16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Melenchon’a polis baskını Fransa’da polisin, radikal sol cepheden Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisinin merkezi ile lideri JeanLuc Melenchon’un evinde dün arama yaptığı bildirildi. Baskınlara neden olarak, savcılığın Avrupa Parlamentosu’nda kimi görevlendirme nin sahte olması ve 2017 başkanlık seçim kampanyasında finansal usulsüzlük olduğu iddialarına ilişkin yürüttüğü soruşturma gösterildi. Melenchon suçlamaları redderken “Bu yapılan siyaset değil, adalet artık yok. Beni korkutmaya çalışıyorlar ama korkmuyorum” diye konuştu. Riyad’la Şam pazarlığıÇarşamba17Ekim2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 11 İdlib’de Rusya ile Türkiye arasında varılan uzlaşının ardından sahadaki çatışmaların büyük oranda durulduğu Suriye’de, siyasi çözümün yol haritası konusunda uluslararası aktörler arasındaki trafik yoğunlaştı. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Suudi Arabistan ve Katar’ı da kapsayan turuna dün Türkiye’den başladı. Rusya’dan bir heyetin de Veliaht Prens Muhammed bin Selman’la görüşmek üzere Suudi Arabistan’a gittiği bildirildi. Uluslararası aktörler için yeniden imar çalışmaları, sığınmacıların dönüşü ve siyasi çözüm için anayasa komitesinin oluşturulması Suriye’de öncelikli gündemler haline geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye temsilcisi Jeffrey’nin 1523 Ekim arasındaki bölge turunun başladığını duyurdu. Jeffrey’nin dünkü Türkiye temaslarında Suriyeli muhaliflerle bir araya geldiği gündeme yansıdı. Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu yetkilileriyle yapılan görüşmede, Türkiye ile Rusya arasında İdlib’de silahsızlandırılmış bölge mutabakatı, siyasi çözüm, sivillerin korunması konularının ele alındığı belirtildi. Jeffrey’nin hükümet yetkilileri ile de bir araya geleceği açıklandı. Jeffrey’nin turu, Riyad ile DohaAnkara cephesinde yüksek tansiyonun sürdüğü bir dönemde gerçekleşiyor. ABD’li yetkilinin, Suriye’de hükümet karşıtı güçleri destekleyen Katar ve Suudi Arabistan’da İdlib’e yönelik askeri saldırının önlenmesi üzerinde duracağı gelen bilgiler arasında. Jeffrey’nin gündeminde anayasa komitesi çalışmalarının da bulunduğu belirtiliyor. Öte yandan, Rusya Savunma Rusya’dan bir heyet Suriye dosyası ile Suudi Arabistan’a gitti. Bölge turundaki ABD Temsilcisi Jeffrey’nin ilk durağı ise Türkiye IŞİD’in bir zamanlar kalesi Rakka’da, bir anne üç yıl önce cihatçı örgütün kaçırdığı oğlundan bir iz bulmak için uğraşısını sürdürüyor. ‘IŞİD 700 kişiyi esir aldı’ Suriye’de IŞİD’in varlığına ilişkin kaygılar artıyor. Rusya’nın Suriye’deki Ateşkes İzleme Merkezi, IŞİD militanlarının 13 Ekim’de El Bahra sığınmacı kampına saldırarak yaklaşık 700 kişiyi esir aldığını belirtti. Rusya ayrıca IŞİD’in Fırat’ın doğusunda, ABD’nin müdahale etmemesi nedeniyle yaklaşık 20 km’lik bir hatta hâkimiyet kurduğunu iddia etti. Bakanlığı’ndan bir heyetin de Suriye’ye ilişkin Riyad yönetimiyle görüşmek üzere iki günlük Suudi Arabistan temaslarına başladığı duyuruldu. ‘Uzlaşı sürüyor’ Ankara desteki silahlı gruplar ve Nusra bağlantılı cihatçıların bulunduğu İdlib için Türkiye ile Rusya arasında varılan tampon bölge kurulması uzlaşısında, verilen tarih dolmasına rağmen halen kimi grupların tahliye edilemediği haberleri gelirken Kremlin’den “anlaşma sürüyor” değerlendirmesi yapıldı. Kremlin Sözcüsü, “Elbette bazı zorluklarla karşılaşılması doğal ancak Rus ordusu da Türk ortaklarımı zın çalışmalarından memnuniyet duyuyor” dedi. Sputnik’in haberine göre ise İdlib’de mutabakatı tanımayan Kaide bağlantılı Hurras el Din, Ensarud Din, Ensarul İslam ve Ensar Tevhid Tugayları adlı gruplar Suriye hükümet güçlerine karşı ortak saldırıya hazırlanıyor. Bu arada, Ürdün’le Nasib Sınır Kapısı açılan Suriye hükümetinin Irak’la da benzer bir adıma hazırlandığı gündemde. ‘RADİKALLERİN’ İSTİKAMETİ BELİRSİZ Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İdlib mutabakatı kapsamında oluşturulan silahsızlandırma bölgesindeki radikal grupların çekilmesi konusunda bir sıkıntı görünmediğini belirtirken bu grupların nereye gideceği konusunun belirsiz olduğuna işaret etti. Çavuşoğlu KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’la düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Silahsızlanma bölgesinden İdlib’e çekilen radikal terörist grupların nereye gitmesi öngörülüyor” sorusuna “Şimdi bunlar ne olacak, bu önemli bir soru. Çünkü sınırımızın öbür tarafında biz, teröristler ya da radikalleşmiş gruplar istemeyiz. Tabii bunu tüm ülkelerle görüşüyoruz. Burada farklı ülkelerden gelen yabancı terörist savaşçılar da var. Bunlar kaynak ülkelere gönderilecek mi, başka nasıl tedbirler alınacak, tüm bu konularda Dışişleri Bakanlığımız, istihbaratımız, muhatap larıyla görüşmelerimizi sürİdlib dürüyoruz ama burada orçevresinde tak bir stratejiye de ihtiyaç eller var” yanıtını verdi. tetikte. Münbiç çıkışı Çavuşoğlu, Türkiye ile ABD’nin mutabakat sağladığı ve Münbiç’ten PYD’nin çıkmasını öngören yol haritasında gecikme olduğunu da kaydetti. “Fırat’ın doğusunda da sınırlarımızın ötesinde terörist görmek istemeyiz. ABD’nin sorumluluklarından bir tanesi de bu teröristleri buradan temizlemektir” dedi. “Münbiç konusunda ABD’de bir savsaklama hissedersek önceki çizgiye döneriz. Ya siz temizleyin ya da biz temizleriz” ifadesini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet İran menzil artırdı Tahran yönetimi karadan denize balistik füze menzilini 700 km’ye yükselttiğini açıkladı. Devrim Muhafızları Uzay Bölümü Başkanı Amiral Hacızade, füzelerin yalnızca savunma amaçlı olduğunu, ABD’nin İran’ın petrol ihracını engellemeye teşebbüs etmesi durumunda Hürmüz boğazının güvenliğini sağlamaya yönelik olduğunu kaydetti. 14 İranlı kaçırıldı Öte yandan İran’ın Pakistan sınırındaki Sistan ve Belucistan eyaletine bağlı Mircave kentinde 14 güvenlik görevlisinin kaçırıldığı bildirildi. İran devlet televizyonu, “sınır bölgesinde bir operasyon için bulunan görevlilerin sabaha karşı terörist bir grup tarafından kaçırıldığını” duyurdu. Kaçırılanlardan 7’sinin Besiç milisi, 5’inin sınır muhafızı ve 2’sinin de Devrim Muhafızları Ordusu istihbarat mensubu olduğu belirtildi. Sistan ve Belucistan eyaletinde faaliyet gösteren “Ceyşu’l Adl” isimli örgüt, sosyal medya hesabı üzerinden olayın sorumluluğunu üstlendi. Ceyşul Adl örgütü, 2012 yılında İran’ın terör örgütü ilan ettiği Cundullah üyeleri tarafından kuruldu. Örgüt, “Sünni Beluc halkının haklarını savunduğunu” öne sürüyor. Uygur ‘kampına’ Pekin itirafı Çin, uluslararası kamuoyunda sert tepkilere neden olan Uygurlar için kurduğu “kampların” varlığını kabul etti. Şincan Özerk Uygur bölgesinin valisi, “kampların” bölgede aşırılığın engellenmesi ve güvenliğin sağlanması amacıyla kurulduğunu savundu. Burada tutulan Uygur Türklerine eğitim vererek “hayatlarına renk kattıkları” ifadesi ise dikkat çekti. Vali, “kampları” meslek, hukuk ve dil eğitimi alınan bir tür yatılı okul olarak da tanımladı. Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi, “Uygur kökenli bir milyona yakın kişinin kitlesel olarak gizli bir şekilde toplama kamplarını andıran yerlerde tutulduğu” suçlamasını yöneltmişti. Daphne için ‘adalet’ çağrısı Yolsuzluk haberleriyle tanınan Maltalı gazeteci Daphne Caruana Galizia, katledilmesinin birinci yıldönümünde arabasına yerleştirilen bombanın patladığı Bidnija’da anıldı. Galizia’ya saldırının düzenlendiği yola “Adalet” yazılı pankart ve çiçekler konuldu. Gazeteci, öldürülmeden önce Panama belgeleri üzerine yaptığı haberlerde, Başbakan Joseph Muscat’in yakın çevresine yönelik yolsuzluk iddialarını ortaya koymuştu. Gazetecinin ailesinin hükümeti suçladığı suikast soruşturmasında bir yıl geçmesine rağmen fazla yol alınamadı. Şu ana kadar, soruşturma kapsa mında üç kişi tutuklandı. “Malta tarihinin en büyük suçu olarak” nitelenen saldırı için emri veren kişi /kişiler ise hâlâ “meçhul”. AB’nin de aralarında olduğu uluslararası oluşumlardan Malta yönetimine şeffaf soruşturma çağrıları yükseliyor. Ülkede sık sık yönetim karşıtı protestolar düzenleniyor. Guterres’ten D. Akdeniz’deki kaynaklara ilişkin Kıbrıs çıkışı: İki taraf da faydalanmalı Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz’deki enerji havzalarının paylaşımı için tartışma sürerken Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, uzun süredir beklenen Kıbrıs raporunu BM Güvenlik Konseyi’ne sundu. Guterres, “Bir kez daha Kıbrıs’ta ve çevresinde bulunan doğal kaynaklardan her iki toplumun da faydalanması gerektiğini yineliyorum” dedi. Ada’da kapsamlı çözüm umutlarının hâlâ canlı olduğunu savundu. Öte yandan dün Ankara’da KKTC’li mevkidaşı Kudret Özersay ile görüşen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununda çözüme ulaşılamamasının sorumlusu olarak Rum tarafını işaret etti. Türkiye’nin ada etrafında da sondajlarını sürdüreceğini belirtti. “Derdimiz kimseyle kavga etmek değil, zenginliklerin hakça paylaşılmasıdır” dedi. Gazze’de önceki gün yine İsrail karşıtı protestolar vardı. İsrail ateşinde onlarca Filistinlinin yaralandığı gündeme yansıdı. Avustralya, Trump’ın izinde Avustralya Başbakanı Scott Morrison, ABD Başkanı Donald Trump’ın uluslararası tepki çeken ve Ortadoğu’yu iyice karıştıran kararını takip ederek Kudüs’ün resmi olarak İsrail’in başkenti olarak tanınabileceğini duyurdu. Morrison, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve büyükelçiliği Tel Aviv’den buraya taşıma seçeneğini değerlendirdiklerini İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya söylediğini belirtti. Avustralya’nın, iki devletli çözüme bağlılığının ise devam ettiğini sözlerine ekleyen Morrison, bir karar almadan önce Bakanlar Kurulu ve diğer ülkelerin görüşünü alacağını kaydetti. Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, Hamas’la var olan şartlarda bir anlaşmanın mümkün olmadığını söyledi. Gazze Şeridi’ne yönelik yeni bir saldırının sinyalini verdi. 19921995 savaşının ardından ABD’nin Dayton kentinde dönemin Sırbistan, BosnaHersek ve Hırvatistan liderleri Slobodan Miloşevic, Aliya İzzetbegoviç ve Franjo Tudjman’ın yanı sıra ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher barış anlaşmasına imza atmışlardı. 21 gün süren görüşmelerin ardından imzalanan anlaşmanın BosnaHersek’te parçalı yapıyı beraberinde getirdiği yorumları yapılmıştı. ‘BosnaHersek’te düşmanlık ÖZKAN SEÇİMİ yapısallaşıyor’ ANALİZ ETTİ Tarihsel bağlar nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimi ilginç bir Türkiye’de her za duruma da yol aç man yakından ta tı. Bu seçimde Hır kip edilen Bos vat Komşiç’in se na Hersek’te geçen hafta Başkanlık Konseyi’nin Boş DOĞAN ERGÜN çilmesini sağlayan daha çok Boşnak oylar oldu. Birçok nak, Hırvat ve Sırp üye Boşnak savaş sırasında lerini belirlemek için ya Altın Zambak nişanı almış, pılan seçimlerde milliyet Bosna’ya sadakatinden çilik rüzgârı esti. Bosnalı emin oldukları Komşiç’e Müslümanlar adına Şefik oy vermeyi tercih etti. Caferoviç’in, Sırplar adına milliyetçi ve Rus yanlısı Milorad Dodik’in, Hırvatlar Dodik, Rusya için önemli adına ise Zeljko Komsic’in zafer kazandığı seçimleri, BosnaHersek üzerine çalışmalarıyla tanınan yazar Özgür Dirim Özkan ile görüştük. Özkan’a göre, 23 sene önce yapılan Dayton Barışı’yla kurulan sistem, yarattığı çok parçalılıkla ülkeyi öldürmüyor ama süründürüyor. n Bosna’da parçalı ve karmaşık bir siyasi yapı var. Bunu kısaca anlatır mısınız? Bosna Savaşı’nı sona erdiren Dayton Barış Anlaşması’ndan bu yana 23 sene geçmiş olmasına rağmen, Bosna siyaseti hâlâ savaşın gölgesinde yapılıyor. Dayton’un yaptığı savaşan tarafları barıştırmak değil aralarındaki sınırları daha da keskinleştirip, düşmanlığı yapısallaştırmak oldu. Ülkenin parçalı yapısının sorumlusu Dayton, bir anlamda hayatta kalmasının da nedeni. Yani, öldürmüyor ama süründürüyor. BosnaHersek iki ayrı özerk devletten, 10 kantondan, bir de özel bölgeden oluşuyor. Her bakanlıktan 14’er tane var. Haliyle bu karmaşık yapının işlevli olması mümkün değil. Milliyetçi siyasi aktörler ise bunu olanca hoyratlığıyla sömürmesini çok iyi biliyor. Ülke Avrupa’nın yolsuzlukta, yoksullukta, işsizlikte önde gelen ülkelerinden. Hâlâ Yugoslavya’dan kalan eğitim, sağlık, bilim altyapısı kullanılıyor. n Bu seçim sonuçları ülkenin bütünlüğü bakımından geleceğe dönük umut veriyor mu? Milliyetçiliğin, yolsuzluğun, işsizliğin kazandığı bir seçimi daha geride bıraktık. Her sekiz ayda bir Bosnalı Müslüman (Boşnak), Bosnalı Sırp ve Bosnalı Hırvat cum n BosnaHersek RusyaBatı geriliminin yansımalarının olduğu bir ülke. Seçim sonuçlarını bu açıdan da ele alabilir misiniz? Öncelikle, bu seçimde en çok konuşulan konulardan biri, “dış mihraklar”ın Bosna siyaseti üzerinde oynadığı oyunlardı. Dodik, her zamanki gibi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ziyaret etti, desteğini aldı. Dodik şimdilerde de cumhurbaşkanlığı görevini Saraybosna’da yürütmeyeceğini ve BosnaHersek bayrağı yanında Sırp Cumhuriyeti bayrağının yer almadığı etkinliklere katılmayacağını açıkladı. NATO’nun genişleme hamlelerine karşı Balkanlar’ı istikrarsızlaştırma silahını oynayan Rusya için Dodik, satranç tahtasında karşı tarafı pat edebilecek önemli bir piyon. Ankara etkisi bu kez sınırlı n Ankara’nın seçim sürecinde ve çıkan sonuç larda etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? SDA genelde seçimlerde en büyük desteği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan alır. Ama bu seçimde AKP’nin Bosna seçimlerindeki etkinliği bi raz frenlenmiş oldu. Tabii ki bunda döviz kuru, rahip Brunson, İdlib gibi konu larda sıkışan AKP’nin Balkanlar’ı şu sıralar boşlamak zorunda kalma sının da etkisi Özkan yok değil. hurbaşkanlığı konseyi üyesi arasında el değiştiren bir sistem var. Konsey ‘Solun üyelerinin yanı sıra, Ulusal Parlamento, iki özerk böl durumu trajik’ ge olan BosnaHersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti Parlamentoları, 10 ayrı kantonun parlamentoları ile Brçko Parlamentosu için 3.5 milyona yakın seçmenin sadece yüz n Bosna Hersek’te solsosyal demokrasi adına seçim sonuçları ne anlatıyor? BosnaHersek’te sol partilerin durumu trajikomik. Sosyal demokrat SDP ile 2012 yılında bu de 53’ü sandığa gitti. radan ayrılan Demokra BosnaHersek tik Cephe oyları paylaşı Federasyonu’nda zafer Aliya İzzetbegoviç’in kurup oğluna teslim ettiği sağcı Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA) oldu. Onu sosyal demokrat parti ta yor. Bundan önceki seçimde SDP yüzde 14 almıştı, DF ise yüzde 9. Bu seçimlerde ise tersi oldu. Daha önce SDP’nin koalisyon ortağı olarak iktidara geldiğini, fa kip ediyor. Liberal eğilimli kat Bosna’nın sorunları Naşa Stranka (Bizim Parti na çözüm olamadıklarını miz) da etkisini artırdı. Sırp Cumhuriyeti’nde ise beklendiği gibi Milorad Dodik zafer elde eden taraftı. 199295 savaşının gölgesinde yapılan seçim kampanyası boyunca mil biliyoruz. SDP’ye sadece etnisiteler üstü bir kimliğe sahip olduğu için oy veriliyor. Sosyalist solun ise durumu içler acısı. Yugoslavya döneminin özeleştirisinin verilme liyetçi, hatta ayrılıkçı reto diği bir sosyalist/sol ze rik damgasını vurdu. Sırp minde 2018’in sorunla Cumhuriyeti’nin kabadayı lideri Dodik son yıllarda ayrılıkçı söylemini zaten daha da artırmıştı. rına çözüm bulabilecek bir siyasi program çıkarmak pek mümkün görünmüyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle