24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 12 Temmuz 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK sMSİoELSİVArRJig’VDAEuRN: laSmavauynampaacdaeğğızil CHP’Lİ TÜRKMEN, SİLİVRİ CEZAEVİ’NDE TUTUKLU CUMHURİYETÇİLERİ ZİYARET ETTİ CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Kadri Gürsel, çizerimiz Musa Kart, muhabirimiz Ahmet Şık’ı ve Cumhuriyet Kitap Yayın Yönetmeni Turhan Günay’ı ziyaret etti. Gazetemiz yazar ve çizerleri 24 Temmuz’daki duruşmada suçsuz oldukları için savunma yapmayacaklarını, neden tutuklu olduklarını sorgulayacaklarını söyledi. CHP’li Türkmen, önceki gün Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kadri Gürsel, Musa Kart, Turhan Günay ve Ahmet Şık’ı ziyaret ettikten sonra Cumhuriyet’e konuştu. Türkmen,“ Bir hukukçu olarak içerideki durumu çok iyi biliyorum. Onlarla siyasetten ziyade güncel konularla ilgili konuştuk. Onlara bu karanlık günlerin de mutlaka Kadri Gürsel Musa Kart Ahmet Şık gececeğini söyledim” dedi. Elif Doğan Türkmen ile dışarıya mektup gönderen yazar ve çizerlerimiz şunları söyledi. Kadri Gürsel: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Enis beyin tutuklanmasının bardağı taşıran damla olduğunu söylemişti. Biz de bardaktaki diğer damlalarız. O barda ğın dolmasına neden olan damlalardan biri de bizleriz. İstanbul’a yapılan yürüyüş ve Maltepe’deki mitingde bütün insanların ortak enerjisinin adalet olduğunu gördük. Bütün bu durumda bizim de payımızın olduğunu düşünüyorum. Adalet Yürüyüşü’nden önce bu ülkeyi terk etmek isteyen, bu ülkede çocuk yetiştirmem diyenler için de bir ümit doğdu. Bu insanların kararlarını da yeniden gözden geçireceklerini düşünüyorum. Herkes oraya kendi isteğiyle ve gönüllü olarak geldi, bu çok değerli ve kıymetli. Bu gerçeğin Türkiye’yi yönetenler tarafından da görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Musa Kart: 24 Temmuz’daki duruşmaya hazırlanıyoruz ve biz suçlu değiliz. AKP iktidarı ve hükümetin bu tutuklamalarının asıl gerekçesi bizim muhalif yapımız. Ama biz gazeteciyiz ve elbette yanlış gördüğümüzü ve eksiklikleri dile getirmemiz lazım. Hükümete yapmış olduğumuz eleştirilere karşı tahammülleri olmadığı için tutukluyuz. 24 Temmuz’daki duruşmada biz suçlu olmadığımız için savunma yapmayacağız. Neden tutuklu olduğumuzu sorgulayan bir konuşmamız olacak. Ahmet Şık: Bu Adalet Yürüyüşü ile CHP çıtayı yükseltti. Bundan sonra bu çıta aşağı düşürülmemeli.Yapılacak olan yeni şeylerle bu çıtanın yükseltilmesi olmalı. Biz ülkemiz için buradayız ve muhalif kimliğimizden sıkıntı duymuyoruz. Adalet Yürüyüşü’nün ardından Türkiye eski Türkiye değil. l İSTANBUL / Cumhuriyet Cezaevine kitap yağıyorSanatçılar, Gülmen ve Özakça’ya destek mesajları içeren kitaplar gönderiyor KHK’yle atıldıkları işlerine iade edilme talepleriyle rın yaşamalarının özgürlük ve demokrasi mücadelesine, dev açlık grevi yapan ve tutuklu bu rimci mücadeleye ve bizlere lunan akademisyen Nuriye Gül çok daha faydalı olacağını dü men ve öğretmen Semih Özak şündüm hep. Bugün su bile ça için sanatçılar bir kampanya daha başlattı. Aralarında Bur EZGİ ATABİLEN içemediklerini duydum, beni o kadar etkiliyor ki, anlatamam. han Sönmez, Ataol Behramoğ Onlara destek olmak için bir lu, Ayşe Kulin, Vedat Türkali’nin ti gün süreyle ben de açlık grevi yap yatro sanatçısı kızı Deniz Türkali, Yıl tım. Mümkün olsa yanlarına gidip maz Güney’in eşi Fatoş Güney, Zül grevi ben devralmak isterim. Onların fü Livaneli, Enver Aysever, Hasan Öz bayraklarını artık biz devralalım. toprak ve Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban gibi isimlerin yer aldığı Vicdani bir mesele pek çok sanatçı ve yazar, Gülmen ve DENİZ TÜRKALİ: “Düşmana inat bir Özakça’nın tutuklu bulunduğu cezaev gün fazla yaşamak” babamın sık kul lerine kitaplarını göndermeye başladı landığı bir cümledir. Bu, onlara bıra lar. Gülmen ve Özakça’ya gönderilen kın açlık grevini demek anlamına gel kitapların hepsinde yazarlarının ken miyor. Verdikleri mücadelenin an di el yazılarıyla kaleme aldıkları des lamlı olduğunu bildiğim anlamına ge tek mesajları bulunuyor. Merhum ya liyor. Bir an önce bu işin sona erme zarlar adına ise destek mesajlarını ya sini bekliyorum. Yetkililerden görüş kınları kaleme alıyor. Sanatçılar daha me taleplerimize bir karşılık alama önce Gülmen ve Özakça’yla dayanış dık. En azından tutukluluklarının son mak için bir günlük açlık grevi ve iş landırılmasını istiyoruz. Bu tamamıy lerine iadeleri ile özgürlüklerini talep la vicdani bir meseledir. Vicdanı olan eden imza kampanyaları gibi destek hiçkimsenin bu iki genç pırıl pırıl in eylemlerine katılmışlardı. Kampanya sanın gözümüzün önünde erimesine ya katılanların mesajları şöyle: izin vermeyeceğini umuyorum. Bayrağı biz devralalım FATOŞ GÜNEY: Yılmaz da (Güney) Ankara Cezaevi’nde çocuk koğuşunda yaşanan olayları ve şiddeti protesto etmek için diğer mahkumlarla birlikte açlık grevi yaptı. Grevi başlattığı için Ankara’dan Kayseri’ye gönderildi. Nuriye ile Semih’in baştan beri yanındayım. İnsan hayatı çok değerli. Onla Bedenlerinin ihtiyacı var ZÜLFÜ LİVANELİ: Nuriye ve Semih zaten okuyan, yazan, zihinsel olarak çok gelişmiş arkadaşlarımız. Onlara bir saygı, sevgi simgesi olarak kitaplarımızı gönderiyoruz. Aslında onların ruhlarının değil, bedenlerinin gıdaya ihtiyacı var. Ne yazık ki şu aşamada elimizden başka bir şey gelmiyor. Yüksel’e çıkana gözaltı Tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ile Semih Özakça açlık grevlerinin 125. gününü geride bıraktı. “İşimi geri istiyorum” eyleminin 245. gününde yapılmak istenen açıklamaya yine müdahale edildi. “Nuriye ve Semih işe geri alınsın” pankartıyla çıkan eylemciler, sadece “İşimizi geri istiyoruz” ve Nuriye, Semih yalnız değildir” sloganı attı. Eylemcilerin arkasından gelerek pankartı yırtan polis ekipleri, eylemcileri sürükleyerek gözaltına aldı. Açıklamaya yapılan müdahalenin ardından abluka altındaki İnsan Hakları Anıtı önüne giden TAYAD üyeleri de gözaltına alındı. Gözaltından çıkan Nazan Bozkurt, İnsan Hakları Anıtı bariyerlerini aşarak anıta çiçek bıraktı. Açlık grevinin 45. gününde gözaltına alınıp günlerce gözaltında kalan Es ra Özakça, açlık grevinin 50. gününü geride bıraktı. “Bizi yıldıramadılar, çok moralli ve çoşkulu bir gözaltı geçirdik. Türkülerimiz hiç susmadı. Açıklamalarımızı orada yaptık” diyen Özakça, gözaltında tutulmalarının hiçbir gerekçesi olmadığını belirtti. Özakça, “Eşime verdiğim bir söz var; iyi günde kötü günde diye... Bu sözün arkasındayım ve bunun arkasında olmak sorgulanamaz” dedi. 10 Ekim Ankara Katliamı’nda kardeşini kaybeden Adem Kızılçay, Gülmen ve Özakça için İzmir’den Ankara’ya “Nuriye ve Semih için adalet” sloganıyla yürüyüşe başlamıştı. Kızılçay, Ankara’ya 30 kilometre kala, 7 Temmuz’da gözaltına alınmıştı. Karaçay hakkında savcılığın ev hapsi istemini mahkeme de onayladı. l ANKARA / Cumhuriyet Tgs 65. YAŞINI KUTLADI Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın Kurucu Genel Başkanı Hıfzı Topuz, gecede bir konuşma yaptı. Kutlamaya basın dünyasının duayen isimleri de katıldı. Tüm gazetecilere dayanışma çağrısı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 65. yaşını önceki gün Taksim Hill Otel’de düzenlenen kokteyle kutladı. Geceye sendikanın kurucularından Hıfzı Topuz ile birlikte eski genel başkanlar Şükran Soner, Ercan İpekçi, Sedat Ağralı, TGC Genel Başkanı Turgay Olcayto, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve PM üyesi Yasemin Öney Cankurtaran, Türkİş 1. Bölge Temsilcisi Adnan Uyar’ın yanısıra Cumhuriyet, BirGün, Evrensel, Aydınlık, Ulusal Kanal ve Sözcü gazetesi ile çeşitli basın kuruluşlarında çalışan gazeteciler katıldı. Gecenin açılış konuşmasını yapan TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Ülkenin, medyanın kutuplaştırıldığı bugünlerde başta cezaevlerinde bulunan gazetecilerin özgürlüğü olmak üzere, iş ve gelecek güvenceli, sendikalı, toplusözleşmeli bir sektör yaratmak için meslektaşlarımızı kenetlenmeye ve örgütlenmeye çağırıyoruz” dedi. Sendikanın kurucu genel başkanı Hıfzı Topuz da “Bugün hâlâ sendikayı ve basın özgürlüğünü yaşatıyorsunuz. Ben yarınlardan umutluyum” diye konuştu. Turgay Olcayto ise dayanışma vurgusu yaparak, “Dayanışmayı sağlayabilmemiz gerekiyor. Omuz omuza vermek gereken bir dönemdeyiz. Bizi sindirmek bu kadar kolay değil” ifadelerini kullandı. Geceye İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen ile Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay da tebrik mesajı gönderdi. Koruşmaların ardından gazeteciler geç saatlere kadar hep birlikte sohbet ederek eğlendiler. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber 11 Veysel Amca “H adi Veysel Amca’yı yaz” diyor gazeteci arkadaşım; “Şu ‘Zulmün arşa geldi’ diye haykıran Veysel Amca’yı yaz.” Az önce Adalet mitingi hakkında konuşmuşuz. Aynı şeyleri düşündüğümüz, aynı kaygıları taşıdığımız, hayata aynı pencereden baktığımız halde... Ben onu fazla iyimser bulmuşum, o beni fazla karamsar. O “Bunca kötü şeyin ardından nihayet bu kadar güzel bir şey oldu, bırak da biraz sevinelim” demiş. Ben “Önünü ardını düşünmeden yaşadığımız önceki büyük sevinçlerin sonrasında başımıza gelenleri unutmayalım” demişim. O ısrarla “Bunca kötü şeyin ardından nihayet bu kadar güzel bir şey oldu, bırak da biraz sevinelim” demiş yine. Ben, bunca zamandır beğenilmeyen, eleştirilen, üzerine ölü toprağı dökülmüş gibi görünen muhalefetin herkesi büyüleyen bu beklenmedik ve kusursuz ve muhteşem atağını hiç sorgulamadan, olağanmış gibi kabul edemediğimi anlatmışım. CHP’yi düne kadar yerden yere vuranların birden saf değiştirip yıllardır muhalefetin önemini savunan benim gibilerden bile öte bir heyecana kapılmasının analizini yapmayı önermişim. Bu heyecanın ömrü ne kadar sürer? Etkisi neye dönüşür? Çıtayı bu denli yükselten muhalefet bundan sonra nasıl bir yol izler de kalabalıklar üzerindeki etkisini ve cazibesini korur diye sorarken bulduğum cevapların gölgesinde yine biraz üşümüşüm. Sonra şüphenin kıymetini konuşmuşuz; bu konuda hemen anlaşmışız ama sonuçta o yine umuda varmış, ben karamsarlığa. Ve bundan sonra olacaklar hakkında karşılıklı atıp tutmuşuz bir süre daha... Derken yorulmuşuz. O “Veysel Amca’nın görüntülerini seyret. Sonra da otur Veysel Amca’yı yaz sen!” demiş ısrarla. Neticede kucaklaşıp ayrılmışız. Şimdi ben Veysel Amca’yı seyrediyorum, tekrar ve tekrar ve tekrar... Elinde bayrak, boynunda oğlunun fotoğrafı, kameralara konuşuyor. Yıllarca oy verdiği iktidarın gaddarlığını, adaletsizliğini anlatıyor. Oğlu gibi, hiçbir şeyden haberi olmayan gencecik askeri öğrencilerin nasıl kandırılıp darbeye alet edildiğini, sonra da hapislere tıkılıp bir yıldır iddianame bile olmadan içerde tutulduğunu anlatıyor. “Yanlış yapıyorsunuz” diyor titreşimi an be an artan sesiyle... “Ben bu çocukları size yedirtmeyeceğim” diye haykırıyor gözyaşları içinde. “Nerede bunun Müslümanlığı” diye isyan ediyor. “Neyi düzelttin, bu çocukları 12 aydır içeride tutuyorsun. Neyi düzelttin göster bana!” diye çığlık atıyor. “Ben FETÖ’cü değilim, ben katil değilim. Bana ‘Katilsin, FETÖ’cüsün, hainsin’ diyorsun, ben bu durum karşısında sana ‘Evet’ oyu mu verecektim!” diye dünyayı inletiyor. Hepimizin yerine... Hepimizden daha yüksek bir sesle. Onun cümleleri bizim aramızda konuştuklarımızın, muhalefetin meydanlarda dillendirdiklerinin, gazetelerin, kitapların yazdıklarının çok ötesinde... Kapısına dayandığı saraydan polis nezaretinde kapı dışarı edilen ve Kılıçdaroğlu ile birlikte ta başkentten İstanbul’a yürüyen, bir zamanların AKP’lisi beş çocuk babası Veysel Amca... Arkadaşımın umudunun da benim tedirginliğimin de çok ama çok üzerinde net ve keskin bir yerde... Biz hâlâ kim olduğumuzu, kaç kişi olduğumuzu anlamaya çalışırken, o hem kim olduğunu biliyor hem de bir başına dünyanın bütün alanlarını doldurup taşırıyor. Hepimizin ihtiyacı olan en net ve samimi manifesto bu üzgün ve öfkeli adamın hırpalanmış kalbinden yükseliyor. “Adaleti sağlayacağız ve o saraya eninde sonunda gireceğiz biz!” diye hepimizden daha yüksek bir sesle haykırıyor Veysel Amca. “Çünkü zulmün arşa geldi!” Çünkü zulmü arşa geldi! CHP’DEN AKP’YE: Siz de yapın görelim Maltepe’deki Adalet Mitingi’ne katılanların sayısına yönelik tartışmaya dikkat çeken CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, AKP’ye meydan okudu. Gök, dünya siyaset tarihine geçen bir yürüyüşü sonlandırdıklarını belirterek “Bu yürüyüş, iktidar partisinin, adının başında adalet olan bir partinin dikkatle değerlendirmesi ve gerekli dersleri alması gereken bir yürüyüştür” dedi. CHP’nin Maltepe Mitingi’ne katılım sayısına ilişkin yapılan tartışmalara da dikkat çeken Gök, AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın, Maltepe Miting alanının 2.5 milyon kişi kapasiteli olduğunu söylediğini, bir o kadar kişinin de miting alanına giremediğini belirterek “Yürüyüşümüzü küçümseyenlere hodri meydan. Siz de bizim yürüyüşümüzü geçen bir yürüyüş yapın görelim” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle