16 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 19 Eylül 2017 TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 11 GETİRİRKEN KİMSEYE SORMAMIŞLARDI Başbakan’dan ‘TEOG kalksın mı’ sorusu Başbakan Binali Yıldırım, yeni eğitimöğretim yılının başlaması nedeniyle dün Şanlıurfa’da düzenlenen törende konuşma yaptı. TEOG’u getirirken sendikalara ve uzmanlara danışılmaması eleştirileri sıcaklığını korurken, Yıldırım, kendisini dinlemeye getirtilen öğrencilere “TEOG kalksın mı kalsın mı” diye sordu. TEOG’un kaldırılacağını ama bunun bir sistem değişikliği olmadığını iddia eden Yıldırım, “Herkes istediği yere gidecek, öğrenciyi öğretmen ve anne babası yönlendirecek” dedi. Başbakan, TEOG’un zaman içinde çocukların üzerindeki baskıyı artıran bir sistem olduğunu itiraf etti ve TEOG’dan sonra ne olacağını şöyle anlattı: “Sizi stresten kurtaracak, daha rahat istediğiniz okula gidecek şekilde gereken çalışmaları düzenlemeleri yapacağız. 8’inci sınıfı bitirdiğinizde hangi tarafa ilginiz varsa ‘spor’ buyur git, ‘bilim adamı’ daha çok matematik, fizik, fen lisesi sen de oraya git. ‘Ben edebiyatçı olacağım, şiir yazacağım, masal yazacağım’ diyorsan sosyal bilimlere git. ‘Ben din adamı olacağım, fıkıh öğreneceğim’ diyen de imam hatipe gitsin. Herkes istediği yere gidecek, bunun için ortaokulda yönlendirileceksiniz.” Müfredatın arkasında durdu Başbakan Yıldırım, konuşmasında yeni müfredat konusuna da girdi ve değişik liğin arkasında durdu. Müfredattan birçok bilimsel konunun, Mustafa Kemal derslerinin eksiltilmesi ve dini içeriğin artırılması eleştirilerine hiç değinmeyen Yıldırım, bu eleştirilerin “yeni ders kitaplarının kapağını bile açmayanlar”dan geldiğini ileri sürdü ve tören alanına toplanan çocuklara seslendi: “Tarihimizi, kültürümüzü, inanç değerlerimizi, müspet ilimleri en güzel şekilde, en doğru şekilde kazandırmanın yolunu bu müfredatla göreceksiniz.” En yakın imam hatibeTEOG’UN YERİNE KOYULACAK YENİ SİSTEM, TEK SEÇENEK BIRAKACAK TEOG sonrası nasıl olacak? Eğitimİş’e göre yeni uygulanacak sistemin olası sonuçları şöyle: n “Bundan sonra her okul kendi sınavını yapacak. Soruları MEB hazırlayacak” açıklamasından anlaşıldığı üzere, daha genel bir sınavı skandalsız yapamayan MEB’in, tüm okullar için ayrı sınavlar düzenleyebileceği hayal edilmiştir. Geçersiz soruların, kritersiz sınavların havada uçuşacağını görmek için âlim olmaya gerek yoktur. n Neredeyse Türkiye’deki her devlet okulunun yöneticilerinin, yandaş sendika Eğitim Bir Sen’in listelerinden seçildiği düşünülürse, bu sınavlarda torpil ve kayırmacılık dönmeyeceğini varsaymak akıl dışıdır. n Özel okullarda sınav denetiminin nasıl sağlanacağı da muğlak alanlardan biridir. n Tüm devlet imkânları seferber edilen, mezun olacaklara devlet kadroları vaat edilen, talep olmamasına rağmen durmadan yenileri açılan imam hatipler için de bu hamle Truva atı olacaktır. Başarısız imam hatiplilerin, iyi liselere kolayca geçişinin sağlanması muhtemeldir. AL, LGS, OKS, SBS, TEOG… 15 yıl içinde 5 farklı sistem 1997 yılına kadar Anadolu lisele ri öğrencilerini ilkokuldan itibaren merkezi sınavla alıyordu. Bu sınavın ardından öğrenciler ortaokula başlamadan önce 1 yıllık hazırlık eğitimine giriyorlar, ardından da yabancı dille ortaokul ve lise eğitimi görüyorlardı. Sonrasında şu değişiklikler yaşandı: n Sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulamasının başlamasıyla Anadolu liselerinin ortaokul kısımları kapatıldı, Anadolu liseleri hazırlık ve üç yıllık lise eğitimi vermeye başladı. n Bu kez yeni düzenlemeyle öğrenciler, 8’inci sınıftan itibaren Anadolu liselerine yerleşmek için sınava girmeye başladı. Sınavın adı da liselere geçiş sınavı (LGS) olarak değiştirildi. n 2004 yılına gelindiğinde ise LGS olarak devam eden sistem, Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) olarak değiştirildi. n OKS ise 2008 yılında kaldırıldı. OKS yerine 6 ve 7. sınıflarda yılsonunda merkezi olarak yapılan Seviye Belirleme Sınavları (SBS) sistemi getirildi. n 2009’da ise SBS sadece 8. sınıf öğrencilerine yönelik yapılmaya başlandı. n 2012 yılında SBS için MEB tarafından aşamalı olarak kaldırılma süreci başlatıldı. n 2013 yılında SBS son kez yapıldı. 20132014 eğitimöğretim yılından itibaren ise SBS yerine TEOG sistemi getirildi. n TEOG’da da önce öğrencilerin 6, 7 ve 8. sınıflarda toplam 36 sınavdan sorumlu olması planlandı ancak daha sonra sınav, 6 temel ders için sadece 8’inci sınıfta dönem sınavlarından birinin merkezi olarak gerçekleştirilmesi esasına uygun olarak düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı sonrasında bu yıl kesin olarak uygu lanmayacağı kesinleşen TEOG yerine en yüksek puanlı devlet okullarıy la Türk ve yabancı özel okulların bir bölümü büyük ihtimalle gene sınavla öğrenci alacak. Bunların dışında ka FİGEN ATALAY lan okullar için “adrese dayalı yerleştirme’’nin uygulanması halin de Anadolu İmam Ha tip Liseleri ve meslek liseleri dışında fazla seçenek kalmayacak. Düz liselerin kapanması ve bu okulların çoğunun imam hatip lise lerine dönüştürülmesiyle birçok yer de öğrenciler seçeneksiz kaldı. Örne ğin Acıbadem’deki tek düz lise olan Ahmet Sani Gezici Lisesi, velilerin ve semt halkının büyük mücadelesine rağmen yıkıldı ve Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak öğretim vermeye başladı. Bu semtteki tüm 8. sınıf öğ rencileri “adrese dayalı kayıt’’la çev redeki tek Anadolu Lisesi olan Çam lıca Anadolu Lisesi’ne giremeyecek lerine göre ne yapacaklar? Adrese dayalı mı olacak? Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş (TEOG) sistemi çerçevesinde 8. sınıf öğrencileri yönelik düzenlenen merkezi sınavların yerine nasıl bir sistem getirileceği henüz net değil. Ancak Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Lisesi’nin de aralarında olduğu en yüksek puanlı, en çok istenen Anadolu Lisele TEOG olmayacak ama ‘iyi’ okullara sınavsız geçiş de yok. “8. sınıflar “20 sınava birden mi girecek” sorusu cevap beklerken, sınavsız okullarda adrese dayalı kayıt sistemi uygulanırsa birçok yerde öğrencilere imam hatipler dışında seçenek kalmayacak ri ile Fen Liseleri’ne giriş gene sınavla olacak. Bu sınavları da büyük ihtimalle okulların kendisi değil bakanlık yapacak. Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Nurullah Dal, kademeler arası geçişte sadece bir test sınavının sonucuna göre işlem yapılmasının çocuklar ve aileler üzerinde baskı yarattığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: Altıncı değişiklik “Ancak annebabalar, çocuklar 7.,8. sınıfa geldiğinde nereye yollayayım? derdine düşüyor. Toplumda bir algı var. İyi okula gidersem, iyi üniversiteye girerim, iyi işim olur. Bu algıyla da mücadele etmek lazım. TEOG olmazsa alternatifi sınavsız, ad rese dayalı yerleştirme yapmaktır. Bu sene TEOG olmayacak, bu kesin ama yerine ne gelecek şu anda net değil. Ama belli okulların sınavla öğrenci alacağını, bu sınavların da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanacağını biliyoruz. Özel okullardan da sınavla öğrenci almak isteyen 5060 okul olur.” AKP iktidara geldiğinden bu yana liseye geçiş sisteminde 15 yıl içinde altıncı değişikliğin yapılacağı belirtilerek, “Üstelik bilindiği üzere MEB, kendi getirdiği TEOG sistemini başarı ölçümleri, bilimsel veriler ve istatistiklerin değerlendirilmesi sonucunda değil, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile kaldırma kararı vermiştir’’ denildi. 8. sınıfLAR kaosun içinde 8 . sınıf öğrencileri çelişik duygular içinde. ‘’TEOG kalktı’’ açıklaması ile kısa süreli rahatlama yaşasalar da özellikle en yüksek puanla girilen okulları hedefleyenler çok kaygılı. Bu okullara sınavsız giremeyeceklerini bilen çocuklar, şu anda ne yapacaklarını, neye, nasıl hazırlanacaklarını bilemiyor. Hedefledikleri, hayallerini süsleyen okula girmek için ne yapma ları gerekiyor? Hangi derslere ağırlık vermeliler? Başarı puanları çok yüksek değilse sınav şansları bile olmayacak mı? Tek sınava mı girecekler? Birden çok mu? Örneğin Galatasaray Lisesi için özel kurs mu açılacak? vb. Yanıtları henüz bilinmeyen bu ve benzeri sorular, 8. sınıf öğrencilerinin kaygı düzeyini son birkaç gündür çok yükseltmiş durumda. ‘Çocuklarımıza okul bulamıyoruz’ Laik Eğitim Meclisi, yeni öğretim döneminin ilk gününde başkentte yeni müfredatı protesto etti. MEB önünde açıklama yapılmasına izin verilmeyen grup, Güvenpark’ta basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Neden sadece imam hatip açmakla övünüyorlar? Bu yıl her 5 imam hatip mezunundan yalnızca 1’i üni versiteye yerleşebildi. Kendi çocuklarına gelince neden yurt dışına gönderip özel okulları tercih ediyorlar. Çocuklarımızı gönderecek okul bulamıyoruz. Devlet tarafından karşılanması gereken herkese eşit ve nitelikli eğitimi bulmak mümkün değil” ifadeleri yer aldı. Çözümün öğretmenler ve velilerin birlikte mücadelesinde olduğunu be lirten Hepimiz için Laik Eğitim Meclisi, “Laik eğitime sahip çıkmak, çocuklarının aldığı eğitimden kaygı duyan velilerin, bulunuduğu okullarda istediği eğitimi veremeyen baskı altındaki öğretmenlerin, geleceğinin peşine düşen gençlerin ve laik eğitim isteyen hepimizin ortak mücadelesidir” dedi. l ANKARA Cumhuriyet İki turlu seçime hazırlanmak Eğer erkene alınmazlarsa, iki yıl sonra, ekimkasım aylarında Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yapılacak. Milletvekili seçim sisteminde değişiklik yapılacak mı, bilmiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi iki turlu olacak. Bu seçim sistemiyle ilk kez 2014’te tanıştık. Birinci turda bir adayın geçerli oyların yarıdan fazlasını kazanması nedeniyle, iki tur arası deneyimimiz yok. Gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidar partisinin adayının kim olacağı belli. Muhalefet kimi/kimleri aday çıkarmalı tartışmasına girmeden önce, iki turlu seçimin özellikleri değerlendirilmeli. 2014’te muhalefet bunu dikkate almamıştı. Sonuç, Tayyip Erdoğan’ın birinci turda seçilmek için gerekli oy oranını çok az farkla (yüzde 51.79) elde etmesi oldu. Yurtdışı ve gümrük oyları olmasa da sonuç değişmeyecekti (yüzde 51.6). Geçersiz yedi yüz bin küsur oyun hepsi geçerli olsa ve diğer iki adaya gitseydi de Tayyip Erdoğan yüzde 50.86 oy oranıyla seçilmiş olacaktı. Buna karşılık, yüzde 77 olan yurtiçi katılımın altıyedi puan yüksek olması birinci tur sonucunu değiştirebilirdi. İki turlu seçim, birinci turda seçmenlerin birinci tercihlerini ifade etmelerine olanak verir. Çok parçalı siyasal yapıda, birinci tura ne kadar çok aday katılırsa, önde gelen adayın o turda seçilme şansı azalır. 2014’te bunun tersini yaşadık. MHP ve CHP’nin, muhafazakâr seçmeni cezbetme iddialı MHP ağırlıklı bir ortak aday göstermesi, seçime katılımı yedisekiz puan düşürmüştü. Sandığa küsen seçmenlerin bir bölümü, Tayyip Erdoğan’a oy verme niyetinde olmayanlardı. Ayrıca “ortak aday” stratejisi bir kısım MHP seçmenini Tayyip Erdoğan’a oy vermeye sevk etmişti. Seçimin ikinci tura kalması, iki tur arasında yeni siyasal pazarlık ve müzakere olanakları yaratır. Birinci turda oy verdiği aday ikinci tura kalmayan seçmenler, ikinci tercihlerini kullanır. Yeni ittifak kapıları açılır. Tayyip Erdoğan muhakkak birinci turda seçilmeyi hedefliyor. En azından bunu böyle gösteriyor. Doğaldır, her yerde bütün adaylar bunu ister. Diğer taraftan, artık çok ciddi bir toplumsalsiyasal kutuplaşmanın merkez öznesi haline geldiği için, karşısına kendinden daha geniş bir birleştirme potansiyeli olan adayın ikinci turda çıkması riskini bertaraf etmek istiyor. Birinci turda MHP’nin aday göstermeyip kendini desteklemesi için önlemler alma (MHP’li başkan yardımcısı, vs.) ihtimali bu nedenle yüksek. Bu değerlendirme, eğer doğru kabul edilirse, mantıklı sonucu, Cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetin farklı akımlarını temsil eden birçok adayın katılmasıdır. Saadet Partisi gibi parti ve akımların birinci turda aday göstermeleri, seçimin ikinci tura kalması açısından son derece önemlidir. Bugün itibarıyla, CHP’nin desteklediği adayın birinci turda ikinci gelme ihtimali yüksek. Meral Akşener ve destekçilerinin kuracağı partinin bu yarışta nasıl bir sonuç alacağını şimdiden kestirmek zor. Her durumda birinci turda ikinci gelme ihtimali olan adayların, ikinci turda seçilme şanslarının olabilmesi için, kendi parti veya siyasal hareket tabanlarını çok aşan bir çekim yaratma kapasitesine sahip olmaları gerekiyor. Bu da ikinci tura kalamayan diğer adayların seçmenlerini kendine oy vermeye ikna etmek ve karşı adayın seçmenlerinin bir kısmının da ikinci tercihine tekabül etmeyi gerektiriyor. Tayyip Erdoğan karşısında şu kişinin en fazla kazanma şansı vardır demek, elbette bugünden mümkün değildir. Adayların şahısları ve temsil ettikleri kadar, önerecekleri programa bağlı olacak bunu değerlendirmek. Gelecek seçimde amaç sadece bayrak göstermek değilse, kazanma şansı olan seçeneklerin alanının bugünden atılan adımlarla belirleneceğini gene de unutmamakta yarar var. İki yıl uzun bir süre değildir. Yeni müfredat yargıya taşındı Tartışmaların odağındaki yeni müfredat, davalık oldu. Eğitim İş Sendikası, yeni müfredatın iptalı için Danıştay nezdinde dava açtı. Sendika Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, yeni programdaki en temel sorunun, sistematik olarak Atatürk’ün ve Cumhuriyet devrimlerinin yok sayılması ve programın ideolojik içeriği olduğu vurgulandı. Açıklamada ‘’Çokça tartışılan, evrim teorisinin çıkarılması, cihat kavramının ders konularına alınması, kadın ve aile yaşamına dair dayatmacı ve cinsiyetçi söylemlerin varlığı, iktidarın, ideolojik olarak öğrencileri belli bir istikamete sevk etme gayretinin bir parçası olarak yeni öğretim programına yansımıştır. ‘Laik ve bilimsel eğitimi altüst edecek bu programın uygulanması, yeni nesiller adına telafisi mümkün olmayan sonuçları da beraberinde getirecektir’’ denildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle