25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 9 Eylül 2017 haber 14 TASARIM: İLKNUR FİLİZ Kurtuluş coşkusu İzmir, düşman işgalinden kurtulmasının 95. yıldönümünü kutluyor Ölmezlikle onurlanmak “Avurdu yelli” deyimi, geçen hafta bir dişbudak ağacı ile karaçamın duldasında toprağa verdiğimiz öğretmenimiz Emin Özdemir’in buluşudur. Zır zır edip boş konuşan, esip savuran, yakıp kavuran, hem bencil hem de kinciler için kullanırdı bu deyimi. Avurdu yelliler, yanımızda yamacımızdaydılar hep. Dahası başımızdan hiç eksik olmadılar. Yaşamımızı değiştiren, nitelikli kılan Emin Özdemir gibi sevgide, saygıda üstün tutulan insanlara gelince... Onlarda; duyarlılık, bilgelik, yalınlık ve seçkinlikle bütünleşmiş değerbilirlik, uygarca yaklaşım, sevgiyle örülmüş hakikatlilik görürsünüz. İyi yetişmişliğin getirdiği kolay yetiştirme, bilgi kazandırma yetisini bulursunuz. Yaşamda ve sanatta güzelduyuya ulaşma, akla dayalı ürün yaratma, dolayısıyla özünü koruyarak çoğalmaya tanık olursunuz. Avurdu yelliler, can yakıcı, can alıcıdırlar. Cansızlaştıklarında tozlaşırlar. Emin Özdemirler candan cana, can katıcılardır. Ölmezlikle onurlanırlar. Çap Saraydaki AKP’li, ana muhalefeti “çapsız, ruhsuz” olarak değerlendirmiş. Her şeye ruhani açıdan bakmak, ayrı bir çap meselesi çünkü. Fidan kampanyası Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı Başkanı Veliyettin Hürrem Ulusoy, bundan böyle gözlerini dünyaya açan her çocuk için en az 12 fidan dikilmesi için bir kampanya başlattı. Gerekçesi açık: “Ağaç; yeşermeyi, canlanmayı, yeniden doğuşu, verimliliği, tükenmez yaşamı, ölümsüz hayatı tanımlar. Yorulmadan yaşayan; yeni doğanların koruyucusu, destekçisi ve bekçisi; dalları, yaprakları, kökleri ve meyveleri ile yeniden üreten; yaşayan gerçekliğin, diri bir hayatın ve yenilenmenin ifadesidir. Bolluk, şans ve mutluluğun sembolü ve aynı mekânda bilgeliğin, ululuğun, kutsallığın, koruyuculuğun, kerametin simgesidir.” Teneşirde yatan eğitim Dini hizmetlerin yerine getirilmesi için görevli yetiştirmek üzere kurulmuş imam okullarının ders çizelgesine eklemeler yapıldı: Bundan böyle imam okulları, hem fen, hem sosyal, hem yabancı dil, hem spor, hem de sanat programı uygulayabilecekler. İmam okulundan mezun olanların, dini hizmetlere bağlı kalarak yönettikleri ülkede, hiç kuşkusuz fen de, sosyal bilimler de, yabancı dil de, spor da, sanat da onlardan sorulacak. Laik eğitim teneşire yatırılalı çok oldu. “Öğretim birliği” denen şey, artık olmayacak duaya amin olarak algılanıyor. Fenne ne gerek Atatürk’ün “Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşamayız. Aksine yükselmiş, ilerlemiş, medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üstünde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fenle olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur” sözleri boşuna okul ders kitaplarından çıkarılmıyor. Öyle ya... Her gün bir alkışçı grubu karşısına oturtup tüm dünyaya akıl veren biricik reis varken ilme, fenne ne gerek... 9 EYLÜL 2017 SAYI: 33575 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.03 04.50 05.16 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.32 13.09 16.42 06.17 12.53 16.26 06.41 13.16 16.48 Akşam 19.33 19.16 19.38 Yatsı 20.55 20.37 20.56 HAKAN DİRİK “Vatan üzerine saldıran zalim düşmanı yok edinceye kadar, ülkenin kaderini temsil eden meclisin başkanlık kürsüsüne kara örtü konulmasına...” Bursa’nın işgalinin ardından ulusun temsilcilerinin Meclis’te aldığı bu karar sonrası Meclis’e serilen o kara örtü, kürsüde uzun süre kalmayacak, ulusun azmi ve kararlılığı o örtüyü yırtıp atacaktı. 13 Kasım 1918’de İstanbul’a giren işgal kuvvetlerini gören Mustafa Kemal’in dediği gibi, geldikleri gibi gideceklerdi! Ulusun matemini simgeleyen kara örtü, 6 Eylül 1922’de, Dumlupınar Meydan Savaşı’nın kazanılmasından altı gün sonra, Yunan işgal kuvvetlerinin İzmir’den denize dökülmesinden üç gün önce kaldırılacaktı. Bir emirle başladı her şey 9 Eylül’e uzanan zorlu zafer yolu, 26 Ağustos’ta Mustafa Kemal’in Büyük Taarruz emrini vermesiyle aydınlanıyordu. Emperyalistlerin beslediği işgalciler İzmir’e doğru kaçıyordu. 9 Eylül 1922 sabahı, Yüzbaşı Şerafettin Bey’in komutasındaki öncü müfreze, Nif’ten Bornova’ya iniyor, MersinliHalkapınar yoluyla Alsancak’tan İzmir’e giriyordu. Denize dökülen işgalciler, körfezdeki itilaf devletleri gemilerine ulaşmaya çalışırken, Teğmen Ali Rıza ve yanında bir erle hükümet konağının merdivenlerini “uçarcasına” adımlayan Şerafettin Bey, ikinci kattaki balkonda duran Yunan Bayrağı’nı indiriyor, yerine Türk Bayrağı’nı çekiyordu. İşgal güçleri, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çık mış, aynı gün Hasan Tahsin’den (Osman Nevres) “ilk kurşunu” yemişti. Emperyalizmin savaşçıları, 9 Eylül 1922’de ise kendisine dikilmeye çalışılan “sömürge elbisesini” yırtıp parçalayanlardan “şamar” yiyordu. Yeni bir ülkenin ilanı İzmir’in dağlarında çiçekler açmış, geldikleri gibi gitmişlerdi. İzmir’in kurtuluşu, Kurtuluş Savaşı’nın zaferini, hatta yeni bir ülkenin kuruluşunu ilan ediyordu. Üstelik 95 yıl önceki zafer, son zamanlardaki “yalancı baharlar” gibi değil, dönemin Pakistan Lideri Muhammed Ali Cinnah’ın Londra’da söylediği gibi gerçek anlamıyla “mazlum milletlere” örnek oluyordu: “Esir ve mazlum milletleri bundan sonra tutamayacaksınız. Mustafa Kemal ve Türkler ki, kendileri için hazırlanan tabutu, istilacıların başlarına geçirmişlerdir. Şimdi dünyada başlarına tabutlar geçirilecek başkaları da benzer sonuçlara hazırlanmalıdır. Vay sömürgecilere...” İzmirliler kutlamalar için seferber oldu Düşman işgalinden kurtuluşunun 95. yıldönümünde, İzmir’de geniş katılımlı etkinlikler düzenlenecek. Törenler, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde açtığı “Güneşin Ufuktan Doğduğu Gün 9 Eylül 1922” adlı sergiyle başladı bile. 9 Eylül 1922 öncesinde yaşanan olaylar, kurtuluş sevincini yansıtan fotoğrafların yer aldığı sergi, 1 ay boyunca ücretsiz olarak görülebilecek. Bugün ise İzmirliler, yeniden “zafere” yürüyecek. Türk Ordusu’nun 9 Eylül 1922 sabahı kente girerken kullandığı Basmane’den Cumhuriyet Meydanı’na uzanan güzergâh, 95 yıl sonra binlerce İzmirlinin katılacağı Zafer Yürüyüşü’ne sahne olacak. İlk kez 1923 yılındaki 9 Eylül kutlamasında gerçekleştirilen ‘Zafer Yürüyüşü” için İzmir Büyükşehir Belediyesi 350 metre uzunluğunda Türk Bayrağı hazırlattı. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, tüm İzmirlileri bu sabah saat 09.00’da Basmane Karakolu önünden başlayacak yürüyüşe katılmaya çağırdı. Bugün ayrıca saat 17.00’de Atlı Süvari Birlikleri’nin Cumhuriyet Meydanı’ndan Gündoğdu Meydanı’na yürüyüşü gerçekleştirilecek. Saat 18.00’de Türk Yıldızları, Kordonboyu ve körfez üzerinde gösteri gerçekleştirecek. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi Bandosu eşliğinde saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’ndan Fener Alayı yürüyüşü, başlayacak. l Yusuf Özkan İzmir’in kurtuluşu ve Yüzbaşı Şerafettin Aydın AYBAY Ulusal Kurtuluş Savaşımızın simgesel anlam taşıyan önemli olaylarından biri de İzmir’in, üç yılı geçen bir işgal süresinden sonra, 1922 yılının Eylül ayında Türk ordusunca geri alın masıdır. Bu olaya böyle bir anlam yükleyen neden şudur: Birinci Dünya Savaşı sonunda yenik düşen Osmanlı Devleti’nin Ege’deki en önemli kıyı kent lerinden biri olan İzmir, 1919 yılında savaşa mu harip olarak bile katılmamış olan bir devletçe iş gal edilmişti. Bu işgale karşı Türk halkı büyük bir tepki göstermiş ve bunu çe şitli şekillerde dile getirmiş ti. Bu tepkilere paralel ola Yüzbaşı Şerafettin ve silah arkadaşları, o bayrağı dikerek tarihe adlarını yazdırdılar. rak bütün yurtta, yine bu iş gal olayının ateşlemesiyle ulusal kurtuluşu sağlayacak bir savaş ve savaşım düşün cesi de pekişmiş; “kurtuluş” için, bundan başka bir yol ya Aydın Aybay da çare olmadığı inancı kamuoyunda kökleşmişti. İş te bunun içindir ki, İzmir’in geri alınması, Kurtu luş Savaşı tarihimiz içinde çok önemli ve simge sel anlam taşıyan bir olaydır. 1922 yılının 9 Ey lül günü savaş henüz bitmiş de değildir. Ama Başkomutan’ın, ordularına hedef olarak belirle diği “Akdeniz’e ulaşma” buyruğu, ilk olarak gü zel İzmir’in rıhtımında at koşturan Türk ordusu şı Şerafettin Bey, bakın bu simgesel olayın oluşumunu kademe kademe nasıl anlatıyor: “Süvari Kolordusu’nun ikinci fırkasının 4. alayının alay kumanda muavini idim. 8/9 gecesini Manisa ve Bornova arasındaki Sabuncu Boğazı’nda geçirdik. 9’uncu günü alelsabah harekete geçtik... Bornova’nın şimaline yaklaştığımız zaman üzerimize hafif bir piyade ateşi açıldı. Mukabeleye lüzum görmeyerek Bornova’ya dahil oldum... İki bölüğümle İzmir’e doğru süratle yürüyüşe geçtim... Mersinli’yi geçtikten sonra Tuzakçıoğlu fabrikasının önüne geldiğimizde fabrika dahilinden üzerimize ateş edildi. Dört askerim burada şehit oldu... Daha sonra kılıçları çektirdim ve Punta’ya (Al bırakmasını söyledim. ‘Bırakmam’ diyerek elindeki bombayı üzerime attı, atımın karnı parçalandı ve öldü; ben de iki yerimden yaralandım. Süratle yürüyüşe devam ettik. Hükümet konağına geldik. Kapılar kapalıydı. Yan kapıdan girerek cephedeki kapıyı açtık; balkona şanlı bayrağımızı çektim.” Bu yalın anlatım içinde, aslında o günlerin tarihini yazan cesaret ve kahramanlık öyküsü yatıyor. Yüzbaşı Şerafettin, bomba parçalarından aldığı yaralara aldırmayarak hükümet konağının önünde toplanan halk arasından bir gencin kendisine uzattığı ayyıldızlı bayrağı alıyor; koynuna sokuyor ve bir elinde silahı, ötekinde kılıcı ile üst kata yöne nun süvarileri tarafından gerçekleşmişti. sancak) doğru yürüdüm... Punta istasyonu köşe lip balkona çıkıp bayrağı direğe çekiyor. Bu sırada Yardımcıları ve iki bölük askeri ile İzmir rıhtımla sinden hareketle Kordonboyu’na çıktık... Pasa yanında yardımcıları Mülazim Ali Rıza ile Mülazım rında Ege/Akdeniz’e ulaşarak hükümet binasındaki port dairesinin önüne geldiğimizde, belinde kayı Hamdi Efendiler vardır. Aşağıda hükümet kona işgal bayrağını indirip Türk bayrağını çeken Yüzba şı ve kasaturası, elinde silahı olan bir sivile silahını ğı önünde biriken halk, sevinç içinde sevgi ve tak dir tezahüratı yapıyor. Şeref Yüzbaşı’nın bu manzara karşısında gözlerinden yaş KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] lar geliyor; ama biraz sonra kendini topluyor. Yanındakilere “Arkadaşlar, vazifemiz bitmemiştir” diyerek yeniden harekete ge çiyor ve iki bölük askeriyle derhal, kentte ki asayişi sağlamak üzere, tertibat almaya başlıyor. Bu arada kentteki yabancı kon soloslar kendisine gelerek Hıristiyan aha linin hayatlarının emniyette olup olmadı ğını soruyorlar. Yzb. Şeref onlara, “Silah lı direniş olmadıkça, ayrım gözetilmeksi zin herkesin güvencede olduğunu” bildi riyor. Ertesi gün Başkomutan, İzmir’e ge lerek yerleşiyor. İki gün sonra da, Şera fettin Yüzbaşı’nın adına “İzmir” sözcüğü nü ekliyor. (Bu sözcük sonradan Şerafet tin Bey’in soyadı olmuştur.) Aradan bir kaç gün daha geçtikten sonra, 15 Eylül’de İzmir’de Başkomutan’ın katılmasıyla bir tören yapılıyor: Başkomutan Mustafa Ke mal Paşa, Buhara Halk Sovyetler Cum huriyeti temsilcilerinin kendisine verdikle ri üç kılıçtan, İzmir’e ilk girecek Türk su bayına verilecek olan bir tanesini, törenle Yzb. Şerafettin’e “talik ediyor” (kuşatıyor). Güzel İzmir’in kurtuluşunu sağlayan ulu sal ordunun bir mensubu olarak, savaştan sonra da askerlik hizmetini sürdüren Şe ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] rafettin İzmir 1944 yılında albay rütbesi ile emekliye ayrılmıştır. 1909 yılında Harbiye’den subay olarak mezun olduktan sonraki yaşamında, 1922 yılına kadar aralıksız olarak bütün cep helerdeki savaşlara katılmış olan bu kah raman asker, 1951 yılında Beşiktaş’taki evinde vefat etmiştir. Başucunda kimliğini gösteren bir taşı bile olmayan mezarı, Be şiktaş ile Ortaköy arasındaki Yahya Efendi Dergâhı mezarlığındadır. 6 Mart 2013’te yitirdiğimiz Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyemiz ve Yazarımız Prof. Dr. Aydın Aybay’ın 10. 09.1999 tarihli yazısıdır. ANISINA SAYGIYLA... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle