16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 17 Ekim 2018 EDİTÖR: GÜRER MUT TASARIM: SERPİL ÜNAY haber 9 ‘Meslek onuru istiyoruz’ Anadolu Eğitim Sendikası tarafından düzenlenen anket sonucuna göre öğretmenler eğitim sisteminin baştan aşağı yenilenmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesini istiyor Öğretmenlerin büyük çoğunluğu Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan umutlu ve en büyük beklentileri de meslek onurunun ayağa kaldırılması için çaba harcanması. Anadolu Eğitim Sendikası’nın yaptığı 20182019 öğretim yılı 1. dönem anketine 81 ilde 6 bin 363 öğretmen katıldı. Anket sorularını yatınlayan öğretmenlerin yüzde 82’si tam gün olan okullarda, yüzde 12’si ikili eğitim, yüzde 6’sı ise aynı binada ya da bahçede iki okul olan okullarda çalışıyor. Anket sonuçlarına göre, son zamanlardaki ekonomik dalgalanmalardan oldukça etkilendiği gözlenen öğretmenlerin yüzde 73’ünün bütçesi sarsılmış. Öğretmenlerin yüzde 26’sı biraz etkilendiğini, yüzde 1’lik bir kesim ise ekonomik dalgalanmadan etkilenmediğini söylemiş. Ankete katılan öğ retmenlerin yüzde 80’i Prof. Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanı olmasını olumlu bularak umutlandığını belirtmiş. Eğitim sistemi, öğretmenlerin yüzde 49’una göre baştan aşağıya yenilenmeli, diğer yüzde 49’una göre ise revize edilmeli. Eksiklerle başladık İlk ders zili çaldığında ders kitapları, okul kadrosu, materyal ve donanım açısından okuldaki hazır bulunuşluk düzeyi konusunda ne ise öğretmenlerin yüzde 65’i çoğu tamamlanarak eksik siz başlangıç yaptığını ifade ederken, yüzde 35’i eksiklerle başladıklarını söylemiş. Ankete katılan öğretmenlerin en büyük beklentileri ise yüzde 53 ile meslek onurunun tatmini için çalışılması olurken, yüzde 26’sı özlük haklarının iyileştirilmesini ve yüzde 20’si de ekonomik refahın yükseltilmesini istemiş. l Eğitim Servisi ‘Boğaz keyfi yaptık’ 12 kişinin öldüğü ve 29 kişinin yaralandığı Hayata Dönüş Operasyonu’nun 17. yılında görevli personelin yargılandığı davaya sanık ifadeleri damga vurdu Bayrampaşa Cezaevi’nde 17 yıl önce Hayata Dönüş Operasyonu’nda 12 kişinin ölümü ve 29 kişinin de ya ralanmasına ilişkin görev sınırlarını aştı ğı iddia edilen dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılandığı davanın 33. duruş ması dün görüldü. Sanık Fuat Polat, “Ope rasyondan sonra bir hafta izin verildi. Bo ğaz keyfi yaptık. Gezdik” ifadesi duruşma ya damga vurdu. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuksuz sanıklar katılmazken, tarafla rı avukatları temsil etti. Kim lik tespitinin ardından sanık ifadelerine geçildi. Ses ve Gö rüntü Bilişim Sistemi (SEG BİS) ile duruşmaya katılan ZEHRA ÖZDİLEK sanık Harun Ateş, “O dönem jandarma uzman çavuştum. Operasyona katıldım ama içe riye girmedim. Cezaevi bünyesinde çalış mıyordum” dedi. Avukat Güçlü Sevimli’nin aralarında komutanının kim olduğuna dair sorularına sanık Ateş, “Detayları hatırlamı yorum” diye cevapladı. ‘Nasıl keyif yaptınız?’ Arama kurtarma ekibinde görev yapan sanık Fuat Polat ise olay sırasında tahliye edilen mahkumları araçlara bindirdiğini belirterek “Silah sesleri geliyordu. Komutanım çağırdı için bizim ekipten sadece ben içeri girdim. Bir koğuşun duvarını deldik. Görüntü aldık, içeride kimse yoktu. Yaklaşık 40 dakika durup geri çıktım. Asıl görevimiz doğal afetlerde insanları kurtarmaya yöneliktir. Bizim görevimiz can almak değil can kurtarmaktır. Operasyondan sonra bir hafta izin verildi. Boğaz keyfi yaptık. Gezdik. Biraderlerimi görmeye gittim” diye konuştu. Sanığın ifadesine tepki gösteren avukat Güçlü Sevimli, “Orada insanlar öldü, yaralandı. Nasıl keyif yaptınız?” dedi. Sanık Mahmut Kırtay da, “Tahliye grubu olduğumuz söylendi. Cezaevinde çıkarılan mahkumların kayıtları avluda yapılıp başka cezaevlerine sevkleri gerçekleştirildi” dedi. Sanık Ümran Tekeli arama kurtarma uzmanı olarak operasyonda yer aldığını belirterek “Elektrik kesildi. Sadece jenaratör götürdüm”ifadelerini kullandı. Önce tatbikat yaptık Sincan’daki operasyon öncesi tatbikat yaptıklarını ilk kez itiraf eden sanık Yusuf Boz, “Duvarlarını kırdığım koğuşta tutuklulara denk gelmedim. Sesler geliyordu. Dev Sol diye bağırıyorlardı. O tarafa gitmedim kendi işimi yapıyordum. Operasyonun yapılacağı önceden biliyorduk fakat saatini, tarihini bilmiyorduk. Genelde maketler üzerinde çalışma yapıyorduk. Sincan’da cezaevi inşaatında tatbikat yapmıştık. Operasyondan önce tatbikat yaptık” diye konuştu. Mahkeme heyeti duruşmayı 14 Mart 2019’a ertelerdi. l İSTANBUL Meşale Tolu davası ertelendi Aralarında Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Meşale Tolu ile ESP MYK üyesi Suat Çorlu’nun da bulunduğu 27 kişinin yargılandığı dava dün İstanbul Adliyesi 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Suat Çorlu ve yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik’in adli kontrolünü kaldıran mahkeme duruşmayı 10 Ocak 2018 tarihine erteledi. Duruşmada Tolu ve Çorlu hazır bulunurken, Alman Yeşiller Sol Parti Milletvekili Margit Stumpp, Almanya İstanbul Konsolosu Reiffenstuel ve Almaya’dan gelen ve Almanya’nın İstanbul Konsolosluğu’nda görevlilerden oluşan bir heyet de duruşmayı izledi. ESP’nin siyasi bir parti olup olmadığını Yargıtay’a sorulmasına karar veren mahkeme heyeti, gizli tanık Deniz Gülhan’ın iki celse arasında dinlenmesi kararı aldı. Kararı değerlendiren Tolu, “Oğlum için çok büyük bir sürpriz olacak. Olayları anlamasa bile bir sıkın tının olduğunu görüyordu. Karara en çok o sevinecek. Kaçma şüphesiyle tutuklandım ama Almanya’ya gitsem bile duruşmaya gelmek için elimden geleni yaparım. Tutuklanırken de gerekçe kaçma şüphesiydi. Çocuğumla nereye kaçabilirdim ki” ifadelerini kullandı. Çorlu ise “Bu tür davaların nasıl yürüdüğünü, siyasetle hukukun nasıl iç içe girdiğini gördüğümüz için davanın sonucunu göremiyorduk” diye konuştu. l Haber Merkezi Halkevleri’ne operasyon Krizin faturasının halka ödetilmesine karşı pek çok bölgede çalışma düzenleyen Halkevi üyelerine yönelik operasyonlarda 4 şube başkanı gözaltına alındı Geçen şubat ayında polisin operasyon yaptı leri, Halkevleri’nin Eryaman, Ke ruz ki; bu soruşturmanın nedeçiören, Tuzluçayır, Mutlu ve İlker ni Halkevleri’nin muhalif kim ğı Halkevleri’ne dün ikinci dalga operasyon düzenlendi. TEM şubelerine operasyon düzenlen liğidir. Bu soruşturmanın nededi. Söz konusu adreslerde arama ni hukuksuz mühürlemelere rağ polisleri, 4 şube başkanını gözaltına aldı. Ankara Cumhuriyet yapan polis, 4 şube başkanını gö men halkın hakları mücadelesi zaltına aldı. nin kesintisiz devam etmesidir. Başsavcılığı’nın yürüttüğü so İlker Mahallesi’nde bulunan Krizin faturasının halka ödetil ruşturma kapsamında geçen şu Halkevleri şubesinin başkanının mek istenmesinin karşısında bu bat ayında Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş’ın arasında bulunduğu bazı isimler gözaltına alınmıştı. Savcılığın talimatıyla TEM Şube Müdürlüğü ekip ise halen arandığı öğrenildi. Halkevleri’nden tepki Halkevleri, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Biliyo na karşı çıkmamızdır. Bugün hesap vermeyip bundan rahatsız olanlar Halkevleri’ni susturmaya çalışmaktadır.” l ANKARA/Cumhuriyet Mahkuma baston bile vermiyorlar Tutuklu Özgür Bektaşoğlu, hücrede tutulduğunu ve sistematik işkence gördüğünü söyledi SİBEL BAHÇETEPE Sosyal medya paylaşımları nedeniyle “terör örgütüne sosyal medyadan destek verici nitelikte sloganvari paylaşımlar yaptığı” gerekçesiyle 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan ve Söke T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 7 aya yakın süredir tutuklu olan Özgür Bektaşoğlu (43), Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiğini söyledi. Bektaşoğlu, sağlık sorunları nedeniyle baston kullandığını, cezaevi idaresinin ise ailesinin yolladığı yeni bastonu kendisine vermediğini de vurguladı. Bektaşoğlu, gazetemize gönderdiği mektubunda, yaşadıkları hak ihlallerine dikkat çekti. Çocukken geçirdiği bir hastalık nedeniyle baston kullanan Bektaşoğlu, kullandığı bastonun çatlak ve her an kırılabileceğini belirterek “Geçen ay bizimkiler yeni bir baston yolladılar ama cezaevi idaresi bunu bana vermedi. İki ayrı dilekçeyle talepte bulundum ancak cevap bile verilmedi, sözlü olarak ‘metal olduğu ve zula olarak kullanılabileceğinden’ veremeyeceklerini söylediler. Revire çıktım, oradaki doktor da baston kullanmamın zorunlu olduğunu, ra por olarak yazacağını söyledi ama tutum değişmedi” dedi. Peki ya çöpe atılırsa? Bektaşoğlu, “Başvurularımızın hepsi de cezaevi idaresi üzerinden gerçekleşmek zorunda. Peki ya cezaevi idaresi bu başvuruları ilgili mahkemeye göndermek yerine çöpe atarsa” diye sordu. Kitap sınırlamasına da değinen Bektaşoğlu, “En son Söke Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiğim dilekçeden haber yok. Oysa Ağır Ceza kararları 2 aydan geç gelmiyor. Bu konuda cezaevi idaresine yazdığım iki dilekçe ye de cevap verilmedi. Bu şekilde Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkımız da elimizden alınmış oluyor” ifadelerini kullandı. Bektaşoğlu, mektubunun ardından 15 kişiyle birlikte Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Ailesini telefonla arayarak bilgilendiren Bektaşoğlu’nun bastonuna halen ulaşamadığı, koğuşta ayakta sayım vermediği için hücreye konulduğu, burada da yine ayakta sayım vermediği için her gün sayım sırasında darp edildiğini ve işkence ile karşı karşıya kaldığını söylediği belirtildi. Türkiye hikâyesini  kaybetti... Rotası belli olmayan gemiye, hiçbir rüzgârın faydası olmaz. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bu sözle özetlenebilir. Erdoğan’ın tek adamlığındaki AKP iktidarı Türkiye’yi yönü, rotası belirsiz bir gemiye çevirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda temel hedef, Atatürk’ün söylemiyle şuydu: Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak. Ekonomiden demokrasiye her alanı kapsayan bu hedef 1938’den sonra kurulan hükümetlerce de değişik biçimlerde, dönemin siyasaltoplumsal beklentileri çerçevesinde dile getirildi. İnönü, demokraside çok partili sisteme geçişin mimarı oldu. Menderes, her mahallede bir milyoner yaratmayı, küçük Amerika olmayı hedefledi. Demirel, “Büyük Türkiye” dedi. Ecevit, “Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça düzen” söylemiyle kitleleri sürükledi. Özal, “Çağ atlayacağız” dedi. HHH AKP iktidarı da ciddi bir ekonomik krizin ardından yönetime geldiğinde şunları vaat etti: AB’ye tam üye olacağız. Erbakan’ın mirası D8’leri güçlendireceğiz. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz. Meclis’te herkes temsil edilecek. Tüm Türkiye ile barışacağız. Gerek Erdoğan’ın içinden geldiği yapı, gerek AKP’nin iç yelpazesi bu hedeflere uygun değildi. Ancak toplumun önemli bir kesimi bunların 10 yılı geçmeyen bir zaman diliminde gerçekleşeceğine inandı. Ne var ki; yukarıdaki maddelerin hiçbiri hayata geçmediği gibi tümünde mevcut durumdan daha geri gidildi. Bu bağlamda AKP’nin Türkiye’nin önüne koyabileceği bir hedef kalmadı.  Arada bir “AB süreci canlanacak” mesajı veriyorlar, kimse inanmıyor. Kara mizaha bakın ki; Arap ülkeleriyle tarihin en kötü ilişki düzeyindeyiz, bunu İslamı referans aldığını iddia eden bir iktidar başardı! Ekonomide krizleri yokmuş gibi göstermekten başka hedef kalmadı. Hiçbir hedef tutmayınca, “Sistemi değiştirelim, bir şey yapmış gibi oluruz” dediler. O da krizden başka şey üretmiyor. HHH Türkiye’nin bütün birikimlerini tüketen iktidar, bir anlamda geleceğini de tüketti. Türkiye hikâyesini kaybetti. Türkiye, ülke olarak hayallerini kaybetti. Bu gidişin, daha doğrusu gidemeyişin karşısına güçlü bir hikâye, insanları çekecek bir hayal koymak gerekiyor. Önümüzdeki yerel seçim süreci bunun için önemli bir fırsat. Bu gidişe karşı seçenek oluşturabilecek partilerin “yerel seçim sadece yerel seçim değildir” diye bakmasını, Türkiye’ye yeni bir hikâye sunmasını bekliyoruz. Dündar ve Tanır’a kırmızı bülten Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında açılan ve karara bağlanan davada yurtdışında bulundukları için dosya ları ayrılan eski genel ya yın yönetmeni Can Dün dar ve gazeteci İlhan Ta nır hakkında kırmızı bül ten çıkarılması kararı alın dı. İstanbul 27. Ağır Ce za Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanıklardan katılan olmadı. Duruşmada söz alan cumhuriyet savcı Can Dündar sı, ifadeleri alınamayan sanıklar Can Dündar ve İlhan Tanır hakkında kırmızı bülten çıkarıl masını talep etti. Talebi değerlendiren mah keme heyeti, sanıklar Can Dündar ve İlhan Tanır hakkında ifadeleri alınamadığı gerekçe siyle kırmızı bülten çıkarılmasına karar vere rek, duruşmayı erteledi. l Haber Merkezi Avukat Hareketi’nden Kocasakal’a tepki İstanbul Barosu seçimlerinde mevcut başkan Mehmet Durakoğlu’nu desteklediğini açıklayan eski başkanlardan Ümit Kocasakal’a “Avukat Hareketi” tepki gösterdi. Avukat Hareketi’nden yapılan açıklamada, Kocasakal’ın “bazı grupların yıllardır Baro’yu ele geçirmeye çalıştıkları” iddiasının demokratik seçimlere gölge düşürdüğü görüşüne yer verilerek “Kendisini, hangi grubun Baro’yu nasıl ele geçirmeye çalıştığını ivedilikle açıklamaya; aksi halde tüm adaylardan ve gruplardan özür dilemeye ve bundan böyle demokratik seçimlere gölge düşürmemeye davet ediyoruz” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle