15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 22 Ekim 2018 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Halıya sarıp çıkardılar’Suudi yetkili Kaşıkçı’nın cesedinin yerel bir işbirlikçiye verildiğini söyledi haber 7 Suudi Arabistan yönetiminden yapılan “Kaşıkçı Başkonlosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldü” açıklaması tartışılırken isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili yeni ve farklı bir açıklama yaptı. Yetkili, Türkiye’ye gelen 15 kişilik “müzakere ekibi”nin aslında Kaşıkçı’yı Riyad’a döndürmek istediğini ancak “bağırmaya başlayınca yanlışlıkla öldürdüğünü” savundu. Suudi yetkili “Kaşıkçı sakinleştirilmek istenirken öldü, halıya sarılan cesedi yerel bir işbirlikçiye teslim edildi” dedi. Reuters’a konuşan yetkili, Kaşıkçı’yı geri dönmeye ikna etmek üzere 15 kişilik bir heyetin İstanbul’a gönderildiğini ancak yapılan görüşmeler sırasında işlerin ters gittiğini söyledi. Yetkili, Suudi Krallığı’nın muhalifleri müzakere ile, barışçıl yollardan ülkeye getirme yönünde bir talimatı olduğunu ve 15 kişilik ekibin de bu nedenle İstanbul’a geldiğini söyledi. Fakat, yetkiliye göre işler en baştan ters gitti; ekip talimatları aştı, kendisine uyuşturucu verilip kaçırılacağını anlayan Kaşıkçı bağırmaya başladı. Dışarıda kendisini bekleyen ve bir saat içinde çıkmazsa yetkililere haber verecek olan birisi olduğunu da söyledi. Kaşıkçı sesini yükseltince ekip panikledi, bağırmaması için ağzı kapatıldı ancak 59 yaşındaki gazeteci boğularak öldü. Adli tıp uzmanı Salah Tubeygi de olayla ilgili kanıtları ortadan kaldırdı. Suudi yetkili, Kaşıkçı’nın cesedinin bir halıya sarılarak binadan bir araçla çıkarıldığını söyledi. Yetkiliye göre, cesedi de İstanbul’daki yerel bir işbirlikçiye verildi. Yetkili, Kaşıkçı’nın işkence gördüğü ve cesedinin parçalandığına dair Türk basınında yer alan haberlerin doğru olmadığını belirtti. Yetkilinin bir diğer iddiası da, Suudi konsolosluğundan Mustafa Madani adlı yetkilinin Kaşıkçı’nın kıyafetlerini giyip güneş gözlüklerini ve Apple saatini taktığı, bu şekilde gazeteciyi konsolosluktan çıkmış gibi gösterdikten sonra kıyafetleri Sultanahmet’te çöpe attığı yönünde. Buna göre, konsolosluktaki ekip bu görüntüleri kanıt göstererek Riyad yönetimine Kaşıkçı’nın Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim’de İstanbul’da Suudi konsolosluğuna girmeden önceki son görüntüleri ortaya çıktı. TRT World tarafından yayımlanan görüntülerde Kaşıkçı’nın siyah bir ceket, açık gri gömlek ve gri pantolon giydiği görülüyor. ERDOĞAN SALI GÜNÜNE İŞARET ETTİ ‘DETAYLARI ANLATACAĞIM’ Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürüldüğü iddiasına yönelik soruşturma devam ediyor. Kaşıkçı cinayetine ilişkin salı günü grup toplantısında açıklama yapacağını anlatan Erdoğan, “Burada adaleti arıyoruz. Bu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak. 15 kişi niye geldi, 18 kişi niye tutuklandı. Bunları salı günü detaylı şekilde anlatacağım. Dünya şu anda kimi nasıl konuşuyor” dedi. ‘Mardinli’ aranıyor Soruşturma kapsamında 25 kişi daha “tanık” sıfatıyla ifadeye çağrıldı. So ruşturmada 19 Ekim’de 20 kişi tanık sıfatıyla ifade vermişti. Kaşıkçı’nın cansız bedeninin akıbetiyle ilgili yeni detaylar da ortaya çıkıyor. Cenazenin doğrudan bir yere gömülmediği ve Suudi konsolosluğunun Türkiye’de irtibatlı olduğu bir kişi aracılığıyla yok edilmeye çalışıldığı iddia edildi. Kaşıkçı’nın cansız bedeninin teslim edildiği Mardin nüfusuna bağlı kişinin de arandığı belirtildi. Soruşturma kapsamında çok önemli bulgulara erişildi. Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında bulunan A ve B ünitelerinde hırpalanarak, sorgunun yapıldığı C ünitesine taşındığı tespit edildi. konsolosluktan çıktığı yönünde yanlış bir rapor yazdı. Dışişleri: Büyük bir hata Kaşıkçı hakkında Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yeni bir açıklama yapıldı. Fox televizyonunda konuşan Bakan Cubeyr, Kaşıkçı’nın nasıl öldürüldüğünü ya da cesedin nerede olduğunu bilmediklerini belirterek “Öğrenme konusunda kararlıyız. Sorumlu olanlar cezalandırılacak” dedi. Kaşıkçı’nın konsolosluğu terk edip etmediğine dair çelişkili haberler üzeri ne soruşturma başlatıldığını söyleyen Cubeyr, Kaşıkçı olayını ‘büyük bir hata’ olarak nitelendirerek Suudi Veliyaht Prens Muhammed bin Selman’ın olaydan haberdar olmadığını yineledi. 3 valiz getirildi Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda dün akşam saatlerinde hareketli dakikalar yaşandı. Konsolosluğa ait bir araçla getirilen 3 valiz konsolosluğa alındı. Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz için ise Valilik 24 saat koruma kararı aldı. l Haber Merkezi Trump Selman’ı övdü ABD Başkanı Trump, gazeteci Kaşıkçı’nın öldürülmesi konusunda yönetiminden hiç kimsenin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ı suçlamadığını belirterek Selman’ın liderliğinden övgüyle söz etti. ABD Başkanı Donald Trump, Washington Post ile mülakatında, Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı ile ilgili farklı açıklamaları konusunda “Öyle görünüyor ki aldatmacalar oldu, yalanlar söylendi” ifadelerini kullandı ancak yine de Selman’ı eleştirmedi. ABD’de Trump’a baskı artıyor ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı’nın ‘yaşanan arbedede’ öldüğünü dair açıklamasını güvenilir bularak yaptırım uygulamaya yanaşmazken hem Cumhuriyetçi hem Demokrat Parti’den siyasilerin tepkisi sert oldu. ABD siyasetinin her iki kanadından siyasiler, Magnitsky Yasası uyarınca Suudi Arabistan’a soruşturma açılması ve yaptırım uygulanması için Trump’a yönelik baskıyı artırıyor. Kentucky Senatörü Rand Paul da Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın bu sürecin bir parçası olmadığını düşünmenin saflık olduğunu belirterek “Veliaht Prensin bu olaya müdahil olduğunu kesinlikle hissediyorum” değerlendirmesinde bulundu. Merkel’den yaptırım sinyali Almanya Başbakanı Angela Merkel, dün yaptığı açıklamada Suudi Arabistan’ın gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki konsoloslukta öldürüldüğünü kabul etmesinin ardından “Şu anki koşullar altında Suudi Arabistan’a silah satışı yapılamaz” dedi. Kaşıkçı soruşturmasında hâlâ belirsizlikler olduğunu dile getiren Merkel, “İlk olarak, bu eylemi en güçlü şekilde kınıyoruz. Konunun en acil şekilde açıklığa kavuşması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan, İngiltere, Almanya ve Fransa, Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı açıklamasının inanılır olması için olgularla desteklenmesi gerektiğini bildirdi. Polis, Gülen’in gömleğiyle ödüllendirilmiş Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FE TÖ) emniyet yapılanmasına ilişkin 3 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, 1725 Aralık süreci sonrası İstanbul Emniyeti’nde operasyonel şubede görev yapan sanık Ö.Ü’nün, örgüt imamı olan sanık E.Ş’ye, operasyonlar öncesinde gözaltına alınacak veya hakkında işlem yapılan FETÖ’cüleri bildirerek şahısların kaçmasını sağladığı, bunların karşılığında da ödüllendirilen sanığa FETÖ elebaşına ait gömleğin hediye verildiği belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca, FETÖ’nün emniyet yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda, sözde emniyet imamı E.Ş. eski polis Ö.Ü. ve kız arkadaşı E.İ. hakkında hazırlanan iddianamede, örgütün operasyona uğrayacak kişileri nasıl kurtardığı, hangi yönetimi izlediği ve bu şekilde yurt dışına kaçan kişiler hakkında bilgiler yer aldı. l AA Tartıştığı proje müdürünü öldürdü Eskişehir Teknik Üniversitesi 2 Eylül Kampüsü’ndeki taşeron firmaya ait Kongre ve Kültür Merkezi inşaatı şantiyesi barakasında, dün sabah saatlerinde iş sözleşmesi iptal edilen taşeron firmanın sahibi Abdullah D. (45), yüklenici firmanın proje müdürü Suna Yazıcıoğlu (48) ile tartıştı. Tartışma sırasında, yanındaki tabancayla Yazıcıoğlu’na 3 el ateş eden Abdullah D., otomobiline binip kaçarken Yazıcıoğlu olay yerinde hayatını kaybetti. Zanlı, Eskişehir Kütahya yolu üzerinde yakalanırken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. l DHA Bahçeli’ye af yanıtıCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ÜsküdarÇekmeköy metro hattı açılışına katılarak kurdeleyi kesti. Erdoğan, ‘Canım kardeşim boşuna uğraşma. 50 bin tane uyuşturucu suçlusu olduğu dönemde af çıkaramayız’ dedi Eyüpsultan’daki Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Genel Merkezi’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir dönemin arifesinde bulunulduğunu belirterek “Bu dönemin adı, yeniden diriliş, yeniden şahlanış dönemidir. Bu dönem yeniden büyük Türkiye idealimizi pratiğe dökme dönemidir” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyelilerin geri gönderilmesine ilişkin yaptığı açıklamaya da tepki gösteren Erdoğan, “Türkiye’deki Suriyelileri, biz geldiğimizde tekrar Suriye’ye göndereceğiz, diyor. Bunun insanlıktan nasibi var mı? İnsanlıktan nasibini almamış olan bir kişi ancak bunu söyleyebilir. Bunlar muhacir, biz ise ensarız. Ensarla muhacir nedir, bu adam bilmez”diye konuştu. Erdoğan, darbe dönemlerinin baskıcı, faşist, insanı ezen anlayışını rafa kaldırdıklarını belirterek, “28 Şubat dönemlerinin üniversitelerdeki utanç sahnelerine son verdik. Hiçbir evladımızın inancından, kılık kıyafetinden, dış görünüşünden dolayı horlanmadığı bir özgürlük atmosferini ülkemizde hâkim kıldık” de di. Tayyip Erdoğan, kendileri ve sonraki nesillerin boğuşmak zorunda kaldığı sıkıntıların hiçbirinin artık gençlerin önünde bir engel olarak durmadığınına dikkat çekerek, “Millet olarak yeni bir dönemin arifesindeyiz. Bu dönemin adı, yeniden diriliş, yeniden şahlanış dönemidir. Bu dönem yeniden büyük Türkiye idealimizi pratiğe dökme dönemidir. Elbette bu idealin bir yanı coğrafyamızla ilgilidir. Ancak bu asla yayılmacı bir ideal değildir” ifadelerini kullandı. CHP liderine tepki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesi yönündeki açıklamasına da tepki gösteren Erdoğan, “İşte ana muhalefetin başı. Dün İngiltere’de ne diyor? Türkiye’deki Suriyelileri, ‘biz geldiğimizde tekrar Suriye’ye göndereceğiz’ diyor. Bunun insanlıktan nasibi var mı? İnsanlıktan nasibini almamış olan bir kişi ancak bunu söyleyebilir. Bunlar muhacir, biz ise ensarız. Ensarla muhacir nedir, bu adam bilmez. Bunlar her zaman geçmişlerinden bu yana hep zulmetmişler. CHP’nin tarihini biz iyi biliriz. Onların, yakın siyasi tarihimizde Adnan Menderes’i, arkadaşlarını nasıl idam ettiklerini biz gayet iyi biliriz. Onlar kollarında teröristlerle beraber Ankara’dan İstanbul’a yürüyebilirler. Biz ise rahmet erleriyle şefkat erleriyle yürürüz, yürümeye de devam edeceğiz” dedi. 50 bin uyuşturucu suçlusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha sonra ÜsküdarÇekmeköy metro hattı açılışını gerçekleştirdi. Buradaki konuşmasında MHP’nin af teklifine karşı çıkan Erdoğan,“Canım kardeşim boşuna uğraşma. Biz rastgele cezaevine girenlere cezaevi kapısını açmayacağız. Devlete karşı suçları devlet affeder. 50 bin tane uyuşturucu suçlusunun olduğu bir dönemde af çıkaramayız. Şahıslara karşı işlenen suçları devlet affedemez. Bu böyle bilinsin. Şimdi birileri çıkarmış af, laf. Mağdur, mazlum ‘Affettim’ diyorsa o ayrı ama biz asla. O zaman adil, adaletle hükmeden iktidar olamazsınız. Biz uyuşturucu suçlusunu affeden bir iktidar olarak mı bilinelim”dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Mesele ant değil, sen hâlâ anlamadın mı? “T abiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime...” Türkiye gazetesi patronu Mücahid Ören de, büyükelçi atadıkları Merve Kavakçı da ABD vatandaşı olurken böyle ant içmişti. “Elimizde Kuran, kalbimizde iman, Müslümanız Müslüman, yaşasın İslam!” Geçen yıl, dincilerin kontrolündeki bazı okullarda çocuklara bu ant okutuluyordu. Görüntüleri çıkınca, Meclis Başkanı’na soruldu. “Özel yaşam” dedi. Görülüyor ki ant içmeye karşı bir alerjileri yok! “Üstadına Allah’tan daha fazla teslimiyet göstermeyen asla mürid olamaz.” Menzilcilerin çevirdiği “Tezkiretü’l Evliya” kitabındaki satırlar böyle. “Mürid, mürşidin her emrini, hatta başının kesilmesini dahi emretse, geciktirmeden hemen yerine getirir.(...) Mürid, Cenabı Hakkın kendisini, adeta mürşidi için yarattığına inanır.” Aynı yayınevinin Halidiyye Risalesi’nde de bu yazıyor. “Aman efendim eski eser, sadece çevirdik” demesinler! Bunlarla mürid yetiştiriyorlar, putlaştırdıkları gavslarının eteklerini öptürüyorlar. Görülüyor ki “varlığım Mercedes’le gezen şeyhime armağan olsun” demekle sorunları yok! Dertleri başka... Reşit Galip devrimciliği “Nerelisin?” Cevabı en zor sorudur. Diyarbakır’da dünyaya gelmiş bir anne ile Urfa’da gözünü açmış babadan İstanbul’da doğunca verdiğim yanıt kimseyi tatmin etmez. Hele önceki kuşaklar konuşulunca işler daha da karışır. Öyleyse soralım: Memleketinizi ya da ulusunuzu seçebilir misiniz? “İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ama kendi keyiflerine göre değil, kendi seçtikleri koşullar içinde değil, doğrudan karşı karşıya kaldıkları, belirlenmiş olan ve geçmişten gelen koşullar içinde yaparlar” diyor Marx. Cumhuriyet’in ilk kuşağı için de “yazdıkları tarih” böyleydi. Memleketleri, hem zorunluluk hem de seçimleriyle yarattıkları vatandı. Balkanlar’dan sürülen, Orta Asya’dan atılan, Arap çöllerinde vurulan bir kuşağın elinde son toprak Anadolu, önlerindeki gerçekçi çözüm ise ulusçuluktu. Yandaşlardan okursanız (ki “ruhi yapısı şüpheli” dediler) onun bir akıl hastası olduğunu sanabilirsiniz. Aksine “öğrenci andı”nı yazan Reşit Galip, tutarlı, inatçı ve inançlı Cumhuriyet devrimcisiydi. Sorsanız “elit” diyorlar. 41 yaşında zatürreeden demir bir karyolada öldüğünde, cebinde 5 lira vardı. Atatürk destek olmasa, ailesi ortada kalmıştı. Sorsanız “tepeden inmeci” diyorlar. Oysa lakabı “Köycü Reşit”di. Birbirlerinden habersiz, Mustafa Kemal Samsun’a çıkarken, o ise Kütahya’nın köylerine gidiyordu. 14 doktorla kurduğu “Köycüler Cemiyeti” tedavi ettiği köylülerle işgale karşı direnişi örgütlüyordu. Sorsanız “ırkçı” diyorlar. Nazilerden kaçan Yahudi bilim adamlarına üniversiteleri açan, bu yüzden tutucu bürokrasiyle kavgayı göze alan kişiydi. Sorsanız, “baskıcı” diyorlar. Atatürk’le “bu milletin sofrası, beni kaldıramazsınız” diye tartıştıkları biliniyor da nedeni pek bilinmiyor. Zira, kendinden önceki Eğitim Bakanı’nın kızlar için hazırladığı kıyafet genelgesine “bu bir geriliktir, inkılaplardan en mühimi kadınlara verilen haklardır” yanıtını verecek kadar özgürlükçüydü. Sorsanız, “tutucu” diyorlar. Atatürk’e “devrimleri korumak için sizden müsaade istemiyorum” diyecek kadar devrimci, kadınları tiyatro sahnesine çıkarmayan yöneticilere karşı “bu kokuşmuş kafayla devlet yürümez” diyecek kadar eşitlikçi, Darülfünun’dan üniversiteyi yaratan ilerlemeciydi. Reşit Galip’i anlayın İlk kez, sabah okula giden kızının eline vererek okuttuğu “öğrenci andı” neydi? Doğduğu Rodos’tan kayıkla Anadolu’ya kaçmak zorunda kalmış Reşit Galip’in kuşağının son yurdunu “özünden çok sevmek” için verdiği sözdü. Kafkasya’dan Şam’a, genç yaşında sayısız cephede bulunmuş Doktor Reşit’in “ileri gitme ülküsü”ydü. Sultanlara kulluk etmek yerine, varlığını milletin varlığına armağan etme iradesiydi. Okursunuz ya da okumazsınız. Andımız bahanesiyle Cumhuriyet devrimlerine karşı yan yana gelen dincileri, liberalleri, etnikçileri görün! Reşit Galip aleyhinde “üniversiteyi Yahudi hocalarla doldurdu”, “Yahudi okulunda okudu” gibi her türlü çamuru piyasaya süren Mustafa Armağan’ın FETÖ yayınlarının kalemi olduğunu unutmayın! Yugoslavya ya da Suriye boğazlaşması örnek olsun; sınırsız ve imtiyazsız bir dünyanın tohumlarının, ortaçağ kalıntılarında değil, Cumhuriyet devrimciliğinde olduğunu hatırlayın! Cephelerde solan ciğeri, biri 17 yaşında intihar eden üç kızının büyüdüğünü görmeye yetmeyen Reşit Galip’e ant yazdıran tarihi anlayın! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle