23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Ekim 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Brunson yetmedi haber 9 ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Ankara ziyaretinde Türkiye’de tutuklu olan ABD konsolosluğu çalışanları ve ABD vatandaşlarının serbest bırakılmasını istedi Havaalanı diplomasisi Pompeo, Kaşıkçı olayı için Riyad’dan sonra Ankara’ya gelip Erdoğan’la 35 dakika, Çavuşoğlu ile 40 dakika süren görüşme yaptı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Cemal Kaşıkçı konusunda Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da temaslarda bulunmasının ardından dönüşte Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü. Pompeo, “Kaşıkçı soruşturması konusunda Türkiye’ye yardıma hazırız” mesajını yinelerken Çavuşoğlu, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu konutundaki aramanın geciktirildiğini belirtti. Pompeo, görüşmelerinin tamamını Esenboğa Havalimanı’nda yaparken Pompeo’nun Ankara ziyareti 3 saatten az sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 35 dakika, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile de 40 dakika süren görüşmeler yapan Pompeo, görüşmelerinin ardından Esenboğa Havalimanı’ndan ayrıldı. Gazetecilere açıklama yapan Çavuşoğlu, Kaşıkçı konusundan başka Münbiç yol haritası ve FETÖ ve PKK ile mücadele dahil ilişkilerdeki mevcut konuların tümünün ele alındığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, görüşmelerde Kaşıkçı’nın yanı sıra Suriye, İran ve terörle mücadele dahil olmak üzere birçok ikili meselenin ele alındığını ifade etti. Başkonsolosa tepki Çavuşoğlu, dün ülkesine dönen Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed El Uteybi ile ilgili “Başkonsolos ülkesine gidebilir. Kendisi sınır dışı edilmiş değil. Ne zaman gelip gelmeyeceği konusu da benim işim değil. Başkonsolosun özellikle dalga geçer gibi dolapları açıp ‘Bak burada yok’ demesi, saygısızca davranması doğru bir yaklaşım değildi, tüm dünyanın tepkisini topladı” dedi. Erdoğan’dan ‘biz temizleyelim’ mesajı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’ya Münbiç yol haritasının uygulanması gerektiği konusunda Türkiye’nin ısrarını ilettiklerini belirtirken Münbiç’te uygulanacak modelin Fırat’ın doğusunda da uygulanmasını istediklerini söyledi. Çavuşoğlu, Pompeo ile 4 Haziran’da uzlaşmaya vardıkları Münbiç yol haritasında takvime uyulmadığını kaydetti. Çavuşoğlu, Erdoğan’ın da Pompeo’ya “Sizin burada zorluklarınız varsa Türkiye olarak biz buradan bu teröristleri temizleriz” mesajını verdiğini aktardı. Pompeo ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile detaylı şekilde konuştuklarını anlatan Çavuşoğlu, Münbiç’te uygulanacak yol haritasının, Fırat’ın doğusunda YPG’nin kontrol ettiği diğer alanlarda da uygulanması gerektiğini belirterek “Münbiç yol haritası tamamlandıktan sonra Fırat’ın doğusuna geçilecek” dedi. Trump: SES VE GÖRÜNTÜLERİ İSTEDİK ABD Başkanı Donald Trump, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili ses ve görüntü kayıtlarını Türkiye’den talep ettiklerini belirterek “Kaşıkçı meselesi yüzünden Suudi Arabistan’dan uzaklaşmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Trump, Kaşıkçı olayına tepkisinin Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ile Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın konuyu bilip bilmemelerine bağlı olacağını söyledi. Öte yandan, ABD Temsilciler Meclisi’ne Suudi Arabistan’a yönelik tüm silah satışı ve yardımların durdurulmasına dair bir yasa tasarısı sunuldu. BAŞDANIŞMAN: Olayı fazla deşemiyoruz Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik dün bir gazetede, Türkiye’nin Kaşıkçı olayını “fazla deşemediğini” belirterek, “İşte bu yüzden Kral Selman, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı arayıp teşekkür etti. Türkiye gerçekten kıymetini bilene iyi dost” diye yazdı. Yeni Şafak’tan ses kaydı Kaşıkçı’nın yakın arkadaşı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay’ın köşe yazarı olduğu Yeni Şafak gazetesi, cinayetle ilgili bir ses kaydına ulaştığını duyurdu. Ses kaydında Kaşıkçı’nın sorgu sırasında önce parmaklarının koparıldığı ardından kafasının kesilerek öldürüldüğü iddia edildi. Kayıtlarda Uteybi’nin “Bu olayı dışarıda yapın. Benim başımı belaya sokacaksınız” dediği, bir başka ses kaydında ise Uteybi’nin, “Arabistan’a geldiğinde yaşamak istiyorsan sus” diye uyarıldığı ifade edildi. HÜSEYİN HAYATSEVER ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na “Türkiye’de tutuklu ABD konsolosluk çalışanları ile ABD vatandaşları da serbest kalmalı” mesajını iletti. Pompeo, dün Ankara Esenboğa Havalimanı’nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede pastör Brunson’ın serbest bırakılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Türkiye’de tutuklu bulunan NASA uzmanı Serkan Gölge ile ABD konsolosluğu çalışanları Metin Topuz, Hamza Uluçay ve ev hapsinde bulunan Nazım Mete Cantürk’ün serbest bırakılması talebini yineledi. ABD kaynaklarından edinilen bilgiye göre Pompeo, Erdoğan ve Çavuşoğlu ile görüşmesinin ardından Esenboğa Havalimanı’nda Türkiye’de tutuklu bulunan ABD konsolosluğu çalışanlarının aileleriyle görüştü. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert da konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Pompeo, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile haksız şekilde tutuklu bulunan Dr. Serkan Gölge ve diğer ABD vatandaşları ile ABD misyon çalışanları konusunu görüşmüştür” dedi. Çavuşoğlu ise Brunson’ın tutukluluğu nedeniyle ABD’nin, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya uyguladı ğı yaptırımlarla ilgili “Yaptırımlar zaten saçma sapan şeylerdi. Artık ilişkilerimizde yaptırım ya da benzer şeyler olmaması konusunda hemfikiriz. Yaptırımlarla ilişkileri nereye götüreceksiniz. Yaptırımlar devam ederken ilişkiler bir yere gitmez” dedi. Çavuşoğlu, FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen ile ilgili en son delilleri ABD Adalet Bakanlığı’na ulaştırdıklarını görüşmede anımsattıklarını, bu konuda da Amerikan tarafına adımlar atmaları gerektiğini söylediklerini bildirdi. ‘Yaptırımlar kalkacak’ sinyali Pompeo’nun ABD’li rahip Andrew Brunson’un serbest bırakılmasının ardından Türkiye’ye uygulanan yaptırımlar konusunda kısa sürede karar vereceklerini ve bazılarının kaldırılabileceğini ifade ettiği ifade edildi. l ANKARA KONUTA GEÇ DE OLSA GİRİLDİ Mücadele, Asayiş ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüklerine bağlı uzman Türkiye’den ayrılan Uteybi’nin konutunda önceki gün yapılmasına izin heyetle birlikte konutun önünde hareketli dakikalar yaşandı. Heyetin girişini personelin yer aldığı ekip akşam saatlerine kadar konutta incelemelerde bulunarak delil aradı. Uzman ekibin verilmeyen aramalar için dün diplomasi çekmek isteyen yerli ve yabancı basın konutun üzerinde bir drone uçurarak trafiği yaşandı. Soruşturma kapsa mensuplarının görüntü almaya çalışma arama yapması dikkat çekti. Çatıda sa mında Suudi Arabistanlı yetkililerden sını konsolosluk görevlileri engelleme atler süren inceleme sırasında emniyet oluşan heyet, gündüz İstanbul Emniyet ye çalıştı. ekibinin bir itfaiye aracı ile getirilen su Müdürlüğü’nde ilgili birimlerle görüşme Saat 16.41 sıralarında da olay yeri motorunu da kullanmasının yanı sıra sağladıktan sonra Levent’te bulunan inceleme ekibi arama yapmak için ekiplerin zaman zaman konuttan çıkarak başkonsolosluğa ait konuta geldi. Suudi başkonsolosluk konutuna geldi. araçlarından malzeme alıp tekrar içeriye Aranır da sorgulanır daSaat14.40’ta6araçlagelen11kişilik İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle girdiği görüldü. l Haber Merkezi Hukukçular, Kaşıkçı olayı sonrasında konsoloslukta izinle arama yapılması ve Başkonsolos elUteybi’nin ülkesine gitmesine izin verilmesini eleştirdi ALİCAN ULUDAĞ Gazeteci Cemal Kaşıkçı olayında hükümet yetkilileri, konsolosun dokunulmazlığı olduğu gerekçesiyle gidişine izin verildiğini öne sürerken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu işlemlerdeki gecikmeleri arama için izinlerin geç verilmesine bağladı. Ancak hukukçular, hükümet cephesinden gelen yorumlara karşı çıktı. n Uluslararası Hukuk Uzmanı, Emekli Büyükelçi Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı: Diplomasi ilişkisinde başkonsolosluklar ile büyükelçilik mensupları arasında bir fark gözetilir. Viyana Sözleşmesi, kuvvetli deliller varsa konsolosluklara girilebileceğini söyler. Ama bir kayıt koyar. İşlevsel olan bölümlere, yani arşiv ile resmi işlemlerin yapıldığı alanlara girilemez der. Hakkında kuvvetli delil varsa konsolosu da mahkeme kararıyla sorguya çekebilir, işlem yapabilirsiniz. Yurt dışına da bırakmayabilirsiniz. Ağır cezalık suça sokabilmek için birtakım işlemler gerekiyor. Diğer türlü, delil yoksa gitme diyemezseniz. n Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen: Konsolosun üzerinde şüphe varsa dokunulmazlık kapsamında açıklanamaz. Viyana Sözleşmesi’ne göre ağır cezalık işlerde başkonsolosun dokunulmazlığı yok. Ancak elçilik görevlileri nin var. Başkonsolos noter gibidir. Başkonosolun evinin dokunulmazlığı da yok. Başkonsolosun ağır cezalık işlerde dokunulmazlığı yok. Başkonsolosun dokunulmazlığı olduğu bahisle ülke terki mümkün değil, şüpheli ise gidemez. “Dokunulmazlığı var nasıl engelleyebiliriz” diyemezler... Diğer yandan rezidansta arama yapılması için mutabakata da gerek yok. Arama şartları varsa rezidansa girilmeli. Diplomatik gereklilikler, nezaket benim işim değil. Hukuk neyi gerektiriyorsa yapılmalı. n Eski Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü hâkimi Ruşen Gültekin: Gerek Dışişleri Bakanlığı gerekse Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, ‘konsolosun diplomatik dokunulmazlığı var, cezai bağışıklığı var, seyahat özgürlüğü var’ dedi. Son derece yanlış bilgiler. Açıkçası bir numaralı cinayet zanlısı Suudi Konsolos aslında ilk gün gözaltına alınıp sorgulanmalı. Kimse konsolosluktan çıkmamalıydı. Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine göre konsolosluk memurları gözaltı işlemine ve yargılamaya tabi olabiliyorlar. Buna göre Kaşıkçı’yla ilgili öne sürülen iddialar ‘insan öldürmü suçu’ olduğundan ağır cezalık suç kapsamına girer. l ANKARA Maher Abdulaziz Mutreb Muhammed bin Selman NYT: Prens Selman’ın adamları öldürdü! ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times, Türk yetkililerin olaya karışan bazı kişilerin kimliğini belirlediğini yazdı. Şüphelilerden birinin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a Paris, Madrid, Houston, Boston ve Birleşmiş Milletler ziyaretlerinde eşlik eden ve Prens’e çok yakın bir isim olduğu belirtildi. Zanlılardan diğer üçünün, Suudi Veliaht Prensi’nin güvenlik detaylarına bakıldığında bu kişilerle yakın bağlara sahip olduğu iddia edildi. Beşinci şüphelinin ise Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı ve tıp kurumlarında yüksek rütbeli görevlerde bulunan bir ad li tıp uzmanı olduğu kaydedildi. Gazete bu isimlerin bazılarının Prens Selman’la yan yana çekilmiş fotoğraflarını da yayımladı. Washington Post gazetesi, Kaşıkçı’yı öldüren ekibin parçası oldukları iddia edilen 7 kişinin pasaport bilgilerine ulaştığını öne sürdü. Gazete, yayımladığı pasaport taramalarının Türk yetkililerce gönderildiğini yazdı. Cemal Kaşıkçı’nın yazarlık yaptığı Washington Post, pasaportlardaki fotoğrafları ve isimleri ise gizledi. Wall Street Journal gazetesi, Kaşıkçı’nın Başkonsolos Muhammed el Uteybi’nin gözleri önünde öldürüldüğünü iddia etti. l Dış Haberler Dünya kazan Kaşıkçı kepçe... Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’na 2 Ekim’de  giren, çıktığı görülmeyen Cemal Kaşıkçı’nın durumu, dar kapsamda üç ülke arasında bir şeytan üçgenine dönüştü: Suudi ArabistanAmerikaTürkiye. Suudi Arabistan, Kaşıkçı’nın ülkesi. Amerika, merkez üssü. Türkiye, kaybolduğu yer. Bu üçgene “dar” dedik, zira Kaşıkçı’nın Afganistan’dan İngiltere’ye kadar geniş bir coğrafyada ayak izi, mikrofon sesi var. Önce Cemal Kaşıkçı’nın baba tarafından Kayseri kökenli olduğunu, dedesi Muhammed Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’da saray doktorluğu yaptığını vurgulayalım. Ünlü milyarder Adnan Kaşıkçı’nın da yeğeni. Türkiye ile bağı da sadece yeni bir evlilik yapmak istediği nişanlısı Hatice Cengiz’in Türk olmasıyla sanırlı değil.  HHH Kaşıkçı’nın terör örgütü elKaide’nin kurucusu Usame bin Ladin’le diyaloğunun olduğu, 11 Eylül saldırılarının  içinde yer alanlarla tanış olduğu, bilinen gerçekler. Kaşıkçı’yı sadece “muhalif bir gazeteci” kimliğiyle değerlendirmek olanaksız. Çeyrek asır boyunca  Suudi gizli servisinin başında görev yapan,  ABD ve İngiltere  büyükelçiliklerinde bulunan  anne tarafı Türk kökenli olan Prens Turki’nin danışmanlığını yürüttü. Devamında Washington Post yazarlığına giden yol da buradan geçti. Suudi Arabistan gizli servisi ile bağlantılı olup Washington Post’ta yazmak CIA caddesinden geçer.  Kaşıkçı, 2011’de tüm bölgeyi sarsan Arap Baharı sürecinde Suudi Sarayı ile örtüşmeyen bakış açıları ortaya koymuştu. Bu açı farkı 2018’e kadar devam etti. Kaşıkçı, bu baharla birlikte Suudi Arabistan’ın “eskisi gibi” yönetilemeyeceğini düşünenlerdendi.  Kaşıkçı, bu yaklaşımda yalnız değildi. Ülkenin içinde de kaynama vardı.  Aynı kaynama saraya doğal olarak “taht oyunları” şeklinde yansıyordu. Suudi Arabistan’ı yöneten sülale içindeki koalisyondan yakın gelecekte kimin öne çıkacağı da şu aşamada belirsiz. İç kaynamanın iç kanamaya dönüşüp dönüşmeyeceğini bile konuşuluyor. HHH İşte bütün bu ikilemlerin ortasında Kaşıkçı, İstanbul Konsolosluğu’na girdi ve çıkamadı.  Yukarıda aktardığımız parçalar birleştiğinde ortaya net bir fotoğraf çıkmıyor. Bu aşamada şu saptama yapılabilir: Bir ülkede rejim kapalı hale geldikçe, işler kirlenir. Suudi Arabistan’da bunun sonuçlarını görüyoruz. Bir yerden patlamazsa başka yerden fışkırıyor. Böylesi işler öksürük gibidir, uzun süre içinizde tutamazsınız. Konuyu daha ilgi çekici hale getiren ise ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun olayın kapatılamaz ya da inandırıcı bir kulp takılamaz hale gelmesinden sonra Riyad ve Ankara’ya gelmesi. Arap ülkelerinin biraz daha aydınlık bir sürece girmesi için Kaşıkçı soruşturmasının sonunda şöyle bir cümle kurmak durumunda kalmamayı diliyoruz: Sarayın kestiği kellenin hesabı sorulmaz! Komisyonlarda Kaşıkçı tartışıldı Cemal Kaşıkçı konusu dün TBMM komisyonlarında da tartışıldı. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, komisyon üyesi CHP’li Utku Çakırözer’in Suudi başkonsolosun Türkiye’den ayrılmasıyla ilgili sorusu üzerine Türkiye’nin, imajını rencide edecek davranışlar sergilemediğini, bu tutumun doğru bir politika olduğunu ve uluslararası hukuk kuralları içerisinde Suudi yetkililerin izni ile arama yaptığını dile getirirken soruşturma sonucunda Dışişleri Komisyonunda konuyla ilgili ayrı bir oturumun yapılabileceğini belirtti. TBMM İnsan Hakları Komisyonu toplantısında CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal, konunun bir an önce aydınlığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı. Tanrıkulu, Kaşıkçı için TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon kurulması ve Kaşıkçı dahil bugüne kadar gerçekleşen tüm zorla kaybedilme vakalarının araştırılması için önerge verdi. Ancak önerge komisyonda AKP’nin oylarıyla reddedildi. Tanal, Mecliste düzenlediği basın toplantısında Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve diğer yetkililerin istifa etmesi gerektiğini savunarak, bu suçun organize şekilde işlendiğini öne sürdü. Tanal, “Bunların hepsinin bir an önce gözaltına alınması lazım. Aksi takdirde, devletimize hak etmediği bir kara leke sürülecek. Bunu Türkiye Cumhuriyeti Devleti hak etmiyor. Bu bizim itibarımızı sarsan bir hadisedir. Takipçisi olacağız ve yasal müracaatlarımızı yapacağız” dedi. Çeviköz: Örtbas etme çabası CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz yaptığı basın toplantısında Kaşıkçı olayında bir “örtbas etme çabası” bulunduğunu belirtti. Çeviköz, “Süreç için Suudi Arabistan Kralı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etmiştir. Bu da aslında olayın üzerine daha fazla gidilmemesi için edilmiş bir teşekkürdür” değerlendirmesini yaptı. İyi Parti Genel Sekreteri Mustafa Cihan Paçacı’da Kaşıkçı’nın kaybolmasının ardından ülkeden ayrılan konsolos için “Hangi borcun diyetidir ki, konsolos elini kolunu sallayarak gitmiştir?” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle