15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 16 Ekim 2018 6 haber EDİTÖR: GÜRER MUT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Baroda seçim zamanıDünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’nun başkan adayları c’e konuştu SEYHAN AVŞAR Dünyanın en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosu, 40 bini aşkın üyesiyle, hafta sonu yapılacak genel kurulda yeni başkanını belirleyecek. Seçimlerde, yedi ayrı gruptan sekiz aday ve iki bağımsız aday yarışacak. Adaylık yarışında öne çıkan, şimdiki başkan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Mehmet Durakoğlu, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Hasan Kılıç, bağımsız aday Fikret İlkiz, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar grubunun adayı Eren Keskin ve Avukat Hareketi Grubu’nun adayı Başar Yaltı, yargı bağımsızlığı ile OHAL’e ilişkin düşüncüleri ve hedeflerini Cumhuriyet’e anlattı. MEHMET DURAKOĞLU: ‘Gelecek için projeler üretilmeli’ Siyasilerin ağzından çıkan yargı bağımsızdır gibi sözler inandırıcı değil. Kimsede buna inanmıyor. Mesela biz ler uzun bir süredir siyasal kavramları belir li ağırlıklar içerisinde kullanmaya özen gös teriyoruz, ancak adil yargılama hakkını, ma sumiyet karinesini ve çe lişkili yargıyı bu kadar çok konuşmuyoruz. Çün kü evrensel hukukun ge nel kabule ulaştırdığı bu kavramlar bu dönem içe risinde, içi tümüyle bo şaltılan kavramlar oldu. OHAL’in bizim için ifade ettiği anlam yargıya ye Mehmet Durakoğlu ni bir format atıldığı aslında. OHAL, Türkiye’de OHAL’in ilanına neden olan FETÖ ile müca dele boyutunu değiştirdi, özellikle muhalefe tin sindirilmesine yönelik bir silaha dönüş tü. Bu bağlamda açılan davalar, özellikle sa vunmaya getirilen kısıtlamalar, davaların muhatabı olan insanlar açısından da çok cid di sorunlar doğurdu. Vatandaşların adalete erişimlerini engelleyen bir tablo çıktı ortaya. Öyle görünüyor ki, bir süre daha Türkiye bu acıları yaşamaya devam edecek. ‘Avukatlık el verme sanatıdır’ OHAL’in ilanından itibaren çok net bir şekilde gördük ki, siyasi iktidarın temel hedeflerinden bir tanesi avukatlardır. FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle çok sayıda savcı ve hâkimin görevden alınmasıyla yeni bir yapılanma gerektiğini ve bu yapılanmanın yargıya yaraşır bir biçimde yapılması gerektiğini söylemiştik. Ancak öyle olmadı. Gelen hâkim ve savcılar tarafgirliği, partizanlığı ifade eden yaklaşımlar sergiledi. Dünyadaki değişimin avukatlığı etkileyecek bir model getirdiğine tanık oluyoruz. Dijitalleşmenin bazı meslekleri yok edeceği, yeni meslekleri ortaya çıkaracağı ortada. Biz de kendi mesleğimizin geleceğini öngörerek projeler üretmeliyiz. Yeni dönemde bu projelerin peşinden koşacağız. Baro da yeni bir sürekli eğitim merkezi açacağız. Avukatlık el verme sanatıdır. Bu eli verebilecek çok bilgili avukatlar var. Geçen iki yıl içerisinde bazı üniversiteler ile yüksek lisans anlaşmaları yaptık. Meslektaşlarımızın başka alanlarda beceri eğitimleri için gerekli olan eğitimleri sağlayacağız. UYAP okulu açacağız. Baro aidatlarını yüzde 50 azaltacağız. Ayrıca avukatların sosyal hayatına katkıda bulunacak çalışmalar yapacağız. BAŞAR YALTI: ‘Güçlü baro, saygın avukat’ Yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, otokritik ve antidemokra tik bir devlet yapısı ile kanun devleti olmayı bile kabul etmeyen bir kararnameler devleti inşa edildi. 1923 Cumhu riyet’inin yerine ferman larla, yani tek adamın anlık kararları ile ida re edilen siyasal İslamcı bir anlayışla Türkiye yö netmekte. Ülkede sürek li bir OHAL durumu ya şanmaktadır ve bu değiş tirilmelidir. Yapılmak is Başar Yaltı tenen, avukatların hak ve yetkilerini filen kulla namaz hale getirilmesi, bu yolla halkın hak arama özgürlüğünün ortadan kaldırılma sıdır. Siyasal iktidar, avukatsız yargı ister. Çünkü avukat yargıda muhalif olmayı tem sil eder. İktidarlar muhalefetten hoşlanmaz. Mevcut baro yönetimi zihinsel ve fiziki ola rak yorgun düşmüş gözüküyor. Yaşanan si yasi ve hukuki altüst oluşa yalnızca tanıklık etmekle yetiniyor. Bir hukuk kurumu ola rak, ülkede rejim değişirken bunu görmez den geliyor. Biz bu anlayışı ortadan kaldı racağız. Temel sorun olarak gördüğümüz, “Güçlü baro, saygın avukat” ilkesine ulaş mak için baroya yabancılaşmış avukatı ba royla barıştıracağız. Baroyu avukatların yö neteceği bir özelliğe kavuşturacağız. İstanbul Barosu’nun 2016 tarihinde gerçekleşen seçime 23 bin 921 üye katılmıştı. Bu yılki seçimin daha kalabalık geçmesi bekleniyor. HASAN KILIÇ: ‘Saygınlığımızı kazanacağız’ OHAL ile birlikte toplumun adalete avukatlık kanununa aykırı şekilde hakların olan güveni giderek daha da işlem yapılan avu da zayıflamıştır. Kamu katlar unutulmamalı sal düzen toplum üzerin dır ki, vatandaşlar adı de baskı yaratılarak de na bu görevi yürütmek ğil, toplumun adalete olan tedirler. Görevleri sebe inancıyla sağlanır. Bire biyle yargılanan mes yin hukuk sistemine gü lektaşlarımızı yalnız bı venmediği bir toplumda adaletten söz edemeyiz. Hasan Kılıç rakmamaya devam etmeliyiz. Adalete güven ancak hukuk güvencesinin temini ile mümkün Bıkmadan çalışacağız dür. Keyfi uygulamaların olduğu Demokratik hukuk devletinde bir sistemde hukuk güvencesin yargı bağımsız olmalı, siyasal ik den, adaletten, hukuk devletin tidar yargıyı bir dizayn aracı ola den bahsedemeyiz. rak görmemelidir. Bazı mahkeme Son dönemlerde yargı ve adalet kararlarından sonra yapılan yer üzerinde tahrip edici süreçler ya değişiklikleri çok ciddi olumsuz şandı. Sırf mesleklerini yaptıkları algı yaratmakta ve benzer durum için gözaltına alınan, tutuklanan larda objektif kararlar verilmesi ne engel olmaktadır. Kimse yargının güvenilirliğini zedeleyecek davranışlar içerisinde olmamalı. Yargıya ve adalete olan güvenin zedelendiği bir sureci acilen ortadan kaldırmalı ve yeniden bu güven duygusunu tesis etmeliyiz. Meslek itibarının geliştirilmesi, kaybolan saygınlığın yeniden sağlanması ve savunmanın olmazsa olmaz olduğu algısının yeniden yerleşmesi için bıkmadan usanmadan çalışacağız. İtibarlı, özgür, tam bağımsız ve güçlü savunma en büyük projemizdir. Başta genç ve mesleğe yeni atılan avukatların sorunları olmak üzere tüm meslektaşlarımızın ihtiyaçlarına çözüm üreten projelerimizi hazırladıkça hayata geçireceğiz. FİKRET İLKİZ: ‘Baro Meclisi artık çözüm üretecek’ OHAL artık hepimizin yaşamında etki “bağımsız” demek yetmedi, daha güçlü bir vurgu yapa li hale dönüştü ve sürekli bilmek amacıyla tarafsızlık lik kazandı. Hiç kimse böy esası da anayasada yer al le bir rejim altında yaşama mış oldu. malıdır. Zihinlerde içselleş Eğer yönetim olarak se tirilmiş OHAL düzeni gide çilirsek meslektaşlarımızla rek yaşamlarımızda olağan birlikte yol almalıyız. Birin laştırılmışsa; durum endi ci işimiz İstanbul Barosu şe verici demektir. Yargının Genel Kurulu’nu iki yılda “ne kadar” ba bir yapılan ge ğımsız olduğu ve nel kurul olmak ya “ne kadar ba tan çıkarıp adına ğımlı” olduğu bir ne derseniz de ülkede tartışılı yin süreklilik ka yorsa, yargı ba zandırarak her ğımsız değildir. ay veya iki ayda Hatırlarsanız sa bir çalıştaylara, dece “bağımsız sempozyumlara lık” değil yargı veya adına mev nın “tarafsızlığı” cut Baro Meclisi özellikle tartışma konusu olmuştu. Fikret İlkiz diyelim isterseniz; çözüm üre Ne tuhaf ve gariptir ki; ana ten kurullara çevirmeye yasa değişikliğine gidildi. gayret göstereceğiz. Eğer 2017 yılında yapılan anaya insanların hukuki sorun sa değişikliği ile “Yargı yet ları için başvuru yapacağı kisi, Türk milleti adına ba bir baro yaratabilirsek bu ğımsız ve tarafsız mahke ülkenin demokratik hukuk melerce kullanılır” şeklin devleti olma inancına kat de değiştirilen 9. maddeye kı sağlamış oluruz. Hukuk “bağımsız” kelimesinden ve adalet için yapılacak sonra gelmek üzere “ve ta her çalışmanın olmazsa ol rafsız” ibaresi eklenmiş ol mazı avukatlardır ve onla du. Demek ki tek başına rın gücüdür. EREN KESKİN: ‘Böyle bir baskı yaşanmamıştı’ Coğrafyamızda OHAL pı ile Cumhurbaşkanı ve koşullarını birçok kez AKP’nin büyük anlaşma yaşadık. 15 Temmuz’dan sı her alanda farklı ve daha sonra ilan edilen OHAL uy etkili baskı oluşmasına ne gulaması ise bir baskı re den oldu. jimini doğurdu. Düşünce Örneğin bir gecede ve ifade özgürlüğünün bu hâkim ve savcıların görev denli ihlal edildiği, bir dö den alınmaları daha önce nem yaşanmamıştı. Bugün rastladığımız bir durum de çok sayıda avukat düşün ğildi. Böyle bir ortamda hu celeri nedeniyle, kuk mücadele ya da siyasi aidi si vermeye çalış yetleri nedeniyle mak gerçekten tutuklu. Ben de zor ve yıpratıcı. Özgür Gündem ÖDAV olarak gazetesiyle daya listemiz kaza nışma amaçlı ge nırsa çok baş nel yayın yönet ka bir bakış açı meni olmam ne sı getirip, baro deniyle, 143 da yu demokratik vadan yargılan leştirmeyi amaç maktayım. Kendimizi bu kadar Eren Keskin lıyoruz. Yüzleşmeyi temel alan kıstırılmış ve öngörüsüz bı bir demokrasi anlayışı ile rakılmış başka bir süreç yola çıkıyoruz. Her şey yaşamadık. Coğrafyamızda den önce darbe anayasa yargı hiçbir zaman bağım sını değiştirmek için çalı sız olmadı. Bizler yıllarca şacağız. 10 kişilik yöne yasama, yürütme ve yar tim kurulu üyemizin 7 üye gı kurumlarının militariz si kadın. Baroya mor rengi me bağlı olduğunu dile ge hâkim kılmaya geliyoruz. tirdik. Ancak yargının için Türkiye’nin altına imza at de bulunduğu durum biraz tığı uluslararası anlaşma daha çekirdek adalet ya da ların yargıya egemen ol derin devlet dediğimiz ya ması için çalışacağız. Seçime girecek diğer adaylar: l Avukat Hakları Grubu adayı Gökhan Ahi: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kurucusu olduğu İstanbul Barosu Bilişim Hukuku Merkezi‘nin iki kez başkanlığını yaptı. Aynı Merkez’in yürütme kurulu üyesi, Türkiye Bilişim Derneği’nin üyesi olarak sivil toplum çalışmaları yürütmekte. l Ortak Hedef Platformu adayı Cem Kaya Karatün: İstanbul Üniversitesi Hu kuk Fakültesi mezunu. İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nde 10 seneyi aşkın süredir görev yapmakta. l Milliyetçi Avukatlar Grubu: Kaptan Yılmaz: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Adli bilirkişi ve arabulucu olarak mesleğine devam etmekte. l Baroda Değişim ve Gelişim Hareketi adayı Talat Canbolat: Marmara Üniver sitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı’nda profesör doktor. 6325 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu bilim komisyonlarında görev aldı. Bağımsız aday Çiğdem Koç: 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 2000’den beri avukatlık yapıyor. Gündeme damga vurmak, iktidarı aşan politikalar ve CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu çok sert eleştiri yaptı hem televizyonda hem de Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarıyla toplantısında. Biliyorsunuz adaylığını koymayacak. Burada CHP’nin ana politikalarına ilişkin söylediklerini irdeleyeceğim: CHP iktidara gelince ülkenin nasıl yönetileceğine ilişkin ana politikaları, programı yok... Şüphesiz CHP liderinin yaptığı gibi, seçim programımızı okusun veya okumadı şeklindeki yanıtı yeterli bulabilirsiniz. Şüphesiz CHP’nin seçim bildirgesinde pek çok şey var; fakat Kocaoğlu bunun ötesinde bir şeyler diyor. Cesur politika eksikliği CHP’nin, iktidarın politikalarını aşan büyük, ses getirici, cesur politikaları yok. CHP’de bu anlamda “karşı kutup” oluşturma özelliği eksik veya yok. Şüphesiz, adalet, özgürlük, insan hakları, barış gibi, AKP iktidarının temel eksik veya yanlışlarına karşı, doğru anlayışların adresi.. Bu konuda bir tartışma yok.. CHP bunları savunacak, iktidarı eleştirecek. Bunlarla bir yere kadar. Karşı politikanın doruk noktası Adalet Yürüyüşü idi. Bu şüphesiz toparlayıcı, haksızlığı teşhir edici oldu, ama seçimi kazandıran bir etki yapmadığı da açık seçik. Fakat bunun dışında bir muhalefeti iktidardan ayırt edici başka bir politika olmadı ve görülmedi. MOretsaedlaoğSuurkioyen,usu... İktidar burada büyük başarısızlığını, her adımda başarı gibi göstermek için elinden geleni yapıyor ve bana başarıyor da. Bu amaçla TSK’nin müdahalesini kullanıyor. Ama Ortadoğu bir can pazarı ve emperyalistlerin ateş alanında. Suriye parçalanmış durumda. İktidarın baştan yanlış politikası, ABD’yi Suriye içinde bir devletçik yaratma noktasına getirdi. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov bunu en açık dile getiren adam. Mesele sadece bu değil. Ortadoğu’yu barış alanı olarak düşünen ve öneren politika büyük politikadır. Bu köşede birkaç ay önce önermiştim: CHP bir büyük barış planı ile Ortadoğu’daki ülke liderlerini ziyaret etmeli ve uzun vadeli bir politikanın birleştirici temellerini atmalı. Ürdün, Lübnan, Irak, Suriye, İran... Ütopyan yoksa sen de yoksun Ana plan: 1) Tüm emperyalist müdahalelerden arınmış bir bölge. 2) Devletlerin arasında büyük bir ekonomik, kültürel, bilimsel işbirliği programı. 3) Ortadoğu’yu hızla kalkındıracak ve çağdaşlaştıracak ne varsa hepsini kullanan ve öneren bir büyük işbirliği. İktidarın Ortadoğu politikasına karşılık CHP’nin ciddi ve büyük bir alternatif politikası sıfır. O zaman ülkeyi seçeneksiz bırakıyorsunuz demektir. Neden yok? Belki iktidarın karşı saldırılarından çekince, karşı koyamama endişesi veya böyle bir politikanın uygulanabileceğine inançsızlık. Bir ütopyanız olmazsa, kendiniz de olamazsınız. Avrupa politikası Avrupa kendi içinde artık savaşların olmadığı bir kıta yaratmak için AB’yi yarattı. Bir laboratuvar çalışması var, başarılı olur mu olmaz mı bilmiyoruz ama bir ütopyanın ötesinde bir gerçeklik deneniyor. Yine Başkanlık seçimlerinden önce burada yazdık ki: İktidar, RTE, AB ile çatışmacı politikayı seçimin ana eksenine oturttu, amaç milliyetçi duyguları kabartarak oy almak. Buna karşılık CHP liderliği AB’ye çıksın, bazı liderlerle konuşsun, CHP iktidarında mesela terörle mücadele yasasında hukuku çiğneyen gerekli değişiklerin yapılacağı, vizenin kaldırılacağı ortak açıklamasının yapılması için çalışsın. Bu büyük ve kontra politikadır. ‘Ötedeki merkez’ olmalısınız Bunu başaramazsanız, ülkeyi seçeneksiz bırakırsınız. Sendika meselesinde de, halkın örgütlenmesinde de, daha bir sürü iç politikada “karşı merkez”i inşa etmelisiniz; edemezseniz iktidar alternatifi olamazsınız. Dahası, iktidarın yer yer politikalarını desteklemek zorunda kalırsınız. Politikalarınızla toplumda tartışma yaratamazsanız, millet iktidarın yanında kalır. O zaman yandaşlar da dışarıdan “seçenek değilsiniz” der. Kocaoğlu da sanki onlardan biri gibi gözükür. Bir de CHP’nin elini kolunu bağlayan “AKP seçmeninden oy almak” anlayışı var ki... Bunu da yazmalı. Kocasakal: Mehmet Durakoğlu’nun yanındayım İstanbul Barosu eski başkanlarından Ümit Kocasakal, İstanbul Barosu seçimi öncesi mevcut başkan avukat Mehmet Durakoğlu’na destek vereceğini açıkladı. Kocasakal, yaptığı yazılı açıklamada, bazı grupların yıllardır baroyu ele geçirmeye çalıştıklarını vurgulayarak, “Herhangi bir fikri ve ilkesel temele dayanmayan adaylıklar ve buna bağlı bölünme görüntüsünün, baroyu ele geçirme özlemi içinde olanlarda bir umut yaratabileceği ve hoş olmayan durumlara yol açacağı kaygısını taşımaktayım” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle