27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 2 Haziran 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 11 En azından20 yıllık aşçı İsmail Erdoğan, Gülmen ve Özakça’ya destek için açlık grevi yapıyor açlıklarına ortak olurum Evet, zeytinliklerimiz var bizim! Duyguları gelişmemiş, görgüsü kısır, hayalleri kısıtlı, niyeti bozuk... Aklı ranttan başka bir şeye yatmayan ve doğa nedir, hayat nedir, gelecek nerededir, o zeytinlikler gerçekte kimindir, bunların hiçbirine kafası basmayan şu lanet politikacılara ve onların çıkarcı alkışçılarına... Kim anlatabilir? Açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Egemenler eliyle gerçekleştirilen tüm kötülükler devletle meşrulaştırılır. Hal böyle Özakça’nın tutuklanmasının ar olunca bu iki insanın açlık dından, 20 yıldır aşçılık yapan la toplumun vicdanına yöne İsmail Erdoğan da açlık grevine başladı. Erdoğan, Beşiktaş’taki işyerinde sekiz gündür eylem SEYHAN AVŞAR lik seslenişi, karşılık bulmayınca kendimi kötü hissettim. Onlar için bir şey yapa de. İki bilim insanı, adım adım ölüme mıyorsam en azından açlıklarına or yaklaşırken, sesleri duyulmazken tak olurum diye düşündüm. Sadece kendimize ait olan “mal”lardan oluşan bir dünyada yaşamadığımızı. Gökyüzünün de yeryüzünün de bizim olduğunu. Doğayı katletmeyi marifet sanan ve her şeye maddi çıkar gözüyle bakan; Babasından nefret eden bir mirasyedi gibi ondan kalan her şeyi sanki kendisinin de değilmişçesine talana soyunan gözü dönmüş iktidara; Kim anlatabilir? kendini kötü hissetmiş. “En azın n Çevreniz kararınızı nasıl karşıladı? Hayatta, kör inançlar ve köksüz dan açlıklarına ortak olurum diye Öncelikle ben kimseyle konuşarak korkulardan başka inançlar ve korku düşündüm” diyor. Hz. Muhammed böyle bir karar almadım. Kimseyi lar da bulunduğunu. ve Hz. Ali’nin sözlerini anımsatıyor: böyle bir vicdani sorumluluğa ortak Kendini doğaya ait hissetmenin ve “Hz. Ali, ‘her kimki hakkınızı yiyorsa karşı çıkınız, yoksa hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz’ diyor. Hz. Muhammed ise ‘komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir’ diyor. Bizler bu öğretilerle büyüdük.” İki insan açken, yemek yemeyi reddeden Erdoğan ile bir araya geldik. n Açlık grevine başlamaya nasıl karar verdiniz? Bu ülkenin iki bilim insanı yaklaşık 200 gündür Ankara’nın orta yerinde Yüksel Caddesi’nde, Meclis’e yürüyerek dahi 15 dakikalık bir mesafede, haksız yere işten çıkartılmalarına karşı eylem içerisindeydiler. Bu haksızlığın, bu mağduriyetin giderilmesini istiyorlardı. Ama bu ülkeyi yönetenler bu sesi duymadılar. Bu sesi duymamalarının sonucunda, yaklaşık 82 gün önce bedenlerini açlığa yatırdılar. Açlık grevi denen şey devletin değil, toplumların yüreğine seslenir. Yeryüzün etmek istemem. Oturup açlık grevi yapacağım dediğimde izin vermeyeceklerini biliyordum. Ailem ve arkadaşlarım bana bayağı kızgınlar. ‘Açlık grevine başlamamam gerektiğini’ söylediler. n Şu an neler hissediyorsunuz? Nuriye ve Semih’i zorla beslemeye kalkacaklarını düşünüyorum. Tabii ki durum beni endişelendiriyor. Zorla besleme insan vücudunda geri dönüşü olmayan hasarlar bırakıyor. İnsan yaşamını savunuyorsanız, zorla beslemeyle olmaz. İnsanları yaşatmak istiyorsanız, onların haklı taleplerini değerlendirmelisiniz. Açlık greviyle beraber vücutta oluşabilecek tahribatları çok iyi biliyorum. Nuriye ve Semih’te eminim ki bunu bilerek açlık grevine başladılar. Süleyman Soylu, ‘kandırılan insanlar’ diye tarif etti. İnsanların aklını bu kadar küçük gören, aşağılayan bir yaklaşım olamaz. Ne Semih, Bir akademisyenin açlık grevi yapması tuhaf n Bir aşçının açlık grevi yapması ironik değil mi? Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan bir hocanın, kara tahta başında öğrencilerine yarını anlatan bir öğretmenin açlık grevi yapması bana tuhaf geliyor. Hayatını üniversitede akademisyen olmaya adamış bir insanın bir sabah uyandığında cemaatçi damgası yemesi, 200 gün geçtikten sonra başka bir grupla ilişkilendirilmesi ilginç geliyor. Bir aşçının açlık grevi yapması ilginç gelmiyor o nedenle... Yemek yapmaya devam ediyorum. Süleyman Soylu, Nuriye ve Semih için, ‘Yiyip içiyorlar akşamları oraya geliyorlar’ demişti. Ben hayatım boyunca Nuriye ve Semih ile yan yana gelmedim. Aynı masada otur aç olduğuna, inandığım tüm değerler üzerine yemin edebilirim. Kimse aç bir aşçının elinden çıkan bir yemeği yemek istemez. Ama sabahtan akşama kadar yemeğin içindeyim. Tüm arkadaşlarım buna şahittir. Yemiyorum. Zaten iki insan açken yemek yemeyi canım istemiyor. n Eyleminizi ne zaman sonlandıracaksınız? Kendim için talebim yok. Talebim Nuriye ve Semih’in talebidir. Açlık grevimin ne kadar süreceğine ise yine onlar karar verecek. Hayatının büyük bir kısmını din sömürüsü yapan cemaatlerle mücadeleye adamış insanları, FETÖ ile ilişkilendirmek onlara yapılan en büyük hakaretti. Cemaatle ilgisi olmayan insanları işten attılar. Onlar ne zaman bırakmaya karar verirlerse o za doğayı kutsal saymanın, ona zarar vermeden var olmanın yollarını aramanın bir çeşit ibadet olduğunu. Bazı insanların aksini yapmaktan, günahtan korkar gibi korktuğunu. Birilerinin kutsal kitaplarda tarif edilen cenneti bu dünyada yaratmaya kalbini koyduğunu. Kim anlatabilir bu politikacılara; Dokundukları her şeyi kurutarak ve dini imanı para sanarak hem toprağı hem de insanı kirlettikleri nasıl anlatılabilir? Tarkan’ın “Zeytinliklere kıymayın” diyerek attığı bir tweet’e; “Zeytinlikleri mi varmış, ne yapacakmış zeytinlikleri” diye cevap veren bir Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’na sahip bir ülkenin yarınından ne beklenir? HHH Dağlar bizim Bakan Bey. Dereler bizim. Hepimizin zeytinlikleri var. Buğday tarlaları var. deki hiçbir devletin vicdanı yoktur. ne Nuriye, ne de ben kandırılmadık. madım. Gözlerine bakmadım. Ama onların man ben de bırakacağım. Ağaçlarımız var bizim. Parklarımız, denizlerimiz ve gölleri miz ve kırlarımız ve kıyılarımız. Makiliklerimiz, meyve bahçelerimiz, kıymetli antik şehirlerimiz, dokunul maz SİT’lerimiz... Yüksekler de bizim alçaklar da; Dipler de bizim doruklar da. Bu dünya bizim ve bu isyan da bi zim. Şaibeli darbe bahaneleriyle kanun hükmünde kararnameler çıkartarak her yandan ayrı ayrı rezil ettiğiniz bu ülke, siz ne derseniz deyin topyekun bizim. Kafanıza göre kurduğunuz, o mah Polis saldırısı bitmiyor Veli Saçılık’a kemelerde el koyduğunuz özgürlükler; Tehdit ettiğiniz gelecek; Yok etmeye çalıştığınız geçmiş; plastik mermi Hayaller, idealler ve istekler bizim. Şu dizeler ve o dizelerin şairi de bizim: Veli Saçılık ile Esra Özakça, günlerdir abluka altında olan Yüksel Caddesi’ndeki direnişlerinin 205. gününde yine polis saldırısına maruz kaldı. “İşimizi geri istiyoruz” diyerek başlattıkları direnişlerinin 205. gününde eğitimciler yine polis saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Çevik kuvvet ekipleri, ihraç edilen Veli Saçılık ile eşi tutuklandıktan sonra açlık grevine giren Esra Özakça’yı yerde sürükleyerek gözaltına almak istedi. Yurttaşlardan gelen tepkiler üzerine polisler, Saçılık ile Özakça’yı serbest bırakmak zorunda kaldı. Günlerdir abluka altında kalan Yüksel Caddesi’nde yaşananları sos Yüzyüzeciler taşerona karşI İnsanlara sokakta Uluslararası Af Örgütü’nün çalışmalarını anlatan ve kampanyalar için destek toplayan yüzyüze elemanları taşeron uygulaması nedeniyle dün iş bıraktı. Af Örgütü’nde insan hakkı ihlallerini kamuoyuna duyurmak için çalışan 15 yüzyüzeciden 13’ü Af Örgütü’nün kendilerini taşeron olarak çalıştırdığını söyledi. Çalışanlar “İnsan hakları alanında çalışan bir kurumun taşeron çalıştırmasına karşıyız” dediler. 13 çalışan da talepleri yerine getirilinceye kadar eylemlerine devam ede ceklerini duyurdu. Beşiktaş’taki Abbasağa Parkı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Yüzyüze ekibinden Sena Sungur, “Kendi misyonu ve prensipleriyle örtüşmeyecek çalışma koşullarını ne yazık ki kendi çalışanlarına dayatmaktadır” iddiasında bulundu. Sahada çalışan Af Örgütü’nün ‘yüzyüze’ çalışanlarının kampanyaların belki de emeği en yoğun görevini sırtlandıklarını ifade eden Sungur, hak ettikleri karşılığı alamadıklarını söyledi. Af Örgütü kampanyalarına destek bulmaya gayret eden çalışanların hem fiziksel hem psikolojik olarak yıpratıcı bir işi üstlendiğini belirten Sungur, özetle şunları kaydetti: “Ayrıca Af Örgütü çalışanları arasında ücret dengesinin söz konusu olmadığını, saha çalışanlarına yönelik ciddi bir haksızlık ve ayrımcılığın yaşandığını belirtmek durumundayız. Yüzyüze Projesi’nde çalışanlar güvencesiz bir şekilde çalıştırılmaktadır. Yüzyüze projesinin çalışanları, Sendikalı Af Örgütü çalışanlarının sahibi olduğu birçok temel haktan ve sosyal haktan yoksun bırakılarak bir insan kaynakları şirketinde çalışıyor gösterilmektedir.” l İSTANBUL/Cumhuriyet “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.*” HHH Bu topraklar zeytini kesenleri er geç başından atar Bakan Bey ve onu dikenleri yeniden kucaklar. Bunu da sadece ve sadece yaşamak yanı ağır bastığından yapar. * Nâzım Hikmet yal medya hesabından aktaran Saçılık, “Üstüme yüzlerce plastik mermi boşalttı polis” diyerek vücudundaki plastik mermi izlerini paylaştı. l ANKARA / Cumhuriyet Ayvalıtaş davasında tutuksuz sanık duruşmaya getirilecek Sizin çocuğunuz olabilirdi Abdullah Cömert anılacak Gezi Direnişi sırasında Antakya’da 3 Haziran 2013’te polis tarafından gaz bombası kapsülüyle vurularak yaşamını yitiren 23 ya ESKİŞEHİR’DE TÖREN Ali İsmail ödülleri sahiplerini buluyor Ali İsmail Korkmaz Vakfı, Eskişehir Tabip Odası, TMMOB, DİSK ve KESK’in düzenlediği “Ali İs Gezi Parkı eylemlerine destek amaçlı Ümraniye’de TEM otoyolu üzerinde gerçekleşen yürüyüş sırasında bir aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne ilişkin davanın 16. celsesi dün görüldü. Tutuksuz sanık Cengiz Aktaş’ın gerekli güvenlik önlemi alınarak önümüzdeki duruşmada hazır edilmesine karar verildi. adını ölen oğluma vermiştim. ‘Memleketi koru, İngiliz donanmasını batır, gel ikinci, üçüncü vatandaş muamelesi gör.Gezi olayları bir gerçektir. Sanıkların tutuklanmasını talep ediyorum. Eşimi kaybettim, evime aylardır giremiyorum. Eşime biber gazı sıkıldı öldü” diye konuştu. Sanık Mehmet Görkem Demirbaş’ın avukatı Yalçın Tura, dosyaya gelen tüm raporlarda ya şındaki Abdullah Cömert, yarın CHP Gençlik Kolları tarafından düzenlenecek törenle anılacak. CHP Hatay İl Gençlik Kolları Başkanı Ümit Kutlu, “Geziyi anıyoruz” adlı etkinlikle Gezi’de yaşamını yitirenler ile Antakya’da hayatını kaybeden Abdullah Cömert’i anacaklarını söyledi. Abdullah Cömert’in mezarı başında saat 14.00’da başlayacak anma etkinliği, Harbiye Hidro Park’taki etkinliklerle sürecek. Kutlu, Fevzi Kurtuluş’un konser vereceğini, gençlerin yaptığı Gezi direnişi resimleri sergisinin açılacağını, Köy Okullarına Kütüphane Platformu’nun kitap toplama kampanyası başlatacağınıda söyledi. l AKIN BODUR/HATAY mail Korkmaz Yaşam Ödülleri” bu İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza yaların kusurlu gösterildiğini belirterek, “Bura yıl OHAL kapsamında KHK ile üni Mahkemesi’nde görülen davaya Ayvalıtaş’ın ba da asıl kusurlu İçişleri Bakanlığı’dır, vatandaşın versiteden ihraç edilen Prof. Dr. Korkut Boratav’a ve barış bildirisine imza attıkları gerekçesiyle üniversiteden ihraç edilen barış akademisyenlerinin kurduğu Dayanışma Akademileri’ne verildi. Bu yıl üçüncü kez verilen ödüller bugün Eskişehir Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde saat 17:00’da başlayacak törenle sahiplerini bulacak. Tören öncesinde Ali İsmail’in dövüldüğü Sanayi Sokak’a karanfil bırakılacak ve basın açıklaması yapılacak. l CAN HACIOĞLU/ ESKİŞEHİR bası Ali Ayvalıtaş ve avukatları ile tutuksuz yargılanan sanıklardan Mehmet Görkem Demirbaş, avukatı Yalçın Tura katıldı. Tutuksuz yargılanan diğer sanık Cengiz Aktaş ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada söz alan Ayvalıtaş’ın babası Mehmet Ayvalıtaş “Öyle bir acım var ki. Çocuk sizin de olabilirdi. Yarın (bugün) Mehmet’in şehit olduğu gündür, bu tesadüf değil. Vicdanı olan, Allah’ı olan bir karar verir. Ve öbür sanık özellikle korunuyor. Biz bu vatanın evladı değil miyiz, niye ayırt ediliyoruz. Özellikle şunu da belirtmek istiyorum; Çanakkale Savaşı’nda İngiliz donanmasını batıran Mehmet Çavuş benim dedemdir. Mehmet Ayvalıtaş onun ismi, onun can güvenliğini sağlamamıştır. Burada birinci derecede devletin sorumluluğu vardır” dedi. Adliye önünde açıklama Duruşmanın ertelenmesinin ardından adliyenin önünde basın açıklaması yapıldı. Burada konuşan Ayvalıtaş ailesinin Avukatı Ayla Öztabak, Ayvalıtaş’a çarparak ölümüne neden olan taksi şoförü Aktaş’ın şimdiye kadar bir duruşmaya katıldığını anımsatarak, bu sanığın tutuklanması gerektiğini söyledi. Baba Ayvalıtaş oğlu için pazar günü Mustafa Kemal Cemevi’nde yemek vereceklerini söyledi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle