26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 5 Haziran 2017 4 Masada İncirlik var haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Almanya Dışişleri Bakanı, İncirlik Üssü’yle ilgili yaşanan kriz nedeniyle Türkiye’ye geliyor. Yıldırım, ziyaret öncesinde ‘Ümit ederim ki sağduyu galip gelir’ dedi Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, İncirlik Üssü’ndeki Alman askerlerine her ziyaret öncesinde engel çıkartan Ankara’ya karşı ‘ya kalıcı çözüm ya da Ürdün’e gideriz’ önerisiyle bugün Ankara’ya geliyor. Kritik ziyaret öncesinde Başbakan Binali Yıldırım ise “Ümit ederim ki sağduyu galip gelir” dedi ve Almanya’nın İncirlik’ten ayrılmasını istemediğini duyurdu. ‘Olumlu bir ziyaret’ Bugün sabah saatlerinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya gelecek olan Gabriel’in ziyareti öncesinde üst düzey bir yetkili ziyareti olumlu bir adım olarak nitelerken, “Biz üssü müttefikimiz ve dostumuz olan bir ülkeye, iyi niyetle açtık. Onlara ‘burayı terk edin’ de demedik ve onların varlığının artık Türkiye için stratejik önemde olduğunu düşünmüyoruz” dedi. Yetkili, PKK ve Gülencilere yönelik desteğin yanı sıra başta Çavuşoğlu ve diğer bakanlara yönelik Almanya’nın referandum öncesindeki tutumunu da anımsattı. Geçen hafta “Almanya’ya güle güle deriz” açıklaması yapan GabrIel: Megafon siyaseti BİTMELİ Türkiye ziyareti öncesinde Bild am Sonntag gazetesine konuşan Gabriel “Megafon siyaseti sona ermeli” dedi. Gabriel’in ziyaretinin ana gündem maddesinin Berlin ile Ankara arasında yaşanan İncirlik krizi olduğu belirtiliyor. Gabriel “Türkiye ziyaret hakkını şüpheye yer bırakmayacak şekilde temin etmelidir. Eğer Türkiye bunu İncirlik’te iç politik sebepler nedeniyle yapamıyorsa ya da yapmak istemiyorsa tartışmadan ve ortaklaşa birliklerin konuşlandırılmasına son verilmesi konusunda anlaşmalıyız” diye konuştu. Alman Ordusu’nun İncirlik’te kalıp kalmayacağından ba ğımsız olarak irtibat noktaları aranması gerektiğini belirten Gabriel “Megafon siyaseti artık sona ermeli” dedi. Gabriel, Türkiye tarafından sık sık dile getirilen Almanya’nın PKK’ye destek verdiği eleştirilerine de değindi. Alman Bakan, şöyle devam etti: “PKK bizde de silah ve uyuşturucu ticaretine, haraççılığa derinden bulaştığı için yasaklı bir örgüttür. Yani PKK’nin finans kaynaklarını kurutmak ve Alman toprakları üzerinde bir hareket alanı bırakmamak bizim de tamamen çıkarımızadır. Bu, Türkiye’nin haklı olarak gündeme getirdiği bir konudur.” l Haber Merkezi Çavuşoğlu’nun aksine Başbakan Yıldırım, Almanya ile Türkiye’nin ilişkilerinin bozulmasının en son düşünülecek iş olduğunu, bundan Türkiye’nin de Almanya’nın da zarar göreceğini belirterek şu mesajları verdi: “Özellikle halkoylaması kampanya süresince gerilen ilişkilerin bun dan sonra hem Avrupa Birliği ortaklık sürecinin normalleştirilmesi hem de Almanya ile ikili ilişkilerimizin tekrar rayına oturtulması bizim temel düşüncemizdir ama bu tek taraflı bir iradeyle olacak bir şey değil. Almanya’nın da bu minvalde hareket etmesi esastır. Ümit ederim ki sağduyu galip gelir. Bizim genel prensibi miz dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak. Dış politikada bu yönde de ciddi adımlar attık, bundan sonra da adım atmaya devam edeceğiz. İncirlik ziyaretini de bu çerçevede değerlendireceğiz. Orada bir, iki çekincemiz var. Onları kendileriyle paylaştık. Ona göre bir karar verilecek.” ‘Liste krizi’ çıkabilir Dışişleri’nin açıklamasında Gabriel’in ‘çalışma veya resmi’ ziyaret mi yaptığı yönünde bir ifade yer almazken, Başbakan Yıldırım tarafından da kabul edileceği bildirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşüp görüşmeyeceği ise henüz açıklanmadı. Ancak geçen hafta Almanya’ya rest çeken Çavuşoğlu’nun aksine Yıldırım, İncirlik’i ziyaret edecek olan milletvekillerinin listesinin görüşmenin gündeminde yer aldığını belirtti. İncirlik Üssü’nü ziyarete bir ‘terörist’in katılmasının asla söz konusu olamayacağını söyleyen Yıldırım, “Bu ziyarete katılacaklar arasında ülkemiz aleyhinde keskin faaliyette bulunanlar olabilir. Varsa onlarla ilgili bir çekincemiz var. O değerlendirilecek” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Komisyona yer bulundu KHK mağdurlarının itirazlarını değerlendirecek OHAL Komisyonu Başbakanlık’ta çalışacak SİNAN TARTANOĞLU OHAL işlemlerine yapılan on binlerce itiraz başvurusunu incelemek için kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun adresi için Kızılay’daki Başbakanlık binası fikrinin öne çıktığı öğrenildi. Böylece üyelerinin 3’ü Başbakan tarafından belirlenen komisyonun çalışma yeri de anayasa değişikliği ile 2019’da kapatılacak Başbakanlık olacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun verdiği son rakamlar göre, OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri ile bugüne kadar 140 bin 901 kişi hakkında idari işlem yapıldı. Bunların 102 bini ihraç edildi. 38 bin 772 kişi açığa alındı. 32 bin kişi ise görevine iade edildi. Tüm bu OHAL işlemlerine yapılan on binlerce itiraz başvurusu için ‘etkili bir iç hukuk sistemi oluşturması’ amacıyla hükümetin kurduğu Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun üyeleri 16 Mayıs’ta belirlendi. Başbakan Binali Yıldırım, önceki gün gazetecilerin KHK ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun başvuraları ne zaman kabul etmeye başlayacağına yönelik sorusuna, “Yer ihtiyaçları vardı o da görüldü. Oranın hazırlıklarını yapıyorlar. Zannediyorum çok kısa sürede başlamış olurlar. İşin hukuki tarafı halloldu. Atamalar da yapıldı, isimler de belli oldu. Yerler de tahsis edildi. Bundan sonrası onlara bağlı” yanıtını verdi. 34 alternatif sunuldu 7 üyeli komisyonun üyelerinin 3’ü kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından belirlendi. Komisyonun çalışacağı bina için 34 alternatif sunuldu. Teklifler arasında Başbakanlık binası dışında başka binaların da olduğu öğrenildi. Ancak komisyon çalışmaları için Kızılay’daki Başbakanlık binasının öne çıktığı ifade edildi. Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Çankaya Köşkü’nü Başbakanlığa bırakması, Kızılay’daki binada yer alan birçok Başbakanlık biriminin de Köşk’e taşınmasına yol açtı. Eski binada birkaç birim kaldı. Komisyona yapılacak itiraz başvuralarının temmuz ayında alınmaya başlanabileceği ifade edildi. Bu da komisyon için iki önemli sorunun henüz çözülemediğini gösterdi. Bunlardan birincisi 7 kişilik komisyona, incelemeleri sırasında danışmanlık yapacak uzman ekibin kimlerden oluşacağı. Yaklaşık 150 kişilik ekibin belirlenmesi için çalışmalar sürüyor. Ekibin belirlenmesinin ardından çözülmesi gereken ikinci sorun ise, itiraz başvurularının hangi kritirlere göre ele alınacağı. Komisyonun çalışmalarının usul ve esaslarını belirleyecek bir yönerge üzerindeki çalışmalar da sürüyor. l ANKARA Eşerdhoitğaainle’dlearnin1e5zTiyeamrmetuz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gün İstanbul’da şehit ailelerini ziyaret etti, aileler ile birlikte iftar açtı. Erdoğan, ilk olarak 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde açılan ateş sonucu şehit düşen polis memuru Kemal Tosun’un ailesiyle birlikte iftar yaptı. İftara, Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın yanı sıra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya da katıldı. Erdoğan, şehit Kemal Tosun’un eşi Zuhal Tosun’a Türk bayrağı ve Kuranı Kerim hediye etti. Erdoğan, eşi ve Ba kan Kaya ile daha sonra darbe girişimi sırasında şehit düşen İhsan Yıldız’ın ailesini de ziyaret etti. Erdoğan son olarak da Diyarbakır’ın Sur ilçesinde şehit düşen Uzman Çavuş Fatih Efiloğlu’nun ailesine taziye ziyaretinde bulundu. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Gazetecileri suçladı Medya temsilcileri ile bir araya gelen Başbakan Yıldırım, somut suçlama olmamasına karşın tutuklu gazetecilerin ‘terör bağlantılı’ olduğunu ileri sürdü AKP’li Kuzu’dan intihal sorusuna küfürlü yanıt CHP Milletvekili Mahmut Tanal, AKP Milletvekili ve Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’ya sosyal medya hesabından, profesörlüğe yükselmek için girdiği jüride intihal nedeniyle ceza alıp almadığını ve bu olay sonrası jürinin değiştirilip değiştirilmediğini sordu. Kuzu ise Tanal’a küfür ederek cevap verdi. Tanal, önceki gün Kuzu’nun intihâl nedeniyle ceza aldığını ve bu olay sonrası jürinin değiştirildiğini söyledi. Kuzu ise sosyal medyadan, “Mahmut hukukta herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Sen ispatla. Aksi halde seni dünyanın en şerefsiz insanı ilan edeceğim edeceğim” dedi. Kuzu’nun paylaşımlarının devamında, “H..S” şeklindeki ifadesi küfür olarak yorumlandı. Tanal’ın ısrarlı soruları karşısında Kuzu konuya ilişkin bir açıklama yapmazken, “Neden sana iftira atıyor diye soruyorlar? O benim öğrencimdi. Sınıfta bıraktım; kuyruk acısı var ondandır” dedi. Tanal ise “Dersimize Prof. Selcuk Özçelik girerdi. Sen asistandın. İlk hakkımda dersi geçtim. Bu kadar yalana pes” diyerek yanıt verdi. l ANKARA Başbakan Binali Yıldırım önceki gün, Çankaya Köşkü’nde medya temsilcileri ile bir araya geldi. Darbe davalarındaki çelişkili savunmalarla ilgili olarak Yıldırım, “Önceki ifadesini reddetmesi, inkâr etmesi o suçu işlemediği anlamına gelmez” dedi. Yıldırım’a, “FETÖ iddiasıyla yapılan soruşturmaların Sözcü ve Cumhuriyet gazetesine sıçramış olmasıyla sulandırıldığı yorumları yapılıyor. Türkiye bu tür gazetelere yönelik soruşturmalar nedeniyle yurtdışında çok eleştiriliyor. Size gelen bilgilerde, Sözcü ve Cumhuriyet’e yönelik soruşturmaları yapanların kripto FETÖ’cü olma ihtimali var mı?” sorusu yöneltildi. Türkiye’de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu gazeteci olmadığı iddiasını yineleyen Yıldırım “Gerek yabancı menşeli gazetecilerin gerekse Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gazetecilerin gözaltına alınmasının gazetecilik faaliyetiyle ilgili olmadığını biliyoruz. Bize gelen bilgi bu. Bir şekilde terör bağlantılı, FETÖ, bölücü terör olabilir” diye konuştu. Yıldırım’a aynı konu ile ilgili ikinci soru ise “Pek çok tutuklu var. Bunların arasında Kadri Gürsel ve Mediha Olgun gibi isimler de var ve onların dosyalarının yavaş yürümesi bizim yurtdışında bu meseleyi anlatmak ve sonuç anlatmakta elimizi epeyce zorluyor. Siyasetin bu konuda yapabileceği bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?” oldu. Soruyu geçiştirdi Sorunun Gürsel ve Olgun örneğiyle sorulmasına karşın Yıldırım darbe girişimi davalarıyla ilgili açıklama yaptı. Süreçlerin hızlı yürümemesinden kendisinin de şikâyetçi olduğunu belirten Yıldırım “Bombayı atan, ona izni veren, insanları öldürenler, tankları yürütenler, helikopterleri, uçakları alıp götürenler belli. Neyi bekliyoruz? Bu suçüstü halidir. Karar verilmesi gerek. Bu konuda ısrarla her fırsatta yargıya telkinlerimizi iletiyoruz” dedi. Yıldırım, darbe girişimi davalarıyla ilgili özel düzenlemeler yapıldığını, davaların bir an önce sonuçlanarak mağduriyetlerin önlenmesini beklediklerini kaydetti. l ANKARA/Cumhuriyet Atatürk ve İslam... Atatürk İslam dini ile çok ilgilendi. Atatürk karşıtları ona “dinin toplumdaki etkisini azalttı” diyerek geleneksel yapıyı bozduğu savıyla karşı çıkarlar. İslam tarihi yerine Türk tarihini, Osmanlıca yerine Türkçeyi, medrese eğitimi yerine modern okulu, kadı yargısı yerine laik hukuku getirdiği için de “toplumu köklerinden ayırmakla” suçlarlar. Atatürk gerçekten de İslam dini ile ilgilenmiştir. Bu ilgisinin tarihsel süreçle bağlantısı vardır. Atatürk dinle ilgili üç hedef belirlemiştir: Birincisi, dinin dünya yaşamını yönetmemesi. Laiklik. İkincisi, halkın dinini doğrudan öğrenmesi. Bunun için de: kutsal kitap Kuran’ın Türkçeye çevrilmesi. Ezanın Türkçe okunması. Halkın bilme hakkının gerçekleşmesi. Üçüncüsü de, din ile halkın arasına girmiş olan tarikat, tekke, zaviye, şeyhlik, dervişlik, büyücülük, üfürükçülük gibi kuruluşların kaldırılması. Atatürk bunları yapmıştır. Atatürk bunları neden yapmıştır? Çünkü Osmanlı tarihini bilmektedir. Nedir Osmanlı tarihi? HHH Yıl 1789. Fransız İhtilali başlamıştır. Dünya artık değişecektir. Aynı yıl Osmanlı’da tahta III. Selim geçmiştir. Yenilik yanlısı bir padişahtır III. Selim. Çünkü, yenilik yapılmazsa ordu artık yenilecektir. Osmanlı çökecektir. Yeni bir ordu kurmaya kalkar, Nizamı Cedit. Hemen karşısına “mollalar yeniçeriler esnaf” ittifakı dikilir, “Gâvur Padişah” diye bir sıfat takarlar. Yenilik yapılamaz. 1807. IV. Mustafa. Bir yıllık saltanat. 1808. II. Mahmut. Yenilikçi bir padişah daha. Ona da “Gâvur Padişah” diyeceklerdir. Ama o, yenilikleri yapar. Yeniçeri Ocağı’nı yok eder. Tıbbiye, Harbiye onun zamanında kurulur. İlk kıyafet devrimini yapar. 1839. Abdülmecid tahta geçer. O da yeniliklerden yanadır. Ama bu girişimlerin hepsinin karşısına Atatürk’ün kaldırdığı o yapılar dikilir. Padişahları “gâvurluk”la suçlar. Dinsizlikle suçlar. Bu yapılar aslında insanları koşullandıran “zihinsel kalıplar” ile sonradan “beyin yıkama” adı verilecek telkin sistemiyle kendi gruplarını yönetmektedirler. Toplumu da böyle yönetmek isterler. Dostum bir hukuk profesörü, anlamadığım şey, demişti, zavallı bir vaizin önüne çöküp de elini öperek inanan eğitimli insanlar bunu nasıl yapıyor?.. Fethullah Gülen ve cemaatini soruyordu. İşte böyle oluyordu. Düşünmeyi durduran zihinsel kalıp bariyerleri. Koşullandıran bilgi kalıpları. Donmuş bilgi formatları olmuş inançlar. Sorgulanması yasaklanmış öğreti. Böyle oluyordu. Bugünlere de böyle gelindi. Osmanlı, dünya gelişmelerine kapandı. Bilim engellendi, sanat yasaklandı. Her yenilik dinsizlik diye suçlandı. Ve Osmanlı çöktü. Osmanlı yıkıldı. Öyle mehter marşıyla, kılıç kalkanla olmuyor işte. Atatürk’ün gördüğü buydu. Atatürk, İslam dinini özüne kavuşturdu. Halkın dinini öğrenmesini istedi. Batı’nın İncil’i kendi dillerine çevirmesinden 400 yıl sonra Kuran çevirisini gerçekleştirdi. Elbette softası mollası kızacak. Çünkü, ellerindeki yetkiyi halka bırakmak istemeyecekler. Bugün Fethullah Gülen ve cemaati suçlanıyor. Ya öteki tarikatlar? Öteki cemaatler? Açtıkları okullarda yaşanan her türlü yasadışı, ahlakdışı işler. Kapatılıp gidiyor. İyi mi oluyor?.. Dinin siyasetle iç içe oluşu, dinin ticarete alet oluşu iyi mi oldu? Kutsal ramazan ayının içindeyiz. Oruç tutmak aç kalmak mıdır? Değildir. Yalan söylemeyeceksin. Birisinin arkasından konuşmayacaksın. Haram yemeyeceksin. Dilinde yalan, ağzında haram olmayacak. Hadi bakalım, bizde dindarlık böyle mi? Dilinde yalan, yediği haram. Yaptığı ettiği talan. Sen yat kalk Atatürk’e dua et. Dününü de ona borçlusun, yarınını da. Anlasan da böyle, anlamasan da... Kepçe kabloları kopardı 20 kanalın yayını kesildi Halk TV, kendi kanalları dahil 20 kanalın yayınının bir kepçenin kabloları koparması sebebiyle kesildiğini duyurdu. Halk TV’yi izlemek için açan yurttaşlar dün akşam yayının olmadığını gördü. Kanalı arayan yurttaşlar teknik bir sorun nedeniyle yayının kesildiği bilgisini aldılar. Halk TV twitter’dan yaptığı açıklamada, “Türksat ve Telekom’dan kaynaklanan teknik sorun nedeniyle 20 tv ile birlikte saat 19.43’den bu yana yayın yapamıyoruz.. AKP Türkiyesi... AnkaraKonya yolunda kavşak çalışması yapan kepçe, TürkTelekom’un fiber kablosunu kopardı, 20’ye yakın tv yayını çöktü” ifadeleri kullanıldı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle