23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Ocak 2018 2 Türk üniversiteleri hukuk, felsefe, Üniversitelerdeilahiyat, anatomi, çevre bilimi ve sporda dünya ile rekabet edemeyecek vahim tablodüzeyde Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Türk üniversitelerinin dünyadaki yerini görmek için Quacquarelli Symonds (QS) şirketine yaptırdığı araştırma hüsranla sonuç landı. Türk üniversite lerinin dünya ile reka bet edebileceği alanla rın araştırmasını iste yen YÖK’ün, QS’e Tür kiye’deki 47 üniversi OZAN ÇEPNİ tede yaptırdığı araştırmada sadece 10 üniversitenin dünyada ilk 1000 listesine girebileceği sonucuna ulaştı. QS’in üniversiteleri değerlen dirdiği 46 başlıktan sadece 23’ünde Türk üniversitelerinin rekabet edebi leceği belirlenirken, rekabet edileme yecek düzeydeki sonuçlar ise dikkat çekti. Araştırmaya göre Türk üniver siteleri, hukuk, tarih, antropoloji, fel sefe, ilahiyat, anatomi, veterinerlik, coğrafya, finans, iletişim, sosyoloji ve spor gibi alanlarda rekabet edemeye cek düzeyde bulundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “yerli ve milli değil” diyerek Boğazi çi Üniversitesi’ni, “solcu, ateist” ola rak da ODTÜ öğrencilerini hedef alsa da YÖK’ün açıkladığı verilere göre de Türkiye’yi dünyada bilim alanında temsil edebilenler yine bu üniversite ler oldu. Recep Tayyip Erdoğan Üni versitesi gibi Türkiye’deki 186 üni versiteden 139’u değerlendirmeye bi le alınmadı. Türkiye’deki üniversite ler bilimsel kriterler kapsamında 46 139 ‘yüksek lise’ “BEğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım: u sonuç Türkiye adına bir felaket. Yükseköğretim kurumları, 47’si dışında üniversite olarak bile kabul edilmiyor. 139 üniversite aslında ‘yüksek lise’ ve bu durum, resmi dilden, yabancı kuruluşlar tarafından açıkza ilan ediliyor. Gençler, üniversite eğitimi aldıklarını düşünerek yıllarını yüksek liselerde geçiriyor ve mezun olduklarında dünyada geçerliliği olan bir belgeye sahip olamıyorlar. Özellikle başarılı üniversitelerimizi yerden yere vuran, bilimsel ortamı yok etmek için mücadele eden bir hükümet ve anlayış var. Beğenmedikleri, eleştirdikleri, üniversiteler gene ülkenin yüz akı oldular. Merak ediyoruz Cumhurbaşkanı bu üniversitelere ne ödül verecek?” alanın sadece 23’ünde rekabet edebilecek düzeyde kaldı. Belirlenen 23 alanda ise Türkiye’deki üniversiteler dünyada ilk 1000 sıralamasına bile giremedi. Türkiye’nin “iyi” olduğu alanlarda ise araştırma sonuçlarına göre “akademik verimlilik” puanlarının 100 üzerinden ortalama 5060 puan bandında kalması üniversitelerdeki akademik eksiklikleri gözler önüne serdi. 23 alanda yokuz Türkiye’nin dünya üniversiteleri ile rekabet edemediği alanlar, muhasebe ve finans, anatomi ve fizyoloji, antropoloji, sanat ve tasarım, biyoloji, iletişim ve medya araştırmaları, diş hekimliği, gelişim çalışmaları, İngiliz dili ve edebiyatı, çevre bilimleri, coğrafya, tarih, otel işletmeci liği, hukuk, hemşirelik, sahne sanatları, felsefe, psikoloji, sosyal politika ve yönetim, sosyoloji, spor, ilahiyat ve inanç bilimleri ile veterinerlik olarak belirlendi. YÖK’ün yaptırdığı araştırmada 186 üniversitenin sadece yüzde 25’i yani 47’si değerlendirmeye alınırken, 10 üniversite yani Türk akademisinin sadece yüzde 5’i dünya ile rekabet edebilir bulunarak sıralamaya girdi. Türkiye’den araştırmada değerlendirmeye uygun görülen üniversiteler, Hacettepe, Ankara, İstanbul, Boğaziçi, ODTÜ, Gazi, Ege, Bilkent, Dokuz Eylül, Koç, Çukurova, Akdeniz, Sabancı, Erciyes, İTÜ, Atatürk, Anadolu, İzmir Yüksek Teknoloji, Gebze Yüksek Teknoloji, Yıldız Teknik, Fırat, Atılım, Başkent, Bilgi, İzmir Ekonomi, İnönü, Özyeğin, TOBB, Afyon Kocatepe, Balıkesir, Çanakkale 18 Mart, Çankaya, Celal Bayar, Cumhuriyet, Kadir Has, Adnan Menderes, Dumlupınar, Gaziosmanpaşa, Galatasaray, İstanbul Ticaret, Namık Kemal, Beykent, Dicle, Doğuş, Işık, İstanbul Aydın ve Yıldırım Beyazıt üniversiteleri oldu. Sanat ve beşeri bilimler alanında listeye ABD’den 95, İngiltere’den 59 üniversite girerken, bu alanın sıralamasına Türkiye’den 4 üniversite girebildi. Mühendislik ve teknoloji alanında da listede ABD’den 81, İngiltere’den 38, Türkiye’den 4 üniversite yer aldı. Sosyal bilimler alanında ABD listeye 87, İngiltere 56, Türkiye ise 4 üniversitesini soktu. Tıp alanında ABD’nin 121, İngiltere’nin 41 üniversitesi sıralamada yer alırken, Türkiye’deki tıp fakültelerinden dördü listeye girebildi. Tek dert kadrolaşma Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, YÖK’ün çalışmasının AKP’nin yükseköğretim politikasının köklü bir eleştirisi niteliğinde olduğunu belirterek, “Her ile üniversite tabelası astığınızda kurduğunuz şey bir üniversite olmuyor. Bu çalışmadan da görüleceği üzere dünyada karşılığı olan üniversiteler bu ülkenin köklü, geleneği olan üniversiteleri. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki bu gidişatla, bu üniversiteler de yakında gücünü kaybedecek” diye konuştu. l ANKARA Din öğretmenlerinin adalet mücadelesi MEB müjdeyle duyurdu, İlahiyatın önü yeniden açıldı OZAN ÇEPNİ Danıştay’ın hükümet ve KHK baskısıyla ilahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen olmasını engelleyen kararından geri adım atmasının ardından MEB jet hızıyla harekete geçti. Şubat ayında öğretmen ataması için duyuru yapması beklenen MEB, listeden çıkarılan ilahiyat fakültelerini yeniden çizelgesine ekledi. AKP hükümeti ve MEB’in ilahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılabilmesi için yargıya karşı giriştikleri mücadele yeni bir boyuta taşındı. Din kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmeni bir adayın başvurusu üzerine Danıştay’ın ilahiyatçıların atamasının yürütmesini durdurması ile başlayan süreçte, hükümetin sert söylemi, KHK müdahalesi ve MEB’in baskısı sonucu verilemeyen yargı kararında başa dönüldü. Danıştay’ın kararından günler önce “müjde” gibi ilahiyatçıların öğretmen olması için engel kalmadığını duyuran MEB, yeni atama döneminde mahkeme kararının kendisine tebliğ edilmesini beklemeden yönetmelikte değişikliğe gitti. TBMM Eğitim Komisyonu üyesi CHP Bursa milletvekili Ceyhun İrgil, “Danıştay henüz karar vermemişken, kararı açıklayan MEB, şimdi de tebliğ edilmemiş kararı Tebliğler Dergisi’nde yayımlamış. Bu ne hız? MEB hukuku tanımamaya devam ediyor” dedi. Dava yeniden Danıştay 12. Dairesi’nin, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği kadrolarına öğretmenlik bölümü mezunlarının atanması gerekirken MEB düzenlemesi ile ilahiyat fakültesi mezunlarının atanmasının hukuk devleti, eşitlik ilkesine aykırı olacağı ve devlete güveni sarsacağını belirterek yürütmeyi durdurma kararı vermesi ile tartışma yaratan süreçte başa dönüldü. Kendisi yerine ilahiyat mezunlarının atandığını belirten din öğretmeni adayı M.N davaya katılmak için Danıştay’a sunulmak üzere Elazığ Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Gazetemizin davacı öğretmenin MEB baskısıyla davadan ‘feragat’ ettirildiği süreçle ilgili haberi de mahkemeye sunulan dilekçede yer aldı. ‘İnşaat istemiyoruz’ Kavacık Borsa İstanbul İlkokulu ve Ortaokulu velileri, başlatılacak inşaat projesinin iptali isteğiyle okul önünde toplanarak açıklama yaptı, Beykoz Kaymakamlığı ve Beykoz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dilekçe vererek işlemin durdurulmasını istedi. 1646 öğrencinin öğrenim gördüğü okul arazisi içinde eğitim dönemi ortasında yapılması planlanan inşaatın, eğitimi ve öğrencileri olumsuz etkileyeceği belirtilen açıklamada, ‘’Yapılacak binanın başka bir kuruma tahsisi, yetersiz olan okul fiziki ortamını daraltacak ve öğrencilerin nitelikli eğitim alma hakkını gasp edecektir. Yetkililerin görevi öğrencilerin nitelikli eğitim hakkını gasp etmek değil, yükseltmek olmalıdır’’ denildi. Yardımcı doçent zirvesi OZAN ÇEPNİ YÖK, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla hazırladığı yardımcı doçentliği kaldıracak teklifini TBMM’ye sundu. YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın, akademide niteliği düşürecek teklifin Meclis’te görüşülmesi öncesinde bugün TBMM Eğitim Komisyonu üyesi milletvekillerini YÖK’e çağırarak konu hakkında toplantı düzenleyeceği öğrenildi. Kadrolar YÖK’ten Doçentliğe geçişte merkezi yabancı dil sınavı ile sözlü mülakatı kaldıran teklifte, yardımcı doçentlik yerine getirilen “doktor öğretim görevlisi” kadrolarına başvuru şartları detaylarıyla yer aldı. Teklifin yasalaşması halinde, doktor öğretim görevlisi kadroları, artık üniversite rektörlükleri yerine YÖK tarafından ilan edilecek. Adaylar hakkında ilgili hocalardan yazılı mütalaa istenmeyecek ve ilan edilen kadrolara 4 yıllığına atama yapılacak. 4 yıl bittikten sonra aynı kadrolara yeniden atama yapılabilecek ve görev süresinin uzatılması konusunda bir sınırlama olmayacak. Eski sistemde akademisyenler den istenen “çeviri” odaklı yabancı dil sınavı ise yeni yasa teklifi ile merkezi yabancı dil sınavına dönüştürülerek sınav koşulları kolaylaştırılacak. Yasa teklifinde doktor öğretim görevlisi kadrosuna geçişlerde yetki ağırlıkla YÖK’e devredilirken, doçentliğe geçiş sürecinde üniversite yönetimleri belirleyici olacak. Yeni düzenleme ile ayrıca doktorasını tamamlayan adaylar, talepleri ve üniversite yönetiminin de uygun görmesi halinde haftada en fazla 12 saat ders verebilecek. l ANKARA haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Kılıçdaroğlu ve Atatürk’ün Bursa Nutku Makbule Cengiz’in Kılıçdaroğlu ile yaptığı nehir söyleşi (UMUT HEP VAR, Kırmızı Kedi Yayınları), Kemal Bey’in “Gençler Mustafa Kemal Atatürk’ün Bursa Nutku’nu da unutmamalılar” cümlesiyle bitiyor. HHH Atatürk’ün Bursa Nutku konusunda son günlerde çıkan en kapsamlı kitap, Kültürperest Yayınevi’nin yayımladığı ve TELE 1 televizyonunun ekran satışıyla kamuoyuna sunduğu “Tanıklar ve Belgelerle Bursa Nutku” adlı yapıt: Kitapta Atatürk karşıtlarının böyle bir nutuk olmadığına ilişkin iddialarına yanıt olarak, nutkun gerçekliğine ilişkin tartışmalar, değerlendirmeler ve elbette nutkun metni var: Şubat 1933’te Bursa’da Türkçe ezana tepki gösteren bir grup valiliğe yürümüş, ancak olaylar büyümeden bastırılmıştır. Olayı duyan Atatürk, 5 Şubat 1933’te Bursa’ya gelmiş ve akşam “Bursa Nutku” diye bilinen konuşmasını yapmıştır. HHH “Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek.’ Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve Meclis’e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’ İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!” HHH Değerli araştırmacı Sinan Meydan, 10 Şubat 2011 tarihinde Odatv’de yayımladığı bir yazıda Atatürk’ün 1923’teki bir nutkunu daha anımsatıyor: “Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine bırakacağımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız. Milletin yükselme gerek ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin. Milleti o yükselme merhalesine götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız. Bunun için dimağlarımıza, irfanlarımıza, bilgimize, icap ederse bileklerimize, pazılarımıza, bacaklarımıza müracaat edecek, fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız. Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s.133) Sinan Meydan 1933 Bursa Nutku’ndaki ifadelerle 1923 Nutku’ndaki cümleleri neredeyse aynı buluyor. Ayrıca Bursa Nutku’nu, Büyük Nutuk ile de karşılaştırıyor ve ikisine de “neredeyse aynı” diyor. Sonuç olarak şu yargıya varıyor: “1933 Bursa Nutku’nun ‘içerik’ ve ‘üslubu’yla Atatürk’ün 1923 Nutku’nun ve 1927 Gençliğe Hitabesi’nin ‘içerik’ ve ‘üslubu’ birebir örtüşmektedir. Her üç nutukta da gençlere seslenilmekte, her üç nutukta da Cumhuriyetin, devrimlerin korunmasının altı çizilmekte ve her üç nutukta da gençlerin direnişinden söz edilmektedir.” HHH CHP’ye, İstanbul İl Başkanı seçilen politikacı üzerinden saldıranlar, bir de Kılıçdaroğlu’nun gençlere Bursa Nutku’nu önerdiğine baksalar diyorum! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle