15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Ekim 2018 haber 8 EDİTÖR: GÜRER MUT TASARIM: SERPİL ÜNAY Ata’ya sahip çıkacağız Sapere Aude Yaygın umutsuzluğu salt iktisadi gerekçelere, içinden geçtiğimiz siyasal sürece bağlamak yeterli bir açıklama olmaz. Kaç gündür, özellikle sosyal medya ahalisinin gevezelikleri üzerinden, itiş kakış yapılan tartışmalara bakıyorum, içim sıkılıyor. Köksüz, içeriksiz, uçuşan kavramlar üzerinden savrulan fikir kırıntıları, bütünlüklü bir düşünce doğuramıyor. Ülke aklı askıya aldığı, düşünmekten vazgeçtiği için açmazda. Ağzına gelen her sözü değerli sanan insanlar arasında kaybolur yaratıcı, özgün fikirler. Hep böyledir, gürültü altında eziliyoruz. Aydınlanma akşamdan sabaha gerçekleşmiş dönüşüm değildir. Doğayı anlama, bilimle yön bulma, aklı mutlak egemen kılma insanlık için zorlu, kanlı süreçtir. Farklı düşünürlerin yaklaşımlarıyla uzun zamanla gelinmiş felsefi, toplumsal düzeyden söz ediyoruz. İnsan aklının üzerinde herhangi bir gücü, iradeyi kabul etmemek cesaret işidir. Bugün yığınların bunu başardığını düşünmek saflık olur. İnanmak kolaydır, sorgulamak güçtür. Temel çelişki burada başlar. Biri, başına geleni yazgı olarak görür, Tanrı’nın emri sayar. Diğeri edimleri ile sonuca varır. Nedenlerle meseleleri kavrar ve sorumluluktan kaçmaz. Kant; “Aydınlanma, insanın kendi ayağıyla içine düştüğü toyluktan kurtulmasıdır. Toyluk, insanın kendi aklını bir başkasının rehberliğine ihtiyaç duymaksızın kullanamamasıdır. İnsanın bu toyluğa kendi ayağıyla düşmesinin nedeni de akılsız olması değil, aklı başkasının rehberliği olmaksızın kullanma kararlılığı ve cesaretini gösterememesidir” der. Bundan dolayı, Aydınlanma’nın sloganı şudur: “Sapere aude! (Kendi aklını kullanma cesareti göster)” “Toyluk” özenle seçilmiş sözcük. Suçlama yok, erken dönem zaafı olarak görüyor Kant bunu. İnsanlık öğrendikçe, geliştikçe bu toyluktan kurtulacak, iradesine sahip olarak, tercihlerini buna uygun yapacak, beklenti bu yönde. Peki, öyle mi? Tanrı fikrinin bir tarihi var. İnanç belli ki insanın doğasında var. Bunu belli dengede tutmak mümkün… Eğer aklın egemenliğini baskılarsa sonu felaket oluyor. Devrimler çağına yakından bakmak gerek. Bahis uzun, bize dönelim… Cumhuriyet aydınlanma fikri üstüne inşa edildi. Kapitalistleşmeyle birlikte kaçınılmazdı Osmanlı’nın yıkılması. Yerine ne konacağı önemliydi. Cumhuriyet ancak devrimle kurulabilirdi, öyle oldu. Mustafa Kemal başardı. Osmanlı’yı onarma fikri gericidir, Cumhuriyet kurmak ilericidir! Namık Kemal, Şinasi gibi isimler aydınlanmacıydı, devrimci değillerdi. Her devrim yeni sorular, sorunlar getirir kuşkusuz… Genç Cumhuriyet bu çatışmaları yaşadı, üzücü olan ilerleme beklentisinin boşa çıkmasıdır, uzun zamandır ricat söz konusu. Kapitalizm feodal toplumsal yapıya yönelik ciddi itirazdı başlangıçta. Endüstrileşme işçi sınıfını doğurdu, aydınlanma etkisiyle kapitalizm ilerici rol üstlendi. Demokrasi bunun ürünüdür. Tanrı’dan güç alan hükümdarın egemenliği altında herkes onun kulu, kölesi, mülküydü. Kapitalizm mülkiyeti Tanrı eliyle kullanmak yerine, akılla elde edilen beceri sonucunda yurttaşlara dağıtmayı vaat etti ve başardı. Demokrasi burada önemli işlev gördü. Lakin insanlar eşit değildi. Uluslar aynı güce sahip değildi. Mülk/para güçlü olanın elinde birikti. Eşitsiz toplumsal yapı, patronların hızla güçlenmesine neden oldu. Mülkiyeti elinde bulunduran yeni, büyük başka güçler doğdu. Buna karşılık işçi sınıfı oluştu ve onun hak mücadelesi başladı. Kapitalizm muhafazakârlaştı, gericidir. İşçi sınıfı, kavgası doğası gereği ilericidir, sosyalist olmak zorundadır. Cumhuriyet aydınlanmanın ürünü insanlar yarattı, bu toplam, kaçınılmaz biçimde sınıfsal bilinç edinmeye başladı. Köy Enstitüleri bunun somut örneğidir. Üreten, okuyan, bilime uygun davranan insan elbet soracak, itiraz edecekti. Kapitalizm bu insandan korkar. Aklı, aydınlanmayı askıya almak ister. Patronlar saltanatları yıkılacağı için komünizmi öcü olarak sundu. Gericiliği beslemeye başladı düzen. Bunun sonucudur 1954’te Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin kurulması. İlk başkanı ülkücü İlhan Darendelioğlu’dur. Fahri başkan Cemal Gürsel’dir. Komünizmle Mücadele Dernekleri ülke siyasetini o günden bu tarafa yönetmektedir. Adnan Menderes, Celal Bayar, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Recai Kutan, Abdullah Gül, Numan Kurtulmuş, Ahmet Davutoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan bu derneğin üyesidir. Sıkı durun, Fethullah Gülen Erzurum kurucu üyesidir. Aydınlanmanın okullarında yetiştiler, ancak kapitalizme uygun düşündüler. Akla uygun davranır gibi görünseler de sorgulanması pek mümkün olmayan ilahi bir güce dayandırdılar iktidarlarını. Kapitalizm bunu istemekteydi, piyasa koşullarının egemenliği için işçinin düşkün kalması zorunluydu. Milliyetçilik, dincilik buna uygundur. İlerici ilkelerle yola çıkan Cumhuriyet gericileşti. Çöküşün nedeni budur! Son günlerde mülkiyet tartışması sürerken yukarıdaki verilere iyi bakmak gerek. AB, NATO, BM türü kurumlar neden gericidir anlamak için hangi egemen güce hizmet ettiğini görmek gerek. Elbet küçük mülkünü korumak kaygısıyla Komünizmle Mücadele Derneği önderleriyle yan yana düşmemeye de dikkat etmek gerek. Dediğim gibi, ilericiliği biçime indirgerseniz yanılırsınız! RTE muhalifliği ilerici olmaya yetmez! Süheyl Batum ADD’nin projelerini, hedeflerini ve Türkiye siyasetindeki çarpıklıklarla mücadele etmek için yeni dönem yol haritasını açıkladı Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı seçildiği ola ğan kurultayda “Farklı müca dele alanı yaratacağız” diyen Prof. Dr. Süheyl Batum; de netim, eğitim ve hukuk alan larıda etkin olacaklarını kay detti. “Kendilerine göre kul lanacakları, Atatürk’süz ye ni bir tarih ya zılmasına izin vermeyece ğiz” diyen Ba tum, ADD kay İKLİM ÖNGEL naklarıyla kreş ve yurt açacaklarını söyledi. Farklı kuruluş larla birlikte ekipler oluştura caklarını ve il il gezerek hal ka gideceklerini anlatan Ba tum, “Artık ADD panellerin örgütü olmayacak. Panellerde sorunları konuşuyorduk ama artık sorunlara çözüm bula cağız” diye konuştu. ADD’de temmuz sonunda yapılan ku rultayla genel başkan seçilen Süheyl Batum, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. n Atatürkçü düşünce nedir? Aydınlanma dediğimiz, 300 yıllık süreç, Türkiye’de Ata türk döneminde 10 yılda ger çekleşebildi. Bir birey yarat mak... İktidardan, dinden, imamdan, patrondan, usta dan korkmayan bir nesil ya ratmak. Arkasından da de mokratik, laik, dine, mez hebe göre kurallar koyma ya çalışmayan, sosyal, huku kun üstünlüğüne dayalı ba ğımsız bir Cumhuriyet. “Ata türkçü düşünce”nin eylem lerle ortaya çıkmış hali bu dur. Alevi misin, Sünni mi sin, Müslüman mısın, Kato lik misin fark etmez. Bu ülke nin toprakları içinde yaşıyor san eşitsin. STK'lerin rolü azaldı n Sivil toplum bu denli etkisiz hale getilirilmişken ADD yeni dönemde nasıl başarı sağlayacak? Türkiye’de 1980’lerden başlayarak Türkiye’ye bir siyasal sistem empoze edildi. Bu sistemde sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin siyasal hayattaki rolü azaltıldı. Tek güç siyasal partilere bırakıldı. Bu dillere de “Siyaset mi yapmak istiyorsun gir bir partiye yap” şeklinde yansıdı. 2000’lerden sonra bilinçli olarak ‘Erdoğanizm’ getirilmek, bir ara veya da nihai rejim getirilmek istendiği için de demokratik kitle örgütlerinin rolü azaltılmaya çalışıldı. Buna direnmeye çalışan bir iki kuruluş vardı, hepsi tarumar edildi. Mesela ADD Cumhuriyet mitinglerinin önderlerinden olduğu gerekçesiyle allak bullak edildi. Üyeleri takibata uğradı. Sonunda sivil toplum, “ya hiçbir şey yapma” ya da “mış gibi yap”a bırakıldı. Biz arkadaşlarımızla; bu sistemi değiştirmeye yönelik etkin bir demokratik kitle örgütü haline dönüştürelim ADD Genel Başkanı Süheyl Batum: ADD ALANA ÇIKIYOR... Süheyl Batum, ADD’nin yeni dönemde, denetim, eğitim ve hukuk alanlarında etkin olacağını açıkladı. diye yola çıktık. n ADD kurultayında yaptığınız konuşmada, “Farklı mücadele alanı yaratacağız” diyorsunuz. Bunu somutlaştırır mısınız? Biz ADD olarak üç alanda etkin olacağız. Denetim, eğitim ve hukuk. Tarihi yeniden yazma ve toplumu yeniden biçimlendirme çabalarını engellemeye çalışacağız. Örneğin İsmail Kahraman, Abdülhamit’ten Erdoğan’a kadar Atatürk’ü de içine alan süreç için “duraklama” dedi. Bu düşünceye sahip birinin Meclis Başkanı yapılmış olması ADD’nin alanına girer. Böyle birini biz denetleyeceğiz. “Yapamazsın” diyeceğiz. 23 Nisan’larda Kutlu Doğum Haftası çıkarıldı. 19 Mayıs yerine “gelemiyorum” haftası, 30 Ağustos yerine Malazgirt’i koymak gibi yeni bir tarih yazmayı kabul etmeyeceğiz. Artık ADD burada. Kendilerine göre kullanacakları, Atatürksüz yeni bir tarih yazılmasına izin vermeyeceğiz. İkincisi eğitim. Cumhurbaşkanı “Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” diyor. Dindarı “dinci” manasında diyor. Sürekli kendisini tutacak bir kitle yaratmaya çalışıyor. Bizim ADD okullarımız, yaz okullarımız var, kurslar yapma imkânına sahibiz. Eğitim başlığı kapsamında bir, kreş niteliğinde okullar kuracağız. Üniversite öğrencilerine yönelik eğitim alanında yurtlar açmak için çalışmaya başladık. İki, Atatürkçü çocuklara burs veriyoruz, artık bursları daha da güçlendirerek vereceğiz. Üç, yaz okulları yapacağız. Daha önce 10 kişiyle yapılan yaz kampı, biz bu yıl 130 kişiyle yaptık. ADD kaynaklarıyla gençlerin aklı hür, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençler olarak yetişmeleri için kurslar yapacağız. n Üçüncü aşama olarak ‘hukuk’ demiştiniz? Bugün Tayyip Erdoğan’ın getirdiği sistemi, en demokratik sistem gibi algılatmaya çalışıyorlar. Yargılamalarda vahim bir durum var. Biz bunu dile getireceğiz. Hukuksuzluklarda ADD orada olacak. “Daha önce yapılmadı” demiyoruz ama bunu bıkmadan usanmadan dile getireceğiz. o‘Plamnaeyllaecrainğıözr’gütü n ADD ve halk Türkiye’nin farklı kesimleriyle nasıl bir araya gelecek? ADD olarak bir kararımız var. ADD sadece 10 Kasım’da, 29 Ekim’de yani belirli günlerde görünen bir dernek olmaktan çıkmalı, panellerin örgütü, kendin anlat kendin dinle olmamalı. ADD’nin toplumun sıkıntılarına nüfuz edebilmesi gerek. Devlet arsasına el koyar hukuk sorunu olur, sağlık sorunu çıkar, çocuğunun okul sorunu olur veya yaşadığı yerde şarbon has talığı tehlikesi vardır, ne yapacağını bilemez bilgiye ihtiyacı olur. İşte ADD bu konularla ilgili meslek odalarıyla toplantılar yapıyor. Bu meslek odalarıyla ekipler oluşturacağız. Kahve toplantıları yapacağız. Bunları yaptığımızda, “ADD nedir?” dediğinizde “Panel yapan insanlar var” olmayacak. Baskı sonuçsuz kaldı n Kötüleme amaçlı kullanılan ‘elitist’ söylemler de bu yolla yıkılabilir mi? Çoğumuz 16 Nisan referandumuna kadar, “Yüzde 10 kaldık” diyorduk. Gittim kahvehanelere, çatır çatır konuştuk. Tarihin en baskılı referandumunda Türk halkı hayır çıkarttı. Bu baskıyla, devletin tüm imkânlarının kullanıldığı bir ortamda, başka bir ülkede böyle bir referandum yüzde 70’in altında çıkmazdı. Benzer bir baskıyı Kenan Evren yaptı, o güçle yüzde 90 aldı. Demek ki biz elitist falan değiliz. Vatandaş ilk gidildiğinde tanımaz ama üç kere gittiğimizde yanımızda veteriner, doktor götürdüğümüzde “Tanıyorum” diyecek. Artık sorunlara çözüm bulacağız. n Yakın zamanda İsmet İnönü’yle ilgili tartışmalar yaşandı... Böyle bir kesim, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri var. Cumhuriyet devrimine karşı olanlar bunu yapar. Bu kesim, Atatürk’e vuramadağı için arkadaşlarına vurmuştur. Siyasete girdiği için en kolay gelen kişi de İnönü olmuştur. Sağdan tanıdığım bir politikacı “Biz 1950’lerde İnönü’ye kahvelere gider asker kaçağı derdik” diye anlattıklarını söyledi. Halk da dinlermiş. ‘Türkiye hukuk devleti değil’ n Peki Atatürk’e vurma sırası yaklaşıyor mu? Yaklaştığını düşünüyorlar. Kendilerine hiçbir sıkın tı yaratmamış olanlarla hesaplaşmaları da bunun göstergesi. İsmail Kahraman’ın Abdülhamit’ten Erdoğan’a kadarki süreci duraksama sayması, bir başkasının “Erdoğan olmasaydı imam hatipler olmazdı” demesi, yavaş yavaş vuruyorlar ama 16 Nisan referandumu onlara da bir ders verdi. 23 saat insanları tehdit ettin, hayır dersen çukurcusun” dedin, buna rağmen yüzde 48 aldın. Bunu anladıkları için şimdi “Atatürk’le sorunumuz yok ama İnönü var ya İnö nü” diyorlar. Her şey ters n Yeni sistemdeki anayasal sıkıntılar nelerdir? Bir gömleği yan lış iliklediğinde o gömlek ters gider. Hepsini çözüp tekrar ilik lemen lazım. Bu sistem öyle korkunç ve felaket ki tek adam, otoriter bir yönetim dışında hiçbir şey getiremez. Anayasamızda “Yasama yetkisi devredilemez” diyor. Ancak TBMM yasama yetkisini cumhurbaşkanına devretti. İki; anayasada “denetleme” var. Kim denetler? Anayasa Mahkemesi (AYM). 1990’da AYM harika bir kararla “OHAL’de yapılan kararnameleri de denetlerim” dedi. 2016’da Cumhurbaşkanı’nın belirlediği AYM, 25 yıllık içtihatı değiştirdi ve “Beni ilgilendirmez” dedi. Devredilemez diyorsun devrediliyor, denetlenir diyorsun, denetlemiyor. Dolayısıyla Türkiye tam anlamıyla bir hukuk devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nde idealist, genç hâkim ve savcılar var. Bir genç 24 yaşında ha kimlik sınavını bitirdi. Bir ilçeye görevli gitti. 65 yaşına 41 yıl var. İşlevimizin farkındayız Bu genç, 41 yıl boyunca tamamını Cumhurbaşkanı’nın atadığı 13 kişi tarafından yönetilecek. İlerlemesi, tayini, sürgünü, disipline uğratılması bu kişiler tarafından, HSK tarafından yapılacak. O gencin adaleti tesis ederken kahraman olması, direnmesi gerekli. Hangi demokrasi kahramanlara dayanır. Demokrasinin özelliği kahramanlara ihtiyaç duymaması değil midir? Hangi demokraside kahramanlık beklersin? Hangi demokraside derneklerden siyaset üretmesini beklersin? Türkiye’de demokrasi olmadığı için biz işlevimizin farkındayız. Korsan hoparlör çilesi bitmedi Alevi mahallesine ‘altıncı’ dayatma 18 Alevi örgütünden AÇIKLAMA: ‘O toplantıya katılmayacağız’ İLAYDA KAYA İstanbul Sarıyer ilçesindeki Ayazağa mahallesinde, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’na bağlı Cemevi ve Alevi yurttaşların evlerinin çevresine kimler tarafından asıldığı belli olmayan hoparlörlerin sayısı arttı. Cemevi Başkanı Celal Özer’in müracatı üzerine İlçe Müftüsü Oğuzhan Kadıoğlu’nun 8 Ekim’de gönderdiği yanıtta ise bir kez daha “Müftülüğümüze ait herhangi bir merkezi ezan sistemi bulunmamaktadır” dendi. Resmi kurumlar tarafından asılmayan hoparlörlerin kimler tarafından asıl dığının ortaya çıkarılmasını isteyen Cemevi Başkanı Celal Özer, “Hoparlörler, evlerimizin tam önüne koyulmuş durumda. Cemevinin çevresine özellikle asılmış. Alevi, Sünni tüm yurttaşlar durumdan rahatsız. Cemevimizin önünde 5 tane hoparlör vardı 6’ya çıkarıldı. Kimin taktığını bilmiyoruz, kimse görmemiş. Kaymakamlık ve Emniyet konuyla ilgilenmiyor. Burada bir provokasyon girişimi var. Kimse ezana karşı değil ama bizlerin evlerinin önüne dayatılarak ve kim tarafından asıldığı belli olmayan sistemin kaldırılmasını istiyoruz” dedi. l İSTANBUL Havalimanı işçileri ile tiyatrolu dayanışma 3.havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu’nun düzenlediği “Ülkenin Şantiyesinden Hiçbir Şeye Bakan Üç Maymun” isimli tiyatro oyunu önceki akşam Ataşehir Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde işçi ve emekçilerin yoğun katılımı ile gerçekleştirildi. İş cinayetlerini, cinayetlerin üzerini örtme zincirini, işçiyi sorumlu gösterme sürecini ve örgütsüz işçilerin bu zincirin parçası haline nasıl getirildiklerini işleyen oyun ilgiyle izlendi. 3 işçi serbest 3. havalimanı şantiyesinde kötü yaşam ve çalışma koşullarına karşı yapılan eylemlerin ardından tutuklanan 3 işçi dün serbest bırakıldı.l Haber Merkezi MEHMET MENEKŞE Yerel seçimler yaklaşırken Amasya’da Alevilere yönelik çalışma başlatan AKP’nin girişimlerine Alevi örgütlerinden tepki geldi. Amasya, Tokat, Çorum, Samsun’da faaliyet gösteren 18 Alevi örgütü temsilcisi, Amasya Valiliği ve Amasya Belediyesi’nin 20 Ekim’de “AleviBektaşilik Kültür Günü” adı altında düzenleyeceği toplantıya katılmayacağını açıkladı. AKP’li Bayram Zorgül tarafından geçen günlerde Amasya’daki Alevi köylerinin muhtarları ile Yeşilöz Köyünde kahvaltılı toplantı gerçekleştirdi. Zorgül, bir sonraki toplantının ise 20 Ekim 2018’de Amasya Belediyesi Kültür Merkezi’nde “AleviBektaşilik Kültür Günü” çerçevesinde yapılacağı açıklayarak, muhtarların da katılmasını istedi. Duyurunun ardından 18 Alevi sivil toplum örgütü temsilcisi, Merzifon Piri Baba Kültür ve Dayanışma Derneği’nde bir araya geldi. Toplantı sonunda alınan kararları açıklayan dernek Başkanı Cengiz Doğmuş, “Amacı belli olmayan, Alevi örgütlerini dışlayan, iktidar yanlısı kişilerce yapılan etkinliğe katılmayacağız. Bu toplantıyı doğru ve etik bulmuyoruz” açıklamasında bulundu. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle