04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 8 Ağustos 2017 ‘6Akar’a sorun’ haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Akıncı davasında dönemin YAŞ üyesi Akın Öztürk’ün çapraz sorgusuna devam edildi. Öztürk, “Darbe kelimesini ilk defa Genelkurmay Başkanımızın yanına gittiğimde onun ağzından duydum” dedi. Öztürk, “Akar’ın, Başbakan’a benim kendisine yardım etmeye çalıştığımı anlattığını duydum. Tanığı Dişli generaldir, sorun” ifadelerini kullandı. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullanılan Akıncı Hava Üssü’ndeki eylemlere ilişkin davada dönemin YAŞ üyesi Akın Öztürk’ün çapraz sorgusuna devam edildi. Öztürk, iddianamede yer alan Akıncı Üssü’nün koridorlarındaki güvenlik kamerası görüntülerinden kendisini teşhis etti. Öztürk, “Saat 00.15 civarlarında Akıncı Üssü’ne geldim. Fotoğraflardan anlaşılacağı gibi önce sivil kıyafetliyim. Daha sonra üniforma giyiyorum. Paçama dikkat ederseniz pantolon sıkışıyor” diye konuştu. Bir müşteki avukatının “Darbeden ne zaman haberiniz oldu” sorusuna Öztürk, “Darbe kelimesini ilk defa Genelkurmay Başkanımızın yanına gittiğimde onun ağzından duydum. Ama eylemleri saat 21.30 sıralarında emir astsubayımın verdiği bilgiyle öğrendim” yanıtını verdi. ‘Bana tanık söyleyin’ Sanık avukatlarından birinin “Diş tedavisine gittiğiniz diş tabibi üsteğmene, ‘Önümüzdeki ay çok sık televizyona çıkabilirim’ dediniz mi?” sorusu üzerine Öztürk, böyle bir beyanda bulunmadığını, sadece Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın revirinde diş tedavisi olduğunu kaydetti. Öztürk, “Bana tanık, yer söyleyin. Hangi diş tabibi? Haberim yok” dedi. Akıncı Üssü’ne girdikten sonra ilk temas kurduğu kişinin üs komutanı Kubilay Selçuk olduğunu, daha sonra da Hulusi Akar ile görüştüğünü, Akar’ın talimatıyla da sadece ikna etmek için bazı generallerle görüştüğünü anlatan Akın Öztürk, “O gün Akar’la birlikte Çankaya Köşkü’ne giden Mehmet Dişli’nin, Yaşar Paşa ve benim bulunduğumuz helikopterin kalkması için 510 defa Eskişehir harekât merkezini aradığını biliyorum. Akar’ın, Başbakan ve toplantıdakilere, ‘Siz ne diyorsunuz, gidin ya’ diyerek, benim kendisine yardım etmeye çalıştığımı anlattığını duydum. Tanığı Dişli generaldir, sorun” dedi. ‘Dişli daha iyi bilir’ Akın Öztürk, bir başka soru üzerine Hulusi Akar’da kelepçe izi olup olmadığını bilmediğini, boynundaki çiziği gösterirken de “Ben karşı koyunca oldu” dediğini söyledi. Bir avukatın, “Hulusi Akar, Uğur Kapan gibi herkesi bombalayan birisinin helikopterine nasıl bindi? Hiç mi endişelenmedi, yoksa kendisine bir şey yapmayacağından mı emindi” sorusuna Öztürk, “Hiçbir bilgim yok. Sanki general Dişli daha iyi bilir” karşılığını verdi. Öztürk, bir avukatın “Hulusi Akar, darbe teşebbüsünün üzerinden 400 gün geçtiği halde neden size sahip çıkmıyor” sorusu üzerine bazı şeylerin zamanla değiştiğini, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın da sonradan değişik şeyler söylediğini belirtti. Öztürk, Akıncı Üssü’nde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a herkesin saygıyla davrandığını, “Darbe yaptık, komutana saygı göstermeyelim” tavrının kimsede olmadığını belirterek, “Hulusi Akar’a herkes bir komutan gibi davranmaya devam ediyordu. Genelkurmay Başkanı’nın da her zaman telefonla görüşme imkânı vardı, Akar’ın kendisi filolara Akıncı Davası’nda Akın Öztürk’ün çapraz sorgusuna devam edildi. Öztürk, yanıtlarında darbe girişiminde bilinmeyenlerin çözülmesi için Akar’ı ve Dişli’yi işaret etti Biniş’in ‘Savunması’ tartışması Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Akın Öztürk’ün ve avukatının savunmalarının ardından sivil sanık Harun Biniş’in savunmasına geçileceğini söyledi. Harun Biniş’in avukatı ise savunmalarının hazır olmadığını bildirdi, “Zorla mı alacaksınız” dedi. Başkan Giray, “O zaman susma hakkını kullanabilir” karşılığını verdi. Avukatın, “Susma hakkını kul gitme teşebbüsünde olmadı” dedi. Sanıklardan Ömer Faruk Harman cık’ın avukatının “Harmancık ve diğerleri, Genelkurmay Başkanı’nın yanına geldiklerinde, ast üst ilişkisini korur pozisyon devam ediyor muydu? Yoksa gücün kendilerinde olduğu havası mı vardı” sorusunu Öztürk, “Askeri tavır ve davranışları dışında bir milim fark etmediler. Ast üst ilişkileri dışına çıkmadılar” şeklinde yanıtladı. ‘Ünal o ithamın üyesi’ Bir avukatın “Akıncı’da rahat dolaştığınız için suçlanıyorsunuz. Ancak Abidin Ünal da sizin kadar rahat davranıyor. Ünal dışarıdayken, sizin burada olmanız çelişki değil mi” sorusuna Akın Öztürk, “Büyük bir çelişki. Aramızda bir fark yok. Kaldı ki ben ellerim cebimde rahatlıkla dolaşmadım. Çok endişeliydim. Abidin Ünal’ın bana yapılan ithamın üyesi olduğunu düşünüyorum. Bombalar emniyete, jandarmaya düşecek ben rahat olacağım... Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin. O yüzden bana yapılan bu ithamlar yanlış” karşılığını verdi. Öztürk, Abidin Ünal ve Hulusi Akar’ın darbecileri ikna etmek için neden bir şey yapmadıkları sorusuna da “Belki korkmuşlardır, bunlar bir şey yapar diye” yanıtını verdi. Salondaki ekranlara Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın üs koridorunda arkasında asker olduğu halde yürürken, ardından da dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler’in gözleri bağlı, kollarına asker lanacaksak bunu söyleriz” demesi canım ne zaman isterse savunma üzerine Başkan Giray, savunma için yaparım diye bir şey var mı? Makul süre istemesi halinde buna ilişkin bir neden söylemiyorsunuz” dedi. ara karar oluşturacaklarını kaydetti. Biniş ise iddianameyle ilgili gerekli Aranın ardından Biniş, susma hak detayların kendisine tebliğ edilme kını kullanmayacağını ancak hazır diğini öne sürdü. Bunun üzerine Gi lık yapamadığı gerekçesiyle savunmasını daha sonra yapacağını söy Başbakan da müdahillik istedi ray, “Bundan sonra savunmasını biz ne zaman istersek o zaman ala ledi. Giray, “Benim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Genel cağız” dedi. ler girmiş vazi kurmay Başkanı Orgeneral Hulusi di. Aynı dava kap yette görüntüle Akar’ın ardından Başbakan Binali Yıl samında yargıla ri yansıtıldı. “Gö dırım da davaya müdahillik talebinde nan damadı eski rsnyrdleuüueaennstçlnldkutteaaüiunrrnsyriamımeklmÖeobbanazniyatğriuküzdBdsarvuaeukrarşğan,irkek“”arG,sneoı’nıbtkıuatailrluradanri4c.adım.MyluıA,ğ.aedğıYhkyiıklırlelüadeCkzıdmreçebıaemrezuveyaa’lBıidn,enMadoıtşdnateskhiilgy.ğaekanöekeyırrçmüaSleeleekdsnlsaiüfd,ieğ’ianrtvüeGuAikldienaidmayarabşddeerYÖeckıavanzilkartionuFümblEdşradkyeTeui,çkdÖğHi“iiun’Yyacsnoükao“urDrarm.gunsaŞıöümliKaym”aa götürmek, enternenin dik lersem ‘babası onu ihbar etti’ âlâsıdır. İster kucağında götürsün, derler” yanıtını verdi. ister tabancayla götürsün. Abidin Paşa’nın görüntüsünü ilk defa görüyo Selçuk: FETÖ’cü değilim rum. Onun görüntüsünün onlar gibi Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Or olmadığı ortada. Yorum yapmak iste general Akın Öztürk’ün savunmasının miyorum” ifadelerini kullandı. ardından Çiğli 2. Anajet Üssü’nün es ‘Vurmayı düşünmedim’ ki Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk savunma yaptı. Yurtta Sulh Kon “Darbecileri engellemek için ikna seyi üyeliği ile de yargılandığını anım edemediğiniz kişileri çekip vurmayı satan Selçuk, konseyin suni ve uydur düşündünüz mü” sorusuna sanık Öz ma olduğunu söyleyerek üye olmadığı türk, “Hayır. Benim can korkusu çek nı öne sürdü. 41 yıllık meslek hayatın mediğimi nasıl söylersiniz? Kim dar da ne FETÖ ne de başka örgütlerle irti beci, kim değil belli değil. Birinci ön batının bulunmadığını iddia eden Sel celiğim Genelkurmay Başkanı’nın çuk, “İnsancıl bir kişiliğe sahibim ve emirlerini almaktı. Emrinin gereğini herkesi kucaklarım. Ben FETÖ’cü de yaptım” karşılığını verdi. “Darbeciler ğilim ve bunu kabul etmiyorum” dedi. le yaptığınız istişarelerde, baktınız ol Çapraz sorgusunda soruları yanıtla muyor, çekip hepsini vursaydınız ne yan Selçuk, ısrarla darbeyi önlemeye olurdu? Yine burada olur muydunuz” çalıştığını söyledi. Selçuk’un bu ifade sorusuna Öztürk, herkesi vurmasının lerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, mümkün olmadığını belirterek “Öl “Savunma yapan herkes ‘Darbeye ka müş olurdum” dedi. tılmadık’ diyor. Peki Akıncı Üssü’nde Öztürk, Özel Kuvvetler Komuta bulunup da darbeye katılan kim? Bi nı Zekai Aksakallı’nın, “Komuta ka raz daha ileriye gitseler hayal gördü demesi kışlalardan çıkılmayacak em ğümüzü, böyle bir şeyin olmadığını ri verse bu teşebbüs gerçekleşemezdi” söyleyecekler” diyerek tepki gösterdi. şeklindeki ifadesine katıldığını söyle l ANKARA / Cumhuriyet Aksakallı’nın Kıbrıs’a atanması bekleniyor SERTAÇ EŞ Darbe girişiminde Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda tugay komutanı olan darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’nin öldürülmesi için Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir’e emir veren ve darbecilere karşı mücadelenin simge ismi olan, daha sonra Fırat Kalkanı Harekâtı’na komuta eden Korgeneral Zekai Aksakallı’nın Kıbrıs’a atanması ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesi bekleniyor. ÖKK’ye veda etmeye hazırlanan Aksakallı’nın görev değişimine sıcak baktığı, “Yoğun bir dönem geçirdim, değişiklik iyi olur” yorumunu yaptığı öğrenildi. Aksakallı’nın adada çalıştığı dönemde Cumhurbaşkanı Askeri Danışmanı olarak görev yaptığı da öğrenildi. Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) terfilerin karara bağlanmasına karşın generalamiral düzeyindeki atamalar henüz açıklanmadı. Askeri kaynaklar atamaların birkaç gün içinde açıklanabileceği tahmininde bulundu. l ANKARA İran, bilimde Türkiye’yi solladı, koşuyor Bu haftaki Herkese Bilim Teknoloji dergisinin (HBT) (www.herkesebilimteknoloji.com) kapak konusu “İran ve Türkiye, iki komşu bilimde yarışıyor”. 15 yıldır önce CBT’de şimdi de HBT’de İran’ın bilimsel gelişmesini izliyoruz. Siyasi özgürlükler ile kadınlar üzerinde baskıcı politikalarını ve polis devleti davranışlarını onaylamamızın mümkün olmadığı İran, on yıllar süren zorlu ambargo koşullarında ihtiyacı olan malzemeleri üretebilmek için bilimsel, teknik, mühendislik araştırmalarına büyük hız verdi ve bugün geldiği nokta itibarıyla, bilimsel araştırma makalesi sayısını dünyada en hızlı artıran ülke oldu (Prof. Mehmet Doğan makalesi). Şu kadarını yazayım: 2015’te İran’ın uluslararası bilim dergilerinde yayımladığı net araştırma makale sayısı 28.244, Türkiye’nin ise 26.740. Türkiye’nin önde olduğu alan tıp/sağlık. İran ise temel bilim ve mühendislik alanlarında bize fark atıyor: Malzeme bilimi, kimya, kimya mühendisliği, elektrik ve makine mühendisliği, uygulamalı fizik, uygulamalı matematik... Ayrıca İran’ın bu alanlarda araştırmaları nitelik ve özgünlük bakımından da Türkiye’den iyi. İranlı çocuklar daha mı zeki? Yazmıştım: İran’da eğitimde, herhalde İranlı çocukların “soyut anlayış ve kavrayış kapasiteleri” bizim çocuklarımızdan çok daha iyi olsa gerek ki (Bakan – Müsteşar açıklaması) Evrim Teorisi ve Darwin’in katkıları biyoloji kitaplarında sayfalar dolusu var ve yeterince okutuluyor. İran, geleceğin, ayakta kalmanın ve bağımsızlığın en önemli unsuru olarak bilimi, yaratıcılığı, mühendisliği, teknoloji geliştirme ve üretimi gördü ve yaratıcı gençlerine yolları açıyor. Şüphesiz ki İran da, bazı çok önemli yeteneklerini Batı’ya, ABD’ye kaptırıyor. Mesela matematikte dünyaca ünlü Mirzakhani onlardan biriydi. Adamlar kendilerine göre şeriatçı bir ülke konumunda ama yeryüzünü, evreni, hayatın oluşumu, tek hücreden gelişimi ile ilgili bilimsel gerçekleri Kuran’ın içine hapsetmeyi de düşünmüyor ve bizdeki bilimci kılıklı “siyasal yaratılışçı” zevatın olgulara ve bilimsel ilgili gerçeklere müdahalesini reddediyor. Ülkeyi çağdaşlığın dışında tutmak Çünkü gerçeklere, olgulara sırt çevirirsen batarsın, sürünürsün, sırt çevirmeyenlerin kölesi hizmetlisi olursun, ayrıca her alanda onların hegemonyası altında kalırsın. Bilime, teknolojiye, hayatın gerçeklerine sizdeki gibi sırt çeviren, “aman bunları çocuklarımız öğrenirse ateist olur” diye düşünen, bağnaz, iki bin yıl öncesinin kafasıyla davrananlar ise, ülkeyi çağdaşlığın dışında tutma çabası içindeler. Çağdaşlık ne mi? Bilim ve teknolojide yetkinlik ve üretkenlik, ülkeyi hemen her alanda inovatif / yenilikçi düşüncenin ve kültürün bir parçası olarak inşa etmektir. Ülkeyi yönetenler ise “teknoloji üretelim, artı değer yaratalım ekonomide” gerçeğini, yarım yamalak kavramışlar ve “bilim bize uymaz” anlayışıyla hareket ediyorlar. Oysa, bilimi sistem, düşünce ve mantığıyla kavramadan teknoloji üretemezsin. Kendi yeteneklerini dışarıya kaçırırsın, ki iyi öğrencilerin hepsi bu ülkeden umudunu kesip kapağı yurtdışına atmak yarışını çok hızlandırdılar. Bu iktidarın elinde niteliksiz bir çoğunluk kalacak ve ülkeye yazık olacak. Zenginliğin, arkasında bunu yaratan ekonomin yoksa, o çok böbürlendiğin “Türk ordusu güçlüdür” sloganıyla hiçbir şey yapamazsın. 4ile20camkialysaartabnolraçr Tam tersine, ilerlemeyi köprü, yol, AVM inşaatı, gökdelenler dikmek olarak görmezseniz Türkiye her bakımdan gerilemektedir. Bütün inşaatların arkasında da Türkiye’nin gayrisafi hasılasının yarısını aşan 420 milyar dolarlık dış borç olduğunu unutursanız, 15 yıldır ülke ekonomisinde orta ve ileri teknoloji ekonomisinin payını artıramamışsanız, gelişen dünya karşısında sürekli geriliyorsunuz demektir. l Evrimi yasaklar, l Türkiye üniversitelerini kendinize bağlı ideolojilerdeki insanlarla politik hegemonya altına alırsanız, l Seslerini çıkartamaz bir merkezi rektörler sistemi kurarsanız, l Mali ve politik bağımsızlığı yok ederseniz, l Suskun ve ses çıkarmaz bir akademik sistemi dayatırsanız, l Üstelik ses çıkartanları da haksız hukuksuz kapının önüne koyarsanız, çağdaş dünyaya ayak uyduramayan ve sırt çevirenlerin ülkesi olursunuz. Evrim de neymiş, müftü nikâhının nesi kötü diyen ukalalarla kucak kucağa. Kuban’ın HBT’deki İslam dünyasını olağandışı tanımlayan yazısını bu bağlamda okuyun lütfen... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle