04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 12 Temmuz 2017 6 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU 255 gündür özgürlüğünden yoksun... İnsan haklarından ‘darbe, casusluk, terör’ 7Bsoüryuüdkaada baskınıçıkarmak... Büyükada’ya dair her şey... İstanbul Büyakada’da insan hakları savunucularının toplantı halinde basılarak gözaltına alınmalarına ilişkin tartışmalar sü rerken insan hakları örgütleri toplantının na sıl düzenlendiğini, katılımcıların nasıl belir lendiğini ve finansmanını açıkladı. Açıkla nan bilgilere göre yandaş basın da casus olarak lanse edilen Ali Gharavi’nin 2004 yılında Başba kanlık Tanıtma Fonu tarafından finanse edilen bir toplantıda gö rev aldığı ortaya çıktı. Toplantıyı KEMAL GÖKTAŞ finanse eden uluslararası insan hakları kuruluşu HIVOS’un hazırladığı raporlar ise MGK’nin si tesinde dahi yer alıyor. Bu arada Cumhurbaş kanı Recep Tayyip Erdoğan’a G20 toplantısın da da birçok ülke liderinin insan hakları savu nucularının gözaltına alınmasından duydukla rı kaygıyı ilettikleri öğrenildi. Hak savunucu larının avukatları ise soruşturmanın polis in siyatifinde yürütüldüğünü ve soruşturma bel gelerinin savcıya günler sonra iletildiğini id dia etti. Temsilcileri gözaltında olan insan hak ları örgütleri dün İHD Genel Merkezi’nde hak savunucularının gözaltına alınması süreci ile ilgili bir bilgilendirme toplantısı yaptı. Büyü kada’daki toplantının nasıl düzenlendiğini ve neler konuşulduğunu, finansmanını anlattı. O bilgilendirmenin ışığında Büyükada toplantısı ile ilgili bilinmeyenler şöyle: 1 Kim organize etti? İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (İHOP) 79 Nisan 2017’de düzenlediği yıllık toplantı sında, dünyada ve Türkiye’de sık sık yapılan bir çalışmanın tekrarlanmasına, insan hakları savunucularının güçlendirilmesi için bir dizi eğitim seminerinin yapılmasına karar verildi. 2 İtkoipylaanbtaıdncaınişıni ne? Helsinki Yurttaşlık Derneği’nin 20002004 arasında yürüttüğü bir projeye de katılan ve dijital güvenlik konusunda uzman olan Ali Gharavi ile ‘zor zamanlarda stresle baş etme konusunda’ tecrübeye sahip Peter Steudtner ile çalışılmasına karar verildi. Ali Gharavi, 2004 yılında Center for Victims of Torture (İşkence Kurbanları Merkezi) ve HYD işbirliğinde Ankara’da gerçekleştirilen ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Tanıtım Fonu’nun da 300 bin dolar tutarında eşfinansman desteği sağladığı İnsan Hakları Mücadelesinde Yeni Taktikler Uluslararası Sempozyumu’nda bilişim teknolojileri (IT) uzmanlığı yapmıştı. 3 Tnoaspıllabnetılyiraleknadtiı?lanlar Yazışmalar sonunda İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Veli Acu ve Günal Kurşun, Uluslararası Af Örgütü Türkiye kurucusu Özlem Dalkıran, Yurttaşlık Derneği’nden avukat Nalan Erkem, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği koordinatörü Nejat Taştan, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, eski MazlumDer ve Hak İnisiyatifi üyesi stajyer avukat Şeyhmus Özbekli ile Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün katılımcı oldu. Tepkiler İnsan hakları savunucularına yönelik baskın OHAL uygulamalarını aşan bir yöntemle yapıldı ve Türkiye’nin ulusalararası alanda büyük tepki çekmesine neden oldu. Hak savunucuları toplantı mekânına giren polisler tarafından duvara dayandırıldı ve açık olan bilgisayar ve cep telefonlarına imajlarının tespiti yapılmadan el konuldu. Polis ne yakınlarına ne de avukatlara haber verilmesine izin verdi. Kısıtlılık kararı sebebiyle, avukatlar, suçlama hakkında bilgi alamadılar. Yandaş basında ağır suçlamalara hedef olan toplantının katılımcılarının evlerinde arama ise gözaltına alındıklarının 6. günü yapıldı. Sarıhan: Amaç gözdağı İHD’deki toplantıda Büyükada baskınına ilişkin şu eleştiriler dile getirildi: CHP Ankara Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkan Vekili Şenal Sarıhan: Gözaltılarla insan hakları savucularına gözdağı verilmek isteniyor. İnsan hakları savunucuları terör örgütleri ile bir arada gösterilmek isteniyor. Dünyada insan hakları savunucuları özel koruma altındadır. Bu tür gözaltılar insan hakları savunucularını yıldıramayacaktır.” Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı: “Bir suç var ortada, o da keyfi gözaltılar. Hukuk fakültelerinde keyfi gözaltılara örnek gösterilmek isteniyorsa bu gözaltılar gösterilebilir.” İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan: “İnsan hakları savunucusu olan 10 kişi hiçbir gerekçe ve somut delil olmaksızın tam bir kaçırma mantığıyla gözaltına alındı. Kimler bu komployu yapmak istediyse daha fazla uzatmasınlar.” Avukat Oya Aydın: Soruşturma dosyası klasik bir savcılık dosyası değil. Suçlamalar hakkında hiçbir somut delil yok. Arkadaşlarımızın gözaltına alınmasından 23 gün sonra savcıya dosya gitti. l ANKARA 4 Neden 15 Temmuz öncesi? Neden Büyükada? Toplantının haziranda yapılması planlanıyordu. Katılımcı lar mailler üzerinden uygunluk durumlarını bildirdi ve yazışmalar sonunda ramazan ayının da etkisiyle toplantı tarihi temmuz başı olarak belirlendi. Toplantı, 2 Temmuz 2017 Pazar günü başladı. Yandaş basında “Adalet Yürüyüşü’nün sona ermesiyle birlikte Gezi benzeri kaos planlarının yapıldığı” iddialarının aksine, toplantının planlandığı tarihlerde Adalet Yürüyüşü söz konusu değildi. Toplantının yapılacağı yerle ilgili Bolu, İstanbul merkezi ve Şile gibi alternatifler yine mailler yoluyla tartışıldı. Sonunda stresten ve trafikten uzak olması nedeniyle Büyükada tercih edildi. 5 Toplantıda ne konuşuldu? Toplantıya 3. gününde polis baskını yapıldı. İlk iki günkü toplantılarda sosyal psikolog Peter Steudtner son iki yılda Türkiye’deki şiddet ortamının insan hakları savunucuları üzerindeki etkileri ve nasıl baş edebileceğini anlattı. Ali Ghavari ise nefret temelli saldırılar karşısında web güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusunu anlattı. 6 Kim finanse etti? Toplantının finansmanı için uluslararası bir kalkınma kuruluşu olan HIVOS’a (İnsani İşbirliği Enstitüsü) yapılan başvuru kabul edildi ve HIVOS uygun harcama belgelerinin ibrazı ve incelenerek kabulü sonucunda masrafları sağlamayı kabul etti. 7 Peki bu HIVOS nasıl bir kuruluş? Milli Güvenlik Kurulu’nun web sitesinde yayınlanan “Körfez Ülkelerinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile Ötesinde Artan Rolü” başlıklı raporu da yer alan HIVOS, Lahey merkezli bir uluslararası insan hakları ve çevre kuruluşu. Afrika, Latin Amerika ve Asya’daki kuruluşlara finansal destek sağlayan HIVOS’un web sayfasında ise çalışma alanları “Sürdürülebilir beslenme, yenilenebilir enerji, şeffaflık ve hesap verilebilirlik, düşünce özgürlüğü, cinsel haklar ve çeşitlilik, kadın haklarının güçlendirilmesi” olarak sıralanıyor. Kafesli protesto Büyükada’da gözaltına alınan insan hakları savunucularının 7 gündür gözaltında tutulmaları nedeniyle 30’dan fazla ülkede Türkiye Almanya’dan Taner Kılıç ve İdil Eser çağrısı büyükelçiliklerinin önünde protesto eylemleri sürüyor. Uluslararası Af Örgütü Belçika Direktörü Federal Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç ile örgütün Türkiye direktörü İdil Eser’in serbest bırakılmasını talep etti. Federal Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı, Hıristiyan Demokrat Birlik partili (CDU) Matt Philippe Hensmans, hias Zimmer Berlin’de yaptığı açıklamada, Türkiye’de gözaltına alınan in Brüksel’deki Türk san hakları savunucularına yöneltilen suçlamaları kavramanın mümkün ol Büyükelçiliği önünde İdil Eser’in gözaltına alınmasını bir kafes içinde protesto etti. madığını söyledi. Matthias Zimmer, Taner Kılıç ile İdil Eser’in Türkiye’de insan haklarının daha iyi korunma altına alınması için yıllardan beri büyük kişisel bir özveri ile faaliyet gösterdiklerini vurguladı. Hak savunucularının gözaltı süresi uzatıldı Büyükada’da gözaltına alınan insan hakları savunucuları için 7 gün daha gözaltı süresi alındı. Ev aramalarında ise 3 kitaba el konuldu Büyükada’da 5 Temmuz’da hak savunucularının güvenliği ile ilgi vunucularının Adalet Yürüyüşü’ndeki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ri Bakanlığı’nın “Kadına Karşı Şiddetle Mücadele” projesinde yer aldığı belir li yaptıkları toplantı sı İstanbul’a yaklaştığı sıralarda Ge tildi. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği rasında gözaltına alınan zi Parkı Direnişi sırasında olduğu gi Komisyonu’nun kurulması çalışmaları insan hakları savunucu bi eylemler planladığını iddia etmiş nı da yürüttüğü ifade edilen Üstün’ün ları hakkında 7 gün da ti. Ancak, gözaltındaki hak savunucu ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakan ha gözaltı süresi alın larının mayıs ayındaki yazışmaların lığı, Sağlık Bakanlığı ile de birçok bü CANAN COŞKUN dı. Soruşturmayı yürüten savcı Can Tuncay, 7 günlük ilk gözaltı süre da toplantının tarihi ve yeri konusunda birçok önerinin ortaya atıldığı görülüyor. Katılımcıların birçoğunun yük projede çalıştığı, emniyet müdürlerine cinsiyet eşitliği ile ilgili eğitim verdiği kaydedildi. Uluslararası Af Ör sinin dolmasının ardından dün 2. de İstanbul’dan geleceği göz önünde bu gütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Hel fa ek gözaltı süresi aldı. Gözaltındaki lundurularak bütçe ve ulaşım kolay sinki Yurttaşlar Derneği’nden Nalan hak savunucularının ev aramalarında lığı nedeniyle de Büyükada’daki otel Erkem, Özlem Dalkıran, İnsan Hakları kitaplara el konulduğu, evi aranan Ka seçildi. Dijital güvenlik toplantısı, Gündemi Derneği’nden Günal Kurşun dın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün’ün birçok hak örgütünün kurduğu bir ve Veli Acu, Kadın Koalisyonu’ndan evinde yapılan aramada aralarında Ece paylaşım ağı olan İnsan Hakları Or İlknur Üstün, Eşit Haklar İçin İzleme Temelkuran’ın “Biz Burada Devrim Ya tak Platformu’nun 79 Nisan 2017 ta Derneği’nden Nejat Taştan, HAK İni pıyoruz Sinyorita” isimli kitabının da rihlerinde düzenlediği paylaşım top siyatifi üyesi Şeyhmuz Özbekli ve top yer aldığı 3 kitaba, Üstün’ün kadın ça lantısıyla kararlaştırılmıştı. lantılara moderatörlük yapan Ali Gha lışmaları ile ilgili video ve fotoğrafları Öte yandan dosyadaki kısıtlılık sür ravi 5 Temmuz’dan bu yana gözaltında nın yer aldığı CD’ler, SİM kartları, 2 ta düğü için hak savunucularının avu tutuluyor. Soruşturmayı yürüten İstan ne eski telefonu ile dijital materyallere katlarına bilgi verilmiyor. İlknur bul Terör ve Örgütlü Suçlar Soruştur de el konulduğu öğrenildi. Üstün’ün avukatı tarafından soruştur ma Bürosu savcılarından Can Tuncay AKP iktidarına yakın Akşam gaze madaki kısıtlılığın kaldırılması talebiy hak savunucularını “terör örgütü üye tesi gözaltına alınan insan hakları sa le sunulan dilekçede Üstün’ün İçişle liği” ile suçluyor. l İSTANBUL Katar katar gülünç dinbazlıklar Katar krizi çıktığından beri iktidarın politikası gerçekçilikten uzak “dinbaz” bir ideolojik açıkgözlülükten ibaret “ümmet kardeşliği” retoriğinde takılıp kaldı. Artık gayet açık seçik ortada ki böylesi safdil bir İslami “özcülük”, politik tavır olarak ancak “iç piyasa”da iş yapıyor. AKP’nin aslında bir dış politikası kalmadığını; “dış politika” diye ortaya konulanların esasen “iç”e dönük hedeflerle tanzim edildiğini ve içpolitik konsolidasyonu ha bire yeniden üretmeye endeksli olduğunu da düşündürüyor. Arapİslam coğrafyasında AKP ağzıyla biz, kendimiz söyleyip kendimiz dinliyoruz. BatıHristiyan âlemini dize getiren, “İslam’ın kılıcı” lâkabını hak eden ve “Emir ülMüminin” olmaya doğru giden bir liderlik tasavvuru eşliğinde övünç doluyuz!.. Gel gelelim içeriye, kendi içimize dönük bu övünç, onun referansı olan dünyada en hafif deyişle “gülünç” karşılanıyor. Biraz daha ciddiye alındığında Türkiye’ye karşı mesafe, soğukluk ve rahatsızlıkları karşımıza çıkarıyor. Fakat iş iyice ciddiye bindiğinde çok daha açık seçik eleştiri ve uyarılar, daha yüksek perdeden had bildirmeler ve dozunda yaptırım, hatta tehditler de kendini göstermekten geri kalmıyor. Önceki günkü Cumhuriyet’te Duygu Güvenç’in “Körfez ülkeleri Türkiye’yi istemiyor” başlıklı haberi, buna en son çarpıcı örnek. Katar’a yaptırım kararı alan Körfez ülkelerinin, Türkiye’nin sürece müdahalesini reddettiklerinin kaydedildiği haberde üst düzey bir Arap diplomatının, “Körfez Arap İşbirliği Konseyi olarak Türkiye’den süreçten uzak durmasını istiyoruz” diye başlayan değerlendirmesine yer verilmekte. Arap diplomat, Katar üssüyle ilgili kararın TBMM’den geçirilmesinden sonra Türkiye’nin Katar’la birlikte “problemin bir parçası” haline geldiğini belirtmiş. “Çavuşoğlu Katar ve Suudi Arabistan’a gitti; Türkiye’nin devreye giremeyeceğini gördü. Bizim Konsey olarak kendi mekanizmalarımız ve süreci çözecek yöntemlerimiz var; Türkiye’nin dahil olmaya çalışması, sorunu sadece daha da karmaşıklaştırır” diyerek devam etmiş. Yani gayet usturuplu şekilde, Anadolu’dan “Körfez”e hariçten gazel okumaktan vazgeç, haddini bil, otur oturduğun yerde, bu iş seni aşar demeye getiriyor. Bunları gayet usturuplu söylüyor da sıra Türkiye’nin devreye girmekte ısrar etmesi durumuna gelince aba altından sopa göstermekten geri kalmıyor. “Biliyorsunuz son dönemde çok sayıda Arap Türkiye’den konut alıyordu, artık tereddütlüler; en çok da Arap yatırımları konusunda tereddüt yaşanıyor” diyerek... Fakat bence değerlendirmenin bam teli, Arap diplomatın şu son sözü: “Türkiye, ideoloji yerine ulusal çıkarlarını düşünmeli!..” Batıdışı dünyanın ulusdevlet kapitalizmine intikal ve intibakı çok zor, sarsıntılı ve bir dolu sorunu beraberinde getirerek oldu. Batıdışı halklar, toplumlar ve onları yönetenler, İslam dünyası dahil olmak üzere, ne kadar kızsalar da, sayıp sövseler de bu “acı gerçek” karşısında kayıtsız kalamadılar. Kendi içlerinden “ideolojik” tepki, itiraz, reddiyeler bol bol baş gösterse de sonuçta “ekonomipolitik gerçekçilik”le hareket etme basiretinde oldu hemen hepsi. İşte Arap diplomatın suratımıza çarpan sözleri de böylesi bir gerçekçiliğin nişanesi. Tıpkı 20’nci yüzyılın başında kendince bir ulusdevlet inşası derdine düşmüş Mustafa Kemal’in, ulusaşkın bir “panİslamist” ufukla kendisinden halife olmasını isteyen bazı İslam ülkeleri temsilcilerinin bu taleplerini ona ileten Antalya mebusu Rasih Efendi’ye şu cevabî sözlerinde olduğu gibi: “Başlarında kralları, imparatorları bulunan teb’anın bana îsâl ettiğiniz arzu ve tekliflerini ben nasıl kabul edebilirim. Beni halife yapmak isteyenler, emirlerimi infaza muktedir midirler? Binaenaleyh, mevzuu, medlulü olmayan mevhum bir sıfatı takınmak gülünç olmaz mı?..” Yaklaşık bir asır kadar sonra biz, buna benzer bir “gülünçlük” içinde mağripten maşrıka siyaseten bir oyun oynamaktayız!.. Türkiye, AKP marifetiyle “İslamcılık” oynuyor. Türkiye, AKP marifetiyle “İttihadı İslamcılık” (panİslamizm) oynuyor. Türkiye, AKP marifetiyle “Osmanlıcılık”, “Osmanlı İslamcılığı” oynuyor. Dinin maalesef oyuncak kılındığı bu “oyun”a onun için (“dinle oynamak” mânâsına) “dinbazlık” diyoruz da başka bir şey demiyoruz!.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle