Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pazar 6 Ağustos 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber/yorum 13 Dinsizlerin yönettiği bir din devletinde! Dört gün İtalya’nın Toskana bölgesindeydim. Firenze’de yani Floransa’da, ben bir çiçek adı olan Firenze’yi tercih ediyorum. Neden mi buralardaydım? Çok sevdiğim tenor Andrea Bocelli’nin dünyadaki her milletten yetenekli çocuklar için kurduğu bir vakıf var. Bocelli bu vakıf için her yıl kendi doğduğu köyde bir açık hava konseri veriyor. Ayın verimli ovaları aydınlattığı bir mekânda, sahne gerisinde en az beş yüz kişinin görev aldığı, birbirinden önemli konukların en güzel şarkılarıyla alana seslendiği, sahne üstündeyse orkestrayla birlikle neredeyse bin kişinin her an değişen danslarıyla dev bir gösteri bu. Bu yılki teması “Barış” ve amblemi kocaman bir kırmızı biber. Nedeni, dünya öyle bir çıkmaza sürükleniyor ki, sanatçılar ancak acı biber tadında bir muhalefet yaparak varolabilirler. Yani bir rüya yaşadım ve telefonuma bakınca, ne gördüm, bu sıcak günlerde insanların çocuklarıyla birlikte sığındıkları Gezi Parkı’ndaki kırk ağaç bir gecede kesilmiş. Donakaldım! Gerçekten biz dinsizlerin yönettiği bir din devletinde yaşıyoruz. Bildiğiniz üzere bütün dinler için sakınılması gereken yedi günahtan biri intikamdır! Bütün dinler “kin tutmayın” der. Bizi yöneten ve bir din devletine doğru adım adım ilerleyen kadrolar, kendileri sapına kadar dinsiz oldukları için, işte böyle, insanların gölgesine sığındığı ağaçları sırf intikam için kökünden kesebilirler. Hayır arkadaş bize bir gezinin keyfi neredeyse yasaklanmış. Konsere gelen epeyce Türk yurttaşı var ve hepsinin tek endişesi, çocuklarının ve torunlarının bu ülkede sadece evet sadece anaokulu parası veremedikleri için başka ülkelere göç etmeleri ya da göç etmeyi hayal etmeleri. Haklılar, yerel rehberimizden öğrendiğime göre İtalya’da anaokulundan üniversiteyi bitirene kadar her çocuğun eğitimi devlet tarafından karşılanıyor. Ayrıca şöyle bir sistem kurulmuş, öğrencilere verilen yemeğin parasını veliler veriyor ama belediye başkanı 8 Avro veriyorsa, bir öğretmen 6 ve bir mülteci ya da işsiz bir Avro veriyor. Hepsi bir havuzda toplanıyor ve çocuklara eşit yemek çıkıyor. Dinsizlerin yönettiği bir din devletinden çıkıp da, dinin yüzyıllardır en etkin olduğu bir ülkede dolaşırken, geçmişin olağanüstü bir özenle korunduğunu görüyorsunuz. Michelangelo, Leonardo da Vinci, Gramsci, Machiavelli, Caravaggio, Dante, Galile ve daha pek çoklarından birer ermiş gibi söz ediliyor. Ortaçağdan bugüne yapılan tüm binalar olduğu gibi korunmuş, yemek yediğim lokantaların, kahve içtiğim kafelerin hemen hepsi iki ya da üç yüz yıllık. Sinemalar, tiyatrolar, alanlar korunmuş. Zeytin burada da kutsal bir ağaç. Dokunan yandı, ceza üstüne ceza alıyor. Kimselerin mercimeği Kanada’dan, cevizi Şili’den ithal ettiği yok. Zaten böyle bir yasa çıksa en başta tüm İtalya itiraz eder. Çünkü oralar tarımın kutsal olduğuna inanılan topraklar, büyük AVM’lerden uzak, küçük dükkânların diyarı. Bu arada Vatikan iyice yoksullaşmış. Çünkü rahipler arasında sübyancılık alıp yürümüş ve Vatikan her olayda büyük bir tazminat ödüyor. İyi olmuş, bizde de Diyanet her sübyancı olayından sonra para ödemeli. Ama biz dinsizlerin yönettiği bir din devletiyiz, bizde sübyancılık neredeyse baştacı ediliyor. Bu arada ülkede bu yıl az yağmur yağmış, su sıkıntısı var, özellikle Roma’da. Hemen itirazlar başlamış ve Roma’nın demokrat kadın belediye başkanının koltuğu sallantıda, önlemleri almadığı için. Yağmur duasına çıkan da yok. Buralarda insanları hurafelere inandıramazsın, çünkü buralarda resmi okullarda Evrim teorisi okutuluyor. Ve canı isteyen yaradılış mitosuna da inanabilir ama bu kamu hayatında geçerli değil. Dinsizlerin idare ettiği ülkemizde yakında hastanelerin kapanması gerek. Çünkü her şey önceden belirlenmiş, ölüm saati belli, öyleyse kalp krizi geçirdiğinde otur evinde bekle, saatin gelmişse gideceksin. Hemen öyle acillere koşma. Dinsiz kadrolar, kendilerini epeyce bir sağlama almışlar, üst düzeyde hepsinin odasında bir acil müdahale için kalp cihazı bekletiliyor. Boşuna 1000 odalı saraylar yapılmadı. Yani ülkeye gelir gelmez canım sıkıldı. Semih ve Nuriye hastanede ve Semih’in eşinin durumu ağırlaşmış. Arkadaşlar herkesin bağışıklık sistemi farklıdır, açlık grevinde kimi 80 günde kimi 200. günde ölür. Yalvarıyorum Esra şu açlık grevinden vazgeç, Semih’in ve tüm dostlarının senin yaşam dolu gülüşüne ihtiyaçları var. Bana kızacaksın biliyorum, ama yalvarmaktan vazgeçmiyorum, sevgili kızım. Şu dört gün içinde neler olmuş, Sevgili Ahmet Cemal artık aramızda yok. Onun varlığı bana her zaman güç verirdi çünkü dürüst ve samimiydi. Güle güle dostum. 6 AĞUSTOS 2017 SAYI: 33541 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.15 04.05 04.34 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.58 13.17 17.08 05.45 13.02 16.51 06.11 13.24 17.12 Akşam 20.23 20.05 20.25 Yatsı 21.58 21.37 21.54 M eydandaki kalabalık 300400 kişi, dar sokaktaki askerler 40 sosyal medyada yayımlayarak marka reklamı yapıyor. Kazancından ne kadar vergi veriyor doğrusu bilmek isterdim; kadardı. Sivil ve asker karşı karşı çünkü bencileyin utanç verici bu çığırt yaydı. Askere en yakın duran si kanlıktan, “post” (gönderi) başına 30 bin villere yaklaştım. Kendimi emekli TL parsa topladığı iddia ediliyor. Hatta general olarak tanıttım. Darbeye bir ara Milli Takım’ı çığırtkanlığını yaptığı karşı bir kişilik olduğumu vurgu markalarla giydirdiği bile ileri sürüldü! ladım. Tanıyan birkaç kişi, saygılı Buse’nin kocası Volkan Bahçekapı, bir tavır takındılar. Kalabalığın büyük bölümü sakindi. Askerlerle Vesayet Savaşları!konuşmak istiyorlar, onlar ise ce futbol menajeri Ahmet Bulut’un ortağı. Şirket, pek çok futbolcuya menajerlik hizmeti veriyor. Bu fut vap vermiyorlardı. Askerlere döndüm. Kendimi tanıttım. Komutanlarını sordum. Ahmet Yavuz ve Cesaret bolculardan bazıları, sebebi hikmeti Fatih Terim’den sorulan yeteneklerinden dolayı Milli Takım’a transfer Arkadaydı. Geldi. Kendimi tekrar tanıttım. Yasadışı bir iş yaptıklarını, derhal kışlalarına dönmeleri gerektiğini söyledim. Binbaşı hem saygılı, hem de ne yapacağı konusunda ikircikliydi. Daha doğrusu yaptığı işin doğru mu, yanlış mı olduğundan emin değildi. Beni tanıdığını söylemesi üzerine, Ordu komutanının açıklama yaptığını, darbe girişiminin hiyerarşik olmadığını ve suç işlediklerini yeniden ifade ettim. Bir yandan sivillerle, diğer yandan binbaşıyla konuşuyordum. Sivillere ko öğrendim. Muhtemelen FETÖ’nün adamlarındandı. Bunlarla mücadele etmek oldukça güç oldu ve zaman kaybına yol açtı. Sonuçta kalabalığı askerlerden uzaklaştırmayı başardık...* *AHMET YAVUZ’un “Vesayet Savaşları/İleri Demokrasi Hayalinden Darbe Gerçeğine” başlıklı inceleme kitabından alıntıdır. (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2017) edilince, büyük kulüpler tarafından kapışılıyorlar... ama Ozan Tufan ve Ahmet Çalık örneğinde görüldüğü gibi, pek de olağanüstü çıkmıyorlar. Zarar yok, çünkü damat Volkan Bahçekapı, bu transferlerin parsası nı tıkır tıkır topluyor. Büyük kız Merve’nin ne iş tuttu ğunu bilmiyoruz. Büyük damadın Kitap kapağı meşgalesini de bilmiyoruz. Ama Fatih Terim’in Alaçatı’da kebapçı bas masına neden olan restoran sahibinin, büyük nuşmak için her dönüşümde, Binbaşı telefona HHH damadın kız kardeşi olduğunu biliyoruz. sarılıyor ve birilerine ulaşmaya çalışıyordu. Bazı sivilleri ikna etmekte çok zorlandım. Fatih Terim & Co. Sizin anlayacağınız, Terim hanedanını doyurmak zor... Amaçları olay çıkarmak gibiydi. Onları sakin Fatih Terim, başarı oranı en iyimser hesapla HHH leştirmeye çalışırken, askere de kışlaya dön yarı yarıya “imparator”luk mesleğinde yıllarca İşte size birbirine zıt karakter ve tıynette iki mesi için baskı yapıyordum. Binbaşı, siviller Galatasaray ve Milli Takım’dan beslendi. adamın yaşamından kesitler. uzaklaştığı takdirde kışlaya döneceğini söyledi. Hem de ne beslenme! Ama Terim hanedanı Balyoz kumpası mağduru ve mapusluğunun Geniş çoğunluk talebime uydu ve kalabalık na besi yetmiyor... dışında futbol tutkusuyla ünlü Em. Tümgeneral arasında bir yol açıldı. Binbaşı oradan geçmek Eş Fulya Terim, Events adlı organizasyon Ahmet Yavuz’un, bugün bilgisinden başka hiç istemediğini belirtince, geriye dönüp ters isti şirketiyle kocasının çevresindeki milyarderlerin bir zenginliği yok ve yurdunu, halkını korumak kamette ilerlemelerini önerdim. Tam bu kararı düğün dernek düzenlemelerinden sebepleni için mücadeleye devam ediyor. uygulamaya koyduğumuzda, kalabalık içinden yor. Ötekinin neyi koruyup kollamakla iştigal etti iki kişiyi zapt etmek sorunu yaşadık. Sonra Küçük kız Buse, babasının ününden nemalı ğini, artık biliyorsunuz. dan, bunlardan birinin sivillere “Asker ateş “moda blogger”ı oldu. Bebeğinin alt bezi da Hangisinin mega, hangisinin mikro olduğuna açacak!”, askere yaklaşıp “Ateş açın!” dediğini hil, kullandığı tüm eşya ve aksesuvar fotolarını ve bu ülkeyi kimin temsil ettiğine siz karar verin. “T arihi Yaşarken Yakalamak”.. Hasan Askeri Şuradsdieez..yk.aaGşhaaranzmeatbaeinlciylialoerrrtwa,eewnslawiyhe.malsehemt@etgtamn.aciol.mcom Cemal’in 1987’de yazdığı kitabın adıydı. Siyasetçi gibi, çoğu kez, gazetecinin de tek derdi tarihi yaşarken yakalamaktır. Bu elbette, görevinin düşen de tarihi yaşarken yakalamak ve not düşmek. l Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasından önce 1919 Rize’nin Pazar ilçesinin kumpası gösterdi hakkını verenler için ge adı Atina (evet Atina) Tanrısal yaratıkçerli. Tarihi yakalamak isterken, bazen papazı bulmak demekmiş...da var. Dünya ile papaz olanların ve milleti birbirine papaz iken orada doğmuş Cevad Odyakmaz (98) geçen hafta vefat etti. l Birlikte çalıştığımız eski bir milletvekiliydi. Kıdemli bir Cumhuriyet SERTAÇ EŞ Geride bıraktığımız çarşamba günü yapılan Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) tuğgeneralliğe terfi e edenlerin ipliğini pazara çı hukukçusuydu. Uzun den Hava Pilot Kurmay Albay Oğuz Oku karmak, papazı bulmak için yeterli. Ama tarih karşısındaki sorumluluk için ise iddianame yeterli değil. Günlerdir yazılmadık yeri kalmadı: Bu ya “İddianağme” ya da “İddianane”dir... Bir harf, gözü ya kör eder ya da zehiri Binali Bey’in verdiği o samimi görüntüdür. l Keşke Cumhurbaşkanı Erdoğan da Anıtkabir’e önümüzdeki cuma günü gitse ve geçen nisanda Fatih Sultan Mehmet’in türbesinde yaptığı gibi yüksek sesle bir “Elham” okuyup dua etse. l “Yeni bir devlet kuruyoruz!” di keyifli röportajlar yapmıştık. (06.01.2012 Cumhuriyet) l Teğmen Kubilay’ın (24) başını kesip Menemen’de dolaştıran meczup Derviş Vahdeti ve arkadaşlarını yargılayıp idam ettiren Org. Mustafa Muğlalı’yı, bir başka hadise dolayısıyla 1943 yılında yargılayan mahkemede görev yucu’nun yaşamöyküsü aynı zamanda FETÖ’nün Hava Kuvvetleri’nde geçmişteki örgütlülük yapısını da ortaya koydu. Casusluk kumpasından 1.5 yıl hapis yatan Okuyucu’nun, şu günlerde darbe girişimine ilişkin Akıncı davasından yargılanan Ahmet Özçetin’in önünü açmak amacıyla FETÖ tarafından hedef alındı açar demişti ya atalarımız. yerek Atatürk’ün kurduğu devletin yapmıştı. ğı öğrenildi. Noktayı, Türk Dil Kurumu eliyle yıkıldığını ilan eden partili partisiz l Cumhuriyet tarihini Kurtuluş koymak gerek: yeni meczupların ortaya dökülme Savaşı’yla birlikte baştan başa İlginç zamanlama Nağme: “1) Bir şeyi bilmez görünmek; 2) Bahane ileri sürmek.” Nane: “1) Yakışıksız bir davranışta bulunmak; 2) Uygunsuz bir iş yapmak.” Hangisi olduğu eylülde resmen de kesinleşecektir. sini önlemenin bir yolu da budur! l Ama dün öğle üzeri anlaşıldı ki, baygın bakışlı Ayhan Oğan adlı o meczup icazetliymiş! Öyle ya, gündemi değiştirmenin yükünü hep ve bizzat Külliye taşıyacak değil ya. yaşamış olan Odyakmaz, bu iktidarın zikzaklarına da tanıklık etmişti. 2004 yılında Org. Muğlalı’nın adının önce bir kışlaya verildiğine sevinmiş, sonra da iptal edildiğine hayretle tanık olmuştu. Şöyle demişti: Cumhuriyet’e bilgi veren askeri kaynakların anlatımlarına göre, 1993 devreli olan Ahmet Özçetin, devre sıralamasında dördüncü idi. Özçetin’in general olabilmesi için önündeki üç kişinin elenmesi gerekiyordu. Kaynaklar, bu neden HHH (Dün de “Sözlerimin arkasında “Menemen isyancılarının idamını le Özçetin’in önünde bulunan birinci sı Tarihi yaşarken yakalamak el yım!” dedi. Yani “Yıkım” devam bir türlü hazmedemediler. 70 yıl radaki Oğuz Okuyucu’nun, ikinci sırada bette mümkün. ediyor! Ve olanca küstahlığı ile önce yaşanmış, faili yargılanıp ki Murat Polat’ın ve üçüncü sırada bulu Meğer 7 güne ne çok hadise sığabiliyormuş. l Önce Atatürk heykeline saldıran eli aletli bilinçli bir meczup görüntülendi. l Ertesi gün de Başbakan Binali Bey, Atatürk’ün huzurunda avuç açıp fatiha okurken resme sosyal medyada kendisine karşı çıkanlara “yaratık” diyor... Buna psikolojide “yansıtma” deniyor. Oğan, “Çoktanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü yaratık ve ilah” demekmiş. Oğan adına kimsenin itirazı olamaz. Ama belli ki, isminin anlamına takılıp Külliye’nin mahkum olmuş bir hadiseyi her fırsatta dillerine dolamaları da tarihten nemalanmak için!” Artık bazı meczupları nemalanmak kesmiyor. Yeni bir tarih, yeni bir devlet istiyorlar. “Hero” yazılı tişört giyenlerin bile nan Zeki Aşım’ın bu süreçte tasfiye edildiği bilgisini verdi. Darbe girişiminin ardından Milli Savunma Bakanlığı’nın mağdurların yeniden kuvvete dönmesini sağlamak için başlattığı girişim sonucunda Okuyucu göreve döndü ve tuğgeneralliğe terfi etti. dildi. çekimine, cazibesine, cezbesine peşine düşen savcılar nedense bu Ancak 93 devresinin 2. ve 3. sırasındaki l Raslantı değilse kendisini kut fazlaca kaptırıp devreleri yakmış... “keko”ları göremiyor. Üstelik vekil emekli olmuş diğer 2 pilot dönmedi. Ay lamak gerek. Allah MKYK’sine bağışlasın!) falan değil, “dokunulmazlığı” yok. rıca Hava Kuvvetleri’nde yine FETÖ mağ l Atatürk saldırganlığının pan l Tarih elbette meczuplar eliyle Ama demek “görülmezliği” var! duru 2 kurmay albay daha tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bunlar Yaşar Kadıoğ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr lu ve Fidan Yüksel. Yaşar Kadıoğlu’nun da Casusluk Kumpası dosyalarında 1.5 sayfalık istihbarat fişinin bulunduğu, Fi dan Yüksel’le birlikte FETÖ tarafından emekli olmak zorunda bırakıldıkları da dile getirildi. Darbe girişimi öncesinde Hava Kuvvetleri’nde baskıyla istifa etme, emekliye zorlama, Disiplin Kurulu karar larıyla haklarında yargı kararı olmayan çok sayıda personelin ilişiği kesildi. Kay naklar, bu işlemler ve bu işlemleri yürü tenler hakkında halen bir araştırma dahi yapılmadığına dikkat çekti. l ANKARA ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr VEFAT Fatma ve Osman Kuytu’nun kızları, Muammer Damlı’nın eşi, Dr. Osman Oğuz Damlı ve Nalan Öge’nin annesi, Dr. A. Emre Öge’nin kayınvalidesi, Derin Öge’nin anneannesi, Cesare Papetti’nin büyük kayınvalidesi, Erhan Ünsal’ın teyzesi, Selma, Sevda ve Osman Kuytu’nun halaları, Isparta Kız Enstitüsü Emekli Müdiresi AYŞE DAMLI 5 Ağustos 2017 Cumartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi 6 Ağustos 2017 Pazar (bugün) Selamiçeşme Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedilecektir. Sevenlerine duyurulur. AİLESİ C MY B