20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 10 Haziran 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Dimdik ayaktayızSİLİVRİ’DE TUTUKLU BULUNAN CUMHURİYETÇİLERDEN MESAJ: CHP milletvekili Mehmet Tüm, tutuklu Cumhuriyet yazar ve yöneticilerini Silivri’de ziyaret etti. Mehmet Tüm, tutuklu Cumhuriyet’çilerin şu mesajlarını paylaştı: Akın Atalay: Bizi destekleyen, dayanışma içinde olan herkese teşekkür ederiz. Neden hapsedildiğimizin, neden akla ve mantığa aykırı bir suçlama ile karşı karşıya kaldığımızın farkındayız. Bu farkındalığın gereği olarak dimdik, dirençli bir şekilde ayaktayız. Umutlu ve gerçekten huzurlu ve mutluyuz. Murat Sabuncu: Cumhuriyet yönetenleri, yazarlarını tutuklayarak; bağımsız, sorgulayan tüm gazetecilere bir mesaj vermek istediler: Biz bir iftira ile sizi alır cezaevine tıkarız. Türkiye’de sorun sadece bizim değil, hepimizin. Ülkemizle ilgili kaygılarımız var. Hukuk herkese lazım. Sayın Kılıçdaroğlu’na ilgisi için teşekkür ediyoruz. Ahmet Şık: Yargı iktidara tetikçilik yapıyor. Onlara sormak lazım, sizin evladınız, anne babanızın çocuğu yok mu? Beş ayda beş tane dava açtınız. Açtığınız bu davalar yarın AİHM’den dönünce ne yapacaksınız? AİHM Türkiye’de bağımsız yargının olmadığını görüyor, biliyor. Güray Öz: Moralimiz yerinde, ilk gün nasıl girdiysek, çıktığımızda da öyle olacağız. Ülkemizin gidişatından kaygılıyız. Bizimle dayanışma içinde olan herkese çok teşekkür ederiz. Hakan Kara: 220 gündür cezaevindeyiz. Oysa aleyhimize tek bir kanıt bile yok. Hiçbirimizde ByLock yok. Bu sefer de ByLock’çular sizi aramış diyorlar. Tam bir hukuk rezaleti yaşıyoruz. Bu hukuksuzluk bir an önce son bulmalı. Bülent Utku: Zeytinliklerle ilgili verdiğiniz mücadele çok haklı ve gerekliydi. Şimdilik rant peşinde koşanlar durdu. Antidemokratik bir Türkiye için koşanlar da aynı şekilde durdurulmalıdır. Buna ihtiyaç var. Turhan Günay: Düşünce özgürlüğü olmayan bir hayat yaşadım. Çok tutukluluklarım ve gözaltılarım oldu. Galiba bu Türkiye’de gazeteciliğin kaderi haline geldi. Düşünce özgürlüğünün değerini çok iyi biliyorum ve bunu elde etmek için çalışacağım. Bunu birlikte başaracağız. Bundan eminim. Önder Çelik: Bizler iyiyiz. Asıl sorun ülke için kaygılarımız var. İnanıyorum ki bu kaygıları birlikte aşacağız. Oğuz Güven: Biz düşünce ve ifade özgürlüğü için mücadele ederken, şimdi karşımıza niyet okuma cezası çıktı. Dünyaya bunu anlatamazlar. Umutla, adaletin adil dağıtıldığı, hiç kimsenin düşüncesinden dolayı yargılanmadığı bir Türkiye için mücadele edeceğiz. Mustafa Kemal Güngör: Hep beraber mücadelemiz devam ediyor. Bu karanlık günler bitecek. Dayanışma gösteren tüm dostlara teşekkür ederiz. Emre İper: ByLock’la hiçbir ilgim yok. 63 gündür haksız yere tutukluyum. Adaletin düzeltilmesini talep ediyorum. Yanlarına kalmaz Sözcü muhabiri Gökmen Ulu’yu da Silivri’de ziyaret eden Tüm, “Morali yerinde. ‘İyi olduğunu, kaygısının demokrasi mücadelesi veren dışardaki dostları olduğunu’ ifade etti” bilgisini verdi. Tüm, ziyaretin ardından “Hiçbir kötülük ve zulüm, yapanın yanına kâr kalmaz” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Üzgün, endişeli, öfkeli, kararlı ve umutluyuz CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ı Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Atalay’ın Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve avukat Mustafa Kemal Güngör’le aynı hücreyi paylaştığını belirten Yarkadaş, “Sağlıkları ve moralleri yerinde. Haksız ve hukuksuzca tutulduklarını ve bunların siyasi süreçler olduğunu biliyorlar. Suç işlemedikleri için de rahatlar” ifadesini kullandı. Akın Atalay, Yarkadaş aracılığıyla gönderdiği mesajda özetle şunları kaydetti: “Üzgünüz; ancak kendimiz için değil... Ülkemiz için üzülüyoruz... Endişeliyiz; çünkü toplum her alanda büyük bir çözülme yaşıyor... Öfkeliyiz; çünkü burada hapsedilen ve yargılanan, bizlerin şahsında Cumhuriyet gazetesidir... Onun şahsında ise gazetecilik mesleği ve basın özgürlüğüdür... Kararlıyız; öfkemizin esiri olmayacak ve bize bu zulmü yapanlara benzeme Yarkadaş, Silivri Cezaevi’nde tutuklu gazetecilerle görüştü. yeceğiz... Asla onlar gibi davranmayacağız... Suçsuz ve günahsız oldukları için değil; insan oldukları için herkesin temel haklara sahip olduğunun bilincinde olacağız... Kin ve intikam beslemeyecek, adil ve dürüst olmaya devam edeceğiz. Ve umutluyuz, coşkuluyuz; çünkü bugünlerin geçeceğini de biliyoruz. Her gecenin sabahı, her kışın baharı vardır. Umudumuz ve direncimiz taptazedir. Herkese, tüm dostlara selam olsun...” Mektup sıkıntısı devam ediyor Sözcü Muhabiri Gökmen Ulu’yu da Si livri Cezaevi’nde ziyaret eden Yarkadaş, Ulu’nun “Biz her zaman demokrasiden ve özgürlüklerden yana tavır aldık. Ne ilgimiz olur kanlı terör örgütü FETÖ’yle. Ben havuzcu müteahhitlerin haberlerini yaptım. Vurgunları yazdım, yolsuzlukların üzerine gittim. Cerattepe Direnişi’ni takip ettim. Bu yüzden susturulmak isteniyorum. Yakın geçmişte kurulan kumpas ve tuzakları biliyoruz. O kumpas ve tuzaklar gibi bunlar da çökecek” dediğini aktardı. Yarkadaş, “Mektup gönderememe ve mektup alamama sorunu devam ediyor. Bu saçma yasağın da son bulması gerekiyor” dedi. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sözcü.com.tr Sorumlu Müdürü Mediha Olgun’la da görüşen Barış Yarkadaş, Olgun’un, “FETÖ ile yemek yiyenler dışarıda, biz ise içerideyiz. Yaşadıklarıma üzülmüyorum, sadece gülüyorum. Ben gazeteciyim. Hayatım haber yapmakla geçti” dediğini aktardı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Aziz Kocaoğlu Aydın Engin ‘İnsanların susması işlerine geliyor’OrhanErinç Gazetemizi ziyaret eden İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu, “FETÖ’cülük Cumhuriyet gazetesine, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne kaldıysa eğer, söylenecek bir şey yok, çok acı” dedi. Gazetemize destek ziyaretinde bulunan Kocaoğlu, 15 Temmuz Dar be Girişimi’nden sonra Cumhuriyet’ten, laiklikten, Atatürk devrimlerinden yana olanlardan hesap sorulmasının yanlış olduğunu belirterek “Kim FETÖ’cüyse, kim bu tür işlere girdiyse onların yakalanması gerekir. Cumhuriyet gazetesinin bir FETÖ yapılanması içerisinde yahut suçlan dırılması ve cezalandırılmaya çalışılması bana göre sindirme politikasından başka bir şey değildir. Bu herkese yapılıyor, ne kadar kişi içerde kalırsa, ne kadar kişi bezdirilirse, ne kadar kişi düşüncesini özgürce söyleyemez duruma gelirse iktidarında bu işine geliyor” diye konuştu. Savcının dosyası yine boşOĞUZ GÜVEN HAKKINDAKİ İDDİANAMEDE DE TEK DELİL HABERLER CANAN COŞKun Trafik kazasında yaşamını yitiren Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper’in ölümüyle ilgili habere ilişkin, kısa süre sonra değiştirilen anons tweet’i nedeniyle tutuklanan cumhuriyet.com.tr Yayın Yönetmeni Oğuz Güven hakkındaki iddianamenin detayları ortaya çıktı. İddianamede haber ve Twitter paylaşımları suç delili olarak gösterildi. Muhabirimiz Ahmet Şık’ın tutukluluğuna gerekçe gösterilen PKK yöneticisi Cemil Bayık röportajının linkini paylaştığı için Güven’e “örgüt propagandası” ve “terör örgütlerinin yayınlarını basmak veya yayınlamak” suçlaması yöneltildi. Cumhuriyet soruşturmasında Ahmet Şık’ın 16 Mart 2015’te “Ya Apo Kandil’e ya Biz İmralı’ya” başlığıyla ya yımlanan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık ile yaptığı röportaj suçlama konusu yapılmıştı. Çözüm sürecinin devam ettiği bu tarihlerde Kandil’de ve yurtiçindeki dağlık alanlarda PKK’lilerle yapılan yüzlerce röportaj yayımlandı. Hatta PKK’nin silahlarını yurtdışına çıkaracağını açıkladığı basın toplantısına Anadolu Ajansı muhabiri dahi katılmıştı. Güven hakkındaki soruşturmayı yürüten savcı Celal Sarıdere, bu gerçeği perdeleyerek Şık’a uygulanan çifte standardın aynısını Güven’e uyguladı. Sarıdere, boş dosyasını doldurma çabasıyla Oğuz Güven’in gazeteci Banu Güven’in Mart 2015’teki Bayık röportajını Twitter hesabından paylaşmasını da dosyaya ekledi. Gazetemizin internet sitesi, başsavcı Alper’in trafik kazasında yaşamını yitirmesini, “İlk FETÖ iddianamesini ha zırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” tweet’iyle duyurmuştu. Tweet, kısa süre sonra silinmiş ancak Sabah gazetesi buna rağmen gazetemizi hedef tahtasına oturtmuştu. Güven, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “kişinin hatırasına hakaret” suçlarından 12 Mayıs’ta gözaltına alınmıştı. Gözaltı tutanağında, 55 saniye içinde silinen anons tweet’inin artık yayımda olmayan linkine yer verdi. Oysa haberin başlığı bu değildi. Suçlama konusu ibare yalnızca 55 saniyede silinen anons tweet’inde geçiyordu. Anons tweet’i silindiği için soruşturma başlatıldığı anda tutanaktaki link de yayımda değildi. Dolayısıyla soruşturmayı başlatan savcı Yasemin Baba, hiç görmediği haber ile ilgili yalnızca anons tweet’inin ekran görüntüsü üzerinden, haberi de gördüğü iddiasıyla soruşturma başlattı. ERDOĞAN’A HAKARET Şık’a bir soruşturma daha açıldı CANAN COŞKun FETÖ/PDY propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanan muhabirimiz Ahmet Şık hakkında, 31 Ekim 2016’da gazetemize yapılan operasyon sırasında bir gazetecinin sorularına karşılık olarak verdiği siyasal eleştiri içerikli cevaplar nedeniyle soruşturma başlatıldı. Şık, “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından Umut Tepe’ye ifade verdi. Gazeteci Ahmet Şık, 2011 yılında Emniyet’teki Gülen cemaati ile ilgili “İmamın Ordusu” kitabı nedeniyle Ergenekon üyeliği suçlamasıyla 11 ay tutuklu kalmıştı. Şık, 5 yıl aradan sonra Kasım 2016’da da haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek FETÖ/PDY propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanmıştı. Nisan ayında açıklanan Cumhuriyet iddianamesinde ise bu suçlama düşmüş, Şık’a PKK/KCK ve DHKPC suçlaması yöneltilmişti. İddianamenin kabulüyle duruşma günü 24 Temmuz olarak belirlenmişti. Duruşma gününe sayılı günler kala Şık hakkında yeni bir soruşturma daha başlatıldı. Savcı Umut Tepe, Şık’ın 31 Ekim’deki Cumhuriyet operasyonu sırasında gazeteci Ece Zereycan’ın sorularına verdiği yanıtları soruşturma konusu yaptı. Gerçek suçluları bulun Şık, savcı Umut Tepe’ye suçlamayla ilgili verdiği ifadesinde, söz konusu konuşmayı Erdoğan’a hakaret kastıyla yapmadığını belirterek şunları söyledi: “Suçlama konusu edilen konuşmamdaki söylediklerim siyasal eleştiridir. Her biri nesnel temelleri olan bir hakikate işaret etmektedir. Şimdi FETÖ diye kodlanan Gülen cemaatini iktidarına ortak eden AKP ve lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır ki kendisi de ‘Ne istediler de vermedik’ ve ‘Ben de bunlara çok yardım ettim’ diyerek Allah’tan ve milletinden af dilemiştir. Suçunu da itiraf etmiş kişi ya da kişiler hakkında soruşturma açılması gerekirken aksine tüm mesleki ve siyasal geçmişi Fethullah Gülen cemaatinin yarattığı tehlikeye dikkat çekmeye çalışan gazeteciler, Cumhuriyet gazetesi mensupları FETÖ’cü suçlamasıyla tutuklanmıştır. Hal böyle iken somut gerçeklere dikkat çeken bir siyasal eleştiride de hakaret kastı aramak yerine gerçek suçluların peşine düşmek gerekir. Suçunu da itiraf etmesine rağmen hakkında ciddi kuşkular bulunan şüpheliler hakkında sıfatı her ne olursa olsun soruşturma açmayan yargı mensupları hakkında da görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlarından soruşturma açılması gerekmektedir.” Şık, ifadenin ardından Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Şık’a yargı tacizi Şık hakkında, tutuklandıktan sonra iki yıl önce yazdığı iki haberine daha soruştur ma başlatılmıştı. Bunlardan biri savcı Umut Tepe’nin daha önce takipsizlik verdiği savcı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınmasına ilişkin haberdi. Şık hakkında başlatılan diğer soruşturmanın konusu ise IŞİD’in Mart 2014’teki Niğde saldırısına ilişkin dava dosyasındaki silah ve cephane alım satımı ile ilgili telefon konuşmalarını konu alan 14 Şubat 2015 tarihli “Cihatçılar silah pazarlığında” başlıklı haberdi. Ahmet Şık KADRİ GÜRSEL, CEZAEVİNDE HTS KAYITLARINI TEK TEK İNCELEYEREK SAVCININ İDDİASINI ÇÜRÜTTÜ ByLock kullanıcısı şüpheliler ile irtibat kandırmacası Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticileri aleyhindeki iddianamede “ByLock kullanıcısı 92 FETÖ şüphelisi şahıs ile iletişim kaydımın bulunduğu” yolundaki suçlamanın dayanaktan yoksun olduğunu, bu iddiayı ortaya atanların bizatihi kaynak olarak gösterdikleri HTS kayıtlarını inceleyerek kanıtlamış bulunuyorum. 7 Ocak 2013 ile 20 Ağustos 2016 tarihleri arasındaki iletişimimi kapsayan HTS kaydı dökümüne göre bu 92 ByLock kullanıcısı şüpheliden 84’ünün benimle kurduğu iddia olunan irtibat, cep telefonuma bir kereye mahsus olmak üzere art arda gönderdikleri 2 SMS’ten ibarettir. Hiçbirine cevap vermediğim için benim bu şahıslarla bir iletişim kaydımın bulunduğunu iddia etmek mümkün değildir. Bunu yapmak akla ve mantığa aykırıdır. Olsa olsa tersinden, yani sadece onların benimle irtibat kurma gayretlerinden bahsetmek mümkündür. Söz konusu iddianamenin 4 Nisan 2017 tarihinde mahkemeye sunulmasının ardından, tutuklu bulunduğum Silivri Cezaevi’nde ziyaretime gelen Eskişehir milletvekili Utku ÇAKIRÖZER vasıtasıyla yaptığım ve Kadri Gürsel 6 Nisan 2017 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan açıklamamda belirttiğim üzere “92” rakamına ulaşılabilmesinin tek bir nedeni olabilirdi; 2014 yılında Emniyet teşkilatındaki FETÖ yapılanmasının ilk büyük tutuklama dalgasına karşı Fethullahçıların gazetecilere yönelik olarak düzenledikleri bir medya kampanyası çerçevesinde, birkaç günlük süre zarfında bana da gönderdikleri çok sayıda SMS ... Hürriyet gazetesinde “Kadri Gürsel’den ByLock itirazı: İrtibatı açıklasınlar” başlığı ile yayımlanan haberde, şu sözlerimle alıntılanmıştı: “92 gibi yüksek sayıda ByLock kullanıcısı ile telefonda konuşmuş muyum? Kim kimi aramış? Ne zaman aramış? Bunların hiçbirisi iddianamede yer almıyor. Sadece muğlak ifadelerle filanca hatla irtibatlı deniliyor. Bu muğlaklıkla bir suç isnadı oluşturuluyor.” Artık, sorduğum bu soruların cevapları vardır. Milletvekili Utku ÇAKIRÖZER’e yaptığım izahat doğrulanmıştır. Bana, sadece cevapsız bıraktığım SMS’ler atan bu 84 ByLock kullanıcısının 79’u söz konusu mesajlarını, 27 Temmuz 2014 ile 1 Ağustos 2014 tarihleri arasında göndermişlerdir. Bu 5 gün zarfında attıkları SMS sayısı 150 civarındadır. Görünen odur ki, bu, maruz kaldığım kampanyanın ana aktivitesiydi. 27 Temmuz 2014’ten bir gün önce akşam saatlerinde, kendilerini “operasyon KADRİ Gürsel’in avukatı Prof. Dr. Bayraktar’ın açıklaması Kadri Gürsel’in avukatı Prof. Dr. Köksal Bayraktar da bir açıklama yaptı: “Daha önce; gıyabınızda cep telefonunuza bir mesajın gelmesinin, hatta telefonunda ByLock programı yüklü bir kişi ile görüşmenizin suç olarak nitelendirilemeyeceğini, suç kastının varlığından bahsedebilmek için sizin o kişinin ByLock kullandığını bilmeniz, ayrıca sizinle kurulan iletişimin yasadışı ByLock faaliyeti ya da suç örgütünün faaliyetiyle ilgili olduğunun da farkında olmanız gerekeceğini belirt miştim. Kadri Gürsel’in HTS kayıtlarına çok kısa bir zaman önce ulaşabildik ve ‘irtibat’ diye nitelendirilen hususun ekseriyetle kendisine gönderilen ve Kadri Gürsel tarafından cevaplandırılmayan mesajlar olduğunu tespit ettik. Bir gazeteci herkesle konuşabilir ve bu konuşmalar örgüt faaliyeti olarak değerlendirilemez. Kadri Gürsel konuşmadığı halde kendisine gelen ve kendisince cevaplandırılmayan telefon mesajları ‘irtibat’ olarak nitelendirilmiştir, bu durum kabul edilemez.” mağduru polis yakını” olarak tanıtan 2 kişinin beni cep telefonumdan aramasından sonra gelen aramaların ve çağrıların hiçbirisine cevap vermediğim için, ertesi günden başlayarak SMS bombardımanına tabi tutulduğumu düşünüyorum. Bu iki kişi de ByLock kullanıcısı olarak görünmektedir. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından 25.03.2017 tarihinde sunulan raporda, irtibatlı olduğum öne sürülen “ByLock kullanıcılarının” listesi yer alıyor. İncelendiğinde, bana 27 Temmuz 2014 – 1 Ağustos 2014 tarihleri arasında SMS gönderenlerin arasında ziyadesiyle Emniyet mensubu, öğretmen, akademisyen ve bazı bakanlıkların taşra teşkilatı personelinin olduğu görülüyor. Bu kişilerin, İstanbul, Ankara ve İzmir’in yanı sıra Anadolu’nun 20’den fazla ilinde yaşadıkları da belli oluyor. Bana, yurdun çeşitli köşelerinden SMS yollayan bu 79 ByLock kullanıcısına, söz konusu kampanya bağlantılı 3 ByLock kullanıcısını da eklediğimizde 82 rakamına ulaşıyoruz. 82 ByLock kullanıcısının, bu 5 gün zarfında beni aramalarının nedeninin, bağımsız ve eleştirel bir gazeteci olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Ama benden bu konuda destek alma çabalarının hiçbir sonuç vermediği ortadadır. 92’den 82’yi çıkınca geriye kalıyor 10 ByLock kullanıcısı FETÖ şüphelisi ki bunlardan ikisi yine bu söz konusu kampanya sırasında cevapsız bıraktığım SMS’ler atmış, beşi 20142015 yıllarında 1 veya 2 kez telefon açmışlar. Beni ne amaçla aradıklarını hiç hatırlamıyorum. İncelenen 44 aylık dönem boyun ca, her biriyle, birkaç kez telefon görüşmesi yaptığım üç kişi var. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan iki, Samanyolu Televizyonu’ndan da bir kişi. Bu üç kişinin Fethullahçı olduklarını tüm Türkiye gibi şüphesiz ben de biliyorum. ByLock gibi silahlı terör örgütü üyeliğimin kanıtı olarak gösterilen bir kriptolu haberleşme programının telefonlarında kayıtlı olduğunu elbette bilemezdim. Ayrıca ByLock kullanıcısı olmamakla birlikte, hakkında FETÖ/PDY soruşturması açılmış 21 şüpheli ile de telefon hattım üzerinden irtibatlı olmakla itham ediliyorum. Bunlar arasında beni 7 Nisan’da Ceyhan’dan aradığı ve 32 saniye konuştuğum görünen FETÖ şüphelisi emekli bir müezzin ile Fethullahçı olduğu herkesçe bilinen ve yaklaşık 20 yıldır tanıdığım bir medya mensubu var. Listede, kamuoyu ve medya çevresinin yakından tanıdığı, gazeteci ve yazarlar olduğu gibi hiç tanımadığım, beni bir kez aramış veya mesaj atmış birkaç kişi de bulunuyor. İktidara, muhalefete ve dağılmış eski ittifaklara mensup aktörlerin birbirlerine karşı sürdürdükleri sert mücadelenin, gazeteciliği ciddiye alan bir köşe yazarı için siyasi analiz ve yorumun ana kaynağını oluşturduğu Türkiye gibi riskli bir ülkede, iddianameye konu iletişim kaydından “üyesi olmamakla birlikte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım eden” bir suçlu çıkarmak imkânsız, çıkarmaya çalışmak ise abesle iştigaldir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle