04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Mısır’da turistlere bıçaklı saldırı Mısır’ın ünlü turistik bölgesi Kızıldeniz kıyısındaki Hurgada’da bıçaklı saldırı dehşeti yaşandı. Sahildeki turistlere yönelik olarak dün bir kişinin bıçakla düzenlediği saldırı sonucu iki Ukraynalı kadının yaşamını yitirdiği, dört kadının yaralandığı bildiril di. Reuters ise ölenlerin Alman turistler olduğunu duyurdu. Saldırganın yakalandığı, gözaltına alındığı, eylemi gerçekleştirme nedenine ilişkin sorgusunun sürdüğü duyuruldu. Kanlı eylemi gerçekleştiren kişinin yüzerek sahile çıktığı iddialar arasında. Saldırganın IŞİD bağlantılı olabileceği, cihatçı örgütün daha önce de bıçaklı vahşet haberlerine konu olduğuna işaret ediliyor. Cumartesi 15 Temmuz 2017 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Katar’a kefil oldu [email protected] 7 TrumpMacron Paris’te de gaflarıyla gündemde Bütün yurtdışı gezilerinde gaflarıyla gündem olan ABD Başkanı Donald Trump, Paris ziyaretinde de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un eşi Brigitte Trogneux’ya “iltifatıyla” kendinden söz ettirdi. Eşi Melania Trump’la birlikte onur konuğu olarak davet edildiği Bastille Günü törenleri öncesinde Macron çiftiyle önceki gün Paris’teki Invalides Müzesi’ni gezen Trump’ın, Macron’un kendisinden 25 yaş büyük eşiyle tanışırken “Çok iyi durumdasın” dediği görüntüler sosyal medyada gündem oldu. Trump, ardından Macron’a dönerek “Çok iyi durumda” diye ekledi. Ancak bununla da yetinmeyip bir kez daha Trogneux’ya dönerek “Güzel” dedi. Bu sözler hem eşi hem de Macron tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Trump, dün de Bastille Günü olarak da adlandırılan Fransa Ulusal Günü törenlerine katılırken protestoların da hedefindeydi. Protesto alanlarını “Trumpsız Bölge” ilan eden eylemciler, “Nefrete Hayır!” “Gezegeni kurtar! Diren!” pankartları taşıdı. MPaatcrroonnb’deannimgenerale: Öte yandan Macron, askeri politikayla ilgili yıllık olağan konuşmasında Genelkurmay Başkanı General Pierre de Villiers’e yüklendi. Fransız basınında Macron’un savunma bütçesini 2017’de düşürüp 2018’de yeniden yükseltme politikasını eleştiren Villiers’in, bir parlamento komitesine “Macron’un benimle dalga geçmesine izin vermem. Aptal olabilirim ama ne zaman kandırıldığımı bilirim” dediği yazılmıştı. Macron, “Bu kirli çamaşırları, kamu önünde yıkama çabasıdır. Bazı taahhütler verdim. Sizin patronunuz benim” diyerek sert çıktı. Trump Jr. skandalında ‘Rus ajanı’ ABD Başkanı Trump’ın, Paris’te temasları sırasında ülkesinde oğlu Donald Trump Jr’ın Rusya hükümetine yakın bir avukatla yaptığı görüşmeyle ilgili skandalın yankıları da sürüyordu. NBC News kanalı, Haziran 2016’daki görüşmeye, ABD’de Rusya için lobicilik faaliyeti sürdüren eski bir Sovyet karşıistihbarat ajanının da katıldığını ileri sürdü. Trump Jr., Rus avukat Natalya Veselnitskaya’yla görüşmesini kabul etmiş ancak yanında başka bir Rus daha olduğundan söz etmemişti. Putin’i davet edeceğim Bu arada Başkan Trump’ın Paris’e giderken Air Force One uçağında gazetecilerle yaptığı görüşmelerin tutanakları yayımlandı. Trump, Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale konusundaki bir soruya, “Putin’le bir sonraki görüşmemde ‘Aslında kimi tutuyordun?’ diye soracağım” dedi. Tek istediğinin Rusya ile harika anlaşmalar yapmak olduğunu belirten Trump, Moskova ile ilişkisi olduğu iddialarını da bir kez daha reddetti. Trump, Putin’i Beyaz Saray’a davet edip etmeyeceğine dair soruya da, “Bu doğru bir zaman değil, ancak cevap ‘evet ederim” ifadesini kullandı. ‘Doha’nın terörle mücadeledeki katkılarına şahidim’ diyen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Körfez krizinin ‘orta vadede çözüleceğini’ söyledi Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır’ın başını çektiği blo kun, terorizme destek verdi ği iddiasıyla Katar’a yönelik yaptırımları devam ederken Dışişleri Bakanı Mevlüt Ça vuşoğlu dün Katarlı mevki daşını Ankara’da ağırladı. Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Tani, bir ayı Çavuşoğlu ile El Tani dün Ankara’da görüştü. geride bırakan krizin ardından dün Ankara’da temaslarda bulundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edilen El Tani ile basının karşısına geçen Çavuşoğlu, “Katar’ın en başından beri terörle mücadeledeki kararlılığı ve terörle mücadelemize verdiği desteği gören ve şahit olan kişilerden bir tanesiyim” dedi. sünün kapatılmasına ilişkin talebin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Üsle ilgili anlaşmanın onaylandığını ve şu anda uygulanma aşamasında olduklarını söyleyen Çavuşoğlu, bu safhada teknik ekiplerin gerekli çalışmaları sürdürdüğünü aktardı. ‘ABD karşı değil’ ‘Üs kapatılmaz’ Çavuşoğlu şu ifadeleri kullandı: “Katar’ın başından beri sağduyulu yaklaşımını da takdir ediyoruz. Süreci tırmandırmayarak, diyaloğa açık olduğunu fakat diyalog içerisinde ambargoların ve alınan kararların kaldırılması gerektiğini net şekilde söylemiştir. Ortada suçlama varsa delillerin de net şekilde ortaya konması gerekir. Ve taleplerin uluslararası hukuku ve ülkelerin egemenlik haklarını ihlal etmemesi lazım.” Ayrıca Riyad bloku tarafından Doha’ya yöneltilen ültimatomlara da işaretle özellikle Katar’daki Türk üs ABD’nin üssün kurulmasına ilişkin tutumunun sorulması üzerine ise “Amerikalılarla böyle bir problem yok ki, Amerika’nın itirazı da yok. Yani bu anlaşma iki egemen ülke arasındaki bir anlaşma. Körfez ülkelerinin de böyle bir şart koşması iki ülkenin egemenliğe aykırıdır. Üçüncü bir ülkenin de bu konuda Katar’a veya Türkiye’ye söz söyleme hakkı yoktur. Herkes buna saygı duyacak. Bugüne kadar da hiçbir itiraz olmadı” dedi. ABD’li kaynaklar ise Türkiye’nin üs inşasından rahatsızlık duyduklarını açıklamıştı. Türkiye’nin krizin çözümüne yönelik Kuveyt ve ABD’nin girişimlerine destek AL JAZEERA MANEVRASI RdAdkakKdzrğJBmbrataniailüaaıkniiiarhliJnşcmaemzknaomikaaiaaebaldksdkilaazldkyalanoeeilüıeeent,ign,naekyrloamnı“segİaaıdanlnÇir“Nemtnfröz’egaArgneailyareoneirytebdıil’klaledvtnliuaıidıiJrnilşsşenezevrineriadykateıcarasinaskznenloaenyeiiddeeasonağipsletrianuısaeleü”vltiiamendnnrdeaniersKtkoitdkudaildedtırşımala“llo’keeelsmmedunHdleatelnirkekanıığiybeneaialn.ruii”dyrouiiiğsdDrymı,bnrşekaınhınkiğıa“ia1ellakçpıay3aoH”uedpınplıvndelvakkdsnüeıomkealgBrdreluaaikvamoitıAyaiAvnnennküamıKrebldruaeıdlrEmmmuDeaaiaitsdnkızyrptkrDriaoesaueikoemuaddöçsıvethtllrncdedbıaiıgikuıavaşk”mruudesnulienmlürtfeşmhüıari.ablaibzç;dtrkatülTdnlTüiauiöenriAie.V.l verdiğini söyleyen Çavuşoğlu, olumlu adımların da atıldığını savunurken çok kısa sürede olmasa bile orta vadeli bir süreçte sonuç alınacağına inandığını kaydetti. El Tani de verdiği destek için Türkiye’ye teşekkür ederken “Abluka üzerinden 40 gün geçti, Katar’a yönelik suçlamaları ispat edecek bir kanıt sunulmuş değil” dedi. El Tani, Türk üssü için, “Herhangi bir devlet askeri işbirliği hakkına sahiptir” ifadesini kullandı. Öte yandan iki ülke Yüksek Stratejik Komite Toplantısı’nın üçüncüsünü gerçekleştirmek için de çalışmalarını hızlandırdı; hedefin Katar Emiri ile Erdoğan’ı bir araya getirmek olduğu belirtiliyor. l ANKARA/Cumhuriyet IŞİD’in Suriye’deki kalesi Rakka’ya yönelik ABD destekli SDG’nin operasyonları sürerken bölgede iki ateş arasında kalan siviller zorlu yaşam koşullarıyla mücadele ediyor. Havana’dan tıbbi destek Suriye’de altıncı yılındaki savaşta insani krizin boyutu her geçen gün ağırlaşırken Şam’a Havana’dan ittifak çağrısı yinelendi. Küba büyükelçiliği heyeti Suriye’nin başkenti Şam’da bir askeri hastaneyi ziyaret ederken doktor yardımı önerisinde de bulundu. Hastane yetkilisi General Hasan Haddan da “Emperyalizme ve siyonizme karşı savaşta Suriye ve Küba birliktedir” ifadelerini kullandı. Venezüella merkezli TV kanalı Telesur’un haberine göre Haddan, “Batı’nın yaptırımlarına rağmen Suriye’deki askeri hastanelerin ayakta kaldığını” savunarak altı yıldır süren savaşı “Suriyeliler için 3. Dünya Savaşı” olarak nitelendirdi. Öte yandan, krize çözüm bulmak için yedinci kez toplanan Cenevre Konferansı sürerken Washington’daki IŞİD’le Mücadele Koalisyonu’nun toplantısının ardından basına konuşan ABD’nin IŞİD ile mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, ülkenin güneybatısında geçen hafta ilan edilen ateşkesin devam ettiğini ve bunun da umut verici bir gelişme olduğunu söyledi. Rusya’dan gözlemci Irak ve Suriye’de 65 bin kilometrekarenin üzerinde bir alanın IŞİD’den temizlendiğini savunan McGurk, Rakka’daki operasyon ile ilgili olarak YPG’nin ana unsuru olduğu Suriye De mokratik Güçleri’nin kent merkezinin içlerine doğru ilerlediğini belirtti. “Onları desteklemekten gurur duyuyoruz” dedi. McGurk, Kremlin hükümetinin Suriye’de ateşkes bölgelerinde ihlalleri engellemek için gözlemci göndereceğini, Rusya’nın Suriye hükümetinin ateşkesi bozmasını istemediğini de kaydetti. Bu arada Şam’a yakın Al Masdar’ın haberine göre Suriye’nin güneyinde Rusya, ABD ve Ürdün’ün arabuluculuğuyla varılan çatışmasızlık anlaşmasına ilişkin Nusra ilintili Tahrir El Şam ile ÖSO ortak bildiri yayımlayarak, ateşkese uymyacaklarını, Suriye ordusuna karşı birlikte savaşacaklarını açıkladı. Kudüs’te yüksek tansiyon Batı Şeria’da İsrail güçlerince öldürülen Filistinli gencin cenazesinde öfke vardı. Mescidi Aksa’ya girişe yönelik dünkü İsrail engellemesi de tepkilere yol açtı. İsrailFilistin arasında gerilim dün bir kez daha yükseldi. Kudüs güne silah sesleriyle başladı. Eski Şehir bölgesindeki Mescidi Aksa’nın Aslanlı Kapı kısmında üç Filistinli İsrail polisine ateş açtı. Silahlı saldırganların olaydan son ra Mescidi Aksa’ya kaçtıkları ve burada polis tarafından öldürüldükleri, yaralanan üç polisten ikisinin de hayatını kaybettiği açıklan dı. Yaşları 19 ile 29 arasında değişen, akraba oldukları savunulan üç saldırganın İsrail’in kuzeyindeki Umm alFahm kentinden olduğu bildirilirken İsrail, saldırılar nedeniyle Mescidi Aksa’da cuma namazının düzenlenmeyeceğini açıkladı. Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netahyahu ile telefonda görüştüğü ve saldırıyı kınadığı belirtildi. Öte yandan Filistin Sağlık Bakanlığı, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinliler ile İsrail güçleri arasında çıkan çatışmada 18 yaşındaki Filistinli bir gencin hayatını kaybettiğini duyurdu. Tarkan’la ‘beraberlik’ destanı Tarkan’ın “Açık Hava”daki efsane konserlerinden biri izledim. Muhteşem bir terapi gibi geldi. Uzun zamandır yitirdiğimi düşündüğüm “iç sevincimi”, kendime bu kerte somut hissettiren bir ortamda bulunmamıştım. Altı bin kişilik Harbiye Açık Hava tiyatrosu ağzına dek dolu. Tarkan burada on konser vermiş. On konser de böyle doluymuş. Herkes “on konser daha verse, onların da aynı oranda gene dolu olacağını” söylüyor. İstanbul’un harika yaz gecelerinden biri. Ne serin, ne sıcak. Tepede tepsi gibi bir ay var. Dumanların içinde sahnede podyum yarılıyor ve içinden bir anda sihirbaz gibi Tarkan fırlıyor. Kat kat yükselen tiyatronun merdivenlerinde ani bir elektriklenme oluyor. Bir sevinç dalgası herkesi kaplıyor. İlk şarkıya girmeden önce Tarkan, koca bir tebessümle olduğu yere zamklanıyor. Hepimizin adeta tek tek gözünün içine bakıyor. Herkesi o salisede avcunun içine alıyor ve Açık Hava’yı cümleten sahneye mıknatıslıyor. O ilk andaki bağ, sonra konser boyu hiç çözülmüyor ve giderek büyüyor... İnanılmaz bir şeytan tüyü... Şeytan tüyünün insan haline bürünmüş şekli. Eskiyeni Türkiye yan yana “Tarkan’ı bir cümleyle tanımla” deseler, bunu söylerim: 44 yaşındaki sanatçının olağanüstü bir sahne ışığı ve karizması var. ’90’lı yılların ortasında daha yolun en başındayken, “Pera Palas”ta kendisiyle bir söyleşi yapmış ve sormuştum: “İyi bir pop şarkıcısı için ne lazım? Ses ve duygu yeter mi?” “Sesin yanında çok şey gerekiyor” diyen Tarkan ilave etmişti: “Mesela karizma. Karizma her şeyi alıp götürüyor. Madonna’da ne ses var, ne müzikalite, ne de fizik. Ama karizma var onda. Bir şekilde bakmasını, kendini satmasını iyi biliyor. Bir şekilde şarkılarıyla kendini bütünleştirmeyi biliyor. Bence sesin dışında, düşünceler, fikirler, kıyafetler, saçla, başla her şeyin bir bütün olması gerekiyor. Bir popçunun çok iyi bir şarkıcı olması gerekmiyor aslında.” Tarkan’ı çeyrek asır önce bana söylediği bu sözlerle tanımlayabilirim. Tarkan’ın son şarkılarıyla, biraz fazla “mükerrer” bulduğum için çok ilgili değilim. Şahsen “Aacayipsin”, “Hepsi Senin mi?” döneminin parçalarını daha heyecan verici ve sürükleyici buluyorum. Ama sanatçının bir “sosyolojik vaka” olarak incelenebilecek karizmasına kimsenin kayıtsız kalamayacağını düşünüyorum. İki saati aşkın süre alev topu gibi örneğin Tarkan hiç yerinde durmadı. Sevimli, sıcak, cana yakın halleri ve bitmeyen enerjisiyle “Açık Hava”daki herkesle “gönül bağı” kurdu. Ya da “gönül bağı” kurduğu duygusunu verdi. Öyle ki konser sonunda eski Türkiye’nin “mini etekli kadınlarıyla”, “Süslümanlar” ve “muhafazakâr türbanlı”lar, hep birlikte eller havada modunda neşeyle fıkır fıkır tempo tuttular, yan yana dans ettiler ve beraber şarkı söylediler. Tarkan “eskiyeni Türkiye”yi, içinde bulunduğumuz konjonktürde olağanüstü doğallık ve içtenlikle bir araya getirdi, kaynaştırdı. Bir ‘kaleideskop’ gibi Asla bitmeyecekmiş izlenimi veren OHAL zamanlarında bu çok spontan “birlik, beraberlik” duygusunun, insana ne oranda iyi geldiğini anlatamam. Tarkan ne kadar farkındadır bilmiyorum ama sahnede olduğu 2 saati aşkın süre boyunca bize artık unuttuğumuz harikulade bir “normalleşme anı” hediye etti. Yıllar öncesinde yaptığımız o “Pera Palas” söyleşisinde “Ses elbette ki önemli. Ama ses güzelleştirilebilir bir şey” demiş ve eklemişti: “Ses sırf Allah vergisi değil. Ben asıl duygunun Allah vergisi olduğuna inanıyorum. Duyguyu aktarmayı bilmek çok önemli!” Tarkan işte tam duyguları geçirmeyi ve aktarmayı iyi biliyor. Onu bizim indimizde bu kadar özel ve benzersiz kılan bu. “Şeytan tüyü” de bu üstün “duygudaşlık” yaratma kabiliyetinden geliyor. O zamanlar çalıştığım Milliyet gazetesinde “26 Şubat 1995” tarihinde yaptığım söyleşinin girişine, “Tarkan’la konuşmak ‘kaleideskop’ bir dürbünden içeri bakmaya benziyor” diye yazmışım: “Renkler kırılıyor, ayrılıyor, çoğalıyor, bir araya gelip patlıyor ve sonra parça parça olup yeniden dağılıyor.” Harbiye “Açık Hava”dan yıllar sonra aynı “kaleideskop” duygusuyla ayrıldım. Keşke o renk cümbüşü hep bir arada tutulabilse… Çin’den Nobel’e vize yok Nobel Barış Ödüllü muhalif yazar ve aktivist Liu Şiaobo’nun önceki gün yaşamını yitirmesinin ardından “tedavi görmesi için zamanında hapishaneden çıkarılmadığı” gerekçesiyle Pekin’e tepkiler sürerken Nobel Ödül Komitesi Başkanı Berit ReissAndersen cenazeye katılmak için Çin’den vize alamadığını söyledi. Oslo’daki Çin elçiliği ise Andersen’in vize için aileden davet, uçak bileti, otel kaydı gibi belgeler sunmadığını belirtti. Andersen ise yazarın eşinin ev hapsinde tutulduğuna işaret etti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle