03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA McCain’e beyin kanseri teşhisi ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin önemli isimlerinden senatör ve eski başkan adayı John McCain’e (80) beyin kanseri teşhisi konuldu. McCain’in ofisinden yapılan açıklamada, sol gözünde bulunan kan pıhtısının giderilmesi için ameliyat olduğu belirtilirken doku patoloji Meclis Başkanı’na suikast girişimi Ekvador Ulusal Meclisi’nin ilk kadın başkanı Gabriela Rivadeneira’ya posta yoluyla gönderilen bombalı paketle suikast girişiminde bulunuldu. CD şeklindeki patlayıcı şans eseri patlamadı. Ekvador polisi sinde kan pıhtısına bağlı olarak beyin tümörüne rastlandığı bildirildi. McCain patlayıcıyı tahrip gücü yüksek diye nitelendirdi. Cuma 21 Temmuz 2017 [email protected] EDİTÖR: MERİÇ ŞENYÜZ TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 7 ‘Cihatçı eğitdonatı bitti’ KAÇIŞ SÜRÜYOR Suriye’de SDG’nin IŞİD’e yönelik Rakka operasyonları sürerken iki ateş arasında kalan sivillerin bölgeden çıkış çabaları devam ediyor. Üs haberine ABD tepkili ABD Savunma Bakanlı ğı Pentagon’un Sözcüsü Eric Pahon, Anadolu Ajansı’nın ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri noktalarına ilişkin detayları haberleştirmesinden endişe duyduklarını belirterek bunun IŞİD’e karşı mücadeleye zarar verebileceğini savundu. Pahon, “Güvenlik nedeniyle, Suriye’de IŞİD’i bozguna uğratma operasyonunu yürüten koalisyon güçlerinin bulunduğu yerleri açıklamıyoruz. Hassas askeri bilginin yayımlanması, koalisyon güçlerini gereksiz riske attı ve IŞİD’e karşı devam eden operasyonu bozabilir” dedi. Pahon, “Haberde kullanılan kaynakları bağımsız olarak doğrulama imkânımız yok ama NATO üyesi ülkenin yetkililerinin bu tür bilgiyi yayarak kasıtlı olarak güçlerimizi risk altına atmasından büyük endişe duyarız” diye ekledi. Kalın: AA’nın haberi Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ise “Türkiye olarak bizim hiçbir müttefikimizin herhangi bir askerinin hayatını tehlikeye atmak gibi bir niyetimiz asla söz konusu olmaz” vurgusunda bulunarak, “Anadolu Ajansı’nın haberi kendi habercilik ağı çerçevesinde hazırladığı bir haberdir. Burada hükümetin bir haber vermesi, yönlendirmesi gibi bir şey söz konusu değil” dedi. Guta’da saldırı Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Şam’ın Doğu Guta bölgesinde Suriye güçlerini hedef alan saldırının gerçekleştiğini, 28 askerin öldüğünü duyurdu. Suriye’de ABD güçleri. ‘IŞİD gerilla savaşına hazırlanıyor’ Irak’taki merkezi Musul’u kaybeden, Suriye’deki “başkenti” Rakka’yı da kaybetmek üzere olan IŞİD’in yaşadığı toprak kayıpları sonrası strateji değişikliğine giderek bir gerilla savaşına hazırlandığını öne sürüldü. Reuters ajansına konuşan ABD destekli Irak güçlerinden yetkililer, IŞİD’in bireyler ve küçük grupların saldırıları üzerine kurulu savaş yöntemlerine döneceğini söyledi. Hemrin’de yeni üsler Yetkililer, birkaç ay önce, birçok IŞİD komutanı ve savaşçısının Musul’dan ayrılarak Irak’ın kuzey doğusundaki Hemrin dağlarına geçtiğini gözlemlediklerini belirtiyor. Bu bölgeden, Irak’ın dört farklı eyaletine erişim sağlanabiliyor. Bu kişilerden bazılarının güvenlik güçleri tarafından yakalanmış olsa da, birçoğunun dağlık alana kaçmayı başardığı ve yeni operasyonlar için üsler kurdukları düşünülüyor. Irak güçleri, dokuz ay süren operasyonun ardından geçen hafta Musul’un kontrolünü yeniden ele geçirmişti. Yetkililer, Irak’ta elindeki toprakları kaybeden örgütün şimdi Kaide’nin 2003’teki Irak işgalinden sonra yürüttüğüne benzer bir savaş taktiği izleyebileceğini belirtiyor. ABD Başkanı Trump’ın, CIA’nın Suriye’de ‘ılımlı muhaliflere’ yönelik örtülü destek programını sona erdirme kararı aldığı iddia edildi Suriye’de Esad yönetimini devirmek amacıyla farklı cihatçı örgütlere “ılımlılar” kisvesi altında destek veren ABD’nin bu uygulamadan tümüyle vazgeçme kararı aldığı savu nuldu. Halihazırda Obama döneminde başlatılan Suriye ordusuna karşı savaş ta, “eğit donat” adı altında askeri eğitimden, silahlanmaya desteklenen “ılımlı muhalif” gruplardan Washington’ın artık el çekeceği, tüm desteği halihazırda YPG’nin ana bileşenini oluşturan, IŞİD’e yönelik Rakka operasyonlarını yürüten Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) vereceği iddia edildi. ABD’de yayımlanan Washington Post gazetesinin haberine göre, Başkan Donald Trump Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA) örtülü programı ABD, Esad yönetimine karşı “ılımlı muhalifler” nitelemesiyle cihatçı grupları destekledi. Bir ABD’li yetkili 4 yıldır süren örtülü programın özellikle Rusya’nın 2015’te Şam’a aktif desteğini koymasıyla sınırlı etki yarattığına işaret etti. Trump’ın programın sonlanmasını bir ay önce CIA Başkanı ile görüşmesinde aldığı savunuluyor. olan “ılımlı muhalifleri silahlandırma ve Suriye’nin güneyinde Ürdün sınırından da varılan ateşkesin sonrasında geldiği eğitme programına son verme kararı al benzer programı uyguladığı da günde ne işaret ediliyor. Suriye’nin güneyinde dı”. “Ilımlı” olarak nitelendirilen grup me düşmüştü. Son dönemde gözler Irak son dönemde ABD’nin hava bombardı lar TSK’nin de destek verdiği ÖSO unsurlarından. Söz konusu program 2013 yılında dönemin başkanı Barack Obama ve Suriye’de IŞİD’e yönelik nihai operasyonlara çevrilirken ABD’nin sahada en yakın müttefiki ise Ankara’nın “terör manları, desteklediği muhalif gruplara karşı İran destekli Suriye ordusu ilerleyişini sürdürüyordu. tarafından Suriye Devlet Başkanı Beş örgütü” olarak kabul ettiği YPG’nin ana Kimi yorumda, programı sonlandır şar Esad’ın iktidarı bırakması için “bas bileşenini oluşturduğu SDG. manın Trump’ın Rusya’yla çalışma yol kı unsuru” gerekçesiyle başlatılmıştı. Türkiye ile de bu çerçevede “muha Rusya’ya mesaj ları aramasının göstergesi olduğu belirtildi. Trump’ın bu adımının “Rusya ile liflerin eğit donatına ilişkin çalışmalar yürütüldüğü” basında yer almıştı. Ancak kısa zamanda “eğit donat” programı” başarısızlığa uğramış, eğitilenlerin çoğu ya IŞİD, Nusra’nın eline düşmüş, ya da taraf değiştirmiş, verilen silahlar da buhar olmuştu. Ancak ABD’nin CIA’nın “ılımlı muhaliflere” örtülü destek programını kaldırdığı iddiasının, Suriye’de ateşkese yönelik Rusya, Türkiye, İran’ın inisiyatifiyle Astana sürecinde varılan “çatışmasızlık bölgeleri” uzlaşısı, 7 Temmuz’da duyurulan ülkenin güneyinde Rusya ile ABD arasın çıkarlarımız çerçevesinde birlikte çalışabiliriz” mesajı içerdiği de kaydedildi. Rusya’nın uzun süredir ABD’ye bu yönde talebi olduğuna da dikkat çekildi. Trump yönetiminin Suriye’de önceliğin “Esad’ı devirmek değil, IŞİD’i yenmek olduğu” yönündeki tutumu biliniyor. Trump’ı Sessions pişmanlığı sardı! Seçimlere Rusya’nın müdahale ettiği iddialarıyla başı dertte olan ABD Başkanı Donald Trump bu kez de kendi atadığı Adalet Bakanı Jeff Sessions’ı hedef alarak, “Eğer Sessions’ın Rusya soruşturmasından kendisini çekeceğini bilseydim onu asla Adalet Bakanı olarak atamazdım” dedi. Trump’ı kampanyasının başından beri destekleyen eski senatör Sessions, Cumhuriyetçi Parti’nin önemli isimlerinden biri. New York Times (NYT) gazetesine konuşan Trump, her zamanki gibi tartışma yaratan açıklamalarda bulundu. Seçim kampanyasının Rusya’yla bağlantılı olduğu iddiası üzerine başlatılan soruşturmayı kasteden Trump, “Sessions, asla kendini geri çekmemeliydi, eğer kendisini kurtarmak için böyle bir şey yapacaksa bunu bana önceden söylemeliydi ben de başka birini seçerdim” dedi. Rusya soruşturmasında Sessions’ın ABD Senatosu’ndaki ifadelerini de eleştiren Trump dün bir grup üreticiyle bir araya gelirken kameralara pense ile poz verdi. Trump, “Ona çok basit sorular soruldu, onun da basit yanıtlar vermesi gerekirdi ama öyle yapmadı” dedi. Sessions, ifadesinde Ruslarla iletişim kurulduğu iddialarını reddetmiş, Washington Post’un Rusya’nın ABD Büyükelçisi Sergey Kislyak ile iki toplantı yaptığını ortaya çıkarması üzerine de Adalet Bakanı olarak soruşturmayı denetleme görevinden Mart ayında feragat etmişti. Trump’ın hiç hoşuna gitmeyen bu feragatın ardından Sessions’a bakanlıktan istifa etmesinin önerildiği ama bunu kabul etmediği haberleri basına yansımıştı. Trump’ın sözlerinin ardından ise Sessions, görevinin başında olduğu vurgusu yapmakla yetindi. ‘Putin’le görüştüm’ Trump, NYT röportajında Almanya’daki G20 Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ikinci toplantı daha yaptığı iddialarını da kabul etti. Putin’le akşam yemeğinde yaptığı görüşmenin yaklaşık 15 dakika sürdüğünü ve sadece “hoşbeşten” ibaret olduğunu söyleyen Trump, önceki gün Twitter’dan bu iddiayı “Putin’le gizli yemekte görüştüğüme dair sahte haberler mide bulandırıcı” gibi ifadelerle yalanlamıştı. Trump’ın, röportajda Fransa Cumhurbaşkanı için de “Macron, elimi tutmayı çok seven akıllı ve güçlü bir adam” demesi de dikkat çekti. İkili arasında tokalaşma sahneleri gündemde yankı bulmuştu. Sessions İFADE SIRASI OĞULDA... Kremlin’e yakın Rus avukat Natal ya Veselnitskaya ile Haziran 2016’da yaptıkları görüşmenin ortaya çıkmasının ardından ‘Rusya soruşturmasının’ merkezine oturan Başkan Trump’ın oğlu, Trump Jr. 26 Temmuz’da yapılacak senatonun gizli oturumunda Trump kampanyasının başkanı Paul Manafort’la birlikte İstihbarat Komitesi’nin sorularını yanıtlayacak. Soruşturmaya dahil edilen bir diğer isim olan Başkan’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner ise 24 Temmuz’da senatörlerin huzuruna çıkacak. Öte yandan Trump kampanyasını yönetmeden önce Ukrayna’da Rusya yanlısı Bölgeler Partisi adına çalışan Manaford’un birlikte yatırımlar yaptığı Rus oligark Oleg V. Deripask’a 17 milyon dolar borcu olduğu öne sürüldü. NYT’ın Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki kayıtlara dayandırdığı haber, Trump kampanyasının Rusya bağlantısına yeni bir delil olarak gösteriliyor. Yorumcuya 30 bin dolar Bu arada, Trump’ın TV’deki en ateşli savunucusu FoxTv yorumcusu Mark Serrano’nun ProActiveCommunications adlı şirketine Trump’ın 2020 kampanyası için şimdiden 30 bin dolar ödendiği ortaya çıktı. Serrano, Ivanka Trump’ı “tarihimizdeki en güçlü kadın hakları savunucusu” olarak nitelendirmek gibi Trump ailesi övgüleriyle tanınıyor. İranlı diplomatlara sınır dışı Körfez’de Katar krizine yönelik vaş başlattı. AFP’ye konuşan bir kaynak arabuluculuk çabalarıyla öne çı Kuveyt’te görev yapan aralarında büyü kan Kuveyt’ten İran’a karşı sert ham kelçi de dahil 15 İranlı diplomatın sınır le geldi. Kuveyt, ülkedeki İranlı diplo dışı edildiğini söyledi. Kuveyt’te sadece matların çoğunu sınır dışı kararı alır 4 İranlı diplomatın kalacağı savunuldu. ken Tahran’daki kültür ataşeliğini de kapama yönünde adım attı. ‘Terör’ suçlaması Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emir Kararın ülkede 2015 yılında “çöker likleri, Bahreyn ile Mısır’ın başını çek tilen El Abdali adlı örgütün İran ve Lüb tiği blokun Katar’ı “İhvan’la ilişkiler da nan Hizbullahı ile bağlantıları nedeniy hil, teröre destek vermek, İran’la yakınlaşmakla” suçlayarak ablu ka kararının ardından halihazırda Riyad yanlısı tutum izlese de, Kuveyt Körfez’de tansiyonun düşmesine yönelik çabalarıyla dikkat çekiyordu. Ancak dün Ku Katar haber ajansı Türkiye’nin Doha’daki üssüne yeni ekipman ve birlik gönderildiğine ilişkin fotoğraflar yayımladı. veyt Dışişleri Bakanlığı, Yüksek Mahkeme’nin geçen ay, “ortaya çı karılan bir terör hücresine” ilişkin görülen davada oluşuma “İran’ın yardım ettiğinin, destek verdiği nin görüldüğü” kararına işaret le Tahran’a karşı diplomatik sa le alındığı” savunuluyor. Kuveyt gazetesi El Seyassah geçen pazartesi günü yayımladığı bir haberde, güvenlik güçlerinin ortaya çıkardığı “26 üyeli bir terör hücresinden 14’ünün deniz yoluyla İran’a kaçtığı” iddiasını aktarmıştı. Bu kişilerin geçen yıl yargılandığı, ardından serbest kaldığı, savcılığın itiraz ettiği, Yüksek Mahkeme’nin ise geçen ay bu kişiler hakkında 5 ila 15 yıl arasında hapis cezaları verdiği belirtilmişti. Mahkemede sanıkların İran Dev rim Muhafızları’na çalıştığı da savunulmuştu. Körfez’in Sünni blokunun lideri görülen Riyad ile BAE ve Bahreyn’in aksine Kuveyt’in Şii İran’la diyalog kanalını açık tutma yanlısı politikası var. Geçen ocak ayında Katar Emiri’nin diyalog çağrıları, bir ay sonra İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Kuveyt ziyaretiyle yanıt bulmuştu. Reuters’ın haberine göre, Kuveyt’in nüfusunun yaklaşık üçte biri Şii. Venezüella’yı ‘yakanlar’... Çarşamba yazısında bıraktığımız yerden devam... Brezilya’da küresel sermaye ile geleneksel yerli elitlerin İşçi Partisi’nin ‘mutabakatçı sol’ hükümetine yönelik sessiz ve derin darbesini özetlemeye çalışmıştım. ‘Latin Amerika’nın kesik damarlarını onarmaya’ soyunmuş sol dalgayı kesmek için girişilen asıl şiddetli ve açık faşizan darbe girişimi ise Venezüella’da sergilenmekte. HHH 31 milyonluk Venezüella’da Bolivarcı sosyalist hareket; önce Hugo Chavez, ardından Nicolas Maduro liderliğinde 18 senedir ülkeye ve hatta bölgeye, hataları ve hatalarından çok daha büyük sevaplarıyla damgasını vurdu. Toplumun geniş kesimlerini sefaletten kurtaran, eğitim, sağlık ve kültür sorunlarına eğilen, yüzyıllardır açık ırkçılıkla itilip kakılmış yerli toplulukları kucaklayan, bağımsızlıkçılığa dayalı bu hareket, son yıllarda başaşağı gitmeye başladı. İhracatının yüzde 95’i petrole dayalı ülke, Suudilerin petrol fiyatları savaşından büyük darbe yemişti. Büyük gıda ve ilaç sıkıntısı, hiperenflasyon, üretimin paralize olması, gösteriler ve şiddet suçlarında patlama yaşandı. Yıllardır sosyalist hareketi kesmek için darbe dahil her yolu denemiş ABD destekli muhalefet, Aralık 2015’te Demokratik Birlik Buluşması (MUD) şemsiyesiyle seçimden büyük zaferle çıkmıştı. Chavez’den yadigâr Birleşik Sosyalist Parti (PSUV) ise 1999’dan beri ilk kez iktidarı paylaşma durumuna düşmüştü. Bu ortamda Maduro, krizi devlet bankalarından krediler, kur kontrollerini liberalleştirme, yabancı şirketlere daha fazla yer açmak vaatleriyle yönetmeye çalıştı. Olmadı. Şimdi muhalefetin hedefi arzulanan neoliberal düzeni geri getirmek. Her yol da mubah. HHH Dört aydır ülkede ‘iç savaş’ rüzgârları estiriliyor. Muhalefet cephesinde makul insanlar olsa bile asıl karakterini sahaya sürülen neofaşistler şekillendiriyor. Bunlar Yüksek Mahkeme binası basmaktan, doğum kliniklerine saldırmaya, Chavistalar’ı canlı canlı yakarak öldürmeye uzanan eylemler yaptılar. Protestolarda 103’ten fazla kayıpta payları büyük. Maduro uzlaşmayı sağlamak üzere yeni anayasa ve kurucu meclis seçimleri için kolları sıvayınca yine ortalık karıştı. Kurucu meclis ülke çapında halka açık toplantılarda tartışılıyor, Chavistalar muhaliflere ‘diyalog’ öneriyor. Lakin bu girişim muhalefetin yıllar sonra parlamentoda elde ettiği çoğunluğu tehdit ediyor. Bu yüzden toplumun her kesiminden adayların bağımsız olarak katılacağı, geniş temsiliyet taşıyan bu seçimleri baltalamaya çalışıyorlar. Adaylara suikastlar düzenleniyor. Muhalefet 15 senedir ilk kez 24 saatlik genel grev ilan etti. Muhalefet yasadışı bir seçim düzenledi. Toplumun yüzde 28’inin katıldığı bu seçimlerde manipülasyon eksik olmadı. Yurtdışında kayıtlı 102 bin seçmen varken, 600 bin oy çıkması gibi... HHH Maduro’nun eleştirilecek çok icraatı var. Lakin ‘diktatör’ demek pek zor. Güney Amerika’da ABD destekli pek çok liderden daha yüksek popülaritesi var. Anketler de ahalinin 2019 Ocak’ında bitecek görev süresini tamamlamasını istediğine işaret. Maduro, 2018 başkanlık seçiminin öngörüldüğü gibi yapılacağını duyurdu. 2016 sonunda ertelenen yerel seçimler bu yıl sonunda düzenlenecek. HHH Yaşananlar dünyaya ‘popülist diktatörlüğe karşı demokrasi’ diye sunulmaya çalışılıyor. Malum; her ideolojiye doğal olarak içkin popülizmi diktatörlükle anmak artık moda. Asıl meselenin bunun içinin nasıl doldurulduğu olduğunu sorgulayanı ara ki bulasın! Venezüella, ilk yazıda aktardığım Brezilya ile birlikte en çok da dünyaya soldan bakanları ilgilendiriyor. Zira bu kesim, Bolivarcı devrim süreci ve katılımcı demokrasiyi gömmeye, bunun yerine neolieral düzeni getirmeye yeminli oligarşik yapıdan süzülen haberlerle gözlerinin kör edilmesine teşne görünüyor. Haber kaynaklarını sorgulamadan bu iki ülkedeki açık darbe girişimlerine ‘sessiz, tarafsız yahut kararsız kalmaya’ yöneliyorlar. En başta böylesi bir tavra itiraz etmek gerekir. Latin solunun pek çok hatası bulunsa dahi, aslolan bunu nereden ve nasıl eleştirdiğimiz olmalı. NSU davasında mütalaa haftaya Almanya’da 2000 2007 tarihlerinde sekizi Türk 10 kişinin ölümünden sorumlu tutulan aşırı sağcı NSU örgütüyle ilgili davada savunma avukatlarının ses kaydının kalitesi konusundaki itirazları nedeniyle savcının mütalaasını açıklaması mahkeme heyetinin kararı ile önümüzdeki haftaya ertelendi. DW Türkçe’nin haberine göre Münih’te dört yıldır devam eden davada tüm deliller mahkemeye sunuldu. Davada sıra savcının görüşünü açıklamasına geldi. Savcının mütalaasının yaklaşık 22 saat süreceği tahmin ediliyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle