04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 15 Temmuz 2017 6 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun şimdilik sonuçlandırdığı “Adalet Yürüyüşü” Emre Hoca’nın (Kongar) da saptadığı gibi ve benim tanımımla AKP Cemaati’nin kimyasını bozmuş durumda. Akmedya’nın (Ragıp Duran’dan ödünç aldım) her türlü çarpıtmayı ve dayanaksız suçlamayı da içeren yayınları bu saptamanın kanıtı olarak gözler önünde duruyor, kulaklara yansıyor. AKP yönetimi, dokunulmazlıkları nedeniyle paniklemiş görünüyor ama teknolojinin katkısıyla arşivlenmiş eski bilgilerin internet aracılığıyla neredeyse yağması Akmedya’yı zora sokuyor. Çünkü Akmedya kapsamındaki gazete ve televizyonlardaki haberlerle şimdi “FETÖ’cü hain” olan Fethullah Gülen’le “Hizmet Hareketi” dedikleri çalışmalarını nasıl sahiplendiklerinin, övgülere boğduklarının geçmişteki örnekleri kayıtlara geçmiş durumda. Örneğin Yeni Akit gazetesinin Facebook ile Twitter’da dolaşan iki kupürü ilginç. 29 Kasım 2013’teki manşetinde şu cümleler var: “2006’da TMK’de değişiklik yapıldı. Gülen’i AK Parti kurtardı. 2000 yılında 10 yıl hapis talebiyle DMG’de yar gılanan Fethul re reva gör lah Hoca Efen düğü yakla di, 2006 yı şımı, iktidarı lında AK Par nın ilk yılların ti Hükümeti’nin da pek anla Terörle Mücade şılamamıştı. le Kanunu’nda Çünkü ulus yaptığı değişik lararası örgüt likle beraat etti... ve kuruluşları 4 Aralık 2013’teki manşet de şöyle AKP Cemaati’nin tek yanlı bilgilendirme konusunda ola kurgulanmış: “CHP’den Değişen Kimyası... ğanüstü bir başarı yakala ‘Gülen’i bitirin’ mıştı. önergesi. 2004 Uluslarara MGK’sindeki ‘Cemaat’in bitirilmesine sı örgüt ve kuruluşlar sonunda gerçeği yönelik önerinin sahibi olan dönemin öğrenme olanağını buldular ve kendi Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer’in lerine çekidüzen verdiler. AK Parti kararı uygulamayınca, arka Sorun hapisteki gazeteci sayısıyla bahçesi olan CHP’yi devreye soktuğu son günlerde yine gündeme geldi. ve 72 CHP’li vekilin ‘Gülen Cemaati ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Baş dershanelerinin araştırılması’ için öner kanı Erdoğan, BBC’nin yaptığı söyle ge verdiği ortaya çıktı.” şide (12 Temmuz) şöyle demiş: İşte size FETÖ’nün nasıl korunup “Şu anda içeride olanların gazeteci desteklendiğini özetleyen kanıtlar. lik sıfatları yok. Bunlar ya terör örgütle Ama gel gör ki “AKP Cemaa riyle beraber hareket etmişlerdir ya da ti FETÖ’ye karşı, CHP ise destekliyor” silah bulundurmaktan içeriye girmişler safsatasından geçilmiyor. dir. (...) HHH Ama ceplerinde bir sarı basın kar AKP Cemaati’nin, kendisine biat et tı değil, gazeteci kartı vardır. Bunun meyen yayın organları ile gazetecile la beraber de kendilerinin gazeteci ol duğunu iddia etmişlerdir. Ve şu anda da sizin ifade ettiğiniz şekilde 170 tane gazeteci filan içeride yok. Bunların hepsi yalan. Böyle bir şey söz konusu değil. (...) Bu yalanlarla da dünyayı kandırmayalım.” HHH Ülkemizde gazetelerle en yakın ilişkiyi sürdüren bir bağımsız(!) kamu kurumu var. Basın İlan Kurumu. Cumhurbaşkanlığı temsilcilerinin de yer aldığı genel kurulu, 1 Ocak 2017’de gazetelere resmi ilan ve reklam vermek için arayacağı koşulları belirleyen yönetmenliği yürürlüğe soktu. Yönetmeliğe göre, basın kartı taşıyanların yanı sıra, 5953 sayılı Basın İş Yasası kapsamın da olmak koşuluyla lise mezunları için 18 ay, yüksekokulların iletişim bölümü mezunları için 12 ayı, doğrudan iletişim fakültesi ve yüksekokullardan mezun olanlar için de 6 ay çalışanları gazeteci sayıyor. Bu süreler basın kartı almak için gerekli süreyi doldurmadıkları için de çalıştıkları işyerinin verdiği gazeteci kartlarını taşıyorlar. Özetle basın kartı gazetecilik için tek ölçüt değil. Üstelik verilmesi zor “iptal edilmesi” ise öylesine kolay ki. Anımsatayım dedim... 100 gündür tek başına Muhasebe çalışanımız Emre İper, ByLock kullandığı iddiasıyla tutuklu. Hakkında kullanıcı olmadığına ilişkin bilişim uzmanı raporu var ancak savcılığın bununla ilgili bir işlem yapıp yapmadığı bilinmiyor. Adalet çığlığı CHP’li Arslan, tutuklu zindanları aştı gazeteci ve yöneticilerimizi ziyaret etti CANAN COŞKUN Cumhuriyet iddianamesini hazırlayan savcılardan Yasemin Baba’nın, ByLock kullandığı iddiasıyla tutuklanmasını istediği muhasebe çalışanımız Emre İper, 18 Nisan’dan bu yana Silivri Cezaevi’nde tecritte tutuluyor. İper, hakkında ByLock kullanıcısı olmadığına ilişkin adli bilişim uzmanı raporu bulunuyor. Ancak dosya hakkında kısıtlama karara verildiği için savcılığın 100 gündür bu konuda bir işlem yapıp yapmadığı bilinmiyor. Savcı Baba, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016’da başlattığı bir soruşturma kapsamında gözaltına aldırana dek ifadeye çağırmadığı İper’in ByLock kullanıcısı olduğunu iddia ederek tutuklanmasını talep etti. Bu talebe ise Ankara’daki soruşturma dosyasında yer alan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın (KOM) 3 satırlık bilgi notu gerekçe gösterildi. İper’in tutuklanmadan önce alınan cep telefonunun yedeklemesi soruşturma dosyasında olmasına karşın savcılık tarafından cep telefonu ile ilgili bugüne kadar rapor aldırılmadı. Bunun üzerine İper’in avukatları tarafından yeminli adli bilişim uzmanından mütalaa alındı. IMEI geçerli değil Mütalaada İper’in telefonunda ByLock kurulu olup olmadığının, kurulup kaldırıldıysa izinin tespiti ile ilgili inceleme yapıldığı belirtilerek, “Emre İper’e ait telefonun yedeğinde yapılan arama sonucunda ByLock adlı yazılımın kurulduğuna ya da kurulup kaldırıldığına dair ize rastlanmamıştır” denildi. İper’e yönelik ByLock kullanıcısı suçlamasında fiilin işlendiği tek tarih olarak 26 Ağustos 2014’ün gösterildiği belirtilerek, bunun programın kurulma tarihi mi mesajlaşma tarihi mi olduğu bilgisinin eksik olduğu kaydedildi. İncelemede, suç tarihini kapsayan 24 Ağustos 2014 ile 29 Ağustos 2014 tarihleri arasında telefonda hiçbir dosyaya erişim yapılmadığı ve hiçbir dosya oluşturulmadığı tespit edildi. Mütalaada, ByLock tespit dökümünde İper’in olduğu belirtilen IMEI numarasının geçerli olmadığı kaydedilirken, “Bu numaranın IMEI numarası olabilmesi için 15 haneden oluşması gereklidir. Bu numara 14 hane olup, 1 hanesi eksiktir” denildi. l İSTANBUL CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhuriyet ve Sözcü yazarlarını, yöneticilerini ve çalışanlarını ziyaret edtti. CHP’li vekil Arslan, Silivri izlenimlerini ise şöyle paylaştı: “13 Temmuz’da, Silivri Cezaevi’nde haksız olarak tutuklu bulunan Cumhuriyet yazarları ve yöneticilerinden Ahmet Kadri Gürsel’i, Akın Atalay’ı, Mehmet Murat Sabuncu’yu, Ahmet Şık’ı, Güray Tekin Öz’ü, Turhan Günay’ı, Musa Kart’ı, Önder Çelik’i, Bülent Utku’yu, Hakan Kara’yı, Mustafa Kemal Güngör’ü, Yusuf Emre İper’i ziyaret ettim. Tutuklu arkadaşların sağlık durumları iyidir. Şikâyet ettikleri konular; haksız tutuklamalar ile geciken adalettir.” Arslan aracılığıyla tutuklu yazarlarımız ve yöneticilerimizin gönderdiği mesajlar şöyle: Murat Sabuncu: Başımız dik, şimdiye kadar hiç eğilmedik. Hiçbir suçumuz yok, haksız yere Murat Sabuncu Kadri Gürsel Musa Kart tutuklandık. Biz gazeteciyiz, ayın 24’ündeki duruşmada gazeteciliği savunacağız. Kadri Gürsel: Enis Berberoğlu’nun tutuklanması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bunun sonucunda, Türkiye’de demokrasi tarihinin en kalabalık kitle eylemi olan Adalet Mitingi gerçekleştirildi. Unutulmasın ki, o taşan bardağı dolduran damlaların arasında biz Cumhuriyet gazetesi tutukluları da varız. İktidara düşen görev, sokağa dökülen adaletsizlik öfkesini büyütmek yerine, adaletsizlikle doldurduğu bardağı boşaltmak, yani halkın acil adalet talebini karşılamaktır. Musa Kart: Bir hukuk devletinde insanlar yargılanmadan cezalandırılamazlar. Ama bizde tam tersi oldu. Dokuz aydan beri sürdürülen tutukluluk hali peşin cezaya dönüşmüştür. Evet bu ağır bir mağduriyettir ancak ülkemizde daha büyük mağduriyetler yaşanıyor. Emre İper: Bizdeki adalet duygusuyla bir yere gelenler, adaleti çiğneyerek bizi susturmaya ve yok etmeye çalışıyorlar. l İSTANBUL / Cumhuriyet Fransız aydınlar 12 davayı takip edecek Fransız gazeteci, yazar ve aydınlar, Türkiye’deki tutuklu gazeteci ve yazarların özgürlüklerine kavuşabilmesi için dayanışma kampanyası başlattı. Sivil Medya Yazarları Derneği (Scam) ve Albert Londres Ödülü’nün öncülüğünde bir araya gelen aydınlar, meslektaşlarını kaderlerine terk etmemek adına başlattıkları çalışmada, aralarında gazeteci Bernard Pivot, gazeteci Patrick de SaintExupéry, gazeteci ve yazar Pierre Haski, gazeteci ve yazar Edwy Plenel, belgeselci JeanXavier de l’Estrade ve çizer Plantu’nun da bulunduğu 12 isim, Türkiye’de tutuklu bulunan tüm gazeteci ve aydınları temsilen 12 kişinin dava sürecini takip edecek. Aydınlar tarafından davası takip edilecek isimler ise şunlar: “Musa Kart, Turhan Günay, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, İnan Kızılkaya, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Cihan Acar, Ayşenur Parıldak, Tunca Öğreten, Meltem Oktay ve Kazım Kızıl.” l İSTANBUL/Cumhuriyet BÜYÜKELÇİ FrIes’tan hukuk ve adalet vurgusu Fransa’nın 14 Temmuz Ulusal Bayramı önceki akşam İstanbul Beyoğlu’ndaki Fransa Sarayı’nın bahçesinde gerçekleştirilen bir etkinlikle kutlandı. Burada bir konuşma yapan Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Charles Fries, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümüne işaretle 15 Temmuz törenlerinin, “Fransa açısından, anayasal düzeni ve ülkenin demokratik ve yasal kurumlarını savunmak için mücadele eden Türk halkının, olağanüstü yürekliliğini selamlamak için bir kez daha vesile olacağını” belirtti. Fransa’nın ve Türkiye’nin geçtiğimiz dönemlerde terör saldırılarına maruz kaldığını hatırlatan Fries, yaşananların teröre karşı daha fazla mücadele etme konusundaki ortak kararlılığı pekiştirdiğini de kaydetti. Fries’ın “Ancak bu mücadele, hukuk devletine, temel özgürlüklere, adalete ve insan haklarına saygı çerçevesinde yürütülmelidir” şeklindeki vurgusu da dikkat çekti. l Dış Haberler Büyük Adalet Yürüyüşü ve sonrası 15Haziran Perşembe günü Ankara Güven Park’ta başlayıp 8 Temmuz Cumartesi İstanbul Dragos’ta sona ererek 9 Temmuz Pazar günü Maltepe miting alanında milyonlarca kişinin katıldığı görkemli buluşmayla zirveye ulaşan Büyük Adalet Yürüyüşü, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir siyaset önderi ve birey Kemal Kılıçdaroğlu olarak zaferidir. Böyle bir deneyimden başarıyla geçmiş olan kişi ne siyaset adamı ne de bir insan teki olarak eskisi gibi kalabilir. Başarı hiç kuşkusuz aynı zamanda CHP kurmaylarının ve bütünüyle örgütündür. Bu demektir CHP ve Türkiye yeni bir dönemin eşiğindedir… HHH Fakat asıl sorun da burada başlıyor… Bu nasıl bir dönem olacak, ya da olmalı?... Düşündüklerimi hızla birbiri ardına sıralamalıyım… Her anlamda ve alanda böylesine bölünmüş bir ülkede CHP en azından yakın bir dönem için tek başına iktidar olma hayali kurmaktan uzak durmalıdır… Öncelikle yapması gereken kendi Atatürkçü, yurtsever, çağdaş, aydınlanmacı tabanını daha da güçlendirip sıkılaştırmak, sayıca arttırmaktır… Asla ödün vermemesi gereken başlıca konu budur. Sağdan oy alma olasılığı sıfıra yakındır. Er geç dağılıp çökmesi kaçınılmaz olan AKP’ye oy veren seçmen, CHP’ye değil, kurulması kaçınılmaz olan Merkez Parti ya da partilere yönelecektir… CHP’nin büyümesi, aydınlanma düşüncesini, eğitim ve örgütlenme yoluyla yoksul ve orta tabaka kitlelere ulaştırmaktan, onlara ekonomik ve sınıfsal bilinç kazandırmaktan geçer. Bunun dışında sağı kazanmaya yönelik söylemler ise, amaçlananın aksine, birleştirici, toparlayıcı olmak yerine bir zaman sonra asıl tabanı partiden uzaklaştırır. Bu bir dost uyarısıdır. HHH Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Genel Başkanı’na bütün ülkede prestij ve sempati kazandıran Büyük Adalet Yürüyüşü, soldan gelen kimi eleştirilerin zorlama ve tutarsızlığı; AKP yönetiminin ise inişli çıkışlı, tehditkâr saldırıları ve yanı sıra bir gübre kokusuyla da anımsanacaktır… Bu partinin hiç de uzak olmayan bir gelecekte dağılıp çökeceğinden kuşku duymuyorum. Bu sadece bir dilek değil, gerçekçi bir gözlem sonucudur. 2002’deki erken seçimden günümüze bu partinin ve liderinin serüveni gözden geçirildiğinde, AKP’nin bütünüyle bir emperyalist proje ürünü olduğu açık seçik görülecektir. O günden bu güne başında aynı kişi bulunan MHP’nin de bu projenin dışında olmadığını, söz konusu partinin ve kişinin ülkeyi tek adam yönetimi uçurumuna sürükleyişteki öncü işlevi yine açık seçik göz önündedir. AKP sağı, gerçekte Türkiye’deki sağın yüzde beşini bile temsil etmez. Emperyalizm destekli oyunlar, tehditler, saldırılar aşılarak bir Merkez Parti kurulabildiğinde bu çok açık görülecektir… Böyle bir birlikteliğin sağlanması, kişisel inançların siyasete karıştırılmaması gerektiğinin bilincinde olan, Cumhuriyetin değerlerine saygılı, liberal düşünceli kişilerin ve çevrelerin sevgili ülkemize karşı, bir yurttaşlık, vicdan, insan olma görevidir… HHH CHP’nin ve kurulacak olan Merkez Partinin siyasette, kültürde ve ekonomi alanında hiç de güç olmayacak birlikteliğinin, giderek daha gerçekçi bir çizgiye yönelmesi kaçınılmaz olan HDP’den destek almasıyla ülke normalleşme yoluna girecektir… Sol ise kendi değerlerini daha cesurca savunmak ve daha özgürce örgütlenmek olanaklarına sahip olacaktır… HHH İki aşamasında birlikte yürüdüğümüz ve en son yürüyüş sonrasında beni dinlendiği karavanda kabul etmek inceliğini gösteren Kemal Kılıçdaroğlu’yla bu buluşma ve görüşmelerimiz en değerli anılarım arasında yer alacak; değerli ressam dostum Sali’yle hazırlamayı planladığımız ve çalışmalarına başladığımız yürüyüş kitabı ise sanatsal ve toplumsal eylem ilişkisi alanında sanırım kalıcı bir örnek oluşturacaktır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle