20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 10 Haziran 2017 12 haber/yorum TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Bekleyip susun efendiler! Kemalist teyzeler olmasa… Çevremizde “Kemalist teyzeler” diye başlayan sözlerle Atatürkçüleri tiye almaya kalkan zevzeklere tanık oluyoruz. Bunlar, Uludere’ye “Roboski” demeyi, ölen teröristi “sonsuzluğa uğurlanacak” diye tanımlamayı, yetmez ama evetçilerle kol kola gezmeyi, 1923 devrimini küçümsemeyi, kendileri gibi düşünmeyenleri ırkçılıktan tutun saraycılığa değin bin bir yalanla suçlamayı, etrafını yanlışa sürüklemek için kışkırtıcılık yapmayı “solculuk”tan sayarlar. O Kemalist teyzeler ve amcalar olmasa bu memlekette onları dara düştüklerinde savunacak tek kişi bulamayacaklarını, 1923 devrimi olmasa “özgürlük” diye yutturdukları liboşluklarını bile yapamayacaklarını, Cumhuriyet devriminin kazanımları olmasa safsata ile dolu yaşamlarını sürdüremeyeceklerini bilirler de… Yine sırttan vurmayı görevden sayarlar. Sıkışınca da ya tam döner, ya susar ya da kaçarlar. Spordaki umut Ali Koç’un Fenerbahçe Kulübü Başkanlığı’na aday olması umut verici bir gelişmedir. Böylece sporda, düşmanlıktan, kavga dövüşten, tekme tokattan, tehditten, gerginlikten, asık surattan, çatık kaştan, ne dediğini bilmeden sürekli bağırıp çağırıp herkesi suçlamaktan, etiğe uymayan ilişkilerden kurtulma olanağımız doğar. Sporda olması gereken uygar, sağlıklı, barışçı bir ortama kavuşuruz. Ardından da “darısı siyasete” demeye gelir. Ya Rabia Bir yanda, uğruna Sevda Tepesi verilecek olan krallar, öbür yanda sıcak para kaynağı Katar emirleri… Bizim Rabiacılar, zorda. Canciğer kuzu sarmaları arasında beynamazlar. İşçinin tek güvencesi Kıdem tazminatı fonunu kurarak, 12 Eylül faşist cuntasının bile yapmadığını, genel başkanları sarayda oturan AKP gerçekleştirmek üzere. DİSK, kıdem tazminatı için “fon” kurulacağı yerde yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: İşverenin ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda, icra ve iflas hallerinde kıdem tazminatı dahil işçi alacakları ilk sıraya yükseltilmeli. Devlet alacakları ve ipotekli banka alacaklarından önce ödenmelidir. İşverenin ödeme olanağı kalmadığı anlaşıldığında kıdem tazminatı tıpkı ücret alacağı gibi garanti altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı ödeme koşulları iyileştirilmeli, istifa halinde ve bütün çalışma süreleri için kıdem tazminatı ödenmelidir. Kıdem tazminatı ödemeyen işverenlere ağır yaptırımlar getirilmelidir. Sendikalaşma önündeki engeller/barajlar kaldırılmalı, böylece örgütlenen işçiler haklarını savunabilmelidir. Kıdem tazminatı, işçiler için yaşamsal önemdedir. Çünkü, iş güvencesi adı altında ellerinde kalan tek haktır. Emekliler zengin olmuş! Maliye Bakanı’na göre, en düşük SSK emekli aylığını yüzde 445.6, tarım BağKur emekli aylığını yüzde 1416.7, esnaf Bağ Kur emekli aylığını da yüzde 774.5 oranında artırmışlar. Sonuç olarak, SSK emekli aylığı 1402 lira, tarım BağKur emekli aylığı 998 lira, esnaf BağKur emekli aylığı da 1256 olmuş. Başları göğe ermiş, para içinde yüzüyorlarmış yani. 10 HAZİRAN 2017 SAYI: 33484 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.25 03.18 03.51 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 05.25 13.10 17.08 20.43 05.13 12.55 16.50 20.24 05.40 13.18 17.10 20.42 Yatsı 22.32 22.09 22.23 SAMİ SELÇUK Prof. Dr., Hukukçu Benzeri satırları bir yıl önce de yine bu sütunlarda yazmıştım. Yeniden anımsatmaya zorlandığım için üzülüyorum. Edward Coke’un (15521634) Üst Mahkeme başyargıcı olduğu ve Başpiskopos Richard Bancroft’ın üst mahkemelerin kilise mahkemeleri üzerindeki denetimini kırmaya çalıştığı dönemde Coke ile Kral arasında 1612’de adalet tarihinin ders verici olaylarından ve konuşmalarından biri yaşanmıştır. Dinsel olmayan bir suç nedeniyle Kilise Mahkemesinin yetkisini aşarak birini tutuklamak ve laik mahkemenin bunu önlemek istemesi üzerine olaya el koyan Kral I. James ve Başpiskopos Bancroft, şu görüşte birleşirler: “Kral, kral adına hüküm kuran yargıçların yerine geçerek her zaman karar verebilir.” Coke’un cevabı Buna karşılık İngiliz Üst Mahkeme Başyargıcı Coke, “Kral, İngiliz hukukuna göre hiçbir davada asla karar veremez. Dava, hukuka göre yalnızca mahkemelerce çözülebilir” diyerek buna karşı çıkar. Doğa ve akıl üzerine öğrenim gören Kral, hukukun akla dayandığını ve uyuşmazlığı çözmek için bunun yeterli olduğunu söyleyince Coke, Kralın doğa hakkında kuşkusuz yetkin bir bilgisi olduğunu, ancak uyrukların yaşam, miras ve mallarına ilişkin davaları çözmek için doğal aklın yetmeyeceğini, uzun deneyimler sonucu elde edilen hukuksal akla gerek bulunduğunu belirtir. Kral bu görüşü reddeder ve kendisinin yasalara bağlı kılınmasının ihanet olduğunu söyler. Bunun üzerine Başyargıç Coke, Krallık Kurulu’nun önünde, Kral’la çatışmayı göze alarak, adalet tarihine geçen şu yanıtı verir: “Kuşkusuz majesteleri hiçbir insana bağlı değildir. Ancak, herkes gibi Kral da yasalara uymak zorundadır.” Coke’tan sonra Edward Coke’un sonraları özdeyişe dönüşen ve “hukukun üstünlüğü” yerine “üstünlerin hukuku”nu savunanlara verdiği bu ders verici yanıt, ABD Yüksek Mahkemesinin adalet tarihinin ünlü olaylarını yansıtan pirinç kapısındaki kabartmalardan biriyle insanlığın hukuk bilincine kazınmıştır. Roma hukukundan bu yana yaşanan tarihsel süreçte, Başyargıç Coke’un uyarısını gerçekleştirebilen uygar toplumlar, günümüzde hukuk ve yargı bağımsızlığı bilincine ulaşmış “hukuk toplum”ları olarak nitelendirilmektedir. Hukuk toplumları Bu toplumların özellikleri şudur: Bir suç işlendiğinde bu toplumların devletleri, o kişiyi yalnızca yasama ve yürütmeden değil, yönetenlerden ve sokaktaki insandan da bağımsız olan yargının önüne taşır; o kişinin yükletilen suçu işleyip işlemediğini belirlenmesini ister ve yargıçlara der ki: “Suçlanan kişi, bir nesne, eşya değil, saygınlığıyla, haysiyetiyle birlikte donanımlı ve şerefli bir hukuk öznesidir. Sanığa yetkin bir savunma olanağı vererek, ‘insan (özne) için konmuş hukukun’ (hominum causa omne ius constitutum est) içinde kalarak ve dış dünyaya kulaklarını tıkayarak, duyu organlarınla doğrudan ve yüzyüze iletişime geçtiğin tanık, bel Tamam anladım. Adalete, hukuka, anayasaya vurgun değilsiniz. Ama adalete saygılı olun! Anayasaya uyun! Birincisi, etik bir ödev; ikincisi, anayasal bir görevdir. İngiliz Üst Mahkeme Başyargıcı Edward Coke, İngiliz Kralı’na bile yargı konusunda söz hakkı tanımamıştır. ge, bulgu vb. kanıtlara başvurarak onu herkesin gözü önünde yargıla, hiçbir gücün, erkin etkisinde kalmaksızın özgür vicdani kanına göre yüzde yüz suçlu olduğuna inandığın takdirde mahkum et, tersi durumda ise kesinlikle akla!” Hukuk devletleri, bunları dedikten sonra geriye çekilir, sonucu sabırla ve sessizce bekler. Evet, hukukun üstünlüğünü ve yargının/yargılamanın bağımsızlığını hukuk ve adalet bilinciyle ve sağduyuyla içselleştirmiş uygar toplumlarda değişmez durum budur. Ama gelin görün ki, Türkiye’de yaşananlar bambaşkadır. Hüküm kurmayın 15 Temmuz 2016’da bir kalkışma olmuştur. Açılan davarlarla ilgili yargılamalar Ankara ve İstanbul’da sürmektedir. Sanık sayısı çoktur, yargıçların işi yorucu, sorumlulukları ağırdır. Bu yargılamanın sonucunda suçun hukuktaki adı ve kimlerin suça katıldıkları belirlenecektir. Amaç da budur zaten. Ne var ki, her Allah’ın günü hemen herkes, bu konuda yargıçların yerine geçerek basın organlarında hüküm kurmaktadır. Bunların arasında hukukçuların, bilim insanlarının bulunması ise ayrı bir sorundur; bilinçsizlik ve utanç örneğidir! “Susma hakkı” bulunan her kuşkulu ya da sanık, her tür savunmaya başvurabilir. Bu yadırganası, alay edilesi, kınanası bir durum değildir. Ama bizde tersi oluyor; savunmalarla yüksek sesle alay ediliyor. Bu alaycı sözler de bilinçsizce alkışlanıyor. İlkin herkese, yargılamalarla ilgili değerlendirme heveslilerine ve özellikle anayasaya uyacaklarına ilişkin şereflerini ortaya koyarak ant içenlere anayasanın çoğu devletin anayasasında yer alan hükümlerini anımsatmak isterim: “Yargı(lama) yetkisini bağımsız mahkemeler kullanır” (m. 9, 138). “Suçluluğu (mahkemece) hükmen belirleninceye değin kimse suçlu sayılmaz“ (ünlü ve küresel suçsuzluk karinesi, m. 38). “Yargıçlar, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, yasaya ve hukuka uygun olarak vicdani kanılarına göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci ya da kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz ya da herhangi bir demeçte bulunulamaz” (m. 138). Tarihte benzeri yok Sonra da onlara ve halkımıza şunları söylemek isterim: Cumhuriyet döneminde hiçbir zaman yargıçlar, kararlarını etkileyecek böylesine yersiz ve hastalıklı tartışmalarla kuşatılmadılar. Yargıçlar adına hiçbir dönemde hükümler kurulmadı. Yargı hiçbir dönemde bu denli güven kaybı yaşamadı, işlevsizleşmedi ve silikleşmedi. Siz istediğiniz kadar “yargı bizde bağımsızdır” diye yırtının. Asıl olan, AİHM’nin kararlarında vurguladığı üzere, yaşanandır, “görünen/görülebilir olan”dır (visible). Yargıç olmalarını salık verdiğim öğrencilerim bile bunun ayrımında. “Bu koşullarda yargıçlık yapmamızı öneriyor musunuz” diye soruyorlar. Kaygılar, tasalar, üzüntüler içindeyim. Oysa sekiz, on yıl öncesi böyle bir sorunsalla ve soruyla hiç karşılaşmıyordum. Elbette 15 Temmuz olayı bir suçtur. Ancak bu eylemin hukukumuzdaki adını koyma, suça kimlerin katıldığını belirleme yetkisi ve tekeli, duruşma yargılamasını yapan yargıçlara; belirlendikten sonra kararın sağlıklı olmasını sağlama tekeli de yalnızca yargıya aittir. Yineleme pahasına söylüyorum. Unutmayın. Uygar bir toplumda yalnızca “yargıç, (sadece) yasanın/hukukun dilidir” (judex est lex loquens). Lütfen hiç kimse dışarıdan gazel okumasın ve uygar yüzümüzü lekelemesin. Başyargıç Coke’tan 405 yıl sonra adalet, hukuk, ulusum adına sizlerden rica ediyorum, efendiler: “Görmeyin, duymayın, konuşmayın!” Tamam anladım. Adalete, hukuka, anayasaya vurgun değilsiniz. Ama adalete saygılı olun! Anayasaya uyun! Birincisi, etik bir ödev; ikincisi, anayasal bir görevdir. Evet. Yargılamalar bitinceye değin üç maymunu lütfen sizler oynayın. Sonra da ne isterseniz yapın. İstediğiniz kadar görün, duyun, konuşun, öfkelenin, bağırın, çağırın! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] [email protected] Dink davası temmuza ertelendi İstihbaratçı Egbatan’a yakalama kararı AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı 35 sanıklı davada, o dönem İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube’de görevli komiser sanık Hamdi Egbatan hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, gazeteci Nedim Şener tanık olarak ifade verdi. Şener, “Emniyet, Dink’in öldürüleceği bilgisine sahipti. Bu operasyonun siyasi ayakları Abdülkadir Aksu ve Beşir Atalay’dır” dedi. Mahkeme Başkanı, sanıklardan Egbatan’ın telefonunda ByLock tespit edildiği için hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldığını belirtti. Mahkeme, duruşmayı 3467 Temmuz tarihine bıraktı. l İSTANBUL Encü’ye 4 yıl 7 ay hapis Tutuklu HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü hakkında , “terör örgütüne üye olmak”, “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma” suçundan açılan davaya Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme, Encü’ye “Örgüt propagandası”ndan 3 yıl 9 ay 10 gün, “İl idaresi kanuna aykırılık” suçundan ise 10 ay hapis cezası verdi. l Yurt Haberleri Yıldırım için 2 ayrı fezleke Van Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım hakkında 2 ayrı fezleke hazırladı. Yıldırım’ın dokunulmazlığının kaldırılması talebinde bulunulan fezlekelerde, Yıldırım’ın, 21 Mart’ta HDP, 1 Mayıs’ta da KESK’in Van’da düzenlediği mitinglerde yaptığı konuşmalarda, “Örgüt propagandası” yaptığı iddia edildi. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle