04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Pazar 23 Temmuz 2017 Polonya’da hukuk mücadelesi büyüyor Polonya’da tartışmalı yargı yasa tasarısı meclisin alt kanadının ardından dün üst kanat Senato tarafından da onaylandı. Yasa, vekillere ve adalet bakanına Yüksek Mahkeme üyelerini doğrudan atama yetkisi veriyor. Muhalefet yargı bağımsızlığının tehdit altında olduğunu belirtirken tasarıya karşı binlerce Polonyalı önceki gün ve dün de protesto için sokaklara döküldü. [email protected] editör: BETÜL BERİŞE TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Widodo, Duterte’ye özendi Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo’nun, güvenlik güçlerine uyuşturucu ile mücadelede sertlik yanlısı tutum almaları çağrısıyla birlikte “Onları vurun” demesi tartışma yarattı. Bu talimatı akıllara, benzer infaz talimatlarıyla tanınan, insan hakları ihlalleri ile ünlü Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’yi getirdi. 7 Trump’tan Tahran’a ültimatom ABD Başkanı Donald Trump, İran’a ülkede bulunan ABD’li mahkumların derhal serbest bırakılması ve ülkelerine gönderilmesi talebiyle “ültimatom” verdi. Açıklamada, bahsi geçen taleplerin yerine getirilmemesi durumunda, Beyaz Saray yönetiminin İran’a karşı “yeni ve ciddi sonuçlar” meydana getirebilecek adımlar atacağı belirtildi. Washington, İran’da tutuklu bulunan ABD’li mahkumların haksız bir şekilde rehin tutulduğunu savunuyor. Scaramucci özrü... Öte yandan Trump’ın iletişim direktörü olarak atadığı finans uzmanı Anthony Scaramucci, 2015’te Trump’a atfen “ABD karşıtı konuşmalar yapan niteliksiz bir politikacı” nitelendirmesi için yeni patronundan özür diledi. Scaramucci bu sözlerini “politik tecrübesizliğe” bağlayarak “Bu sözleri asla söylememeliydim. Bu yüzden Başkan eğer dinliyorsanız, 50. kez bunları söylediğim için özür dilerim” dedi. Trump ise Scaramucci’nin başkanlık seçimleri yarışında kendisinden önce diğer adayları desteklemesini Twitter’dan savunmayı ihmal etmedi, “Doğruyu söylemek gerekirse Cumhuriyetçi Parti’nin ön seçim süreci başlamadan önce beni desteklemek istedi ama aday olmadığımı düşünmüştü” mesajını pay laştı. Scaramucci’nin ataması üzerine Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sean Spicer’ın istifa ettiği önceki gün basına yansı Scaramucci mıştı. Afganlarayine ‘dost ateşi’ Afganistan’da ABD’nin düzenlediği hava saldırısında bir karakolun “yanlışlıkla” hedef olduğu, 16 polisin öldüğü duyuruldu. Helmand bölgesinde meydana gelen olaya ilişkin, Afgan yetkililer ABD’nin Taliban’a yönelik operasyonları sırasında bombardımanın gerçekleştiğini söyledi. ABD ordusu geçmişte de pek çok kez sivil ve askeri Afgan hedeflerini vurmuş, olayların “yanlışlıkla” gerçekleştiği açıklamaları yapılmıştı. Ülkede bu çerçevede ABD bombardımanlarına yönelik sert eleştiriler yükseliyor. Mısır’da 28 idam kararı Mısır’da bir mahkeme iki yıl önce başsavcı Hişam Bereket’in öldürülmesi suçlamasıyla 28 kişiye idam cezası kararı verdi. Mahkeme,15 kişi için ise 25’şer yıl hapis cezası açıkladı. Başsavcı Hişam Berekat, Haziran 2015’te konvoyuna düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybetmişti. Bereket, 2013’te Mısır’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşler’e yönelik geniş çaplı operasyonlarda önde gelen isimlerdendi. Katar Emiri’nden Türkiye teşekkürü Katar ile başını Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Mısır’ın çektiği ülkeler arasında patlak veren Körfez krizinden bu yana ilk kez konuşan Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad el Tani, Katar’ın diyaloğa açık olduğunu, ancak krizin çözümünde Doha’nın egemenliğine saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Katar Televizyonu’ndan halka seslenen Emir, Kuveyt’in arabulucuk çabaları ve ABD, Almanya ve Türkiye’nin krizi çözme çabalarına verdiği önemin de altını çizerek “İkili işbirliği anlaşmasını derhal yürürlüğe koyarak Katar’ın temel ihtiyaçlarını karşılaması’’ nedeniyle Türkiye’ye teşekkür etti. Öte yandan İran Dış İlişkiler Strateji Konseyi Başkanı Kemal Harrazi, Riyad’la diyaloğa hazır olduklarını söyledi. Kudüs’te önceki gün Filistinlilerin protestosuna İsrail güçleri sert müdahalede bulundu. Yüksek tansiyon İsrail’in Mescidi Aksa’ya yönelik engellemeleriyle bölgede gerilim tırmanırken iki taraftan can kayıpları haberleri geliyor Kudüs’te İsrail’in Mescidi Aksa yakınlarında İsrail askerlerinin saldırıya uğramasının ardından camiyi ibadete kapatarak yeniden açıldığında önüne metal dedektörler yerleştirmesi ve 50 yaş altı erkeklerin camiye alınmayacağını açıklaması ile yükselen tansiyon düşmüyor. Önceki günkü protestolara İsrail güçleri sert müdahalede bulunup, çatışmalar yaşanırken 3 Filistinli hayatını kaybetmişti. Filistin Ajansı WAFA, yaşamını yitiren 17 yaşındaki Muhammed Mahmud Şaraf’ın İsrailli bir yerleşimci tarafından ensesinden vurularak katledildiğini duyurmuştu. İşgal altındaki Batı Şeria’da Ramallah yakınlarında da önceki gece üç İsrailli yerleşimci bir Filistinli tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Halamiş bölgesindeki olayda saldırgan komşusu olduğu iddia edilen bir İsrail askeri tarafından vurularak yaralandı. İsrail güçlerinin saldırganın evine operasyon düzenlediği, kardeşini gözaltına aldığı da kaydedildi. bitmeden yine masumlar ölecek, kurbanlar tarafların birbirlerine olan acımasızlığının kanıtı olarak gösterilecek. Ilımlı sesler yok olacak, aşırılıkçılar hüküm sürecek.” Erdoğan’dan çağrı Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, dedektörler kaldırılana kadar İsrail ile resmi iletişimi kestiklerini açıklamıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dün Twitter’dan açıklamasında, “İnanç ve ibadet hakkı tüm insanların temel hakkıdır. İsrail’in Mescidi Aksa’da ibadet hakkına müdahalesi kabul edilemez” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da “İsrail güçlerinin cuma namazı için toplanan kardeşlerimize karşı aşırı güç kullanımını İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı sıfatıy la kınıyorum. Metal detektörler ve diğer kısıtlamalar derhal kaldırılarak statükoya dönülmelidir” derken uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. Erdoğan’ın dün Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde bu konuyu da ele aldığı duyuruldu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, İsrail’in Mescidi Aksa’daki tutumuna karşı “Arap dünyasında gerekli hassasiyet yok. Çağrımız ve temaslarımız sürüyor” dedi. Metal dedektör kaldırıldı el dedektörüyle arama İsrail’in Kanal 2 televizyonunun haberine göre, İsrail polisi dün akşam Mescidi Aksa’nın kapılarına kurulan metal arama dedektörlerini kaldırarak yerine el dedektörleri kullanma kararı aldı. ‘Her zaman kötü son...’ Saldırganın daha önce Facebook hesabından Mescidi Aksa’daki kısıtlamaları eleştiren paylaşımlar yaptığı ve “Mescidi Aksa için öleceğim” dediği de belirtildi. Öte yandan İsrail’in Haaretz gazetesinin analizde dikkat çeken satırlar vardı: “Bu filmi daha önceden gördük ve her zaman kötü sonla bitiyor. İsrailli ve Filistinliler yine birbirlerinin boğazına sarılmış durumda. Kriz ABD’den YPG’ye ‘imaj’ çalışması Ankara’nın PKK ile ilişkilendirdiği YPG’ye yönelik muhalefetini kırmak için ABD’li komutanlar Kürt güçlere isim değişimine gitmeleri önerisini getirmiş. Böylelikle SDG doğmuş! AnkaraWashington hattında yoğun gerilime yol açan YPG’ye, ABD ordusundan isim değişikliğine giderek algı operasyonu tavsiyesinde bulunulduğu ortaya çıktı. Bu çerçevede YPG’nin kendini “Suriye Demokratik Güçleri” olarak tanımlamaya başladığı belirtildi. Ankara’nın PKK bağlantılı gördüğü, “terör örgütü” kabul ettiği YPG’nin ana bileşenini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) IŞİD’e yönelik Rakka operasyonları sürerken oluşuma ilişkin ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas’tan dikkat çekici bir itiraf geldi. Reuters ajansının haberine göre, ABD’li hükümet ve askeri güvenlik yet kililerinin, uzmanlarının bir araya geldiği Colorado’daki Aspen Enstitüsü’nde gerçekleşen konferansta konuşan Thomas, NATO müttefiki Türkiye’nin kendilerinin Suriye’de sahada Kürt savaşçılara destek vermesine yönelik sert muhalefetine işaret etti. ‘Demokrasi ifadesi zekice’ Ankara’nın PKK çerçevesinde YPG ile ilgili kaygılarını bildiklerini söyleyen Thomas, bunun üzerine de 2015’te “Suriye’deki Kürt savaşçılara isminizi değiştirmeniz gerek” tavsiyesinde bulunduklarını aktardı. “Kendinizi YPG’nin yanında ne olarak çağırmak isterseniz dedik... Bu çıkışımızdan ne redeyse bir gün sonra onlar kendilerini Suriye Demokratik Güçleri olarak ilan etti” diye de ekledi. SDG ilanında oluşumun Kürt ve yerel Arap savaşçılardan oluştuğu açıklanmıştı. İsme demokratik ifadesinin konulmasının zekice olduğu yorumunu da yapan Thomas, “Bu onlara biraz itibar sağladı” ifadesini kullandı. ‘PKK algısı zorluk yaratır’ ABD Savunma Bakanı Mattis’in geçen ay YPG’ye silah ve aske ri ekipman desteğinin sürebilece ğine yeşil ışık yakan çıkışına işa ret edilen Reuters’ın haberinde Ankara uzun süredir Washington’a “Suriye’de sahada YPG ile değil, bizimle işbirliği yapın” mesajları vererek kaygılarını dile getiriyordu. IŞİD’e yönelik nihai operasyonlarda ise ABD, sahada YPG Thomas’ın da bu olasılığı kabul ettiğine dikkat çekildi. Ancak ABD’li komutanın YPG’nin PKK ile bağlantısı algısının sorun yarattığı ile müttefikliğinden vazgeçmeyeceğini açıkça or nı söylediği de vurgulandı. “Kendi taya koymuş durumda. ABD SDG’ye silah ve mü oluşumları için çalışmalılar. Eğer himmat desteğini sürdürüyor. geçmişteki gibi PKK bağıyla anıl Doğu Guta’da uzlaşıya doğru Suriye’de Rusya, Türkiye, İran’ın ini siyatifi ile varılan “çatışmasızlık bölgeleri” uzlaşısı çerçevesinde gündemde başkent Şam yakınında isyancılarla anlaşma adımı var. Rusya Savunma Bakanlığı, Suriye’nin Doğu Guta bölgesinde geçerli olacak gerilimi azaltma anlaşmasının imzalandığını duyurdu. Mısır’ın başkenti Kahire’de imzalanan anlaşma ile çatışmasızlık bölgesinin sınırları ve kontrol edecek güçlerin yerlerinin belirlendiği savunuldu. Rusya Savunma Bakanlığı’nın açıklamasında “Bu belgelerle gerilimi azaltma bölgesinin sınırları, konuşlanma bölgeleri ayrıca insani yardımda kullanılacak rotalar ve siviller için güvenli geçiş belirlendi” denildi. Suriye ordusu da bölgede ateşkes kararı aldığını dün açıkladı. Öte yandan, Suriye ordusunun Rakka’nın doğusunda IŞİD’e yönelik hava saldırısı gerçekleştirdiği ve cihatçıların çeşitli üs ile araçlarının imha edildiği de dün gündeme düştü. Ordunun hedef aldığı alanların Deyr ez Zor’a yakın bölge olduğu, alan yakınında ABD güçlerinin desteklediği SDG’nin de konuşlu olduğu savunuldu. mayı sürdürürlerse bu zorluklar doğurur” dedi. Rudaw’ın haberinde de Konferansta “Sahada kimin müttefik olacağına nasıl karar verildiği” yönündeki bir soruya ise Thomas’ın yanıtının, “bu kimi zaman, kimin uygun olduğu meselesidir” olduğu da savunuldu. YPG ile ittifaklarının IŞİD’in Kobani’ye doğru ilerlemesi üzerine başladığını kaydeden ABD’li komutan, “bu sorunla bizi diğer Kürtler tanıştırdı” diyerek bu çerçevede Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de yardım etmeleri yönünde devreye girmiş olabileceğine isim vermeden atıf yaptı. İlk başta kendisinin Kobani’nin yerini bile bilmediğini, haritadan baktığını da kaydeden ABD’li komutan, YPG ile 2015’te doğrudan temas kurduğunu söyledi. Bunun ABD Başkanı’nın IŞİD’le Mücadele Temsilcisi Brett McGurk sayesinde olduğunu da savundu. Kendisinin sahada askeri konularla ilgilendiğini, diplomatik temasların McGurk’le yürütüldüğünü belirtti. [email protected] Almanya ile nereye? “Daha fazla özgürlük, daha az devlet müdahalesi, insan haklarının daha iyi gözetimi için verdiğiniz destek, ‘Avrupa’ya taviz olsun’ diye değil, bizzat sizin kendi inançlarınızdan, düsturlarınızdan kaynaklanan atılımlar Sayın Başbakan... Almanya’nın desteğine güvenin!” Bu sözler o tarihte Almanya Başbakanı olan (sosyal demokrat) Gerhard Schröder tarafından 3 Ekim 2004’te Erdoğan’a “Yılın Avrupalısı” ödülü verilirken söylenmiş. Schröder hızını alamamış; AKP liderini “büyük reformcu politikacı” ve “inançlı bir demokrat” makamından övmüş de övmüş… Der Spiegel, ay başındaki G20 zirvesi öncesinde bunları, “Dünyaya karşı Türkiye” başlığıyla yayımladığı bir yazıda, “problem konuk” sözleriyle tarif ettiği Erdoğan’ın Hamburg çıkarması vesilesiyle “Hey gidi!” kontenjanından anımsattı. Ve Schröder’in sözlerinin bugün kulağa bir “kara mizah” gibi geldiğini ekledi. Kara mizah değil de.. buna “reel politika” diyorlar. Schröder, ’90’larda daha Erdoğan’ın “Demokrasi amaç değil araçtır” demeçleriyle nam saldığını bilmez mi? Ama ne ki 11 Eylül sonrası dünyasında Türkiye’ye bir “ılımlı İslam modeli” biçilmiş, başına “Arslansın, kaplansın!” methiyeleriyle Erdoğan’ın yerleşmesi uygun görülmüştü. Ancak neye niyet, neye kısmet.. model de, dünya da sonra başka yerlere gitti. Dönemeç Suriye “Model”in zamanında el üstünde tutulmasının nedeni, Batı’yla çatışmaya girmemesi; melez/hibrit bir yapı içinde de olsa demokrasinin bariz unsurlarıyla açık biçimde ters düşmemesiydi. “Suriye savaşı” meşhur modeli patlattığı gibi jeopolitik dengeleri de değiştiriverdi. Ortadoğu’da Sünni liderliğine soyunan Ankara’nın, Batı ve Almanya ile yabancılaşması, bu çok büyük jeopolitik sarsıntıya tekabül ediyor. 2000’ler başında en üst perdeden “Almanya’nın desteği arkanızda!” teminatlarını eksik etmeyen Berlin, bugün “Almanya’nın Türkiye politikasının farklı bir yöne girdiğini” ayan beyan açıklıyor. Her zaman olduğu gibi olaylar gidişatı çoktan tanımlamış. Bugün yaşananın “adı konuyor”. Bugünlere bir günde gelinmedi... Gezi’den sonra AKP’nin “demokrasi takıyyesi” maskesi düşerken; Suriye’de, Batı’yla ayrışan çıkarlar bizi bir yol ayrımına getirdi. Suriye savaşını izleyen “mülteci anlaşması” namına, Erdoğan’ın “Eyy Avrupa”, “Eyy Almanya” atarlarına bir süre tahammül edildi. Şimdi o fasıl da geride kalmış durumda... Bize daha az bağımlılar AB Komisyonu’nun bir Alman olan genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn’ın Der Spiegel’e verdiği son demeç bu açıdan çok aydınlatıcı. Hahn, “AB’nin mülteciler konusunda Türkiye’ye eskisine nazaran çok daha az bağımlı olduğunu” belirtiyor. Brüksel’in bu yüzden Ankara’dan gelebilecek “kapıları açarım!” “şantajından” artık çekinmediğini ekliyor. Niye? Çünkü 2015’teki akut mülteci krizinden bu yana, Ege Balkan güzergâhında maksimum tedbirler alınmış. Almanya bu büyük organizasyonun ardından şimdi kendisini güçlü hissettiği bir konumda Ankara’ya kartlarını açıyor. Ve Dışişleri Bakanı Gabriel’in seyahat, iş dünyası uyarılarının arkasından, etkisini çok kısa sürede hissedeceğimiz tedbirler yüzünü göstermeye başlıyor. Alman TV kanallarındaki Türkiye’ye yatırım reklamları mesela anında duruyor. Savunma sanayii işbirliği seri biçimde askıya alınıyor. Dün bir bugün iki... 2000’lerde Türkiye’de AB temsilcisi olan Marc Pierini’nin yeni bitirdiğim “Türkiye Nereye Gidiyor?” kitabı var elimde. Türkiye’nin bölgesinde, Batı’dan bağımsız bir “özerk güç” olma iddiasını masaya yatıran kitap, şu çok temel hatırlatmayı yapıyor: “Türkiye’nin uluslararası sıralamadaki yeri, dünyanın gelişimini yönlendiren büyük kulüplere üye olmasından kaynaklanıyor: G20, NATO, Avrupa Konseyi ve.. üyelik müzakereleri üzerinden Avrupa Birliği...” Şimdi Almanya gibi bir ülkeyle bodoslamadan kafa kafaya gelerek, bu kulüplerde büyük “sorun” haline gelindiğinde; “uluslararası sıralamada” da otomatik bir geri püskürtme olacak. Schröder’in RTE’ye övgüler düzdüğü 2000’lerin başı, diğer deyişle bu sıralamada tırmanışın başlangıcıydı. Bugün ters döngüyle bir geri savruluş söz konusu. Çark tersine çalışacak. Bunlar daha iyi günlerimiz olabilir. Amerikan ordusu daha da yayılmalıymış! ABD Harp Okulu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nce yayımlanan bir raporda, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan düzenin yıprandığı, Washington’ın küresel liderlik rolünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu savunuldu. Sputnik’in haberine göre, “ABD imparatorluğu çökme tehlikesinde” denilen raporda, “yeni dönem öncesinde ordunun askeri yayılmacılığını artırması gerekiyor” görüşü aktarıldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle