24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ‘Mağazalar 67 ay boş kalıyor’ Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, kiraların yüksekliği sebebiyle son dönemde birçok mağazanın kapandığını belirterek, “Yılların lokantaları, pas 8 EDİTÖR: NECDET ÇALIŞKAN TASARIM: SERPİL ÜNAY taneleri, giyim mağazaları bir bir kapanıyor. Kapanan bu mağazalar eskiden 1, en fazla 2 ay boş kalırdı, şimdi ise mülk sahiplerinin yüksek kira talep etmelerinden dolayı 67 ay boş kalıyor” dedi. Pazar 23 Temmuz 2017 Telekyoamyılıkyroizri Türk Telekom’un işletme hakkı Suudi Oger’de. Altyapı tesisleri kamu mülkiyetinde. Kamu çıkarını korumak üzere de “altın hisse” bizim Hazine’de. Kredi kullanırken Türk Telekom hisselerini teminat gösteren Oger, 580 milyon dolar vadesi geçmiş borcunu ödemiyor. Hazine yakın zamanda Oger’e bir mektupla 23 Ağustos’a dek ödenmezse yönetime el konulacağını bildirdi. Elektrik Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Mehmet Özdağ’dan bir ileti aldım. Telekom’un Samsun Bölge Müdürlüğü’nde yönetici olarak görev yaparken akdi tek taraflı olarak feshedilmiş. (“yenileşme/bütünleşme/sadeleşme”...diye başlayan bir gerekçeyle) Özdağ, Telekom sorunlarının borçla sınırlı olmadığını belirtiyor: Oger’e 5.7 milyar dolar kâr payı İki de çarpıcı bilgi paylaşıyor: Türk Telekom bünyesinde sekiz şirket var. Toplam çalışan sayısı 34 bin 147. Oysa özelleştirildiği 2005 yılında sadece Türk Telekom’un personel sayısı 51 bin 737’miş. Yani bizlerin vergileriyle kurulup geliştirilen bir kamu şirketinde 17 bin 590 kişilik istihdam yok edilmiş. İkinci veri, kamu çıkarları adına daha feci: Bugün 580 milyon dolar kredi borcunu ödeyemeyen Oger Grubu, Telekom’daki yüzde 55’lik A grubu hissesi karşılığında 10 yılda 5.7 milyar dolar kâr payı kazanmış. (Bizzat şirketin açıkladığı mali raporları dikkate alarak, ortalama yıllık döviz kurları üzerinden.) 10 yılda 5.7 milyar temettü kazanıyorsun, ama Telekom hissesini rehin bırakarak aldığın kredi borcunu ödemiyorsun. Bunun faturasını da kurumda yıllarca emeği geçen çalışanlara kesiyorsun. Ne güzel! Dumankaya’nın konut mağdurları 15Temmuz darbe girişimi birbirine benzemez mağdur kesimleri yarattı. Çoğu ağır hak ihlalleriyle kıyaslandığında fark edilmiyor bile. Ama on binleri etkiliyor. Zaman ilerledikçe mağduriyet büyüyor. FETÖ’ye finasla bağlantı gerekçesiyle TMSF’ye devredilen şirketlerle yaratılan mağduriyetten söz ediyorum. Eski sahibi “Kandırıldım” diyen Dumankaya İnşaat bunlardan biri. Beş ayrı konut projesinde 10 bine yakın mağdura yol açmış. Kimisi yüzde 80 düzeyine ulaşmış inşaatlar çivi çakılmadan çürüyor. Vaktiyle belediyenin verdiği ruhsata, bankanın ikiletmeden sağladığı konut kredisine, noterin resmi sözleşmesine güvenip yüz binlerce TL borç altına girmişler. Yüzlercesi hem banka kredisi, hem de ev kirası ödüyor. Konutların teslim tarihi çoktan geçmiş. Tek istedikleri kendilerine bir teslim tarihi verilmesi. Ama ne zaman TMSF’nin Dumankaya için CEO’luğa atadığı Polat Sağır’a gitseler “sabır” telkininden başka bir şey alamıyorlar. Yeni Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, düne kadar TMSF’den sorumluydu. 18 Mayıs’ta “Mağduriyetler çözülecek” sözünü hatırlıyor mudur? Dumankaya mağdurları bugün bir basın açıklamasıyla seslerini duyurmaya çalışacaklar. Merak edilesi bir konu daha var bence: Dumankaya’nın CEO’su AKP Üsküdar Belediye Başkan aday adayı imiş. Onca insan, hiçbir dahli bulunmayan kanlı bir darbe girişiminden dolayı hak etmediği bir mağduriyet yaşarken, buralara CEO diye atanan AKP’lilerin bu görevler karşılığında ne kadar maaş aldığını öğrenmek hakkımız. (Kamu kaynaklarından ödendiğini varsayıyoruz tabii.) Yani bunca insan evleri çürümeye bırakılmış ve aynı anda banka kredisi ile kira öderken, bu maaşların hakkı nasıl veriliyor? Arkadaşlar Yarın sabah Çağlayan’a sizi görmeye geleceğiz. Koşar adımlarla. Varsın birileri duvarların ardına tıkıldıktan 267 gün sonra mahkemeye çıkmanızı rövanş zannetsin. Hakkı verilerek yapılan gazeteciliğin, dünyanın en şahane işi olduğunu bilerek orada olacağız biz. Ne yazsak, duvarların ardında geçen 266 günü anlatamayacağımız doğrudur. Avukata, aileye “iyiyiz” dense de dokuz ay boyunca koğuşta kim bilir kaç kez tıkanan nefesleri, haksızlık duygusunun öfkesiyle yaşaran gözleri, temiz havaya, denize, bir parça maviliğe, tek dal yeşile, tatlara, kokulara, dokunuşlara, güzel şarkılara, sokaklara, esen rüzgâra duyulan özlemi anlatamayız; bu kesin. Yine de geleceğiz. Sizi sevenler kadar, haysiyetle tanışmamış, dalkavuklukla edinilmiş dünya nimetlerini kaybetme korkusuyla kötülükte sınır tanımayan o güruh da görecek dayanışmanın, haklılığın ne demek olduğunu. Başına farklı sıfatlar getirilse dahi, onlar ile aynı meslek adıyla anılmak bile hanidir çok ağır bir yük. Tabii anlamıyor değiliz. Hırstan kasılmış yüzleriyle onlar da farkında; günün birinde bir şeyler değiştiğinde iz bırakmış bir tane haber, anlatabilecekleri bir tane onurlu hikâyelerinin olmayacağının. Ne olmadıklarının o kadar farkındalar ki, mesailerini, çirkin ruhlarından akan amatör kurgulu, kara iftiraları yan yana dizmekle geçirmeleri bundan. Suratlarının ortasındaki bu kirli gülüşün nedeni de bu. Günler, aylar ve mevsimler uç uca dizildikçe ağırlaşan haksızlığı anlatmaya kelime yetmese de. Sadece gazetecilik yapmış olmanın, gerçeğin yanında olmanın, gücün yanında hizalanmamış, mesleği “zenginleşme” vesilesi olarak kullanmamış olmanın kıvancıyla geliyoruz. Hacamat, sülük ve şehir hastaneleri Hizmetleriyle bu milleti bizimki kadar düşünen bir Sağlık Bakanlığı’na rastlamak zordur. Bir de kafamızı karıştırmasa iyi olacak. Bir yanda kupa terapisi, hacamat gibi modern tıp karşısında bilimsel kanıtı olmayan yöntemleri hastanelerde başlatıyor, kurallarını belirleyip meşrulaştırıyor. Diğer yandan da dünyanın en gelişmiş inşaat ve medikal teknolojilerini içeren şehir hastaneleri yaptırıp toplayamadığı vergilerimizi kira diye ödüyor. Bir yanda 203 milyar Japon Yeni’ne mal olacağı açıklanan dünyanın en büyükleri arasında yer alacak İkitelli Şehir Hastanesi’nde 2000’den fazla sismik izolatör anlatılıyor, diğer yandan da sülük tedavilerinin faydaları. Cumhurbaşkanlığı Sara yı’nı da yapmış Rönesans’ın yapacağı bu hastanenin toplam yatırım tutarı 203 milyar Japon Yeni olarak açıklandı. Bu rakam, güncel kurla yaklaşık 6.5 milyar TL’ye karşılık geliyor. Rönesans şirketi asıl gelirini görüntüleme, otopark, restoran, temizlik, güvenlik gibi alanlardan kazanacak. 259 milyon TL’yi bir kenara not edin. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta finansman törenine katıldığı İstanbul İkitelli Şehir Hastanesi’nin yıllık kirası bu. Yani Sağlık Bakanlığı’nın şirkete ödeyeceği tutar tabii. 2014 fiyatlarıyla diye de not düşeyim. Yeliz’in cihadı @yelizadeley kullanıcı adıyla genel kurul salonundan Periscope yayını yapan bir milletvekili vardı. Ahmet Hamdi Çamlı. Modern bir kız ismini, “ecnebi” bir isimle birleştirerek müzikhol şarkıcısı çağrışımı yapan bu sahte hesabın hesabını veremeyen, TBMM özgeçmişine, Türkiye’de denkliği bulunmayan Newport Üniversitesi eğitimini koyan, iktidarda partisinin bulunduğunu unutarak “Daha bir araba yapamıyoruz ey CHP” demişliği bulunan Çamlı, cihadı bilmeyen çocuğa matematik öğretmenin yararsız olacağını buyurmuş. Murathan Mungan’ın sözü, çoktan atasözüne dönüştü galiba: “Türkiye’de her şey olabilirsiniz, rezil olamazsınız.” Ortadoğu’da patronluk... 5Haziran’da Suudi Arabistan’ın, yanına Bahreyn, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri’ni de alarak “asi çocuk” Katar’a had bildirme girişimi ile başlayan Atlantik Konseyi’ne 2015 yılında BAE ve süreç Ortadoğu’da çok oyunculu jeopoli Riyad’dan 2 milyon dolar akmış. tik denklemi de yeniden kurguluyor. Arap CSIS’e (Uluslararası Stratejik Araştırma ülkelerinin yanı sıra, İran ve Türkiye’nin ve lar Merkezi) 600 bin dolar, Abu Dabi ve tabii ABD’nin ve tabii Rusya’nın da dahil yine Riyad tarafından olduğu, Avrupa ülkelerinin her zamanki CAP’yi (Amerikan Kalkınma Merkezi) gibi derinden ve sessizce oyuna süzülme fonlayan 1 milyon dolar ile BAE. Ve Hil ye çalıştığı bu kurgunun gerçek nedenleri lary Clinton’nun seçim kampanyasının üzerine varsayımlar çeşitli. Şimdilik görü eski direktörü John Podesta. nen büyük aktör Suudi Arabistan ve yola Brooking Institution’a 2011’den beri çıkış noktası “Patronun kim olduğunu 21.6 milyon dolar hibe ve 2014 ortasın bölgedeki diğer monarşilere bir kez dan beri de BAE’den 3 milyar dolar. daha hatırlatmak”... Ama bu şimdilik Tüm bunlarda başı İran ve Suriye’ye büyük resmin sadece küçük bir parçası. karşı kampanyaların finansmanı çekiyor. Dillendirilmeye başlanan bir diğer konu Dünyada bilinen 1 trilyon 333 milyar va daha var. O da rillik petrol rezervi Trump’ın ikti nin yüzde 19.8’ine dara gelmesi ile yani 267 milyar “ABD’nin Suudi variline sahip. Arabistan’da İran Gelirleri ağırlıkla ve IŞİD’e karşı bir petrole dayanan Arap NATO’su Körfez ülkeleri, oluşturmanın” son yıllarda dibe adımlarını atmaya vuran petrol fiyat başlaması. ları ile birlikte döviz Seçim döne fazlası olan ülke minde Suudi niteliklerinden çok Arabistan’ı düş şey yitirdiler ve man ilan eden ve cari açık vermeye bunu her fırsatta Donald Trump, geçen mayıs ayında Katar Emi başladılar. Örneğin tekrarlayan Do ri Şeyh El Tani ile Riyad’da bir araya gelmişti. Suudi Arabistan’ın nald Trump, baş 2015’te 32 milyar kanlığa seçildikten kısa süre sonra çark doları bulan cari açığı, yani döviz açığı, etti. İlk sinyal, ilk yurtdışı ziyaretini Suudi 2016’da da 42 milyar dolara ulaştı. Buna Arabistan’a gerçekleştirmesiydi ve tabii karşın askeri harcamalarından kısmadı. bu, imzalanan 110 milyar dolarlık silah Milli gelirinin yüzde 1013’ünü buna ayırı anlaşması ile de taçlanmıştı. yor. Dünya ortalaması yüzde 2. RiyadWashington hattının siyasi ve Bu arada 28 milyon nüfuslu ülkede hal ekonomik boyutunu biraz hatırlatırsak: kın yüzde 30’unun gecekondularda otur ABD’nin her ne kadar kaya gazı olsa duğunu ve yoksulluk sınırında yaşadığını da, hâlâ Suudi petrolüne ihtiyacı var. Üs da söyleyelim. telik günde 1 milyon varil kadar. Türkiye bu yeni kurguda şimdilik ter Suudi Arabistan Amerikan silah sana cihini Katar’dan yana yaptı. Biraz da bu yiinin ve savunma şirketlerini bir numaralı tercihin ekonomik verilerine göz atalım: müşterisi Patriot füzelerinin ve Blackhawk Suudi Arabistan yurtdışına yaptığı 43 helikopterleri satışlarının azalmasını göz milyar dolarlık yatırımdan sadece 2 milyar ardı edemez. Küçük bir örnek verecek olursak; ABD’li silah şirketlerinin 2011 yılında sattıkları 78 milyar dolarlık silahların 34 milyar dolarlık bölümü Arabistan’ın silah alımından oluşuyor. İkilinin ortak düşmanı İran. Le Monde Diplomatique dergisi bir diğer önemli unsuru daha ekliyor buna. O da Suudilerin yıllar içinde sabırla ördükleri ilişkiler ağı ve bunun için ödedikleri onlarca petrodolarlar.. Danışmanlar, think tank kuruluşları, lobiciler vs... Le Monde Diplomatique’e göre, 2015 yılından beri Riyad’dan bunlara akan para 18 milyar doların üzerinde. Dergi örnekler de veriyor. dolarını Türkiye’ye yöneltmiş. Katar’ın ise 52 milyar dolarlık yatırımının 1.2 milyar doları Türkiye’de. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre ise 2016 sonunda Türk müteahhitleri yurtdışında 12.7 milyar dolarlık proje bedelli inşaat sürdürürken bunun 2.4 milyar doları Katar’da, 2.4 milyar dolarlık projeler de Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt’te. Başta da dediğimiz gibi Ortadoğu’daki oyun çok bileşenli. Süreç ilerledikçe ve oyun şekillendikçe “şimdilik” politikalar da haliyle değişecektir. Oyunun kaybedeni ise her zamanki gibi halk ve özellikle de yoksullar olacaktır. ‘Memur maaşına en az 738 TL zam yapılmalı’ En düşük memur maaşına 738 TL, ortalama memur maaşına 920 TL zam isteyen KamuSen, oranları yüksek bulanlara yanıt verdi: “Yüzde 3 mü isteseydik?” 1Ağustos’ta başlayacak toplusözleşme görüşmeleri için ta leplerini ilk açıklayan Türkiye KamuSen, 2018’de en düşük me mur maaşına 738 lira, ortalama memur maaşına da 920 lira zam is tedi. Türkiye Kamu Sen, 1 Ağustos’ta başlayacak toplusöz leşme görüşmele rinde, 2018 yılı için MUSTAFA ÇAKIR ocak ayından geçerli olmak üzere seyyanen net 150 TL, yüz de 10 + yüzde 10 artış ve bu artış ların üzerine ekonomik büyüme ve refah paylarını içeren yüzde 3’lük zam, 2019 yılı için de yine ocak ayından itibaren seyyanen net 150 TL ve yüzde 8 + yüzde 8 artış ile yüzde 3 oranında ekonomik büyü me ve refah payı artışı talep etti. Bu 2018 yılının bütününde en düşük dereceli memur maaşı için 738.36 TL, ortalama memur maaşı için de 920.35 TL zam anlamına geliyor. Oranlara göre, 2019 yılı için de en düşük dereceli memur maaşına 779.78 TL, ortalama memur maaşına da 965.24 TL zam talep ediliyor. ‘Teklifimiz pazarlığa tabi’ Taleplerin duyurulmasının ardından sosyal medyada, zam oranlarını iyi bulanların yanı sıra yüksek bulan yorumlar da yapıldı. Eleştirilere yanıt ise yine İsmail Koncuk’tan geldi. Zam talebini yüksek bulanlara Türkİş ile hükümet arasında imzalanan kamu toplusözleşmesini anımsatan Koncuk, “Türkİş, 2017 yılı için masaya yüzde 18 talebi ile oturmuş ve sonucunda yüzde 12.5 oransal zam, ek ödemeye 250 TL zam, 3 bin TL’nin altında maaş alanlara 90 TL iyileştirme zammı almıştır. Bu oran yüzde 20’leri aşan bir kazanımdır” dedi. Koncuk, “Toplusözleşme pazarlık demektir. Yani bu tekliflerimiz pazarlığa tabi rakamlardır. Ne yapsaydık, toplusözleşmeye yüzde 3 talebi ile mi gitseydik? Nasıl olsa yüzde 3’ün altına imza atmaya hazır olan, sözde sendikalar da var” diye konuştu. l ANKARA İsmail Koncuk Birleşik Metalİş 70 yaşında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metalİş sendikası, kuruluşunun 70. yılını kutladı. Düzenlenen 70. yıldönümü etkinliğinde, sendikanın Madenİş Tarihi Çalışma Grubu ile birlikte, yüzlerce insanla birebir görüşmeler yapılarak 10 yıldır üzerinde çalıştığı, işçi sınıfı ve Birleşik Metalİş’in 70 yıllık tarihini anlatan “Derinden Gelen Kökler” isimli iki ciltlik kitabın tanıtımı da yapıldı. DİSK/Birleşik Metalİş’ten yapılan açıklamada, kitabın aynı zamanda “Türkiye işçi sınıfı tarihinin önemli bir dönemini de kapsaması ne deniyle özel bir anlam taşıdığı” vurgulandı. Etkinlikte, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz isimlerinden DİSK/ Birleşik Metalİş’in Onursal Başkanı Kemal Türkler’in anısına verilen “Kemal Türkler Emek Araştırmaları Ödülü” de sahiplerini buldu. Birinci düzenlenen yarışmanın ödülünü, “Suriyeli Göçmen Emeğiİstanbul Tekstil Sektörü” araştırması başlıklı çalışmayı yapan Ertan Erol, Ayla Ezgi Akyol, Cemal Salman, Ezgi Pınar, İpek Gümüşcan, Kıvanç Yiğit Mısırlı, Mustafa Kahveci, Pedriye Mutlu adlı akademisyenlere verildi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle