27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 24 Ağustos 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Ağlayarak ayrıldım’ haber 13 Eski Trabzon Milletvekili Koray Aydın, MHP’den istifası ve Akşener’in partisine katılma kararının nedenlerini Cumhuriyet’e anlattı: AYŞE SAYIN MHP’den istifa ederek, Meral Akşener’in yeni kuracağı partiye katılma ka NECATİ SAVAŞ ‘Türkeş’in evlenme kararı GİK’te oylandı’ rarı alan eski Trabzon Milletveki n Basın toplantısnda MHP’de tek li Koray Aydın, “çocukluğumdan adam ve dikta yönetimi olduğu beri bir gün bile ayrılmadım” de nu söylediniz. MHP zaten hep tek diği MHP’den istifa kararının ne denlerini, yeni partideki hedefleri ni ve 2019 seçimlerindeki “adayını” Cumhuriyet’e açıkladı. Katılım ka rarını açıkladığı basın toplantısına giderken “Evde dram yaşandı... Ağ ladım” diyen Aydın, söyleşi boyun ca da zaman zaman gözleri doldu. Aydın’ın sorularımıza verdiği ya nıtlar şöyle: n Nasıl oldu da MHP’den ayrıl ma kararı verdiniz? Aslında çok zorlandım. Hani der ler ya insanın ayakları geri geri gi diyor, diye. Günlerdir ıstırap içinde yim. Hayatımın en zor kararını ver dim. Bu kararı kendime göre değer lendirmeler yaparak aldım. Biz ni çin siyaset yapıyoruz? Ülke için si yaset yapıyoruz. Ülkem elden gi diyor. 2019 bunun kritik nokta sı. Bize teslim edilmiş bir demok ratik Türkiye Cumhuriyeti var. Bu demokratik cumhuriyeti kaybede ceğiz. Tayyip Erdoğan’ın yeniden kazanması halinde Atatürk’ün bi ze emanet ettiği en kıymetli varlı ğı kaybedeceğiz. Bunu kaybedersek ne olacağız, 3. dünya ülkesi olacağız. Benim çocuklarım nerede doğdu Koray Aydın, Ankara Haber Müdürümüz Ayşe Sayın’ın sorularını yanıtladı. adam, lider partisi değil miydi? Hayır, dışarıdan öyle görünür ama asla tek adam partisi değildi. Biz en demokratik uygulamaları Türkeş döneminde yapabiliyorduk. Türkeş beyin eşi öldükten sonra, yeniden evlenme kararı verdiğinde, biz bunu Genel İdare Kurulu’nda (GİK) oylamayla karar aldık. Mesela en son örneği anlatayım, şu anki genel merkez binasının proje çizdirmiştim. Herhalde 3 proje vardı, maketlerini yaptırdık, partinin GİK’ine getirdik, mimar Ahmet Vefik Alp sunum yaptı, sandık koyduk oylamayla belirledik. Bir parti büyüğümüzün ihracı gündeme geldi, ihracı MYK’ye getirdik, Türkeş Bey’in ihraç talebini oylamayla reddettik. Ama bunu şimdi Devlet Bey döneminde yapmak mümkün mü? Bütün GİK’i atar! Öyle bir hale gelindi ki, “genel başkan değiştirilemez, değiştirilemesi teklif dahi edilemez” anlayışı şu anda fiilen uygulanıyor. Bu da partiyi kısırlaştırıyor, “salla başı” insanların siyaset yaptığı, üretkenlik kayboldu. büyüdü, burada, torunlarım burda, sonraki nesiller de burada yaşayacak. Biz herkes gibi değiliz ki, burayı terkedip gidemeyiz. Analizlerimi bunun üzerine yaptım. Devlet Bey’in en son içtüzük görüşmelerinden sonraki izlediği tavırdan sonra da AKP ile ilişkisinin kalıcı olduğuna kanaat getirdim. Uyum yasalarında da aynı desteği vereceğini ilan etti. O zaman saflar belli. Bi tarafta MHP ve AKP safları var, benim o saflarda yer alma şansım yok. O partide bile kalsam Devlet Bey’i dinlemem. Kimse bana öyle bir desteği verdiremez. Zaten referandumda ayrı düştük. Bu da iki yüzlülük olur. MHP’nin AKP’nin dümen suyuna girmesini kabullenemiyorum. Bunu “Türkiye’nin beka meselesi var” diye izah edemezsiniz. Beka meselesi varsa, bunun sorumlusu kişiye Türkiye’nin geleceği teslim edilebilir mi? Haksızlık karşısında bütünleşemiyorsak, bir araya gelemiyorsak bu zalimin ekmeğine yağ sürmek değil midir? Bu zalim düzenin devamı için tavır koymak değil midir? Devlet Bey’in görevi ana muhalefet partisi liderine laf yetiştirmek mi? O zaman Türkiye için bir inisiyatif alınması gerektiğini düşünüp, ülkem adına bir inisiyatif aldım. la ifade edilen sihirli cümlenin arkasında uğradığı ciddi oy kaybı var. Şuna inanıyorum: Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2019’da bu kurulacak partinin adayıyla, Tayyip Erdoğan başbaşa kalmalı. Bu ikisi başbaşa kalırsa bana göre Erdoğan’ın hiç şansı yok. n Siz kesin katılma kararını ne kadar süre önce verdiniz? Aslında 1.5 aylık bir serüveni var, bu konuda bir baskı vardı. Ama ben karar vereli herhalde 15 gün filan oldu. ‘Eşim de çalışacak’ n Meral Akşener, eşiniz Gönül hanımı “bu tablonun oluşmasındaki en büyük katkısı olan kişi” diye takdim etti. Eşinizin baskısı da kararınızda etkili oldu mu? Ev düzenimizde eşim siyasi konulara hiç karışmaz, görüş bile belirtmez. Aramızda evde iş bölümü var, ev huzurumuzu böyle muhafaza ediyoruz. Ama eşimle Meral Hanım arasında bir özel arkadaşlık da geçmişten bu yana vardır, birbirlerini severler. Meral Hanım’ın kadınlara dönük bir çalışma sistematiği var. Bu konuda ileriye dönük bir organizasyon planlıyoruz, onları hayata geçireceğiz. Dolayısıyla “Gönül sultan” dediği eşimin de bu konuda aktif olarak çalışacağını dü rılmanın zorluğu oradan geliyor. n Olağanüstü kurultaylar sürecin de, Bahçeli diğer 3 rakibini çok sert eleştirdi ama sizi hep esirgedi, “gerçek ülkücüdür” dedi... Bu ayrıcalığınız nereden kaynaklanıyor? Geçmişte paylaşılmışlıklar var... Ekmek hakkı, tuz hakkı... Herkese söylediğini bana söyleyemez ki. Maddi manevi hep bu işin içerisinde olduk. İnsanların altında araba olmadığı dönemde her şeyimizi paylaşarak partiye hizmet ettik. Devlet Bey bunları çok yakınen bilir. O nedenle herkese söylediğini bana söyleyemez. Söylerse, öbür dünyada hesabını veremez. ‘Avuçlarını yalarlar’ n Geçmişte rakip, 3 iddialı isim Meral Hanım, Ümit Özdağ ve siz şimdi aynı çatı altında Akşener’in liderliğinde bir araya geliyorsunuz. Bir kan uyuşmazlığı, çekişme yaşanabileceği endişesi taşıyor musunuz? Ben bu kararı alırken, bunu milli görev olarak görerek bu kararı aldım. Bu şuurla alınan bir karar, liderlik beklentileri ile örtüştüğünde ikincisi geride kalır. Şu anda Türk milletinin bizden beklediği, kısır çekişmelerle birbirini engellemeye çalışmak değil, mevcut iktidarı alaşağı etmektir. Eğer ola den yönetimde yüzde 30 olacak. O rakam sağlanmamışsa atamasını yapmayacağız. Ben bayramdan sonra görevlendirdiğimiz kişileri sahaya göndereceğiz, bunlar gittikleri yerde 1 hafta kalacak. Her görüşten insan saha analiz çalışması yapacağız. İsimler toplanacak bize gelecek, elekten geçireceğiz, katılmasını istediklerimize teklif götüreceğiz, siyasete katacağız. Kurucular kurulunda da en dikkat ettiğimiz, yeni isimler, hiç kimsenin tanımadığı isimler arıyoruz. Öyle isimler buluyoruz ki her biri dalında çok başarılı, daha ziyade genç kuşaktan isimler. Fon yöneticisinden al, CEO’luk yapmışlara kadar pırlanta gibi, helal olsun, nereden bulmuşlar diyecekleri bir kadro kuracağız. Bunlar kısa sürede şöhret olacaklar buna inanıyorum. n Ama liderler ve tanınmış üzerinden yürüyor siyaset... Yarısı siyasi olur, yarısı bu dediğimiz insanlardan olur. Kadın ve genç isimlere bakıyoruz. Partide gençlik ve kadın kolları kuruyoruz. Geniş bir örgütlenme modeli oluşturuyoruz. Parti kurulur kurulmaz, maksimum 3 ayda bütün illeri bitiririz. n Genel merkez tutuldu, ama hâlâ partinin ismi belli değil... Bir ajansla anlaşılmış, o ajans çalışı ‘Dip dalgası geliyor’ n Henüz kurulmamış bir partiye geçiyorsunuz, bu risk değil mi? Ben tesadüflerle hareket eden bir siyasetçi de değilim, beni tanıyan herkes bunu bilir. Sokağın nabzını tuttuk, her tarafla konuşuyoruz. Ben böyle bir dip dalgası hiç görmedim. Müthiş bir bir dip dalgası geliyor. Bu arada araştırmalar yaptık gördük ki kurulacak parti 3 partiden de oy alacak. En çok oyu AKP’den alıyor. Aşağı yukarı 89 anket yapıldı, bir tane de ben yaptırdım. AKP’den 12 puan alıyor. Baktım AKP zaten 2015 haziranında yüzde 40 düşmedi mi? Zaten 10 puan geri gelmişti. Demek ki o kitlenin kafası karışık, yeni adres boşluğu doldurabildiği takdirde o kitle o partiye oy verecek. Bu anketlere net şekilde de yansıyor. Onun dışında hem şünüyorum. Ona teşekkür amaçlı bir iltifatta bulundu bence. Bizim evin lideri o. Cüzdanıma parayı bile o koyar. Evin patronu o! n Ayaklarım geri geri gidiyor, zor karar dediniz... Ben aslında iki karar arasında kaldım. Birincisi Devlet Bey’le siyaset yapmama kararını almıştım artık. Bu yeni değil, bunu alalı epey oldu. Hayatımın önemli bir bölümünü, çocukluğumdan beri bu hareketin içindeyim. Bu sabah evde büyük bir dram yaşadık... n O tabloyu anlatır mısınız? Ben ağladım aslında... (Gözleri doluyor) Çok zor geldi bana... Ama artık o da geride kaldı... Benim bu partiden bir gün bile ayrılmışlığım yoktu... 32 yaşında parti yönetimine girdim, 36 yaşında milletvekili oldum. Bir mücadelenin içinden geldik, ay ya böyle bir perspektiften bakıyorsanız, hislerinizi ve hırslarınızı bu işe katma hakkı yoktur. Ben şimdi ülkemin geleceği ile ilgili verdiğim bu kararda Meral Hanım liderliğinde bir parti kuruyoruz. Asla böyle bir çekişme olacağını düşünmüyorum. Çünkü kendi aramızda uzun uzun konuştuk. Dolayısıyla ortaya koyduğumuz temel kabuller var, bu benim için de Meral Hanım da geçerli. Bunların bağlayıcılığını sağlayan ise ülke sevdamız, aşkımız. O nedenle böyle bir sıkıntı bekleyenler avuçlarını yalarlar. n Merkez parti dediniz, yönetimde hangi kesimleri, kimleri göreceğiz? Şimdi il ilçe teşkilatlarının oluşturulaması konusunda bir model oluşturuyoruz. Her görüşe göre yüzdeler koyduk. Bu yüzdeleri doldurmadan teşkilat açılmayacak. Diyelim ki, sol kesim yor, henüz isim önerileri gelmedi, anketler yapıldı, Türkiye’de insanlar için hangi kavram önemli, hangi kavramı üzerinde duruyorlar, onlar belirlendi. n CHP’nin adalet yürüyüşü ve sonrasında da Adalet Kurultayı yapacak. Çağrı geldi mi? Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, katılım olacak mı? Ben adalet yürüyüşü ile ilgili şu tanımlamayı yapıyorum: Çok şık bir eylem. Nazik, kapsayıcı, bakınca göze de hoş gelen bir eylem. Bir temel bir probleme, bu kadar narin ve güzel yaklaşım sağlamalarından dolay da tebrik ettim. Adaletin peşini bırakmamamız lazım. Çünkü Türkiye’de adalet kavramı yok oldu, yerle bir oldu. Çanakkale’deki kurultayı da doğru buluyorum ve kavramların içini doldurmaya dönük bir çaba olduğnu görüyor ve aynı zamanda da tebrik ediyorum. MHP hem CHP den de ciddi oy alıyor. Hatta ben bu oylarla ana muhalefet olabileceğini gördüm. Ayrıca 3 tane de ‘Cumhuriyet’e linç uygulanıyor’MeralHanım’ıcumhurbaşkanıaday göstererek yaptırdık. n Nasıl sonuç aldınız? n Siz “Akşener’e FETÖ destek vermiş ola rine FETÖ’cü diyebilecek kadar büyük bir aymaz Birinci turda Erdoğan kazanamıyor, bilir” dediniz. İktidar kanadından Akşener’i lık içerisindeler. Türkiye’nin iki tane gazetesine, kesinlikle. Zaten ilk turda kazanamaz FETÖ’nün desteklediği iddiaları var... Bunu Cumhuriyet ve Sözcü’ye, sırf muhalif oldukları ve sa ikinci turda, aldığı oyu bile alamaz. nasıl açıklıyorsunuz? onların sesini kısabilmek adına aynı yaftalamayla Meral Hanım’ın kadın kişiliğinin bü Bunu söyleyenler, 2015’e kurulan geçici hü OHAL şartlarını silah olarak kullanarak, anamuha yük avantaj sağladığını gördük. Her kümet, ıslak imzayla Meral Hanım’a bir ba lefete linç uyguluyorlar. Cumhuriyet’e ve Sözcü’ye düşünceden insan onu yumu kanlık teklifi yaptı. Ben, hükümetin karşısın uyduruk gerekçelerle, OHAL şartları kullanılarak şak, daha sempatik bulu da yeni bir güç oluştuğunda, bu FETÖ yapı yapılanlar, aslında toplumun tamamına karşı ya yorlar. Bu bir avantaj si lanmasının, bunu kendi lehine çevir pılmış bir harekettir. O bakımdan, yeni kurula yaset dünyasında. O za mek için gayret ettiğine dikkat çe cak partiye de bu tür sözlerle saldıracakları belli. man bu siyasi avanta ken bir açıklama yaptım. Dolayı Ama bize gelenler arasında FETÖ’cü bulmak kolay jın en iyi şekilde kul sıyla benim uyarımı bu dikkat bir şey değil. O nedenle, bu suçlamadan AKP’ye lanılması lazım. Ve içinde değerlendirdiklerini dü ekmek çıkmaz. anketlerde şunu da şünüyorum. Şu anda “yeni Tür n FETÖ suçlaması bahane edilerek Akşener gördük. AKP oy kiye” şartlarında hareketinin de engellenebileceği kaygısı taşıyor kaybediyor, bi AKP’nin kar musunuz? rer birer oyla şısında olan Ben böyle bir şey yapabileceklerini zannetmi rının düştüğü herkese saldır yorum. Çünkü muazzam bir halk karşılığı var şu nü gördük. Za mak için elde kala anda. Büyük tetikleme yapar. Başları halkla bela ten onun ikti kala FETÖ suçlama ya girer. Şu anda şimdiki kamuoyu belli ki 20 ile dar politikaları sı yaparak bir silah 30 arasında bandına girecek. Yanılma payım sı na da yansıdığı gibi kullanma anlayı fır, o kadar iddialıyım bu konuda. Bir engeleme nı gördüm. Me şı kaldı. Şu anda ana bunu daha da yukarılara çeker, onlar da bu işi bi tal yorgunluğuy muhalefet partisi lide lirler! l ANKARA Irkçılık, maşizm, türcülük: Bir ‘maymun’ davasıosyal medya fenomeni diye kamu oyunda öne çıkmış Hakan Hep Scan, Galatasaray’ın siyahi futbol cusu Bafétimbi Gomis’e sarf ettiği sözlerden dolayı ırkçılıkla suçlandı. Fenerbahçeli Hepcan, Twitter’da şu mesajı paylaşmış: “Bizim takım oturana kadar lig biter hacı. Galatasaray’da bi tane maymun var, topa düşmanı gibi vurup yere falan atıyo kendini, işimiz çok zor.” Bu tweet üzerine Hepcan’a yönelik tepkilere baktığımızda ise adeta bir cinayet ya da tecavüz suçlusu için “Onu bize verin” diye karakolun önüne toplanmış ahalinin durumuna benzer bir tablo gördük!.. Bu “linççi” kitlesel tepkiye en gözde tercüman da Beyaz TV’deki “Derin Futbol” programında eski hakem Ahmet Çakar oldu. Hepcan’ın 15 Temmuz darbe gecesine tarihlenen bir başka tweet’inin de bu süreçte ifşa olmasının itici gücüyle Çakar, ekranda ağzına geleni söyledi: “Sen, vatan hainlerini öven ırkçı bir şerefsizsin. Maçan yiyorsa beni mahkemeye verirsin. Mahkemeye vermezsen de şerefsiz oğlu şerefsizsin.” Çakar’ın Hepcan’a yönelik bu “aileboyu” hakaretlerinden öte homofobik imaları da vardı: “Mesela ben sana desem ki çok yumuşak bi oğlana benziyosun. (...) Senin gibi ince sesli, parlak bi çocuğa yumuşak dediğim zaman ki öyle demiyorum bu hakaret olur. Senin yaptığınsa hakaretten öte ırkçılık.” Kanaatim o ki bu tartışma “ırkçılık”ta düğümlendiği için ortaya çıkan feci tabloda mevcut diğer iki önemli sorun göz ardı edilmekte. Bunlardan biri “maşizm”, diğeri “türcülük”. Maşizm, yani maçoluğun değer atfedilerek benimsenmiş ideolojik çerçevesi, kendini Ahmet Çakar’ın Hakan Hepcan’a yönelik o “yumuşacık” imalarında dışa vurmakta. Elbette Çakar, Hepcan’a “Yumuşak”, “Top” ya da “Homo” demedi. Ama, “Senin gibi ince sesli, ‘parlak’ bir çocuk” nitelemesinde bulundu. Bunu yaptıktan sonra, “Çok yumuşak bi oğlana benziyosun desem..” deyip, ardından “Ama demiyorum” diye parantez açsa da sonuçta demiş kadar oldu!.. Diğer taraftan Hakan Hepcan’ın Gomis’e “maymun” demesi ırkçılık suçu olsa da bu ifadede ırkçılık dolaylı olarak var. Burada doğrudan işlenen suç, “türcülük”tür. 1970’lerde Richard Ryder tarafından ortaya atılmış bir kavram olan türcülük (“Speciesism”), ırkçılık ve cinsiyetçilikle (ve bunun en ucunda maşizm ile) aynı nitelikte bir “yanlışlık” durumuna işaret eder. Türcülük, “öteki” (insandışı) hayvanları insandan aşağı ve dolayısıyla her şeye müstahak görmek. Mesela teşhir amaçlı esarete (hayvanat bahçeleri); mesela eğlenceye (sirkler); mesela eziyet ve katliamlara (horoz dövüşleri, boğa güreşleri, vb.); nihayet insana hakaret amaçlı araçsallaştırmaya (“Eşşoleşşek”, “it oğlu it”, vd. tabirler)... İşte böylesi “insanmerkezci” ideolojik “yanlışlık” doğrultusunda da pek çok suç üretiyoruz. Ama bu suçlar, ırkçılık ya da cinsiyetçilik temelli olanlar kadar şiddetli tepki görmek bir yana, çoğu zaman fark edilmiyor bile... Sözgelimi Hakan Hepcan’ın Gomis’e hakaretini telafi etmek amacıyla ekranda sarf ettiği sözler var ki işte tam da bu türcülük bağlamında özrü kabahatinden büyük dedirtecek cinsten: “Ben şerefim üzerine yemin ederim, maymun lafını, ırkçılıkla alakalı söylenmiş bir şey değil orada. (...) Orada maymun yerine eşek de olabilirdi o an, benim için hiç fark etmezdi.” “Hiç fark etmezdi”, çünkü Hepcan, Gomis’in siyahiliğini aşağılamaktan öte ve önce insanlığını aşağılamak için ona bir hayvan adını yakıştırarak hakaret edip esas “türcülük suçu” işliyor. Ama işte Gomis’e ve Siyah insana sahip çıkma yolunda Hepcan’ı şiddetle lanetlerken ne maymunları, ne eşekleri, ne de bu şekilde insana hakaret yolunda dile dolanan hayvanları savunan ve “türcülük” suçu işleyenleri kınayan hiç kimse yok aramızda. Halbuki bana sorarsanız bir insana “Eşşoleşşek”, “İt”, “Öküz”, “Ayı” ya da “Maymun” dendiğinde esas hakarete uğrayan insanla aynı dereceye “indirilen” bu masum ve günahsız hayvanlar oluyor. Doğaya, dünyaya ve kainata zarar verme yönünden düşünüp değerlendirdiğimizde, benim de maalesef bir üyesi olduğum insan türünden daha “aşağı”sı yok çünkü!.. Eskişehir MHP’de istifa depremi Eskişehir’de aralarında eski MHP il başkanı Oğuz Sever’in de bulunduğu yaklaşık 70 kişi yaptıkları basın açıklamasında, Meral Akşener’e destek vermek için MHP’den istifa ettiklerini söyledi. Eskişehir’de MHP’den 300’den fazla kişinin istifa ettiğini söyleyen Sever, “Yönetimi iktidarın dümen suyuna girmiş bir MHP içinde kalarak ülkemizin tek adam rejimine sürüklenmesini önlemenin artık imkânı kalmamıştır. Bu yüzden Sayın Akşener’in başlattığı bu yeni mücadeleye omuz vermeyi milli bir vazife sayıyoruz. İstifalar önümüzdeki günlerde de artarak devam edecektir” dedi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle