29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Cumartesi 22 Temmuz 2017 Sınırda Fas’ta işsizlik ve yolsuzluğa öfke Fas’ta yolsuzluk ve işsizliği protesto etmek için önceki gün düzenlenen eylemlere polis gaz bombasıyla müdahale etti, çıkan olaylarda 72’si polis, 83 kişi yaralandı, çok sayıda aktivist gözaltına alındı. 40 bin kişinin katıldığı protestolar 2011’deki “Arap Baharı” ayaklanmasın dan bu yana Fas’ta görülen en geniş çaptaki protesto eylemleri olarak kayda geçti. Hükümetin baskı ve yasaklarına rağmen devam eden gösteriler, geçen ekim ayında ülkenin kuzeyindeki El Huseyma kentinde bir balıkçının, polisin el koyduğu balıklarını çöp kamyonundan almaya çalışırken ölmesinin ardından başlamıştı. [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ üçlü ittifak [email protected] 7 Altıncı yılını dolduran Suriye krizine çözüm bulma Cihatçı grupların sınır sızmalarına karşı Lübnan ordusu ile Hizbullah çalışmaları devam ederken Lübnan’ın Suriye sınırında operasyon başlattı. Hizbullah’a Suriye ordusu da destek veriyor Şam hükümeti lehine ülkedeki iç savaşa müdahil olan İran destekli Hizbullah güçleri Suriye ordusuyla birlikte cihatçı sızmalara karşı harekete geçti. Nusra militanlarını hedef alan operasyon, sınırdaki Arsal kentinin dağlık bölgelerinin yanı sıra Suriye’de bulunan Fleita kasabasını kapsıyor. Lübnan Hizbullahı’nın medya organları, Suriye sınırı yakınındaki bölgelerde gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin görüntüler yayımladı. ÖSO’dan İdlib hamlesi Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib eyaletin de, cihatçı örgütler Ahrar el Şam ile Nusra bağlantılı Tahrir el Şam arasında çıkan çatışmalar, TürkiyeSuriye sınırdaki Bab elHava Sınır Kapısı’na kadar yayıldı. Muhalifle Nusra hedefleri vuruldu re yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi dünkü açıklamasında son 48 sa Lübnan Başbakanı Saad Hariri, at içinde çatışmalarda en az 65 ki hafta içinde mecliste yaptığı bir konuşmada sınırda operasyonun sinyalini vermiş ancak Suriye ordusu ile bir koordinasyonun söz konusu olmadığını vurgulamıştı. Ancak halihazırda Hizbullah’ın Suriye ordusu ile müttefikliği biliniyor. Geçen hafta Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Arsal’daki cihatçıları başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere herkese yönelik bir tehdit olarak nitelendirip “Bunu sona erdirmenin zamanı geldi” demişti. Hizbullah medyası operasyonun ilk safhalarında önemli ilerleme kaydedildiğini duyurdu. Al Manar televizyonu Hizbullah bayrağı taşıyan zırhlı araçların görüntülerine yer verdi. Suriye hava kuvvetlerinin Fleita’daki Nusra mev kilerini vurduğu belirtildi. Sığınmacı dramı... Güvenlik endişelerinin uzun zamandır sorun yarattığı Arsal, ülkelerinden kaçan yaklaşık 45 bin Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Reuters’e konuşan Lübnanlı bir yetkili dağlık bölgedeki sığınmacıların Arsal’dan kaçtığını, geçişin Birleşmiş Milletler gözetiminde Lübnan ordusu tarafından sağlandığını, Lübnan ordusunun operasyonda savunma pozisyonunda görev yaptığını kaydetti. Lübnan’ın resmi ha ber ajansı ise ordunun çatışmalardan kaçan mi şinin öldüğünü iddia etti. Reuters’e konuşan Özgür Suriye Ordusu’ndan litanlara ateş açtığını aktardı. Operasyonun başlamasından (ÖSO) bir yetkili, “Tahrir el Şam, El Bab elHava’daki sınır kontrol nokHafız Esad talarını bombalıyor. Türkiye’yle sınır önce konuşan Uluslararası Kı bölgesini kontrol altına almaya çalı zılhaç Komitesi’nin Lübnan yetkilisi Christophe Martin, Arsal’daki iki hastaneye ilaç, cerrahi malzeme takviyesi yapıldığını aktardı. Suriye ordusuna ait savaş uçak şıyorlar” dedi. Yine Reuters’a konuşan muhalifler, TSK destekli ÖSO’dan 150 kadar militanın Ahrar el Şam’a destek için Türkiye sınırından Suriye tarafına geçtiğini savundu. Oğul Esad konuştu ları pazartesi günü Arsal’ın dağlık bölgesine hava saldırıları düzenlemişti. Bölgedeki sığınmacı kampında Lübnan ordusu Haziran ayında bir arama yapmıştı. Ara Öte yandan, Uluslararası Matematik Olimpiyatları’nda ülkesini temsil etmek için Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde bulunan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın 15 yaşındaki oğlu Hafız Esad, babasının ülkesini savunduğu ma esnasında kampta bulunan beş nu söyledi. Oğul Esad, ba canlı bomba kendini pat basını eleştirenleri “kör” ol latmış, bir çocuk yaşamını yitirmişti. makla suçladı. Maliki’den Erbil’e ‘hayır’ Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuri el Maliki, Erbil’in 25 Eylül’deki bağımsızlık referandumu adımına karşı çıkarken Ankara’ya sert suçlamalar yöneltti. Sputnik’e konuşan Maliki, “Türkiye’nin Musul başta olmak üzere Irak’ın bazı kentlerini kontrol etmek istediğini, ancak bu türden hırslarını gerçekleştirecek güçte olmadığını” iddia etti. ‘Bağımsız olamazlar’ Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsızlık referandumu kararı hakkında da konuşan Maliki, sonucu ne olursa olsun Kürdistan’ın bağımsız olamayacağını da savundu. Maliki “Kürtler, anayasa referandumunda verdikleri oylarla kendi kaderlerini belirlediler ve Irak’ın federal bir devlet olduğuna karar verdiler. Kendi kaderlerini belirlemek için her gün hakları yok. Belki referandum gerçekleştirilebilir, ancak Kürdistan ayrılamaz” ifadelerini kullandı. Doha’dan ‘terör kararnamesi’ Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ablukası altındaki Katar, ABD ile vardığı “terörizmin finansmanı ile mücadele” anlaşmasının ardından yasa değişikliğine soyundu. Doha’ya “terörizme destek verdiği” gerekçesiyle abluka uygulayan Riyad liderliğindeki blokun 13 maddelik ültimatom listesinden terörle mücadeleyle ilgili 6 koşulun yerine getirilmesi halinde geri adım atabileceği iddiaları basına yansımıştı. Katar Emiri El Tani tarafından imzalanan kararnameyle “terörizmle ilişkilendirilen şahıs ve kurumlar için iki liste hazırlandığı, ayrıca teröristlerin, terör suçlarının, terör yapılanmalarının yanı sıra terörün finansmanının tanımının yapıldığı” belirtildi. Erdoğan’dan Körfez ziyareti BAE ve ABD’den Katar’ın bu adımının memnuniyetle karşılandığı açıklaması geldi. Bu arada yarın iki gün sürecek Körfez turuna çıkacak olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Körfez’deki kardeşler arasındaki sorunu çözmek için Türkiye’nin elinden geleni yapacağını” söyledi. Suudi Arabistan Kralı Selman’ın ise kendine bağlı yeni bir güvenlik teşkilatı kurulmasına ilişkin bir kararname imzaladığı dün gündeme yansıdı. ‘Netanyahu’dan BAE teması’ İsrail’in Haaretz gazetesi Başba kan Binyamin Netanyahu’nun, 2012’de ABD’de New York’ta BAE’nin Dışişleri Bakanı ile gizli bir görüşme yaptığını yazdı. İkilinin İran’ın nükleer prog ramı konusunda görüş bir liğine vardığı ancak BAE cephesinin Filistin si yasetindeki farklılık ları nedeniyle uzlaş ma sağlanılamadığı Netanyahu savunuldu. ‘kSaençaimb’uglarnedviımuhaleVydfeaöeşntraetmpzkrüıionşetiıleldyasia’tdthioraadlai rında Ekonomik ve siyasi krizin sürdüğü Venezüella’da sağcı muhalefetin 30 Temmuz’da yapılacak Kurucu Meclis seçimlerinin iptali için ilan ettiği genel grev ve bununla ilgili gösterilerde en az dört kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun istifası talebiyle nisan ayından beri süren ve bugüne kadar 100 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan protesto dalgası önceki gün ilan edilen 24 saatlik grevle yeni bir aşamaya ulaştı. Bakanlığı ateşe verdiler Maduro yönetiminin anayasayı yeniden yazma yetkisine sahip olacak bir Kurucu Meclis oluşturma çabasını protesto eden muhalefet, grevle birlikte tüm ülkede sokaklara çık tı. Başkent Caracas’ta polis, sokaklarda barikatlar kuran protestoculara gaz bombası ile müdahale ederken diğer kentlerde de Maduro yanlıları ve muhalifler arasında çatışmalar çıktı. Carabobo eyaletinde 23 yaşındaki bir muhalifle, Miranda eyaletinde 24 yaşındaki bir muhalif çatışmalarda hayatını kaybetti. Dokuz kişi de yaralandı. 100 kadar göstericinin İskân Bakanlığı’nın etrafını sarıp ateşe verdiği Zulia’da da biri muhalif iki kişi yaşamını yitirdi. İçişleri Bakanlığı çatışmalarda güvenlik güçlerinden de iki kişinin vurulduğunu ve durumlarının kritik olduğunu bildirdi. Greve katılım konusunda da hükümet ve muhalefet kaynakları farklı açıklamalarda bulundu. Muhalefet, greve ülkenin yüzde 85’inin katılım gösterdiğini öne sürerken devlet televizyonunda çalışmaya devam eden işçilerin görüntüleri yayımlandı. Kritik sektörlerde işe yüzde 100 katılımın olduğunu öne süren Maduro, grevin ardından “Emek, sevgi, hayat ve umut galip geldi. Onlar zaten hiçbir zaman çalışmadılar, bırakın çalışmamaya devam etsinler biz ilerleyelim yoldaşlar” dedi. Yabancı haber ajansları ise özellikle başkentin bazı bölgeleri ile ülkenin ikinci büyük kenti Maracabio’da grev nedeniyle hayatın tamamen durduğunu, hükümet yanlısı bölgelerde ise hayatın normal akışında sürdüğünü belirterek kimi kamu çalışanlarının işlerini kaybetme korkusuyla greve katılmadığını öne sürdü. Paodalolentytaelılıasrrarlı Polonya’da iktidardaki sağcı Hukuk ve Adalet Partisi hükümetinin AB’nin açık muhalefetine karşın tartışmalı yargı tasarısının bir bölümünün daha parlamentonun alt kanadında önceki gün onaylanmasının ardından sokaklar yeniden protestolara sahne oldu. Meclisin üst kanadı Senato’nun görüşmeye başladığı tasarıyı protesto için Varşova’da önceki gün 50 bin kişi meydana çıktı. Eylemciler, Polonya ve AB bayrakları ile “Avrupalı Polonya’ya özgürlük” sloganları attı. Öte yandan Çek Cumhuriyeti’nde Anayasa Mahkemesi, Yüksek Mahkeme ve Yüksek İdari Mahkeme’nin başkanlarının yanı sıra ülkenin ombudsmanı ve başsavcı tarafından imzalanan yazılı açıklamada, “Polonya’nın egemenliğine saygı duyulduğu ancak Avrupa uygarlığının dokunulmaz değerleri olan hümanizm, temel haklar ve özgürlüğü tehdit eden adımlar karşısında sessiz kalınamayacağı” vurgulandı. Spicer havlu attı ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray Basın Sözcüsü Se an Spicer dün istifa etti. Spicer’ın bu adımı, Trump’ın finans uzmanı Ant hony Scaramucci’yi iletişim direktö rü olarak atamasının ardından gel di. New York Times’ın haberine gö re Trump, Spicer’ın görevde kalması nı istedi ancak Spicer atamanın “hata olduğunu” olduğunu öne sürerek gö revi bıraktı. Basınla gir diği sert tartışmalar ne deniyle eleştiriler alan Spicer’ın yerine basın toplantılarını bir süredir Sarah Sanders düzenli Spicer yordu. Sadece 182 gün görevde kala bilen Spicer, en kısa süre görev yapan basın sözcüleri arasında yer aldı. Öte yandan Trump’ın hukuk ekibi nin sözcüsü Mark Corallo’nun da is tifa ettiği dün basına yansıdı. İddia ya göre, Carolla, Rusya’nın seçimle re müdahil olduğu iddialarına ilişkin soruşturmaya karşı Trump cephesi nin izlediği stratejiye eleştiri getire rek görevden ayrılma kararı aldı. Almanya krizi ve jeopolitik deprem Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Kuzey Denizi’ndeki tatilini yarıda kesip Berlin’e dönüyor. Bürokratlarıyla bir araya gelip Türkiye’ye restini çekiyor: “21 Temmuz günü öğlene kadar hapisteki Alman yurttaşlarını salın!” Almanya krizindeki son eşik bu. Büyükelçi bir dostuma sordum: “Yıllardır diplomasinin içindesin. Böyle bir ültimatom/ restleşme örneği yaşadın mı?” “Ne yaşadım, ne de duydum!” yanıtını veren muhatabım ardından ilave etti: “Bu hiçbir diplomasiye sığmayacak, son derecede sert, fevkalade ekstrem bir reaksiyon. Şoke edici, olağanüstü bir durum. Almanların canına belli ki tak etmiş ve diplomasinin sonuna gelinmiş. Buraya nasıl geldiğimizi sorarsan, çeşitli açıklamaları var. Bunlardan ilki Almanya’da artık Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna dair inancın kaybolması. Diğer neden ise eylüldeki seçimler. Sağdan sola kadar tüm partiler Türkiye’ye bundan böyle baskı yapılmasını istiyor. Bardağı taşıran son damla sade bir insan hakları aktivistinin ‘terör’ suçlaması altında içeri atılması değil. Son dönemde Almanya’ya yönelik ‘Nazi’ suçlamaları da, sinirleri germiş vaziyette. Geçmişle yüzleşmesini çoktan yapan Berlin’de hâlâ böyle Nazi suçlamasıyla karşılaşmanın ne derece katlanılmaz olduğunu bilemezsin. Gelinen noktada hiç kuşkun olmasın ki yakın dönemde en üst perdeden yapılan ‘Nazi atışmalarının’ da küçümsenmeyecek payı var!” Eylülde belli olur Almanya gibi Türkiye’nin bir numaralı ticaret partneri olan ve 3 milyon Türk’ün yaşadığı bir ülkeyle tüm diplomasi bariyerlerini yıkan gerilim aşağı çekilebilecek mi? Bu yazının başına oturduğumda Başbakan Binali Yıldırım’dan “teeni ile hareket etmek gerekir” kabili gerilimi düşürmeye yönelik birtakım açıklamalar geliyordu. Ama bunun hemen akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çırağan Sarayı’ndaki bir imza töreninden seri şekilde çektiği “Eyyy Almanya!” ayarı, Saray’ın “ip inceldiği yerden kopsun!” çizgisinde olduğu izlenimini doğurdu. Bir hafta önce “Türkiye nereye gidiyor?” başlıklı yazımda 15 Temmuz’un yıldönümü vesilesiyle yapılan değerlendirmeleri aktarırken, Fransa’da “Figaro” gazetesinin ilişkilerin bir biçimde hâlâ sürdürüldüğü Batı’yla geri planda ciddi bir diplomatik kriz yaşandığını not ettiğini, Avrupa’ya “bakan düzeyinde” ziyaretlerin bile engellendiği dönemde “Türkiye’nin uluslararası yalnızlığının arttığını” belirttiğini ve “bu yalnızlığın Erdoğan’ın içeride büyüyen gücüyle doğru orantılı geliştiğini” kayda geçtiğini belirtmiştim. Almanya ile varılan son noktadaki durum da böyle. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Eyy Almanya” dozunu ne kadar arttırırsa, Berlin’le ilişkiler de o kadar dönüşü olmayan bir noktaya sürüklenecek. Başyazısını ve manşetini geçen hafta 15 Temmuz’un yıldönümüne ayıran Fransız gazete, “Batı’yla ilişkilerin artık sadece statükonun ivmesiyle sürdüğünü (sürüklendiğini!)” de ekliyordu. Almanya ile son restleşmeden sonra artık ahı gitmiş, vahı kalmış o statükonun da bundan böyle yerinde olup olmadığı meçhul. Yaz ortasındayız. Avrupalı siyasetçiler, tatilini yarıda keserek Berlin’e dönen Alman Dışişleri Bakanı Gabriel örneğinde gördüğümüz gibi, plajda. Avrupalılar tatilden dönsün ve Almanya seçimleri geçsin… toz duman yatışınca büyük resmi görürüz. Retorik ve gerçek farkı Ama bu köşede daha öncede farklı vesilelerle aktardığım gibi, “15 Temmuz” artık yalnız karanlık bir darbe teşebbüsünün yıldönümü olarak değil, jeopolitik bir depremin başlangıcı olarak da görülüyor. Türkiye’nin “15 Temmuz 2016” ile artan uluslararası yalnızlığına işaret eden gözlemciler, süreçte Batı ile bağların gözle görülür biçimde yıprandığına ve ülkenin AvraAsya cephesine savrulduğuna dikkat çekiyor. Savruluşta “rasyonel” hatlarla tanımlanan bir strateji ayırt edilmiyor. Başta Almanya olmak üzere Türkiye’nin halen ihracatı ve ticari ilişkileri ağırlıklı olarak Avrupa’yla. İhracatının yarısı örneğin AB’yle. Yabancı yatırımların yüzde 75’i gene Avrupa kaynaklı. Türk özel şirketlerinin borçları, Avrupa bankalarına... Bu çok kritik tablo, Avrupa’nın geneliyle ilişkileri şartlayabilecek Almanya krizinde Türkiye’nin yumuşak karnını oluşturuyor. Retorik ve ekonomik gerçeklikler diğer deyişle örtüşmüyor. “Biz ekonomik gerçeklik tanımayız” zıtlaşmasıyla Avrupa’nın lideri konumundaki bir ülkeyle ilişkiler “icabında kopar” deniyorsa; her belirsizliğe açık bir döneme giriyoruz demektir. Kemerlerinizi bağlayın. K. Kore’ye seyahat yasağı Füze denemeleriyle uluslararası toplumun sert eleştirilerinin odağındaki Kuzey Kore’ye ABD’den seyahat yasağının geleceği belirtildi. İki seyahat firması, Washington’ın önümüzdeki haftalarda ülkeye turistik seyahatleri yasaklayacağını duyurdu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle