05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 9 Ağustos 2017 6 Eski Çiğli Komutanı: “Pek çok personele, onore ‘Paşa’ sSaevlçuunkm’taasnıetmekiçin‘Paşa’derim” 15Temmuz’da Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanı olan ancak Akıncı Üssü’nde yakalanan eski Tümgeneral Kubilay Selçuk, Akıncı davasında, Cumhurbaşkanı’na suikast davası sanığı Astsubay Zekeriya Kuzu’ya “paşa” dediğini söyledi. Selçuk, “Pek çok personele yeri geldiğinde onore etmek adına ‘Paşa’ derim” ifadelerini kullandı. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullanılan Akıncı Hava Üssü’ndeki eylemlere ilişkin davanın görülmesine dün devam edildi. Duruşmada, olay tarihinde Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanı olan ancak Akıncı Üssü’nde yakalanan, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olarak gösterilen eski Tümgeneral Kubilay Selçuk’un çapraz sorgusu yapıldı. Selçuk, “Bu darbe girişimine ilişkin Fethullah Gülen ‘kontrollü darbe’ söylemleriyle başladı. Son beyanında ‘Bu darbenin arkasında Atatürkçü ve solcular da olabilir’ dedi. Siz de ‘Bu darbenin arkasında başkaları olabilir’ dediniz. Bunlarla Atatürkçü Kemalistleri mi kastettiniz?” sorusuna, “Hayır, öyle bir kastım yok. Kastım şu, FETÖ’nün çapından oldukça yüksek çaplı bir şeydir, yaşadığımız hadise. O da vardır içinde ama kıtalar arası boyutu da vardır” karşılığını verdi. Müşteki avukatlarından Hasan Oğuz Altınkaynak, “Menfezde yakalanan, Cumhurbaşkanına suikast davası sanığı Zekeriya Kuzu, Muğla’daki beyanında sizin kendisine ‘Paşa’ dediğinizi söyledi. ‘Paşa’ lakabını siz mi verdiniz?” diye sordu. Selçuk, “Evet, doğrudur. Pek çok personele yeri geldiğinde onore etmek adına ‘Paşa’ derim. En çok da ona söylemişimdir” karşılığını verdi. Avukatın, “Bir astsubaya neden ‘Paşa’ lakabı verilir?” sorusu üzerine Selçuk, “Ben ki ‘Öztürk, Akar’a yardımcı oldu’ Davanın önceki günkü duruşmasında ise Selçuk, Yurtta Sulh Konseyi’nin suni ve uydurma olduğunu savunmuştu. Kendisinin FETÖ’cü olmadığını dile getiren Selçuk, “Onca senedir, örgütün içinden itirafçılar çıktı, onlardan birinin bile bizi tanıyor olması lazımdı. FETÖ üyeliği ile alakalı hiçbir delil yoktur” demişti. Selçuk, karargâhta, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve sanık Mehmet Dişli’yi gördüğünü, Mehmet Dişli ile birlikte 143. Filo’ya giderek darbe girişimini durdurmaya çalıştıklarını dile getirmişti. Selçuk, YAŞ üyesi Akın Öztürk’ün Akar’a yardımcı olduğunu belirtmişti. şiye ‘Paşa’ lakabı vermedim, ara sıra ‘Paşa’ diye hitap ettim. Diğer personele de ara sıra yaptığım gibi. Bunun özel bir nedeni yoktur” diye konuştu. ‘k1a5hTreammmanu’z’a kadar Kuzu’nun aracıyla eve gittiği iddiası sorulan Selçuk, “15 Temmuz’a kadar bu insan milli kahraman. Ben bu insana neden değerli biri olarak bakmayayım. Hadise budur” dedi. Davanın müştekilerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın’ın, “Çiğli’nin komutanı olarak, Cumhurbaşkanına yapılacak operasyonun üssü olması sizin için ne anlama geliyor?” sorusuna ise Selçuk, “Bundan haberim yok. Emsali olmayacak bir şey değil” yanıtını verdi. Selçuk, “Genelkurmay Başkanı’nın yanında otururken harekâtı yönetemezsiniz, uygun bir ortamda olmanız lazım” dedi. Selçuk’un şu ifadeleri dikkat çekti: “45 kez Sayın Genelkurmay Başkanımızın isteği üzerine gittik. Onların reaksiyonları, tepkileri, duyguları neyse olduğu gibi komutana ifade ettik. Ama çok enteresandır, devletin 16.30’da bilgisini aldığı önemli riske, komutanların çağrılması gecenin 01.00’ında akla geliyor. Ben buna mutlu oldum, bu saatte de olsa kuvvet komutanları gelse de merhem olacaklarsa olsunlar. Çünkü asıl birliklere etki edecek kişiler onlar.” ‘İdam hoş gelir’ Avukat Hüseyin Aydın, askerlik yeminini hatırlatarak, “Ankara, emsali olmayan alçaklıkla Fethullahçı teröristlerce bombalandığında hayat feda edilmeyecekse, hangi şartlarda hayat feda edilecek” sorusuna Selçuk, “Hayatı feda etmek bizim mesleğimiz. İdam derseniz o benim için kolaylık olur, hoş gelir sefa gelir. Orada hayatını feda etmek akıllıca bir girişim değil. İstediğiniz verimi elde edemezsiniz” yanıtını verdi. Harmancık ifade verdi Duruşmaya daha sonra, 15 Temmuz tarihinde Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı olan Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık’ın ifadesi ile devam edildi. Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddialarını da reddeden Harmancık, “Benim kendime çıkardığım vazife, gelecek olan Deniz Kuvvetleri Komutanımı beklemek, onun emirlerini almaktı. Gelmedi, emir vermedi” dedi. Sanık eski tuğamiral Harmancık, gecenin ilerleyen saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanan sıkıyönetim direktif mesajını gördüğünü söyleyerek, “Ben Akıncı Üssü’ne gelmesini müteakip Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı televizyondan bildiri okumaya, darbenin başına geçmeye iknaya çalışmadım. Kendisine ikinci bildiri olarak herhangi bir şey okumadım” savunması yaptı. Elde ettiği tespitleri iletmeye çalıştığını belirten Harmancık, “Kendisi ise ‘Nereden çıktı bu darbe, bu aşamada darbe mi olur, benim yeni haberim oldu’ gibi benzer cümleler söylemiştir. Benim Genelkurmay Başkanı’na yüksek sesle ikinci bildiriyi imzalamasını istediğim söyleniyor. Fakat okuduğum iddia edilen ikinci bildiriden kimsenin haberi yok” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Pazarda FETÖ operasyonu Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı’nın darbe girişimi ardından FETÖ’ye yönelik başlattığı soruşturma kapsamında Aksaray merkezli olmak üzere İstanbul, Antalya, Kayseri, Kırıkkale, Ankara, Konya, Balıkesir ve Eskişehir ilerindeki 27 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Örgütün haberleşme sistemi “ByLock” kullanıcısı olduğu ileri sürülen şüphelilere yönelik dün sabah saatlerinde eş zamanlı operasyon düzenlendi. Aksaray’da pazarda sebze satarken gözaltına alınan Güler D.’nin, üzerine kayıtlı olan ve ByLock çıktığı ileri sürülen telefon hattının başka bir yakını tarafından kullanıldığı ortaya çıktı. Bir yakının Güler D. üzerine aldığı hatta ByLock yüklediği ve bu program üzerinden örgüt ile görüşmeler yaptığının tespit edilmesinin ardından gözaltındaki kadın serbest bırakıldı. l DHA ‘110 bin TL himmet verdim’ Kayseri’de aralarında tutuklu işadamları Hacı, Memduh, Şükrü, Bekir Boydak ve Hamdi Kınaş’ın da bulunduğu 15’i tutuklu 68 sanıklı FETÖ davasının 4. duruşmasının 2. gününde inşaat ve lojistik konusunda Kayseri’nin önemli işadamları tanık olarak dinlendi. Kayseri’nin önemli inşaat firma sahiplerinden Suat Altın, “2010 yılında cemaat ile tanıştım. Dini sohbetler üzerine başlayan toplantıların sonunda burs, himmet ve yardım istenirdi. Bank Asya’nın durumunun kötüye gittiği dönemlerde desteklenmesi için para istendi ve benden para yatırmam konusunda talepte bulunan Memduh Boydak’tır. Ben 110 bin TL himmet parası verdim” dedi. l DHA Davada olay gecesine ait Doğan Medya Center’ın işgal edilip yayınının kesilmesine ilişkin kamera görüntüleri izlendi. Doğan TV işgal davasına devam edildi FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Hürriyet, CNN Türk, Kanal D ve DHA’nın da bulunduğu Doğan Medya Center binasını basan 19 askerin yargılandığı davaya dün devam edildi. İstanbul Adalet Sarayı’ndaki İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar eski yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya ve Mehmet Akif Aslan getirildi. Tu tuksuz sanıkların katılmadığı duruşmada dün şikayetçilerin ifadeleri alınmaya başlandı. Şikayetçi Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin ifadesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kalkışma olduğu şeklindeki CNN Türk’teki açıklamasından sonra bir helikopter sesi duyduklarını, daha sonra binaya askerlerin girdiğini gördüğünü belirtti. Yetkin’den sonra CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, Kanal D Haber Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar CNN Türk kameramanı Ahmet Akpolat ifade verdi. Şikayetçilerin ifadelerinin ardından olay gecesine ait Doğan Medya Center’ın işgal edilip yayınının kesilmesine ilişkin kamera görüntüleri izlendi. Duruşmaya diğer şikayetçilerin ifadesiyle devam edileceğini belirtilerek ara verildi. İyidil hastaneye kaldırıldı Önceki gün Ankara’ya getirilmek istendi, gece rahatsızlandı Eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı Metin İyidil, kendisinin de aralarında bulunduğu EDOK komutanlarının yargılandığı dava için önce SEGBİS ile değil huzurda savunma yapmak istedi. Dünkü duruşmaya getirilmesine karar verilen İyidil, gece rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, aralarında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı eski Korgeneral Metin İyidil’in de bulunduğu 7 kişinin yargılandığı dava devam etti. Dünkü duruşmada savunma Eski Korgeneral İyidil, şekere bağlı sağlık sorunu yaşıyor. yapması beklenen davanın bir numaralı sanığı eski korgeneral İyidil, şekere bağlı yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle tutuklu bulunduğu Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nden Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’ne kaldırıldı. İyidil önceki günkü duruşmaya, SEGBİS üzerinden katılmıştı. İyidil’in avukatı Abdullah Kaya, İyidil’in huzurda savunma yapması için mahkeme salonunda hazır edilmesini talep etmiş, mahkeme heyeti kabul etmişti. Dava, sanık eski Binbaşı Ersal Duman’ın savunmasıyla sürdü. Duman, ifadesinde 15 Temmuz gününde senelik izinde olduğunu ve olay gecesi evinde bulunduğunu kaydetti. Olayların akabinde Duman, zırhlı birliklere geçtiğini burada İyidil’i gördüğünü ve kendisinin talebi üzerine o gece koruma görevini üstlendiğini söyledi. Önceki günkü duruşmada ise EDOK Muharebe Geliştirme Başkanı eski Tuğgeneral Mehmet Topçu 15 Temmuz günü bir yakını düğününde olduğunu ifade ederek, uçuş gerçekleştiren uçaklara ilişkin, “Külliye’yi koruduğuna yordum” demişti. l ANKARA/Cumhuriyet haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Karamanın kadını Yazılara bir hafta ara verdik ya şimdi önümde birikmiş, ilgi alanıma giren yazılardan hangisine el atacağıma karar veremiyorum: Mehmet Görmez’in Diyanet başkanlığından ayrılması mı; Erdoğan’ın “Diyanet FETÖ ile uğraşmakta çok geç kaldı” sözleri mi; müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi mi; Ayhan Oğan’ın “yeni devlet/ lider Erdoğan” yumurtlaması ve ardından ifşa olan Atatürk “değilleme”si mi; İsmailağacıların İzmir’de çocuklara şeriat eğitimi mi?.. Bunların hepsi üzerine yazma arzusu var içimde ama bunlardan daha da ağır basan bir konu başlığı var ki o da Hayrettin Karaman’ın “Başörtülü sigara”sı... Biraz geç olsa da bununla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum. İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman Yeni Şafak’taki köşesinde geçen perşembe kaleme aldığı yazısında sigara içmeyi yakıştıramadığı kişilerin başında “Müslüman hanımlar”ın geldiğini belirtti. Ve başını örttüğü halde “göstere göstere” sigara içen bu “hanımlar”ın “farklı olanlar”a sanki şunu dediğini ileri sürdü: “Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var.” Elbette Prof. Karaman’ın sözleri (özellikle “sizinle paylaşacağım çok şeyim var” ifadesi) büyük gürültü kopardı. Özellikle de dindarmuhafazakâr kadınlar ve kadın hareketlerinden gelen tepkiler çığ gibi büyüyünce Karaman, üç gün sonraki yazısında sözlerini “tevil etme” yoluna gidip üzdüklerinden “helallik diledi”. Hayrettin Karaman’ın bu iki yazısı beni yıllar öncesine götürdü ve İslamcı kadın yazar Hidayet Şefkatli Tuksal’ın kamuoyu karşısına yeni çıkmaya başladığı günlerde bir televizyon programındaki “belirim”ine gelen “eril” İslami tepkileri hatırlattı. Kur’an ve hadislerde erkek egemen söylemin izlerini araştırarak çok önemli saptamalarda bulunmuş bu kadın ilahiyatçı, tesettürlü olduğu halde ekran karşısındaki “oturuşu”yla, yani bacak bacak üstüne attığı için “Müslüman erkeklik” tarafından neredeyse linçe uğratılmıştı. Tuksal’ın araştırması temelinde hazırladığı doktora tezi daha sonra şu başlık altında yayımlandı: “Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümü”. İşte Hayrettin Karaman marifeti iki yazıyı böylesi bir izdüşümün en son ve taze örnekleri olarak değerlendirmek gerekir. Karaman her iki yazısın da da caiz görmediğini ve haram olduğunu belirterek sigaraya ilişkin kendi dinî hükmünü paylaşıyor. Ancak “başörtülü hanımlar”a yönelik söyledikleri, bu genel dini/ İslami hükmün çok ötesinde. Orada kelimenin tam anlamıyla ataerkil kadın karşıtlığından istim alan, elbette İslami kisveye büründürülmüş bir “gelenek” konuşturuyor onu... Dinleyelim: “Bizim geleneğimizde kadın sigara içmez (…) çünkü bu davranış ayıptır, edebe aykırıdır. Edep insanın zinetidir; edepten mahrum olanlar insanı güzelleştiren özelliklerden de mahrum olarak gittikçe çirkinleşir, hatta iğrenç hale gelirler.” “Edepsiz, çirkin, iğrenç”!.. Karaman böyle vasıflandırdığı başörtülü sigara tiryakilerinden “helallik” istediği ikinci yazısında ataerkil “kıskaç”ının uçlarını iyice açmaktan da geri durmuyor! Aşırı makyajlı; modaya uygun kaş yaptırmış; kadınlı erkekli toplantılarda laubali ve senlibenli davranan; vücut giysilerini apaçık ortaya koyan giysilere bürünmüş; ve “Biz’e ait olmayan bir dil kullanan” başörtülü kadınları da kınıyor, uyarıyor. Galiba bateri, gitar, keman çalıp “rock” yapan başörtülü kadın grubu “Akşam Hareketi”ne dair Sinem Sal’ın OT dergisinin son (Ağustos 2017) sayısındaki röportajını henüz görmemiş. Öyleyse iyi ki görmemiş!.. Nilüfer Göle “Modern Mahrem” (1991) adlı kitabında dindarmuhafazakâr kadının eviçi yaşama kısıtlanmaktan kurtulup kamusal alana “yumuşak geçiş” yapmasının bir mahremiyet simgesi olan “başörtüsü”yle sağladığını öne sürmüştü. Kitap, tesettüre bir tür “sosyolojik meşruiyet” sağladığı gerekçesiyle laik kesimlerden çok tepki gördü. Şimdi anlıyoruz ki “modern mahrem” esas “dinbazmutaassıp” ataerkilliği rahatsız ediyor, onun kadın karşıtı kanını fokur fokur kaynatıyor. İstense de istenmese de bacak bacak üstüne atışından, sigaranın dumanını yüzünüze savuruşuna ve çığlıklı kahkahalar patlatışına kadar tesettür, “sokak”ta böyle bu memlekette! O, kamusal alanda artık (dinî ya da siyasi) bir simge olmaktan da öteye geçti, “imge” (imaj) oldu!.. Bir bireysellik, serbestlik, kendini gösterme, ifade etme, dışa vurma, hatta güzellik ve cazibe imgesi... Karaman’ın derdi ne dindarlıkla, ne sigarayla, ne de başörtüsüyle... Onun derdi, başörtüsüz olduğu kadar başörtülü de karşımıza, daha doğrusu orta yere çıkmış “kadınlık” ve “kadın olmak”la. Adana’da ‘Hero’ tişörtüne gözaltı Adana’da önceki gece saat 23.30 sıralarında üzerinde Türkçe anlamı “Kahraman” olan “HERO’” yazılı tişört giyen bir erkek, arkadaşları ile birlikte meyve suyu içtiği büfede gözaltına alındı. Polislerce ekip otosuna bindirilen kişi, üzerindeki tişörtte ne yazdığını bilmediğini öne sürdü. Sorgulanmak üzere Yarbaşı Polis Merkezi’ne götürülen kişinin adı ve yaşı açıklanmadı. FETÖ’nün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast girişimi davanın sanıklarından, darbeci askerler Gökhan Güçlü’nün “Hero” yazılı tişört giymesi kamuoyunda büyük tepki çekmiş, Adalet Bakanlığı genelge yayımlayarak hiçbir tutuklunun üzerinde mesaj içerikli bir tişört ile duruşma salonuna getirmemesini istemişti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle