18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 30 Ocak 2018 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 11 Bir yurttaş daha kendini yaktı! Balıkesir’de bir yurttaş defalarca iş başvurusu yaptığı belediye önünde kendisini ateşe verdi. Durumu ağır Balıkesir’de Muhterem Birgül adlı yurttaş, işsiz ve borçlu olduğu gerekçesiyle kendini yaktı. Konuyla ilgili açıklama yapan CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, “Hayati tehlikesi sürüyor” dedi. CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın da, “Balıkesir’de yanan, bir işçinin vücudu değil, bir milletin ruhudur” ifadelerini kullandı. Balıkesir Haber Ajansı’nın aktardığı habere göre, Birgül, Karesi ve Altıeylül Belediyesi’nin bulunduğu binanın önünde kendini yakarak intihara teşebbüs etti. Birgül’ün işsiz olduğu için bele diyeye defalarca iş başvurusunda bulunduğu, gerçekleşmeyince de belediyenin önünde kendini yaktığı bildirildi. ‘Yoksulların öfkesi’ Twitter hesabından açıklama yapan CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, “Doktoru Halil Beggi’yle görüştüm. Birgül’e şu an yanık ünitesinde müdahale ediliyor. İkinci dereceden yüzde 15 yanığı var ve hepsi baş bölgesinde. Hayati tehlikesi sürüyor. İnsanlar genç yaşında açlığa, yoksulluğa karşı çaresizlikten dolayı kendilerini yakıyor. AKP zulmünü ezilenlerin ve yoksulların öfkesi bitirecek!” dedi. ‘Yanan milletin ruhudur’ CHP Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Akın, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Balıkesir’de yanan, bir işçinin vücudu değil, bir milletin ruhudur. İşsizlik bu ülkenin en büyük sorunudur. 15 yıldır bu sorunu çözemeyen AKP iktidarı; milletten utanmadan bir 15 yıl daha mı istiyor. Demokrasinin ve milli birliğin temelinde tam istihdam vardır; kendini yakan işçiler değil” dedi. ‘Bunu yapmak zorunda kaldım’ CHP Karesi İlçe Örgütü Başkanı Dilek Yalçın, kendisini yakan Muhterem Birgül’ü hastanede ziyaret etti. Yalçın, ziyaret sonrasında şunları söyledi: “Biz ziyaret ettik kendisini. Kendisi daha önce aldığı bir cezadan dolayı 12.30’a kadar kamu kurumunda çalışıyormuş. Öğle den sonraları için de uzun zamandır iş aradığını ve artık çevresindeki herkese borcu olduğunu anlattı. Ancak iş bulup kendi alnının akıyla para kazanmak istiyor. ‘İş bulamadığım için artık çaresiz kaldım. Hata yapmak da istemiyorum. Tetikçilik mi yapsaydım? Ben bunu yapmak zorunda kaldım. Belki insanlar benim gibi insanları görürler diye düşündüm. Bir an aklımı yitirdim’ diyor. Özellikle kollarında ve yüz bölgesinde yanıklar var. Şu an müşahade altında tutuluyor. Genel durumu iyi. Konuşmasında bazı zorluklar var. Yanıkları da oldukça kalıcı.” Kendini yakan Birgül, güçlükle söndürüldü. RTÜK’ün çifte standardı Hakaret Atatürk’e olunca başka, Aliyev’e olunca başka... SİNAN TARTANOĞLU İsmail ağa Cemaati’nin yayın organı olarak bilinen FM TV’ye, Atatürk’e hakaret içerikli yayın için, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün şikâyetine karşın 1 buçuk yıl bekletip en düşük cezayı veren RTÜK, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e hakaret için Show Radyo’ya şikâyet olmamasına karşın bir hafta içinde en yüksek cezayı kesti. ‘Mide bulandırıcı’ İsmailağa Medya Anonim Şirketi’ne ait FM TV’de, 25 Ekim 2016’da yayımlanan Saklı Gerçekler adlı programda, Çanakkale Savaşı ile ilgili olarak, “400 bin kişi kimdi biliyor musun? Gerçek halifeyi ve saltanatı muhafaza edecek kişilerin kıyımını yaptılar orada. Halife sürgün edileceği zaman karşı çıkacak kadronun bir yerde biçilmesi lazımdı. Silahsız insanları, ‘size ölmeyi emrediyorum’ diyerek sürüldü. Bilerek yapıldı hep bunlar” ifadeleri kullanıldı. Programda, Atatürk’ün mal varlığı ile ilgili olarak da gerçek dışı sözler sarfedilip, “çalma” ifadesi kullanıldı. En küçük ceza RTÜK bu ifadeleri içeren yayın üzerinden kanalın cezalandırılması için 14 ay bekledi. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün şikâyetine karşın 25 Ekim 2016’da yayımlanan program için 18 Temmuz 2017’de ceza öneren rapor yazıldı. Bu rapor ancak 10 Ocak 2018’de Üst Kurul gündemine getirildi ve “kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde” ifadeler içerdiği gerekçesiyle en düşük idari para cezası verildi. Şikâyet bile yokken Ancak Üst Kurul, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e hakaret edildiği gerekçesiye Show Radyo için 1 hafta içinde harekete geçti. 16 Ocak 2018’deki radyo yayını için 22 Ocak’ta hazırlanan uzman raporuna göre, programda, “Karım benim Cumhurbaşkanı Yardımcımdır demiş. İnsanda biraz utanma olur. Yolsuzluk izleme örgütleri tarafından verilen en yolsuz lider unvanına sahipmiş İlham Aliyev. Böylesine halklarına baskı yapan herkese öfkeliyim” ifadeleri kullanıldı. Ancak Üst Kurul, programla ilgili bir şikâyet olmamasına karşın Show Radyo’ya sadece hakaretten değil, “Toplumu kin ve düşmanlığa tahrik ve toplumda nefret duyguları oluşturmak” gerekçesiyle en yüksek para cezasını kesti, üstüne beş kez program durdurma yaptırımı kararı aldı. Torpil yönetmeliğiMEB yönetici atamalarında mülakata devam kararı aldı Milli Eğitim Bakanlığı, okul yöneticisi atamalarında torpilden vazge çemiyor. Yıllardır yönetici atama larındaki kadrolaş ma tepkilerine kar şın bakanlık yeni yö netmelik taslağında da yüzde 50 oranında sözlü sınav adı altın OZAN ÇEPNİ da mülakata yer verdi. Eğitim Sen, Eğitim İş ve Türk Eğitim Sen ise mülakat sisteminin devamının yandaş kadrolaşma ve niteliksiz yöneticilerin devamı olacağını be lirterek MEB’in yönetmelik taslağı nı sert bir dille eleştirdi. ‘Yüzde 98’i yandaş’ MEB, okullara müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlendirilmesine ilişkin esasları düzenleyen “Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği” taslağını değerlendirmeye sundu. Bakanlığın yeni taslağında eleştirilerin temelini yaratan mülakat sisteminin yanına yazılı sınav eklendi. Bakanlık yazılı ve sözlü sınavların ayrı ayrı 100 tam puan üzerinden değerlendirilmesi, 60 ve üzeri alan adayların başarılı sayılması ve iki sınavın aritmetik ortalaması alınarak görevlendirmeye esas puanlarının belirlenmesini planladı. MEB’in yönetici atanmasında yüzde 50 yazılı sınav, yüzde 50 sözlü sınav olarak planladığı değerlendirme sistemi eğitim sendikalarının tepkisine neden oldu. Mülakatın kadrolaşmayı beraberinde getireceğini vurgulayan sendika yöneticileri, mevcut yöneticilerin yüzde 98’inin de yandaş sendikadan olduğunu belirterek yeni taslağın değiştirilmesini istedi. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Taslağın en dikkat çekici boyutu, ‘Sözlü Sınav’ adı verilen aracın bir ‘ölçme ve değerlendirme’ aracı olarak değil bir ‘eleme’ aracı olarak kullanılmasının devam edecek olmasıdır. Sözlü sınav gibi yansızlığı tartışmalı ve bundan dolayı da geçerliliği ve güvenirliği zayıf bir aracın belirleyici olması idarenin kendi istediği isimleri yönetici olarak görevlendirme yöneliminden başka bir şekilde açıklanamaz. Kadrolaşma politikalarının taslağın bu haliyle de devam edeceğinin bir kanıtıdır” dedi. ‘Kayıtlı kadrolaşma’ Proje okullarına yapılacak olan yönetici atamalarının yönetmeliğin kapsamı dışında bırakıldığını belirten Aydoğan, “Böylece bu okullara yapılan öğretmen atamalarında olduğu gibi idareci atamalarında da keyfiyet ve kadrolaşma isteğinin belirleyici olacağı kayıt altına alınmıştır. Proje okulu uygulaması derhal sonlandırılmalı ve bu okullarda, kamu okulları olarak, öğretmen ve yönetici atamalarında genel esaslara tabi olmalıdır” diye konuştu. Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İs Kriterler yenilendi Yeni yönetmelikte 100 puan üzerinden değerlendirilecek yazılı sınavın yüzde 10’unu Türkçe ve dil bilgisi, yüzde 6’sını genel kültür, yüzde 5’ini Atatürk İlkeleri ve Türk İnkılâp Tarihi, yüzde 4’ünü resmî yazışma kuralları, yüzde 4’ünü halkla ilişkiler ve iletişim becerileri, yüzde 4’ünü okul yönetimi, yüzde 4’ünü yönetimde insan ilişkileri, yüzde 4’ünü okul geliştirme, yüzde 4’ünü eğitim ve öğretimde etik, yüzde 5’ini Türk idare sistemi ve protokol kuralları, yüzde 50’sini de mevzuat ve kanun bilgisi oluşturdu. Sözlü sınavı değerlendirme kriterlerini de her biri yüzde 20 ağırlıklı olmak üzere “Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü”, “Temsil kabiliyeti, liyakati, tutum ve davranışlarının göreve uygunluğu”, “Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı”, “Genel yetenek ve genel kültürü”, “Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı” olarak belirlendi. MEB’in yeni kriterlerinde eski yönetmelikte yüzde 10 ağırlığı bulunan Atatürkçülük konularının yeni taslakta daraltılması da dikkat çekti. mail Koncuk, eski yönetmelikteki asıl problemin mülakat olduğunu ve taslakta da bu uygulamanın aynen devam ettiğini belirterek “Mülakat ve yazılı sınavın yüzde 50, yüzde 50 uygulanması kabul edilemez. Bu uygulamalar ve mülakat aynen devam ettiği sürece, yakın zamanda istekli yönetici bulmak mümkün olmayacak ya da tek özelliği yandaş olmak olan, beceriksiz insanlara meydan terk edilecektir” dedi. Yanlışlarla dolu Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım da, taslakla ilgili şu eleştirilerde bulundu: “Bu taslak baştan aşağı yanlışlıklarla, eksikliklerle doludur. Çünkü kariyer ve liyakat ilkeleri hiçe sayılmaktadır. Şu anda yönetici olmayanların yönetim kademelerine geçişte göz boyama maksatlı olarak yazılı sınav getirilmiş fakat ardından getirilen sözlü sınav ile niyet yeniden ortaya konulmuştur. Ne zaman bir yerde mülakat kavramı varsa orada adam kayırmacı, ahbap çavuş ilişkisi, benden senden diye si yasi ve ideolojik ayrıştırmalar otomatik olarak devreye giriyor. Devlete o makamı hak etmeyen kişiler getiriliyor. Bu özellikle AKP döneminde binlerce örneği var. Bunun en güzel örneği olarak MEB’in şu anda atamış olduğu yöneticilere baktığımızda yüzde 98’ini hükümete yakın sendika oluşturuyor. Farklı sendikalara üye olanlar, yazı sınavlardan yüksek not alsa da mülakatlarda düşük not verilerek yandaş olmadığı için eleniyor.’’ Atatürk korkusu Yıldırım, yönetmelikte Atatürkçülük kriterinin daraltılmasına ilişkin ise “Atatürkçülük konusunu önemsizleştirmeye, ‘bilmeseniz de olur, çok da gerekli değil’ noktasına çekmeye çalışıyorlar. Mülakatlarda zaten Atatürk konusunu sormalarını ters anlamda anlıyoruz. Atatürkçülük sordukları zaman öğretmenler çekiniyor. ‘Eğer Atatürk’ü översek, ülkemizin kurucusu hakkında güzel bir şey söylersek, acaba beni elerler mi’ korkusu yaşıyor çalışanlar’’ dedi. l ANKARA İsrail gibi olmak? Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Afrin’e askeri müdahalenin ilk günlerinde, “sivil ve masum kişilerin zarar görmemesi için her türlü dikkat ve hassasiyet gösterilecektir” diye belirtmişti. Başka bir ülkenin topraklarına havadan ve karadan askeri müdahalede bulunan bir ülkenin sivil ve askeri yöneticilerinin her zaman kullandıkları bu kalıplaşmış cümlelerin savaş gerçeği ile ilişkisi her yerde sorunlu olmuştur. Irak’a ABD saldırısı sırasında, yeni teknoloji sayesinde hava saldırılarının “ameliyat titizliğinde” olacağı ve sadece teröristleri hedef alacağı ilan edilmişti. Irak’ta ABD ve müttefiklerinin hava saldırılarında ölen sivillerin tam sayısı halen bilinmiyor ama bunun doğrudan çatışmada ölen Iraklıdan daha yüksek olabileceği iddia ediliyor. Afganistan’da, Libya’da ve başka askeri müdahalelerde durum farklı değil. Kendini savaş olarak tanımlamayan müdahalelerin sivil kayıpları, resmen ilan edilmiş savaşların kayıplarından az değil hiçbir yerde. Artık sadece internetten yayımlanan Independent’in deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Zeytin Dalı operasyonunun başlamasından sonra Afrin’e giren ilk Batılı gazeteci olarak, bu askeri operasyonun sivil kayıplarına ışık tutuyor. Pazar günü yayımlanan makalesinde, 2126 Ocak günleri arasında Afrin hastanesi kayıtlarında yer alan ölü listesinde on çocuk, yedi kadın ve on yedi erkek saydığını aktarıyor. Ölenlerin bir kısmı Suriye’nin başka bölgelerinden Afrin’e sığınmış ülke içi mülteciler. Hastanede gördüğü, hepsi hava saldırısı veya top ateşi nedeniyle yaralanmış, aralarında küçük yaşta çocukların ve yaşlıların bulunduğu 49 kişinin tanıklıklarını aktarıyor. Evlerine bomba düşmesi sonucu yaralananların çoğunun diğer aile üyelerinin bir kısmı ölmüş. Diğer taraftan, körlemesine yollanan roketlerin Türkiye’de de sivil ölümlere yol açtığı bir fasit daire başlıyor. Bütün bunlar İsrailFilistin çatışmasını hatırlatmıyor mu? İsrail yıllarca Filistin Kurtuluş Ordusu’nu terör örgütü olarak tanımladı. Oslo görüşmeleri sonrasında, bu sefer Gazze Şeridi’nde esas olarak varlığını güçlendiren Hamas’ı terör örgütü ilan etti. Halen Hamas, AB, Mısır, Kanada, ABD ve Japonya tarafından terör örgütü olarak tanınıyor. Avustralya ve Birleşik Krallık için HAMAS’ın yalnız askeri kanadı terör örgütü. İsrail, Hamas’ın terör örgütü olduğu gerekçesiyle, Gazze Şeridi’ne düzenli olarak askeri müdahalelerde bulunuyor. 2006 yazında bu sefer Hizbullah’ın terör örgütü olduğu ve ülke güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle Lübnan’ın güneyinde bir ay sürecek İkinci Lübnan Savaşı’nı başlatmıştı. Diğer taraftan İsrail’de Arap kökenli parti ve milletvekilleri, giderek artan biçimde, “terörist yanlısı” oldukları gerekçesiyle düşman muamelesi görüyor. 2016’da, Knesset tarihinde ilk kez, Ortak Arap Listesi’nden bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldı ve gözaltına alındı. İsrail’de aşırı dincimilliyetçi partiler, Filistinlilere karşı verilen mücadeleyi bir kutsal savaş olarak tanımlıyorlar. Günümüzde Siyonizm, dincilikle ırkçı bir milliyetçiliğin özel bir izdivacından başka bir şey değil artık. Bugün Türkiye yönetiminin Afrin’de YPG güçlerine karşı yürüttüğü askeri müdahale, Türkiye ile Ortadoğu’daki Kürtlerin arasındaki ilişkiyi bir tür İsrailFilistin ilişkisine dönüştürme riski taşıyor. Hükümet üyeleri ve yandaş basının savaşçı çığlıklarının yanında, Diyanet İşleri Başkanı’nın “Onlar orada (Afrin’de) çarpışıyorlar, biz burada Kuran kursu açıyoruz. Onlar orada, biz burada cihada devam ediyoruz” demesi asıl düşündürücü olan. İsrail’de hükümet ortağı aşırı dinci partiler de zarfı farklı, içeriği aynı söyleme sahipler. Türkiye Kürt sorununda, İsrail’in Filistin sorununda temsil ettiğine benzer bir konuma hem bölgede hem uluslararası siyaset alanında düşmeye doğru gözü kapalı ilerliyor. İleride bu konum benzerliğine uluslararası planda vurgu yapıldığında, bunlar küfürle, hakaretle, tehditle, hapisle mi susturulacak? Sşaamtrapniycoınnlmariınik Türkiye Küçükler Satranç Şampiyonası sona erdi. Şampiyonada, 712 yaş arasındaki çocuklar kendi yaş kategorilerindeki rakipleri ile bir hafta boyunca mücadele etti. Türkiye Satranç Federasyonu tarafından Antalya’da düzenlenen “Küçükler, Yıldızlar ve Emektarlar Satranç Şampiyonası” kapanış ve ödül töreni ile tamamlandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle