05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Çocuklara: ‘Kitapçı Dede ve Ben!’ hep kitap’tan çocuklara, toplumsal sorumluluk, arkadaşlık ve kitap sevgisine dair eğlenceli bir kitap çıkıyor. Uma Krishnaswami’nin yazdığı, Özlem Sarı’nın İngilizce aslından dilimize çevir diği, Tunç Atalay’ın resimlediği “Kitapçı Dede ve Ben!” 11 Ağustos’ta raflarda olacak. “Kitapçı Dede ve Ben!” adlı kitap aynı zamanda Scholastic Asian Book ve Crossword Ödülü’nün de sahibi. Çarşamba 9 Ağustos 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] 15 Bunaltıcı sıcak güneşin dağlar ardına saklanmasıyla rahat nefes aldıran yıldızlı gecelerde, Piazza Grande sahnesindeki yıldız adlar da 70. yaşını kutlayan popüler festivalin seçkin yelpazesinin genişliğinin başka bir Yıldızlı geceler...NastassiaKinski göstergesiydi. Mathieu Kassovitz Sınıfın tahtasına iki nokta koyar fizik öğretmeni çelimsiz kadın; alt tarafa da bir doğru çizer. Soru kolaydır: Bu noktaların birinden diğerine, doğruya temas ederek ulaşan en kısa yolu çizin... Doğru yanıtı verebilmek için basit öğretilerden yola çıkarak temel mantık kurallarını uygulamak yeterlidir ama ezberciliğe alıştırılan lise öğrencilerinin muhakeme gücü zayıftır... Fiziksel özürlü, göçmen kökenli öğrenci, “Madame Hyde”ın özel ilgi ve desteğiyle zihinsel özürlerinden hızla kurtulma yolundadır. Mantık kurallarını kullanışındaki rahat cambazlık, sınıf arkadaşlarının çoğunu yarı yolda bırakmıştır bile... Fransız eleştirmen/oyuncu/yönetmen Serge Bozon’un (1972) , Robert Louis Stevenson’un ünlü romanından özgürce uyarladığı “Madame Hyde”, ciddi konulara fantezilerle dolu rahat bir dille el atan güzel bir yaratıcı sineması örneği. Öğrencilerine bir Faraday kafesi inşa ettirip içine sokarak, yüksek gerilimden nasıl yalıtılmış ol duklarını korku terleri döktürerek yaşatıp öğreten “Madame Hyde”ın ( yine olağanüstü başarılı İsabelle Huppert) yüksek titreşimli farklı bir iç elektriği vardır. Aslında, kimsenin sevip saymadığı silik öğretmen Bayan Géquil, fırtınalı bir gece yıldırıma çarpılınca yeni bir kimliğe bürünmüş; ışıltısı farklı bir Madame Hyde’a dönüşmüştür. Kimi zaman kıvılcımlarını dışavurmaktan alıkoyamadığı, için için yanan yeni enerjisiyle, öğrencilerini büyüleyen usta bir pedagog oluvemiştir... Huppert ve Stanton oyuncu ödüllerine aday Cumartesi akşamı verilecek Leopar ödüllerini belirleyecek olan ana jürinin başkanı Olivier Assayas, “Madame Hyde”ın bol ödüllü olağanüstü oyuncusu Isabelle Huppert’in parlak yorumunu herhalde karar masasına yatıracaktır. Erkek Oyuncu Leopar’ı için de Jonh Carroll Lynch’in filmi “Lucky”de bir anlamda kendini yorumlayan Harry Dean Stanton’un adı etrafında birlik oluşacağını öne sürmek mümkün. Stanton, adını dünyaya tanıtan en önemli eski yorumlarından biriyle de Locarno perdelerindeydi. Bugün 91 yaşında olan Amerikan aktörün adı, Wim Wenders’in 1984 yapımı Altın Palmiye’li “Paris Texas”ında, Nastassja Kinski yanındaki rolüyle belleklerimize kazınmıştı... Ne Piazza Grande’de onur ödülü alan Nastassia Kinski’ye saygı paketi içinde yer alan bu 33 yıllık filmi, ne de “Lucky”yi izlemek için Locarno’ya gelememişti Harry Dean Stanton. Bunaltıcı sıcak güneşin dağlar ardına saklanmasıyla rahat nefes aldıran yıldızlı gecelerde, Piazza Grande sahnesindeki yıldız adlar da, 70. yaşını kutlayan popüler festivalin seçkin yelpazesinin genişliğinin başka bir göstergesiydi. Adrien Brody, Todd Haynes, Mathieu Kassovitz, Nastassja Kinski, JeanMarie Straub gibi değişik onur ödüllerinin sahipleri yanında, rol aldıkları son filmlerin gösterimine katılan Fanny Ardant, Mathieu Amalric, Noémie Lvovski gibi birçok tanınmış oyuncu... Sanal gerçeklik ve sanal festivaller... Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) sinema dünyasında hızla gelişen bir alan. Ağustos sonunda başlayacak olan 74. Venedik Film Festivali, üretimi, gördüğü ilgi ve pazar payı durmadan yükselen bu dala, ilk kez özel bir bölüm ayıracak... Yaşanan gerçekliğe sanal gerçeklikten daha fazla önem verdiğini söyleyebileceğimiz Locarno Festivali de teknolojik gelişmeleri doğallıkla çok yakından izleyen bir etkinlik. Örneğin, bu yıl ilk kez bir tür ‘sanal festival’ uygulaması başlatmışlar. Akreditasyonu olan profesyonel katılımcılar, Locarno’dan ayrıldıktan sonra bile, yıllardır festival içinde hizmet veren videotekte bulunan o yılın seçkilerinden oluşturulmuş filmleri, kendi ülkelerindeki bilgisayarlarının başına oturup izleyebilecekler!... İyi mi, kötü mü? Alın size, tartışılır ve de tartışılması gereken somut bir olgu... Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü Bu yılın konusu ‘Tiyatro’ Beş ayrı dalda dönüşümlü olarak verilmekte olan ‘Cevdet Kudret Edebi yat Ödülü’nün bu yılki konusu ‘TİYATRO’ olarak belirlendi. Ödüle, 1 Eylül 2012 – 31 Ağustos 2017 tarihleri arasında yazılmış ve henüz sahnelenmemiş tiyatro oyunları aday olabilecek. Çocuk, gençlik ve radyo oyun ları ödüle katılamaya cak. Dikmen Gürün, Kerem Karaboğa, Seç kin Selvi, Yiğit Sertde mir, Merih Tangün’den oluşan Seçici Kurul, ka rarını Ekim ayı ortasın da açıklayacak ve kaza Cevdet Kudret nan yazara ödülü TÜYAP Kitap Fuarı’nda yapılacak bir törenle verilecektir. Oyun metinlerinin en geç 31 Ağustos 2017 tarihine kadar 6 nüsha ola rak, yazarın kısa özgeçmişi ve adaylık baş vurusu ile birlikte ‘Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üni versitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Cumhuriyet Mah., Si lahşör Cad. No: 71, Bomonti, Şişli’ adresine gönderilmesi gerekmektedir. ‘Müzik Boğaz’dan Gelir’ devam ediyor 5Temmuz’da Yeni Türkü konseriyle açılış yapan ve bugüne kadar Deniz Tekin & Özge Fışkın, Emre Kınay & Bora Öztoprak, Jehan Barbur, Göksel, Birsen Tezer gibi isimleri ağırlayan “Müzik Boğaz’dan Gelir” tekne konserleri devam ediyor. 25 Ağustos’a kadar devam edecek tekne konserleri kapsamında 11 Ağustos Cuma Sattas & Luxus; 16 Ağustos Çarşamba Tuna Kiremitçi; 19 Ağustos Cumartesi Mabel Matiz; 23 Ağustos Çarşamba YChorus & 4Vokal ve 25 Ağustos Cuma Suzan Kardeş & Kolektif İstanbul müzikseverlerle buluşacak. Saat 20.00’de başlayacak etkinliklerin detaylarına www.muzikbogazdangelir.com adresinden ulaşabilirsiniz. Serdar Ateşer Big Band Bodrum’da Mor ve Ötesi, Ortaçgil, Yok Öyle Kararlı Şeyler, Erkan Oğur, Ruşen Alkar ve Aynur Doğan gibi isimlerin prodüktörlüğü ile tanınan besteci ve yorumcu Serdar Ateşer grubu Big Band ile bu kez Bodrumlu müzikseverler ile buluşacak. Avantgarde klasik tarzı ile dikkat çeken Serdar Ateşer 11 Ağustos Cuma Bodrum Leman Kültür ve 12 Ağustos Cumartesi Gümüşlük Poca’s House’da konser verecek. Ateşer, kurucularından olduğu 80’lerin kült grubu Mozaik’ten ayrıldığı 1987’den bu yana çalışmalarına solo olarak devam ediyor. Sanatçı, nihayet bu sonbahar Kalan etiketiyle çıkacak yeni albümü ‘İş İşten Geçer Geçmez Ordayım’ ile müzikseverlerle buluşacak. İnsan beyninin özgür yaratısı musiki Doğan Kuban’ın beyinlere kazınacak bir yazısına değinmek istiyorum: Sanat ve Uygarlık. Kültürümüzün ulu çınarı, dünya sanatını, sanatın tarihini, müziğin yerini, Beethoven’in devliğini ve Türkiye’nin konumunu irdeliyor. Doğan hocanın bu makalesi kendi içinde onlarca yazı barındırıyor. Ben sadece birkaç cümlesini aktarabiliyorum: Önce “yaratıcı”nın tarifiyle yola çıkıyor: “Yaratıcı, sadece varlığından, düşüncesinden, hayalinden dünya ile kurduğu ruhsal ilişkiden ve kullandığı ifade aracılığı ile o zamana kadar var olmayan bir nesneyi kendi düşünce ve yeteneğinden var eden bir sanatçıdır... Ressam, heykeltıraş dünyadan ilham alıyorlar. Biçim ve renk olarak yaşayan çevreyi yorumluyor. Yazarlar, insan ve toplumları gözlemleyerek ve çok kez taklit ederek yaratıcı oluyorlar. Fakat bu yaratı, ilhamını dünyadan, çevreden ve insandan alıyor. Başlangıçta bir örnek var. Musiki neyi örnek alıyor? Musikinin örnek aldığı bir dış dünya musikisi yok. Ses var, ama musiki geleneğinde yaratılan ses düzenlerinin doğada eşi yok. Onun için bir musiki yapıtından daha özgün, sadece insan beyninin yarattığı bir sanat yapıtı, başka bir yaratı alanında yok”. Burada bana Hegel’e göre güzel sanatlar sıralamasını anımsattı: Musiki ve şiir bütün sanat dallarının en yücesidir, der Hegel. Çünkü maddeleri yoktur. Sanat dalları maddesi olandan olmayana doğru yücelir. Doğan Hoca devam ediyor: “Müzik kompozisyonu, dünyaya referans vermeyen sanat yapıtıdır! Musiki, insan beyninin özgür yaratısıdır... Müziğin sanatların tacı olması matematikle iç içe olmasından kaynaklanıyor. Musikinin yapısı matematikseldir. Sayısal ilişkiler olmadan kompozisyon yapılamaz. Düşüncede, edebiyatta, şiirde, resimde, heykelde yaratmak için matematiksel kurgu zorunlu değildir. Fakat matematik musiki gibi milyarları tarih boyunca coşturan bir etkinlik değil. En büyük yaratıcı sanatçı Beethoven dersek, buna katılan milyonlar olacaktır. Beethoven’in sağırken bile büyük kompozisyonlar yapması, beynin sesle sayı arasında matematiksel bir ilişki kurduğunu gösteren en büyük kanıttır.” Evet, Beethoven müzik tarihinde bir kırılma noktasıdır. Kendinden önceki HaydnMozart klasizmini kendinden sonraki Schumann, Berlioz, Liszt, Wagner gibi romantiklere bağlayan bir köprüdür. Genç yaşında başlayan sağırlığına karşın kendi dünyasındaki iç kulak gücüyle en büyük yapıtlarını üretmiştir. Bir volkan gibi patlayabilir ve hemen ardından incecik bir duyarlılığa akar. Hatta dış dünyadan ses algısının kesildiği ve kendi iç dünyasındaki seslerle başbaşa kaldığı için, sağırlığını bir avantaj olarak sayanlar bile vardır. Doğan Hoca klasik müziğin coğrafyasında Türklere de değiniyor: “Türk halkının çağdaş uygarlıkla ilgisinde, dünyanın çağdaş kültürel performanslarını taklit etmeye çalışırken, bilgisizlik ve ilgisizlikten kaynaklanan bir başarısızlık var... Musiki ve diğer sanatlar uygarlığın sade cilaları değil, göstergeleridir. Toplumun sanatsal hamlığı ve duyarsızlığı, belki inanmayacaksınız ama sanatları dışlamamızdan kaynaklanıyor.” Bilim Teknoloji dergisindeki bu yazının tamamını okumanızı öneririm. Çanakkale’de festival zamanı Çanakkale Belediyesi tarafından bu yıl 913 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan 54. Uluslararası Troia Festivali’nde Çanakkale, dünyaca ünlü sanatçıları ağırlayacak. “Ey Özgürlük” sloganıyla 5 gün sürecek olan festival kapsamında düzenlenecek olan konser, söyleşi, sergi, tiyatro oyunları ve spor etkinlikleri Çanakkale’nin dört bir yanında kentlilerle buluşacak. Çimenlik Kalesi, Özgürlük Parkı, Halk Bahçesi ile kentin birçok farklı noktasında gerçekleştirilecek olan festival etkinlikleri, Troia Ören Yeri’nde resmi açılış töreni ile start alacak. Çimenlik Kalesi’nde ilk olarak 9 Ağustos Çarşamba günü Seferad müziğinin güçlü sesi Yasmin Levy bir konser verecek. Çimenlik Kalesi’nde düzenlenecek olan etkinlik programı kapsamında 10 Ağustos Perşembe günü İspanyol 7 kardeşten oluşan flamenko grubu Los Vivancos, dans gösterisi ile sahne alacak. 11 Ağustos Cuma günü, perküsyon virtüözü olarak dünya çapında tanınan Burhan Öçal ve Trakya All Stars grubu konse ri ile kentliler, Trakya müziğinin tadını doyasıya yaşayacaklar. 12 Ağustos Cumartesi günü ise Moskova Devlet Balesi topluluğu, Pyotr İlyiç Çaykovski’nin ölümsüz eseri “Kuğu Gölü Balesi” ile sahne alacak. 54. Uluslararası Troia Festivali kapsamında Çimenlik Kalesi’nde düzenlenecek etkinlikler, 13 Ağustos Pazar günü Livaneli Korosu ve Orkestrası konseri ile son bulacak. Festivale dair detaylı bilgiye http://www.canakkale.bel.tr adresinden ulaşabilirsiniz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle