23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Sezon, Atatürk ile açılıyor İzmir’de 2015 yılında kurulan Folkart Gallery, 20182019 sergi sezonunu “Büyük Dahi / Gazi Mustafa Kemal” sergisi ile açacak. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bugüne kadar hiç görülmeyen fotoğrafla rı, kullandığı özel eşyaları, yazdığı mektupları ve birçok objenin yer alacağı sergi 19 Ekim Cuma günü ziyaret edilebilecek. Sergi 24 Şubat 2019 tarihine kadar açık kalacak. 14 EDİTÖR: orhun atmış TASARIM: ece kurtuluş kultur@cumhuriyet.com.tr Çarşamba 17 Ekim 2018 babasınSaebsetnozniyuobrdileurdeNosâssztaıummUHMtkikeumhVmeater’iltnıkNoaâğnzllıuamt,t’ıı Zaman geçer müzik kalır Ressam Mehmet Nâzım yarın Fransa Creuse, GuereAjain’de yakılacak CEREN ÇIPLAK DRILLAT Boğaziçi Üniversitesi’nde Prof. Üstün Ergüder’in zamanında başlattığımız, su katılmadık Şair Nâzım Hikmet’in oğlu, ressam Mehmet Nâzım’ın ölü Münevver Andaç, Mehmet Nâzım, Fahri Petek, Utku Varlık. 1971, Paris klasik müzik konserleri yirmi iki yaşında. 1996’daki ilk konseri İdil Biret, ikincisini Fazıl Say vermişti. Bugüne münü sosyal medyadan duyu kadar tüm rektörlerin desteği ve spon ran ressam dostu Utku Varlık ile Pa sorlarımızın katkılarıyla yirmi iki yı ris’teki atölyesinde buluştuk; Mehmet la ulaştık. Japonya, Amerika, Kanada, Nâzım’ı ve onun Paris’e uzanan yol Avusturalya’dan bile sanatçı davet et culuğunu konuştuk. tik. Hem duayen sanatçılara hem de Öte yandan, Mehmet Nâzım yarın genç yeteneklere kapıları açtık. Şim saat 10.30’da Fransa Creuse, Guere di ünlü olmuş nice sanatçı ilk konseri Ajain’de yakılacak. ni ALH sahnesinde verdi. Gerek prog n Mehmet Nâzım’la dostluğunuz ram içeriği, gerek sanatçı kalitesi hep ne zaman başladı? daha yukarı tırmandı. Hatta bazan da, 1970 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademi’sinden devlet bursuyla dört yıl için Paris’e gelmiştik, Mehmet Güleryüz’le birlikte. Malum o yıllarda Paris’de yaşayan otuzu aşkın Türk ressamı örneğin Abidin, Avni, Mübin ve de bugün resmin önde gelen tüm ressamları, bizi de Paris’in çekimine almıştı. Biz yenice Paris’e ısınırken, bir arkadaşım genç, sarışın, çekingen bir arkadaşıyla tanıştırdı; gecenin sonunda Memet’le uzun sürecek dostluğumuz böyle başladı. n Mehmet Nâzım’la tanıştığınızda ilk izlenimleriniz nelerdi? Çok güzel Türkçe konuşuyordu, çekingenliği bir Türk gazetecisinin 1957’de onunla Varşova’da yaptığı konuşmada babası Nâzım Hikmet’e karşı tavır alması sonucu oluşan medyatik bir tepkiydi; sanki Nâzım’ı kimse eleştiremez, oğlu bile! Ertesi gün beni annesi Münevver Andaç’la tanıştırdı ve dostluğumuz bu saygın kişiyle başka bir boyuta girdi. En kısa bir sürede Abidin ve Güzin Dino ve Paris’teki tüm entellektüel, sanatçı çevresini de bu nedenle tanıdım. n Onların Paris yolculukları nasıl başlıyor? Nâzım, 1950’de Mehmet’in doğumundan hemen sonra dostlarının yardımıyla, bir tekneyle Türkiye’den kaçıyor, kaçmak değil bir kurtuluş bence. Münevver Andaç ve Mehmet 1960 yılına kadar polis kontrolünde İstanbul’da yaşadıktan sonra, ünlü bir İtalyan yayıncının yatıyla Ayvalık’tan kaçıp, önce İtalya sonra da Polonya, Varşova’ya ulaşıyorlar. Ne yazık yol burada bitiyor çünkü o süre içinde Nâzım Moskova’da Vera’yla evlenmiş. n Nâzım Hikmet’in Polonya’ya ziyaret gerçekleştirdiğini biliyoruz. O dönem aralarında nasıl bir ilişki vardı? Malum bu ikilemde Nâzım çok güç bir durumda; kanımca üç kez Varşova’ya geliyor ki onların Varşova’daki üçüncü yılında, 1963’te Moskova’da bir kalp krizinden ölüyor. Mehmet 13 yaşında o zaman! Beraberliğimiz sürecinde bu konu bir tabu olarak kaldı... Bu konuda söylenen ve anlatılanların gerçekle hiç bir ilgisi yok. Nâzım’la mektuplaşmaların ‘İLGİNÇ BİR YAŞAM...’ “Montparnasse 210 Bulvar Raspail’da çok ilginç bir yaşama sahiptiler. Evin birinci katında Münevver’in dairesi, karşısında karikatürist Sinan Bıçakcı, ikinci katta ressam Mübin Orhon, beşinci katta ressam Komet, karşı odada da Mehmet.” Utku Varlık Ceren Çıplak Drillat da duygudan öte çok kültürel bir alışveriş vardır, aşktan öte mantık; işte Münevver’in gücü... ‘Hiçbir zaman ben ressamım demedi’ n Ressamlığa yolculuk nasıl başladı? Ressam çevresi içinde olması mı etkiledi? Kuşkusuz öyle. Şair, yazar... En son ressam olarak kendini göstermek istedi. Bizlerle birlikte grup sergilere katıldı. Ankara’daki Siyah Beyaz Galeri’nin kurucusu Faruk Sade de onu teşvik etti, resimlerini sergiledi ve sattı. Ama ressamlığı tek başına bir iş olarak görmüyordu. Hiçbir zaman ben ressamım demedi. Ressamlığına da çok sahip çıkmadı. Ama bu son günlerinde atölyesine gitsem onu resim yaparken bulurdum... n Mehmet nasıl bir karaktere sa hipti? Mehmet çok güzel Türkçe konuşu yordu ancak Polonyacası daha iyiydi. Fransızca da öğrendi çabuk. Birçok dilde okuyan entelektüel biriydi. Çok meraklıydı. Her şey onu ilgilendirirdi. Polonya’dan donanımlı bir şekilde gelmişti. Aynı zamanda çok espiriliydi. Ben ona Nâzım’ın meşhur şiirinden seslenirdim; “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” örneğin Abidin yerine sevmediğimiz bir ressam derdim. Mehmet’de “Yapamam abi” derdi. Bu aramızda bir şakaydı. n Resimde nasıl bir üslubu vardı? Çağdaş bir Türkiye’den çok, hayallerinde başka bir İstanbul vardı, örneğin Dede Efendi dinlerdik, minyatüre baktık, o yıllar çok az bilinen Mehmed Siyah Kalem onu çok etkiledi, işte bunların bir karışımı olabilir bu resim! n Mehmet’in babasıyla benzerlikleri var mıydı? Nâzım gibi sarışın mavi gözlü, Polonya tarafı çok etkin bu fizikte, tip olarak da Nâzım’a çok benziyordu. Tanımayanlar bile: “Nâzım ’ın oğlu musun?” diye sorarlardı. Abidin Dino benzerliklerini çok iyi görüyordu. Abidin Dino bir gün bana “Nâzım’ın ses tonu bile Mehmet’te var” demişti. l PARİS ‘Yazdığı şiirleri saklardı’ n Nâzım’ın Mehmet’e yazdığı şiirleri biliyoruz, peki Mehmet babasına hiç şiir yazdı mı? Mehmet’in babasıyla tinsel diyaloğuna kimse varamadı, babasına katiyen şiir yazmadı ama bir anım var şiirle ilgili: O yıllar Rus şair, şiirlerini ezgi misali söyleyen Boulat Okoudjava’ya hayranız. Bir gün Mehmet “İlginç bir Rus şair var, çevirisini sana okumak istiyorum” dedi. Okudu, “Müthiş, bu şairi Türkiye’ye tanıtmak gerekir” dedim ve yüreklendirdim. Sonra 1015 şiir daha getirdi ama Rus şair diyor hâlâ… Ama ben anladım onun yazdığını. Sonunda “Mehmet bu şiirler senin” dedim. Mehmet hemen uzaklaştı şiirden ve şiirlerini saklamaya devam etti. Kanımca şiire elini sürmedi sonra! ‘Babası ona engeldi’ n Neden? Babasının yolundan mı gitmek istemedi? Babası aslında ona engeldi, örneğin bir gölge, bu kompleksten öte; çevrenin ve karşılaştığı tüm kişilerin ilk bakışta “demek Nâzım Hikmet’in oğlusunuz?” demesiydi. Önlenemez, duymamazlıktan da gelinemez! Sadece benim değil bizim çevrenin de gözlemi buydu: babasının gölgesi onu sürekli izliyordu; Nazım, bu anlamda Mehmet’i frenledi. Baba yoktu ortada ancak onun altında ezilmekte bir gerçekti. Sonunda da öyle oldu gerçekten. Pek çok kişi Mehmet’e başka gözlükten bakıyordu. O gözlükten Nâzım’ı görüyorlardı. Ben o yıpranmayı biliyorum. Büyük bir labirentti ve çıkmakta zorlanıyordu. Düşünün babası Nâzım bizi şaşırtan her şeyi yapmış, peki geriye ne kalmıştı? tabii ki isim benzerliği olarak, Londra’daki ünlü Royal Albert Hall konserleriyle karıştırıldı! ALH konserleri bugün Türkiye müzik yaşamındaki diğer kurumlar kadar önemli bir yer tutuyor. Konuğumuz olan sanatçı ve topluluklar arasında Martha Argerich, Shlomo Mintz, Alfred Brendel, Paul Badura Skoda, Midori, Khatia Buniatisvilli, Renaud Capuçon, Emma Kirkby, Spivakov ve Moskova Virtüözleri, Camerata Salzburg, Daniel MüllerSchott, Musica Viva, Festival Strings Lucerne, Allegri Quartet, Hermitage Orchestrası, Alexey Utkin, Charles Owen, Alexander Markof, Reinhard Friedrich, Martin Hasselböck, Amati Trio, Mahler Quartet gibi dünya ünlüleri oldu. Bunların kimi artık çok ünlenmişti, kimiyse daha çiçeği burnundaydı. Başlangıç bu akşam Program kitapçığımıza ve gecelik programlara çok önem verdik. Oradaki bilgiler öğrencilerimizin müzikten daha çok zevk almasına ışık tuttu. Şimdi başka konser salonlarında rastladığım nice eski öğrencimiz, klasik müzik zevkini bu konserlerle edindiğini söylüyor. Bir okul olduğumuzu unutmadan bilet fiyatlarını da bugüne kadar ucuz tuttuk. Halen ana sponsorumuz Kültür ve Turizm Bakanlığı ve ulaşım sponsorumuz Türk Hava yolları. Albert Long Hall’deki mükemmel akustik, Steinway marka piyano ve 120 yıllık orgumuzla, bu ortam her çarşamba gecesi öğrencileri, hocaları, mezunları olduğu kadar İstanbul’un her köşesinden nice müzikseveri kucaklıyor. Konserlerimiz bu akşam Sasha Rozhdestvensky (keman) ve Josiane Marfurt (piyano) ile başlıyor. Pekineller’in desteklediği harika gençlik, ilk kez bir araya gelen Trio Likya üyeleri, Almanya’da yıllardır ün salmış Betin Güneş’in Turkish Chamber Orkestrası, Golden Horn Brass, ünlü Rus sanatçılardan oluşan Brahms Trio, deneyimli Bozok Quartet, efsane piyanist Michail Lidsky’nin Rachmaninof resitali, ünlü şancılarımızın katılacağı Zehra Yıldız’ı anma gecesi, Ender Sakpınar yönetimindeki Eskişehir Senfoni ve Seren Akyoldaş, Elerki Taşkın ve Görkem Tokur’’un katılacağı yeni yıl konseriyle sona eriyor. İkinci dönem, 13 Şubat’ta Ren KODA, Biret’le başladı Londres anısına söyleşi gim Gökmen yönetimindeki Karşıyaka Oda Orkestrası ile başlıyor. Macaristan’dan Petroff piyanolu üçlü, Fransa’dan Les Paladines, Gülsin Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası (KODA) ve Hikmet Şimşek Sanat Merkezi, 20182019 sezonunu İdil Biret konseriyle açtı. Şef Rengim Gökmen’in yönettiği konserin ardından konuşan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar “Sanat çiçeklerimiz Türkiye’yi saracak” dedi. Fransız gazeteci Albert Londres (18841932) anısına 20 Ekim Cumartesi günü 17.00’de İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Albert Londres Ödülü Başkanı Annick Cojean, Le Figaro gazetesinden Delphine Minoui ve gazeteci, yazar söyleşi gerçekleşecek. Cojean, ocak ayında yargılanan Türk gazetecilerle Fransız gazetecilerin dayanışma eyleminde Kadri Gürsel’i ‘evlat’ edinmiş ve mektup yazmıştı. Söyleşinin ardından David André’nin Albert Londres ödülünü kazanmış olan “Dinmeyen Acı” (2011) belgeseli gösterilecek ve André ile söy Onay resitali, Almanya’dan viyolacı Tatjana Masurenko, Avrupa’da ünlenmiş gençlerimizin piyanolu kenteti, Leyla Gencer’i anma konseri, İspanyol piyanist Javier Perianes, üç ünlü sanatçımızla bir trio, Barış Demirezer yönetimindeki Bilkent Gençlik Senfoni ve İngilitere’den Tercia Realidad’ın danslar, masallar şarkılarla dolu konseriyle sona eriyor. Sonra zaman geçiyor ve geriye mü 2001 yılında yaşama veda eden Kadri Gürsel’in katılacağı bir leşi yapılacak. zik kalıyor. unutulmaz orkestra şeflerinden Hikmet Şimşek anısına gerçek leşen etkinlik yoğun ilgi gördü. Aralarında çocukların da yer aldığı müzikseverler salonu hınca hınç doldururken, içeri giremeyenler için de fuaye alanındaki LED ekrandan yayın yapıldı. Konserin ardından konuşan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Eğer sanat yoksa, eğitim yoksa, ekonomiyi düzlüğe çıkartamazsınız. Düzlüğe çıkartmak için Ulu Önder’in sanat devrimini, eğitim devrimini örnek almalı ve yaşatmalıyız. Karşıyaka’dan başlattığımız bu sanat devrimini Türkiye’ye yaymak için uğraşıyoruz. İzmir’in dağlarında açan sanat çiçeklerini Türkiye’nin en ücra köşesine yaymak için de var gücümüzle çalışıyoruz. KODA bugün hepimizin övüncü, Karşıyaka’nın gelecek kuşaklara onurla aktaracağı bir mirastır. KODA’sı, Karşıyaka’sı, İzmir’i olan bir ülke, geleceğinden asla endişe duymamalıdır. Hayaller, cesaret ve emek ister. Bu sözü asla kağıt üstünde bırakmadık, bırakmayacağız. Yeni sanat yılımız kutlu olsun” dedi. Biret de Akpınar’a teşekkür ederek, Karşıyaka Belediyesi’nin sanata yönelik hizmetlerinin Türkiye’ye örnek olması gerektiğini söyledi. l İZMİR / Cumhuriyet Sarısözen CRR’de anılıyor Türk Halk Müziği ve Türk folkloruna büyük hizmetleri olan binlerce türkünün derleyicisi Muzaffer Sarısözen, ölümünün 55. yılında bugün ve yarın Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda düzenlenecek sempozyum ve konserlerle anılacak. Sempozyum, bugün saat 09.30’da açılış konuşması ve açılış töreniy le başlayacak. Akşam ise yine CRR’de, Uğur Kaya’nın yönetiminde Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu bir konser verecek. Yarın akşam aynı yerde Nurettin İlhan yönetiminde İBB Kent Orkestrası Türk Halk Müziği Topluluğu ve konuk sanatçıların katılımıyla konser düzenlenecek. Yaman Tüzcet, cuma uğurlanacak Geçen hafta Avustralya’da 76 yaşında yaşamını yitiren tiyatro dünyasının ünlü yönetmeni, oyun yazarı ve oyuncu Yaman Tüzcet, 19 Ekim Cuma günü İstanbul’da toprağa verilecek. Sanatçının eşi Günnur Tüzcet’in verdiği bilgiye göre, cuma saat 11.00’de İstanbul Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde bir anma töreni yapılacak. Daha sonra Tüzcet’in cenazesi Levent Camisi’ne getirilerek Kozlu’daki aile mezarlığına defnedilecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle