03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Mayıs 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Soylu hükmü verdi 208 gündür özgürlüğünden yoksun... ‘Timsah’ oyunu yarın Şişli Kent’te Haldun Taner’in Dostoyevski’den dilimize uyarladığı, Selçuk Erez’in ise tiyatro oyununa dönüştürdüğü ‘Timsah’ oyunu yarın Orhan Alkaya yönetiminde Şişli Kent Cemil Candaş Salonu’nda saat 20:00’de sahneleniyor. Yönetmenliğini Orhan Alkaya, sahne tasarımını Nurullah Tuncer’in yaptığı oyunda “Barış” bildirisine imza atan ve bir kısmı KHK ile üniversiteden ihraç edilen akademisyenler rol alacak. Okuma tiyatrosu konseptinde sahnelenecek oyunda TTB Başkanı Prof.Dr. Özdemir Aktan, Nazmi Algan, Melahat Cengiz, Haydar Durak, Rukiye Eker, Zelal Ekinci, İncilay Erdoğan, Şebnem Korur Fincancı, Taner Gören, Onur Hamzaoğlu, Hüseyin Keskin, Samet Mengüç, Özgür Müftüoğlu, Özlem Özkan, Ali Özyurt, Mustafa Sülkü ilk kez oyuncu olarak sahneye çıkacak. Oyunun uyarlamasını İstanbul Tabip Odası Sekreteri Ali Çerkezoğlu yapıyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet Hüseyin Öğretmen öğrencilerini istiyor Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Vakfı İlkokulu’nda görev yapan 23 yıllık öğretmen ve EğitimSen üyesi Hüseyin Doğan, 29 Ekim’de KHK ile ihraç edildi. 211 gündür öğrencilerinden uzak olan Hüseyin Doğan, geçen pazartesi gününden bu yana okulun önünde eylemde. “Öğrencilerimi istiyorum” yazılı tişört giyerek okulunun önüne giden Doğan, öğrencilerine sarılarak hasret giderdi, öğrencilere ve velilere neden ihraç edildiğini anlattı. OHAL komisyonuna verilmek üzere hazırladığı dilekçe örneğini de velilere dağıtan Doğan, “Ortada bir haksızlık var ve buna dikkat çekmek için öğrencilerime, öğrenci velilerime ulaşmak istedim. Çocukların ve velilerin ilgisi çok yoğundu. Sarıldık, konuştuk. Bu hafta boyunca okulun önünde olacağım ve sesimi duyurmaya çalışacağım. Velilerden imza toplamaya çalışacağım” dedi. l ABİDİN YAĞMUR /MERSİN 107. günde 102. kez gözaltına alındılar KESK üyesi öğretmenler Erdoğan Canpolat, Umut Sertaç Ökdemir, Özkan Karataş ve sağlıkçı Cengiz Uğurlu, OHAL kapsamında Kanun Hükmünde Kararname ile (KHK) görevlerinden ihraç edildi. 4 KESK üyesi “İşimizi ve öğrencilerimizi geri istiyorum” diyerek dün 107. kez eylem yaptı. Ökdemir, “107 günün 101’inde gözaltına alındık. Bizler haklı olanız, meşru olanız, emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız” dedi. Polisler eylemin yasalara aykırı olduğunu söyleyerek 3 kez uyarıda bulunduktan sonra eylem yapan 3 emekçiyi yaka paça gözaltına aldı. l SELAHATTİN GÖKATALAY/MALATYA Hatay’da destek eylemi: 20 gözaltı EğitimSen Hatay Şubesi üyeleri, KHK ile görevden ihraç edildikten sonra açlık grevine başlayan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın tutuklanmasını protesto etmek amacıyla önceki akşam Antakya Ulus Meydanı’nda basın açıklaması yapmak istedi. Gruba biber gazıyla müdahale eden polis, EğitimSen Hatay Şube Başkanı Deniz Ezer ile 5 yönetim kurulu üyesinin de aralarında bulunduğu 20 kişiyi gözaltına aldı. 7 saat gözaltında tutulan 20 kişi serbest bırakıldı. l AKIN BODUR / HATAY Açlık grevi konusunda ilk kez konuşan İçişleri Bakanı, 1 gün içinde çıkan iddianamenin ardından Gülmen ve Özakça’yı peşinen suçlu ilan etti: DHKPC ile organik bağları var Yerlerde sürüklenen Veli Saçılık’ın annesi Kezban Saçılık yaşadıklarını anlattı Canım yanmadı yüreğim acıyor Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça ile bir likte Yüksel Caddesi’nde “İşi mi geri istiyorum” diyen oğlu Veli Saçılık’a destek vermek için yaşadığı Çorum’daki köy OZAN ÇEPNİ den Ankara’ya gelen Kezban Saçılık, 17 yılın ardından yeniden oğlu için devletle karşı karşıya geldi. Burdur Cezaevi’nde 5 Temmuz 2000 günü düzenlenen ‘Hayata Dönüş’ operasyonu sırasında dozerin kep çe darbesiyle kolu koparılan, OHAL kap samında çıkarılan KHK ile görevinden ih raç edilen sosyolog Veli Saçılık’ın anne si Kezban Saçılık’ın, İnsan Hakları Heyke li önünde yerlerde sürüklenirken çekilen görüntüleri hafızalara kazındı. Yerlerde sürüklendiği anları aktaran Sa çılık, oğluna yapılan sert müdahaleyi en gellemek istediğini belirterek “Polis bana ‘geri çekil’ dedi. Birisi başıma tekme vur du. Birisi küfür etti. Ağıza alınmayacak şeyler söylediler. Ben çok çabaladım ama başıma tekme vurdular, ayaklarıyla sırtı ma, başıma. Hem sürüklüyorlar, hem vu ruyorlar” dedi. Oğlu Veli Saçılık’ın gözal tına alındığı sırada “Kolunu aldınız, daha neyini alacaksınız” diyerek isyan eden an ne Saçılık, “Sonra Velim için çabalamaya devam ettim. ‘Velimi bırakın, Velimi bıra kın’ diye. Onlar oğlumu soyunca ben daya namadım. Koştum arabanın yanına, o mer divenlere koştum. Velime, Semih’in anne sine vurarak arabaya koydular. Hani cen net anaların ayağının altındaydı, biz polis lerin ayağının altında kaldık. Semih’in an nesine çok işkence ettiler” dedi. ‘Kuşlar gibi çırpınıyorlardı’ Polisin gözaltı aracına gaz sıkarak kapıyı kapattığını ve oğlunu kurtarmak istediğini aktaran Saçılık, “Arabaya koydular, içine gaz sıktılar. Ondan sonra kapısını kapattılar. İçerde kuşlar gibi çırpınıyorlardı. Vurdum elimle, camı kırayım onlar hava alsın diye. Vurdum, vurdum. Açama dım ben kıramadım. Orada sivil polisin biri boynuma neyle vurduysa, kemiklerim çok kötü olmuş. Hâlâ küfür etmeye devam ediyorlardı” diye konuştu. ‘Haksız olsa gelmezdim’ Saçılık oğluna verdiği destek için “Tabii ki benim oğlum haklı. Ben destekliyorum oğlumu. Zaten benim oğlum haksız olsa, memurken eğer ekmeği elinden alınmadan oraya çıksaydı ben gelmezdim. Ama şu durumda her zaman oğlumun arkasındayım. Biz devletten bir şey istemiyoruz. Sadece elimizden aldıkları lokmamızı geri istiyoruz” dedi. Saçılık, Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasına çok üzüldüğünü belirterek, “Devlet bu çocuklarımı ölüme terkediyor. Hele ki Semih’i Nuriye’yi. O durumdaki bir insanı tutuklamak, öldürmektir. Onların ölümü çok kötü olur. Onların canı bizim canımız. Yıllardır aynı. Neyiz biz? Katil miyiz, biz kimiz? Benim için anne olarak Veli ile Semih, Nuriye fark etmiyor. Hepsi için acım aynıdır ve onlar benim bir parçamdır” ifadelerini kullandı. ‘Yine geleceğim’ Oğlunun haklı olduğu mücadelesine her zaman destek vereceğini belirten Saçılık, “Evinize gidin oturun diyorlar. Ev kira olursa, elektrik, gaz para olursa, benim oğlumun çocuğu da var, evde nasıl oturalım. Öldürsünler bizi. Ben yakında yine geleceğim. Biz terörist değiliz. Benim orada ne işim var, Veli’nin orada ne işi var. ‘Eve gidip oturun’ diyorlar. Bu çocuğun işe girmesi yasak, ekmek yok. Pasaportunu elinden aldı dışarı gitmesin diye. Ne yapabiliriz? Oturmayacağım, yine geleceğim. Her zaman geleceğim” dedi. ‘Hiç unutmam eteğim yeşildi’ 2000 yılında Burdur Cezaevi’ndeki mahkumlara yönelik ‘Hayata Dönüş’ operasyonu sırasında oğlu için yine yollara düşen Kezban Saçılık, orada yaşananları unutamadığını ve oğlunun kolunun koptuğunu öğrendiği anları şöyle anlattı: “Sonra avukat cezaevinden çıktı, o benim kâbusumdur, her gün rüyamda gördüm. Dedi ki: ‘Veli Saçılık kolu kopmuş, ağır yaralı’ dedi. Dayağı yedik, yanımda damadım da gözaltına alındı. Cezaevi önünde başımı demir kapıya vurdular. Ben Isparta’ya tek gittim, tek başıma buldum. Üzerimdeki etek de düşmüş, çantam yok, param yok. Çevik kuvvet suyu sıktığında daha ben hiçbir şey duymamıştım çocuğumla ilgili. Ama her yerim yaralıydı ve kanlar akıyordu. Herkes bana acıdı ama benim bir yerim acımıyordu. Hiç acı hissetmedim. Dedim ki, siz boşuna bana acıyorsunuz çünkü benim bir yerim acımadı. Kan çoktu ama acımadı, çünkü yüreğim çok acıdı. Kendi acımdan çok yüreğim acıyordu benim.” Saçılık, o günlere ilişkin “Isparta’yı buldum, dolmuşa bindim ama param da yoktu. Oraya vardık, gece parkta kaldım tek başıma. Sabah savcıya çıkılacakmış, gittim. Savcı hiç bana bakmadan elinin tersiyle salladı. Eşim de gelmişti. Dedi ki, ‘Biriniz girin, biriniz durun’ dedi. Ben de ellerimi masaya vurdum, dedim ki ‘Ben annesiyim, bu da babası hangimiz duralım’ dedim. ‘Çık dışarı’ dedi, ben de masasını devirdim. Nasıl dışarı çıkarıldığımı bilmiyorum” diye konuştu. O eteğin hikâyesi 17 yıl önce gittiği cezaevi önünde uğradığı şiddet sırasında eteği sıyrılan ve bir daha etek giyemeyen Saçılık, “Cezaevi önünde su sıktılar ve eteğim de orda sıyrıldı. O gün bu gündür pantolon giyerim, pijama giyerim ama asla etek giymedim. Bazen dükkânların önünden geçerken arada bir hevesleniyorum. Hiç unutmam eteğim de yeşildi, orada kalmış. Zaten oraya gidiş paramı hemşirenin birinden almıştım Malatyalı. Gelişimde de zaten param yoktu. Benim param olsaydı orada kendime etek alırdım. Onu alacak dahi param yoktu” dedi. Kemal Gün oğlunu toprağa verdi Tunceli’de 7 Kasım 2016’da düzenlenen hava operasyonunda ölen 11 DHKPC’li’den Murat Gün’e ait kemikler, 90 gündür Tunceli Seyit Rıza Meydanı’nda açlık grevi yapan 70 yaşındaki Kemal Gün’e dün Hozat Cemevi’nde Tunceli Belediyesi yetkilileri tarafından tutanakla teslim edildi. Murat Gün’e ait kemikler, burada düzenlenen cenaze törenin ardından Hozat Mezarlığı’nda toprağa verildi. Açlık grevine son veren Kemal Gün’ün sağlık kontrolünden geçirileceği belirtildi. Avukat Oya Aslan, “Cenaze tö reninden sonra İstanbul’a götürülerek bir sağlık kurumunda detaylı kontrolden geçirilecek” dedi. Tunceli Valiliği’nden yapılan açıklamada, “Kemik parçalarının geç teslim edilmesinin sebebinin Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA incelemesinin uzun sürmesinden kaynaklandığı, Kemal Gün ve avukatına bildirilmiştir. Bahse konu kemik parçaları Tunceli Belediyesi tarafından defin işleminin yapılacağı İlimiz Hozat İlçesinde Murat Gün isimli şahsın babası Kemal Gün’e teslim edilmiştir” denildi. l TUNCELİ / DHA KHK ile ihraç edilmelerinin ardından başlattıkları açlık grevlerinin 76 günü boyunca susan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için “DHKPC ile organik bağları var” hükmünü verdi. Açlık grevinin gerçek olmadığını iddia eden Soylu “Yiyorlar, içiyorlar, ertesi sabah 9’da oradaki yerlerine gidiyorlar” diye konuştu. Soylu’ya Twitter’dan yanıt veren Özakça’nın eşi Esra Özkça “Evet yediler! Ömürlerinden, bedenlerinden yediler!” dedi. Soylu, Vilayetler Hizmet Birliği’nin 44. Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada; Gülmen ve Özakça ile birlikte destekçilerini de ağır sözlerle suçladı. Eylemi “sözde açlık grevi” olanak nitelendiren Soylu, “Her zamanki gibi klasik CHP’li vekiller gidiyor geliyor, HDP’li vekiller gidip geliyor destek veriyorlar. Basın açıklamaları, hatta bazı vekillerin yarım günlük, iki öğün arasında yapılan komik açlık grevleriyle verilen destekler var” dedi. Soylu’nun “Yapılan haberlerde ısrarla akademisyen ve öğretmen vurgusu yapılıyor ki olay daha kolay yönetilebilsin, tiyatro daha güzel oynansın. İçişleri Bakanı olarak sormak istiyorum; vekiller, basın kuruluşları, millete, bu kişilerin DHKPC terör örgütü üyesi olduğunu hiç söylediler mi?” sözleri dikkat çekti. ‘Fehriye Erdal gibi’ Soylu, Gülmen ve Özakça’nın ihraç edilmelerinin çok öncesinde birçok kez gözaltına alındığını belirterek Gülmen için “Zamanında Fehriye Erdal’a yapıldığı gibi şirin ve güler yüzlü fotoğrafları basılıyor. Böyle bir mağduriyetler, bir şirinlikler” dedi. Soylu, Gülmen’in DHKPC’nin açık alan yapılanması içinde olduğu gerekçesiyle tutuklandığını, Nisan 2015’te salındıktan sonra ör güte yönelik bir operasyon sırasında yeniden gözaltına alındığını anlattı ve “DHKPC’nin memur yapılanması, devrimci memur hareketi içerisinde yer aldığı bütün raporlarda yazıyor. Bu mu şimdi akademisyen?” ifadelerini kullandı. Soylu, Özakça için de “Biraz suç kariyerinden bahsetmek istiyorum. DHKPC adına çok kez eylemlere katılmış. Direnme eylemleri nedeniyle gözaltına alınmış. Biz okullarda terörist yetiştirilsin istemiyoruz” dedi. Soylu “Yunanistan televizyonu ve BBC’de konuya ilişkin haber ve röportajlar yer alıyor. Batı, yine terör örgütünün adamlarına kucak açmış durumda. Bunların aileleriyle de görüştük. Onlara ‘Evlatlarınızı bu örgütün çerçevesinden kurtarın’ dedik. Kanun var, bir komisyon oluşturuldu, oraya müracaatlarınızı gerçekleştirin dedik” diye konuştu. Canikli: Ailelere iade vaadinde bulunmadık Nuriye Gülmen’in annesi Cemile Gülmen, Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça ile birlikte 16 Mayıs’ta Çankaya Köşkü’nde Canikli ile görüşen Esra Özakça, “Kendileriyle çok ılımlı bir görüşme geçirmiştik. Hayatlarının çok önemli olduğunu ve komisyonda ilk görüşülecek konulardan olduğunu söylemişlerdi” açıklaması yapmıştı. Bakan Canikli o görüşmeyle ilgili “O şahıslarla ilgili de özellikle terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olduklarını gösteren belgeler ve bilgiler söz konusuydu. Bu bilgiler ışığında bizim onlara iade vaadinde bulunmamız söz konusu olamaz Dolayısıyla onlara iade noktasında söz verildiği veya o anlama gelecek açıklamalar yapıldığı şeklinde bilgi kesinlikle doğru değildir” açıklaması yaptı. l ANKARA / Cumhuriyet Düne kadarKILIÇDAROĞLU’NDAN SOYLU’YA TEPKİ: terörist değildi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Semih Özakça ve Nuriye Gülmen hakkındaki açıklamalarına “Düne kadar değildi de şimdi mi oldu?” şeklinde tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorusu üzerine, Soylu’nun Gülmen ve Özakça ile ilgili sözlerini değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, Soylu’ya, “DHKPC bir terör örgütüdür. Terör örgütünün mensupları varsa çıkarırsınız delilleri, yargı gereğini yapar. Düne kadar değildi de şimdi mi oldu?” tepkisini gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Soylu’ya yanıt verdi. Hayata Dönüş operasyonu öncesinde Şevket Kazan ve dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın ölüm orucundaki eylemcilerin yiyip içtiğini söylediğini anımsatan Özel, “‘Açlık greviyle baş edemedim, zorla besleyeceğim’ de. Aç olduklarına inanmıyorsun ya. Kazan, Tantan Utanç Müzesi’nde Soylu büstünün yerini garanti etti. Türkiye siyasetinin insan haklarıyla ilgili Utanç Müzesi’nde Tantan ve Kazan’la arasındaki yere büstünü koyacağız” dedi. l ANKARA İlk duruşma tam 5 ay sonra Deliller toplanmadan iddianame hazırlandı ŞEYMA PAŞAYİĞİT Açlık grevlerinin 78. günündeki akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça hakkındaki “delillerin toplanamadığını” savunarak tutuklama talep eden savcılık, karardan 1 gün sonra iddianameyi hazırladı. Savcılığın daha önce açılan kamu davası ile birleştirme talep ettiği dosya Anadolu Ajansı’na servis edildi ancak mahkemeye ulaşamadı. Avukat Selçuk Kozağaçlı, Gülmen ve Özakça için işletilen hukuk sürecini anlattı. Gülmen ve Özakça için 2 Mayıs’ta hazırlanan iddianamede, “örgüt üyeliği” suçlaması ile 20 yıla yakın ceza isteniyor. Bu iddianamenin, 23 Mayıs’taki tutuklama günü ortaya çıktığını aktaran Kozağaçlı, tutuklama kararına ilişkin soruşturmanın ise 2 Mayıs ile 23 Mayıs arasındaki süreyi kapsadığını söyledi. Kozağaçlı, şöyle devam etti: “Tabii ki bunun iddianamesi olamazdı savcı daha yeni gözaltı kararı verdi ve hâkimliğe çıkardı. Fakat sabah savcı bu iddianameyi de hazırlayıp 19. Ağır Ceza’ya göndermiş ve birleştirme talep etmiş. Henüz bu evrak fiziksel olarak mahkemenin önüne gelmemiş ancak talep yazısı gelmiş. Savcının ben delil toplamadım daha delil toplayacağım deyip akşam tutuklama isteyip, sabah da iddianame vermesi inanılmaz bir şey.” Kozağaçlı, Gülmen ve Özakça tutuksuz yargılanırken belirlenen duruşma tarihi olan 31 Ekim’in davaların birleştirilmesi halinde geçerli olabilmesi durumuna ise “Tutuklulu bir dosyada beş ay sonraya duruşma verilemez” dedi. Soylu’ya sicil yanıtı Kozağaçlı, İçişleri Bakanı Soylu’nun “Örgütle organik bağları var” ifadelerine karşılık olarak sosyal medyadan Gülmen ve Özakça’nın adli sicil kayıtlarını paylaştı. 17 Mayıs 2017 tarihli adli sicil kayıtlarında Gülmen ve Özakça için Cumhuriyet Savcısı imzalı “Herhangi bir adli sicil kayıtları yoktur” ifadeleri yer aldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle