28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 6 Ağustos 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ByLock çıkmadı haber 11 Whatsapp verelim Cumhuriyet iddianamesini hazırlayan İstanbul Basın Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından Yasemin Baba’nın ByLock kullandığı 122 gündür ByLock kullandığı iddiasıyla tutuklu bulunan arkadaşımız Emre İper’in telefonunda ByLock bulamayan Emniyet, özel hayatın iddiasıyla tutuklattırdığı muhasebe çalışanımız Emre İper hakkında dosyaya gizliliğini çiğneyerek İper’in Whatsapp konuşmalarını dosyaya doldurdu delil diye konulan belge ler ortaya çıkıyor. İper, 4 Nisan’da Sabah gazetesi ne servis edilen Cumhuri yet iddianamesinde ismi ni ByLock kullanıcısı ola CANAN rak görmesi üzerine savCOŞKUN cılığa sunmak üzere te lefonunun yedeklemesi ni almış, ancak savcı Baba, 2016 yılın da başlatılan bir soruşturma kapsamın da daha önce ifadeye çağırmadığı İper’i gözaltına aldırmıştı. Gözaltı sırasında İper’in el konulan telefonu Siber Suç larla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce in celendi. Ancak araştırma sanıldığı gi bi ByLock kullanıcısı olup olmadığı nın tespitine ilişkin değildi. Emniyet, İper’in telefonunda söz konusu programı bulamayınca 1 milyardan fazla kişinin kullandığı Whatsapp programında TYS’DEN15 Temmuz darbe girişimi gecesi ko nuştuklarını, arama ve mesaj kayıtları DESTEKnı delil yaptı. Hangisi tutarsa... ZİYARETİSavcı Baba, soruşturma kapsamında, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na (KOM) talimat yazarak, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı’ndan (BTK) temin edilen İper’e ait HTS kayıtlarının incelenmesini, Ankara’daki FETÖ/PDY çatı soruşturması kapsamında HTS’si alı Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Aba Müslim Çelik, üyeler Kamil Tekin Sürek ve Aysel Tezer ile çalışan Tülay Ferah, Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’i ziyaret etti. Sendika Genel Başkan Yardımcısı Aba Müslim Çelik, Erinç’e serbest bırakılan gazetecilerimiz için geçmiş olsun dileklerini sundu. “Bütün hayatım korkuyla geçti” diyen Tülay Ferah, “Ailemden tutuklanarak götürülenler ve bir daha dönmeyenler oldu. Demokrasiyi besleyen platformlarda bulunmak çok yaralıyor aslında” dedi. Kamil Tekin Sürek ise “Tarih olarak ileri gidiyoruz ancak şu an 60’lı yıllardaki gibi bir özgürlük söz konusu değil” ifadesini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet nan 72 örgüt imamı ile irtibatının bu lunup bulunmadığını sordu. Baba, ile nin göz önünde bulundurulması” uya rörle Mücadele Şube Müdürlüğü, tişim kayıtlarının incelenerek ‘bili rısı bulunuyor. HTS analiz raporunda İper’in sosyal medya hesaplarını da MAHKEMENİN nen terör örgütleri’ şeklinde niteledi da İper’in kullandığı telefon numara SORDUĞU BİLİRKİŞİği PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKPC ile sının 15 Temmuz darbe girişimi son içerecek şekilde açık kaynak taraması yaptı. Taramada, İper’in gazetemiz mu bağlantılı kişilerle irtibatının bulunup bulunmadığının araştırılmasını istedi. Gerçeği çarpıttı Savcı Baba, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden ve KOM Daire Başkanlığı’ndan ByLock programındaki çözümlenen mesajlar arasında İper’e ait mesaj bulunup bulunmadığını da sordu. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nden gönderilen cevapta “İstanbul’a teslim edilen ByLock kullanıcıları abone bilgilerini içeren 6326 satırdan ibaret excel verisinde adı geçen şahsa ait herhangi bir içerik bilgisine rastlanmadığı” belirtildi. Savcı Baba’nın aynı talepte bulunduğu KOM Daire Başkanlığı’ndan verilen cevapta ise, “Şu ana kadar yapılan çalışmalarda mesaj, mail vs. içeriklerine rastlanılmamıştır” denildi. Emniyetten gelen cevaplar, iddianamesinde mesajların tespit edilemediğini öne süren Baba’nın gerçeği çarpıttığını ortaya koydu. Çünkü gerçek, savcı Baba’nın iddia ettiği gibi tespit edilemediği değil, böyle bir içeriğin olmayışıydı. Niye saklanıyor? KOM Daire’ye ait 14 Temmuz tarihli HTS analiz raporu da delil olarak dosyaya koyuldu. 1.5 sayfalık HTS analiz raporunun üst yazısında, “CD içinde gönderilen soruşturmaların devam etmesinden dolayı soruşturmanın gizliliğine riayet edilmesi ayrıca soruşturmaların safahatine ve soruşturmada geçen şahıs ile şirketlerin olaydaki rollerinin soruşturmanın seyrine göre zaman içerisinde değişebileceği rası işlem yapılan şahıslar listesi ile karşılaştırıldığı, tespit edilen şahıslar ve şirketlerle kurulan irtibatların ekli tabloda listelendiği belirtildi. Ancak liste dosyaya konmadı. KOM Daire’nin ‘rollerin değişebileceği’ uyarısı, MİT’in hazırladığı ByLock listesinin ‘güncellenmesi’ ifadesini akıllara getiriyor. Kırşehir’deki Ahi Evran Üniversitesi’ndeki 4 öğretim görevlisi ilgili soruşturma kapsamında emniyet, savcılığa söz konusu kişilerin ByLock kullanıcısı olduğunu bildirmişti. Ardından emniyetin mahkemeye yolladığı “Araştırma tutanağı”nda ise ByLock kullanıcısı olduğu belirtilen bu kişilerden biri ile ilgili ‘son güncellemelerden sonra ByLock programına kaydının olmadığını’ kaydetmişti. Bu güncellemenin neye göre yapıldığı ise bilinmiyor. Raporda gerçeği perdeleme girişiminin yanı sıra, FETÖ/PDY ana çatı soruşturması kapsamında HTS kaydı alınan 72 şahsa ait 226 numaranın irtibatlı olduğu karşı numaralarda İper’in numarasının olup olmadığının kontrol edildiği, herhangi bir kayda rastlanmadığı anlatıldı. Savcı Baba’nın talimatıyla Te Emre İper habiri Ahmet Şık’ın ve gazeteci Hüsnü Mahalli’nin tutuklanmasına, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne gerçekleştirilen saldırıya tepki gösterdiği Twitter paylaşımları dosyaya kondu. Bunların yanı sıra gazetemizin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın İper’in gözaltına alınmasına Twitter adresinden paylaştığı mesajla gösterdiği tepki de İper aleyhine dosyaya eklendi. Savcı tatmin olmadı Savcı Baba’nın İper ile birlikte gözaltına aldırdığı ulaştırma servisi çalışanımız Yavuz Yakışkan’a İçişleri Bakanlığı hukuk müşaviri olan ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs iddiasıyla tutuklu ByLock kullanıcısı Mustafa Yıldız isimli kişiyle telefon irtibatı olduğu iddiası yöneltilmişti. Yakışkan’ın kendi adına kayıtlı olan ancak oğlunun kullandığı telefon numarası ile Mustafa Yıldız’ın yoğun irtibatı olduğu öne sürülmüştü. Ancak söz konusu numarayı emniyetin ve savcılığın iddia ettiği gibi tutuklu Mustafa Yıldız’ın kullanmadığı, Yakışkan’ın oğlunun arkadaşına ait olduğu belirlenmişti. Bu gerçeğin ortaya çık masıyla Yakışkan 18 Nisan’da serbest kalmıştı. Ancak savcı Yase min Baba, ertesi gün KOM Daire Başkanlığı’na yazı yazarak, karıştırılan Mustafa Yıldız konusunda maddi bir hata bulunup bulunmadığının saptanmasını istedi. Kumpasta sahteciliği ortaya çıkardı İper hakkında dosyada adli bilişim uzmanı Koray Peksayar tarafından hazırlanmış bir uzman mütalaası bulunuyor. Mütalaada, İper’in telefonunun yedeklemesinde yapılan arama sonucunda ByLock kurulduğuna ya da kurulup kaldırıldığına dair ize rastlanmadığı belirtiliyor. İper hakkında düzenlenen iddianameyi kabul eden aynı zamanda Cumhuriyet ana davasını da yürüten İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, hazırladığı tensip zaptında Peksayar’ın adli bilişim uzmanı olup olmadığını sordu. 2010 yılından bu yana adli bilişim uzmanı olan Peksayar, hükümetin sonradan kumpas olarak nitelendirdiği Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy, Kafes Eylem Planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Askeri Casusluk davalarındaki dijital deliler üzerine bilimsel incelemeler yaptı. Balyoz, Poyrazköy ve ÇYDD davalarında dijital delillerde rastlanan sahtecilikleri ilk olarak tespit eden uzmanlardan oldu. Peksayar’ın Balyoz davası ile ilgili bulguları davaya bakan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görevlendirilen İstanbul Teknik Üniversitesi araştırmacıları tarafından 2 kez onandı ve dava beraatla sonuçlandırıldı. Rejim kim ola? Ankara’daydım geçen hafta. Aslına bakarsanız bu aralar pek Ankara’ya gidesim gelmiyor. Gazetecilik için bile olsa ayaklarım geri geri gidiyor. Artık benim tanıdığım, bir dönem gazetecilik yaptığım şehir değil orası. Dağınık, depresif, bambaşka bir yer... Lafı uzatmadan gördüklerimi anlatayım. Giderken Türkiye’nin yakın geleceği konusunda zaten kaygılıydım; yüreğim daha da sıkışmış olarak döndüm. Bunun nedeni, diplomatından milletvekiline, görüştüğüm kimsenin Türkiye’nin geleceği konusunda umut kırıntısı taşıyan tek bir cümle sarf etmemiş olmasıydı. Sanırsınız ki darbe başarılı olmuş, memleket bir yıkım sürecine girmiş. Görüştüğüm herkes “kurumların zayıflığı”, hatta “kurumların çöküşü” gibi kavramlardan söz etti. Bizzat iktidar cenahındaki insanlardan söz ediyorum. Bir fetret devrinin içinden geçtiğimizi, demokrasinin temel kurumlarının çöktüğünü, Türkiye’nin kısa vadede işinin zor olduğunu bizler zaten görüyorduk. Ancak sizin benim böyle düşünmeniz, haber değeri taşımıyor; bizzat devleti yöneten insanların da böyle düşündüğünü görmek, kimsenin ağzından “Merak etme iyi olacak” sözünü duyamamak, benim için çok önemli bir işaretti. Darbeyle mücadele adına yapılan tutuklamalarda aşırıya kaçıldığı, yargının zavallılığı, memleketin otoriterleştiği herkes için bir önkabul. Ben bir anlatıyorsam, karşımdakiler üç anlattı. Devlet erkânında görüştüğüm tek bir kişi bile Cumhuriyet davası ya da Büyükada’da insan hakları savunucularının tutuklanmasını savunmadı. Tam tersine, Cumhuriyet gazetesinin bir dönem yayın politikasını en ağır biçimde eleştiren yetkililer bile bu davanın yanlış olduğunu teslim etti. Ancak sistem içinde olup da yapılan yanlışları gören insanların pek şansı olmadığını da gördüm Ankara’da. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Saray arasında kurulan üçgen, iktidarın karakterini belirliyor, ana omurgasını oluşturuyor. Bunun karşısında bireylere kinayeli şakalar yapmak dışında fazla bir itiraz hakkı düşmüyor. Yıllardır Gülen cemaatinin ordudaki varlığıyla bilfiil mücadele eden bir dostum, beni şaşırtarak FETÖ operasyonlarının yapılış şeklini ve davaların seyrini eleştirdi: “Hadi adamı alıyorsun, karısını, kızını, damadını da işten atarsan o çocuklara kim bakacak?” FETÖ’yle mücadele adına yaratılan mağduriyetler, bir zamanlar PKK’yle mücadele adına yapılan aşırılıklar gibi bizzat devlet eliyle, devletin karşıt olduğu kesimi besliyor. Aklıselim sahibi, Türkiye’nin son 3040 yılını analiz etmiş uzmanlar, bunu görüyor. Ancak sesini çıkaramıyor. Ses çıkarmamanın bir nedeni, Türkiye’de rejimin tehlikede olduğu görüşü. Devlet içinde sahiden yedi düvelin bir araya gelip bizi yıkmaya çalıştığı görüşü hâkim. (Ben böyle düşünmüyorum; tam tersine Türkiye’nin demokrasiden uzaklaştıkça kendi ayağına kurşun sıktığını, iktidarın halkın bir kesimiyle çatışarak kendisini daha kırılgan hale getirdiğini düşünüyorum. Ama benim ne düşündüğümün önemi yok.) Ankara’daki sohbetlerimden sonra ne Almanya, ne de ABD ile ortamın yumuşamasını beklemiyorum. Çünkü devleti yönetenler, sahiden yandaş medyadaki manşetler gibi bakıyor olaya: “Türkiye’nin müttefikleri Türkiye’ye karşı terör örgütlerini besliyor.” Hal böyleyken, bürokrasi içinde “Devlet yaşam mücadelesi verirken demokrasi fazla lüks” görüşünü savunmak, daha da kolay hale geliyor. “Rejim kim?” “Devlet ne için vardır?”, “Devlet, AKP mi demek?” gibi sorular ise, zaten hiç sorulmuyor. Tam bir kısırdöngü. Dedim ya, yüreğim ağırlaşmış olarak döndüm Ankara’dan... Sendika.org için dayanışma etkinliği Kayıplar bu devletin ayıbı Cumartesi Anneleri’nin 645. hafta eyleminde 13 yıl önce İğneada’da tatile giden ve kendisinden bir daha haber alınamayan Tolga Baykal Ceylan’ın akıbeti soruldu. Ceylan’ın annesi Kadriye Ceylan, “Oğlumla 10 Ağustos 2004’ten sonra haberleşmemiz kesildi. Tolga’nın kaybında açık ve gizli belgelerin saklandığını biliyoruz. Oğlumun kayıp olması bu devletin ayıbı ve suçudur” şeklinde konuştu. İHD tarafından yapılan açıklamada ise, “Başlarına ne geldiğini öğrenmek annesinin ve toplumun hakkıdır. Bu hakkımızın takipçisi olacağız” denildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 280’inci F Oturumu’nda hasta tutuklu Sabahat Çetinkaya’nın serbest bırakılmasını istedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet 59.kez sansürlenen sendika.org, dün gece bir dayanışma etkinliği düzenledi. Etkinliğe gelen katılımcılar domain adresi (alan adı) alarak, sendika.org’un sansürlenmesine karşı destek oldular. sendika.org editörü Ali Ergin Demirhan “Sendika.org 17 yaşında bir site ve yıllardır direnişin sesi olmaya çalışıyor. Bir alternatif medya kanalı olarak iki yıldır sansürle karşı karşıyayız ama bu sansürü aşabiliyoruz. Çünkü inançlı okurlarımız var, çünkü Türkiye’de toplumsal muhalefet ve direniş sürüyor” dedi. Demirhan, gazetemize yönelik düzenlenen operasyonda tutuklanan ve geçen günlerde tahliye olan gazetemiz avukatı Bülent Uktu’nun selamlarını salondakilere Etkinlik Karaköy’deki Mimarlar Odası’nda dün akşam gerçekleştirildi. ileterek, “Kendisine çok teşek kür edi Demirhan yoruz. Utku demiş ti ki; ‘cesaret hakkımız var ve bunu en çok hukukçular ve gazeteciler kullanmalıdır.’ Onun nasihatını dinleyeceğiz ve biz de cesaret hakkımızı kullanacağız” dedi. Etkinlikte sosyolog Chris tian Fuchs ve filozof Slavoj Zizek’in dayanışma mesajları da okundu. Fuchs mesajında “Şüphesiz ki barış bildirisini imzalayan akademisyenler işlerini kaybettiklerinde, onların pasaportlarına el konulduğunda ve onlara teröristmiş gibi davranıldığında demokrasi yoktur. Gazeteciler ve karikatüristler hapse atıldığında şüphesiz ki demokrasi yoktur” dedi. Slavoj Zizek ise mesajında “Bizi sansürleyenlere kahkahalarımızla cevap vermeliyiz. Böylelikle vahşi sansürün korku ve acizlikten kaynaklandığını bildiğimiz için onlara kahkahalarla karşılık vereceğiz çünkü onların gerçek birer soytarı olduklarının farkındayız” ifadelerini kullandı. Etkinlik Bandista ve bazı grupların müzik dinletisiyle son buldu. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle