28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 6 Ağustos 2017 6 İsterseniz “bilinç kayması” diyebilir ya da hızla değişen tartışma zemininden, “zamanın ruhuna uyma zorunluluğundan” söz edebilirsiniz. Önemli olan toplumsal hayatı, siyasal iklimi, ideolojik alanı kimin belirlediği, zeminin nereye doğru kaydığıdır. Tartışmayı sürüklendiğiniz, daha doğrusu teslim olduğunuz alanda mı yapıyorsunuz, yoksa gidişe itirazınız hâlâ baki mi? İlhan Selçuk bu bilinç kaymasına itiraz edebilmek için “tehlikenin farkında mısınız” diye sormuştu. Tehlikenin farkında olanlar, iktidar olma niyet ve gücünden yoksundular. Liberal yumuşatıcıların AKP’nin gizlisi saklısı çabuk ortaya çıkan takıyyesini görmeyen “niyet okumayın, devrim zamanıdır, vesayetçi devletten kurtuluyoruz” çığlıklarına, özel yetkili mahkemelerin baskısına yenildiler; kenara ya da Silivri’ye çekildiler. El hak Cumhuriyetin “her ne pahasına olursa olsun esas mesele sistemi korumaktır, devletin koruyuculuğu esastır, devlet dediğin biraz ceberut olur” şeklinde özetlenebilecek yapılanmasının da bu liberal çığırtkanlığa fırsat tanıdığı kabul edilmelidir. HHH Sonuç ortada. Devletin kurucularının çok yönlü bir çaba ile yerleştirmeye çabaladığı laiklik kemirile kemirile tükenme noktasına gelmiştir. Artık zarfta; anayasa kitapçığında “laik Türkiye”den söz edilse de mazruf çoktan değişmiştir. Geldiğimiz nokta din adamlarının, imamların, müftülerin resmi nikâh kıyma yetkisi ile donatılacağı, hazırlıkların tamamlandığı noktadır. Diyorlar ki; ne var bunda canım, müftü de devletin bir memuru değil mi? “Müftülüklerde kıyılan nikâh, şeri çerçevede değil, mevcut Medeni Kanun’un nikâha ilişkin mevzuatına uygun olacak, yani nikâhını müftülükte kıyan dört eş ile evlenmeye kalkışamayacak, ‘eşini talakı selase’ ile boşayamayacak, vs. Öyle bir düzenleme olsaydı, çok ciddi bir gelişme olurdu, olmadığına göre müftünün Müftü Nikâh Kıysın mı? nikâh kıyma yetkisi olması neden sorun yaratsın” diyor rahatlatıyor bizi liberal dostlarımız. Bizse kaygılardayız. Acaba kayan zeminin farkında olmayabilirler mi bu arkadaşlar? “Yeni bir devletin kurulduğunun” TV kanallarından ilan edildiğini duymamış olabilirler mi? Eski devletin İslamcılığı denetleyebilmek için bulduğu çarenin, yani Diyanet İşleri’nin, şimdi kurulduğu iddia ve ilan edilen devletin pek işine yaradığını kavramakta zorlanıyor olmasınlar sakın. HHH Evet, müftü devlet memurudur, imam da öyledir. Maaşlarını devletten alırlar. Ve “yeni devlet” onların din adamlığını esas almakta, onları laik seküler evlenme akdini dini kisve ve İslami ritüelle yapmakla görevlendirmektedir. Laik devlet bir mevziden daha uzaklaştırılı yor. Devlet memuru olan imamın kıydığı nikâh laik devlet nezdinde geçersizdi, şimdi geçerli ve resmi olacak. Sakın niyet okumayı elden bırakmayın, arkası gelecektir. “Ne var bunda” diyenlerin gözden kaçırdığı; laik Cumhuriyetin seçilmiş belediye başkanı ile yeni İslamcı devletin din adamı arasındaki farkta gizlidir; okumayı bilene artık pek aşikâr olan niyetin içindedir. Bir de aman bu suni gündeme teslim olmayalım kaygısı var ki neresinden baksanız dökülüyor. Kim gündeme getirdiyse şükran borçlu olmalıyız. Çünkü tartışılması gereken, ne yazık ki güçlü bir şekilde gündemde tutamadığımız konu budur. Yani laikliktir. HHH “Müftü nikâh kıysın mı?” sorusu konuyu ideolojik tartışmadan somut alana çekiyor. Öyleyse bu alanın es geçtiğimiz, yeterince üzerinde durmadığımız somut konuları üzerinde yoğunlaşalım. Peki, evrim meselesi somut değil mi? Öylesine somuttur ki, sizi bir anda Katar’la Suudiler arasında bir yere yerleştiriverir. Ama “yeni devlet”in niyetini okumaya niyetiniz yoksa, ne desek boş size. Tek tipin ayrıntılarını verdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ sanıklarına tulum, teröristlere de ceketpantolon giydireceklerini, renginin de badem içinin koyusu olacağını açıkladı SELAHATTİN GÖKATALAY Malatya’da bazı tesislerin açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, FETÖ sanıklarına giydirilecek tek tip elbisenin detaylarını da verdi. Erdoğan, darbecilerin tulum, teröristlerin de ceket ve pantolon giyeceğini açıkladı. Konuşmasında “FETÖ ihanet çetesi ile  ülkemize diz çöktüreceklerini sandılar” ifadelerini kullanan Erdoğan, FETÖ sanıklarına giydirilecek tek tip elbise ile ilgili ise şunları söyledi; “Şimdi mahkemelerde  hesap veriyorlar. Yalan üstüne yalan. Hâkim diyor ki  bu kim. Ben değilim diyor. Pantolonun aynı, gömleğin aynı. Bunlara tek tip elbise getiriyoruz. Bu tek tip elbise renk olarak badem var ya ba dem içinin koyusu bir renk olacak. 2  tip olacak. Bir tulum olacak. Bir de ceketpantolon olacak. Darbeciler tulum giyecek. Diğerleri de teröristler ceketpantolon giyecek. Bunlar bu şekilde tüm dünyaya tanıtılacak. Bundan sonra şovlarını da böyle yapacak. İnkârla, takıyye ile  kendilerince taktik uyguluyorlar. Artık  mızrak  çuvala sığmaz. Bunların ihaneti, ellerine bulaşan kan,  yüzlerine bulaşan kara leke açıkça ortada. Mahkemeler bu hakikatlere göre kararlarını verecekler. Şimdi duruşmalarda soytarılık yapıyorlar. Yaptıkları ihanet ve işledikleri cinayetlerin karşılığı cezaları alıp, hapishanelerde tutuklu olarak değil, hükümlü olarak gittikleri  gerçeğin soğuk yüzüyle karşılaşacaklar. Şimdi mahkemelerde şov yapanlar, göreceksiniz acı akıbetleriyle baş başa kalacaklar. Üzüntüm odur ki, kendileriyle birlikte ailelerinin de mahvına bunlar yol açacaklar” şeklinde konuştu. Erdoğan, konuşmasının ardından toplu açılış gerçekleştirdi. Açılışı yapılan tesisler arasında 27 bin seyirci kapasiteli Malatya Stadı da bulunuyor. l MALATYA GÖRMEZ’E YÜKLENDİ: Diyanet’in çok eksiği vardı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan emekliliğini istemesinin akabinde 15 Temmuz gecesi MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile yemekte olduğu ortaya çıkan ve beraberinde bir dizi soru işareti doğuran Mehmet Görmez’i hedef aldı. Erdoğan, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen Diyanet İşleri Başkanlığı Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği kapanış programına katıldı. Gençlere hitap eden Erdoğan, “İmam Hatip’e tahammül edemediler. Farklı bir nesil gelir endişesi taşıdılar. Sırf bunun için eğitim sistemi altüst edildi. Diğer liselerin mezunlarına sözüm yok. Kaliteyi oralarda da arayacağız. FETÖ işte bu zaafı kullanarak memleketimizin başına bela oldu. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu konuda çok eksiği var. Defalarca bu ikazı yaptık. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki çalışmalarda çok ama çok geç kalmıştır” diye konuştu. HDP’nin 7 Haziran’da biraz başarı görüp insanları hemen sokağa çağırdığını dile getiren Erdoğan şöyle devam etti: “53 kişinin ölümüne neden oldular. Ölen Kürt kardeşlerimdi, öldüren de Kürttü. Hükümetimizin içinde Kürt kardeşlerim var. Bekir bey, Mehmet Şimşek bey, Mehdi Eker Kürttür. Bizim böyle bir derdimiz yok. Örgütün amacının, bölgedeki çocuklarımızı hem okuldan hem camiden kopartarak kendi sapkın ideolojilerinin kulu, kölesi, robotu yapmak olduğu açıktır. Niye? Çünkü biliyorlar ki camiden, mescitten, o minberlerden, o mihraptan, o vaaz kürsüsünden terör ve terörist çıkmaz.” l İSTANBUL/Cumhuriyet FETÖ şüphelisi OHAL bürosunda yakalandı Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan Gaziantep Şehitkamil İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli komiser yardımcısıyken KHK ile ihraç olan İ.K, Sivas Valiliği Olağanüstü Hal (OHAL) bürosuna itiraz dilekçesi vermeye gitti. Sivas Valiliği girişinde Genel Bilgi Tarama (GBT) kontrolü yapılan İ.K, hakkında yakalama kararı bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. İ.K. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. İ.K. mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. l DHA Tahliye edilen IŞİD’liler yeniden tutuklandı Terör örgütü IŞİD tarafından 1 Mayıs 2016’da Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik bomba yüklü araçla düzenlenen saldırada 3 polis şehit oldu, çok sayıda kişi de yaralandı. Saldırının ardından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden 39’u tutuklanırken, 110 sanık hakkında dava açıldı. Geçen hafta yapılan davanın ilk duruşmasında mahkeme heyeti, tutuklu 39 sanıktan 19’u hakkında tutuksuz yargılama kararı vererek tahliye etti. Cumhuriyet başsavcılığı geçen çarşamba günü 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararına itiraz etti. Başsavcılığın itirazını değerlendiren üst mahkeme olan 9. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliye edilen 19 sanıktan 17’si hakkında yeniden tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Kararın ardından tahliye edilen 17 IŞİD üyesinden 16’sı yakalandı ve yeniden cezaevine konuldu. l DHA haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Evrim: Yılda 75.000 araştırma... Durmadan iktidarın hizmetinde liboşlar Bazı şunun bunun müritleri, Evrim konusunun çoktan çürütüldüğü yolunda sosyal medya diplerinde feryat figan halindeler. Bunların hepsi çöplük. Ciddi akademik dünyanın hiçbir noktacığında evrimin “çürütüldüğü” gibi zırvalığı savunacak tek adam bulamazsınız, akademik unvanını aldıktan sonra sapkınlığa kapılan kimse varsa, ciddiye alınmaz. Akademik hayatını bitirmiş demektir. Bilimlerin kalbi, haftalık, aylık binlerce mesleki fen bilim dergisinde atar. Bu basılı dergilerin yanı sıra, artık yine yüzlerce dijital fen bilimi dergisi, herkese açık erişim dijital arşivlerde yayımlanan araştırmaların hepsi nesnel araştırma dergisidir. Burada “bilim” derken kastedilen fen bilimleridir. “Sosyal” araştırma konuları için “sosyal bilimler” tanımlaması kullanılır. İki sektör arasında yöntem, yanlışlanabilirlik, tekrarlanabilirlik, deneysel sonuçlar açısından niteliksel farklar vardır. Sosyal bilimler, yöntem ve sonuçların itibari değerleri olarak fen bilimlerine yaklaştıkça, daha çok bilimsel tanımlama kapsamına girerler. Teori sadece kesinleşiyor Evrim Teorisi’nin doğruluğu yanlışlığı bilim dünyasında tartışılmaz. Bilim dünyasında bu teori yanlış mıdır, doğru mudur tartışması yoktur. Ancak içeriğine durmadan yeni katkılar yapılmakta, çok doğru olmayan ayrıntılar giderek düzeltilmekte, Darwin ve sonraki döneme kıyasla günümüzdeki araştırmalarla daha ayrıntılarda teoriye daha büyük kesinlik kazandıran zenginleşmeler yapılmaktadır. Evrim Teorisi’nden sadece bu yönüyle bu niteliğiyle bahsedebiliriz. Ama cahiller ve kasıtlılar, dünyaya dogmalarla bakanlar, bilgisi olmayanlar ve araştırmadan fikir sahibi olanlar tersini savunur. Eğer bilim adına konuşma cüretini gösteriyorlarsa, iyot gibi de açığa çıkarlar. Atom Teorisi, Görelilik Teorisi, Hücre Teorisi neyse, Evrim Teorisi de odur. O kadar kesinlik kazanmıştır. Bu ve benzeri teoriler bilimsel kapsam olarak çürütülmeye açıktır, ama gelinen nokta, kazandıkları müktesebat olarak çürütülmeleri de imkânsıza yakındır. bNierrdeedregei vrimi reddeden Bizim Yüksek Öğretim Kurulu’nun İngilizce bilimsel dergiler statüsünde 32 kadar mesela Evrimsel Biyoloji dergisi bulunur. Bu dergilerde bizim Türk araştırmacılar da yayın yapar. Bu yayınlar, üniversitelerimizce akademik yükseltmelerinde ve ödüllendirmelerde kıstas olarak kabul edilir. Fakat “evrimi reddeden” tek bir dergi bunlar arasında yoktur, böyle bir dergi yayımlansa bile bilim dergisi olarak kabul edilmez. Dogma kafalıların feryat figanları, bu gerçeği örtmek amacına yöneliktir. Ama ancak aptalları inandırırlar. Veya bugün hayattan giderek kopan, bir dini muhafazakârlıkla toplumu, ülkeyi sarıp sarmalamak iddiasında olan iktidar ideolojik yapılarının birer uzantısı olarak görev yaparlar. Evrimsel Biyoloji dergilerinde her yıl 10 bini aşkın araştırma raporları yayımlanır. Bunun dışında genel biyoloji dergilerinde de biyolojiye evrim yöntemleriyle yaklaşan araştırmalar yayımlanır. Biyoloji ve çevre konularında uzmanlaşmış bilim derneklerimizin Milli Eğitim’e sunduğu Müfredat konusunda bir rapor var. Dünya çapındaki tüm ilimsel araştırmaları indeksleyen Web of Science veri tabanına göre, Evrimsel Biyoloji kapsamında değerlendirilen sadece 2016 yılında 75.000’i aşan araştırma makalesi yayımlandı. Evrim üzerine harcanan paralar ve araştırmaların insanlığa somut katkılarına değinerek, bu diziyi sürdüreceğim, ama bir noktaya değineyim: Lüizbeorşinlaerın fink atması Gazetemizde “Müftülüklere nikâhların kısmi devredilmesinin bir dinsel toplum kuşatmasıyla zerre ilişkisi olmadığını” savunan bir makale görünce, yetmez ama evetçi bu takımın, bugüne kadarki somut destek ve katkılarıyla iktidarın siyasal/ dinsel otoriterleşmesine yol açtıklarını anımsadım. Bunlar hiçbir zaman “büyük fotoğrafı” görmeyen gözleriyle, tek tek ideolojik siyasal dinci uygulamaların, bütünün bir parçası olduğunu algılayamayacak “bilim” kapasiteleriyle, ortalıkta rahatlıkla fink atıyorlar. Her zaman haklılar. Hiçbir zaman yanlış yapmazlar. Ama iktidarın ideolojik siyasal yapılanmalarının bir aleti olmaktan geri kalmazlar. Bu “liberalleri” ele alacağım. Ama sonra. Onlara alan açanlar da liberal fotoğrafın parçası. Geçen yazımda belirttiğim gibi, iktidara verdikleri fark edilir hizmetle, iktidar cephesinde kahramanca karşılanacakları ortamın yaratılmasını bekliyorlar. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle