdağ’a ilişkin sarf ettiği “Kökeni Kürt olabilir, ama bu millete hizmet etmenin şuurunda bu aşkı yaşamış bir arkadaşımızdır” sözleri, ikinci bir “affedersiniz Ermeni” vakıasıdır. Muhteremin bu tür konuşmalarına alışık olunduğu için, artık pek tepki gösterilmiyor sanki. Oysa bu sözler Bozdağ’ın mensup olduğu Kürtleri her etnisiteyi kapsadığı iddia edilen “Türk milleti” kavramının dışında gösteren sözler. Kürtler bundan şikâyetçi olmayabilirler kuşkusuz, ama bu ifadenin Genel Başkan’ın “millet” kavramına yüklediği anlama uygun olmadığını belirtmek için bunu vurguluyorum. Yani Erdoğan kendi iddiasını da yalanlayan bir cümle kurmuş bulunuyor. Bozdağ “Kürt olmasına rağmen bu millete hizmet ediyor”; söylediği bu. Genel Başkan bilinçaltıyla konuşan biri, bu kesin. Söylemek istemediğimiz ne varsa, kendimizi bastırmak adına hepsini bilinçaltına atarız. Genel Başkan bilinçaltına attığı düşünceleri bastırmayı, saklamayı beceremiyor, orada biriktirdiği her ne varsa işte böyle zaman zaman ortaya döküveriyor. Bilinçaltı aklın dilini konuşmaz, ama bu, bilinçaltıyla konuşanın akılsız olduğu anlamına gelmez elbette, çünkü bilinçaltının kendi aklı, kendi mantığı vardır. Orada sezgi yoluyla olduğu kadar dış etkilerle de depoladığımız olumlu, olumsuz dünya kadar fikir yer alıyor. Bunları bir biliyoruz. Genel Başkan, kapalı grup ya da özel sohbet dili ni seviyor. Kamuya çıkma dığı sürece bu dilin bir sa kıncası yok. Kişi tutarlı olup özelde de genelde de aynı dili konuşmalı kuşkusuz ama kamusal bir iş olan po litikaya soyunulduysa “siya ‘Kürt ama…’ seten doğruluk” ilkesine de uyulmalı. Oysa Genel Başkan’ın, siyasete atıldığından beri “siz”, “biz” sözcüklerinin bolca geçtiği filtreden, yani bilinçten geçirerek ayrımcı bir üslubu var.   konuşuruz sonuçta. Çünkü bilinç Batı’da siyahlardan “zenci” altımızdaki her düşünceyi ortaya (Negro) olarak söz edemezsiniz, dökersek işimiz var doğrusu. O etmemelisiniz de. Bu son derece nedenle “siyaseten doğruluk” incitici bir sözcüktür. Siyahları (political correctness) diye bir sevmeyen, hele aşırı uçta değil tutum türetilmiştir. Siyaseten de merkezde politika yapan doğruluk farklı düşünenleri incit bir politikacı bile “zenci” yerine meme üzerine kurulu bir tutum. “siyah” demek zorundadır, siya Kavramın ilk kez Mao’nun Kırmızı seten doğruluk adına. Samimi Kitabı’nda kullanıldığı söylenir. bulunmasa da, bir sahtelik gibi Günümüz politikasında farklı görülse de, toplumda olumsuz düşünce sahiplerine de ulaşmak düşüncelerin söylenmemesini istendiğinde kullanılan üslup gerektiren bir hassaslığın olduğu “siyaseten doğru” ilkesine uygun politikacıya (ya da herhangi bir olmak zorundadır. Yani siz tersini kamusal figüre) hissettirilmiş düşünseniz bile “Kürtler bu mille demek ki. Politikacının bu has te hizmet etmiyor” dememek zo sasiyete dikkat etmek zorunda rundasınız. Genel Başkan, Kürtle bırakıldığı düşünülürse “siyase rin “bu millete hizmet etmediğini”, ten doğruluk” gerçekten iyi bir Bekir Bozdağ’ın bir istisna oldu tutum. ğunu düşünüyor bilinçaltında. Yani iş, toplumun Genel Sarf ettiği cümle yeterince açık. Başkan’a (ya da herhangi bir poli Genel Başkan, Kürtlere yö tik figüre) bu sözleri sarf ettirmeye nelik düpedüz ayrımcılık içeren cek hassasiyette olmasında. Bıra ifadesinin bu ülkenin Kürtlerini kın toplumu, bizzat Bekir Bozdağ, rahatsız edebileceğini düşünmek Genel Başkanı kendisini savundu zorundaydı. Ama bu tür tutumları diye gözyaşı dökmüş konuşma sı yok, malum. Bilinçaltının bir hayli rasında. Öyle yazdı gazeteler. etkisinde olduğunu “Affedersi “Kürt ama millete hizmet edi niz bana Ermeni dediler” ya da yor” sözlerini övgü sanıyor adam. Reyhanlı katliamında “53 Sünni Bozdağ bu sözlerden alınmıyorsa vatandaşımız öldü” örneklerinden kime ne diyeceksiniz? Nail Güreli özlemle anılıyor Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önceki başkanlarından, Bizim Gazete’nin kurucusu, 26 Ekim 2016’da sonsuzluğa uğurlanan gazeteci, yazar Nail Güreli 26 Ekim Cuma günü Zincirlikuyu’daki mezarı başında saygı ve özlemle anılıyor. Basın Şeref Kartı ve 2003 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibi Nail Güreli, 19942001 yılla rı arasında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı görevini yürüttü. Başkanlık yaptığı dönemde, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi hazırlandı, fikir babası olduğu patronsuz yayın organı TGC Bizim Gazete hayata geçirildi, çok önem verdiği yerel basına dikkat çeken TGCKAS Yerel Gazetecilik Seminerleri başlatıldı, toplu anma amacıyla 6 Nisan “Öldürülen Gazeteciler Günü” ilan edildi. Abdi İpekçi, Metin Göktepe gibi öldürülen gazetecilerin ailelerinin hep yanında oldu. 20 yılı aşkın süre, TGS’nin çeşitli kademelerinde görev yaptı, basın emekçilerinin haklarını, basının onurunu korumak için son nefesine kadar mücadele etti, örnek oldu. Kütüphanesini Maltepe Üniversitesi’ne bağışladı. Nail Güreli BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ “Lido” da denilen ve bir lagünü denizden ayıran kıyı kordonu... Satranç benzeri bir strateji oyunu. 2/ Asya’da bir ırmak... Kadın giysilerinin etek ucu, kol gibi yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılmış süs. 3/ Antil Adaları’nda, özellikle Jamaika’da yaygın olan ve siyahların anayurt Afrika’ya dönüp özgürlüğe kavuşmalarını amaçlayan mistik, kültürel ve siyasal akım. 4/ Eti yenen bir tür mürekkepbalığı. 5/ Satrançta bir taş... “Yedikleri yoksul eti / İçtikleri olmuştur” (Ataol Behramoğlu)... Sümerlerde sağlık tanrıçası. 6/ Şiirde, iki ve daha çok dizeden oluşan birim... Kırık kemikleri bir arada tutmaya yarayan nesne. 7/ İnleme, inilti... Yapısına girdiği sözcüğe “kendi kendine” anlamı katan yabancı önek. 8/ Aptal, sersem. 9/ Nuri Bilge Ceylan’ın bir filmi... Ölümlü, gelip geçici. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bektaşilikte tarikata yeni girmiş dervişlere verilen ad... Bir gösterme sıfatı. 2/ Göçebelerin konak yeri... Savrulmak için hazırlanan dövülmüş ekin yığını. 3/ Zarara uğrama tehlikesi... Tuzlalarda, deniz suyu çekilen evlek. 4/ Yuvarlak, bulgur köftesi. 5/ Düdenden daha geniş olan çukurluklara verilen ad... Yabancı. 6/ Lüfer balığının irisi... Bağışlama. 7/ Mikroskop camı... El sıkışma. 8/ Yadırganacak yönü olma. 9/ Rüyabilim. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 BÖRDÜBE T 2 EĞE RUT İ N 3 YEKTA AR İ 4 M TATULA 5 E R UH S OMA 6 L EM İ S N İ Ş 7 EM NAZ SU 8 KEP POTUR 9 L İ VANE E KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Güzeli arayış Yapı ve Kredi Yayınları arasında, Âlim Şerif Onaran’ın çevirisiyle yayımlanan Binbir Gece Masalları’nın, içeriğiyle, söylemiyle Hint, Mısır, Arap, İran anlatı geleneğine dayandığı söyleniyor. 4 bin sayfadan oluşan bu “bin bir öykü” kuşaktan kuşağa akıp gelen bir anlatı ırmağıdır. Tek sözcüğünü atlamadan baştan sona okuduğum kitabın bir yerinde “Güzellik onu arayana görünür,” sözü geçer. Bu sözün özüne inme çabaları içinde düşünüp durmuştum: Mısır’da, Arap ülkelerinde yüzyıllarca at koşturmuştuk da neden oraların halkıyla aramızda kültürel bir kaynaşma yaratamamıştık? Doğu insanının birbirinin kültüründen beslenerek oluşturduğu BGM, 1704’te Fransızcaya çevrilip Avrupa’ya yayılmamış olsaydı, kuşkusuz, dünya yazınının kültür gömüsü değerindeki bu kitabın tümüne ulaşmaktan yoksun kalacaktık. Büyük emek Sanatı bilimle örtüştürüp eskinin yeniliğini çağımıza taşıyan Gürol SözenZeynep Sözen ikilisi, “güzelliğin arayana göründüğü” gerçeğini kavramış olmalılar ki, kazıbilim (arkeoloji) yönünden içeriği yoğun kitaplarına Güzeli Arayış adını vermişler. Sanatçı yazarlar, bu önemli kitaplarında, aradıkları “güzel”i de buluyorlar. İnsan, ancak kültüre verdiği emekle, özlemindeki üretici insanı yaratabilir. O bilince varan kişi, neyi nasıl, doğru mu yanlış mı yaptığını, amacını gerçekleştirecek yolu yordamı belirler. Kim ne derse desin, içinin sesini dinleyerek kendi yolunda ilerler. Sözü Sözen’lere getirmek istiyorum. Onlar güçlerini imece bilinciyle birleştiriyor, yaptıklarını sağlam temele oturtuyor, ortaya koyduklarının anlamını yalın bir söylemle inandırıcı kılmayı biliyorlar. Çalışmalarını bu düzeye getirmelerinin özünde neler yattığını şu alıntı kanıtlıyor: “Güzeli Arayış, Anadolu coğrafyasındaki uzun yürüyüşün adı... Bizlerden sonra da sürecek büyük serüvenin dönüm noktasındaki izi, izleri... Belki buna yeryüzü toprağının dört yol ağzındaki durağı da denebilir. Bu nedenle, bu büyük yürüyüşün, bir ya da birkaç tanığı olmalı. (...) En büyük tanık doğa ve saklı duranlar. Gözlerimizin önünde durduğu halde bilmediklerimiz. Yılların birikimi, araştırması, yayınlar, bilim adamlarının yaptığı kazılar, yorumlar. (...) Onlar, yani bizden önce gelenler: toprak, tunç, altın, gümüş, taş, cam, ahşap, çini, fildişi, kumaş ve aklınıza ne geliyorsa, her birine kendi uygarlıklarının beğenisini aktarmışlardı.” Amaçları, Karacaoğlan’dan aktarılan şu ikiliğin içeriğiyle de bütünleşiyor: Selam eylen bizden evvel gelene Kim var idi biz burada yoğiken? Binek taşı Sanatsal yaratılara yönelişimizin, Sözen’lerin Güzeli Arayış’ında olduğu gibi, bir yanı gün ışığı, bir yanı kör karanlık! Cumhuriyet dönemine dek; dil ne, kazıbilim ne, tarihsel bilinç ne; geçmiş yüzyıllarda varlıklarıyla Anadolu topraklarını yaratıcılıklarıyla bezeyip insanlığa armağan eden “yokluğa” karışanlar kimler? Üzerinde duran yok! Bergama’dan aktarılanlardan oluşan Berlin’deki Pergamon Museum’u gezerken, bir profesör arkadaşım, “Almanlar, bunları oralardan toplayıp getirmeseydi, nerelerde kullanılırdı biliyor musun” diye sorunca, içim acıyarak onu susturmuş, ben sıralamıştım: “Kapı önlerinde oturma yeri, ata, eşeğe binek, koyunlara tuz yalama, evlere temel taşı...” Onlar yurt topraklarının dışına taşınırken, o zamanki büyüklerimizden birinin, “Götürsünler, Osmanlı mülkünde taş mı kalmadı!” dediğini duymuş olmalısınız... Sözen’ler, imece ruhuyla ürettikleri Güzeli Arayış’la, eski’nin yeniliğini kanıtlayan seçkin bir armağan sunmuş oluyorlar ulusal kültürümüze. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com 1968 kuşağı anlatılACAK ‘68’in 50. Yılında’ paneli Şişli’de Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 1968 kuşağının anlatıldığı “68’in 50. Yılında” başlıklı panel yarın saat 14.00’da Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleştirilecek. Panelde Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alev Coşkun, “27 Mayıs 1960’a gelirken ne oldu?” başlıklı konuşma yapacak. Etkinlikte İstanbul Üniversitesi İktisatlılar SDD Kurucu Başkanı Şahabettin Küçükyazıcı “Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’ndan Sosyal Demokrasi Derneği Federasyonu”na, SDDF 2. Başkanı, CHP Gençlik Kolları eski Başkanı Süha Akıncı, “68’de ne dediler, ne oldu? Biz ne dedik, ne oldu?”, SDDF ve eski CHP Gençlik Kolları Başkanı Prof.Dr.Semih Eryıldız “SD ile Kemalizmin ayrılamaz özdeşliği” ve gazetemiz yazarı FMV Işık Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Örsan K. Öymen de “SD’nin Türkiye’deki evrimi ve gelecek” konularını anlatacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle