18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 25 Ocak 2018 10 Eyyyy Anayasa Mahkemesi!.. Birkaç cümlelik bir paragraf yazdım. Sonra sildim. Sonra aynı paragrafı bir daha yazdım ve bir daha sildim... “Ülke ne hale geldi, biz ne hale geldik” sorusunun benim için bundan daha kestirme, daha yalın ve daha öfkelendirici cevabı olamaz. Yazdım, sildim, yazdım, sildim. Çünkü... Çünkü kafamda cevaplayamadığım sorular kol geziyor: Acaba bu cümleyi böyle yazarsam durumdan vazife çıkaran bir savcı “Anayasa Mahkemesi’nin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif” iddiası ile soruşturma başlatır mı? Acaba Anayasa Mahkemesi üyelerinin önünde duran ve incelenmeyi bekleyen “Cumhuriyet tayfasının dosyalarına olumsuz bir önyargı” yaratır mı? Acaba zaten bıçak sırtında yürüyen “gazetemize bir zararı” dokunur mu? HHH Ardından “Ulan Aydın Engin, amma da ödlek oldun haaa” diye kendimi tırmıkladım. Sonunda “Korkunun ecele faydası yok” halk deyişine uymaya karar verdim. Başka koşullarda çok masum olan, ama bugünün koşullarında “sonuçlar” doğurabilecek cümleyi yazdım: Eyyyy Anayasa Mahkemesi susma hakkın var mı, olabilir mi? Ey Anayasa Mahkemesi senin de kulağına çalınmıştır. Bu ülkenin yiğit kadın ve erkekleri alanları çınlatırlar, ‘Susma sustukça sıra sana gelecek’ diye haykırırlar. Eyyy Anayasa Mahkemesi sıra sana geldi bile farkında değil misin? Tamam savaş koşullarındayız. Sadece Türkiye’nin değil, neredeyse bütün dünyanın gündeminin başköşesine Afrin harekâtı oturdu. Tamam, “Barışı savunmak, savaşa itiraz etmek” suç oldu (gibi). Tamam, “Savaşa karşı çıkanları vurun” diyebilecek kadar zembereği boşalmış herifler ellerini kollarını sallayarak aramızda dolanmaktalar ve anlaşılan savcılar da tribünde oturup çekirdek çıtlatıyorlar. Gündem bu kadar yüklüyken, Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarının alt mahkemeler tarafından pervasızca yok sayılması adeta toplumsal belleğin diplerine itilmiş durumda. Buna seyirci kalmak, gündemi zorlamaktan kaçınıp “Afrin, savaş, barış, askeri harekât”la sınırlı yazılar döktürmek gazetecinin sınıfta kalması değilse nedir? O yüzden silip yazdığım, tekrar sildiğim paragrafı yineliyorum: Eyyyy Anayasa Mahkemesi susma hakkın var mı, olabilir mi? Ey Anayasa Mahkemesi senin de kulağına çalınmıştır. Bu ülkenin yiğit kadın ve erkekleri alanları çınlatırlar, ‘Susma sustukça sıra sana gelecek’ diye haykırırlar. Eyyy Anayasa Mahkemesi sıra sana geldi bile farkında değil misin? Aldığın kararın yok sayılmasını, umursanmamasını, ülkenin bütün saygın hukukçuları ayağa kalkmışken susmanızı içimize sindirmeli miyiz? Bizim de sizler gibi sindirmemizi ve bizim de susmamızı mı istiyorsun? Bunu isteyebilir misin? Anayasasında hâlâ “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” yazan bir ülkede hukukun son kalesini boşaltıp tribünde seyirci gibi oturmanın bir açıklaması olabilir mi? Bunları hâlâ Silivri’de volta atan Şahin Alpay, Mehmet Altan için yazmıyorum. Darbecilik suçlamasıyla yetinmeyip şimdi de casusluk suçlamasıyla üstüne çullanılmış Nazlı Ilıcak için yazmıyorum. Sadece yazı yazmaktan ibaret suçlar işlemiş meslektaşlarımın sahiden tutuklanıp hapise tıkılmalarını uygun bulup bulmadığınızı anlamak için de sormuyorum. Kendim için soruyorum. Biz şimdilik dışarıdaki gazeteciler ve biz dışarıdaki yurttaşlar için soruyorum. Bize açıkça “Bize güvenmeyin. Hukuka da güvenmeyin. Yargıya da güvenmeyin” demekte olduğunuzun farkında mısınız? Anayasa Mahkemesi için “yüksek yargı” nitelemesi kullanılır. Sahi, ne kadar yüksek? NECATİ SAVAŞ KURTULUŞ ARI Şeriata, faşizme geçit yok25 YIL ÖNCE KATLEDİLEN YAZARIMIZ UĞUR MUMCU, ÖZLEMLE ANILDI Sanatçı Selda Bağcan, katledilişinin ardından bestelediği “Uğurlar Olsun” ağıdını, Mumcu’nun evinin önünde ilk kez seslendirdi. Bombalı saldırı sonucu 25 yıl önce katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen törenlerle anıldı. Mumcu’nun aracına bomba koyularak katledildiği sokakta yoğun güvenlik önlemleri altında toplanan yüzlerce kişi “Şeriata, faşizme, karanlığa geçit yok” sloganı ile bir araya geldi. Cumhuriyet’in usta yazarı Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te arabasına konulan bomba ile katledilişinin 25. yılında Ankara’da birçok etkinlikte anıldı. İlk tören Yenimahalle Belediyesi tarafından Batıkent’teki Uğur Mumcu Anıtı’na çelenk sunulması ile başladı. Katledildiği günden itibaren her yıl Mumcu’nun mücadelesine sahip çıkan dostları ve okurları bu yıl da evinin önüne akın etti. Kar yağışı ve yoğun güvenlik önlemleri altında Uğur Mumcu Sokağı’nda bir araya gelen yüzlerce kişi tek tek üstleri aranarak sokağa alındı. Mumcu’nun evinin önündeki törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP milletvekilleri, CHP Ankara İl Başkanlığı üyeleri ve Gençlik Kolları, Ankara Cumhuriyet Okurları, Birleşik Kamu İş, Eğitim İş ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının üyeleri katıldı. Uğurlar olsun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, çocukları Özgür ve Özge Mumcu ile birlikte Mumcu’nun katledildiği yer ile Faili Meçhuller Anıtı’na kırmızı karanfiller bıraktı; Mumcu anısına mumlar yakıldı. Sanatçı Selda Bağcan, sözlerini şair Ali Çınar’ın “Uğurlar Olsun” ağıdı ile “Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor” türküsünü seslendirdi. Bağcan, anmaya katılanlar eşliğinde tamamladığı türkülerin ardından, “Keşke Uğur Mumcu ölmeseydi, aramızda olsaydı da bu türküleri yazmasaydık” dedi. Bağcan, anma programı öncesinde de Mumcu’nun evini ziyaret ederek eşi Güldal Mumcu ile çocukları Özgür ve Özge Mumcu bir süre sohbet etti. Bağcan ayrıca Mumcu’nun hâlâ katledilmeden önceki haliyle korunan, kırık kaleminin ve gözlüklerinin de sergilendiği çalışma odasını ziyaret etti. Milyonlarca Mumcu Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) adına törende konuşan Şebnem Gürsoy, “Bir Uğur Mum UĞUR MUMCU ANITI AÇILDI Çankaya Belediyesi, Çukurambar semtinde Öğretmenler Caddesi üzerinde bulunan 60 bin metrekarelik parka Uğur Mumcu’nun adını verdi. Parkın içinde yapılan Uğur Mumcu Anıtı da dün törenle açıldı. Mumcu ailesi ve çok sayıda yurttaşın katıldığı törende konuşan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Mumcu’nun bütün zorlukların üstesinden gelen büyük bir yiğit, demekrot ve Atatürkçü olduğunu belirterek “Bozuk düzenin herbir parçasıyla ayrı ayrı uğraştı; yolsuzlukla, hırsızlıkla, mafyayla, terörle, bölücülükle, hainlikle, kirlenmiş siya setle tek başına mücadele etti ama hiçbir zaman yılmadı, teslim olmadı ve hiçbir zaman kalemini halkı için kullanmaktan çekinmedi” diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl de Mumcu’nun onurlu gazeteciliğinin sadece Türkiye’de değil, Dünya’da da önemli bir simge olduğunu ifade etti. Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, çok yakın bir mahallede oturduğunu belirterek, “2 yaşında bir oğlum var adı Uğur Deniz ve ben bu parka sık sık geliyorum, bu parkın adının Uğur Mumcu parkı olması benim için çok daha önemli ve özel oldu” dedi. cu gitti, milyonlarca Uğur Mumcu geldi. Onun düşüncelerini meslek ahlakını, antiemperyalist duruşunu ve yurt sevgisini sahiplenen milyonlarca yürekle yeniden doğdu. Bugün onun söylediklerinin ne kadar doğru, onun tespitlerinin ne kadar isabetli olduğunu izleyerek görüyoruz. Ortadoğu, Türkiye ve emperyalizm hakkında yıllar öncesinden sanki bu günü görüyormuş gibi yazdıklarını ibretle okuyoruz. Kuşkusuz o yalnızca söylemekle kalmamış, özgür, demokratik ve laik bir hukuk devleti için canını ortaya koymuştu” dedi. ‘Mumcu uyarmıştı’ Gürsoy, Mumcu’nun yazılarından örnekler vererek “Mumcu cesur bir gazeteciydi. Gördüklerini, bildiklerini halkıyla paylaşmaktan asla korkmadı. Aldığı tehditlere rağmen asla yılmadı. Nerede bir haksızlık varsa Uğur Mumcu o haksızlığı yazdı. Nerede adaletsizlik, faşizm varsa Uğur Mumcu onun karşısındaydı. Düşüncelerinden ödün vermedi. O bize yalnızca gerçekleri anlatmakla kalmadı, bizi bugünler için uyardı. Ortadoğu’da oynanan oyunlar için uyardı. Elimizden alınmaya çalışılan laiklik ve demokrasi için uyardı. Bir gün herkese lazım olacak olan yargı bağımsızlığı için uyardı. Yok edilmek istenen parlamenter sistem ve hukukun üstünlüğü için bizi uyardı” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin bugünlerdeki gündemini Mumcu’nun yıllar öncesinden yazdığını belirten Gürsoy, usta gazetecinin “Ortadoğu bir barut fıçısına benzer. Ortadoğu’nun herhangi bir yerindeki savaş hiç umulmayan bölgelere de sıçrayabilir. Şimdilik böyle bir olasılık görülmüyorsa da Türkiye’yi bu savaşa sürüklemek isteyenler olabilir. Türkiye gittikçe arapsaçına dönen Ortadoğu’daki olaylara karışmamalıdır. Karışmak zorunda kalsa da bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce alınan önlemlerle sınırlı olmalıdır” cümlelerini hatırlattı. Mumcu’nun evinin önündeki anmanın ardından sevenleri, okurları Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki gömütü başında da karanfillerle Mumcu’yu andı. l ANKARA / Cumhuriyet MUĞLA: Uğur Mumcu için Bodrum Belediye Meydanı’nda düzenlenen anma töreninde konuşan CHP İlçe Başkanı Recai Seymen “Çağdaş, laik ve tam bağımsız Türkiye düşüncesini paylaşan milyonlar, Uğur Mumcu ve diğer devrim şehitlerinin ve onların aydınlattığı yolda yürümeye devam edeceklerdir” dedi. Konuşmaların ardından törene katılanlar, Mumcu’nun fotoğrafı önüne karanfiller bıraktı. ESKİŞEHİR: Uğur Mumcu’nun suikasta uğradığı aracın sergilendiği Eskişehir’deki Uğur Mumcu Parkı’ndaki törene Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı ile Eskişehirliler katıldı. İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşunun ardından Mumcu’nun son yazısı okundu. Katılımcılar, Mumcu’nun suikâste uğradığı otomobile karanfiller bıraktı. Vilayet Meydanı’nda ise ADD öncülüğünde sivil toplum kuruluşları tören düzenledi. ADANA: Atatürk Parkı’nda gerçekleşen anma etkinliğinde konuşan ADD Başkanı Atilla Eker, “Halkın gerçekleri öğrenmesi adına bu uğurda canını verdi. Kendisini saygı, minnet ve şükranla anıyoruz” dedi. Katılımcılar emniyetin, “Provokasyon olabilir” uyarısı üzerine toplu halde değil küçük gruplar halinde yürüyerek Mumcu’nun adının yazılı olduğu kaideye kırmızı karanfiller bıraktı. IZINDE YURUYORUZ Evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993 yılında aramızdan ayrılan gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, katledilişinin 25. yılında İstanbul’da özlemle anıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şube tarafından dün Harbiye’deki Uğur Mumcu Anıtı önünde düzenlenen törene CHP İstanbul İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ile TGS üyeleri katıldı. Törende konuşan TGS İstanbul Şube Başkanı Ali Açar, “Mumcu cinayetinin siyasiler tarafından verilen onca söze karşı aydınlatılamaması ve faillerinin yargı önüne çıkarılmaması tarihte kara leke olarak durmakta” dedi. CHP’li Yarkadaş ise Mumcu’nun anti emperyalist ve Atatürkçü kimliğine dikkat çekerek “Yaşasaydı şu an iktidarı rahatsız edeceği için cezaevinde olurdu. Bugün Mumcu’nun arkadaşları bir komplo yüzünden bir yıldır cezaevinde. Ahmet Şık, Akın Atalay ve Murat Sabuncu Cumhuriyet gazetesinin çalışanları olarak Mumcu’nun izinden yürümeye ve ilkelerini yaşatmaya çalışıyorlar” dedi. TGS Başkanı Gökhan Durmuş ise “Mumcu’yu 25 yıl önce öldürdüler ama Mumcu’yu idol seçen yüzlerce gazeteci gerçeklerin peşinde halka doğru bilgiler aktarmak için çaba sarfediyor” diye konuştu. Konuşmaların ardından Mumcu’nun anıtına karanfiller konuldu. Mumcu’lar yetiştireceğiz Beşiktaş Kent Derneği üyesi bir grup da Beşiktaş’ta bulunan Uğur Mumcu Anıtı’nın önünde bir araya geldi. “Unutulmadı, unutulmuyor, unutulmayacak, Uğur Mumcu’yu saygıyla anıyoruz” yazılı pankart açan grup, Uğur Mumcu’nun fotoğrafının olduğu dövizler taşıdı. Beşiktaş Kent Derneği Başkanı Serdar Aslan, yaptığı açıklamada “Beşiktaş’ın en işlek yerlerinde birinde olduğu halde ülkemizin aydın değeri için yapılmış olan bu anıtın bugünkü hali için Uğur Mumcu’dan özür diliyoruz. Bir yenileme projesi başlatmış bulunmaktayız. Anıtın ve Mumcu’nun mesajlarının gelecek nesillere aktarılarak yeni Uğur Mumcular yetişmesini sağlayacağız” diye konuştu. CHP Maltepe İlçe Başkanlığı da önceki akşam, Mumcu’yu ölümünün 25. yıldönümünde düzenlediği bir panelle andı. Panele Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ile birlikte CHP Maltepe İlçe Başkanı Engin Özkan, CHP Maltepe İlçe Kadın ve Gençlik Kolları ile birlikte Murat Aksoy, gazetemiz yazarla KADIKÖY HARBİYE ŞİŞLİ rı Aydın Engin ve Erdal Atabek katıldı. Erdal Atabek, “Ankara’da onun cenazesinin olduğu günü hatırlıyorum. 1 milyona yakın insan toplanmıştı o karlı Ankara sabahında. Eminim ki o güne kadar yazılarını okuyanlar bile yoktu o kalabalığın içerisinde ama neden oradaydılar? Çünkü, toplum yerine kimseyi koyamayacağı insanı yitirince üzülür, travma yaşar” dedi. Aydın Engin ise şunları söyledi: “Uğur’un en eski arkadaşı benim. Onunla Ankara Cebeci’de aynı evi paylaştık. 60’lı yıllardı. Ev dediğiniz de işte sıvası dökülen, kötü bir ev. Sonrasında maddi problemlerimiz çıktı ve taşındık, ayrılmak zorunda kaldık. Sonrasında Yeni Ortam Dergisi’nde aynı gün gazeteciliğe başladık. Sonrasında Cumhuriyet’e geçtik. O dönem Mahir Kaynak’ın MİT ajanı olduğunu da bizler ortaya çıkardık. Ancak bu konuda Uğur’un çalışkanlığını ve titizliğini asla yabana atamam. Halen bu haberimizle övünürüm.” l İSTANBUL / Cumhuriyet KADIKÖY’DE YÜRÜYÜŞ CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi, Uğur Mumcu’yu düzenlediği bir yürüyüşle andı. Kadıköy İskelesi’nde bulunan Atatürk heykeli önünde toplanan yaklaşık 300 kişi, ellerindeki meşaleler ve fotoğraflarla Altıyol Mevkii’ne yürüdü. Yürüyüş esnasında “Faşizme karşı omuz omuza” sloganı atıldı. Anmaya CHP milletvekilli Barış Yarkadaş, İlçe Başkanı Ali Narin, İlçe yönetiminden Başar Ergün, Fatma Öncü, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İBB meclis üyesi Mesut Kösedağı ve CHP PM üyesi Kadir Gökmen Öğüt katıldı. CHP İlçe Başkanı Ali Narin’in “Uğur Mumcu devrim şehididir, demokrasi şehididir” anonsu sonrası yüzlerce yurttaş İskele Meydanı’ndan Altıyol’a kadar sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüşün ardından konuşan Ali Narin, Uğur Mumcu, İsmail Cem ve Gaffar Okkan’ı anarak, “ Uğur Mumcu gerçekleri ağır bedeller vererek ödedi, tıpkı şu an cezaevinde olan onlarca gazeteci gibi. Din, siyaset ve para üçgeninde olan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Tıpkı Kadıköy’de tiyatro oyunlarının yasaklandığı karanlık bir dönemden geçiyoruz” dedi. Anma açıklamasını okuyan CHP Kadıköy Gençlik Kolları sekreteri Özgür Bozdağ ise “Her türlü baskıyı, zorbalığı, terörü, OHAL’i, ayrımcılığı ve karanlığı toza dumana katmak için, her türlü gaflet ve delaletle mücadele için saflardayız. Uğur Mumcu gibi hazırız!” diye konuştu. CHP milletvekilli Barış Yarkadaş da, Uğur Mumcu bugün yaşasaydı, Silivri’de olacağını belirterek, “Bugün de Mumcu’nun öğrencileri aynı kaderi yaşıyor. Ahmet Şık, Akın Atalay ve Murat Sabuncu hâlâ cezaevindeler. Mumcu’nun meslektaşları ve arkadaşları gazetecilik yaptıkları için cezaevine atıldılar. Mumcu’yu katleden güçler Enis Berberoğlu’nu cezaevinde tutuluyor” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi İSKENDERUN: CHP İlçe Başkanlığı’ndaki tö EDİRNE: Yaklaşık 200 kişi, ellerinde kırmızı karanfillerle Ata rende konuşan Kadın Kolları Başkanı Muhsine türk Anıtı’na yürüdü. ADD Şube Başkanı Celil Özcan, “Etnik Korkmaz, “Aydın, vatansever kişiliğiyle Mum ve mezhepsel cehennem içine sürüklenen ülkemizi gördükçe, cu, iz bırakanlar arasında” dedi. Mumcu’nun niçin hedef seçildiğini anlıyoruz” diye konuştu. TOKAT: CHP tara fından Cumhuriyet Meydanı’nda düzen lenen etkinlikte konu şan CHP Gençlik Kol ları Başkanı Serkan Demir, “Ülkemizde olup bitenleri emper yalistlerin işbirlikçile rinin oynadığı oyunla rı ortaya çıkardığı için katledilmiştir”dedi. SİNOP: Kentteki törene CHP millet Katılımcılar Ata vekili Barış Karadeniz, sendika ve STK türk heykelinin önü temsilcileri katıldı. CHP Sinop İl Başka ne Mumcu’nun fotoğ nı Barış Ayhan, “Mumcu’yu kara yürek raflarını ve kırmızı ka li emperyalist güçler çıkarları uğruna ranfiller bıraktılar. aramızdan çekip aldılar” dedi. ‘Mücadelesini yere düşürmeyeceğiz’ Uğur Mumcu, İzmir’de de bir dizi etkinlikle anıldı. Etkinlikte konuşan İzmir Baro Başkanı Aydın Özcan, “Mumcu, varlık sahibi olmayı değil, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin varlığını sürdürmesini tercih etti. Kısa sürede ipliklerini pazara çıkardığı terör örgütlerinin bir numaralı hedefi olan Uğur Mumcu, karanlığı aydınlığa tercih edenlerce katledildi” dedi. Mumcu, Çiğli’de adını taşıyan mahallede, adı nı taşıyan parkta anıldı. Törende konuşan Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, gazeteciliğin hâlâ riskli meslekler grubu içinde yer aldığına dikkat çekerek “Cumhuriyet ve demokrasinin ilelebet yaşaması için böyle korkusuz yazarlara ihtiyacımız var” dedi. Konuşmaların ardından Mumcu’nun büstü karanfillerle donatıldı. Mumcu, Güzelbahçe’de büstünün yer aldığı parkta da anıldı. Törene, CHP İzmir milletve killeri Musa Çam, Atilla Sertel, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce ile pek çok yurttaş katıldı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen de yayımladığı mesajda “Faili meçhul cinayetlerle yaşamdan kopartılan Uğur Mumcu ve basın şehitlerimizi unutmayacağız. Onların verdiği özgürlük, laiklik, bağımsızlık mücadelesini yere düşürmeyeceğiz” dedi. l HAKAN DİRİK / İZMİR EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 Etnik meseleler, algılar, rakamlar A frin harekâtının temel eksiğinin, Ankara’nın kendi bölgesindeki Kürtlere yönelik bir vizyon sunmuyor oluşunu, geçen yazımda belirtmiştim. O günden bu yana yaşanan gelişmeler, medyaya yansıyan fotoğraf kareleri, siyasi açıklamaların kıyısında köşesinde kalan bazı cümleler, bu kaygımda ne kadar haklı olduğumu gösterdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üst düzey askeri yetkililerin, siyasilerin ve medyanın bolca kullandığı “Kürt kuşağına izin vermeyiz” lafına tepki gösterdi. Erdoğan ve çevresindekiler, harekâtın üçüncü gününden itibaren “Biz Kürtlere değil YPG’ye karşıyız” mesajının altını çizmek durumunda hissetti. İyi de, bu tezi savunurken hükümetin elini oldukça zayıflatan birkaç durum var. Birincisi, sürekli cepheden gelen bozkurt selamları. Türkiye kamuoyu da, Kürtler de bunun hangi ideolojinin selamı olduğunu, ne anlama geldiğini biliyor. Mesele sadece Afrin ve Suriye coğrafyasındaki Kürtler değil, asıl mesele bu fotoğraf karelerinin Türkiye’de yaşayan Kürtler için anlamı. İkinci sıkıntı, Türkiye’nin kendi coğrafyasında yaşayan Kürtlerle ortak yaşam kurma iradesine dair net ve güçlü bir dil kullanamaması. “Irak’a kadar güvenli bölge kuracağız” demek, askeri bir tercihtir; vizyon değil. Peki, uzun dönemli stratejiniz nedir? İlelebet AKPMHP tarafından yönetilen bir Türkiye mi düşünüyorsunuz? Türkiye’nin sınırlarındaki Kürt realitesiyle nasıl bir ilişki kuracaksınız? 5, 10 ya da 20 yıl sonraki ülke tahayyülünüz nedir? Yine aynı noktada, röportajlar uzayınca, mikrofonlar çoğalınca yetkililerin, “Aslında Afrin’de o kadar da Kürt yok” anlamına gelen istatistikler vermesi, bir başka vahim hata. Afrin, yıllardır “Kürt çoğunluğu” olan bir yerleşim merkezi olarak biliniyor. Ama mesele bu da değil. Ben Irak savaşı öncesinde, Ankara’daki yetkililerin Türkmenler konusunda nasıl yanıltıcı istatistiklerle hareket ettiğine bizzat şahit oldum. Tavsiyem, muhaliflerin verdiği rakamlara değil, ulus lararası hukuk ve bölgesel kardeşlik prensiplerine odaklanın. Suriye konusunda en önemli başucu kitaplarından birinin yazarı Nikolas Van Dam, Hafız Esad’dan itibaren Baas rejiminin, demografik mühendislik yapabilmek için sayım ve istatistik çalışmalarını nasıl durdurduğunu anlatır. Suriye’nin demografik yapısıyla ilgili elimizdeki rakamlar, yanılmıyorsam 60’lardan kalma; onlar da KürtArapTürkmen gibi etnik değil dini kategorilerle ayrılmış durumda. Ama savaş dönemi istatistikleri yanıltıcıdır. 2012’den beri PYD’nin hâkim olduğu Afrin, peyderpey Arap göçü verdi, ancak IŞİD’in elindeki bölgelerden sürülen Kürtlerin sığınma alanı oldu. Türkiye’de yetkililerin “şu kadar Kürt, bu kadar Arap var” demesi, hem yanıltıcı, hem de harekâtın Kürt varlığını frenlemek amaçlı olduğu algısını güçlendiriyor. Bize ne kaç Kürt, kaç Arap olduğundan? Nihayetinde Afrin, çokkültürlü bir Suriye şehri ve kendi dinamikleriyle yönetilmeli. (Arap çoğunluğu olduğu halde fiiliyatta YPG tarafından yönetilen Manbij, Tel Abyad, Rakka gibi şehirlerin varlığını da biliyorum. Suriye’de nihai siyasi çözüm aşamasına gelindiğinde, bu şehirlerin YPG destekli bir yapıyla değil, yerel halkın temsilcileri tarafından yönetilmesi gerektiği, herkesin malumu. Bu, her Suriye şehri için geçerli.) Bize düşen, etnik ölçümler yapmak değil, Suriye’de temsili ve demokratik yerel yönetimler kurulmasını sağlamak. Bu yönetimlerle barışçıl ilişkiler geliştirmek, Türkiye’nin yumuşak gücünü ve değişim kapasitesini yerel halklara yaymak. Vizyon böyle olur. Son olarak Ankara’nın argümanlarını zayıflatan bir başka nokta, hükümetin Türkiye’deki yerel yönetimler ve Kürt siyasi figürlerine yönelik sert politikaları. Eğer bu ülkede yüzde 60’larla, hatta 70’lerle oy alan belediye başkanları yerine kayyım atanmamış olsaydı, Ankara, telaffuz ettiği prensipler konusunda daha inandırıcı olabilirdi. Ama halihazırda söylenenlerle oluşan algı arasında uçurum var. İsmail Cem anıldı Dışişleri eski Bakanı İsmail Cem, ölü devletini, milletini düşünen, sosyal demokrasiye inanan münün 11. yılında ve bunun gereklerini yapan kabri başında anıldı. siyasetçilerin örnek alın Zincirlikuyu’da düzenle ması gerektiğini düşünü nen törene CHP İstanbul yorum” diye konuştu. CHP İl Başkanı Canan Kaftan Genel Başkanı Kemal Kılıç cıoğlu, Parti Meclisi Üye daroğlu, Twitter’dan yaptı si Kadir Gökmen Öğüt, ğı paylaşımında “Türkiye’ye Kültür eski Bakanı Ercan İsmail Cem dış politikada itibar kazan Karakaş, İsmail Cem’in dıran başarılı bir devlet ada eşi Elçin Cem, oğlu Kerim Cem, mıydı. 11 yıl önce bugün aramız yakınları ve partililer katıldı. Kaf dan ayrılan eski Dışişleri Bakanı tancıoğlu burada yaptığı konuş İsmail Cem’i saygıyla ve rahmet mada, “Bugün yaşadığımız siyasi le anıyorum” ifadesini kullandı. iklimin dışına çıkarak hakikaten l İSTANBUL /Cumhuriyet Gaffar Okkan unutulmadı Diyarbakır’da 17 yıl önce düzenlenen suikastta 5 koruma polisi ile birlikte şehit olan Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan, Diyarbakır’da şehit edildiği yerde ve Sakarya’nın Hendek ilçesindeki mezarı başında anıldı. Diyarbakır’daki anmaya katılan Şehit Aileleri Derneği üyeleri, Okkan ve arkadaşları için 6 güvercin uçurdu. “Ali Gaffar” adını taşıyan 17 yaşındaki bir grup genç de anıt başında dualar okudu. Şehit Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ve arkadaşlarının anıtının çevresindeki binalarda oturan bazı vatan daşlar, evlerinin balkonuna Türk bayrağı astı. Duaların ardından törene katılanlar anıta kırmızı karanfiller bıraktı. Sakarya’nın Hendek ilçesinde düzenlenen törende ise Okkan’ın eşi Zerrin Okkan, eşinin mezarına aile bireylerini temsilen 5 karanfil bıraktı. Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu ise “Diyarbakır’da terörle mücadelede halkın desteği ile çok büyük mesafeler almıştı. Halk devletinin yanındaydı, işte bundan hoşlanmayan orada rahat ve huzuru istemeyen teröristler hain bir pusu ve kalleşçe şehit ettiler” diye konuştu. l DHA / İHA C MC YM BY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle