23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 29 Ağustos 2017 TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU dizi 11 BÜYÜK TAARRUZ’DAN ZAFERE Hazırlayan: Ömer Türkoğlu 4 Ve Dumlupınar Dumlupınar’a doğru çekilen düşman birlikleri, Türk Yani ZAFERordusununetkintaarruzları sayesinde başta Dumlupınar üyük Taarruz’un dördüncü gününde olmak üzere, önemli ki hedef, Yunan ordusunun içinde bu mevzilerde tutunamamışlardı. Blunduğu kapanı daraltarak çekilme yollarını kesmekti. Bu noktada Dumlupınar’ın 29 Ağustos 1922 günü öğle önemi çok fazlaydı. Zira düşman birlikleri da bulunan 5. Kafkas Tümeni’ne saldırıyor, diğer birlikleri de DumlupınarAltıntaş şosesini elde tutabilmek için yolun güneyinde kalan sırtları savunmaya çalışıyorlardı. Ancak Yunanlıların bu harekâtı da amacına ulaşama üzeri savaşta çok ağır kayıplar Dumlupınar’a doğru çekiliyorlardı. dı. DumlupınarAltıntaş şosesini elde tutmak Bu yüzden 1. Ordu tüm gücüyle Dumlupınar’a amacıyla iki ordu birlikleri arasındaki savaş, veren Yunanlılar yenik düştü taarruza başlamıştı. Yunan 12. Tümeni ise Dumlupınar yolunu açık tutabilmek için ora hava karardıktan sonra da devam edecekti. DumlupınarAltıntaş yolu Cephede çarpışan askerler için, ayakkabı hazırlayan yemeniciler. YveenYiuGnüunsgNaadzietBeesyi AgbBtygönvkvsaapnageşomdedokezuearzşaieeyreeamilekvheüyhiduir,tAnzrtntvaiştalidmou2tşlaeearfeeeinkziiy6mianlysbnrlklubtaüsıianoinııorlaiirl’ulienya2sndmoülrınhtvidmdrerao9riıaYlaneiaıbaaan,ukşkkiulBsYAnryedrmset:dinyoıaueegarğane“dsİaausiztlrEytnhldeuaiağaszlımlsbinînıieicçsavıarıbiesmşlGdNtaantikaimb,ritıuilokfaimn’baEllüeüvldieıtheksddesşşaneysbıüıriazkrearide1üiabaş.d9ınrik”yihlklşşemileaad2rimleellkakiğım2deahshmâialentşaıiitkzirelnıveinnaet Halk heyecan içindeydi Akşam gazetesinin 29 Ağustos tarihiyle Atina’dan alıp yayımladığı habere göre halk üzüntü ve heyecan içindeydi; hükümet aleyhine gösteriler oluyordu. Resmî tebliğlerdeki ifadeler, sözcük oyunlarıyla yenilgiyi hafifletmeye çalışsa da herkes olan bitenin farkındaydı. Ankara’daki hava ise bambaşkaydı. Hâkimiyeti Milliye gazetesi, harekâtın üç günlük seyrine bakarak durumun baştan aşağıya değiştiğini savunuyor ve şu tespiti yapıyordu: “Türk mücahitlerinin süngüleri önünde Lloyd George’un eli ile Anadolu’ya musallat olan Yunan sürüleri, bugün o yerleri terk edip gidiyorlar.” Ordunun zafer haberleri taşrada da büyük sevinç ve coşku ile karşılanmıştı. Ankara gazetelerine her taraftan binlerce telgraf geliyordu. Bunlardan en ilginci ise Haymana’dan gelen telgraftı. Haymana’da Afyon’un kurtuluşuna dair gelen telgrafın ilk olarak okunması için müzayede yapılmış ve bu sayede gaziler için 20 bin 245 kuruş toplanmıştı! Asker cephede düşmanla çarpışırken halk boş durmuyor, cephanelik için elbirliğiyle mermi imalatında çalışıyordu. Batıya doğru yürüme olanağı kalmayan Yunan 5. Tümeni çareyi savunma pozisyonuna geçmekte ararken Resulbaba çevresindeki keşif kolumuz da daha önce burada bulunan iki düşman tümeninden hiçbir eser kalmadığını rapor ediyordu. Mudamtepe’ye doğru yürüyen 5. Kafkas Tümeni de Yunanlılara rastlamamıştı. Dumlupınar yolunun elde tutulması hayati öneme sahip olduğundan 4. Kolordu Kumandanlığı’ndan akşamüzeri gelen bir emirde gece dahi olsa taarruza devam edilerek yolun elde tutulması emrediliyordu. 1. Kolordu Kumandanlığı 23. Tümen’e de emir vererek hareketlerini hızlandırmalarını ve bir an önce şoseyi kesmelerini istemişti. Yolun kontrolü farklı kesimlerde el değiştiriyor, bu arada hâkimiyet için gece çatışmaları hızlanıyordu. Akşam 20.30’da 11 ve 12. tümen komutanları bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptılar. Aldıkları karara göre yapılacak bir gece baskınıyla yolun tamamı ele geçirilecekti. 4. Kolordu, 23. Tümen ve 37. Alay... 29 Ağustos 1922 günü yapılan savaşlarda 4. Kolordu, 23. Tümen ve 37. Alay’ın ayrı ayrı önemleri vardır. 4. Kolordu aynı günde Yunan Ordusu’nun 4., 5, 9, 12 ve 13. tümenleriyle savaşmıştı. Bu kolordunun etkin taarruzları sayesinde Yunanlılar başta Dumlupınar olmak üzere önemli mevzilerde tutunamamışlardı. Böylece Afyon bölgesindeki Yunan birlikleri İzmir’le haberleşme sağlayamamış, ilerleyen saatlerde de kuşatılarak Büyük Zafer’in yolu açılmıştı. Yarbay Ömer Halis (Bıyıktay) Bey’in kumandasındaki 23. Tümen, Aslıhanlar mevkiindeki savaşta büyük başarılar elde etmiş ve Dumlupınar yolunu Yunanlılara tamamen kapatmışlardı. General Trikopis anılarında 23. Tümen’e karşı savaşan birliklerinin çok ağır kayıplar verdiğini yazacaktı. 37. Alay’a ise yeni sancak verilmişti. Bu birlik, adeta yeni aldığı sancağın hakkını verircesine öğle üzeri giriştiği bomba savaşını bütün gece sürdürmüş ve birbiri ardı sıra çok kuvvetli tahkim edilmiş hatları düşürmüştü. Parola ‘Eydemir’!g‘yTEs“S2keyestaaYyMoüo9aaküılabarSlduledlvrrrdieamlrmoüAkdegndcaEırzışrvyağuaemıearuğuayairaisfunzşıkınrsşducnliTrıadnaahruttniasiegımü’kil,ucraadnatkbrımekmiman”.orssuiiiyzrvlrerNei,aesne.yiosrleılkişölrbieİmakondgrtKşaeaztyaeplreniıüdeörştKoinrelabtnkirllınkreynueiempşlıaieiilkıümyümtbiimarnrlklataivil’aynihn,sedlotiradeeYzradkdaaiiıünıprnnüibrpuoarınüeTarmğdlışeintta.srşürnnabımaıkkPnlaainmk1riişln9üuâkoarnkmaılattasıtatll.cbrraineu3sGrlbıü.aaonaalaeır0üdnyisrklrreirahlavnü’ııariatldğ,nnrsiauaiyıfğtnYraaiıetlrzanm.aitviunrl1lsıraı4eaaineııvşrnlş.rai,etianniri.n YARIN: ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir!’ Otokrasi: Seçimli mi seçimsiz mi? Geçen cuma günü, uzun bir tatil öncesinde yayımlanan OHAL korumalı iki KHK’den ikincisi, 694 sayılı olanı, 2019’da yapılacak seçimden itibaren yürürlüğe girmesi gereken “Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi”ne şimdiden uyum sağlamayı mı sadece amaçlıyor? 2019’da, cumhurbaşkanı seçiminin ardından, başbakanlık makamı kendiliğinden lağv olacağı için, başbakanlık yetkilerini de devralacak cumhurbaşkanına MİT otomatik olarak bağlanacaktı. Önceden uyuma neden ihtiyaç olsun? Bunu şimdi yapmaktaki esas amaç, AKP Genel Başkanı’nın seçim öncesinde MİT’i doğrudan ve mutlak denetimi altına alarak, bütün otokrasilerde olduğu gibi, her şeyden önce kendi konumunu ve yakın çevresini koruma altına alma amacı gütmektir. Yalnız muhalefeti değil, iktidar partisi ve müttefiklerini de polis devletinin denetimi altında tutmak, seçimi “güven altına almak” esas amaçtır. Buna 26 Ağustos tarihli yazıda işaret ettik. Meşum KHK’nin yürürlüğe soktuğu bir başka değişiklik, bu amacı daha açık biçimde ele veriyor. Önce bir anımı aktarayım. Geçen aylarda, muhalefet partisinden bir belediye başkanı ile konuşurken, belediye başkanlarının yurtdışı seyahatlerine, birkaç istisna dışında, izin verilmemesi konusu açıldı. Bunun muhalif belediyelere başka bir baskı aracı olduğunu söylediğimde, muhatabım, esas hedefin AKP’li belediye başkanları olduğunu söylemişti. Son KHK ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na, seçimler öncesi veya sonrasında işledikleri suçlardan dolayı milletvekilleri hakkında resen soruşturma açması yetkisi verildi. Bundan böyle, nerede işlenmiş ve ne türde olursa olsun, bu suçlar Ankara’da soruşturulacak, bu iş için özel olarak görevlendirilecek bir ağır ceza mahkemesinde davalar görülecek. Bu değişikliğin milletvekili dokunulmazlığını fiilen lağv ettiği gibi, yalnız muhalefet değil, bütün milletvekilleri üzerinde büyük bir baskı ve sindirme aracı olarak kullanılacağı açık. Bu değişikliğin önemli bir amacı, belediye başkanları örneğinde bana hatırlatıldığı gibi, önümüzdeki seçimler öncesinde AKP ve MHP içinde, Reis’e karşı çıkacak milletvekilleri üzerinde de böyle bir yakın ve açık tehdidin bulundurulmasıdır. Bugün “FETÖ ile iltisaklı” olma iddiası için kullanılan “suç delilleri”nin büyük çoğunluğu, istendiği an, muhtemelen AKP milletvekillerinin ezici çoğunluğuna yöneltilebilir. Suç icat etme kapasitesinin artık neredeyse sınırsız olduğu Yeni Türkiye yargısında, özel yetkilendirilmiş başsavcılık ve ağır ceza mahkemesi, yukarıdan verilecek emri “takşak” anlayışıyla hemen yürürlüğe koyacaktır. HSK bunu sağlamak için yeniden yapılandırıldı. Dolayısıyla, son KHK yürürlüğe girdiğinden beri artık sadece muhalefet değil, iktidar ve müttefikleri de tek adam ve teşkilatının tehdidi altındadır. Bu tehdit, gelecek seçimde aday gösterilmemek geleneksel tehdidini kat be kat aşıp, milletvekili iken kendini mahkeme önünde ve belki cezaevinde bulma tehdidine dönüşmüş durumda. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminden beri, bir parti devleti kurulması projesi giderek hızlanarak hayata geçiriliyor. Yalnız bu gelişmede dikkat edilmesi gereken bir yan var. Söz konusu olan, aslında parti devleti kurulması da değildir. Parti, devlet ve hükümet başkanlığını şahsında birleştiren kişinin devletinin kurulmasıdır. İstihbarat örgütünün ve giderek diğer bütün asli devlet kurumlarının yönetim ve denetiminin bir kişinin elinde toplanması bunun açık ifadeleridir. Otokrasi denilen siyasal yönetim biçimidir bu. Türkiye’de bunun seçimli türünün mü, seçimin mostralık olduğu seçimsiz türünün mü egemen olacağı şimdilik belirsizliğini koruyor. Adana bayraklarla donatıldı Adana Büyükşehir Belediyesi, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95’inci yıldönümünde ana cadde ve bulvarları dev Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle süsledi. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı büyük coşkuyla kutlamak amacıyla 29 Ağustos akşamı İstasyon Meydanı’nda Dev Zafer Şöleni düzenlediklerini anımsatarak Adanalıları davet etti. l İHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle