28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 12 Temmuz 2017 TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN yyAüMLozEAdMCeUA2kRK.9L8I sEunllfulağsaygoönraedzeağmil 1 Ağustos’ta pazarlık masasına oturacak olan memur, zamma bakış açısını değiştirdi. Açlık sınırının 2 bin liraya dayandığı ülkede memur yoksulluğa göre zam istiyor Hükümet ile memur konfederasyonları, 20182019 dönemi toplusözleşme görüşmeleri için 1 Ağustos’ta masaya oturacak. Ortalama 2 bin 784 lira maaş alan memur, enflasyon ne deniyle aldığı ücretin 1225 lirasını gıdaya, 772 lirasını da kiraya veriyor. MUSTAFA ÇAKIR Açlık sınırı 2 bin liraya da yanan memur, ücret artışının enflasyonun altında kalması nedeniyle enflasyona göre değil, yok sulluğa göre zam istiyor. Toplusözleşme görüşme lerinde en fazla üyeye sahip konfederasyon olduğu için MemurSen, memur konfede rasyonları heyetine başkanlık yapacak. İmza yetkisi de MemurSen’de olacak. MemurSen’in imza attığı 20162017 sözleşmesine göre, memurlara bu yıl için yüzde 3+4 zam verildi. Ancak 2017 yılının ilk 6 ayında enflasyon maaş zammını aşarak yüzde 5.89 oldu. Memur ile memur emeklileri için yüzde 2.89 oranında enflasyon farkı oluştu. Yılın ikinci yarısı için yüzde 4 de toplusözleşme zammı gelecek. Seyirci kalındı Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “geçen dönem tarihi hezimete imza atanların memur maaşlarının erimesine seyirci kaldıklarını” vurguladı. Ocak ayında me mura verilen yüzde 3’lük zammın üstüne yüzde 5.89 enflasyon gerçekleştiğine dikkat çeken Koncuk, kamu çalışanlarının alım gücü bakımından geçen yılki maaş seviyelerine ulaşmak için yüzde 2.89 alacaklı hale geldiklerini bildirdi. Sınır 5.250 lira Bu arada Türkiye KamuSen ArGe Merkezi’nin haziran ayı asgari geçim sonuçları araştırmasına göre, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2 bin 540.31 liraya çıktı. Dört kişilik ailenin asgari geçim haddi 5 bin 250 lira 3 kuruş olarak belirlendi. Çalışan tek kişinin açlık sınırı da 1954.92 liraya ulaştı. l ANKARA Kıdem ödenemiyorsa sigorta kurun Kıdem tazminatı değişikliği hakkındaki görüşünü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sunan Türkİş, “Talebimiz kıdem tazminatı müessesesinin mevcut haliyle devam etmesi ancak bu haktan yararlanamayan işçilerin yararlanabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasıdır” dedi. Türkİş, ödeme güçlüğü çeken işverenlerin kıdem tazminatını ödeyebilmeleri için işverenlerin kendi aralarında Sigortalar Birliği Sistemi’ne benzer bir sistem de kurabileceklerini bildirdi. Talepler özetle şöyle: 4 Türkİş olarak kıdem tazminatını her zaman “kazanılmış bir hak” olarak gördük. 4 Kıdem tazminatı alacakları (rehinli alacaklar da dahil olmak üzere) her türünden kamu veya özel diğer tüm alacakların önünde tutulmalı. 4 İflas veya ödeme aczi içindeki işverenlerin yanında çalışan ve kıdem tazminatını alamayan işçilerin kıdem tazminatı alacaklarını, mevcut Ücret Garanti Fonu’ndan almalarının yolu açılmalı. 4 Bir başka çözüm önerisi ise işverenlerin kendi aralarında Sigortalar Birliği Sistemi’ne benzer bir sistem kurmalarının teşvik edilmesidir. 4 Kıdemde tavan kaldırılmalıdır. l ANKARA Savaşla 226 milyar dolar gitti Dünya Bankası Suriye’deki savaşın ekonomik faturasının 226 milyar doları aştığını açıkladı. Araştırmaya göre Suriye’de, yaşamsal birçok kurum ve sistemi tahrip edildi. Dünya Bankası’nın raporunda Suriye ekonomisinin savaştan sonra toparlanmakta zorlanacağı ve savaş bugün sona erse bile ülkenin ekonomik gücünün dört yıl sonra savaş öncesi düzeyin yüzde 41’ine ulaşacağı belirtildi. Savaşta 2011’den bu yana en az 320 bin kişinin hayatını kaybettiğine ve nüfusun yarısından fazlasının Suriye’den ayrıldığına dikkat çekilen rapora göre ülkedeki binaların en az dörtte biri yıkıldı, sağlık altyapısıyla eğitim kurumlarının da yarısı tahrip oldu. Yeterli tedavi göremediği için ölenlerin sayısı, çarpışmalarda ölenlerden fazla oldu. Raporda, “2010 2015 arasında her yıl 538 bin kişi işini kaybetti. Çalışamayan ya da eğitim alamayan 9 milyon Suriyeli, nüfusun dörtte üçünü oluşturuyor” denildi. l Ekonomi Servisi İş cinayetleri 164 can aldı İnsan Hakları Derneği (İHD) Çalışma Hayatı Komisyonu, haziranda en az 164 kişinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini açıkladı. 164 işçiden 15’inin kadın, 9’unun çocuk, 4’ünün göçmen olduğunu söyleyen İHD Çalışma Komisyonu üyesi Osman Özkan, 2017’nin ilk 6 ayında ise en az 906 işçinin yaşamını yitirdiğini ifade etti. Özkan, “İş cinayetlerinde ölenler, istihdam biçimlerine göre sınıflandırıldığında yüzde 25 kendi nam ve hesabına göre çalışanlar, yüzde 75 ücretli işçi ve memurlardan oluşmaktadır” diye konuştu. Özkan, OHAL’i fırsata çeviren patronların sermayelerini büyüttüklerini, işçilerin payına da iş cinayetlerinin düştüğünü söyledi. l Ekonomi Servisi Perakendede artış 1.2’de kaldı Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacminde 2017 yılı Mayıs ayı sonunda yıllık artış yüzde 1.2’de kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, mayısta aylık artış da yüzde 0.3 oldu. Perakende ciro değerleri bir önceki aya göre binde 5 arttı. Artış, bir önceki yılın aynı ayına göre de yüzde 13.6 oldu. l Ekonomi Servisi Yeşil fosille yarışıyor Petrol ve doğalgaz yatırımlarındaki yüzde 25’i aşan gerileme toplam yatırımı yüzde 12’lik düşüşle 1.7 trilyon dolara çekti Enerji yatırımlarında bir ilk gerçekleşti. Petrol ve doğalgaz yatırımları düşerken elektrik ilk kez fosili geçti. Küresel enerji yatırımları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 12 düşüşle yaklaşık 1.7 trilyon dolara geriledi. Gerilemede petrol ve doğalgaz yatırımlarında yüzde 25’i aşan düşüş etkili oldu. Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) “2017 Dünya Enerji Yatırımı” raporuna göre Petrol ve doğalgaz kaynaklarının yeraltından çıkarılması için yapılan yatırımın geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 26 düştü ve küresel enerji yatırımları geriledi. Petrol ve doğalgaz yatırıma ilişkin liderliğini ilk kez elektrik sektörüne kaptırdı. Geçen yıl bu alanda toplam 649 milyar dolar yatırım yapıldı. Petrol ve doğalgaz çıkarılması için 434 milyar dolar, bu iki kaynağın işlenmesi ve alt yapısı için ise 215 milyar dolar yatırım harcaması yapıldı. Dünyada kömür yatırımı da geçen yıl 59 milyar dolar ile toplam enerji yatırımının yüzde 3.5’ini oluşturdu. Elektrik sektöründe 717 milyar dolar yatırım yapıldı. Elektrik sektöründeki bu yatırım, fosil yakıtlara ayrılan kaynağı geçerek geçen yıl ilk defa enerjide en çok yatırımın yapıldığı alan oldu. Yeşil enerji arttı Elektrik sektörüne ayrılan kaynağın yüzde 61,4’ü elektrik üretimine yönelikken, yatı rımların yüzde 38,6’sını elektrik hatlarına ilişkin harcamalar oluşturdu. Geçen yıl, dünya genelinde elektrik üretimi için 440 milyar dolar harcandı. Enerji verimliliği için yapılan harcamanın enerji yatırımının içindeki payı yüzde 13.8 oldu. Geçen yıl enerji verimliliğinde yapılan yatırımlar bir önceki yıla göre yüzde 9 arttı. Enerji verimliliği için 231 milyar dolar yatırım yapıldı. Geçen yıl, yenilenebilir enerji kaynaklarının ısınma ve ulaşımda kullanılmasını artırmak için ise toplam 19 milyar dolar harcandı. l Ekonomi Servisi Botaş: Tahkimden vazgeçilebilir Botaş Genel Müdürü Özcan, Gazprom’la anlaşmaya varmaları halinde tahkim sürecinin sonlandırılacağını bildirdi. Sputnik’in haberine göre Özcan, “Gazprom ile tahkim süreci devam ediyor, ancak diyaloğumuz da sürüyor. Olumlu bir sonuç üzerinde anlaşırsak, tahkim ihtiyacı ortadan kalkacak” dedi. Botaş, Ekim 2015’te gaz fiyatı indirimi üzerinde anlaşamayınca Gazprom’a tahkim davası açmıştı. Aleksis Çipras Çipras, Kıbrıs gazına sahip çıktı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enerji şirketleri da konuşan Çipras, “Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki iş birliği, Kıbrıs’taki Rum ni Kıbrıs’la anlaşma yapmamaları konu ların Münhasır Ekonomik Bölgesi’de sunda uyarmasının ardından Yunanis ki egemenlik haklarını da desteklemeyi tan Başbakanı Aleksis Çipras, gaz ya içeriyor. Kıbrıs, emanetlerin işletilmesiy taklarını işletmenin Kıbrıs’ın ‘egemen le ilgili uluslararası hukuk çerçevesinde lik hakkı’ olduğunu söyledi. Parlamento devredilemez hakka sahiptir”dedi. 3. havalimanı alanı tahsisi yapıldı İstanbul yeni havalimanı yon Avro’luk alan tahsis söznın inşaatı ve 25 yıllık iş leşmesi imzalandığını duyur letmesini üstlenen İGA, al du. İGA’dan yapılan açıkla tı şirket ile toplam 250 mil maya göre; MNG, PTT, Çelebi Hava Servisi, HAVAŞ, Sistem Lojistik ve Bilin Lojistik ile toplam 250 milyon Avro tutarında alan tahsis sözleşmesi imzalandı. Söz konusu şirketler “Kargo Şehri ve Yer Hiz metleri Kampusu”ndaki Sözleşme törenine altı şirketin temsilcisi katıldı. binalarını yapacaklar ve 200.000 metrekarelik alanda faaliyetlerini sürdürecekler. İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Keskin, “Geçen yıl duty free anlaşmamızı tamamlamıştık. Yeme içme alanlarında da sözleşme aşamasındayız, gelecek aylarda reklam tahsis alanlarının ihalesine çıkacağız” dedi. Havalimanı açıldığında 2.5 milyon ton kargo kapasitesine sahip olacak. Tüm fazlar tamam landığında da 5.5 milyon ton kapasiteye sahip olacak. Açıklamaya göre, İstanbul Yeni Havalimanı’nda yer hizmetleri için toplam 150.000 metrekarelik bir alan söz konusu olacak. Kargo uçak park pozisyonları ile tüm kargo şehrinin toplamı 1.4 milyon metrekare olacak. İstanbul’daki yeni havalimanı toplamda 350 destinasyona uçuş imkânı sağlayacak. l Ekonomi Servisi ekonomi ekonomi@cumhuriyet.com.tr 9 Küresel yedek işçi ordusu: Güvencesiz göçmenler Birleşik Metalİş Sendikası, Suriyeli ve Türk tekstil işçilerin durumunu araştıran bir rapor yayımladı. İstanbul’un başta Bağcılar ve Güngören olmak üzere tekstil sektörünün en yoğun olduğu ilçelere bağlı atölyelerde 604 işçiyle yapılan anket, Suriyelilerin Türk işçilerden yaklaşık yüzde 25 daha ucuza çalıştıklarını ve kayıt dışı oranının yüzde 100’e yaklaştığını ortaya koydu. “Suriyeli Göçmen Emeği” başlıklı çalışma sonuçlarına göre, “Türk ve Suriyeli işçiler arasında büyük bir maaş uçurumu var. Ayrıca, ister Türk olsun ister Suriyeli, 604 çalışanın yüzde 33’ü asgari ücretin altında çalışıyor”. “Türk erkek işçilerin yüzde 54’ü, Türk kadın işçilerin ise yüzde 32.2’si sigortalı çalıştırılırken, Suriyeli erkek işçilerin yüzde 99.6’sı kadın işçilerin ise tamamı sigortasız. Bu durum aynı zamanda Türk erkek işçilerin yüzde 46’sının, Türk kadın işçilerin ise yüzde 63’ünün kayıt dışı olduğunu ortaya koyuyor”. HHH Türkiye coğrafyası açısından “Suriyeli göçmenler” sorununun ana kaynağının yurtlarından göç etmek zorunda bıraktırılan bu insanlarda olmadığını ayrıca vurgulamak gerekiyor mu? Unutmayalım ki, 21. yüzyılın bu en büyük insanlık trajedisi özünde emperyalist güçlerin ve ulusötesi petrol ve silah tekellerinin bölgemize yönelik stratejik projelerinde ve AKP’nin dış politika maceralarında yatmaktadır. Kapitalizm, artık gezegenimizi savaş konjonktürüne başvurmadan idare edemez konumdadır. Ancak, “Suriyeli göçmenler” tradejisinin içinde barındırdığı savaş, ırkçılığa ve cinsiyete dayalı ayrımcılık ve sosyal şiddet olgularının yanında bir başka boyutu da iktisadi anlamda yaşanmaktadır: Kapitalizmin ucuz emek ihtiyacı. Küresel sermaye, Rosa Luxemburg’un deyişiyle, “tüm yerkürenin üretim araçlarına ve emek gücüne ihtiyaç duymaktadır”; ve bu ihtiyacı karşılayacak yedek işçi ordusunu yaratmak üzere gereğinde ırkçılık ve cinsiyet ayrımına dayalı şiddete başvurmaktan ve milyonlarca emekçiyi aileleriyle birlikte göçe zorlamaktan çekinmeyecektir. Küresel işçi ordusu, kapitalizmin 1980 sonrasındaki neoliberal küreselleşme döneminde neredeyse iki misli genişlemiş ve işgücünü satarak geçinmek zorunda kalan ücretliemek arzı 1980’de 1.5 milyardan günümüzde neredeyse 3 milyara çıkmıştır. Susan Ferguson ve David McNally, Yordam Kitap tarafından Türkçeye kazandırılan Socialist Register, 2015 sayısındaki “Güvencesiz Göçmenler” başlıklı yazılarında neoliberal dönemin temel özelliğinin acımasız, geniş çaplı mülksüzleştirme süreçlerinin küresel yedek emek ordusunu çarpıcı şekilde genişleterek uluslararasılaştırmak olduğunu vurgulamaktadır. Ferguson ve McNally’e göre, “neoliberal dönemde benzersiz olan, küresel sistemin çevre bölgelerinden el konulan ırksallaştırılmış emek gücü değildir. Bu, kapitalist üretim tarzının değişmez bir olgusudur. Temel gelişme, dünya tarihinin en hızlanmış ve yaygın ilkel birikim süreçleri sonucunda küresel yedek emek ordusundaki kitlesel artıştır”. Dolayısıyla, “günümüzün neoliberal kapitalist hedefi, yurttaş işgücünden farklılaştırılmış, günlük yaşamı ve beklentileri ‘kullanılıp atılabilir’ olarak görülüp ona göre davranabilecek kadar güdükleştirilmiş ve parçalanmış bir geçici göçmen işgücü yaratıp sürdürmektir”. Bunu yaparken de “... ırk ve cinsiyet temelli kurumlara, pratiklere ve ideolojilere yaslanıp bunları daha da güçlendirmektedir”. HHH Son sözü yeniden Birleşik Metalİş Sendikası’nın çalışmasına bırakalım: “Türk işçiler, hem iş bulmalarının güçleştiğini, hem ücretlerin düştüğünü söyleseler de Suriyeli işçilere işyerinde yardımcı olmayı da sürdürüyorlar. Çalışmada, ağırlıklı olarak işyerinde ayrımcılığa uğradıklarını ifade etmelerine rağmen Suriyeli işçilerin büyük çoğunluğu, Türk işçilerin işyerinde Suriyeli işçilere yardımcı olduğunu vurguladılar. ‘Türk işçiler işyerinde Suriyeli işçilere yardımcı oluyor’ ifadesine katılan Suriyeli erkek işçilerin oranı yüzde 63, kadın işçilerin oranı ise yüzde 85 çıktı”… Biliyoruz ki kapitalizm, emek ve sermaye arasındaki temel çatışmaya dayalı bir düzendir. Ancak, Ferguson ve McNally’nin uyarısıyla, “göçmen işçiler örneğinde bu çatışma neredeyse her zaman ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı ve siyasi eşitsizlik sorunlarını gündeme getirdiğinden, günümüzde anlamlı bir işçi sınıfı siyaseti için ‘göçmen adaleti’ kavramına titizlikle sahip çıkılması stratejik önem taşımaktadır.” “Biz” “onlar” ve “yurttaşlar” “yabancılar” kavramları, ulus devletlerin ideolojik ilişkilerine iyice kazınmıştır. “Adalet” amacını taşıyan gerçek bir sol siyaset, burjuvazinin sürekli olarak üretmek zorunda olduğu bu kategorilere karşı çıkmayı gerektirmektedir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle