27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 6 Ağustos 2017 4 Yüz yıl önce yüz yıl sonra İl ve ilçe müftülerine nikâh yetkisi veren düzenlemeyi de, her şeyi olduğu gibi münferit bir olaymışçasına, bütünden soyutlayıp tek başına ele alırsanız “bu değişikliğin dini düşünce, yaşam tarzının değiştirilmesiyle alakası yok” diyerek geçiştirebilirsiniz. Oysa olayı bütünü içinde ele alınca, okula yönlendirmede Diyanet’e verilen yetkiler, okullarda cihat öğretilmesi, Bakanlık ile imzalanan anlaşmalar gereği, Milli Eğitim’in tümüyle Ensar Vakfı’nın insafına terk edilmesi gibi olaylar ve iktidarın önde gelen sözcülerinin açık ikrarları hatırlanınca, olayın bir yönelişin etaplarından biri olduğunu görmemeniz imkânsızdır. Tabii izanınızı tümden yitirmediyseniz eğer... Ama izanını tümden yitirmişler, siz ne derseniz deyin, hangi kanıtı gösterirseniz gösterin, size “niyet okuyorsun” diye dudak büküp geçebilirler. Dün niyet okuyorsun diye kale almadıkları uyarılarınızdaki tehditlerin bugün gerçekleşmiş olduğunu da ne kadar kanıtlarıyla ortaya koysanız bir şey değişmez, laik Cumhuriyet karşıtlıkları onların gözlerini kör, kulaklarını sağır, vicdanlarını işlemez kılmıştır. En doğrusu onları artık yok sayıp aldırmamak ve doğru bildiğini söylemeyi sürdürmektir. Onun için bir defa daha belirtelim ki müftülere nikâh yetkisi vermeyi öngören düzenlemenin laik Cumhuriyeti “tağyir ve tebdil etme” yolunda atılmış yeni bir adım olduğunu söyleyenler yerden göğe haklıdırlar. HHH Gelişmeleri uzun sayılacak bir zaman perspektifi içinde izlemek daha da çarpıcı saptamalara götürüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde bu, düzenlemenin tasarlandığı, bu tartışmanın yapıldığı yıl 2017’dir. Yüzyıl önce 1917’de Osmanlı İmparatorluğu’nda aynı konu tartışılıyordu. Ama bu kez konu tam tersi bir nedenle, Osmanlı’nın bütün vatandaşlarının din farkı olmaksızın, sivil evlenme esasına bağlandığı düzenleme getirildiğinde tartışma konusuydu. 2017’de ise müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmek istendiğinden konu gündemde. 1917’de Osmanlı Türkiye’sinde şeriye mahkemeleri de şeyhülislamın denetiminden çıkarılıp “Adliye Vekâleti”ne bağlanıyordu. 2017 Cumhuriyet Türkiye’sinde Cumhuriyet’in, bekçileri ve savunucularını Fethullah cematinin mensubu oldukları savıyla kovuşturulan savcılar yargılatıyorlardı. 1917’de 1. Dünya Savaşı içindeki Osmanlı Türkiyesi’nde öğretmenler askerlikten muaf tutuluyorlardı. 2017 barış içindeki Cumhuriyet Türkiye’sinde bir yandan öğretmen açıkları sürerken öte yandan binlerce öğretmen işsiz, atama bekliyordu. 1917’de, Osmanlı Türkiye’sinde, vakıf gelirleriyle yaşayan ilkokulların denetimi şeyhülislamın karşı çıkmasına karşın, şeyhülislamlıktan alınıp Maaif Vekâleti’ne veriliyordu. 2017’de güya laik Cumhuriyet Türkiye’sinde öğrencilerin okullara yönlendirilip yerleştirilmesinde Diyanet’e yeni işlevler veriliyordu. HHH 1917 Osmanlı Türkiye’sinde köylülerin ve kadınların okuma yazma öğrenmeleri, temel konularda bilgilendirilmelerini sağlayacak, konferanslar düzenlenmesi için “Halka Doğru” derneği seferberlik başlatıyordu. 2017 güya laik Cumhuriyet Türkiye’sinde devlet ile imzalanan bir anlaşma ile “Milli Eğitim” ortaokul, lise ve “Halk Eğitimi” düzeyinde dinci Ensar Vakfı’na teslim ediliyordu. Evet, inanılmaz gibi görünse de bütün bunlar 1917 ve 2017 Türkiye’sinde olmuştur. Yüz yıllık bir zaman dilimi içerisinde olaylara baktığınızda her şey daha net ortaya çıkıyor. Müftülere nikâh yetkisini bu perspektif içine oturtun ve şimdi söyleyin bakalım! Ne görüyorsunuz? Ve söyleyin, 1917’de 1923’ü ve laik Cumhuriyeti gösteren tarihin ibresi, 2017’de neyi gösteriyor? haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Gizli tanıktan sonra şimdi de gizli hâkim! 16 Nisan referandumuna ilişkin YSK’yle ilgili suç duyurularını karara bağlayarak tebliğ eden Yargıtay’ın kararlarında hâkim imzası yok 16Nisan referandumunda mühürsüz oy pusulalarını ge çerli sayan YSK üyeleri hak kında yapılan suç duyurusu, Yargıtay’dan döndü. Yüksek mahkeme; CHP, HDP, İstan bul Barosu, İzmir Barosu’nun da aralarında bu lunduğu yakla şık 90 suç duyu rusu dilekçesini ‘kopyala yapıştır’ yöntemle reddet OZAN ÇEPNİ ti. Başvuruculara tebliğ edilen ret kararının oy birliği ile alındığı belirtilse de kararı alan hâkimlerin imza larının, isimlerinin kararda yer almaması dikkat çekti. 16 Nisan referandumunda YSK’nin mühürsüz oyları ge çerli sayması kararının ardın Kararların altında zor görünen bir dan başlayan hukuki tartışma mühür ve paraf dikkat çekiyor. devam ediyor. Referandumun ardından YSK üyeleri hakkın verdiği yetki dahilinde sonuç da soruşturma yapılarak, ce landırmak dışında bir eylem zalandırılmaları yönündeki ta lerinin bulunmadığı, şikâyet lepler Yargıtay tarafından red edenlerce gerçekleştirilen bu dedildi. iş ve işlemlerin ceza veya di Karar mı, üye mi? siplin soruşturmasını gerektirir mahiyette bulunmadığı an Yargıtay, YSK üyelerinin laşılmakla dosyaların işlem yargılanmasının talep edilmiş den kaldırılmasına” hükmetti. olmasına karşın; anayasanın “Yüksek Seçim Kurulu’nun Kopyala yapıştır karar kararları aleyhine başka bir YSK üyelerinin suç işlediği mercie başvurulamaz” hük ni iddia eden yaklaşık 90 ku müne bağlanması dikkat çek rum ve kişi Yargıtay’ın kopya ti. Yargıtay, mühürsüz oyla la yapıştır kararı ile karşılaş rı geçerli ilan eden YSK üye tı. Aralarında CHP, HDP, İs lerinin, “Anayasanın YSK’ye tanbul Barosu, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, Birleşik Kamu İş, Tüketici Hakları Derneği’nin de bulunduğu başvuruculara tebliğ edilen 3 sayfalık karar, “1 buçuk sayfa başvurucuların isim ve dilekçe tarihleri”, “yarım sayfa şikayetlerinin özeti”, “yarım sayfalık mevzuat” ve “birkaç cümlelik hüküm”den oluştu. Gizli hâkim Yargıtay ve Danıştay’ın son dönemde bu tip başvuruları genel kurul gündemine alarak değelendirdiğini ve kararlarda hâkim imzalarının yer almadığını belirten İstanbul Barosu vekili Avukat Atilla Özen, “Karar oybirliği ile alınsa da bu bir mahkeme kararıdır ve başvurucunun kararı kimin aldığını bilmeye hakkı vardır. Karar ‘aslı gibidir’ ibaresi ile gönderilmiş, kararın aslı mahkemede ve esas kararda imzaların bulunması gerekse de bize iletilen kararlarda imzalar yer almamakta” dedi. YSK üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan ve kopyala yapıştır kararla karşılaşan Avukat İsmail Sami Çakmak da kararın “şeklen sakat ve hukuka aykırı” olduğunu belirterek, “Yargılama aşamalarında, muhbirin adı gizli, tanığın adı gizli, bilirkişinin adı gizli, soruşturanın adı gizli, sorgulayanın adı gizli, ‘Hazırun’un adı gizli, onaylayanın adı gizli, karar verenin adı gizli olması bir gele nek, bir kural haline getirilmek üzeredir. Söz konusu uygulama da bu tür uygulamalara icazet veren türdendir. Bir kâğıdı mahkeme kararı yapan altındaki hâkimin imzasıdır” değerlendirmesinde bulundu. İtiraz yolu neresi? Mahkemenin başvurulara ilişkin gönderdiği kararda herhangi bir itiraz yolu göstermemesi de dikkat çekti. YSK üyelerine yargı yolunun açılmasına ilişkin taleplerin reddedilmesinin idari bir karar olduğunu belirten hukukçular, dosyaların işlemden kaldırılması hakkındaki karara karşı itiraza ilişkin bir açıklama olmamasına tepki gösterdi. Karar nasıl alındı? Gizli tutulan bilgilerle gerçeğe ulaşılamayacağını belirten Çakmak, “kararın bir incelemesoruşturma yapılarak mı alındığı, yoksa resen mi alındığı da anlaşılamamaktadır. Kararda bu yolda bir açıklık yoktur. Bu karar sonuçta yargılamanın da önünü kesmiş olan bir karardır” diyerek Yargıtay Başkanlar Kurulu’na yaptığı yeni başvuruda karara yapacağı itiraz için de kararı alanların isim ve sıfatlarını gösteren bir örneği, karar bir soruşturma yapılarak verildi ise soruşturma raporunun onaylı bir örneğini talep etti. lANKARA Kadınlar ülkeyi yenidenAdalet ve Vicdan Nöbeti’nin 5. gününde Kerestecioğlu konuştu: elleriyle inşa edecek Safsatalara, Hurafelere ve Karanlığa Karşı Evrimden, Bilimden ve Aydınlıktan Yana Kuram / Evrim Ardea Skybreak evrim bilimi ve yaratılıs efsanesi neyin gerçek ve neden önemli oldugunu bilmek İngilizceden çeviren: Betül Çelik Türkçesi: Betül Çelik, 416 sf., 27 TL. Evrim konusuyla ile ilgili kaleme alınmış en aydınlatıcı ve kapsamlı çalışmalardan biri olan Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi, toplumu sarıp sarmalayan karanlığa karşı en etkili araçlardan birinin bilimsel yapıtlar olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bu önemli eserin ABD’li yazarı Ardea Skybreak’in sözleriyle; “İnsanların evrim konusunda cahil ve şaşkın kalmasını isteyen köktendincilerin nasıl gerici bir sosyal ve politik gündemle hareket ettiklerini anlamamız gerek.” 2015 yılında kaybettiğimiz değerli bilim insanı, Hacattepe Üniversitesi genetik profesörü Ali Nihat Bozcuk’un sözleriyle; “Bu kitapta çoğu insanın ilgisini çeken tüm evrimsel konular büyük bir açıklıkla anlatılıyor. Okudukça düşünce ufkunuzun genişlediğini göreceksiniz.” California Üniversitesi’nden profesör Kevin Padian’ın sözleriyle; “Bu kitap, genel okuyucuya hitap ediyor ama bilimsel kavramları sunuşundaki mantık ve doğruluktan da taviz vermiyor.” Karanlığa karşı, evrimden, bilimden ve aydınlıktan yana, ufuk açan bir okuma…. www.yordamkitap.com İstanbul Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda düzenlenen Adalet ve Vicdan Nöbeti’nde dün kadınlar konuştu. Mor balonlar, kurdeleler ve pankartlarla süslenen nöbette konuşan HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, “Kadınlar, bu ülkeyi yeniden elleriyle inşa edecekler” dedi. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda başlattığı Vicdan ve Adalet Nöbeti 5’nci gününde devam ediyor. Tüm gün kadınların ziyaret edeceği ve Türkiye’de yaşadıkları sorunlar ve mücadele geçmişinin konuşulacağı nöbette basın açıklamasını HDP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu yaptı. Adalet yoksa duvarlar yükselir “Adaletin olmadığı yerde, büyük hapishaneler inşa edilir” diyen Kerestecioğlu, “Bir ülkede, onlarca milletvekilinin 3 aşamalı bariyerler, zırhlı araçlar ve polis otobüsleriyle halktan soyutlandığını görenlerin ilk söyleyeceği, bu ülkede adaletin olmadığıdır. Adalet azaldıkça duvarlar yükselir. 5 gündür bu parktayız. Biz bu parkta, geceleri adalet duygumuzla huzur içinde uyuyabiliyoruz. Ama emin olun, biri Saray’da rahat uyuyamıyor! İşte bütün bu bariyerleri bu yüzden dikiyorlar” dedi. Beş gün boyunca Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde adaletin yasaklandığını dile getiren Kerestecioğlu şöyle devam etti: “Avukatların cüppeleri, müzisyenlerin enstrümanları sanki bir suç aletiymiş gibi içeri sokulmadı. DİSK üyeleri, önlüklerini binbir mücadeleyle içeri alabildiler. Tüm bu yıldırma teşebbüslerine karşın dostlarımız, kurumlar, siyasi örgütler, sivil yurttaşlar, ilçe örgütlerimiz, dirençle, dirayetle buraya nöbet tutmaya geldiler.” Burası kadınların kürsüsü Adalet ve Vicdan Nöbeti’ni Türkiye’de eşitliğe en çok ihtiyaç duyan kadınların ziyaret ettiğini dile getiren Kerestecioğlu, “Nöbette bugün, kadınların Türkiye’de yaşadıkları sorunları ve mücadele geçmişini konuşacağız. Gün boyu parkta kadınlar söz alacaklar. Burası kadınların kürsüsü olacak. Kadınlar inatla, mor iğnelerini kuşanarak girecekler bugün buraya. Fakat tabii yine polisler, zırhlı araçlar, otobüsler karşılayacak kadınları” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda düzenlenen Adalet ve Vicdan Nöbeti’nde gazetemizin Sorumlu Yazı işleri Müdürü Faruk Eren bir konuşma yaptı. 190 95 TL, C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle