28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Boğaziçi Gençlik Korosu yeni sezon seçmeleri başladı Şef Masis Aram Gözbek yönetimindeki Boğaziçi Caz Korosu bünyesinde yer alan Boğaziçi Gençlik Korosu, MAGMA Oda Korosu, MAGMA Karma Koro ve çalışmalarına bu sezon başlayacak MAGMA Gençlik Korosu için yeni sezon seçmeleri başladı. MAGMA Oda ve Karma Koro için 1995 ve öncesinde doğanlar; Boğaziçi Gençlik Korosu için 1996 2002 arası doğanlar ve MAGMA Gençlik Korosu için 1999 2003 arası doğanlar başvuru yapabilecek. Başvurular için: www.bogazicicazkorosu.com Perşembe 24 Ağustos 2017 EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] ‘Hain yaftası Kazan’ın 15 peşini hiç bırakmadı’ Zülfü Livaneli ünlü yönetmen Elia Kazan ile Anadolu’nun kalbine yaptıkları yolculuğu anlattığı son kitabı “Elia ile Yolculuk” ile okurların karşısında. Kimilerine göre pişmanlık içinde hayatını yaşamış bir hain, kimilerine göreyse değeri an laşılmamış bir deha. Aslına bakarsa nız Hollywood’un unutulmazları arası na giren filmlerin bir kısmında onun imzası var ve Ana dolu kökenli bir Rum olarak gitti ği ABD’de şan, şöh ret, para gibi mese leleri çoktan hallet miş ama vicdanıy la başbaşa kaldığın EKmolruakhısa da hep içinde derin bir sızı hissetmiş bir yaratıcı Elia Kazan. Onun ya kın dostu, kendisine Anadolu’ya yaptı ğı büyülü yolculuk sırasında yoldaşlık etmiş usta yazar Zülfü Livaneli ile son kitabı vesilesiyle hem Kazan’ı konuş tuk hem de geçmişin kısa bir muhase besini yaptık. n Elia Kazan’ın McCarthy dönemin deki “ihaneti” çok tartışılan, Kazan’ın hayatı boyunca peşini bırakmayan bir olaydı. Onu hâlâ “işbirlikçi” olarak ni teleyen çok kişi var. Sizin deyişinizle ‘Kendini kasap bıçağından kurtarmış ama ödediği bedel ağır olmuştu’. Onu yakından tanımış biri olarak, Elia Ka zan ne hissediyordu bu konuda? Bende bıraktığı izlenim, hayatını ka rartan bu olaydan ötürü derin bir pişman lık duyduğu ama onu bu konuda yargı layanların önünde diz çökmeme isteğiy di. Unutulmasını istiyordu ama bu yafta onu ölümüne kadar izledi. n Kazan’ı tanımadan önce sizin onun hakkındaki düşünceleriniz neydi diye sorsam... Bir hain miydi sizin gözünüzde? Onu tanımadan önce Lilian Helman gibi yazarların, McCarthy dönemini anlatan kitaplarını okumuştum. Elia Kazan’ın bazı isimler verdiğini duy muştum ama bu konuda çok düşün memiştim. Bence Amerika’daki o cadı avını başlatanlar ya da sanatçılara, en telektüellere yapılan baskıyı yaratan lar daha çok lanetlenmeli. Almanya’da, İspanya’da, Yunanistan’da bu iş böy le oldu. Nedense Amerika o dönemi za limlerle değil kurbanlarla hatırlamayı “Amerika o dönemi zalimlerle değil kurbanlarla hatırlamayı yeğliyor. Elia da bir kurbandı aslında” diyen Livaneli, Kazan ile birlikte Anadolu yollarında. yeğliyor. Elia da bir kurbandı aslında. n Kitapta anlatılan yolculuk özel ve ilginç detaylarla dolu. Sizce Kazan bu yolculukta istediğini, aradığını buldu mu? Ya da neydi aradığı? Aradığı huzurdu, köklerine dönmekti, onu hayat boyu izleyen hayaletten kaçarak annesine sığınmaktı ama olmadı, aradığını bulamadı. Zaten bu yüzden kitabın başına Kavafis’in o ünlü İthaka şiirini koydum. Hiç kimse kendi İthaka’sını bulamaz. n Kazan’ın “Ege’nin Ötesinde” diye bir film çekeceğinden bahsediyorsunuz kitapta. Hatta Juliette Binoche ve Nicolas Cage gibi isimlerle bile anlaşmış film için. Yıllar sonra sinemaya bu filmle mi dönmek istiyordu Kazan? Evet. Son filmi Robert de Niro’ya başrol verdiği “The Last Tycoon”du ve çok da başarılı olmamıştı. Ölmeden önce ailesinin hikâyesini anlatmak istiyordu. Bu film için çok hazırlanmıştı. Senaryoyu okuyup, üzerine çalışanlar arasında Elia’nın çok sevdiği yakın dostu Zeynep Oral da vardı. Mekan seçimleri bile başlamıştı ama son anda sigorta şirketleri onun ilerlemiş yaşını öne sürerek sigortalamaktan vazgeçtiler. Bunun üzerine film şirketleri de projeden vazgeçti. n Kitaptaki çarpıcı bölümlerden biri de 12 Mart döneminde hapiste işkence gördüğünüz ve bu işkenceyle nasıl başettiğinizi anlattığınız bölüm. O günlerin etkisini hâlâ aynı canlılıkta hissediyor musunuz? Bu anı kitabına önce “Elia’nın Yolculuğu’’ adını koymuştum. Sonra bir de baktım ki onunla birlikte ben de geçmişime bir yolculuk yapmışım. Bunun üzerine adını değiştirdim ve “Elia ile Yolculuk” dedim. İki kişinin yolculuğu bu hikâye. Hem geçmişe, hem içe, hem de düşüncelere doğru. Konu McCarthy dönemi olunca ve baş aktörlerden birisi yanımda oturunca, ben de ister istemez Türkiye’deki McCarthy’leri hatırlıyordum. Bizim aydınımız, Amerikalılara göre çok daha ağır bir bedel ödedi. Benim yaşadıklarım bunun minik bir parçası sadece ve şimdi bana başka birisinin başından geçmiş gibi geliyor. Bunları çeken o genç adam için üzülüyorum ama iyi/kötü o kadar çok şey yaşadım ki anılar silikleşiyor. n Cezaevi koşulları o günlerden bu günlere bir iyileşme geçirdi mi sizce? Askeri dönemlerde sistematik işkence merkezleri kurulmuştu. Buralarda filistin askısı, elektrik verme, bo ğazına kadar toprağa gömme, karı koca birlikte işkenceye tabi tutulma gibi korkunç yöntemler uygulanırdı. Bu işkencehanelerde can verenler, sakat kalanlar oldu. Bugün aynı yöntemler, aynı yaygınlıkta uygulanmıyor. Yine de bildiğimiz kadarıyla demeyi ihmal etmeyeyim. Unutmayalım ki burası durmadan şiddet üreten bir ülkedir. n Kitapta yaptığınız yolculuğa dair hiç fotoğraf kullanmayıp sadece çizimlere yer vermişsiniz. Kutlukhan Perker’in özenli çalışması çok şey katmış kitaba elbette ama bu şekilde olması sizin özel tercihiniz miydi? Bu anıları dört yıl önce yazıp, bir köşeye koymuştum. Sonra arkadaşım Kutlukhan, resimlemek için bir metin istedi benden. Hem insan hem sanatçı olarak çok sevdiğim dostuma bu kitabı verdim. Aslında bu kadar çabuk çıkacağını da beklemiyordum doğrusu. Çünkü romanlarım arasında çok önemsediğim “Huzursuzluk” yeni çıkmış sayılırdı. Onun ve anlattığı meselenin üzerinde daha çok konuşulmasını istiyordum. Biraz üst üste oldu iki kitap ama okurların ikisini de okuduğunu görmek beni mutlu ediyor. Eleştirmenler ‘sıcak sever’ SİNEMA TARİHİNİN EN İYİ 100 KOMEDİ FİLMİ İşte eleştirmenlerin seçimiyle En İyi 100 Komedi Filmi listesinde ilk 10’da yer alan yapımlar: 1. “Some Like It Hot Bazıları Sıcak Sever” (Billy Wilder, 1959) 2. “Dr Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb” (Stanley Kubrick, 1964) 3. “Annie Hall (Woody Allen, 1977) 4. “Groundhog Day Bugün Aslında Dündü” (Harold Ramis, 1993) 5. “Duck Soup” (Leo McCarey, 1933) 6. “Life of Brian” (Terry Jones, 1979) 7. “Airplane! Uçak” (Jim Abrahams, David Zucker and Jerry Zucker, 1980) 8. “Playtime” (Jacques Tati, 1967) 9. “This Is Spinal Tap” (Rob Reiner, 1984) 10. “The General” (Clyde Bruckman and Buster Keaton, 1926) BBC eleştirmenler arasında dev bir anket düzenledi ve sinema tarihinin en iyi 100 komedi filmini belirledi. 52 ülkeden 253 eleştirmenin katkıda bulunduğu liste için görüş bildirenler arasında Türkiye’den de isimler var. 10’ar film sıralayarak kendi listelerini oluşturan Türk eleştirmenler şunlar oldu: Sevin Okyay, Melis Behlil, Elçin Yahşi, Ali Arıkan, Aslı Ildır, Tuğçe Madayanti Dizici. Oscarlı filmler seçilmedi Bugüne dek En İyi Film Oscar’ı alan 7 komedi filminin sadece 3’ünün listeye girebilmesi dikkat çekti. Listedeki filmlerin 15’i 21. yüzyıl yapımı; bunların içinde en yüksek puanı 33. sıradaki “Anchorman: The Legend of Ron Burgundy (Adam McKay, 2004) alırken, en yenisi de Toni Erdmann (Maren Ade, 2016) oldu. Ayrıca, kadınların “Clueless”, erkeklerin de “Animal House” tercihlerini daha çok tekrarlamaları gibi kimi küçük farklar bir yana, komedi söz konusu olduğunda cinsiyet farkının pek anlamı olmadığı da görülüyor. Listenin tamamına ve her eleştirmenin detaylı listesine şu adresten ulaşılabilir: http://www.bbc. com/culture/story/20170821the100greatestcomediesofalltime İzmir’de Meraviglia şöleni HAKAN DİRİK 86. İzmir Enternasyonal Fuarı, renkli görüntülere sahne oluyor. Fuar kapsamında oluşturulan sanat sokağı dünyanın farklı ülkelerinden sanatçıların sokak gösterilerine evsahipliği yapıyor. İtalyan gösteri grubu Sonics, izleyicilerle buluştuğu uzun havuz kenarında kurulan dev sahnede görsel şölen sunuyor. 12 kişiden oluşan grup, müzik ve dans eşliğinde ziyaretçilere heyecanlı dakikalar yaşatıyor. Performanslarına vinç yardımıyla yirmi metre yükseklikte başlayan dansçılar, iplerle havada akrobasi hareketleri yapıyor. Grup, fuarın kapanacağı 27 Ağustos’a dek 21.0022.00 saatleri arasında izleyicileri bekliyor. Sinema burada Öte yandan fuar kapsamında düzenlenen 17. Sinema Bu rada Festivali bugün başlıyor. Festivalde Lale Belkıs ile Aytaç Arman’a onur ödülü verilirken; genç sanatçılar Öykü Karayel ve Rıza Kocaoğlu da başarı ödülü alacak. İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde gerçekletirilecek festivalde, 13 uzun, 6 kısa metraj film izleyicilerle buluşacak. “100 İllüstrasyonla Türk Sinemasının 100. Yılı Sergisi”, fuar süresince İzmir Sanat Merkezi’nde sergilenecek. ‘Aylaklar’ Fransız Kültür Merkezi’nde İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ta rafından 2009’da Paris’in köklü sanat kurumlarından Cité Internationale des Arts’da 20 yıllığına kiralanan Türkiye Atölyesi’ndeki misafir sanatçı programına katılmış beş farklı isim “Aylaklar” sergisinde bir araya geliyor. 13 Eylül’de Fransız Kültür Merkezi’nde açılacak ve 3 Kasım’a kadar devam edecek serginin küratörlüğünü İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer üstleniyor. Sergide Aslı Çavuşoğlu, İnci Furni, Güneş Terkol, Yasemin Özcan ile İz Öztat & Zişan’ın “aylaklık”tan yola çıkarak yarattığı işleri yer alacak. Sanatçılar, içinde yaşadıkları stüdyonun yanı sıra kentle kurdukları etkileşimlerden başlayarak “yürümek” eylemine belirleyici bir rol veriyor. Yürüme üzerine farklı kuşaklardan ve coğrafyalardan oluşan bir literatürden hareketle gelişen “Aylaklar” sergisinin asıl odak noktası, 19. yüzyılda Paris’te Fransız edebi kültürünün önemli bir figürü olarak ortaya çıkan “aylak” figürü. Kirill Serebrennikov’a yolsuzluk suçlaması Rusya’da yeni neslin önda gelen tiyatro ve film yönetmenlerinden Kirill Serebrennikov’un (47) yolsuzluk iddiasıyla yaka paça gözaltına alınması Rusya’da büyük yankı yarattı. Savcılık, Gogol Center adlı tiyatronun direktörü olan Serebrennikov’un, 68 milyon ruble (yaklaşık 4,5 milyon TL) devlet fonunu zimmetine geçirdiğini iddia ediyor. St. Petersburg’da bir film çekimi sırasında sette gözaltına alınıp minibüsle 10 saatte Moskova’ya getirilen ve 8 saat sorgulanan yönetmen iddiaların tümünü reddetti ve “şizofrenik” olarak niteledi. Sanatçı hakkında “politik bir dava” yürütüldüğü iddiaları da ortaya atılıyor. Aleyhinde ifadeler var Soruşturma ile ilgili olarak Serebrennikov’un bazı yardımcılarının daha önce gözaltına alındığı ve kendisi aleyhinde ifade verdiği iddia ediliyor. Serebrennikov ise “Ben sadece projelerin sanat kısmı ile ilgilendim, finansal tarafıyla değil” diye suçlamaları reddediyor. Bu arada Rusya’da pek çok aydın, Serebrennikov’un “katil ya da terörist olmadığını”, gözaltına alınış şekli ve tutuklu yargılanma talebinin anlaşılmaz olduğunu savunuyor. Medyaya yansıyan gözaltı fotoğrafları da sosyal medyada büyük tepki topladı... ‘Canlı Sahne’ MFÖ ile başlıyor Red Bull Canlı Sahne konser seri si MFÖ ile başlayacak. 7 Eylül günü saat 21.00’da www.redbull.com/canlisahne üzerinden canlı yayımlanacak konserde, MFÖ bir saat boyunca sevilen şarkılarını seslendirecek. Konser serisinde yıl sonuna kadar düzenli olarak her ay başka bir isim ağırlanacak. Konserlere katılım kısıtlı sayıda olup, özel davetiye kazanmak isteyenlerin www.redbull.com/canlisahne adresini ve sosyal medya hesaplarını takipte kalmaları gerekecek. Sene sonuna kadar toplam 5 adet konserin gerçekleşeceği Canlı Sahne konserleri 27 Eylül’de Selda Bağcan & Boom Pam konseri ile devam edecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle