05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 12 Temmuz 2017 10 Siyasal İslamın intikamıdır bu 15Temmuz 2016’nın hemen ardından başlayan ve dur durak tanımadan, hız kesmeden, hatta hızını artırarak sürmekte olan “tutuklama furyası”nın darbe girişimine fiilen katılmış, darbe girişimi öncesi, sırası ve sonrasında darbeyi ve darbecileri açıkça desteklemiş olanlarla sınırlı kaldığına inanan var mı? Özel ya da mesleki hayatında Gülen Cemaati ile herhangi bir ilişkisi hatta yakınlığı olmayacak, olamayacak gazetecileri, akademisyenleri, hekimleri, yargıçları, memurları da içine almış ve doymak bilmeyen bir gözaltı ve onun kaçınılmaz sonucu tutuklama dalgası var. Artık en yakından izlemesi gereken, izleme olanaklarına sahip gazeteci tayfası bile ipin ucunu kaçırdı. Her gün yeni bir gözaltı ya da tutuklama ile karşılaşıyoruz ve o, bir önceki günkü hukuk cinayetini ister istemez gölgeliyor. Genç bir meslektaşım kara mizaha başvurdu: Abi, bugün herhangi bir gözaltı ya da tutuklama olmadı deseler şaşıracağız değil mi? Düşünce özgürlüğünü, basın özgürlüğünü, insan haklarını savunma etkinlikleri artık “yüksek riskli alanlar”a dönüştü. HHH 2017 yaz mevsiminin tam ortasında, “Allahın lütfu”nun birinci yılında Türkiye’nin siyasal tablosunda sorun elbette salt bu alanlardan ibaret değil. Gel gör ki hepsini bir gazete yazısının sınırları içinde özetle bile aktarmak mümkün değil. Eğitim sisteminde Cumhuriyet’in 94 yılının omurgası tümüyle kırılıyor, parçalanıyor ve “İslam Sünni Hanefi” ekseninde bir eğitim sistemine doğru sinsi ve ciddi ve gitgide daha pervasız adımlar atılıyor. Osmanlı’nın son döneminde başlayan ve Cumhuriyet’le birlikte ilkeli bir tercihe dönüşen “Yüzü Avrupa’ya dönük bir Türkiye”, hükümetlerin değişmesinden siyasal iktidarın partiler arasında el değiştirmesinden bağımsız olarak sürüp giden bir devlet politikasıdır. İdi... 15. yılını yaşayan AKP iktidarında bu temel yörünge tümüyle terk ediliyor. Artık sırtı Avrupa’ya, yüzü ise Körfez’in despot yönetimlerine, Suudilere, Katar’a, aşiretdevletlere dönük bir devlet politikası hızla uygulamaya konulmakta. Küresel sermaye ile tam bütünleşmiş bir “siyasal İslam” modeli AKP iktidarının ana hedefi. Bu siyasal İslamın da yeni bir yorumu, yeni bir “ideolojik bulamaç”... Bu yeni ideolojik yorum salt küresel sermaye ile bütünleşmekle sınırlı da değil. Türk milliyetçiliğini de kucaklayan, İslamın milliyetler üstü “ümmet” kavramını silikleştiren, yer yer ırkçı tınılar içeren bir yönelim de söz konusu “bulamaç”ın olmazsa olmazı. HHH Bütün bunları bir tek adamın kişisel tercihleri olarak görme eğilimi epey yaygın. Parti içi rakiplerini tasfiye edip muhalif olanları, biat etmeyen, diz çökmeyen, teslim olmayanları tutuklatıp, susturup iktidarını pekiştiren Recep Tayyip Erdoğan’ı bütün bu tercihlerin sorumlusu, hatta sebebi olarak görenler hiç de az değil. Tarihte kişinin rolü elbette önemlidir. Ama nasıl bütün bir tarihi akışı kişilerle açıklamak, “Napolyon öyle yapmasaydı... Hitler böyle olmasaydı... Stalin öyle etmesiydi... Mao böyle kılmasaydı” diye başlayan analizler, tarihi gerçekleri açıklamaktan uzak kahvehane sohbetlerine dönüşüyorsa, Türkiye’nin AKP iktidarındaki yönelimini, “Yeni Türkiye” nitelemesiyle hedefin ne olduğunu Tayyip Erdoğan üstünden açıklamak da bir o kadar eksik, kusurlu ve yüzeysel... Kanımca siyasal İslamın intikam için ayağa kalktığı bir dönemi yaşamaktayız. Önlenemezse Cumhuriyet Türkiyesi’ne köklü bir veda anlamına gelecek bir dönem... Ancak bu tek bir paragrafta dile getirilip noktası konacak bir konu değil. İster istemez sabrınıza sığınacak, yarın devam edeceğiz. SOSYALİST ENTERNASYONAL Adalet Yürüyüşü BM binasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ada let Yürüyüşü, Birleşmiş Milletler’in ev sahipliğinde New York’ta yapılan Sosyalist Enternasyonal (SE) Konsey toplantısının açılışında da ele alındı. Dün yapılan açılış töreninde Adalet Yürüyüşü’nden fotoğraflar eşliğinde konuşan SE Başkan Yardımcısı Umut Oran, “Adalet özlemi beklentisi evrenseldir, biz sadece Türkiye için değil dünya için de adalet istiyoruz. Adalet beklentisini de Türkiye için de herkes için istiyoruz” dedi. SE Başkanı George Papandreu da Türkiye’deki Adalet Yürüyüşü’ne değindi. Toplantıda “Barış için çok taraflılığın ya da örgütlü yapıların güçlendirilmesi”, “İhtiyaç duyduğumuz değişime uygun olarak politikalarımızın ve değerlerimizin gözden geçirilmesi” ve “Tehdit altında olan ya da göz ardı edilen yerlerde demokrasiyi savunmak ve korumak” başlıkları tartışıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN itirazcıAlaKraP,kaadpatlıerdtiıKbuılınPçdrdYoaaüfnrr.oüİssğyollaünumşriüal,e’snAıynüdüıavarleüneyltaetntı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Ankara’dan İstanbul’a 25 gün boyunca ke sintisiz yürüyen KHK mağduru aka demisyen Cihangir İslam, Adalet Yürüyüşü için, “Yu murtanın kabuğu içinden kırıldı ve yeni bir hayat başladı. Bu bir toplumsal sözleşmedir. İtirazın çıtası nı yükselttik, daha da yük selteceğiz. Adaleti hâkim kılana ve hukuk devletini inşa edene kadar” değerlendirmesini yaptı. EGrüdlem OHAL yetkileriyle ih raç edilen akademisyen Cihangir İs lam, Adalet Yürüyüşü’nü 25 gün bo yunca aralıksız sürdürdü. Yolu CHP ile ilk kez bu yürüyüşte çakışmış bir isim. “Karanlıktan adalete çıkışı” temsil et tiğini belirttiği siyah giysileriyle yürü yen İslam, Cumhuriyet’in “Neden yü rüdünüz?”, “Yürüdünüz de ne oldu?” ve “Bundan sonra ne olacak?” soruları nı şöyle yanıtladı: l Adını doğru koyalım: Bu yürü yüş, medya tarafından sınırlandırıl maya çalışıldı, ‘Kılıçdaroğlu’nun, ya da CHP’nin Enis Berberoğlu yürüyü şü’ olarak... Adını doğru koymamız la zım. Bu Kılıçdaroğlu önderliğinde hak, hukuk, adalet talebiyle gerçekleştirilen Adalet Yürüyüşü’dür. Adı budur. Evet tabii ki Enis Berberoğlu için de yürün dü ama bu salt Berberoğlu yürüyüşü değildir. Adalet isteyen ve adalete ihti yacı olan herkesin yürüyüşüdür. l Kimler yürüdü?: İkincisi kimle rin yürüdüğünün doğru anlaşılması dır. Kısaca adaletsizliklere karşı çı kan ve hukuk devletinin ortadan kal dırılmasına itiraz edenler yürüdü. İti raz nedir? Bu toplum açısından itiraz, medeni bir duruştur. l Nasıl başladı?: Hakkı, hukuku, adaleti ortadan kaldırmak isteyenle re karşı başladı.Ve peygamberi bir yürüyüştür. Adalet Yürüyüşü, sayın Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla insanın en temel deklarasyonu ile başladı. Bu yü rüyüş, kendini ilahlaştıranlara, insan lardan ayırıp, insanüstü ilan edenle re karşıdır. Bu yürüyüş, batıla karşı dır. Yanlışa karşıdır. Kötüye karşıdır. Zaten insanın en temel deklarasyonu bunlara karşı olma itirazıdır. Bu yürü yüşün temeli de budur. Müslüman ol manın, doğruya tabi olmanın önşartı ve temeli de kötüye karşı itirazla baş lar ve bu yürüyüş tam da budur. l Ne oldu?: Bu yürüyüş ve Malte pe’deki miting, Gezi’deki masum tarafın ve 15 Temmuz’da darbeye karşı sokağa çıkan ve tankların önünde duran insanların 16 Nisan’da hayır noktasında birleşmesinin ortak noktasıdır. Bu, 16 Nisan’daki yüzde 49’un yüzde 100’e kapılarını açıp, tüm topluma birlikte durma çağrısı yapmasıdır. l Ne yaptık?: Biz Adalet Yürüyüşü ile çok farklı kesimlerden gelen insanlarla birlikte itirazın, protestonun, muhalefetin konseptini de değiştirdik. Bir kişiyi darp etmedik. Hiç kimsenin burnunu kanatmadık. Küfür edene, küfür etmedik. Kimseye kötü söz söylemedik. Taş atanlara gül attık. Arkamızda bir tane pet şişe bile bırakmadık. İtirazın çıtasını yükseğe çektik. Bu yürüyüşle yumurtanın kabuğu içeriden kırıldı ve yeni bir hayat başladı. l Ne olacak?: Şimdi Adalet 15 Temmuz bir daha olmasın diye 15Temmuz darbe girişiminin amacı hukuk devletini yıkmaktı. Adaleti, özgürlükleri ortadan kaldırmaktı. Ama bu iktidar, şu 1 yıllık icraatıyla isteyerek ya da istemeyerek, bilerek ya da bilmeyerek 15 Temmuz’un kalkışmacılarıyla aynı amaca hizmet etmektedir. Yani 28 Şubat devam etseydi, 15 Temmuz başarılı olsaydı ülke olarak, ülke insanı olarak farklı ne yaşayabilirdik bunu hep beraber düşünmeliyiz. Şimdi bir yandan Srebrenitsa katlimanı unutmayacağız, bir yandan da 15 Temmuz darbe girişimini. Asla intikam düşünmeyeceğiz ama unutmayacağız, anacağız. Bütün soykırımları lanetleyeceğiz. 15 Temmuz’u, o gece sokağa çıkıp, tankların önünde duranlarla birlikte vakur bir şekilde anacağız. Adalet Yürüyüşçüleri olarak bir daha böyle bir girişime izin vermeyeceğimizin kararlılığını cümle âleme göstereceğiz. Yürüyüşü’nü tamamladık. Ama adalet arayışımız devam ediyor. Öncelikli görevimiz adaleti getirmek ve hukuk devletini yeniden inşa etmek. Tek çaremiz olan çoğulcu demokrasiyi geri getirmek. Bunun için yürüyen her bir bireye düşen görevler var. Bu iktidar, ülke içinde soğuk savaşın etkisinden kurtulamayan, soğuk savaşı devam ettirmeye dönük ve bunda kararlı bir anlayıştadır. Biz bu yürüyüşümüzle, bu soğuk savaşı bitirme kararlılığımızı gösterdik, bunu sürdüreceğiz. Ve tabii ki hak, hukuk, adalet istemeye devam edeceğiz. Bu yolda yükselttiğimiz çıtayı daha da yükselteceğiz. l Toplumsal sözleşme: Bu yürüyüş ve yarattığı hareket, bir toplumsal sözleşme çağrısıdır. Birbirimize karşı adil olmamız, insaniktidar ilişkileri noktasında hepimizin adil olmamız bu sözleşmenin asgari noktasıdır. Bundan sonra da hak, hukuk, adalet mücade lemiz devam edecek. Sözleşmemiz bunu gerektirir. Ama bundan sonra sadece hak mücadelesi yapmayacak, birbirimizin de güvencesi olacağız. Bundan sonra da adaleti yakalayana ve hukuk devletini kurana kadar bu koalisyonumuz bitmeyecek. Hatta ondan sonra da devam edecek. Çünkü artık biz, bir sözleşmeye bu uzun yürüyüşle imza atan insanlarız. l AKP ne yaptı, ne yapacak?: AKP, kutuplaştırmaya, içeride soğuk savaşa, gerilime ihtiyaç duymaktadır. Bir an önce bu yanlıştan dönmelidir. Bu yürüyüş, iktidara bu şansı vermektedir. Gelen mesajlar, umutlu olmamı sağlamıyor ancak yanlıştan dönerlerse hepimiz kazanırız. Çünkü karşımızda hak, hukuk ve adaletle bağlarını koparmış bir iktidar var. İktidar partisi, artık bu yürüyüşle uzun zamandır kendi resmi adındaki adalet kavramını itirazcılara kaptırdı. Kılıçdaroğlu Ankara’da YÜRÜYEREK GEÇTİĞİ YOLLARDAN ARABAYLA DÖNDÜ CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından Ankara’dan İstanbul’a başlattığı “Adalet Yürüyüşü”nü tamamlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’ya karayolu ile döndü. Adalet Yürüyüşü’nü gerçekleştirdiği güzergâhı kullanan Kılıçdaroğlu, İstanbul’a yürürken yol üzerinde kendisini misafir edenlere teşekkür etti. 25 günlük Adalet Yürüyüşü’nü tamamlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, yakın çevresine “Yürüyüş yaptığım yolu görmek, düşünmek, hem de bize ev sahipliği yapanlara teşekkür etmek istiyorum” diyerek Ankara’ya karayolu ile dönmek istediğini bildirdi. Özellikle Bulak köyünde iftar yaptığı eve yeniden giderek teşekkür etmek istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun talebi üzerine dün sabah 11.30 sıralarında yola çıkıldı. Adapazarı’na uğrayan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Sakarya Mil letvekili Engin Özkoç’un daveti üzerine Güllük Mahallesi’nde bulunan bir otele giderek öğle yemeği yedi. Otelden ayrılırken yurttaşların isteği üzerine fotoğraf çektiren Kılıçdaroğlu daha sonra Düzce’ye hareket etti. Kocaeli, Sakarya ve Düzce’den sonra D100 Karayolu’nu takiben Bolu Dağı’na ulaşan Kılıçdaroğlu, burada yürüyüşün 12’nci gününde mola verdiği Köroğlu Tesisleri’nde mola verdi. ‘Bu yolu nasıl yürümüşüm’ 27 gün sonra Ankara’daki evine ulaşan Kılıçdaroğlu burada yaptığı açıklamada, “Yürüdüğüm yerleri bu sefer arabayla geçtim. Bu kadar yolu nasıl yürümüşüm diye zaman zaman arkadaşlarıma sordum. Selamlar Köyü’ne uğradım. Bulak Köyü’ne uğradım. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum”diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet GÜVENLİK GEREKÇESİYLE ADLİYEYE GÖTÜRÜLDÜ Veysel Dede’nin çilesi bitmiyor Uzun süredir Çağlayan metrobüs durağında FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan oğlu için tek kişilik eylem yapan Veysel Kılıç, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’ne katılmıştı. Kılıç’ın, Adalet Yürüyüşü’nden sonra tekrar geldiği adliye önünde dün gözaltına alındığı öne sürüldü. Kılıç ise adliye önünde eylem yaparken başka bir vatandaşla tartışmaya girdiğini, bunun üzerine ‘can güvenliği gerekçesiyle’ adliye içerisinde polis tarafından bir süre bekletildikten sonra serbest bırakıldığını ifade etti. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Veysel Kılıç’ın Kadırga’daki evine giderek görüştü. Yarkadaş, “AKP iktidarı insanlarımızın feryadına kulak versin. Oğlunun hakkındaki iddianamenin hazırlanmasını isteyen Veysel Amca hiç kimseye zarar vermeden protesto yapıyor. Ama buna rağmen ‘güvenliğini sağlayacağız’ adı altında keyfi bir biçimde gözaltına alınıyor. Bunun adı keyfiliktir. Devlet, protesto hak kını güvence altına almak zorundadır. Keyfi uygulamalara son verin ve adaleti sağlayın” dedi. Veysel Kılıç ise yaşadıklarını eşi Makbule Kılıç’la birlikte gözyaşlarıyla anlattı. Kılıçdaroğlu aradı Oğlu Selahattin Kılıç’ın asker olmasını kendisinin istediğini söyleyen Veysel Kılıç, “Üniformayı giydiği gün ona bu Atatürk’ün ordusudur. Atatürk’ün yolundan ayrılma dedim. Devletin yanında ol dedim. Atatürk olmasa biz namaz kılamazdık. Oğlum askeri okulda öğrenciydi. Bir suçu günahı yok. İddianamesini hazırlasınlar. Yeter biz bittik, sıfırlandık. Genel Başkan Kılıçdaroğlu bize sahip çıktı. Allah ondan razı olsun. Bizim hakkımızı aradı. O yürüyüş büyük bir olaydı. Her gün dua ettim sağ salim bitirelim diye. O yürüyüşe katılanlardan Allah razı olsun. Bizim darbeyle işimiz yok” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Veysel Kılıç’la telefonla görüştükten sonra Yarkadaş’tan bilgi aldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle