03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Mayıs 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Cumhuriyet’e desteğe sürgün Muratcan Sabuncu Leiden Üniversitesi’ndeki etkin likte konuştu. HOLLANDA’DA TÜRKİYE OTURUMU ‘Bu ortamda hiçbir tercih özgür olamaz’ Hollanda’da Leiden Üniversitesi’nde 19 Mayıs’ta düzenlenen “Türkiye’de Medya Özgürlüğü” sempozyumunda Türkiye’de medyanın geldiği nokta masaya yatırıldı. Amsterdam Üniversitesi’nden Venedik Komisyonu Prof. Martin Kuijer, darbe girişimi sonrası olağanüstü önlemler alınmasının anlaşılır olduğunu ancak gazetelerin KHK’lerle kapatıldığını, gazetecilerin cezai kovuşturmaya tabi tutulduklarını söyledi. Komisyonun gazetecilerin, yazdıklarından ötürü “terör örgütü üyeliği” temelinde soruşturulmamasını istediğini vurgulayarak büyük ölçüde yazdıkları nedeniyle soruşturma açılan gazetecilerle ilgili gözaltıların içeriği belirsiz gerekçelerle yapıldığını belirtti. Kuijer, gözaltıların “uygun ve yeterli” gerekçe gösterilerek gerçekleşmesi gerektiğin hatırlattı. Tutuklu Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun oğlu Muratcan Sabuncu, bir genç olarak 19 Mayıs’ta konuşmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu ve kendilerine bırakılan mirası koruyacaklarını belirterek söze başladı. Babasının ve diğer Cumhuriyet gazetecilerinin tutuklanmasına ve hukuki sürece değinen Sabuncu, Türkiye’nin Sınır Tanımayan Gazeteciler’in verilerine göre basın özgürlüğünde 180 ülke arasından 155. olduğunu hatırlattı. Sabuncu, durum bu şekildeyken Türkiye’de ülkenin kaderini belirleyen bir referandum yapıldığını, oysa halkın tercih yaptığı tüm sistemlerde bilgiye ve habere erişimin olması gerektiğini, bu olmadan yapılan hiçbir tercihin özgür olamayacağını belirtti. l Haber Merkezi CRNI’DAN KART’A DESTEK Erdoğan’a baskı yapın Uluslararası Karikatürist Hakları Ağı (CRNI), NATO zirvesi için Brüksel’de bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ve Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’a hitaben bir açık bir mektup yayımladı. Mektupta, “Uluslararası alanda saygı duyulan meslektaşımız Musa Kart’ın da aralarında olduğu Cumhuriyet çalışanları, 5 Kasım 2016’da tutuklandı. İddianame beş ay sonra 4 Nisan 2017’de yayımlandı. Duruşma tarihi olan 24 Temmuz’da tutuklulukları dokuz ayı bulmuş olacak. Durumları benzersiz de değil. Uluslararası Af Örgütü’nün raporu rakamlarına göre dünyadaki tutuklu gazetecilerin üçte biri Türkiye’de” ifadeleri kullanıldı. Gazetemiz yazar ve yöneticilerine yöneltilen suçlamaların kabul edilemez olduğu vurgulanan mektupta Tusk ve delegasyonuna, Erdoğan’a Türkiye’de basın mensuplanın durumu hakkında baskı yapılması çağrısında bulunuldu. Erdoğan’da da geçen yıl darbe girişiminin ardından hakaret davalarını geri çektikten sonra sarf ettiği “Bu imkânı doğru değerlendiremezsek millet bizim yakamıza yapışma hakkına sahip olur” sözlerini tekrar düşünmesi istendi. l Dış Haberler AKMP RAPORTÖRLERİ: Adalet sisteminin işleyişi bozuldu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi raportörleri Bernd Fabritius ve Raphael Comte, Türkiye’de insan hakları ihlalleri ile ilgili ortak bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada, Türkiye’de işlerinden atılanların, tutuklananların ve gözaltına alınanların yurtiçinde başvurabileceği kanuni yolların yetersizliğinin endişe verici olduğu kaydedildi. Yargıç ve savcıların dörtte birinin işlerinden olduğu hatırlatılan açıklamada, bunun adalet sisteminin işleyişini bozduğu vurgulandı. l Dış Haberler Gazetemize destek olmak için cezaevinden mesaj yollayan Abdulvahab İş, Midyat’tan Şakran’a gönderildi Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği gibi meslek kuruluşlarının raporlarında “tutuklu gazeteciler” arasında yer alan Abdulvahap İş, gazetemiz ya zar ve yöneticilerine “içeri den” gönderdiği dayanışma mesajının ardından sürgün HAKAN DİRİK edildi. Midyat M tipi kapalı cezaevinden İzmir Şakran’a gönderilen İş, “Despotizm zu lümleri bir gün elbette sona erecektir. Ülke demokrasiye, halkların kardeşliğine, ifade ve basın özgürlüğüne kavuşacaktır” dedi. Abdulvahap İş, Midyat’taki cezaevinden gazetemizin tutuklu yönetici ve yazarları na üzerlerinde boncukla isimlerinin işlendi ğüm elimden alındı. Bunu kesin bilsinler ki ği kalemler göndererek, “Tutuklanmanızın hiçbir zaman özgür basına, özgür kalemleri simgesi olarak başkalarına uşaklık ve şak mize ve düşüncelerimize zincir vurdurtma şakçılık yapmadığınız gibi ezenler tarafın dık ve vurdurtmayacağımız gibi bizi ve ka da değil, ezilenlerin tarafında olduğunuzu lemlerimizi kendilerine esir yapamayacak onurlu direniş ve duruşunuzla göstermiş ol lardır. Bütün tutuklu meslektaşlarıma İzmir dunuz” mesajını iletmişti. Bu mesajın ardın şakran cezaevinden selamlar.” dan İzmir Şakran’daki cezaevine gönderilen İş, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovar Kitaplar depoda lar, yaşasın onuncu köy” dedi. Avukatı Ha Cezaevindeki koşullarıyla da ilgili bilgi ve run Kasırga aracılığıyla gazetemize ulaşan ren İş, “Kitap yasağı devam ediyor. Kitapla İş, “Bizi ne sürgünler ne de zulümler yıldıra rımız depoya kaldırılmış, beraberimde getir bilir. Bunu herkesin bilmesi gerekmektedir. diğim kitaplar dahi verilmemiştir. Bir oda da Demokrayi esas alan ülkelerde gazetecilik 1011 kişi üst üste kalmaktayız. İnsan hak suç olmamalı. Ancak bizler gazetecilik faa ları devamlı şekilde ihlal edilmektedir” dedi. liyetlerimizden dolayı çoğu zaman tehditle İş’in avukatı Kasırga da müvekkilinin, tama re, baskıya, zulme hatta ve hatta işkencelere mı FETÖ’den tutuklanan ya da görevden alı maruz kaldık. Yıllardır bedenime zincir vu nan hâkim ve savcıların verdiği cezalardan rulup tutsak edilirken sadece fiziki özgürlü dolayı hapiste yattığını kaydeti. l İZMİR Farkındalık nöbeti Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu yapıldığı soruşturma kapsamında 208 gündür tutuklu bulunan avukatlarımız Akın Atalay, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör nezdinde haksızlığa uğrayan herkes için hukuk ve adalet talebi ile başlatılan Adalet Nöbeti bu hafta 8. kez tutuldu. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ndeki dünkü nöbete CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve EMEP MYK üye si avukat Levent Tüzel de katıldı. Nöbetin ardından konuşan avukat Bahri Belen, KHK ile ihraç edildikleri görevlerine iade edilmek için açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmasına dikkat çekerek, “Bu nöbeti sadece Cumhuriyet gazetesinin tutuklu avukatları için değil yaşadığımız hukuksuzluklara bir farkındalık yaratmak amacıyla tutuyoruz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Depardon 5 gündür açlık grevi yapıyor Türkiye’de yaşayan Fransız gazeteci Mathi as Depardon, 8 Mayıs Pazar tesi günü Batman’ın Hasan keyf ilçesinde gözaltına alın dı. Ilısu Barajı’nın suları al tında kalacak Hasankeyf’in taşınacağı yeni alanda fotoğ Depardon raf çekerken gözaltına alınan Depardon, “örgüt pro pagandası yaptığı” iddiasıyla savcılığa çı karıldıktan sonra sınır dışı edilmek üzere 11 Mayıs’ta Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde ki Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildi. 15 gündür burada tutulmasını protesto eden De pardon, geçen pazartesi günü açlık grevine başladı. Gazetemize konuşan Depardon’un avukatı Emine Şeker, “Ankara’da İçişleri Ba kanlığı Dış İlişkiler Başkanlığı ile Göç İdare si Genel Müdürlüğü’ne gittim ama hiç kim se bilgi vermedi. Depardon, geri gönderilene kadar açlık grevini sürdüreceğini söylüyor. Son 45 gündür yanına bir Pakistanlı verildi. Onunla birlikte tutuluyor” diye konuştu. Dün Oğuzeli Geri Gönderme Merkezi’ne giden Avukat Emine Şeker, müvekkiliyle görüşme yapmasına izin verilmediğini, ko nu hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi. l AKIN BODUR / HATAY Paris’te eylem Depardon’un serbest bırakılması için Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği önünde eylem yapıldı. Eylem kapsamında, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire ve Depardon’un annesi Daniele van de Lanotte, elçiliğin kapısını çalarak yetkililerden bilgi almak istediklerini söyledi. Ancak Deloire ve Lanotte’a yanıt veren olmadı. Lanotte, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında dün Bürüksel’de yapılan görüşmede oğlunun durumunun da görüşüldüğünü ve Erdoğan’ın “sorunun bir an önce incelenmesi için söz verdiğini” belirterek “Mathias’ın sağlık durumundan çok endişeliyim” dedi. haber 11 Abdi İpekçi niçin öldü ve Sedat Peker niçin doğdu? Milliyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi’ye okul yıllığında bir soru soruluyor: “Kaç yaşına kadar yaşamayı istersiniz?” İpekçi, bu soruya “2000 senesini görmeyi çok istiyorum” diye cevap veriyor. İpekçi, 80’li yılları bile göremeden... 1979 Şubatı’nda daha elli yaşında, Teşvikiye’deki evinin önünde, otomobilinin içinde silahlı suikasta uğrayarak öldürüldü. 1979... 1980’den önceki son yıldı. O yıllarda ve sonrasında bu ülkenin sadece kıymetli insanları değil, tüm değerleri, idealleri, umutları ardı ardına vurularak, bombalarla, işkencelerde öldürülüyordu. 14 yıl sonra kendisi de bir suikastla öldürülecek olan Uğur Mumcu, Abdi İpekçi’nin ardından şöyle yazmıştı: “Abdi İpekçi niçin öldü, diye sormayın. Yarınlar için, yarınların özgürce yaşanması için öldü.” O gün sorulması gereken önemli bir soru daha vardı. Peki, Mehmet Ali Ağca neden doğmuştu? HHH O zamanlardan bu zamanlara cinayetlerin ardı arkası kesilmedi. Ülkenin siyasi tarihi maktuller ve katiller üzerinden itinayla yazıldı. İsimlerin altına isimler ekleyerek ve mezarların, anıtların başında, “Katilleri bulun” diye bağırarak nafile geçti zamanlar. Aslında İpekçi’nin katili de, diğerlerinin katilleri de hep belliydi. Yine de soruşturmalar hiçbir yere varmadı. Sanıklar karmakarışık siyasi yapıların içinde kasten saklandılar, korundular. Devlet ve cinayet ve mafya ve terör ilişkileri ülkenin ayaklarına ve başına zehirli sarmaşıklar gibi dolandı yıllarca. Zaman içinde ölenler öldük leriyle kaldılar; Onları öldürenler ve öldür tenler palazlandıkça palazlandılar. Yıllar boyu işlenen cinayetlerin korkunç iklimi nihayet iktidara iyice yerleşti. HHH Milliyet gazetesi... Bir zamanlar bu ülkede aklın, vicdanın ve sağduyunun temsilcisi olan soylu bir gazeteciliğin biçimlendirdiği bir dünyanın sesiydi. Medya barbarları zamane siyasetlerinin rüzgârına binip o dünyayı fütursuzca işgal etti. Şimdi de adı gazeteciliğin barış ve dostluk kelimeleriyle birlikte anılmasına neden olan Abdi İpekçi’nin mezarı, iktidarın kendine göre biçimlendirdiği rezil bir gazetecilik tarafından yağmalanıyor. Onun yaşamının ve ölümünün temsil ettiği tüm değerler kasten alaşağı ediliyor. Ülkenin aydınlarını oluk oluk kan akıtmakla tehdit eden; İktidara muhalif olan herkese gününü göstermeye soyunan; Silahına ve sokakların karanlığına güvenen bir ‘işadamı’; Milliyet gazetesi tarafından bir “En iyi” ödülüyle taçlandırılıyor. Geçen yıl çıkan sonucu beğenmeyip geleneksel Abdi İpekçi Ödülleri’ni dağıtmayan gazetenin, bu yeni icat ettiği ve “geleneksel” olarak lanse ettiği “En iyi hayırsever” ödülünü Sedat Peker’e vermesi, korkunç olduğu kadar doğal da bir sonuç. Abdi İpekçi’den hunharca alınan ve törenle Sedat Peker’e yüklenen değerler; Yeni Türkiye’nin artık yoldan tamamen çıkmış medyasının art niyetinin ve işlevinin utanç verici nişanı. HHH Şimdi hep birlikte en başa dönelim ve belki de cevabını bulduğumuz anda hayatımızı kurtaracak anahtar soruyu soralım: Abdi İpekçi niçin öldü? Ve Sedat Peker niçin doğdu? Öğretmenevinde Cumhuriyet yasağı Trabzon Öğretmenevi müdüründen skandal gerekçe: Aşırı yayınları izliyoruz AHMET ŞEFİK Gazetemiz Cumhuriyet, Trabzon Öğretmenevi’nde yasaklandı. Türkiye’nin en köklü gazetesi, yaklaşık 6 aydır Trabzon Öğretmenevi’ne alınmıyor. Dışarıdan getirilip lokale bırakılan gazeteler de kaldırılıyor. Çok sayıda öğretmenin şikâyeti üzerine görüştüğümüz Trabzon Öğretmenevi Müdürü Yusuf Sever, yasaklama kararını doğruladı. Milli Eğitim Bakanlığı ya da Milli Eğitim İl Müdürlüğü’nün konuyla ilgili bir talimatı olmadığını, kararın tamamen Öğretmenevi Danışma Kurulu tarafından alındığını açıklayan Sever, yazar ve yöneticilerimiz hakkında açılan dava nedeniyle bu kararın alındığını söyledi. Sever, “Aşırı yayınları kontrol ediyoruz. Belirli bir kural şart. Burası bir kamu kurumu. Mesela televizyonda. Kimi Halk TV ya da Ulusal Kanal, kimi A Haber’i izlemek istiyor. Sıkıntı çıkıyor. Biz de artık ortada olan NTV, CNN, Habertürtk’ü açıyoruz’” dedi. Sever, danışma kurulunun 6 ayda bir toplandığını, Cumhuriyet ile ilgili kararı gözden geçirebileceklerini söyledi. Uygulamayı eleştiren Eğitim Sen Trabzon Şube Başkanı Engin Nur, “Öğretmenevinin danışma kurulunun bu konuda böyle bir karar alma yetkisi yoktur. Cumhuriyet gazetesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin, yani tam bağımsız, demokratik laik, sosyal hukuk devletinin sesidir. Bu kararın kaldırılmasını istiyoruz” dedi. Eğitimİş Trabzon Şube Başkanı Tamer Özlü ise “Basın özgürlüğüne engel olan, taraf olan kurum ve kuruluşları reddediyoruz. Bu anlamda Trabzon Öğretmenevi yöneticileri ve Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü’nü göreve davet ediyoruz”dedi. l TRABZON CHP Ataşehir’den destek ziyareti CHP Ataşehir İlçe Başkanı Hakkı Altınkaynak ve yönetim kurul üyeleri, Cumhuriyet Gazetesi Vakıf Başkanı Orhan Erinç’i ziyaret ederek dayanışma duygularını iletti. Gazetemizin Şişli’deki merkez binasında gelen Altınkaynak,“ Cumhuriyet gazetesi ülkemizin aydınlık pencerelerin den biridir. Atatürk’ün gazetesinin yalnız olmadığını bilmenizi isteriz. Bu gazetede İlhan Abi ve Uğur Mumcu’dan çok şeyler öğrendik. Tutuklu olan gazeteci arkadaşlarımızın da biran önce dışarı çıkmasını bekliyoruz. Her zaman gazetemizin yanında yer almaya devam edeceğiz” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle