26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 9 Eylül 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Çağlayan sadece görünen yüzü’ Kılıçdaroğlu, ABD’deki Sarraf davasına Çağlayan’ın eklenmesini yorumladı. CHP lideri, Adalet Bakanı’nın ABD seyahatlerinin Sarraf için olduğunu söyledi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni bir iddianame ile eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın ABD’deki Rıza Sar raf davasına dahil edilmesini, “Zafer Çağlayan, bu büyük yolsuzluk ola yı ve soruşturma sının sadece görü nen yüzüdür. Bu yeni gelişme, Ada let Bakanı’nın sık sık ABD’ye, Fet hullah Gülen’in ia desi için değil, bu EGrüdlem dosya için Sarraf için gittiğini gösteriyor” diye değer lendirdi. Kılıçdaroğlu, ABD’deki Sarraf dava sında yaşanan Zafer Çağlayan geliş mesini Cumhuriyet’e değerlendirdi: En büyük yolsuzluk: 1725 Aralık, Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk olayıdır. Bir hükümetin, devleti nasıl soyduğuna hep birlik te ülke olarak tanıklık ettik. O neden le dönemin bakanı Zafer Çağlayan’ın hazırlanan iddianame ile bu yolsuz luk davasına eklenmesi, olayın sade ce görünen yüzüdür. Yolsuzluk kanıtlıdır: Bu yolsuz luk olayında bir banka genel müdürü ayakkabı kutularında milyon dolarlar istif etmiştir. Yolsuzluk değilse neden bu milyon dolarlar bankada hesap ta değil, evinde ayakkabı kutusunun içindedir? Bir bakana 700 bin liralık saat verilmiş ve kanıtlanmıştır. Alı nan ve verilen rüşvetlerin tamamı ses kayıtlarıyla, banka hesaplarıyla ka nıtlanmıştır. Dönemin Başbakanı’nın telefonda oğluna, “Paraları sıfırladın mı” demesi, hafızalardan silinmemiş ve silinmeyecektir. Suç ortakları: Bu kadar açık ve net yolsuzluk yapan bakanların, Meclis’te yapılan oylamada iktidar partisinin milletvekillerince Yüce Divan’a gönderilmeyerek, yargılan maları engellenmiştir. Dosyaları ka patılmıştır. Bu yolsuzluk dosyaları nı kapatmak suça ortak olmak de mektir. Yolsuzluğu kendileri yap tılar hep birlikte, kendileri kapattı lar hep birlikte. Tüyü bitmemiş ye timin hakkını yediler. Yolsuzluğu aklayan ilahiyatçı lar: Bu olaylar yaşanırken, süreç için de beni en şaşırtan olaylardan biri de kendisini ilahiyatçı olarak tanıtan bi rilerinin bu yolsuzlukları aklayan ya zılar yazması oldu. Maalesef hiçbir İslami değerle bağdaşmayan bu ya zılar, bizim inanç dünyamızın kara sayfalarını oluşturacaktır. Bırakın ABD’yi, yurtdışına çıka mazlar: Bu gelişmeler üzerine bizim milletvekillerimiz 1725 Aralık’ta adı geçen bakanların bir daha ABD’ye gi demeyeceğini haklı olarak söyledi. Artık ABD’ye gidemeyecekleri orta da. Ama bana göre Çağlayan’la ilgili bu gelişmeden sonra bırakın ABD’yi yurtdışına bile çıkamazlar. Sarraf için ABD’ye gitti: Aslın da bu gelişme, Adalet Bakanı’nın ABD’ye sık sık gitme nedenini de or taya çıkardı. Adalet Bakanı’nın sık sık ABD’ye gitmesinin nedeni 15 Temmuz darbe girişiminin hesabı nın sorulması için Gülen’in iadesinin sağlanması amacıyla değil, bu dosya içindi, Sarraf içindi. Fethullah’ın is tenmesi göstermelikti. Onların gün demi Sarraf dosyasıydı, Sarraf dos yasını kapatmaktı. İçeride Gülen için gidildiği algısı yarattılar ama aslında ABD’den bu dosyanın kapa tılmasını istediler. Gündemleri dar beyle hesaplaşmak, FETÖ’nün ia desini sağlayıp hesap sormak de ğil, kendilerini ilgilendiren Sarraf dosyasıydı. Bütün anlayışları, bakış açıları ve amaçları buydu. Adalet Yürüyüşü’nün haklılığı: Bü tün bu gelişmeler, bizim Adalet Yü rüyüşümüzün ne kadar haklı olduğu nu bir kez daha gösterdi. Toplumun, ülkenin, insanlarımızın adalete ne kadar ihtiyacı olduğunu bu gelişme de gösterdi. Bu olay da bizdeki adale te susamışlığın tipik bir örneği oldu. Bank Asya’nın önünden geçenler ha piste, bankanın kurulmasına önayak olanlar el üstünde tutuluyor. FETÖ suçlamasıyla çok sayıda güçsüz in san hapiste, sırtı kalın ve parası pu lu olan gerçek suçlular dışarıda. Han gi adaletten, hangi ahlaktan, hangi inançtan söz ediyorlar. l ANKARA ABD’den tutuklama kararı ABD’de haklarında dava açılan eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan ve Abdullah Happani hakkında tutuklama kararı çıktı. Çağlayan, iddianamede ABD’nin İran’a karşı uyguladığı “ambargoyu delmek için kurulan şebekenin elemanı” olmakla suçlanıyor. Yaklaşık bir buçuk yıldır New York’ta yargılanan Rıza Sarraf davasının dosyasına konan iddianameyle birlikte Sarraf davasında yargılanan sanık sayı sı dokuza çıkmıştı. İddianamede Çağlayan ve öteki sanıkların uluslararası para işlemleri hakkında “yalan bildirimde bulundukları” öne sürülüyor. Ayrıca, o dönem Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Çağlayan’ın, “ambargoyu delme planının gelirlerinden nakit ve mücevher olarak on milyonlarca dolarlık rüşvet aldığı, öteki sanıkların bu planı uygulamak için attığı adımları onayladığı ve bilinçli olarak planı koruduğu” savunuluyor. l DHA Erdoğan: Siyasi adım ABD’DEN BİR TEPKİ DAHA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın ABD’deki davaya dahil edilmesine ilişkin yaptığı açıkla Erdoğan’ın korumalarına silah satışı yasaklandı mada “Bu adımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik bir adım olarak değerlendiriyo Türk Büyükelçiliği konutu önünde geçen mayıs ayında meydana gelen ve Cumhur nusu kavga nedeniyle Amerikan Temsilciler Meclisi’nde de Türkiye’yi kınayan bir tasarı gün rum. Atılan bu adımlar siyasi başkanı Tayyip Erdoğan’ın ko deme gelmiş ve kabul edilmişti. dir. Bu işlerin arkasından çok rumalarının da karıştığı kavgaya, Kavga nedeniyle, Erdoğan’ın 15 pis kokular geliyor” dedi. Erdoğan, Kazakistan’a ha reketinden önce Atatürk Havalimanı’nda soruları yanıtladı. ABD’deki Rıza Sarraf da ABD’den yeni bir tepki daha geldi. ABD Senatosu Tahsisat Komisyonu, ABD’nin Erdoğan’ın korumalarına silah satışını yasaklayan tasarıyı onayladı. Söz ko koruması hakkında yakalama kararı da çıkartılmıştı. Öte yandan 19 kişinin yargılandığı davada tutuklu bulunan iki Türk vatandaşı tahliye edilmedi. l DHA vasına eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın adının dahil edilmesiyle ilgili bir soruya Erdoğan, “Bu konu gerçekten çok çok ilginç bir konu. Şu anda bunu hukuki bir mantık içerisinde yorumlamak zaten mümkün değil. Burada bizim eski Ekonomi Bakanımıza yönelik atılan bu adımı, açık söylüyorum, ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik bir adım olarak değerlendiriyorum. Zira burada şahsına yönelik bir iddiayı ortaya koyabilmiş değiller. Neymiş ‘İran’la ilgili yaptırımları delmiş’ İran’a biz bir defa herhangi bir yaptırım uygulama kararı Türkiye olarak almadık ki. Bizim İran’la ikili ilişkilerimiz var, hassas ilişki ‘FETO.. ’cülerin tamamınalerimizvar.Dolayısıylaatılan bu adımlar tamamen siyasidir. Amerika’nın bu konuyu gözden geçirmesi lazım. Bu işlerin arkasından çok pis kokular geliyor. Rıza Sarraf olayı da öyledir. Halk Bankamızın Genel Müdür Muavini Hakan Bey ile ilgili konu da öyledir” dedi. ‘Adalet’ vurgusu! ABD ziyareti sırasında Washington’da korumalarının karıştığı olayla ilişkin de Erdoğan, “O olayla ilgili de benim korumalarım hakkında soruşturma açtılar. Hatta hatta, olay günü orada olmayan korumalarım hakkında, eşimin iki koruması bayan, onlarla ilgili de aynı şeyi yaptılar. Bu nedir? Bu Amerika yönetiminin düşmüş olduğu aczi gösteriyor. Büyük bir devlet olabilirsin ama adil devlet olmak başka bir şeydir. Sıkıntı burada. Eğer hukuk sisteminiz adil işlemiyorsa bu sıkıntılar sürekli olarak o pis kokuları da getirir” diye konuştu. Gül: Skandal Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de Haliç Kongre Merkezi’nde Çağlayan’ın dahil edildiği iddialarla ilgili “Bu iddialar aslında Türkiye’de Türk Devleti’ni ele geçirmeye çalışan FETÖ terör örgütü mensuplarınca kullanılmış, atılmış bir sakızdır. Bu sakızı alıp çiğnemeye çalışmak gerçekten hukuk devleti bakımından, hukuk açısından çok büyük bir skandaldır” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet yakını AKP üyesi’GCÜHPR’SLEİLVTEEKKİLİN İKLİM ÖNGEL nu yapmadığımız sürece sinek avlar gibi yolsuzluk yapanı bu CHP Milletvekili Gürsel lamazsınız” dedi. Tekin, dokunulmazlıkla 1725 Aralık’ta bakanla rın kaldırılmasına karşın bir rın Türkiye’yi nasıl soyduğu tek hırsızın yargılanmadığını, nu herkesin gördüğünü söyle hiçbir AKP milletvekiline FE yen Tekin, o dönem bakanların TÖ ile ilgili fezleke gitmediği Türkiye’de hesap vermesi sağ ni söyledi. lansaydı, Türkiye’nin bu duru CHP’li Tekin bir grup gazete ma düşmeyeceğini kaydetti. Do ciyle kahvaltıda bir araya geldi. kunulmazlıkların kaldırıldığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nı ancak bir tek hırsızın yargı “Yolsuzluk yapanı kapı dışarı lanmadığını, hiçbir AKP mil ederim” sözünü anımsatan Te letvekiline FETÖ ile ilgili fezle kin, “Bu konuda samimi ise Sa ke gitmediğini belirten Tekin, yın Davutoğlu’nun siyasi etik “Akşamları televizyonları açı yasası çıkması önerisi vardı. Bu yoruz, sabahtan akşama kadar nun için yapılması gereken ken FETÖ. Kiminle ilişkili, kimin di eski başbakanının önerisine le değil. Şu anda tutuklu olan, kulak vermek. CHP olarak biz ByLock’çu, FETÖ’cü, işadamı de destek verelim ve parlamen tamamına bakalım hangi parti toda bu yasayı çıkaralım. Siya ye üyeler? Tamamı AKP üyele seti kirlilikten arındıralım. Bu ri” dedi. l ANKARA CHP’Lİ ENGİN ALTAY: Arakan’da aile şovu CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. “Türkiye’den Arakan’a giden yardımlar, Erdoğan ailesinin yardımları mı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aziz milletinin yardımları mı” diye soran Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve beraberindeki heyetin bir fotoğrafını gösterdi. Altay, “Bunu, millete yapılmış saygısızlık, görgü, edep dışılık olarak niteliyoruz. Erdoğan, partimize laf etmiş ya. Bir muhterislik, çapsızlık, ruhsuzluk arıyorsa bu fotoğrafta hepsi var” dedi. haber 5 Giz... Bir bilmece gibi gözlerin... Oysa sana tutkun erkekler derin ve sessiz bir akşamın boşluğunda tüm hüzünleri topluyor olmalılar. Önce Odisseus Elitis’i dinle: “Kıbleden esen yelin kemerler arasında ıslık çaldığı Bu beyaz avlularda, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı?” Karadeniz’de Cide’de esen bir fırtına Edmond Jabes’in dizelerinde “kelimenin içinde yaşam ile ölüm arasında söyleyişi”yi getiriyor bize. “Seçilebilir yaşam; seçilmiştir oysa ölüm...” Oysa ne bir kıskançlık gölgesi ne de kötücül düşünceler var çevremizde. Bir ağustos kokusu sarmıştı bedenimizi. Yaşamla ölüm arasında bulunan ince bir çizgideydik. Hep ama hep aynı şeyleri yineleyip duruyorduk: “Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir.” Bizim bu çığlığımızı kimseler duymuyordu. En başta düşünce, ifade, inanç, eğitim, örgütlenme ve teşebbüs özgürlüğü... Bütün sivil ve siyasi özgürlükleri, çoğulculuğun, barış ve uzlaşmanın temel koşulu olarak görüyorduk... Ülkeyi yönetenlerin dilinden tüm bu saydıklarım düşmüyordu. Temel insan hak ve özgürlükleri, insanlığın yüzyıllar boyu süren mücadeleleri sonucu elde edinmiş kazanımları değil miydi? Bu özgürlüklerin düzeyi çağdaş bir toplum olmanın göstergesi değil miydi? HHH Ağustos bana göre kıskanç bir âşık... Ağustos başına buyruk... Ağustos inatçı bir çocuk... Yaşama tutunmak, sevgiyi bir oya gibi işlemek. Belki mevsimleri çoğaltıp sevgimizi bölüşüyorduk. Kara balçıkta yorgun bir güney rüzgârı esiyordu. Biz seninle birlikte rüzgâra durmuştuk. Saatlerce öpüşmüştük o limon kokulu bahçelerde. Yağmurduk, kesilmiştik, dolam dolamdık. Bebektik, mutsuzluk emi yorduk. Yağmurduk, sevdaydık; el kadar maviler döküyorduk. Çocuklar oynuyorlardı gü neşin altında... Cahit Külebi’nin dizelerini o zaman mı okumuştun: “Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti. Yine kamyonlar kavun taşır, Fakat içimdeki şarkı bitti.” Şimdi İstanbul’da sabahın sekizi... Gözyaşlarım gözüme dö küldü, anlamadın... Yastıkta bitirdik birbirimi zi... Edmond Jabes gibi hayat için yazı sayfasıyım ben. Tıpkı ölümün, benim için okuduğum sayfa olması gibi... Özgürlüğe sevdalıyım... Düğüm düğüm uykularım... Bir bilmece gibi gözlerin... Sen mi inatçısın ağustos mu, yoksa temmuz ya da eylül mü? Temmuz başına buyruk, eylül hoyrat... Bak kasırgalar toz kaldırıyor, çadırlarda döne döne ve ıssız. Dağları, ovaları, ormanları kaza kaza bitiremediler. Gidin bakın Kozak’a, Kaz Dağları’na, Eşme’ye, Bergama Ovacık’a... HHH Senin bu tedirginliğin fırtınalı akşamlarda deniz fenerlerine çarpan göçebe kuşları anımsatıyor bana. Yumuşaklığın da bir fırtına senin, görünmeden dönen ve neredeyse dinmek bilmeyen. Bak rıhtımdaki iskelelerin, pansiyonların saçakları yansıyor sulara. Nemli körfezin üzerine uzanan akşam, motor homurtularıyla kazların çığlıklarını getiriyor yalnız. Ey yaşam, ne kesin yüz çizgileri ne inandırıcı bakışlar. Hani uçsuz bucaksız bir inci çiçeğinin orta yaprağı var ya André Breton’un 1934 yılının güzel yaz gününden kalan bütün geceleri içinde saklamaya yeterli bir bitki gibi. Şimdi beni gördüğün yerdeyim... Havada bir çan gibi duran kokuda. Yüreğim özgürlüğe tutsak. GÜLMEN VE ÖZAKÇA’YA DESTEĞE GÖZALTI Polisin müdahalesi sonrası Veli Saçılık’la birlikte çok sayıda kişi gözaltına alındı. Yüksel’de yine sert müdahale Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın açlık greviyle simgeleşen Yüksel Caddesi’nde iki direnişçi için açıklama yapmak isteyenler sert müdahale ile gözaltına alındı. Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça, açlık grevinin 184. gününü geride bıraktı. 304 gündür “İşimizi geri istiyoruz” eyleminin devam ettiği Yüksel Caddesi’nde yapılmak istenen basın açıklamasında; Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Esra Özakça’nın fotoğrafları açıldı, “Açlık grevinde 184 gün Nuriye ve Semih işe geri alınsın”, “İşini istemek suç değildir” pankart ları yer aldı. İki direnişçinin 14 Eylül’de görülecek davası için çağrı yapılan eyleme polis müdahale etti. Polisin sert müdahalesi sonucu Veli Saçılık ile birlikte Mehmet Dersulu, Simge Akşam, İlker Işık’ın da olduğu çok sayıda kişi darp edilerek gözaltına alındı. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle