15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 15 Ekim 2018 EDİTÖR: hakan akarsu TASARIM: ilknur filiz Kumpasa format Kumpas davaları hâkim ve savcılarının, yargılamalar sonrası delilleri ortadan kaldırmak için dijital materyallere “format attığı” ortaya çıktı Kumpas davaları hâkim ve savcılarının, yargılamalar bittikten sonra aleyhlerine olabilecek delilleri ortadan kaldır mak için dijital materyallere “for mat attığı” ortaya çıktı. Önümüzdeki ay Yargıtay’da görü lecek Ergenekon da vası hâkim ve savcı Hakan DİRİK larına davanın iddianamesinde, Ergenekon yargılama he yeti, delilleri “wipe” programıyla, “geri dönüşü olmayacak şekilde” yok etmekle suçlanıyor. Ergenekon davası hâkimlerine karşı FETÖ üyeliğinden ayrı ola rak açılan dava, Yargıtay’da görü lecek. Ergenekon davasına bakan Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri Hüsnü Çal muk, Sedat Sami Haşıloğlu, Ercan Fırat, Fatih Mehmet Uslu, Nihat Topal ve Hasan Hüseyin Özese ile savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Mehmet Murat Dalkuş’un yargıla nacağı davada sanıklar 600 yıla kadar hapis cezası istemiyle mah kemeye çıkacak. Eski Genelkurmay Başkanı Or general İlker Başbuğ’un avuka tı İlkay Sezer, Hüseyin Ersöz, CHP milletvekilleri Mehmet Ali Çele ‘Cumhuriyet’i doğruluyor’ Davada şikâyetçi safında yer alan isimlerden Dursun Çiçek’in avukatlığını yapan kızı İrem Çiçek, format atılan bilgisiyardaki belgelere dikkat çekti. Çiçek, “Daha önce mahkeme görüntülerinin bu hâkimler tarafından silindiğini söylemiştik. Cumhuriyet gazetesi de iddiamızı haberleştirdi. İddianame, bizim söylediklerimizi onaylıyor. İddianamede, bunları ve ayrıca birçok belgeyi, üstelik geri dönülemeyecek şekilde sildikleri yazılı. Bazıları formatlanmış. Silinen 21 adet bilgisayarda, çok sayıda doküman olsa gerek” diye konuştu. Kumpas davalarına bakanları “sözde hâkim” diye nitelendiren Çiçek, şunları söyledi: “Kumpas davasını idare eden sözde hâkimlerin bu duruma geleceğini biz duruşma salonlarında söylüyorduk. Ama onlar, üye oldukları örgüt adına, gözleri dönmüş biçimde tüm hukuksuzluklarını gerçekleştirmeye devam etti. Şimdi geldiğimiz süreçte onların hepsini sanık kürsüsünde görecek olmaktan mutluyuz. Hak ettikleri cezayı almaları için uğraşacağız.” bi, Mahmut Tanal, Ergenekon sanıkları Dursun Çiçek, Hasan Atilla Uğur gibi isimlerin aralarında bulunduğu 15 kişi, davaya “müşteki” sıfatıyla katılıyor. 21 bilgisayar artık boş Davanın Yargıtay tarafından kabul edilen iddianamesinde Ergenekon yargılamalarını yapanlara yönelik ilginç suçlamalar yer alıyor. Mahkeme heyeti, kendi aleyhlerine delillerin bulunduğu ve kumpas yargılamasının yapıldığı 21 bilgisiyara “format atmakla” da suçlanıyor. Suçlama, iddianamede “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kullanımına tahsis edilen 21 adet masaüstü bilgisayara, yargılamanın gerçekleştirildiği Silivri Ceza İnfa Kurumları’nın bulunduğu yerleşkede, bilgisayarları teslim etmeden önce, UYAP genelgelerine ve olağan işleyişe aykırı biçimde, wipe programı ile kesinlikle geri dönüşü olmayacak şekilde format attırmak suretiyle, bilgi ve belgeleri sildirmek” ifadesiyle yer alıyor. Ergenekon yargılama heyetine yönelik diğer suçlamalardan bazıları şöyle: “Tahliye istemlerini görevli mahkemeye göndermeyerek hürriyeti tahdit. Gerekçeli kararı yazmamak eylemi nedeniyle görevi ihmal. Milletvekilleri ve gazetecilerin duruşmaya katılımını engelleyerek görevi kötüye kullanmak. ‘İrtica ile mücadele eylem planı’ üzerinde parmak izi araştırmasını yaptırmayarak suç delillerini yok etmek, gizlemek. Yetersiz gerekçelerle tahliye taleplerini reddederek Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı vermesine neden olmak, zincirleme hürriyeti tahdit. İrtica ile mücadele eylem planında sanığın sunduğu bilirkişi raporu ve mütalaaları dikkate almayarak suç delillerini gizlemek, yok etmek. İlker Başbuğ’un avukatı Hüseyin Sezer’in bildirdiği tanıkları dikkate almayarak görevi ihmal. MİT ve savcılık yazılarını yaklaşık 4 yıl savunma makamından gizlemek. Adli kontrol hükümlerini uygulamamak. Hâkimlik mesleğinin temel ilkelerini ve etik kuralları hiçe sayarak 21 Mart 2014 günü redakte işlemini bahane ederek gerekçeli kararın yazımına devam etmek ve HSYK’nin soruşturma açmasının önüne geçmek.” Katliam gibi kaza:132y2aröalülı Yunanistan’a kaçmak isteyen mültecileri taşıyan kamyon virajı alamadı, dereye uçtu İzmir’de, kasasında göçmenleri taşıyan bir kamyonun devrilmesi sonucu 22 kişi yaşamını yitirdi. Kamyonun ters döndüğü korkunç kazada aralarında sürücünün de bulunduğu 13 kişi yaralandı. Kazadan yaralı kurtulan kamyon sürücüsü Mustafa Yılmaz (35), hastane polisine verdiği ilk ifadede, kazanın olduğu Kısıkköy bölgesinde önüne beyaz aracın çıktığını, çarpmamak için ani hareket yaptığını ve kavşakta kontrolü kaybederek, dereye uçtuğunu söyledi. Yunanistan’ın Samos Adası’na gitmek için İç Anadolu’daki illerden geldiği kaydedilen göçmenlerin yer aldığı kamyon, Menderes yönüne giderken, virajda savrularak yolun karşı yönündeki bariyeri aştı ve Değirmençayı Deresi yatağına uçtu. Ters dönen kamyonun kasasındaki göçmenler çevreye savruldu. Aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu bazıları da kamyonun altında kaldı. Şoför yalan söylemiş Sonradan kamyonun şoförü olduğu anlaşılan kişiyi köprü üzerinden geçerken gördüğünü dile getiren görgü tanığı Mehmet Eker, “Köprüden geçerken, yol kenarında biri aracımı durdurmak istedi. Az ileride durdum. ‘Kaza yaptım, yaralıyım. Beni Yeşilyurt’taki hastaneye götür’ dedi. Sonra ‘İleride polis var, istersen onlara söyleyelim; aracı çekerler’ dedim. ‘Tek yaralı benim, beni ileride bir taksiye bindir’ dedi. Ben de Karabağlar’da taksiye bindirdim” diye konuştu. ‘Yüksekten düştüm’ Şoför Yılmaz’ın ticari taksiyle geldiği Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ndeki görevlilere “yüksekten düştüm” dediği, bunun üzerine önce travma servisinde tedavi altına alındığı ancak daha sonra kaza yaptığını belirtmesi üzerine yoğun bakım ünitesine sevk edildiği öğrenildi. Yılmaz, hastane polisine verdiği ilk ifadede, ‘Söke’den yola çıktığını, Sazlıköy’ü geçtikten sonra mültecileri kamyona aldığını anlattı. Kısıkköy’de, önüne beyaz bir aracın çıktığını, çarpmamak için ani hareket yaptığını ve kontrolü kaybederek dereye uçtuğunu söyledi. Ehliyeti ‘B sınıfı’ Kamyonun, 3 gün önce Aydın’ın Söke ilçesinde, 4 günlüğüne bin liraya kiralandığı belirlendi. Sürücü Yılmaz’ın ehliyetinin “B” sınıfı olduğu, kamyon kullanmak için gereken ehliyete sahip olmadığı öğrenildi. Yılmaz’ın daha önce çeşitli suçlardan 21 kaydının olduğu da öğrenildi. l İZMİR/Cumhuriyet Özkan: Sürücü büyük ihtimalle uyumuş CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan, kaza yerinde incelemelerde bulundu. Yaşananın insanlık adına büyük bir dram olduğunu kaydeden Özkan ölenlerin 6’sının çocuk olduğunu öğrendiğini söyledi. Özkan “Orada akmakta olan dere şu an kırmızı akıyor. (Kamyonun sürücüsü) büyük olasılıkla uyumuş çünkü refüjü tarayarak aşağıya düşmüş” dedi. l AA TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ’NİN NÖBETİ 5. GÜNÜNDE hekime şiddet ciddi bir suçtur BARIŞ ÖNAL Türk Tabipleri Birliği’nin çağrısıyla ülke genelinde başlatılan ‘Sağlıkta Şiddet Yasasını İstiyoruz Nöbeti’ 5. gününde Kadıköy’deki Beşiktaş iskelesinde gerçekleştirildi. Nöbette “Sağlıkta şiddete son”, “Görevinizi yapın” dövizleri açılırken nöbete TTB, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Veterinerler Odası destek verdi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip sağlıkta şiddetin ciddi bir suç olduğunu ve cezanın ertelenmeden verilmesi gerektiğini, suçun kamusal alanda işlendiği için cezanın iki kat artması gerektiğini belirterek, “Bireysel silahlanmadaki artışın da sağlıkta şiddete yansımaları çok faz la” dedi. Forumda konuşan TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Ali Özyurt, “Sağlıkta şiddetle mücadelede öncelikli nokta sağlıkta şiddetin hiçbir şekilde hoş görülmediği bir sağlık ortamı yaratılması ve suç olarak tanımlanma sı lazım” dedi. Eski İTO Başkanı Prof. Selçuk Erez ise hekimlerin çalışma sürelerinin ağır olduğunu belirterek “Kabahat sağlıkçılarda değil, 8 dakikada hasta bakılabileceğine inanan iktidardadır” diye konuştu. l İSTANBUL haber 9 Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz: Cemal Kaşıkçı’yı kaybettiysek kınamak yetmez Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, New York Times gazetesinde “Nişanlım Cemal Kaşıkçı yalnız bir vatanseverdi” başlıklı bir makale yazdı. Cengiz, “Cemal’i kaybettiysek sadece kınamak yetmez. Onu bizden alan insanlar, siyasi konumlarına bakılmaksızın sorumlu tutulmalı ve hukuki çerçevede cezalandırılmalıdır” çağrısında bulundu. Cengiz, Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ı sevdiğini vurgulayarak, “Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı eleştiren fikir adamları ve aktivistlere yönelik baskılar nedeniyle Suudi Arabistan’dan kaçtı ama yine de Cemal vatanseverdi” dedi. Trump’ın daveti Kaşıkçı’nın ‘Ben kalemini kendi ülkesinin iyiliği için kullanan bağımsız bir gazeteciyim’ dediğini belirten Cengiz, şöyle devam etti: “Suudi Arabistan’ı terk etti çünkü bu, önem verdiği konu ile görüşleri yazabilmesi ve konuşabilmesinin, ayrıca onurundan taviz vermeden çalışmasının tek yoluydu.” Kaşıkçı’nın, kendisinden şüpheli bir durum olduğunda Türk makamlarına haber vermesini istediğini belirten Cengiz, “Bana kısa sürede kendisinden haber alamazsam, Türk makamları alarma geçirmemi söyledi” diye yazdı. Cengiz, 13 Ekim’in Kaşıkçı’nın doğum günü olduğunu belirterek, “Onun için bir parti planlayıp, ona özlediği sevgi ve sıcaklığı gösteren en yakın arkadaşlarını davet etmiştim. Şimdi evlenmiş olacaktık” dedi. ABD Başkanı Donald Trump’ın kendisini Beyaz Saray’a davet etmek istediğine dair haberler gördüğüne dikkat çeken Cengiz, “Eğer o gün Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda neler olduğunu ortaya çıkarmak için harcanan çabalara gerçekten katkı sağlarsa, davetini kabul etmeyi düşünürüm” ifadesini kullandı. Ülkesi ABD’nin Irak’ı işgali nedeniyle 16 yıllık diplomatlık hayatını noktalayarak, aktivist olan Ann Wright da dün gece geç sa Kral selman Erdoğan’ı aradı Suudi Arabistan Kralı Selman, Kaşıkçı soruşturmasıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak ortak çalışma grubu kurulması nedeniyle teşekkür etti. Öte yandan ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan hakkındaki açıklamalarına Riyad yönetiminden cevap geldi. Suudi Arabistan resmi haber ajansı WAS’ın haberinde, “Suudi Arabistan olası eylemlere fazlasıyla karşılık verecektir. Suudi Arabistan ekonomisi dünya ekonomisinde etkili ve hayati rol oynamaktadır” ifadelerine yer verildi. Konsolosluk boyandı iddiası Türk Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı, Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili olarak olaydan iki gün sonra konsolosluk binasının içindeki bazı odaların ve konsolosun evinin bir kısmının boyandığını iddia etti. Kışlakçı “Öldürülmesi konusunda bir muğlaklık yok, bütün kanıtlar mevcut. Biz artık, ‘Cemal Bey öldürüldü, fakat cesedi nerede’ sorusunu sormalıyız. Bunun cevabını bulmak için uğraşıyoruz” dedi. atlerde Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu önüne geldi. Davetli olduğu bir konferans için bir süredir İstanbul’da bulunan Wright, “Kaşıkçı’nın öldürüldüğüne inanıyorum. Suudi Arabistan gazetecilerin öldürülmesine son vermeli. Şu an ortaya çıkan tabloya göre Kaşıkçı’nın Konsolosluk’ta öldürüldüğünü düşünüyoruz. Özgürlük için, gazetecilerin özgürlüğü için sesimizi yükseltmemiz gerekiyor” dedi. ‘Endişeliyiz’ Katar Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada ise Kaşıkçı’nın hunharca öldürüldüğüne dair haberlerden derin endişe duyduklarını belirtildi. l DHA\AA ‘KAŞIKÇI’NIN KAYBOLMASI AYDINLATILMALI’ Almanya, Fransa ve İngiltere’den açıklama Almanya, Fransa ve İngiltere’den kayıp gazeteci Kaşıkçı’ya dair açıklama yapıldı. İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Fransız mevkidaşı JeanYves Le Drian ve Alman mevkidaşı Heiko Maas, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili ortak yazılı açıklama yayımladı. İfade ve basın özgürlüğü ile gazetecilerin korunmasının İngiltere, Fransa ve Almanya için kilit önemde öncelikler olduğu belirtilen açıklamada, “2 Ekim’den bu yana ailesinin irtibatı kaybettiği Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolması olayı aydınlatılmalıdır” denildi. İngiltere, Almanya ve Fransa’nın, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in olayla ilgili dile getirdikleri kaygıları paylaştıklarına işaret edilen açıklamada, şun lar kaydedildi: “Bu olayı son derece ciddiyetle ele alıyoruz. Gerçekte ne olup bittiğinin ortaya çıkarılması ve varsa Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasının sorumlularının teşhis edilmesi ve bunlardan hesap sorulmasını temin için inanılır bir soruşturmaya ihtiyaç var. Suudi Arabistan ve Türkiye’nin bu konuda ortak gayretlerini teşvik ediyoruz ve Suudi hükümetinin tam ve ayrıntılı bir cevap vermesini bekliyoruz. Bu mesajı doğrudan Suudi makamlarına da ilettik.” ‘Riyad’ boykotu Öte yandan BBC’nin diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın akıbetiyle ilgili soruş işaretleri üzerine İngiltere ve ABD, Ekim ayı sonunda Prens Salman’ın ev sahipliğinde Riyad’da düzenlenecek yatırım konferansını boykot etmeye hazırlandığı belirtildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle