27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 30 Temmuz 2017 12 Düşman ceza hukuku 27. Ağır Ceza Mahkemesi, hukuki durumu aynı olan sanıklar arasında ayrım yaptı İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Cumhuriyet davasında 4 arkadaşımızın tutuk kan Yardımcısı ve İcra Kurulu Başkanı olması, Murat Sabuncu’nun ise tutuklanmadan önce 2 ay genel ya buncu, Ahmet Şık ve Kadri Gürsel Cumhuriyet’e başladığında ise Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliği luluğunun devamına ilişkin kara yın yönetmenliğini yapmış olması. söz konusu değildi. rı, dosyada herhangi bir suç unsuru bulamayan mahkemenin “yayın po Tahliye edilen diğer arkadaşlarımızın da Vakıf Yönetim Kurulu üyesi ol ‘Vakıf Senedi’ litikası değişikliği” suçlamasını bir ması karşısında bu gerekçe tamamen Kararın asıl püf noktası ise “Adı ge adım öne götürerek tutuklama ka boşa çıkıyor. çen sanıkların bu davada eylemle rarlarına zemin yaratmaya çalıştığını gösterdi. Mahkeme ‘Göreve geliş şekli…’ rinin irdelenmesi açısından önemli bir hareket noktası olan Cumhuri nin tutukluğun deva Mahkemenin tahliye kararı verme yet Vakfı Anayasası olarak da tabir mına ilişkin gerekçe mesindeki bir başka etken ise Can edilen Vakıf Senedi üzerindeki illi leri, herhangi bir ga Dündar takıntısı oldu. Gerekçede “Sa yetleri ile denetim görev ve sorumlu zetenin kendi koydu nıkların deliller ile irtibatı tartışılır lukları ve bu ilkelerden ayrılma çer ğu yayın ilkelerine ay ken sanıkların ele geçmeyen sanık çevesinde yardım suçunun ana hare KEMAL kırı davrandığı gerek lar ile göreve geliş şekilleri üstleni ket noktasının oluşabildiği hususla GÖKTAŞ çesiyle dahi susturula len görevlerin tanımı, nitelik ve fonk rı dikkate alındığında...” ifadesinde bileceğini gösterdi. Ka siyonu nedeni ile kaçınılmaz bağ ve kendisini gösterdi. Mahkeme, savcı rar, hukuki durumu farklı olmayan illiyetinin gözetilmesi” gerektiği ile lığın iddianamesindeki “yayın poli sanıklar arasında yaptığı ayrımla da ri sürüldü. Oysa Can Dündar’ın genel tikası” değişikliği “suçlaması”nı bir “düşman ceza hukuku” uygulaması yayın yönetmenliğine atanması Va adım ileri götürerek yayınların Cum nın eşsiz bir örneği olarak da tarihte kıf Yönetim Kurulu üyelerinin kara huriyet Vakfı Senedi’ne aykırı olup ki yerini aldı. rıyla olmuştu ve Cumhuriyet’e kar olmadığına bakacağını ve bunun da Sıfat, görev, zaman dilimi... şı vakıf davası açarak yayın politikası ile ilgili iftiralarda bulunan Mus “terör örgütüne yardım” suçlamasının hareket noktası olacağı konusun Mahkemenin ara kararında tu tafa Balbay’ın dahi bu atama kararı da işaret vermiş oldu. Bir gazetenin tuklamanın devamı ilk olarak “su nın altında imzası vardı. Murat Sa yayın politikasının yargılanmasının çun niteliği, örgüte yardımın tek bir davranış biçimi ile sınırlı olma ması ve lehine yardımda bulun duğu ileri sürülen örgütlerin silahlı olmaları” gibi matbu gerekçeler sıralandı. Oysa bu gerekçeler suçlamaların gene line ilişkindi ve tahliye edilen gazeteciler için de geçerliydi. Mahkeme, tutukluluğa devam kararı verirken ilk olarak “sa nıkların taşıdıkları sıfat, üstlendikleri görev, görev yaptıkları za man dilimi dik kate alındığın da eylemsel bü tünsellik değer lendirmesi” ya pılması gerek tiğini savun Murat Sabuncu du. Mahkeme nin kast ettiği Akın Atalay Akın Atalay’ın Kadri Gürsel Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Baş hukuk dışı olacağı mahkemedeki savunmalarla ortaya konulmuştu. Mahkeme bunu bir adım daha götürerek Cumhuriyet’i Vakıf Senedi’ndeki ilkelerle “yargılayacağını” belirtmiş oldu. Cumhuriyet’in hiçbir zaman Vakıf Senedi’ndeki ilkelerden ödün vermediği gerçeği bir yana, karardaki bu ifadeler, mahkemenin yaklaşımının gazetecilik mesleğini hedef aldığını da gözler önüne serdi. İktidar istemeyince... Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ın ise bu anlamda gazetede herhangi bir yöneticilik vasfı bulunmuyor. Ka rarda çok açık biçimde Gürsel’in ByLock’çularla irtibatı olduğu iddiası tutukluluğun devamına gerekçe ola rak gösterildi. Kamuoyunda ve mah keme salonunda absürtlüğü defalar ca ortaya konulan bu iddianın pe şinden gidilmesinin tek bir anlamı var. Bu gerekçe iktidar basınındaki tetikçiler tarafından serbest bırakıl mayacağı yazılan Gürsel’e yönelik keyfiliğin sürdüğünü gösterdi. Gür sel, Vakıfta ve Yenigün AŞ’de yöne tici olmamasına rağmen polis fezlekelerine gerçeğe aykı rı biçimde “yönetici” olarak yazılmış ve tutuklanması na zemin yaratılmaya çalı şılmıştı. Ahmet Şık’ın ise mahkemede yaptığı sa vunma nedeniyle tahliye edilmediği, bu savunma hakkında yapılan suç duyu rusu ile ortaya konul du. Savunma hak kının bu şekilde sınırlandırılma sı gazetecilerin mahkeme sa lonlarında da hi susturul maya çalışıl masının ye Ahmet Şık ni bir aşa ması ola rak tarihe geçti. l ANKA RA T.C. RİZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2017/237, 242, 235, 246, 236, 248, 260, 251, 256 Esas Davacı, KARAYOLLARI 10 BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ TRABZON tarafından Mahkememizde açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında verilen ara kararı gereğince; Mahkememize açılan işbu dava ile aşağıdaki isimleri yazılı malikler adına kayıtlı bulunan taşınmazların davacı idare lehine kamulaştırılmasına karar verildiği, 4650 Sayılı Yasa ile değişik 8. maddesine göre oluşturulan kıymet takdir komisyonu tarafından taşınmazların tahmini bedellerinin tespit edilmiş olduğu,aynı madde uyarınca davalılar ile hiçbir şekilde taşınmazların idare adına devri konusunda anlaşmaya varılamadığından bahisle kamulaştırmayı yapan idarece 2942 sayılı yasanın 10. maddesi gereğince taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile tesciline dair mahkememizde dava açılmıştır. 1 İşbu ilanın gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltme davası açılabileceği, 2 Açılacak davalarda husumetin davacı idareye yöneltileceği, 3 Kamulaştırma kanunun 14. maddesinde öngörülen süre içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde, kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği, 4 Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına Rize Vakıflar Bankası Şubesine yatırılacağı, 5 Mahkememizce karar gereğince duruşma gününün 09/11/2017 günü saat’e bırakıldığı, Mahkememize yapılacak itirazların ve sunulacak belge ve bilgilerin duruşma tarihe esas alınarak mahkememize sunulması, 2942 Sayılı Yasanın 4650 S.Y. ile değişik 10. Maddesi 4. fıkrası gereğince ilan olunur. 25/07/2017 ESAS NO İLİLÇEKÖY ADA PARSEL KAMULAŞTIRILAN M² DAVALILAR 2017/237 2017/242 2017/235 2017/246 2017/236 2017/248 2017/260 2017/251 2017/256 Rize İli İkizdere İlçesi 127 Ada 5 ve 328,35 m² ve Güneyce Mahallesi 3 parsel 303,10 m² Rize İli İkizdere İlçesi 127 Ada 6 ve 448,72 m² Güneyce Mahallesi 4 parsel 478,69 m² Rize İli Merkez İlçesi Müftü Mahallesi 191 ada 27 parsel 101,60 m² Rize İli İkizdere İlçesi 140 ada 5 ve 1.528,83 m² Güneyce Mahallesi 3 parsel 1.357,57 m² Rize İli Merkez İlçesi 1010 Ada Kaplıca Mahallesi 3 Parsel 88,00 m² Rize İli Merkez İlçesi 122 Ada 34 Parsel 252,04 m² Rize İli Derepazarı İlçesi Merkez Mahallesi 232 ada 14 Parsel 934,92 m² Rize İli Merkez İlçesi, Müftü Mahallesi 215 Ada 9 Parsel 566,36 m² Rize İli Derepazarı İlçesi, Merkez Mahallesi 231 Ada 5 Parsel 621,16 m² Asiye Algül ve diğ. Emine Algül ve diğ. Hamit Beşikçi İbrahim Yılmaz ve diğ. Mamure Yılmaz ve Rıza Yılmaz Ahmet Özçelik Muammer Yıldız, Şemsettin Yıldız ve Zekeriye Yıldız Mehmet Pehlivan ve diğ. Nevin Artar ve diğ. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 644247) T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2017/212 Esas KARAR NO: 2017/237 Davacı FADİME ARSLAN aleyhine mahkememizde açılan Nüfus (Ad ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: Amasya İli, Merkez İlçesi, Beldağı Köyü, Cilt No: 94, Hane No: 21, BSN: 96’da nüfusa kayıtlı,18070373504 T.C. kimlik No’lu Osman ve Emine kızı,03/03/1991 doğumlu Fadime Arslan’ ın nüfusta “Fadime” olan isminin “Zeynep Fatma” olarak TASHİHİNE, karar verilmiştir. Tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 25/07/2017 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 644230) T.C. BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2017/326 Esas Eskişehir İli,Beylikova ilçesi, Köprübaşı Mahallesi, Cilt No: 2, Hane No: 3, BSN:85’de nüfusa kayıtlı, 40471247368 T.C. Kimlik numaralı, Taner ve Hanife kızı, Bakırköy 03/06/1998 doğumlu, davacı İREM DÜNDOĞAN’ın nüfusta “İREM” olan isminin “ERVA” olarak TASHİHİNE, nüfusa bu şekilde TESCİLİNE, Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 644173) T.C. GÜMÜŞHANE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2017/300 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Gümüşhane, Merkez, Canca Mahallesi MEVKİİ: Perendeci PAFTA NO: ADA NO: 437 PARSEL NO: 2 VASFI: Tarla YÜZÖLÇÜMÜ: 5595,69 m² MALİKİN ADI VE SOYADI: Semih BOZKIR KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: TEİAŞ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KAMULAŞTIRMANIN VE BELGELERİN ÖZETİ: Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2017/300 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur.25/07/2017 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 643877) haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: EMİNE BİLGET MAHKEMENİN ‘SIKINTISI’ Gerekçeyi ‘zorla’ ürettiler CANAN COŞKUN 9aydır tutuklu bulunan yazar ve yöneticilerimizden Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ın tutukluluğunun devamına hükmeden İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 5 günlük duruşma süresi boyunca arkadaşlarımıza somut bir soru yöneltemediği gibi, tutukluluğun devamına gerekçe yazarken de zorlandı. FETÖ üyeliğinden sanık savcı Murat İnam, başlattığı soruşturma kapsamında tutuklattırdığı yazar ve yöneticilerimizi gözaltına alma kararında örgüte üye olmamakla birlikte ‘faaliyette’ bulunduklarını iddia etmişti. Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesinde düzenlenen bu suçlama ‘faaliyet’ kavramını içermiyor. Savcılık yardım fiiline somut bir şekilde ortaya koyamadığı için belirsizlik içeren ‘faaliyet’ kavramını kullanmış, bu şekilde suçlamanın çerçevesini genişletmişti. Savcılığın ruhu gerekçede Abdurrahman Orkun Dağ başkanlığındaki heyet de Atalay, Sabuncu, Gürsel ve Şık’a yöneltilen örgüte üye olmadan bilerek ve isteyerek yardım etme suçu yönünden, yardım kavramının tek bir davranış biçimini sınırlı şekilde öngörmediğini öne sürdü. Suçlamada savcılık gibi davranmayarak ‘yardım’ kavramını kullanan heyet, bu kez de bu fiilin sınırlı bir davranış biçimi olmadığını belirtti. Savcılığın suçlamanın çerçevesini genişletme yönteminin bir benzeri olan bu durumda da heyet, hangi fiille yardımda bulunulduğu konusunu belirsizleştirdi. Heyet, ‘bu anlamda dosyada ileri sürülen eylem şekilleri ve belgelerin delil olarak bir bütün halinde değerlendirilmesinin hukuki gereklilik olduğunu’ belirtti. ‘İleri sürülen eylem şekilleri’ diye tutanağa geçirilen gazetecilik faaliyetleriyken, delil olarak adlandırılan belgeler de haber ve köşe yazılarından oluşuyor. Denetim görevleri yok Heyet, serbest bırakmadığı yazar ve yöneticilerimizin denetim görevi bulunduğunu iddia ederek açıkça gerçeği çarpıttı. Çünkü Şık, Sabuncu ve Gürsel’in bir denetim görevi bulunmuyor. Bu kişilerin Cumhuriyet Vakfı senedi ilkelerinden ayrılarak, ‘tek bir davranış biçimi yok’ diyerek bollaştırdığı örgüte yardım suçlamasının ana hareket noktasının oluşabildiğini öne sürdü. Somut bir fiili örnek olarak gösteremeyen heyet, bilinmeyen bir davranış biçimiyle bu suçlamanın oluşma ihtimalinden bahsetti. Heyet, tıpkı iddianamenin kabulüne ilişkin tensip tutanağında ‘toplanacak delillerin kuvvetli suç şüphesini güçlendirme olasılığı’ belirsizliğine başvurduğu gibi, ilk duruşma ara kararında da aynı yokluğa sığındı ve ‘kuvvetli suç şüphesi var’ dedi. Çarpıtarak ‘denetim yetkisi var’ dediği kişilerin taşıdıkları sıfat, üstlendikleri görev ve görev yaptıkları zaman dilimini de dikkate aldığını söyleyen heyet, bu kişilerin hakkında yakalama kararı bulunan sanıklar (Can Dündar) ve onların görevleri nedeniyle kaçınılmaz bağın gözetildiğini kaydetti. Tanıklara baskı girişimi Heyet, 5 gün içinde savunma yapan yazar ve yöneticilerimizin arasında dinlenmeyen sanıklar ve bir sonraki celse dinlenecek tanıklar üzerinde baskı girişimi içeren açıklamaları olduğunu ileri sürdü. Bununla ilgili de kuvvetli suç şüphesi olduğunu belirten heyet, bazı tanık anlatımlarının ve dinlenmeyen sanıkların açıklama ya da bağlarının, delillerin korunması ve baskı yapılmasının önlenmesi gerektiğini öne sürdü. Duruşmada tahliye edilmeyen Atalay, Sabuncu, Gürsel ve Şık, dosyadaki tanık Hüseyin Gülerce’nin geçmişte Gülen ile bağlarını dile getirmişti. Atalay, bir sonraki celse dinlenecek tanıklardan Alev Coşkun ile ilgili de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde süren davaya ilişkin tutuklanmadan önce yaptığı açıklamaların aynını açıklamıştı. ByLock’a sığındı Heyet, yalnızca 34 gün bu görevi yerine getirebilen yayın danışmanımız ve yazarımız Kadri Gürsel’e iddianamede yöneltilen “ByLock kullanıcısı 92 FETÖ şüphelisi ile iletişim kaydının bulunduğu” iddiasını tahliye etmeme gerekçesi olarak gösterdi. 5 günlük duruşma sürecinde Gürsel’in avukatları bu irtibatların çoğunun karşılıksız SMS olduğunu, bunların tarih aralığının ise Temmuz 2014Ağustos 2014’e denk geldiğini söylemişlerdi. Heyet, dosyada da HTS raporuyla sabit olan bu tarih bilgisine karşın Gürsel’in taşıdığı sıfat ve görev yaptığı süreye göre, ByLock kullanıcısı kişilerle olağanın dışında sayıda görüştüğünün bir gerçeklik olduğunu, bunun da kuvvetli suç şüphesi olduğunu kaydetti. Karşılıksız bırakılan SMS’lerin atıldığı tarihlerde ise cemaatin emniyet ayağına yönelik Paralel Devlet Yapılanması (PDY) operasyonlarına girişilmişti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle