24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 5 Haziran 2017 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ TARİHTE BUGÜN 1851: ABD’li yazar Harriet Beecher Stowe’un kölelik karşıtı romanı ‘Tom Amca’nın Kulübesi’ bir gazetede tefrika edilmeye başlandı. 1956: Elvis Presley şarkısı ‘Hound Dog’u TV’de tanıttı. Şov sırasında yaptığı kalça hareketleri müstehcen bulundu. 260/180 310/180 290/150 290/160 280/1 6 0 280/120 250/90 240/140 320/190 350/190 250/140 290/190 220/120 290/210 270/1 2 0 140/9 0 230/120 270/1 0 0 230/120 290/120 250/1 7 0 250/150 Denizde dehşet gecesi Tur teknesini kaçırıyorlardı Bodrum’da önce gece bir diskoda eğlendikten sonra saat 03.00 sıralarında otellerine dönmek için bindikleri tur teknesi deniz ortasında bozulunca mahsur kalan gruptaki bazı kişiler, yardıma gönderilen teknenin personelini ‘geç geldikleri’ iddiasıyla dövüp kamaraya kilitledi. Grupta aralarında gemicilerin de ol duğu  bazı kişiler tekneyi ele geçirip Yunanistan’ın İstanköy Adası’na kaçırmak isteyince Sahil Güvenlik, havaya uyarı ateşi açarak engelledi. Bodrum Limanı’na çekilen teknede yaralanan 8 kişi hastaneye kaldırıldı, 14 kişi gözaltına alındı. 10 metrelik teknede 16’sı İranlı, 22’si Türk 38 kişi bulunuyordu. l DHA Düğün ve eğlencelerin azaldığı oruç Ramazanayında çalışmak için Adana ABİDİN YAĞMUR ve Mersin’e göç eden mültecileridavulcular, sığındıkları parklardan da kovuluyorlar Gaziantep, Osmaniye ve Hatay’da yaşayan ve geçimlerini davulculukla sağlayan bazı yuttaşlar, düğün ve eğlencelerin en aza indiği ramazan aylarında Adana ve Mersin’e gidiyor. Sahurda davul çalan ve mahalle sakinlerini uyandıran davulcular, aldıkları bahşişlerle aylık gelirlerini çıkarmaya çalışıyor. Davulcular, çocuklarıyla parklarda, çadırlarda, kamyonet kasalarında kalıyor. Zabıta, çoğu zaman onları işlek caddelerdeki parklardan kovuyor. Bazı mahallelerde muhtarların, kendilerinden “avanta” istediğini ileri süren davulcular, “Yapacak başka işimiz yok. Belki bir asgari ücret kadar para kazanacağız. Bütün bu rezillik onun için” diyor. 7 günde 5 park Gaziantepli davulcu Ali, ramazanda Mersin’e gelen yüzlerce davulcudan biri. Güneykent mahallesinde bir kahvehanede tanışıp konuştuğumuz Ali, “Bir haftada 5 park değiştirdik. Çoluk çocuk perişan olduk. Kamyonet kasasında yatıyoruz” diye başlıyor kendisini anlatmaya. Davulcu Ali, 10 senedir ailesiyle ramazanda Mersin’e geldiklerini ve genellikle dışarıda kaldıklarını söylüyor. Bu sene Güneykent’te bir parka yerleşmişler. Polis gelip kimliklerine, araç plakasına bakmış, “Sakınca yok, kalın burada” demiş. Ertesi gün Toroslar Belediyesi’nden zabıtalar gelip “Başka bir yere gidin” demiş. ‘Suriyelilerden beteriz’ Ali ve ailesi, birkaç parktan “sürüldükten” sonra Mevlana mahallesindeki boş bir arsaya park ettiği kamyonetin kasasında kalmaya başlamış. Mahalleden bir yurttaş, evinin al tında bulunan inşaat halindeki dükkânı vermiş onlara. Biz oraya varınca davulcu Ali’nin çocukları, ailesi, akrabaları sardı etrafımızı. İnşaatta kalanlardan yaşlıca bir erkek, “Oradan oraya, oradan oraya sürüyorlar bizi. Parklarda yatıyoruz. Adam Tbeakhgşeilşirlleerri Bir başka davulcu ve ailesi, Mevlana mahallesi muhtarının tahsis ettiği yere çadırlarını kurmuş. İhsan ve ailesi suyu camiden alıyor, kişisel ihtiyaçlarını orada gideriyorlarmış. Tek bir çadırda 10 kişi kaldıklarını söyleyen İhsan, “Ailece çıkıp geldik buraya. Ramazanda bir ay davul işi olmaz bizim orada. Ha, ‘Bir ayda kazandığın ne’ dersen belki bir asgari ücret kadar. Bütün bu rezillik onun için. Ama boş oturmaktansa buraya geliyoruz” ifadelerini kullanıyor. acıdı, sağ olsun bize burayı gösterdi” derken eşi giriyor lafa: “Ne bir orucumuzun tadını alıyoruz, ne bir yediğimizin tadını alıyoruz. Su yok. Suriyelilerden beter halimiz.” Davulculardan biri, “Bizim kimseye zararımız yok. Park larda yatıyoruz, zabıta gelip kovuyor” diyor. Bir başka davulcu ise, “Kimi mahallelerde muhtarlardan bizden avanta istiyor. 1500 lira isteyen muhtarlar var” diyor ve soruyor: “Böyle bir kanun mu çıkmış ki biz muhtara para verelim?” l MERSİN haber 3 Bir geleneğin ‘marka’ya dönüşümü: Beşiktaş Benim Beşiktaşlılığım hep bir öğrenilmiş çaresizlikti. Beşiktaş, büyüyüp baba olduğumuzda da onu yaşatmaya devam etti vesselâm!.. Hayal meyal hatırladığım Tabii ki Süleyman Seba ilk şampiyonluk 1967’de. dönemi, Beşiktaş’ın makus Beş yaşındayım. Babam talihinin yenilmesidir. Takı Beşiktaş’ın Ankara tem mın “3 Büyükler” kategorisi silcisi ve şampiyon takım ne “fiilen” geri dönüşüdür o la beraber Ankara 19 Ma dönem. yıs Stadyumu’nda oynanan Ama o dönemde bile öğ Cumhurbaşkanlığı Kupa renilmiş çaresizlikler son sı maçında “maskot” olarak bulmadı. İnönü Stadı’nda sahaya çıkıyorum. Çimlerin (şimdiki Vodafone Are ortasında “Küçük Ahmet”in na) Denizlisporlu sol bek (rahmetli Ahmet Özacar) Erol’un bitime 4 dakika ka “Gel bakalım delikanlı” diye la attığı beraberlik golüyle çağırıp neredeyse gövdem Galatasaray’a (tabii ki “teş büyüklüğünde topla bana vik şikeleri” eşliğinde!) son birkaç pas atışı bugün bile anda kaybedilen şampiyon hafızamda ışıl ışıl!.. luk mesela... Ama sonrasında kocaman Beşiktaş hep bir öğrenil bir boşluk var! Çocukluğum, miş çaresizlikti. O yüzden ergenliğim, ilk gençliğim ve bu yıl da 7 puan öndeyken erken yetişkinliğim boyunca bile hiç rahat olmadım. Ni hiç şampiyonluk görmedim. tekim biliyorsunuz bir anda Beşiktaş, 1967’deki şam her şey yine bıçak sırtı oldu. piyonluktan tam 15 yıl sonra Ama galiba bazı şeyler de 1982’de, ben 20 yaşınday değişmiyor değil! Art arda ken tekrar şampiyon ola çok ciddi psikolojik sarsın bildi. tılar (Lyon maçı, Van Per Genel tablo böyle ama sie, Başakşehir ve özellikle buna eklenebilecek ve özel Fener’e 90 artı 4) yaşanma likle çocuk yaşta taraftar için sına rağmen bu sene sonuç, travmatik bir dolu “nokta benim öğrenilmiş çaresizliği başarısızlık” da var. mi daha da pekiştirmek ye En unutulmazı 1974’te rine onu sarsacak mahiyette Romen Steagul Roşu ile çıktı ortaya. oynanan Avrupa Kupa Ga Fikret Orman Beşiktaş’ı, lipleri (şimdiki UEFA) Kupası sanki bu öğrenilmiş çaresiz maçı. İstanbul’da 20 kazan liği de yendi bende!.. dıktan sonra Romanya’da Ancak bu Beşiktaş’ın da rövanş günü ve ben ortao ha önemli bir başka özelli kuldayım. Son ders zili çaldı, ği var. çıktık okul kapısından bah O da 1990’ların başında Se çeye doğru, “Beşiktaş 10 ba ile yeniden yükselişe geçen mağlup ama maç bitti biti Beşiktaş’ı o dönemde de, son yor” dediler. rasında da özellikle iki ezeli ra Birkaç adım atıp okulun bah kibine kıyasla sağlanamamış çe kapısından dışarı sokağa bir noktaya, “endüstriyel fut çıktım, bir yerlerden “Aaa, 20 bol” aşamasına tam mânâsıyla oldu” sesleri geldi. taşıması... Çok değil 4050 metre Seba’nın “kültürel ötedeki kahvenin bahçesin hamuru”nda endüstriyel de maçı izleyenlerin yanına leşmeye yer yoktu. O, fut doğru ilerliyordum ki ade bolu amatör ruhla ve ta ölüm sessizliğine bürün zanaatkârane icra eden bir müş kalabalık birden patla takım geleneği var ederek dı ve “Hay Allah kahretsin, ulaştı başarıya. Ama deği bu kadar olmaz, yuh” sesle şen dünyada endüstriyelle ri yükseldi. şen futbol çarkı içerisinde Beşiktaş son “3 dakkada bu ancak bir yere kadar sür 3 gol” yemiş ve rövanşı kay dürülebilirdi. bedip elenmişti. Ve kanımca Beşiktaş, Bu hep böyle devam etti. 1990’ların ortasından itiba Mesela 1999’da Norveç’in ren bu ülkede futbolun en Valerenga takımına düstriyelleşmesiyle birlik İstanbul’da ilk yarı 3 gol atıp te iki ezeli rakibi ile kendisi turu geçtik derken ikinci ya arasında açılan farkı esas iti rıda 3 gol yeyip turu bıraktı barıyla şu son yıllarda Fikret ğımız gibi... Orman döneminde kapattı. O zaman da Fulya tesisle Seba’nın Beşiktaş’ı, Şe rine gelen bir taraftarın Şifo ref Bey’den Baba Hakkı’ya, Mehmet’e, “Kaptan ben ilk Küçük Ahmet’e ve Metin yarı 30’ken oğluma yarın okul AliFeyyaz’a açılan yelpaze var hadi yat artık zaten bu iş de bir “gelenek” inşası idi. bitti dedim; şimdi sabah ona Orman’ın Beşiktaş’ı, “sü ne diyeceğim” şeklinde ferya reklilik içinde değişme” dı hatıramız oldu!.. eşliğinde bu geleneğin Çocukken ne yaşattıysa “marka”ya dönüşümü oldu. Sakız Adası’na gideceklerdi Son günlerde artış gösteren umuda yolculuk girişimlerinden birisi İzmir’in Çeşme ilçesinde yaşandı. Polis, aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu Suriye uyruklu 29 sığınmacıyı yakaladı. Sığınmacıların Yunanistan’ın Sakız Adası’na geçme hazırlığı yaptığı belirlendi. l İZMİR / DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle