18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Eski CIA çalışanına ‘Çin ajanı’ suçlaması ABD’de eski bir CIA çalışanı, örgütün bazı ajanlarına ait bilgilerin kayıtlı olduğu bir defter bulundurduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Hong Kong’da yaşayan ve pazartesi günü New York’taki DUNYA JFK Uluslararası Havalimanı’nda gözaltına alınan Zhen Cheng Li, Çin adına ajanlık yapmakla suçlanıyor. Suçlu bulunursa eski CIA çalışanının en az 10 yıl ceza alması bekleniyor. Myanmar’da polis protestoculara ateş açtı Myanmar’ın Arakan eyaletinde Arakan Krallığı’nın 200 yıl önce sonlandırılmasını anma etkinliklerinin yasaklanması üzerine Mrauk U kentinde bir araya gelen yaklaşık 4 bin Budistin bir hükümet binasına girmeye çalışması üzerine polisle göstericiler çatıştı. Kalabalığı dağıtmak için gerçek mermi kullanan polisin açtığı ateşte 7 protestocu yaşamını yitirdi, 12 kişi ise yaralandı. Perşembe 18 Ocak 2018 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 7 Moskova’da kaygı sesleri [email protected] Gözler Türkiye’nin olası Afrin operasyonuna çeviriliyken Rus basını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının Moskova’daki yankılarını ele aldı. Rusya’da devletin resmi yayın organı Rossiyskaya Gazeta, “Rusya tarafsız dursa da, tabii ki çok endişeli: ABD’nin körüklediği bir TürkKürt çatışması, Moskova için çok önemli olan Suriye’deki ulusal uzlaşı sürecini tehlikeye atar” ifadelerini kullandı. Kremlin’e yakın İzvestiya gazetesinde “Federasyon Konseyi’nin Uluslararası İlişkiler Komitesi’nden Vladimir Dzhabarov’un ABD’nin IŞİD’in yenilgisinden hayal kırıklığına uğradığı, şimdi de Türklerle Kürtleri silahlı çatışmaya sürüklediğini, aynı zamanda da ılımlı muhalifler dediği militanları silahlandırdığı” açıklamasına yer verildi. Nezavisimaya gazetesi Rusya’nın bölgedeki askerlerinin de olası bir operasyondan zarar görebileceğine dikkat çekerken “Ankara’nın Kürtlere ve ABD öncülüğündeki koalisyona gönderdiği tehditler Rusya’ya bir mesaj olarak da görülebilir. Türk ordusunun Mınbiç ve Afrin’deki olası düşmanca hamlesi, Rusya’nın barış güçlerini de tehlikeye atar” yorumu yapıldı. Kommersant gazetesine konuşan Rus uzmanlar, Suriye krizi boyunca ABD’nin Kürtleri silahlandırdığını hatırlatarak TSK’yi “basit bir gezinti değil, kanlı bir çatışma ortamı beklediğini” savundu. Türkiye’deki terör eylemlerinin yeniden başlaması da dahil olmak üzere Ankara için büyük riskler bulunmasına rağmen operasyonun büyük oranda karara bağlandığını belirten uzmanlar, “Kürt meselesinin TürkRus ilişkileri açısından Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın geleceğinden daha zorlu bir konu olarak kalacağını” kaydederek “operasyonun Ankara’nın Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ni kapsayan barış sürecinden çıkmasına” neden olabileceğine de işaret etti. Operasyonun taşıdığı risklere ve zafer garantisinin bulun Rus basını, olası Afrin operasyonunun Suriye’deki ulusal uzlaşı sürecini tehlikeye atabileceği yorumlarına yer verdi Savaşın yıkımına rağmen yüzlerce aile geçen yıl ekim ayında IŞİD’den alınan Rakka’ya geri dönüyor. mamasına rağmen Erdoğan’ın bunu kısa süre içinde gerçekleştirmekte kararlı olduğu belirtilirken “kilit aktörlerin Ankara üzerindeki baskısı minimum seviyede olacağı için operasyon için elverişli koşulların oluştuğunun” da altı çizildi. ‘SDG İLE FAALİYETLER Suriye’nin içişleri’ Olası Afrin operasyonuyla ilgili Washington’dan açıklamalar da sürüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert günlük basın toplantısında, Türkiye’nin Afrin’deki YPG mevzilerini vurduğuna dair haberleri doğrulayacak bir bilgiye sahip olmadığını söyledi. Nauert, Erdoğan’ın Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile kurulacak sınır gücünü “terör ordusu” olarak nitelendiren sözleri hakkında “Türkiye çok önemli ve değerli bir NATO ülkesi” dedi. ABD’nin Suriye’de bulunma amacının IŞİD’i ortadan kaldırmak olduğunu savundu, “SDG ile yaptığımız herhangi bir faaliyet Suriye’nin içişiyle alakalıdır” diye konuştu. Pentagon sözcülerinden Binbaşı Adrian Rankine Galloway ise Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada “IŞİD’le mücadele koalisyonunun Afrin’de hiçbir unsurunun bulunmadığını zira o bölgede IŞİD’in olmadığını” söyledi. “Tüm tarafları gerilimi daha fazla tırmandır maktan uzak tutmaya davet ediyoruz” diye konuşan Pentagon sözcüsü, “Türkiye’nin güvenlik endişelerini çok ciddiye aldıklarını” da vurguladı. Bu arada Sputnik’e konuşan ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun basın dairesinden bir yetkili, “Koalisyonun IŞİD’in son direnişine nokta koymak için SDG’yi eğitmeye ve askeri teçhizat sevk etmeye karar verdiğini” söyledi. ‘Sivillerin çıkışına izin yok’ DHA’nın haberine göre Türkiye’nin operasyon sinyali vermesi ile Afrin’de de hareketlilik başladı. Haberde kent girişine operasyona karşı hendekler kazıldığı, stratejik konumdaki bölgelerde ağır silahlar yerleştirildiği, kentİ terk etmeye çalışan sivillere ise izin verilmediği aktarıldı. Filistin’e yardım askıda ‘Basın özgürlüğüne sahip çık’ eylemi Filipinler’de göreve geldiği mayıs 2016’dan beri uyuşturucuya karşı kanlı bir savaş yürüttüğünü haberleştiren basınla da bir savaş içerisine giren Rodrigo Duterte yönetimi, İngilizce haber sitesi Rappler başta olmak üzere birçok blog sitesinin lisansını iptal etti. Son gelişme ülkedeki basın özgürlüğü için duyulan kaygıları artırırken dün başkent Manila’da protesto gösterileri vardı. Göstericiler, “Basın özgürlüğüne sahip çık” yazılı pankartlar taşıdı. Kaliforniya’da ‘bağımsızlık ilanı’ Bayrağındaki 50 yıldızın eyalet sayısını temsil ettiği ABD’de yeni bir eyaletin ortaya çıkması gündemde. Ülkenin en büyük eyaletlerinden Kaliforniya’da bir grup ayrılıkçı, “Yeni Kaliforniya” adını verdikleri eyaletin bağımsızlığını ilan etti. İlçe temsilcileri konseyi ve çeşitli komitelerin üyelerinden oluşan grup, eyaletin “yönetilemez hale geldiğini, yönetimin tiranlığa dönüştüğünü” savundu. ABD’den değil Kaliforniya’dan ayrılmak istediklerini söyleyen grup, ayrılma nedenini ise “Sahil kısımlarıyla iç kesimlerin farklı gelir dilimlerinde olmasına rağmen aynı vergi ve kanunlara tabi olması” olarak açıkladı. “Yeni Kaliforniya”nın 51. eyalet olabilmesi için Senato’nun onayı şart. Washington yönetimi ABD Başkanı Donald Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararının ardından Oslo barış sürecinin sona erdiğini ilan eden Filistin yönetimine dönük mali yaptırım tehdidini eyleme döktü. ABD Dışişleri Bakanlığı, Filistin’e Birleşmiş Milletler (BM) Yakındoğu Filistin Mültecilerine Yardım Ajansı (UNRWA) üzerinden verilecek 125 milyon dolarlık yardımın 65 milyon dolarlık bölümünü “tekrar gözden geçirmek üzere” askıya aldığını açıkladı. Filistin ile Lübnan, Suriye ve Ürdün’deki 5 milyondan fazla Filistinliye gıda, eğitim ve sağlık hizmetleri veren ajansın sözcüsü Chris Gunness, ABD’nin bu kararı sonrası ajansın bugüne kadarki en ciddi finansman krizini yaşadığını vurguladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Filistin tezlerini tekrar etmekle suçladığı UNRWA hakkında konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise ajansın bir “Filistin kurumu değil BM kurumu olduğunu” belirtti ve ABD yardımlarının kesilmesinin büyük sorunlara yol açabileceğini söyledi. ABD’nin yardımı askıya alma kararı Gazze’de protesto edildi. Öte yandan Filistin devleti için bir destek çağrısı da Avrupa’dan geldi. Süddeutsche Zeitung’a bir mülakat veren Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Avrupa’ya Filistin devletini tanıma çağrısında bulundu ve bu konuda Fransa’nın öncülük yapabileceğini söyledi. ‘Bir yıl içinde taşınır’ Hindistan temaslarını sürdüren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise ABD’nin İsrail büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına ilişkin değerlendirmede bulundu. Netanyahu “Kesin görüşüm, ABD’nin büyükelçiliğini insanların düşündüğünden daha kısa sürede, 1 yıl içinde taşıyacağı yönünde” dedi. Bu arada İsrail askeri mahkemesi Filistin direnişinin sembollerinden biri haline gelen 16 yaşındaki Ahed Tamimi’nin gözaltı süresinin uzatılmasına karar verdi. Geçen aralık ayında evinin bahçesinde İsrail askerlerine karşı koyduğu için gözaltına alınan Ahed, yargılanması bitene kadar özgürlüğünden mahrum kalacak. Katalan meclisi yeni başkanını seçti İspanya’nın özerk Katalonya bölgesinin meclisi, geçen aralıktaki seçimle rin ardından dün ilk kez toplandı. Geçen yıl düzenlenen bağımsızlık referandumu nun ardından Madrid’in feshettiği mecli sin yeni bileşiminde de bağımsızlık yan Meclisin oturumu sırasında dışarıda lısı partiler çoğunlukta. Meclisin başkan toplananlar ‘Özgürlük’ pankartları taşıdı. lığına ise bağımsızlık yanlısı Katalonya Cumhuriyetçi Sol Partisi’nden Roger Torrent seçildi. Bu seçim, İspanya yargısı tarafından hakkında hapis cezası verildiği için siyasi çalışmalarını Brüksel’de sürdüren eski Katalonya Başbakanı Carles Puigdemont’un liderliğinde yeni bir bağımsızlıkçı hükümet kurulması yolunda ilk adım olarak yorumlandı. Cumhuriyet Dış Haberler Servisi’nin unutulmaz şefi, ‘BabıÂli’nin Dışişleri Bakanı’, Ergun Abimizi aramızdan ayrılışının 19. yılında sevgi ve özlemle anıyoruz... ERGUN BALCI 193117 Ocak 1999 19 koca yıl geçmiş Ergun Abi’yi yitireli... Sevgili Mine Esen, “Sen Ergun Abi ile benden çok daha fazla çalıştın, sen yazar mısın” deyince “Babıâli’nin Dışişleri Bakanı” diye tanımlanan Cumhuriyet Gazetesi Dış Haberler Servisi’nin kadim şefi bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Tabii şimdi ortada ne Babıâli kaldı, ne o dönemin değerleri.. Nevi şahsına münhasır Ergun Abi gibisi ise sanırım hiç olmadı... Bu yüzden belki de tam zamanı Ergun Abi’yi uzun yıllarını verdiği, onlarca gazeteci yetiştirdiği bu sayfalarda anmanın... Dürüst objektif gazeteciliği hayat tarzı olarak benimsemesi mi, güzel bir sayfa ya da haber yaptığımızda takdir etmesini bilmesi mi, derin bilgisi mi, mütevazılığı mı?...Yok, hepsi... Daha internetin olmadığı, bilgilerin bir iki tık’la ‘armut piş, ağzıma düş’ halini almadığı günler. Cağaloğlu’nda o eski binanın 2. katı... Ergun abi, metrelerce uzayan yabancı ajans kâğıtlarını eline almış uzun koridorun bir ucundan öbür ucuna yürüyerek gelişmeleri okuyor, ara sıra kendi kendine konuşuyor. Afrika’nın ücra bir ülkesinde çıkan iç savaşın geçmişine bile o kadar hâkim ki hayran kalmamak elde değil. Kendi tezgâhından geçip başka gazetelerde çalışan gazetecilerin bile her takıldıklarında telefona sarılıp “Ergun abi yaa...” diye başlayarak danıştıkları, bize aynı zamanda bilgeliğin o sade özgüvenini gösteren kişi. Köşe yazılarını daktilo bile kullanmadan elle yazardı. Gazeteciliğe Londra’da öğrenciyken Dünya ve Akşam’da dış politika ağırlıklı siyasi yazılar yazarak başlayan Balcı, Türkiye’ye döndüğü 1969’dan 1999 yılında ölümüne kadar Cumhuriyet Gazetesi’nde aralıksız çalıştı. Hastayken bile gazeteye gelemediği zamanlarda telefonla sorar; biz, o zamanın tıfıl muhabirlerini asla azarlamadan yönlendirirdi. Satır aralarından anlamlar çıkarmayı, yaptığımız işe özen göstermeyi öğretirdi. 19 koca yıl geçti ama Ergun Abi, onu tanıyanların kalbinde hâlâ yaşıyor... Özlem Yüzak Artık ‘kısmen’de özgür değiliz… Bir dostum İsrail’in tanınmış yazarlarından Gideon Levy’nin Washington “Ulusal Basın Kulubü/National Press Club”da yaptığı bir konuşmayı göndermiş. 14 dakikalık konuşmayı “Google”dan bulup dinlemek imkânınız varsa kaçırmayın. İsrail’i artık demokrasi ile bağı kopan “işgal bağımlısı” bir “apartheid ülkesi” şeklinde tanımlayan Levy; “İsrail’de (Arap yurttaşlar dışında tutulan) Yahudilere tanınan demokrasinin de kısıtlı” olduğunu, “demokrasinin yalnız çoğunlukla aynı doğrultuda düşünenler için geçerli olduğunu” söylüyor. İsrail’de demokratik haklar ve özgürlüklerin muazzam zemin kaybına uğradığını ve “iç dinamiklerle” değişmek ümidinin hiç kalmadığını, militarist, dinci, milliyetçi çizginin her gün güçlendiğini, İsrail toplumuna bu sebeple güven yitirdiğini; İsrail’in “umutsuz vaka” haline geldiğini belirtiyor. Biricik ümidin “Batı baskısıyla gelecek değişim” olduğuna işaret eden yazar, İsrail’de sayıları azalan demokratların bu nedenle sürekli Batı’dan gelecek değişim sinyalini beklediğini anlatıyor. Levy’nin konuşması yakın zamanlara dek “Ortadoğu’daki tek demokrasi” olarak övülen İsrail’deki durumun içyüzünü samimiyetle ortaya koyması açısından çok ilginç. Yazarın otoriter ve ağır baskıcı ülkeler için kullanan “rejim” sözüyle tanımladığı ülkesi için söylediklerini, oto sansürsüz hâlâ ifade edebiliyor olması, her şeye karşın olabildiğince dikkat çekici. Geniş ilgi yarattığı anlaşılan Levy’nin konuşmasını dinledikten sonra gazeteleri aldığımda Freedom House’un 2018 “Özgürlük raporu” ile karşılaştım. Trump Stalin’le anılıyor Karşılaştırmalı uluslararası demokrasi ve insan hakları araştırmaları ile tanınan Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House; özgürlüklerin tüm dünyada gerilediğini ve son 12 yılın en düşük seviyesine indiğini değerlendiriyor. “Demokrasi krizde” girizgâhı ile başlayan raporda, gerilemenin baş nedeni olarak ABD’nin küresel insan hakları mücadelesindeki liderliği bırakması ve Trump’ın başkanlığa çıkması gösteriliyor. Pazartesi günü daha CNN International’da Christian Amanpour’un “Cumhuriyetçi Parti”den bir senatörle yaptığı bir söyleşiyi izledim. Trump’ın partisinden olan senatör, “Trump’ı Stalin’e” benzetiyordu. Senatörün Trump’la Stalin arasında paralellik kurmasına yol açan neden, Beyaz Saray’daki ilk yılını tamamlayan Başkan’ın da, Sovyet diktatörü gibi basını “halk düşmanı” olarak damgalaması. “Stalin bir kasaptı. Trump kasap değil” diyor ABD’li politikacı “Ancak beri yandan basın için en kanlı diktatörlerin kurduğu cümleleri kurmaktan da kaçınmıyor.” Özetle “özgür dünyanın lideri iddiasındaki” ülkenin başında; artık hem de kendi partisinden gelen politikacılar tarafından Stalin’le karşılaştırılan bir Başkan oturuyor. Freedom House “dünyadaki demokratik rejimlerdeki geri savruluşu”, işte icabında bu kerte şoke edici ve reaksiyoner bir lider olarak görülen Trump olgusuna bağlıyor. Ve demokratik özgürlüklerin bayrağını taşıyan ABD’nin geri çekilmesiyle, Putin Rusyası ve Çin gibi otoriter ülkelerin popülerlik kazanmasına dikkat çekiyor. Biz artık en dip kümedeyiz 2018 başında demokrasilerin dünya çapında geri savruluşu maalesef çok dikkat çeken bir trend. Konu hakkında üst üste çıkan yayınlar ve kitaplardan bunun kolayına durdurulamayacak bir eğilime dönüştüğünü anlıyoruz. Sözünü ettiğim kitaplardan ilki örneğin, Edward Luce’nin hemen elimin altında bulunan “Batı liberalizminin gerileyişi/The Retreat of Western Liberalism” adlı çalışması… Diğeri de bu ay başında çıkan, Patrick Deneen’in “Liberalizm neden geriledi/Why Liberalism Failed?” isimli kitap. Bu meyanda şimdiden çok konuşulan ve beklenti yaratan bir başka eser de martta çıkması beklenen Yascha Mounk’un “İnsanlar Demokrasi Karşıtı Olunca/The People vs. Democracy: Why Our Freedom Is in Danger and How to Save it” adlı yapıtı. Freedom House raporunda Türkiye’yi “kısmen özgür” kategorisinden çıkarıp heyhatözgür olmayan ülkeler kategorisine indirmiş! İçinde geriye doğru savrulduğumuz genel iklim işte böyle bir iklim. Suriye, Güney Sudan, Eritre, Kuzey Kore, Suudi Arabistan ve Orta Afrika gibi böylece en kötü özgürlük düşmanı ülkelerle beraber en dip kümedeyiz artık. Buraya dek nasıl geldiğimiz gerçekte Cumhuriyet okurlarının ziyadesiyle malumu... Ama dünya bu ürkütücü geri sarmala nasıl girdi? Esas haber olan kısım bu. Fırsat buldukça konuya döneceğim. Kore’ler birlikte yürüyecekler Kuzey Kore ile Güney Kore, Güney Kore’nin Pyeongchang kentinde gelecek ay yapılacak Kış Olimpiyatları’nın açılış töreninde iki ülke sporcularının “Birleşik Kore” bayrağı altında yürümesi yönünde karar aldı. İki ülkenin kadın buz hokeyi sporcularının da aynı takımda mücadele edeceği açıklandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle